Net Hata ve Noksanın Açıklanması Gerekir

Ödemeler dengesi tablolarında yer alan net hata ve noksan kalemi kaynağı belirlenemeyen döviz giriş ya da çıkışlarını ifade eder. Ödemeler dengesi toplamı sıfıra eşit bir dengedir. Dış dünyadan mal ve hizmet satın alınır ve dış dünyaya mal ve hizmet satılır. Bu alım satımın oluşturduğu dengeye cari denge denir. Cari denge açık vermişse bir sonraki bölümde bu açığın nasıl karşılandığı (borç, sermaye girişi, hisse senedi satışı vb) yer alır. Bu ikisi arasında bir tutarsızlık varsa bu fark net hata ve noksan kalemine yazılır. Net hata ve noksan kalemi kaynağı bilinmeyen bir döviz girişi veya çıkışı olduğu anlamına gelir.    

Net hata ve noksan kalemi, genel olarak, ölçüm hataları ve tablodaki verilerin eksik veya fazla derlenmesinden kaynaklanır. Net hata ve noksan kaleminin oluşmasının nedenleri arasında şunları sayabiliriz: (1) Zaman uyumsuzlukları (İhraç edilmiş malın gidiş tarihiyle ihraç edilen mal karşılığında alınacak paranın gelişinin farklı dönemlerde olması gibi.) (2) Beyan yanlışlıkları veya hataları (Gümrük beyanlarındaki eksikler ya da yanlışlar gibi.) (3) Kayıt dışılıklar (Gelirlerin kayda girmemesi ya da finansmanın kayıt dışı olarak gerçekleştirilmesi gibi.) (4) Anketlerdeki ölçüm hataları (Turizm gelirlerinin belirlenmesinde uygulanan anketlerin gerçeği tam olarak yansıtamaması gibi.)

Ödemeler dengesi düzenlenirken veriler bankalar, özel kesim kuruluşları, TÜİK ve Merkez Bankası veri tabanlarından derlenir. Ayrıca kişilere veya kurumlara anketler uygulanır. Bu veri kaynaklarının hepsinden doğan hatalar ve eksik ölçmeler söz konusu olabilirse de asıl hata ve eksikliğin özel kesim kuruluşlarından ve kişilere uygulanan anketlerden kaynaklandığı bilinmektedir. Bunun en önemli nedenleri arasında özel kesim kuruluşlarının kayıt dışılığa daha yatkın olması ve kişi ve kuruluşlara uygulanan anketlerin gösterdiği ortalamaların çoğu kez bütünü doğru olarak temsil etmemesi gösterilmektedir.    

Net hata ve noksan kalemi için standart bir miktar ya da orandan söz edilemez. Buna karşılık bu miktarın yüksekliği ve sürekli aynı yönde gelişiyor olması kayıtların, ölçümlerin, hesapların ve anketlerin doğru olmadığı yönünde kuşkuları artırır.

Türkiye’de son yıllarda ödemeler dengesinde yüksek miktarlı artı işaretli net hata ve noksan kalemi yer almakta ve miktarın yüksekliği basit bir takım hata ve eksiklerden daha farklı bir kayıt dışı döviz girişinin olduğu çağrışımını yapmaktadır. Bu konuda başta ortadoğu ülkeleri olmak üzere çeşitli ülkelerden Türkiye’ye kayıt dışı döviz girdiği yönünde iddialar ileri sürülmektedir. Bu iddianın doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanmış değildir.

Geçtiğimiz hafta içinde çıkan yolsuzluk iddiaları ve soruşturmalar devam ederken net hata ve noksan kalemiyle ilgili olarak da ortaya pek çok iddia atılmıştır. Bu miktarı altın giriş çıkışlarıyla ya da yolsuzluk iddialarıyla bağdaştıran yorumlar yapılmıştır. Bu olaylar ortaya çıkmadan önce birkaç kez dile getirdiğim bir şeyi bir kez daha dile getirmek istiyorum. Ödemeler dengesini hazırlayan ve kamuoyuna sunan kurum olarak TCMB, net hata ve noksan kaleminde son 11 yılda görülen ve bu dönemin on yılında artı yönlü olan net hata ve noksan kalemi hakkında açıklama yapmalıdır. Bu açıklamanın Başkan tarafından yapılması şart değil. Kurumun çok geniş ve nitelikli bir araştırma departmanı var. Bu departman konuyu ele alıp fazlanın nereden doğduğunu ayıklayarak tahmin şeklinde bir değerlendirme yapabilir.  

Aşağıdaki tabloda 1992’den bu yana ödemeler dengesindeki net hata ve noksan kaleminin dökümü yer alıyor.

Yıllar
Net Hata ve Noksan Tutarı (Milyar USD)
11 Yıllık Toplamlar (Milyar USD)
1992
-1.190

1993
-2.162

1994
1.832

1995
2.432

1996
1.499

1997
-987

1998
-713

1999
1.302

2000
-2.661

2001
-2.127

2002
-758
-3.533
2003
4.489

2004
838

2005
1.964

2006
-228

2007
517

2008
3.011

2009
2.879

2010
1.405

2011
9.433

2012
1.235

2013 (Ocak - Ekim)
3.837
29.380

Bu tabloyu şimdi de grafik haline getirelim.


Tablodan ve grafikten görüleceği gibi net hata ve noksan kalemi 1992 ile 2002 yılları arasındaki 11 yılda toplam 3,5 milyar dolar eksi değer almış yani ülkeden kaynağı ve nereye gittiği bilinmeyen döviz çıkışına temel oluşturmuş durumdadır. Bu 11 yılda yıllık ortalama net hata ve noksan 318 milyon dolarda kalmış görünüyor. Buna karşılık 2003 ile 2013 yılları arasındaki 11 yılda ülkeye, 29,4 milyar dolarlık kaynağı ve nereden geldiği bilinmeyen bir döviz girişi olmuş. Yani bu ikinci 11 yılda yıllık ortalama 2,6 milyar doların üzerinde net hata ve noksan görülmüş. Son 11 yılda en fazla dikkati çeken yıl 9,4 milyar dolara ulaşan rekor net hata ve noksan miktarıyla 2011 yılıdır. Bir başka ifadeyle son 11 yıldaki net hata ve noksan toplamının üçte biri 2011 yılında ortaya çıkmıştır.

Bu konu TCMB tarafından, resmi olarak olmasa bile, bir araştırma ya da değerlendirme raporuyla açıklanmalıdır. Aksi takdirde bu konu hep gündemde kalacak ve farklı dedikoduların kaynağını oluşturmaya devam edecektir.    

Yorumlar

  1. Hocam kaleminize saglik.

    YanıtlaSil
  2. Sayin ustadim, bir sistematik hata oldugu anlasiliyor. Sayin A.Savas Akat. Gungor Uras ve Ege Cansen in bu konu ile ilgili yazmis olduklari yazilara goz attim ve sanirim herkes ihracat gelirlerinin kayda girmediginde hemfikir. Ayrica, anlasildigi kadariyla "dış ticaret gelir ve gideri hesaplanırken ihracatta FOB kıymet, ithalatta ise CIF kıymet baz alınmaktadır. İhracat gelirlerinin hesaplanmasında FOB kıymetin baz alınması ihracatımızın olduğundan daha düşük değerde açıklanmasına neden olurken (Yurtdışına yapılan satışların bedelleri FOB kıymet üzerinden değil, teslim bedeli üzerinden gelmekte) ithalatta da CIF kıymetin baz alınması, ithalatı olduğundan büyük göstermektedir."

    Boylece gercek dis acigin hesaplanandan daha kucuk oldugu sonucu ortaya cikiyor. Hesaplama yontemleri revixe edildigi taktirde +/- rakamlarinin daha makul duzeylere inebilecegi anlasiliyor.

    Saygilarimla,

    Murat Ucar


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu hesaplama yönteminden kaynaklanan bir hata gibi görünmüyor

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Yapılan ihracat taşıyıcısı Türkiye'de ise oda ihracat içerisinde dahil. Söz gelimi biz yaş sebze meyve ihraç ediyoruz. Bizim ürünleri yine türk tırları gönderiyor, onlar ayrı biz ayrı yurtdışına fatura kesiyoruz ve ihracat içerisinde yer alıyor, Yabancıların ve yerlilerin yanlarında getirdikleri ve yastık altındaki paralarda sisteme giriyor, Yabancılara içeride satılan g.menkullerde banka dışı getirildiyse bu kalemde yine yıllık 1 milyar usd giriş var.

      Sil
    4. Gümrüklerde nakit beyanı yapılmıyor mu? Çünkü ne amaçla getirildiği soruluyor, orada gayrimenkul alımı beyanı yapılmışsa, bu beyanları da TCMB dikkate alıyorsa bu işleminde NHN kalemine yansımaması gerekir.

      Ayrıca Ödemeler dengesinde ithalat her ne kadar CIF üzerinden gösterilse de, navlun, sigorta bedelleri uyarlama hesapları vasıtasıyla CIF değerinden çıkarılarak, hesaplanan tutarlar hizmet dengesine kaydedilmektedir ve ithalatta Genel Mal Ticareti dengesinde FOB değerinden gösterilmiş olmaktadır. Yine ihracattaki navlun sigorta ülkemizden gerçekleştiriliyorsa yine bu gelirler taşımacalık hizmetinin altında gösterilmektedir. Ödemeler dengesini "ayrıntılı sunum" tablosundan incelerseniz bu durumu görebilirsiniz.

      Bu tabloda istatistiksel tahmin yöntemiyle hesaplanan bildiğim kadarıyla Bavul Ticareti ile Turizm var. Bu gelirlerin tahmin edildiği ayda, yılda banka kayıtlarına girmesi/çıkması gerçekleşmeyebilir. Bu kalemler eksik veya fazla tahmin edilmiş de olabilir. NHN kaleminin bir miktarı buradan kaynaklı olabilir.

      Altın bankacılığının sisteme sokmuş olduğu yastıkaltı altınların, ROK vasıtasıyla TCMB rezervlerine girmesi ödemeler dengesi Tablosuna yansıyor mu bilmiyorum. Yansıyorsa bir kısmı da buradan kaynaklanıyor olabilir. Tabi aynı şey yastıkaltı dövizler için de geçerli. Döviz kurlarının yükselmesi bu paraları sisteme sokmuş olabilir.

      Sil
  3. Bizi yönetenler (Bu tabir aslında ne kadar yanlış bir sistemde olduğumuzu kanıtlıyor) Yürütmeyi yanlış anladılar bence problem oradan kaynaklanıyor.

    Saygılar,

    YanıtlaSil
  4. Hocam gelişmiş ülkelerin yayınladıkları "flow of funds" gibi bir rapor olsa NHN'nin önemli bir kısmı açıklanır ancak bunun bazı zorlukları var. birincisi, biz BIS'ten uluslar arası para akımlarına ilişkin gelişmiş ülkeler kadar kolay ve rahat bilgi edinemiyoruz. ikincisi, "flow of funds" raporları ilk önce açıklanan cari açığın daha yukarı revize edilmesine neden olabilir ki mesela Rusya'da genelde böyle oluyor. fon akımlarını derledikleri zaman bir bakıyorlar gerçek net ihracat kayıtlı net ihracatın aşağısında gelmiş. ayrıca böyle bir rapor hanehalkı tasarruflarının ne kadar berbat bir durumda olduğunu çok net ortaya koyar. biz de ABD gibi 3 ayda bir fon akım raporu yayınlasak tasarrufların içler acısı hali medyada 3 ayda bir gündem olur ve bu durum siyasetçinin pek hoşuna gitmez.
    medyada İranlı paravan şirketlerin NHN kaleminden sorumlu oldukları yazılıyor. bu şirketler kara para aklama amaçlı kurulmuş şirketler ve tam mükellef değiller. yaptıkları transferler Türkiye'yi ilgilendiren bir ticaretle de alakalı gözükmediği için ödemeler dengesinde yer almıyor. 85 milyar Euro'luk paranın sadece bir kısmı ödemeler dengesi hesaplarında yer alıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ne yazık ki bizde meseleler onun bunun hoşuna gider mi gitmez mi ölçüsüne göre ele alınıyor ve bu tür sorunlar çıkıyor ortaya.

      Sil
  5. Kacakciligin oldugunu kabul etmek gerek ancak meblaglara bakilinca kacakcilik parasi gibi gorunmedigi asikar. Zamaninda yastik alti edlmis dovizlerin piyasaya surulmesi geldi aklima ne kadar etkiler bilinmez... Belkide ( bir komploda ben ureteyim dedim) mevcut siyasal iktidar ekonomiden.dolayi zarr gormesin gayesiyle dis gucler israil faiz lobisi mi5 filan sokuyodur bu paralari ulkemize :-) mossadin cia in parmagi bile olabilir... Saka bir tarafa sistematik bir hatadan kaynaklaniyor olsa hep ayni istikamette ve rtarak artan bir seyir izlemesi gerekmezmi yani 2010 bir milyar dolar 2011buyuk ulkeler icin kriz arefesi ve buyuk olcude kriz donemi para cikisi yasanandonem yani. Bizede kayit disi para gelmis toparlanmanin yasanacaginin sinyallerinin alindigi ve paranin evine donmege basladigi 2012 yilinda ise ne hikmetse 9 milyar dolardan 1 milyar dolara serr bir dusus var. Spekulatif amacli bir hareket oldugu kanaatindeyim vergilenilmemesi icinse kayit disi gecmis olabilir bric ulkelerinin ve kirilgan besli dedigimiz o ulkelerin odemeler bilancosundaki seyirlerede bakma sansimiz olsaydi orada bi paralellik varsa dusuncemi destekleyebilirdi. Yad paralellik yoksa bu sekilde dusunmekten bizi ali koyabilirdi bence oyle sistematik ve bu kadar buyuk meblaglara yol acacak bir hata yok kuresel konjonkture gore kayit disida olsa para guvenli gordugu limana ugrayip cikmis

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yetkili kurumlar konuları üstü kapalı bıraktığı sürece kuşkular bitmez.

      Sil
  6. Mahfi Bey şöyle bir senaryo durumu açıklayabilir mi?
    Petrol ve doğal gaz ithal ettiğiniz bir ülke petrol gelirlerini sizin ülkenizde değerlendirse. Örneğin yıllık 10-12 milyar dolarlık petrol ve doğal gaz ithal ediyorsunuz, cari işlemler hesabunda bu ithalat olarak görünüyor ama ödemeyi yurt dışına yapmadığınız için ülkeye para girmiş gibi görünüyor. Bu işlem doğrudan net hata noksana artı olarak yazılıyor. Sonra bir gün geliyor, bu ülke bir miktar parasını ülke dışına çıkartmaya karar veriyor, ama finansal sistemden aktarmak yerine altın alıp fiziksel olarak ülke dışına çıkartıyor ve aniden net hata noksan eksiye dönüyor o dönem... Ne dersiniz?

    YanıtlaSil
  7. Zeten bana kalırsa sıkıntı da burada. Kaynağı bilinmeyen paranın tekrar yurt dışına çıkmak isterse ülkede yaratacağı sancının ne kadar olacağıdır. Mahfi hocam ın demeye çalıştığı ya da benim anladığım da kara para veya ak para bunun kaynağı Merkez Bankası tarafından araştırılmalı ve bunun için önlem alınması gerektiğidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Masak diye bir kurumu süs olsun diye kurmadı bu ülke herhalde. Ya da TCMB, hesabını yayınladığı bir tabloda neler olduğunu tam olarak bilmese bile en azından bir tahmini vardır, bunu paylaşmalı. Bütün ülke o oradan geliştir yok bu böyle olmuştur tahmin yapmaya çalışıyor.

      Sil
  8. İyi akşamlar hocam.buradaki konuyla ilgisi yok ama size bir soru sormak istiyorum.Cevaplarsanız sevinirim.Günümüz itibariyle toplam ithalatın yüzde kaçı ara ve yatırım mallarından oluşmaktadır? Şimdiden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplam ithalatımızın yaklaşık yüzde 14'ü yatırım malları, yüzde 74'ü ara malları ve yüzde 12'si de tüketim mallarından oluşuyor.

      Sil
  9. Hocam konu ile ilgili değil ama aklıma takılan birşey var. Dolar arttı ve dolayısıyla benzin fiyatlarının da arttığı söyleniyor, fakat benim anlamadığım şey benzinde talep eksikliğinden dolayı ve rafinerinin motorin ürettikçe benzin de üretmek zorunda kaldığı için bir fazlalık söz söz konusu. Hatta benzini çok düşük fiyatlarla ihraç ediyoruz fakat motorin ithal ediyoruz. Buna ragmen dolar arttığı için benzin fiyatları yükseldi diyoruz. Madem öyle motorinin hep daha fazla yükselip bu farkın uzun vadede kapanması ne kadar olasıdır sizce?
    Çok teşekkür ediyorum, iyi günler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda çok net bir şey söylemek mümkün değil. Konu sadece motorin ve benzin fiyatı değil. Birisinin ötekini finanse etmesi de söz konusu anlaşılan.

      Sil
  10. hocam euronun dolardan değerli olmasının sebebi nedir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu gizemi kimse çözemiyor. Tek açıklaması olabilir: USD'nin çok basılmış olması Euro'ya karşı değerini düşürüyor.

      Sil
    2. Euro bölgesi 2013'ün ilk 9 ayında %1,8 cari FAZLA verdi, ABD ise %2,5 cari AÇIK verdi. ayrıca Avrupa merkez bankasının portföyündeki varlıklar daha riskli olsa da neticede vadeleri FED'in tuttuğu varlıklara kıyasla epey kısa, bu durum AMB'nin faiz riskini düşürüyor. hocamın da dediği gibi ABD M2 para arzı artış hızı (%7 civarı) Euro bölgesi para arzı artış hızından (%3 civarı) çok daha fazla.

      Sil
  11. hocam ülkemizin gsyh nın oluşum biçimi nasıldır.yardımcı olabilirmisinz.bu konudan sınava tabi tutulacağım.şimdiden teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu blogu tarayın gsyh konusunda açıklamalar bulabilirsiniz.

      Sil
    2. sağolun hocam çok teşekkürler

      Sil
  12. Hocam "Currency in Circulation" yani Emisyon Hacmi; para arzı tanımlarından tam olarak M0 mı olmaktadır yoksa Emisyon Hacmi ve M0 farklı mıdır? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanıt bu yazımda ayrıntısıyla mevcut: http://www.mahfiegilmez.com/2013/02/turkiye-acsndan-para-arz-kavramlar.html

      Sil
  13. hocam sizce bir hükümet için örneğin bizim hükümet işsizlik mi daha önemli meseledir enflasyon mu hangisi toplumda daha kötü bilinen birşeydir? hükümetin öncelikli hedefi hangisidir. saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. [[ 1. BÖLÜM ]]

      17 Aralık 2013’ten beri yaşanılan yolsuzluk (“iddiaları” ve/veya “gerçekleri”) haberleri içinde geçen tüm tarafları aşağıda okuyacağınız verilere dayandırarak, şimdilik, dışarıda tutuyorum.

      “Hükümet”, “paralel devlet”, “cemaat”, “faiz lobisi”, “gezi olayları” vb. onlarca tarafı şimdilik konumuza uzak tutarak olaya farklı (aslında çoğumuz tarafından bilinen ama dile getirmekten çekinilen) açılardan bakmaya çaba gösterelim.

      Yakın tarih olarak “Mayıs 2013 FED (ABD Merkez Bankası) açıklamaları” ve en yakın tarih olarak “Ocak 2013’ten itibaren FED’in aylık $85 milyon’luk tahvil alım programını $75 milyon’a indirmeye başlaması” karşısında “gelişmekte olan ülkeler”in (GOÜ) içinde en riskli gösterilen Türkiye’nin yapabileceği pek fazla bir şey yok.

      Bırakın şu anki hükümeti; iktidarda bir koalisyon hükümeti olsa idi, veya CHP, MHP veya BDP tek başına iktidarda olsa idi değişen bir şey pek olmayacaktı.

      Mahfi Bey de dahil olmak üzere iktisat ehli onlarca kişinin yıllardır söylediği gibi, özellikle “Şubat 2001 Türkiye ekonomik krizi”nden sonra 12 yıllık süre içersinde elimize geçen fırsatları “yapısal reformları” gerçekleştirmek için kullansaydık, şu anda siyasetteki tansiyon ne kadar yüksek olursa olsun bunlar ekonomiye bu kadar derinden yansımayabilirdi!

      (Yapısal reformlar nedir? Özünü okumak için:
      Yazı 1: Ocak 2012: http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/nedir-bu-yapsal-reformlar.html
      Yazı 2: Eylül 2013: http://www.mahfiegilmez.com/2013/09/ekonomide-yapsal-reformlar.html )

      En can alıcı örnek olarak: TCMB’nin “döviz satım ihalelerinin” doların ateşini düşürmeye yetmesi sadece yarım gün ila 1,5 gün arası tutuyor. Ardından dolar hemen 2.10’lara tırmanmaya devam ediyor! Şuna emin olabilirsiniz ki, siyaset çalkalanmıyor olsa idi, dolar 2.09’a yine yükselirdi fakat bu kadar hızlı değil. Çünkü ana sebep çoktan oluştu: FED tahvil alım programını azaltmaya başladı! Ve her ay $10 milyon indirip indirmeyeceği kesin değil; daha çok miktar da indirebilir.

      “İşsizlik”mi hedeflenmeli “enflasyon”mu hedeflenmeli? Peki toplum hangisine daha çok önem veriyor? gibi sorulara yanıt arayabilmek için “Apple ve Çin” örneği üzerinden gitmeye çalışalım.

      The New York Times’da Ocak 2012’de yazılan bir makale sadece Türkiye özelinde değil, dünya genelinde istihdam piyasasının nerelere evrilmek üzere olduğu yönünde önemli ipuçları veriyor.

      Makale uzun, buraya önemli gördüğüm bölümleri yazdım. Tüm makale için: http://nyti.ms/INIlav

      Başlık: ABD, iPhone üretimini kendi ülke sınırları içinde yapma şansını nasıl kaçırdı?

      Obama, ABD’nin teknoloji devlerinin CEO’ları ve diğer yöneticileri ile “Silikon Vadisinde” bir yemekte bir araya gelir.

      Yemek başlamadan önce herkese Obama’ya bir soru sorması için telkinde bulunulur. Apple’ın CEO’su Steve Jobs (toplantı Jobs’un ölümünden önce gerçekleşti) tam konuşurken, Obama: “iPhone’ları ABD sınırları içinde üretebilmek için ne yapabiliriz?” diye ortaya bir soru atınca sohbetin rengi bir nebze değişir. Bu soru her ne kadar Apple özelinde gibi gözükse de, aslında o sırada masada olan diğer devlerin üretimleri için de geçerlidir.

      Sil
    2. Eskiden enflasyon önemliydi şimdi ise işsizlik ve cari açık oldu. Ama bütün hükümetler için en önemli konu büyüme oranının yüksekliğidir.

      Sil
    3. [[ 2. BÖLÜM ]]

      Sadece 2011 yılı içinde satılan; 70 milyon adet iPhone, 30 milyon adet iPad ve 59 milyon adet diğer Apple ürünleri ABD sınırları dışında üretilmiş.

      Obama’da “tüm bunları veya önemli bir miktarını niçin ABD sınırları içinde üretemiyoruz? Niçin kendi ülkemiz içinde istihdam yaratamıyoruz?” diye sorarak CEO’ların fikirlerini öğrenmeye çalışıyor.

      Jobs’un bu soruya cevabı oldukça net imiş. Cevabının özü: “Sorun sadece ABD sınırları dışındaki iş gücünün daha ucuz olması değil. Apple’ın yönetim kurulunun gözlemlerine göre asıl sorun; özellikle Uzak Doğu’daki ‘üretim tesisi / fabrika inşa etme’ anlayışının, oradaki işçilerin esneklik, hamaratlık ve en önemlisi teknik bilgilerinin, ABD içindeki iş gücüyle kıyaslandığında katbekat üstün olmasından kaynaklanıyor.” Ve yönetim kurulu “Made in the U.S.A.” konseptinin Apple ürünleri için artık o kadar önemli olmadığını söylüyor.

      Apple ABD sınırları içinde 43.000, dünya genelinde 20.000 kişi istihdam ediyor. Fakat burada küçük bir sihirbazlık var. Apple’ın kendi kök departmanları (yani 63.000 kişi) dışında, Apple ile “kontrat / sözleşme” yollu çalışan 700.000 kişi daha var. Ve bu devasa sayının neredeyse hiçbiri ABD sınırları içinde değil!

      Bir ekonomiste göre Apple ile ilgili yukarıda verilen tüm bilgiler, Apple gibi yüzlerce şirketin niçin ABD sınırları içinde “orta sınıf”ı genişletemediğine en net örnek.

      Sadece elektronik ürünler için değil, benzer hikayeler; muhasebe, bankacılık, otomotiv sektörü, ilaç sanayi gibi alanlara da yayılıyor.

      Çin’de Apple için üretim yapan fabrikaların içinde veya yakın çevresinde inşa edilmiş “yurtlar” var. İşçilerin büyük bir bölümü buralarda kalıyor.

      Bu yurtlarda, ustabaşı 12 saatlik vardiya ile çalışan 8.000 kişilik bir işçi ordusunu uyandırmakla mükellef. 96 saat içinde, günde 10.000 üzerinde telefonun üretimi bitmiş oluyor.

      Apple yönetim kurulunun Çin’e yaptığı ziyaretlere göre bu devasa sayıdaki iş gücünün gösterdiği performansı, günümüz ABD sınırları içindeki iş gücünden beklemek mümkün değil!

      ABD çalışma bakanlığından bir yetkilinin yaptığı açıklamaya göre, bir zamanlar şirketler maliyeti ne kadar yüksek olursa olsun kendi çalışanlarının emeğinden en iyi şekilde istifade edebilmek için onlara ek imkanlar sunar, ve onları yeni gelişen teknolojiler üzerine eğitirdi. Bu anlayışın artık ABD genelinde bittiğini, “kâr marjını yükseltmek” ve “marka değerini üstün kılmak” denilen iki kavramın “cömertliği” yendiğini söylüyor.

      Şirketlerin kendini savunduğu nokta ise; üretim tesislerini ABD sınırları dışındaki ucuz iş gücüne kaydırmayı tercih ediyorlar çünkü “innovation” yapabilmek (ve bunu hızlı yapabilmek için) kısa zamanda iyi miktarda kâr etmeleri gerekiyor. “Innovation”a yatırım yapmayı azalttıkları an rekabetin keskin dişleri içinde ufalanacaklarını ve bu durumun da kendi ülkelerinde, yani ABD’de, işsizliğin daha da yükselmesine sebep olacağını söylüyorlar.

      Sil
    4. [[ 3. BÖLÜM ]]

      Yukarıda verilen bilgilerin hiçbiri üzerine Apple tarafından bir yorum gelmemiş. Zaten kurumsal yapısı ve gelecek stratejileri üzerine ketum bir şirket olarak bilindiğinden, sessiz kalmaya devam etmişler.

      Bilgilerin çoğu; çeşitli röportajlardan, eski Apple çalışanlarından, hala Apple ile çalışıp kimliğinin ifşa edilmesini istemeyen kişilerden alınmış.

      Apple’ın şu anki CEO’su Tim Cook’a göre Asya’daki üretim tesislerine güvenmek daha mantıklı. Çünkü Asya’da anlaşmalı oldukları fabrikalarda üretim hızını istedikleri oranda arttırıp azaltabiliyorlar ve Asya’daki tedarik zinciri yönetimi ABD’ye göre daha iyi.

      Telefonların meşhur “çizilmez cam”larını üretmesi için bir diğer ABD’li şirket “Corning Inc.”la anlaşma yaparlar. Fakat milyonlarca telefona monte edilecek cam blokların kesilmesi, monte işleminden sonra yüzlerce dayanıklılık testinden geçirilmesi için devasa bir alana ve orta-seviye mühendis ordusuna ihtiyaç vardır. Ve tüm bunları ABD sınırları içinde hazırlamak nerdeyse bir servete bedel!

      Yardıma yine bir Çinli şirket koşar!

      Bu Çinli şirket farklı bir amaçla tesislerini inşa etmeye çoktan başlamış. Bunun haberini alan Apple yöneticileri bu şirketi ziyaret ve iPhone camlarını üretmesi için ikna eder. Çin Hükümeti, yabancı yatırımcı çekebilmeleri için, çeşitli sektörlerden Çinli girişimcilerin maliyetlerinin bir bölümünü ödeme garantisi veren bir anlaşma imzalar. Buradan da gelen avantajla; antrepolarda iPhone için denenecek “çizilmez cam”lar istif edilir ve üstelik hepsi bedava! Çinli şirketin yöneticileri, tüm bu süreci idare edecek , ucuz maaşla çalışacak, mühendisleri de bulur.

      Bir Apple yöneticisi şunları söyler: “Tüm tedarik artık Çin’de idare ediliyor. Bin adet lastik contaya mı ihtiyacınız oldu, hemen yandaki fabrikaya sipariş verebilirsiniz. Bir milyon vidaya mı ihtiyacınız oldu, bir blok ötedeki fabrika sizi bekliyor. Bu vidanın şeklinin telefon için biraz daha değiştirilmesi mi gerekiyor, bu sadece üç saatinizi alır.”

      Çünkü Çin’de, ABD sınırları içinde günümüzde görülmesi henüz mümkün olmayan, “Foxconn” isimli bir üretim tesisleri devi var!

      Bu tesislerde 230.000 kişi, haftada 6 gün, 12 saatlik vardiya ile çalışıyor. 76.000 üzerinde kişi tesislerin içinde kurulmuş yurtlarda kalıyor ve bir günde $17 altında kazanıyorlar.

      “Foxconn”un Asya’da, Doğu Avrupa’da, Meksika’da ve Brezilya’da düzinelerce tesisi var ve tüm dünyada tüketici elektroniğinin %40’ını kendi tesislerinde monte ediyor. Apple ile beraber Amazon, Dell, Hewlett-Packard, Motorola, Nintendo, Nokia, Samsung ve Sony müşterileri arasında.

      Apple’ın tedarik departmanında 2010’a kadar çalışmış eski bir yöneticinin gözlemine göre: “Çin’de bir gecede 3.000 üzerinde kişiyi montaj şeridinde çalışmak için işe almak mümkün. ABD’de bu 3.000 kişiyi nereden bulabilirsiniz ve daha önemlisi bunca kişiyi fabrika içinde kurulmuş bir yurtta kalmaya nasıl ikna edebilirsiniz ki?”

      Apple’ın telefonlarını üretmesi için Çin’i tercih etmesindeki bir başka neden ise; montaj şeridindeki 200.000 işçiyi yönlendirebilmek için 8.700 endüstri mühendisini karşılayabilecek kapasiteye sahip olması. Yönetim kurulunun araştırmasına göre ABD içinde bu sayıda kalifiye mühendisin bulunması ortalama 9 aylarını alır!

      M.I.T.’te öğretim görevlisi Martin Schmidt’e göre, teknik yönden donanımlı bu kadar kişiyi ABD’de bulmak geçmişe nazaran artık daha zor. ABD’li şirketler, özellikle, lise üstü teknik & mühendislik tecrübesi gerektiren, üniversite lisans diploması gerektirmeyen, iş gücü arıyor. Bu seviyede tecrübeli işgücü artık ABD’de zor bulunuyor ve ayrıca ülke, bu yüksek teknolojili ürünleri satın almayı isteyen kitlelerin talebini karşılayabilecek sayıda “tekniker”, “orta seviye mühendis”e ulaşacak durumda değil. Durmadan artan iştahı karşılamak için üretimlerini Çin’e kaydırmak zorunda kalıyorlar.

      Bütün bunlar, özellikle batı ülkelerinde, “orta sınıf”ın gitgide azalmasına işaret ediyor.

      Sil
    5. [[ 4. BÖLÜM - SON ]]

      Ve Tim Cook’un yaptığı şu açıklama “işsizlik” & “enflasyon” konusunda, Türkiye’nin de üzerinde düşünmesi gereken tohumlar içeriyor. Türkiye’deki şirketler de aşağı yukarı benzer sözleri tekrarlayacaktır: “Biz, yüzden fazla ülkeye iPhone satıyoruz. ABD’nin [ekonomik] sorunlarını çözmek bizim sorumluluğumuz değil. Bizim yegane sorumluluğumuz mümkün olan en iyi ürünü üretmek.”

      Bir şirketten, tüm ülkenin veya tüm dünyanın ekonomik sorunlarını çözmesini beklemek tabii ki mantıklı değil. Fakat Apple gibi bir gemiyi yürüten bir kaptan bunu söylüyorsa; “sen de elini taşın altına koymak ister misin?” sorusunun ne demek olduğunu çoktan unutmuşuz demektir!

      Tüm GOÜ’ye ve Türkiye’ye bakacak olursak: Öyle gözüküyor ki çoğu kişi / kurum [kamu veya özel sektör farketmez] sadece kendini kurtarmaya çalışacak.

      Türkiye’deki siyasi çalkalanma eninde sonunda durulacak. Fakat ekonomide ağır ağır şişen balon yine sıradan vatandaşa patlayacakmış gibi gözüküyor.

      “Felaket tellallığı” başka, “sahte iyimserlik” içinde susmak başka!

      “Gemisini yürütebilen; kaptandır!” devam edecek.

      [Not: Mahfi Bey’in mükemmel yazılarına ek olarak, Sayın Vefa Tarhan’ın yeni yazıları ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağı 4 yazıyı da okumanızı tavsiye ederim:

      Yazı 1: 23 Aralık 2013, Türkiye ekonomisi bir kavşak noktasında:
      http://t24.com.tr/yazi/turkiye-ekonomisi-bir-kavsak-noktasinda/8107

      Yazı 2: 26 Aralık 2013, Türkiye’nin mali yapısı iddia edildiği kadar sağlıklı mı?:
      http://t24.com.tr/yazi/turkiyenin-mali-yapisi-iddia-edildigi-kadar-saglikli-mi/8131 ]

      Saygılarımla,

      Sil
    6. Bu yararlı tespit ve yorumlar için teşekkür ederim.

      Sil
  14. Hocam cok tesekkur ederiz. Benim bir sorum olacak. BIST'in islem goren varliklarin hacmi yani borsadaki dalgalanmalar GSYH Buyumesini nasil etkiler ? Daha dogrusu buyumenin kapsami icerisinde borsada var midir, yoksa sadece odemeler bilancosunda mi bu gorulebilir ? Eger varsa, toplam yatirim veya tuketim gibi kalemlerden hangisinin icine girer ? Sevgiler, saygilar ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ödemeler bilançosu değil dengesi olacak, düzelteyim :)

      Sil
    2. BIST mevcut bir varlığın hisse senetlerini gösterdiği için GSYH içine girmez. Yani bir şirketin bir üretim birimi yapması ya da üretimini artırması GSYH içinde yer alır ama bunlara dayalı hisse senetlerinin çıkarılması yer almaz.
      Bunların ödemeler dengesinde yer alması ise bizim yatırımcıların dışarıda hisse alması ve yabancı yatırımcıların da burada hisse alması şeklinde yansır.
      Hisse senedi alımları portföy yatırımları kalemine girer.

      Sil
    3. Hocam Kuzey Irak ta bir üs bölgesinden kıymetli yazılarınızı takip ediyorum. Ağzınıza kaleminize sağlık.

      Metin

      Sil
    4. Çok teşekkürler, kolay gelsin.

      Sil
  15. Merhaba hocam bir soru sormak istiyorum. 2000 sonrası Türkiye ekonomisinde meydana gelen dönüşümün dış ticaret yapısı üzerindeki etkisini değerlendirebilirmisiniz. Tesekkür ederim şimdiden

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada yanıtlanamayacak kadar kapsamlı bir konu bu.

      Sil
  16. Hocam açıklamaya çalışayım: Reza Zarrab.
    Doğru mu?

    YanıtlaSil
  17. hocam politika faizi az olmasına ragmen gosterge faız neden yukselıyor yıne amerıkada faizlerın artmamamasınn acıklanmasıyla baslayan surede 10 yıllık faız neden arttı. gösterge faizi devlet ya da merkez bankası belırleyemeyıp pıyasa mı belırlıyor hocam. gösterge faizin politika ya da gecelık faızden baska ne gıbı farklılıklar vardır. saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB'nın faizi piyasa faizine yön vermeye yarayan bir enstrümandır. Bazen piyasa ondan başka bir yöne gidebilir. Örneğin bizde MB faizleri artırmamış olduğu halde piyasada faizler artıyor. Çünkü piyasa kaynak ihtiyacını sadece MBden sağlamıyor. Mevduatı var, yabancı parası var vb. Onlarda kıtlık olunca ister istemez faiz artıyor. Faiz, borç verilebilir fonların fiyatıdır. Talebin fazla arzın düşük olduğu her malda fiyat artar. MB ne derse desin faiz artacaktır.

      Sil
  18. hocam merhaba bu euro dolar kurları günlük olarak borsa kapandığı zaman o gün kapanış fiyaımıdır yoksa borsa kapandıktan sonra devam edebilir mi fiyatları.saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borsa belirli saatlerde açık olan bir kurumdur. Oysa döviz piyasası 24 saat çalışıyor. Bunun nedeni bir yerde piyasa kapanırken bir başka yerde açılıyor. Saat farkları nedeniyle sürekli işlem yapılıyor.

      Sil
  19. Hocam,
    Öncelikle manipülatif bir bakış açısıyla yazılarınıza yön vermediğiniz, bilgilerinizi paylaşırken sistematik bir yol ve öğretici bir üslup izlediğiniz için çok teşekkürler. Bu grafikteki niceliksel farkı, ithalat ve ihracat hacminin artmasınada bağlayabilirmiyiz. Elbette denetlenmeli ve 2011 yılı çok sivri gözüküyor fakat nicel farkları değerlendirirken bu oranıda değişken olarak alıp, daha sağlıklı bir grafiğe ulaşabilir miyiz? Yoksa bu değerleri değiştiremeyecek kadar etkisizmidir? Her ne kadar demek istediğinizin özü denetlenmenin ve şeffaflığın sağlanması olsada matematiksel yargılama adına sormak istedim.
    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
  20. TCMB Ödemeler Dengesi Raporunda bu konuya açıklık getirilmişe benziyor.

    Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’da yapılan değişiklikle, 2008 yılından başlayarak ihracat bedellerinin tasarrufu serbest bırakılmış ve bunun sonucunda söz konusu bedellerin yurda getirilerek Türk lirasına çevrilmesi zorunluluğu kaldırılmıştır. Bu durum, bankalar hariç yurt içi yerleşiklerin yurt dışında tuttukları mevduatların miktar olarak artmasına neden olmuş ve ilgili verilerin takibini önemli kılmıştır.

    İlgili mevduat kaleminin dönemsel gelişimleri incelendiğinde; özellikle küresel nitelikli iktisadi dalgalanmalarda ve/veya Varlık Barışı gibi ülkeye özgü yasal uygulama dönemlerinde gerileme eğilimi sergilediği (sermaye girişinin arttığı); iktisadi gidişatın olumlu olduğu durumlarda ise artış yönlü gerçekleştiği (sermaye çıkışının arttığı) görülmektedir. Örneğin, küresel finansal krizin başladığı Ekim 2008 ile 1. Varlık Barışı uygulamasının sona erdiği Aralık 2009 dönemi arasında, banka hariç yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki mevduatlarında 10,4 milyar ABD doları azalış olmuştur. Öte yandan, söz konusu dönemi izleyen ve ekonomide toparlanmanın görüldüğü, sermaye girişlerinin arttığı Nisan - Aralık 2010 döneminde ise yurt içi yerleşiklerin yurt dışı mevduatlarında 5,2 milyar ABD doları artış gerçekleşmiştir.
    Yurt içi yerleşiklerin yurt dışı mevduatlarındaki değişim ile NHN kaleminin paralel bir seyir izlediği göze çarpmaktadır (Grafik 2). Diğer bir ifadeyle, yurt dışı mevduatların azaldığı (arttığı) ve sermaye girişlerini artırdığı (azalttığı) dönemlerde NHN kaleminin de giriş (çıkış) yönlü yükseliş gösterdiği görülmektedir. Bu paralel seyir dikkatle alındığında, ödemeler dengesi istatistiklerine 2008 yılından itibaren yansıtılmakta olan ve BIS tarafından derlenen yurt içi yerleşiklerin yurt dışı mevduat verisinin NHN kaleminin temel eğilimini açıklamakta önemli bir kaynak olduğu değerlendirilmektedir. Bunun bir devamı olarak, BIS verisinin kapsamadığı dolayısıyla Ödemeler Dengesi Tablosuna yansıtılamayan ülkeler kaynaklı yurt içi yerleşiklerin mevduat hareketlerinin, NHN’de dönem dönem ortaya çıkabilen yüksek giriş veya yüksek çıkış yönlü hareketlerin önemli bir nedeni olabileceğini düşündürmektedir.

    YanıtlaSil
  21. Değerli Üstadım
    Sanırım yeni bir net hata noksan yazısı değerlendireceğiniz bir dönemdeyiz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi