Geçen Hafta Gelecek Haftaları Etkileyecek

Dışarısı kaynıyor
Rusya’nın Ukrayna sınırına asker yığmaya başlamasıyla iyice tırmanan doğu – batı ilişkileri karşılıklı ambargoların tırmanmasına yol açtı. ABD ve batı dünyası Rusya’ya uyguladığı ekonomik ambargoyu sıkılaştırırken Rusya da onlara karşı tarım ürünleri alımını durdurma ambargosu uygulamaya başladı. Bu durumda Türkiye açısından Irak’a satamadığı bazı ürünleri Rusya’ya satma olanağı doğmuş görünüyor. Ne var ki eğer bu sertleşme devam eder ve Rusya Avrupa’ya verdiği doğal gazın miktarına da sınırlama koyarsa işler karışacak. Zaten deflasyon sınırında duran Avrupa böyle bir ambargoyla üretim kayıplarına uğrayabilir ve gerçek anlamda derin bir deflasyon çukuruna düşebilir. Bu ise, ihracatının yarısını Avrupa’ya yapan Türkiye için hiç de iyi bir gelişme olmaz.

Haftanın son günü ABD savaş uçakları, Basra körfezindeki USS George H.W Bush adlı uçak gemisinden kalkarak Kuzey Irak’ta Işid’i vurmaya başladı. Şimdilik piyasaların çok ciddiye almadığı bir gelişme gibi görünen bu gelişmenin devamında nasıl bir ortam yaratacağını tahmin etmek şimdilik mümkün değil.   

Bu kadar karışık bir ortamda Avrupa Merkez Bankası’nın ve İngiltere Merkez Bankası’nın mevcut para politikalarını aynen sürdürme ve faizleri değiştirmeme kararları fazlaca tartışılamadı. Draghi, artık giderek ustalaştığı, piyasaları mesajla yönlendirme yöntemine devam etti.

Uluslararası borsalar ve döviz piyasaları, ABD – Rusya arasında haftalar önce yeniden esmeye başlayan ve geçtiğimiz hafta iyice şiddetlenen soğuk savaş rüzgârlarının etkisiyle inişler ve çıkışlar yaşadı. Sanırım bu dalgalanmaları önümüzdeki haftalarda sürekli tekrarlanırken göreceğiz.

İçeride üç olumsuz veri haftaya damga vurdu
Haftanın ilk verisi olan Temmuz ayı enflasyon oranı konusunda Merkez Bankası’nın da piyasanın da beklentisi, Haziran ayında olduğu gibi düşüşün devam edeceği beklentisiydi. Gerçekleşme, beklentilerden farklı oldu ve Temmuz ayında enflasyon yükseldi. Yükselme eğilimi, manşet enflasyonla kalmadı çekirdek enflasyonda da (H ve I endeksleri) ortaya çıktı. Üstelik yılın geri kalan aylarında enflasyon düşüşüne yardım edecek bir aritmetik temel de pek kalmadı. Dolayısıyla yılsonu enflasyon tahminleri yukarı yönlü revize edildi. Mayıs ayında yaptığım son tahmin revizyonunda yılsonu enflasyon tahminimi yüzde 8,5 olarak revize etmiştim. Şimdilik bu tahmini değiştirmeye gerek duymuyorum.

 İkinci önemli veri Haziran ayı sanayi üretimiydi. Bu verinin de açıklanmasıyla birlikte yılın ikinci çeyreğine ilişkin sanayi üretim değişimi oranı belli oldu. Buna göre geçen yılın ikinci çeyreğine göre sanayi üretimi artışı yüzde 3,1 olarak açıklandı. İlk çeyrekte bu oran yüzde 5,3 idi. Sanayi üretiminde önemli bir hız kesme söz konusu. İlk çeyrekteki yüzde 5,3’lük sanayi üretimi artışı GSYH büyümesini yüzde 4,3’e taşımıştı. İkinci çeyrekte bu olumlu hava kayboldu. Mayıs ayındaki son tahmin revizyonumda yaptığım yüzde 3’lük büyüme tahminimin gerçekçi bir tahmin olduğunu düşünüyor ve değiştirmeye gerek görmüyorum.

Üçüncü önemli veri Temmuz ayı hazine nakit dengesi gerçekleşmesiydi. Hazine nakit açığı Ocak - Temmuz döneminde 24,3 milyar TL’ye yükseldi. Ocak - Haziran dönemi bütçe açığının 3,4 milyar TL olduğunu düşünürsek bu öncü göstergenin bütçe için verdiği sinyal bir çeşit alarm niteliğinde görünüyor.   

Moody’s den ‘açıklama yapmama açıklaması’ geldi
Geçtiğimiz haftanın bir başka beklentisi haftanın son iş gününde Moody’s’in yapması beklenen kredi notu açıklamasıydı. Ağırlıklı beklenti herhangi bir not değişikliği olmayacağı ve fakat raporda sert eleştirilere yer verileceği biçimindeydi. Buna karşılık hükümetin en yetkili ağızlarından gelen çelişkili açıklamalarla, değerlendirmenin açıklanacağı günün sabahında olumsuz beklentiler tavan yapmış, TL ciddi biçimde değer kaybetmeye başlamış, borsa hızlı bir düşüşe geçmiş, gösterge faiz de yükseliş eğilimine girmişti. Merkez Bankası, bu olumsuz gidişe parasal sıkılaştırma yoluyla müdahale etmek amacıyla 22 milyar TL’lik repo ihalesi dönüşü karşılığında 16 milyar TL’lik yeni repo ihalesi açmış ve böylece piyasada TL darlığı yaratarak döviz bozdurulmasının önünü açmıştı. Bu uygulama döviz kurlarındaki yükselmeye yani TL’nin hızlı değer kaybına bir miktar set çekmiş oldu.

Öğleden sonra Moody’s kararı ile ilgili olumlu söylentiler, olumsuzlardan fazla olmaya başlayınca dövizde gevşeme, faizde düşüş ve borsada yükseliş başladı.

Haftanın en ilginç olayı Moody’s’in ‘açıklama yapmayacağını’ açıklamasıydı. Böylece Moody’s’in Türkiye için vermiş olduğu son kredi notunun (Baa3 negatif görünüm) devam etmiş olduğunu öğrenmiş olduk.

Haftanın Türkiye açısından belki de tek olumlu haberi Moody’s’in yeni bir değerlendirme yapmayacağını açıklamasıyla geldi.

Bu yıla ilişkin tahminlerimi daha yılın başından itibaren revize etmeye başladım. Birkaç kez daha revize edeceğimi düşünüyorum. Revize etmeme karşın kimisi tutacak kimisi tutmayacak. Ama sanırım hiç değişmeyecek ve kesinlikle tutacak olan tahmin yıl başlarken yaptığım “inişli çıkışlı bir yıl olacak ve dolayısıyla piyasalarda sürekli dalgalanmalar yaşanacak” şeklindeki tahminim. Yılın ikinci yarısında bu iniş ve çıkışların olumsuz etkilerini daha fazla hissedebiliriz.

Ve haftanın son olayı: Erdoğan ilk turda Cumhurbaşkanı seçildi
Beklentiler Erdoğan’ın ilk turda seçilmesi yolundaydı, sonuç beklentiye uygun olarak gerçekleşti. Piyasalar, başlangıçta bu gelişmeyi olumlu algılayacaklar ancak bu olumlu algılamanın devamı büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar partisinin yaklaşımlarına bağlı olacak. Başbakanın kim olacağı, hükümeti nasıl şekillendireceği, piyasanın kendisine yakın hissettiği isimlerin ekonomi yönetiminde devam edip etmeyeceği, orta vadeyi şekillendirecek gelişmeler olacak.    

Yorumlar

  1. Hükümet, açıklamayı seçimden sonra yap diye Moodys e yalvarmış olmalı

    YanıtlaSil
  2. Gercekten çok güzel bir yazı kaleminize sağlık.

    Burada bir sorun olacak enflasyonu Haziran ve Temmuz aylarında düşük beklememizin sebebi nedir? Gıda fiyatları vs mi düşüyor? Ayrıca bu baz etkisi dediğimiz gecen senelere baktığımız aylarda düşük olduğu için mi? Baz etkisini de kısacası örnek üzerinden açıklayabilirseniz beni çok mutlu edersiniz. Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Yaz aylarında normal olarak gıda fiyatları düşer. Okullar kapalı olduğu için talepte de düşüklük olur ve fiyat artışları yavaşlar. Ama bu kez öyle olmadı. Ramazanın da etkisi var.
      Tam tersi geçen yılın aynı ayında enflasyon yüksek çıkmışsa ve bu yılın o ayı için beklenti düşükse söz konusu oluyor. Örneğin 0,75 çıkıp 0,25 girecekse baz etkisi oluyor.

      Sil
  3. Mahfi bey açıklamalarınız sayesinde olaylara daha geniş açıdan bakma fırsatı buluyorum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Hocam, doğalgaz fiyatlarındaki artış nasıl deflasyona sebep olabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. BUrada konu ettiğimiz fiyat artışından daha çok miktar azaltılması. Yani eğer Rusya doğalgazın miktarını azaltırsa Avrupa'da üretim düşecek. Zaten düşük büyüyen Avrupa'da büyüme (üretim düşüşü nedeniyle) iyice düşük büyüyecek.

      Sil
  5. Mahfi Bey,
    emekleriniz için teşekkür ederiz. beklentilerinizi bir sebep sonuç ilişkisi içerisinde paylaşmanız bize çok faydalı oluyor
    iyi çalışmalar

    YanıtlaSil
  6. Biz boşuna demokrasicilik oynuyoruz, kimin seçileceğine borsa ve UA kuruluşlar yani ABD karar veriyorken.....

    YanıtlaSil
  7. Hocam Rusya eğer doğalgaz ambargosu uygulamaya kalkarsa avrupa ekonomisi küresel çapta bir krize gitmez mi?
    Peki Rusya böyle bir şeyi yapmayı gerçekten düşünebilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Avrupa krize girer. Eğer Rusya'ya yaptırımlar daha da artarsa Rusya bu yola gidebilir.

      Sil
  8. bir ekonomi kanalında yorum yaptığınız için sizden ekonomi kanalında çalışanların kulağını çekmenizi(!) rica ediyorum. 5-10 dakikalarını ayırıp haftada bir defa merkez bankası bilançosuna bakmaları lazım. merkez bankası 18 temmuz ile 1 ağustos arasında 4 milyar dolar reeskont kredisi tahsil etti. reeskont kredilerinin tahsil edilmesi piyasadan döviz çekilmesi demektir ve kuru yükseltir ki 4 milyar dolar az buz bir rakam değil. kur artışı sadece jeopolitik gelişmeler ve yükselen piyasalardan çıkış kaynaklı değil. ekonomi medyasının bunları tespit edip halka en doğru ve tam bilgiyi aktarmaları gerektiğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  9. hocam bilgilendirici yazılarınız için çok teşekkür ederiz. bir iktisat mezunu olarak okulda öğrendiklerimizi pekiştirmemizde çok yardımcı oldunuz.
    konuyla alakalı değil pek ama ekonomi ve dünya gündemini takip edebileceğimiz yerli ve yabancı kaynaklar tavsiye edebilir misiniz? teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Ben dışarıyı Financial Times, Wall Street Journal ve The Economist'ten izliyorum.
      İçeriyi de cnbce, bloomberg ve wsj tr den izliyorum.

      Sil
  10. Hocam merhaba;
    Yazınızın bir bölümünde bu ifadeyi kullanmışsınız."Bu uygulama döviz kurlarındaki yükselmeye yani TL’nin hızlı değerlenmesine bir miktar set çekmiş oldu." Döviz kurlarında yükselme meydana gelirse TL değer kaybetmiş olmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız 'değer kaybına' olacak yerde 'değerlenmesine' yazmışım. Düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
  11. Hocam yazı icin cok tesekkurler. Bir sorum olacaktı. Avrupa'nın Rusya'ya uyguladığı ambargoyu genişletmesi durumunda Rusya'nın Avrupa'ya ihraç ettigi doğalgaz miktarının dusebilecgini söylediniz ve bunun Avrupayı krize surukleyebileceginden bahsettiniz. Eğer Avrupa boyle bir krizle karsi karsiya kalacaksa neden boyle bir riski göze alsın? Bunun sebebi nedir acaba?

    YanıtlaSil
  12. 1) Rusya'ya yapılacak tarım ürünleri ihracatı içeride fiyatları artırması ve dolayısıyla enflasyonun da artmaya devam edip beklentilerin yine tutmaması mümkün müdür?
    2) Moody's'in kredi notu açıklaması beklenirken yapılan olumsuz yorumlar dolayısıyla piyasanın bir anda ateşinin çıkması, ülke ekonomisinin spekülatif hareketlerden fazla etkilendiğinin açık göstergesi olmaz mı? Teşekkürler, Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Eğer Irak'ta kaybedilene yakın bir ihracat Rusya'ya yapılacaksa fiyatları etkilemez. Çok daha fazlası yapılacaksa içeride fiyatları artırabilir.
      (2) Net bir şekilde göstergesidir.

      Sil
  13. Mahfi bey,
    Tum sorulara ictenlikle ve aydintici mahiyette yanit vermissiniz. Hem tebrik ederim hemde tesekkur ederim. Cunku bu cok alisagelmis bir durum degil.
    Saygilar
    Fatih şanal

    YanıtlaSil
  14. Hocam bizim büyüme daha da düşebilir mi bu gelişmelere göre?

    YanıtlaSil
  15. ECB deflasyonla savaşmak, talebi canlandırmak için neden fazileri düşürdü acaba..oysa başbakan yüksek faiz yüksek enflasyona yol açar diyor.Ya başbakan ya da ECB deki iktisatçılar bu işi bilmiyor.Acaba hangisi :))

    YanıtlaSil
  16. Hocam yukarıda yazdığınız ekonomik gündemle ilgili merak ettiğim iki hususta sizin düşüncelerinizi merak ediyorum.
    İlk olarak,neden kredi derecelendirme kuruluşları S&P,Moodys ve Fitch Ratings'e küresel piyasalar tarafından bu kadar büyük bir saygı atfediliyor?Yukarıda da yazdığınız gibi kötümser bir beklenti bile spekülasyona yol açıp kurların yükselmesine,gösterge faizin artmasına borsadan çıkışlara sebebiyet veriyor.Halbuki bu kurumların hala devam etmekta olan küresel krizde ve dünya ekonomisinin resesyona girişinde büyük payları var.Yatırım bankalarının satın aldığı subprime kredilerden ürettiği temerrütlü borç senedi denilen türev araçlara bu kurumlar mümkün olan en büyük yatırım derecesi AAA notu veriyordu.Bu türev piyasalarda balon oluşmasında ve başta lehman brothers olmak üzere yatırım bankalarının ödeme aczine düşmesinde büyük rol oynadı.Benim merak ettiğim dünya ekonomisinde böyle önemli yer edinmelerini ve her kararlarına adeta itaat ediliyor olmasını sağlayan güç nerden kaynaklanmaktadır.

    İkinci olarak,eğer rusya doğalgazı azaltır ve avrupa ekonomisinde arz yönlü bir şok yaşanırsa,faiz indirimiyle de umduğunu bulamamış gözüken ECB deflasyonla mücadelede FED gibi dinamik bir tahvil alım programı uygular mı?
    Değerli bilgi ve analizleriniz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kuruluşlara hala önem atfedilmesinin nedeni yatırımcıların çoğu yatırım yaptıkları ülkedeki durumu gün gün izlemiyemiyor oysa bu kuruluşlar bunu izliyor. Aslına bakarsanız bu kuruluşların küresel krize girilmesindeki payları gelişmeleri iyi görememeleri ve zamanında gereken duyuruları yapamamasından kaynaklanıyor. O nedenle artık ders almış ve uyarıları zamanında yapmaya başlamışlardır diye düşünülüyor. Bunlara bu kadar önem atfedilmesinin nedeni dediğim gibi yatırımcıların tek tek bunlar kadar bilgi sahibi olmamasından kaynaklanıyor.
      Evet doğalgaz olayı öyle giderse eğer bence de ECB tahvil alım programına girer. Ama sanıyorum batı ile Rusya arasındaki kriz oraya varmadan bitecek. Çünkü Rusya doğalgazı kısarsa kendisi de çok ciddi ekonomik sıkıntıyla karşılaşacak.

      Sil
  17. Saygıdeğer hocam,

    Case-Shiller endeksi malumunuz önemli bir gayrimenkul fiyat endeksi haline dönüştü. Gerek bu endeksin kurucularından Robert Shiller'in çalışmaları (2013 ekonomi nobel) gerekse bu endeks bağlamında Türk gayrimenkul sektörü hakkında bir yazı kaleme alıp görüşlerinizi bizimle paylaşırsanız çok sevinirim.

    Saygılarımla,

    Selman Aydemir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorsunuz Case - Shiller benzeri bir endeks TCMB tarafından Türkiye ve iller için aylık olarak yayınlanmaya başladı. TCMB sitesinde konut fiyat endeksi adı altında yer alıyor. Gayrimenkul sektörüyle ilgili bir çalışma yapacağım.

      Sil
    2. Teşekkürler.

      Saygılarımla,

      Sil
  18. Merhaba hocam elinize sağlık. Hocam devamlı buyumeden bahsediyoruz büyüyemezsek çok kötü birşey olmuş gözüyle bakıyoruz sizce neden , ve büyümek bir nevi fazladan tüketim değilmidir ? Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Sadece tüketim değil, aynı zamanda yatırım da. Büyüme siyasetçi açısından başarının en önemli göstergesi gibi göründüğü sürece böyle devam edecek. Büyüyen bir ekonomide işsizlik azalıyor, gelirler artıyor, yatırımlar çoğalıyor. Kısacası büyüme refah artışını temsil ediyor. O nedenle de bütün siyasetçiler için en önemli olay.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi