Bir Haftada Neler Oldu?

Bir önceki hafta TCMB’nin 3 Şubat’ta enflasyon açıklandıktan sonra manşet enflasyonda eğer 1 puandan fazla düşüş olmuşsa politika faizini 24 Şubat’taki normal PPK toplantısını beklemeden 4 Şubat’ta acil olarak toplanıp faizi indirebileceğini açıklamasından sonra TL, USD ve Euro’ya karşı hızla değer kaybetti. Bu gelişme, Türkiye’ye benzer bütün ekonomilerde yaşanmakla birlikte TL’deki değer kaybı, Ruble’yi saymazsak benzer ekonomilerin para birimleri içinde en yüksek kayba uğrayan para birimi oldu. TCMB, TL’de yaşanan hızlı değer kaybını görünce bu görüşünü değiştirdi ve acil toplantı yapmayacağını açıkladı.

Siyasetçiler, TCMB’nin faizi indirmemesine tepki göstermeye devam etti. Fed’in faiz artırımının yeniden gündeme gelmeye ve dolayısıyla USD’nin güçlenmeye başladığı bir ortamda bu tür demeçler riskleri artırdığı için TL’nin değer kaybı hızlandı.  

Cuma günü ABD tarım dışı istihdam verisi, beklenenden çok daha iyi çıkınca USD daha da değer kazandı. Hafta bittiğinde MB politika faizi, gösterge faizi ve sepet kurun görünümü aşağıdaki grafikteki gibiydi.

Grafikten, gösterge faizin geçen haftaki demeçlerle hızla yükseldiğini görmek mümkün olabiliyor. Sonuçta faizi indirelim derken bu gereksiz demeçlerle gösterge faizi TCMB’nin politika faizinin üstüne çıkardık. Faizle sepet kur arasındaki ilişki grafikten çok açık biçimde görülebiliyor. Belirli bir zaman gecikmesiyle faiz, kuru izliyor.

Türkiye’nin önümüzdeki bir yılda bulması gereken döviz miktarı kabaca 220 milyar dolar. Bu kadar yüksek bir ihtiyaç varken riskleri artırmamak gerekiyor. Dış etkenler konusunda yapabileceğimiz pek bir şey yok. Ama bunları, riskleri artıracak biçimde içerideki demeçlerle beslediğimizde kurlar daha hızlı yükseliyor. Kurlardaki yükselme ister istemez faizi de peşinden çekiyor. Çünkü risk artışının kaçırdığı yabancı yatırımcıyı geri getirebilmenin yolu daha yüksek faiz vermekten geçiyor. Kur artışı, maliyet artışına neden olarak enflasyonu da artırıyor. Bu ilişkiyi tam olarak göremezsek faizin enflasyona neden olduğu sonucuna ulaşıp yanlışı daha da büyütüyoruz.

Şematik anlatım:
Dışarıda:
ABD verileri ekonominin toparlandığını gösteriyor
Buna göre Fed’in faizi artıracağı beklentisi gündeme geliyor
Bu durumda gelişme yolundaki ülkelerde çalkantılar yaşanacağı beklentisiyle para o piyasalardan çıkıp ABD'ye yöneliyor 
ABD tahvillerine ilgi artıyor
ABD Tahvil fiyatları artıyor, tahvil faizleri düşüyor
USD Değerleniyor
İçeride:
Yabancı yatırımcılar riski daha az olan gelişmiş ekonomilere para yatırmayı tercihe etmeye başlıyor
Döviz çıkışı oluyor ya da eskisi kadar döviz gelmez oluyor
Döviz azalıca kurlar yükseliyor (TL değer kaybediyor)
Yabancı kaynak çıkışını durdurabilmek için faizler yükseliyor
İçeride riski artıracak demeçler veriliyor
Yabancı yatırımcılar risk artışı nedeniyle çıkmaya devam ediyor
Kurlar bu çıkışlar sonucu daha fazla yükseliyor
Kurlardaki yükselme ithal mallarını pahalı hale getiriyor
Bu ek kur yükselmesinin neden olduğu yabancı yatırımcı çıkışları önlemek için faizler daha da artıyor
İthal mallarının pahalılaşması, bunları üretim girdisi olarak kullanan sanayide üretim maliyetlerini yükseltiyor
Maliyet artışları fiyatları artırarak enflasyonun yükselmesine yol açıyor.
Sonuç:
Dış etkiyle oluşan gelişmelerin ve içeride risk artışından kaynaklanan gelişmelerin yol açtığı kur artışını göremezsek faizlerdeki artışın enflasyona neden olduğu sonucuna ulaşıyoruz. 

Yorumlar

  1. Hocam IMF datalarına göre konut fiyat/kira oranında makas bakımından dünya birincisi olmuşuz, İstanbul'da kimi yeni projelerde kiranın satış fiyatını Karşılama süresi 35 yıla çıkmış. Bir gün de konut balonu veya konut arz fazlası Konularına değinmenizi dilerim. Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmişte bir kaç kez değindim ama bir güncelleme gerekiyor yine.

      Sil
    2. Bu konuya tekrar değinmeniz gerçekten faydalı olur. Konut balonu ilgilileri, bu bloğu takip ediyorsa, 2008 Mortgage krizinin sebeplerini araştırıp önlem almalı- ki aynı çöküş ve dram ülkemizde de yaşanmasın...
      2008 mortgage krizini anlatan Amerikan yapımı ödüllü bir belgesel var: adı '''Inside Job''' Ancak Türkiye'de pek bilinmiyor. Belgeselin özeti: Ödemeye gücü yetmeyecek olan vatandaşlara bile krediler verildi ve bu krediler ekonomik bir tahvil şeklinde başka finans kuruluşlarına satıldı. Şiştikçe şişen sanal saadet zinciri patladı ve en önemli bankalar battı. Bu dönemde kredi derecelendirme şirketleri de şirketler battığında bile bu şirketlerin derecesini(rating) AAA olarak vermişti. Derecelendirme şirketleri kazançlarını bu şirketlerden elde ettikleri için riskli yatırımlar bile yüksek derecelendirildi. Kriz sonrası ilk etapta 6 milyon ev ipotek edildi ve insanlar çadırlarda yaşamaya başladı...
      Bu belgeseli, finans alanına ilgi duyanlar ve iktisat ve finans öğrencileri en az 1 defa, konut kredisi almayı düşünenler ise 4-5 kez izlemeli... Belgeselde o dönemde Fransa Maliye Bakanı olan Christine Lagarde'ın söylediklerine dikkat. http://unutulmazfilmler.com/inside-job-ic-isler.html#izle

      Sil
    3. Bu süre Türkiye için 20 yıl. Liderlik Monaco'da 35 yıl ile

      Sil
  2. Hocam yazdiginiz yalin ve acik yazilar sayesinde ekonomide daha once tanimlayamadigim ve anlam veremedigim olaylari cozme firsatini elde ettim. Yaptiginiz bu hizmetin cok onemli ve degerli oldugunu belirtmek isterim.

    YanıtlaSil
  3. Şu an uygulanabilecek en yanlış kur-faiz politikası uygulanıyor, dayatılıyor. Savaş halinde olsak ve düşman ekonomimizi çökertmek istese, tam da böyle manüplasyonlar olurdu değil mi?

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Üstat,

    Siyasi iradenin tutumuna ilişkin bir değişiklik beklentisi oluşturulamayacağından hareketle problemin ikinci temel kaynağının TCMB olduğu artık gün gibi aşikar. Zira göstermesi gereken istikrarlı duruşu sergileyemiyor ve bu da durumu olduğundan daha vahim bir hale getiriyor.
    Sormak istediğim bu duruşu sergileme konusunda sıkıntı yaşayan, bir diğer deyişle sahip olduğu yetki ve sorumlulukları kullanma bakımından aldığı baskı ile zafiyete uğrayan kim?
    Sn. Başçı mı, para kurulu üyelerinin çoğunluğu mu?
    Zira problemin temel kaynağını anlamak bakımından bu bilgi önemli.
    Düşüncenizi paylaşırsanız çok sevinirim.

    İyi hafta sonları,

    Cafer Demir

    YanıtlaSil
  5. Merhabalar Mahfi Hocam, öncelikle her yazınıza yapılan yüzden fazla yoruma tek tek cevap verdiğiniz için size teşekkür ediyorum. Sayenizde ekonominin temel kavramlarını öğrenmeye ve ilgi duymaya başladım ve emin ki bu şekilde çok fazla insan var.

    Hocam, petrol fiyatlarının geçen hafta itibariyle 60 dolar seviyelerine yaklaştığınız görüyoruz. Eski yazılarınızda petrolün 70 dolar civarında dengeleneceğinden ve çıkarım maliyetlerinden bahsetmiş olduğunuzu da anımsıyorum. Petrolün 70 dolar veya biraz üstü seviyelerinde dengelenmesi durumunda ülke cari açığı planlandığı kadar (40-45 dolar seviyesi) kapanmamış olacak. Bunun TL' nin değerine etkisi olur mu ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim yazılarımı okuyanlar benim için çok önemli yorum yazanlar daha da önemli.
      Çok teşekkür ederim.
      Yine de 102 USD'ye göre yapılmış tahminlerin altında kalacağı için olumlu etkisi olur. Ama kurdaki gidiş bu olumlu etkiyi azaltıyor.

      Sil
  6. Siyasetçiler politika faizini dusurelim diye baskı yaparken, demecleriyle bu sefer piyasa faizlerinin yükselmesine yol aciyorlar. Bu çok yanlış bir tutum. Ülkede faizlerin düşmesini mi istiyoruz; o halde eğitim sistemimizin reforma tabi tutmaliyiz, ar-ge ve innovasyon konularında daha ciddi olmalıyız ve bence en önemlisi düşüncelerin özgürce konusulabildigi ortamın temini için ve daha fazla demokrasi için uugrasmaliyiz. Fakat Keynes in kitaplarını yakalım gibi anti bilimsel bir yaklaşımın hakim olduğu bir ülkede bu saydıklarım sadece Ütopya olarak kalıyor diye düşünüyorum. Saygılar hocam.

    YanıtlaSil
  7. Hocam Merhaba
    2015 yıl sonu kur hedefini 2.40 olarak vermiştiniz. şu an hedefinizde bir revizyona gidecekmisiniz..

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi Hoca revizyonu çoktan yaptı ve twitter hesabında başladı.

      Takip etmeye zamanınız olmadı ise aşağıda aktarayım:

      Haziran 2015'e kadar 1 Dolar = 37 Lira 22 kuruş

      Eylül 2015'e kadar 1 Dolar = 71 lira 9 kuruş

      31 Aralık 2015 - 8 Ocak 2016 arasında ise 1 Dolar = 156 lira 84 kuruş

      Saygılarımla...

      Sil
    2. Aslında bu yıl için tahmin yapmak bile doğru değil. Bu yılın çok dalgalı olacağını, hemen her güm birçok göstergenin değişeceğini biliyordum. Bunu defalarca söyledim de. Ama adet olmuş diye tahmin veriyoruz. Şimdilik revizyon yapmayacağım. Nisan başı bir daha bakacağım hesaba kitaba.

      Sil
    3. hiç bişey anlayamadım bu cevaptan 1dolar 37.22 ne demek ?
      şu an 1 usd =2.45 tl

      Sil
    4. "37.22"yi beğenmediyseniz arttırabiliriz sevgili kardeşim:

      Haziran 2015'e kadar 1 Dolar = 68 Lira 33 Kuruş.

      Dalgalanmanın feriştahını daha görmediniz hiçbiriniz!

      156 Lira 84 Kuruş bile kadük kalacak; hepimiz şahit olacağız!

      Bozdurup bozdurup harcayabilirsiniz.

      Saygılarımızla...

      Sil
    5. Rakamlar sadece yorumcu arkadasin uydurdugu bir saka. Gidisat berbat demek istiyor yani.

      Sil
  8. Hocam kurlar ile gosterge faiz arasinda pozitif korelasyon mu var?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazıda var açıklaması Kurlardaki yükselme ister istemez faizi de peşinden çekiyor. Çünkü risk artışının kaçırdığı yabancı yatırımcıyı geri getirebilmenin yolu daha yüksek faiz vermekten geçiyor

      Sil
    2. Her ülkenin koşulu farklı. Mesela böyle bir korelasyon ABD'de yok, Euro bölgesinde de yok. Çünkü ikisinin de parası rezerv para. Ama bizim gibi ülkelerde var. Yani eğer döviz ihtiyacınız varsa faiz ile kur arasında ters korelasyon var. Faizi artırırsanız kur düşüyor. Ama bu denkleme risk primini de katmak lazım. Yani bazen eğer riskler çok yükselmişse faizi artırmak bile kuru yeterince baskılamaya yetmiyor. Rusya örneğinde olduğu gibi.

      Sil
  9. Saygıdeğer Hocam, verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ederim. En çok beğendiğim şeyi sizle paylaşmadan geçemeyeceğim.Ekonomi bilimi için vazgeçilmez olan verileri, grafikleri yahut tablolama yöntemini kullanarak anlatımınızı destekliyorsunuz. Biz okuyucuların basma kalıp fikirlerden ziyade analitik düşünmemizi sağlıyorsunuz, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  10. 1.hocam yurt disina cikis harci konusunda
    ve tobin vergisi hususunda ne dusunuyorsunuz
    2.not : ben her ikisini de destekliyorum ilke olarak hatta yurt disina cikis harci uzun yillardir artmadi 15 lira; bence en az 35 lira olmali buradan gelecek kaynakla butce disiplini ve doviz istikrari disiplini saglama hususu onemlidir. Bu gorusume itibar eder misiniz?
    3. hukumetin yeni yukseltecegi bazi konu urunlerde gumruk vergisi yukselmasini nasil buluyorsunuz(insaat malzemeleri kozmetik vs...)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hakan Bey, Insanlar birakin ciksanlar, dunyayi gezsinler. Ozellikle ogrenciler bence her yaz cikip dolasmali. Hem yeni dunyalari tanimali, hem de kendi kendine yetebilme ozelligi kazanmali. Rahmetli Ecevit hukumetinin en abuk icraatlarindan biriydi bu yurt disi harci, hala da var. Gumruk vergisi, tuketimi kismaya yonelik bir calisma. Sonucta uretemeyi ogrenmedikten sonra, tuketimi kismissin ne fayda.

      Sil
    2. Cem Bey, "üretimi öğrenmedikten sonra, tüketimi kısmışsın ne fayda" cümleniz çok doğru bir tespit. Bazı sözler vardır, içinde çok şey barındırır, sade gibi gözükür, ama içeriği zengindir. Keşke başka bir tartışmanın bitiş cümlesi olsa idi.Cümlenin kendisi "beni çıkış harcında mı kullanmayı tercih ettin?" diyebilir :)

      Ama bu uygulamaları da yok saymamalı. Eğer bu tip vergiler, harçlar bir kaynak yaratmayı amaçlıyorsa, bu kaynaklar üretim kabiliyeti sağlayacak alanlarda kullanılacaksa sizin açınızdan da bir sıkıntı yaratmaz. Bu örnekte ne 15 TL ne de 35 TL yurtdışına çıkma isteğini engelleyemez. Sorun devlet kaynakları etkin kullanıyor mu? Etkin kullanım nasıl olmalı? Çözüm bu gibi sorular sormak ve cevabını bulup uygulamaya koymak olmalı.

      Sil
    3. Oncelikle herkese tesekkur ederim. Guzel bir tartisma habitati olustu hos Mafi Hocamiz yok ortalikta soru aslinda ona yonelik bir soruydu.
      Ben oncelikle "Butce Disiplini" kavramina prensible bagli biriyim. Bu vesile ile bireysel , ailesel devletler ve kurumlar katinda butcelerde butce disiplinin olmazsa olmaz oldugu dusuncesindeyim.Yani bir ailenin bir devletin bir yalniz yasayan bireyin butcesi ya denk olacak ya da olursa fazla verecek. Benim mantigim prensibim bu yonde. Bu hem ailede devlette istikrari saglar hem de ongorulebilirligi tasarrufu israftan korunmayi saglar. hem de ilerisi zamanlar icin yatirim imkani sunar.

      Gelellim ben niye bu tarz vergileri destkeliyorum. Oncelikle yurt disinda yasiyorum cok sik olmasa da ulkemize gidip geliyorum. Bu yurt disina cikis harcinin olmasi gerektigi kanisindayim. Cunku bizim gibi henuz cari dengelerini ve butce disiplinin oturtmamis ulkenin boylesi vergiye ihtiyaci var. Hos bana kalirsa yurtdisi seyahat harcamalari tatilleri uzulerek belirteyim ki bizim gibi cari dengesini oturmamis ulkeler icin lukstur. Bu vesile ile bu tur verginin alinmasi hem cari denge anlaminda(bu yurt disina cikan kisiyi cok sik yurt disina cikmasi bloke etme ve cikarsa da en azindan verecegi para tutarinda daha az doviz disariya cikarma) ve butce dengesi anlaminda hos bir durum. Buradan gelen para uretimse uretim arastirma ise arastirma faaileytlerine bir kismi aktarilabilir. Gumruk vergi oranlarinin arttirilmasi yerli urunun kullanilmasini tesvik eder. Buralardan alinacak fazla vergi ar geye egitime aktarilabilir. Her zaman her yerde soyluyorum. Yurt disina cikis harci 15 lira degilde ( ki bu rakam uzun yillardir guncellenmedi) 35 lira olsa cok fazla disari cikan zenginlere cok mu zarar olur? Bu 35 liranin 15 lirasi KYKya aktarilsa oradan da univ ogrencilerin burs imkanlari burs paralari arttirilsa kotu mu olur. Sonucta bu alinan vergi yurt disinda harcanacak dovizden bozdurulan harcihadan cikarilan paradir. Biz bu parayi almzsak zaten kisi yurt disinda harcayacaktir. Halbuki alarak parayi devlet kasasina koymus oluyoruz butceye katki sagliyoruz ayrica cari acigimizinda fazla buyumesine ufak da olsa engel koyuyoruz.

      Sil
    4. Tam tersine ben ortalardayım. Ama benim bu blogdaki yorum bölümü konusundaki düşüncem burada bir tartışma ortamı olmasının en iyisi olacağı yönündedir. O nedenle tartışmaya şu ana kadar katılmadım. Aksi takdirde hep sizin sorduğunuz sorulara veya yaptığınız yorumlara ben cevap veren yönetici gibi oluyorum. Oysa burada yorum yapanların birbirine yorum yapması ideal durum bence. Bakın bu tartışmadan mesela oldukça güzel sonuçlar çıkıyor.
      Turizm gelirlerimiz kabaca 35 milyar dolar, giderlerimiz ise yine kabaca 6 milyar dolar. Bence bu ikisi arasındaki oran yüzde 50'ye gelene kadar 15 TL'lik yurtdışı çıkış harcına dokunmamakta yarar var. Esasen bizim bütçe açığımız da GSYH'mızın yüzde 1,3'ü ve dünyadaki birçok ülkeden daha iyi konumdayız. Yani buradan gelecek 20 TL'lik farka pek ihtiyaç yok. Artırılsa ne olur? Bir şey olmaz. Hakan beyin dediği gibi dışarı giden yine gider 35 TL için bir şey olmaz. Ama bence bu aşamada gerekli değil.
      Tobin Vergisi daha ciddi bir olay. Tobin vergisi neyi amaçlar? Ülkeye sıcak para girişini engellemeyi. Bizim bir yıl içinde ihtiyacımız olan taze döviz miktarı 50 milyar dolar (cari açık.) Bize doğrudan yatırım olarak gelen para miktarı ise kabaca 10 milyar dolar. Demek ki bizim yılda 40 milyar dolarlık bir taze döviz ihtiyacımız var. Bu para da büyük ölçüde sıcak para olarak geliyor. Tobin vergisini koyarsak bu parayı çekebilmek için daha yüksek faiz vermemiz gerekir. Çünkü Tobin vergisi sıcak para için risk artışıdır. Risk artarsa aynı miktar para ancak faiz artarsa gelir. Yani diyeceğim o ki biz eğer cari açık sorununu çözmeden Tobin vergisi koyarsak faizi artırmak zorunda kalırız. Brezilya uyguladı vazgeçti, Malezya uyguladı vazgeçti biliyorsunuz. Tobin vergisi ancak ihtiyacın çok üzerinde bir sıcak para girişi olursa yararlı olabilir. O zaman faizi artırmadan gelen sıcak para miktarını azaltmada yardımcı olabilir.

      Sil
    5. Serdar Kelleci. Mahfi Hocam, iki yıl kadar önceydi. Tobin vergisini çok desteklemiştiniz. Yalnız o günlerde, tobin vergisinin, ülkeye sıcak para girişini engellemek değil de; Ülkeye giren sıcak paranın çıkışını engelleme amaçlı bir vergi olduğunu belirtmiştiniz. Yanlışım varsa kusuruma bakmayın lütfen.

      Sil
    6. Benim Tobin vergisini savunduğum dönemde dünyada likidite bolluğu vardı ve Türkiyeye ihtiyacının çöok üzerinde döviz geliyordu. Bu fazla döviz TL'yi değerli kılıyor bzde ihracatın düşük ithalatın yüksek kalmasına ve dolayısıyla cari açığın artmasına yol açıyordu.
      Bugün de aynı şeyi savunuyorum: Gerektiğinde başvurulmak üzere sıfır oranla örneğin yüzde 3 arasında değişen bir Tobin vergisi konulmalıdır. Ama bugün bu verginin oranı sıfır olmalıdır. Çünkü Bugün Türkiye ihtiyacı kadar dövizi ancak bulabilir durumdadır.
      Bir kez daha söyleyeyim. Ekonomi politikası esnek olmalıdır.

      Sil
  11. ''Buna göre Fed’in faizi artıracağı beklentisi gündeme geliyor.ABD tahvillerine ilgi artıyor.''Hocam ben burayı tekrar tekrar okudum yalnız sebebi anlayamadım.Faiz artacaksa,tahvile talep düşmez mi?Niye tahvile ilgi artttığını açıklarsanız çok makbule geçer.

    Saygılarımla

    YunusTuran

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bazen bu sayfalara sığdırabilmek, uzatmamak için kısa tutuyorum yazıyı ama bu da anlamı kaybetmeye yol açabiliyor. Haklısınız. Şöyle dersem sanırım anlaşılmayı daha kolaylaştırmış olacağım. "Buna göre Fed'in faizi artıracağı beklentisi gündeme geliyor. Bu durumda gelişme yolundaki ülkelerde çalkantılar yaşanacağı beklentisiyle para o piyasalardan çıkıp ABD'ye yöneliyor ve ABD tahvillerine ilgi artıyor." Hatta bu ara cümleyi yazıya da ekleyeyim ki anlamayı kolaylaştırayım.
      Teşekkürler.

      Sil
    2. Hocam keşke üniversitede sizin öğrenciniz olsaydım ama yüksek lisans için mutlaka sizin öğrenciniz olmak istiyorum.Karşılık beklemeden yaptığınız bu güzel hizmet için Allah sizden razı olsun.
      Saygılarımla.
      Yunus Turan

      Sil
  12. Hocam, tüm içtenliğimizle söylüyoruz; siz çok iyi bir insansınız, içinizde bir toz zerresi kadar bile fesatlık yok!

    Sizlerin bütün bu çabalarıyla beraber bilimi eğip bükerek, ne olduğu belirsiz ucubeler yaratanlar da var!

    Bu kişiler neye, nelere ihanet etmiş oluyorlar hocam? Bilimi adeta bir araç gibi, bir tür silah gibi kullananlar da var! Bunlar neye, kimlere ihanet etmiş oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Bütün mesele taraf tutma meselesi. İnsanlar bağımsız düşünce sahibi değilse, birilerine inanmış, bağlanmış, kendi düşüncesini onlara bağlamışsa sonuç bilimden kopma oluyor. İfade özgürlüğü kadar düşünce özgürlüğü de önemli. Özgür düşünce bir özgürlük sorunu olduğu kadar aynı zamanda bir düşünce sorunudur da. Bir insana düşünmeyi öğretmemişseniz özgür düşünmesini bekleyemezsiniz. O hep birilerinin arkasından gidecek ve bir şeylere alet olacaktır.

      Sil
  13. Sn.Mahfi Bey,
    2015yil sonu kur hedefi 2.80 desek gercekci olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence yılsonu kuru için hiçbir tahmin gerçekçi olamaz. Bu yıl için tahminler tutmaz. Bugünkü görünüme bakarsak 2,80 gerçekçi görünüyor. Ama kısa bir süre sonra bu tahmin uçuk kalabileceği gibi düşük bile kalabilir. Bu yıl inanılmayacak kadar fazla şok var. Daha ilk ay bitmeden en az 6 - 7 önemli şok yedi sistem.

      Sil
  14. Mahfi Bey, ekonomi gündemi içinde neredeyse kaybolup giden bir soruyu sormak zorundayım:

    Berkin Elvan'a adalet uğruna dava, sanık 600 günü aşkın süredir yok!

    Ne yapmalı, ne etmeli!

    Belimizi ne zaman doğrultacağız!

    Niçin tekmeyi hep biz yiyoruz, ve bize destek çıkanlar çoğalacakları yerde; susup kendi küçük ve rahat koltuklarında sessiz sessiz muhalefet etmeyi niçin tercih ediyorlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplumda inanılmaz bir yılgınlık var. Kamu oyu sahipliği diye bir kavram vardır siyaset biliminde. Ne yazık ki bu önemli güç ortadoğuda yok. Herkes kaderine razı susup oturuyor. Öyle olunca da ne hesap soran olabiliyor ne de hesap veren.

      Sil
  15. Türkiye'de sıradan vatandaş olası ekonomik krize nasıl hazırlanıyor?

    %37: Cumhurbaşkanı konuşmaya başlamadan önce 'Dolar' alıyorum.

    %22: Eve buğday, pirinç ve 2 keçi depoladım.

    %18: Gözüme bir Michael Kors mağazası kestirdim. Sokaklar fokur fokur kaynamaya başlayınca ilk yağmalayacağım yer o mağaza olacak.

    %12: Bir yolunu bulup kendimi Ak-Saray'a atacağım. Hücum olunca ben de arada kaynarım.

    %6: Zen felsefesiyle ilgilenmeye başladım. Yeterince ustalaşırsan bazal metabolizmayı yavaşlatabiliyormuşsun.

    %5: Real Madrid, Barcelona, Chelsea handikaplı kazanır...

    YanıtlaSil
  16. 400 milletvekilim olsun şehveti götürecek bizi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Goturdu bile, simdi sigarasini iciyoruz.

      Sil
  17. Hocam merhaba

    Dolar kurununun bu hızlı yükselişi ve hassas yapısı,yılda 157.000.000.000 USD ıhracat yapan sektörde,fiyat tutturma problemi ve ayrıca petrolde,de yıl sonu beklentilerini aşan bir oranda kapatması durumunda,büyük firmalarda iflas riskleri oluşurmu?
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar kurunun yükselişinden çok bu tür demeçlerle yaratılan riskler büyük sorun yaratacak.

      Sil
  18. ENFLASYONLA FAİZ ALDI BAŞINI GİTTİ
    BİZE DE TAVUKLA YUMURTA KALDI
    HEPİMİZE AFİYET OLSUN!

    (Mert Yıldız, 6 Şubat 2015)

    Merkez Bankası eski başkanı Durmuş Yılmaz:
    “Yüksek enflasyonun sebebi yüksek faiz değildir!” dedi.

    Bu sözler, Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’a soruldu:
    “Durmuş bey kendi işine baksın!” dedi.

    Durmuş bey de:
    “Bakıyorum zaten… İşim bu!” diye yanıt gönderdi.

    Kim haklı?

    Ben iki tarafın argümanlarını yazayım, sonunda kararı siz verin.

    DURMUŞ BEY KAMPI (KLASİK EKONOMİK TEORİ)

    Faizi artırırsanız enflasyon düşer. Çünkü enflasyon mal ve hizmet arzının mal ve hizmete talepten düşük olmasından kaynaklanır.

    Faizi indirirseniz, hanehalkları daha fazla borçlanır, daha az tasarruf eder. Daha fazla borç ve daha az tasarruf, daha fazla tüketim demek. Daha fazla tüketim mal ve hizmete talebin artması demek.

    Arz yeteri kadar çabuk ayarlanmadığı için talep arzı geçer ve enflasyon artar. Aynı şey faizi artırmak için de geçerli.

    Yani yüksek faiz; düşük enflasyon demek.

    Eğer bu konuda yanılıyorsak dünyadaki hemen her merkez bankası yanlış yolda demek!

    YanıtlaSil
  19. R.T.ERDOĞAN KAMPI (GIBSON PARADOKSU)

    Faizi artırırsanız enflasyon artar. Ortada bir teori yok, gözlem var.

    Faizin düşük olduğu dönemde enflasyon da düşük oluyor, faiz yüksek olduğunda enflasyon da yüksek oluyor.

    Bu, Türkiye’ye özgü bir durum değil. Pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede aynı durumu gözlemliyorsunuz.

    (Grafiği incelemek için adresi ziyaret ediniz:
    http://www.diken.com.tr/wp-content/uploads/2015/02/20150206-enflasyon-1024x683.jpg )

    Bu durumu Durmuş beyin, “Bu teoriler doğru değilse kitaplarını yakalım.” dediği Keynes bile inkâr etmiyor. Hattâ “Gibson paradoksu” adını koyan da o (bu gözlemi ilk ortaya atan iktisatçı Alfred Gibson).

    Bu “Faizi indir” baskısı 2006 yılından kalma bir toplantıya dayanıyor. Zamanın Merkez Bankası başkanı, zamanın başbakanına bir sunumda yukarıdaki grafiği gösteriyor. Başbakan da, “Bakın işte faizi düşürünce, enflasyon da düşüyor.” diyor.

    R.T.Erdoğan’ın bu konudaki ısrarı aslında sırf gözleme dayanmıyor. Muhtemelen çevresindeki bütün iş adamları, “Üretim ve yatırım yapamıyoruz, çünkü faizler çok yüksek” diyor. Kendi seçmen kitlesinin yani düşük gelirli kesimin de borç batağında olduğunu biliyor. O yüzden de, “Faizleri indirirsek hem iş adamlarının gönlünü yapmış olurum hem de seçmen kitlemde popüleritem artar.” diye düşünüyor R.T.Erdoğan.

    ENFLASYONUN DAYANILMAZ CAZİBESİ

    Enflasyon, borcu olan için bir ödül; tasarruf eden için de cezadır!

    Memlekette kimsenin tasarrufu olmadığı için, “Bırak enflasyon artsın.” denebiliyor. Ama kimsenin tasarrufu olmadığı için dışarıdan para gelmezse büyüyemiyoruz. Malum bir taraf tasarruf edecek ki diğer tarafa borç versin.

    Son olarak R.T.Erdoğan bütün olayları siyasete bağlıyor. “Mayıs 2013’te faizler tarihi düşük seviyelerdeydi, 1,5 yıl içinde ne oldu da böyle arttı?” diyor.

    Zaten önemli soru da bu!

    R.T.Erdoğan mı haklı; Durmuş bey mi? Sorusunun cevabı son 1,5 yılda faizlere olanlarla ilgili.

    “GEZİ” VE “17 ARALIK”

    Peki son 1,5 yılda faizler neden arttı?

    İlk tokat Mayıs 2013’te Gezi Parkı protestoları ve ABD Merkez Bankası’nın muslukları (QE) kısacağını açıklamısıyla geldi.

    Sonrasında gerek 17 Aralık yolsuzluk soruşturması, gerekse düşen büyüme; yabancı yatırımcıların Türkiye’deki risk algısının artmasına neden oldu. Sattılar Türkiye’yi, çıktılar.

    Onlar satınca 1 Dolar 2013 ortasında 1.8 TL’lerden 2.0’lere fırladı. Özellikle 17 Aralık sonrası dolar tavan yokmuş gibi yükseliyordu ki TCMB para çıkışını durdurmak için bir şey yapması gerektiğini hatırladı: Bir gecede faizleri R.T.Erdoğan’ın sevdiği tarihi düşük seviye %4.5’tan %10’a çıkardı.

    İşe de yaradı faiz arttırımı. Çıkışlar durdu, Türk Lirası 2.39’lardan 2.2’lere geriledi ama o eski 1.8’lere veya 2.0’lara hiç dönemedik. Türk Lirası’nın değer kaybetmesi ithal ürünlerin fiyatını artırdı. Bu da enflasyonu…

    Özetle:

    Tüketiminizin çoğunu ithal ediyorsanız ve kendi tasarruflarınız yoksa;
    Enflasyonu da,
    Faizi de:
    Kur belirler!

    Kuru da; dışarıdan gelen para!

    Bu para da; siyasi ve ekonomik istikrara gelir!

    EKONOMİDE “HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ” OLMAZ!

    Siz diktatörlük rüzgarları estirip; yargının ve TCMB’nin bağımsızlığını hiçe sayar, komşularınızla aranızı bozarsanız, yabancıyı küstürürsünüz. Enflasyon da, faiz de artar!

    Bizler gibi fanilere de sadece:

    “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan...” diye tartışıp durmak kalır!

    http://www.diken.com.tr/faizle-enflasyon-aldi-basini-gitti-size-de-tavukla-yumurta-kaldi/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yazı, tebrik ve teşekkürler. Enstrumanları farklı olsa da bizim gittiğimiz yoldan geçmiş birçok ülke var, hepsinin sonu aynı. Kim ne derse desin, her halk layık olduğuyla yönetilirmiş. O yüzden biz önce insanlarımızı analitik düşünmeye alıştırmalıyız. Süphe, sorgu, karşılaştırma, analiz, eylem ve tekrar başa dönüp yeniden başlamak. Çok yorucu fakat bence tek yol.

      Sil
    2. Bir tarafta Durmus bey obur tarafta durmus beyin. Tabiki konunun uzmani Durmus bey hakli. Birakin isini yapsin adam.

      Sil
  20. EYYYYY MAHFİ EĞİLMEZ;

    Bu yanlış bir mantıkdır!
    İnsanı adeta böyle çıldırtacaksınız!
    FAİZ SEBEB ENFLASYON NETİCEDİR!
    PARALEL PARALEL YAZIP ÇİZMEYİNİZ.

    Keynesle birlikte sizin kitaplarınıZıda yakacağız,
    Olmadı çağırır konuşuruz,
    Bu böyle olmaz böyle gitmez Mahfi,
    Seçim var...

    YanıtlaSil
  21. Benim kitaplar yanmaz kağıttan basıldı.

    YanıtlaSil
  22. Hocam öncelikle 'Bilgi paylaştıkça çoğalır.' sözünü eksiksizce uygulayan değerli akademisyenlerimizden olduğunuz için teşekkürü borç bilirim.
    Hocam çok riskli bir dönemden geçiyoruz. Bu riskli dönemle gerek CB nın aldığı tutum gerekse Merkez Bankası nın duruşunu koruyamaması sebebiyle derinleşmeye devam ediyor. Bu tutumlarla birlikte 24 Şubatta hala olası bir faiz indirimi bekliyor musunuz? Olası faiz indirimi sonrası oluşacak bu karamasar havayla birlikte CB nın beklentisinin tam tersi olarak yatırımlar bir azalış görülebilir mi? Şuan inşaat sektöründe yatırımlarını sürdüren ve yeni yatırım kararları almayı düşünecekken piyasada oluşan havayla biraz yavaşlamayı tercih eden benim gibi insanlara herhangi bir tavsiyeniz olur mu?
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Bence siz zaten yavaşlama tercihi yaparak doğrusunu yapmışsınız.
      Şubat ayında enflasyonda artış olacağını tahmin ediyorum. Çünkü 2014 Şubatında aylık enflasyon yüzde 0,43 idi. Ben eğer bu kadar demeçle ortalık karışmasa ve dış şoklar olup da dolar yükselmese bu Şubatta yüzde 0,30 - 0,35 gibi bir aylık artış olur ve dolayısıyla yıllık enflasyon biraz daha iner ve TCMB de faizi 0,25 puan daha indirir diye bekliyordum işin başında. Ama bugün geldiğimiz noktada bu mümkün değil. Sanırım Şubat enflasyonu da 1 dolayında çıkacak ve bu durumda yıllık enflasyon 7,24'den 7,50 - 7,70 aralığına yükselecek. Benim gördüğümü TCMB de görüyordur tabii. O nedenle ben 24 Şubat'ta faiz indirimi beklemiyorum. Ama eğer baskılara boyun eğip de faizi indirirse işler çok daha karışır.

      Sil
  23. Hocam merhabalar.
    Bir işletme öğrencisi olarak yazılarınızı büyük bir ilgi ve hayranlıkla takip ediyorum..
    Maalesef ülkemizdeki eğitim sistemi biz öğrencilere analitik düşünme becerisini aşılayamıyor. Ve bu yüzden öğretilen her şey öğrencinin ezber yeteğine bırakılmış durumda..
    Sizin yazılarınızı takip etmeye başladığımdan beri ekonomiye olan ilgim giderek artmaya başladı. Ekonomi konusunda çok rahat bir şekilde fikirlerimi dile getirebiliyorum.
    Sayenizde iyi bir ekonomi programı izleyicisi oldum.
    Programlarda dile getirilen yorumları ve anlatılanları gayet net bir şekilde anlayabiliyorum.
    Ekonomiye dair bir çok konuyu anlayabilmemde çok büyük katkılarınız oldu.
    Yazdığınız her yeni yazı bilgimi daha çok artırdı.
    Toplulumuzun sizin gibi insanlara ciddi anlamda çok ihtiyacı var.
    Faydalı bilgilerinizi bizlerle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Sizlere bir katkım olabiliyorsa, analitik düşünme yolunda biraz ışık verebiliyorsam ne mutlu bana.

      Sil
  24. Sayin hocam meraba
    Mb ye siyasetin karışması ve bankasya...

    Hukumet bankasya olaylarini perdelemek için mb ye mudahale etmek gibi bir ise giristi.
    Kur yukselmesi mbden dolayi degilde bankasyadan kaynaklandigini ilk gece ve saat 11 den sonra etkisi olmadi. Sonradan vurusu yapti bu da bankasyadan dolayi olmadığı yanilgisini gosterdi.
    Mb ye yapilan imkansiz gibiydi ama bankasya icin yapildi. Bankasya olmasa yapilmayacakti.
    Bu acidan bakildiginda kafaya takilanlar daha netlesiyor.
    Bu sekilde bakınca sonuca ulasabilir miyiz?

    YanıtlaSil
  25. hocam bu gösterge faizin ne olduğunu oldum olası anlayamamışımdır.nedir hocam bu gösterge faizin tanımı tam olarak.piyasa faizi diye de bir kavram vardır bu mudur o?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür kavramlar konusunda kafanız karıştığında bu bloğun sözlük bölümüne bir göz atmanızı tavsiye ederim. Gösterge faizin tanımı orada var. Piyasa faizi o kadar fazla ki. Mesela mevduat faizi, kredi faizi hep piyasa faizi. Gösterge faiz bunların hepsinin ortalaması gibi kullanılan bir kavram.

      Sil
  26. Mahfi Hocam;

    Ben bugünkü durumumuzu ağustos böceğinin sonbahar sendromuna benzetiyorum. küresel sistem evimize bolluk yağdırırken bu durumu yaptıklarımızın sonucu olduğunu ve hep böyle devam edeceğini zannettik. Bir gün soğuk rüzgarların başlamasının hayatın ve global sistemin oyun planının bir parçası olduğunu görmek istemedik.

    Yaz bittiyse ve biz hazırlıksız isek bugün yapacaklarımız sonuç üzerinde ne kadar etkili olabilir? yüzde 10 mu, 15 mi? Ekonomiler genelde orta ve uzun vadeli dinamiklere göre ana yönlerini belirlemiyor mu. Bazen bugün ekiyor 10-30 yıl sonra biçmiyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Masaldaki Ağustos böceği örneği yanlış bir örnektir biliyorsunuz. Çünkü Ağustos böceğinin yaşam süresi adını aldığı Ağustos ayı ile sınırlıdır. Oysa bizim durumumuz öyle değil. Yani bizim durumumuz ondan çok daha kötü.

      Sil
  27. Mühendislik te yüksek lisans yapılınca yüksek mühendis ünvanı veriliyor, ekonomi de yüksek lisans yapılınca hangi ünvan veriliyor? Yüksek Ekonomist mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Hepimiz insanız ve doğanın bir parçasıyız." temelinden geldiğimizi niçin isteyerek unutuyoruz!

      Sıcak / Soğuk,

      Dar / Geniş,

      Kısa / Uzun,

      Yumuşak / Sert,

      Sakin / Sinirli,

      Kapitalizme az laf çakıyorsun / Kapitalizme çok laf çakıyorsun,

      Az dindar / Çok dindar,

      Çok üzüldün / Az üzüldün,

      Çok sevindin / Az sevindin,

      Tarafgirliğini az belli ediyorsun / Tarafgirliğini çok belli ediyorsun,

      SOMA'da 301 insan hayatını kaybetti / Zonguldak'ta 1 insan hayatını kaybetti (Kısa günün kârı! Haber değeri bile yok!)

      Bugün az kitap yaktın / Yarın çok kitap yakacak mısın?

      Alçak profesör / Yüksek öğrenci

      ...

      Örnekleri daha da arttırabiliriz!

      Niçin bölüne bölüne çoğalmak istiyoruz!

      "Be together; not the same!"

      "Beraber hareket etmek için; tıpatıp aynı olmamız gerekmiyor!"

      Saygılarımla!

      Sil
    2. Yüksek lisans yapmışsanız Master of Art ya da Master of Science eğer doktora yapmışsanız Dr. ya da PhD unvanları alıyorsunuz.

      Sil
  28. Hocam Türk halkı 2 şekilde de bedel ödüyor değil mi? Faizler yükselince içeri sıcak para girmesi için Türk halkının gelirinin bir kısmı faiz olarak yurt dışına çıkacak, yok eğer faizler inerse dolar artacağı için dışarıdan mal almamız için yine Türk halkı gelirinin bir kısmını fazladan vermesi gerekecek, yok eğer yapısal reformlar yapılırsa kısa vadede tekrar bedel ödemesi gerekecek. Bedel ödemeye alıştı bu topraklar ve görünen o ki devam edecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir toplum bilimsel konuları bilim dışı yollarla çözmeye çalıştığı sürece bedel ödemekten kurtulamaz.

      Sil
  29. Merhaba hocam,

    Okuduğum kitapta aklıma takılan bir soruyu size yöneltmek isterim. Cevaplarsanız memnun olurum.

    ' Dış borç değerlendirilirken dış borcun milli gelire oranı önem arz etmektedir.' Bu bağlamda ülkemizin dış borç / milli gelir oranı 2002 yılında %56.2 iken 2012 yılında %42.8 'e gerilemiştir. Bu oransal değişim pozitif bir durum mudur?

    Aynı oran ABD'de %108, Almanya'da %142, Japonya'da %245 iken bu ülkelerle Türkiye arasında bu oran kullanılarak nasıl bir kıyas yapılabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıyaslama bu ülkelerle yapılırsa bir anlam ifade etmez. Çünkü o ülkelerin parası rezerv para. Yani ABD'nin iç borcu da dış borcu da dolarla. Basar doları öder borcunu. Ama Türkiye dolar basamadığı için dış borcunu ödeyemez.

      Sil
    2. Merhaba Hocam emekleriniz için çok teşekkürler.

      Konunun elbette bir boyutu devlet, diğer boyutuda özel sektör. Kamu kesimi bu devletlerde (ABD, Almanya, Japonya) borçlu ama özel sektörü küreselleşme sonrası dünyadan alacaklı . Kriz dönemlerinde bu ülkeler küresel piyasalardan ve vergi cennetlerindeki sermayeyi ülkelerine çekerek dış borçlarını azaltabilir.Bu durumda bizim gibi ülkelerde, çıkan sermaye sonrası kurlar yükselir.(Dolar cinsinden Milli Gelir düştüğü için) borçluluk oranımız da bir gecede yeniden %60 olabilir. Yani resme bütün olarak bakmak gerekli sadece bir tek rakama bakarak yorumlamak yanıltıcı olabilir. Cari açığın olmadığı bir denge kuru ile hesaplanmış oran olsaydı, bu oranın düşüşü pozitif olarak değerlendirilebilirdi.

      Sil
  30. hocam çin de artan ticaret fazlası neden bir sorun olarak görülüyor,ihracattaki ekonomik gelişmenin ithalattaki gelişmeden fazla olması ülke ekonomisi açısından daha iyi değil midir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorun olarak görenler ABD ve AB. ÇÜnkü Çin'in ihracat ağırlığı oralara. Onlar diyor ki Çin tüketimi artırsın ki biz de ona satabilelim.

      Sil
  31. ABD tahvillerine ilgi artıyor, tahvil faizleri düşüyor kısmını çok anlayamadım. mesela geçen hafta Fed faiz artırır beklentileri nedeniyle 10 yıllık faiz 1,67'den 1,94'e yükseldi. ama Cuma günü ABD tahvillerinden çıkış yaşanırken borsa da yükselmedi. son günlerde para daha çok petrole gitti. sanırım petroldeki contango durumu yatırımcının iştahını kabartıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD tahvilleri duruma göre iki tarafa da gidebiliyor.

      Sil
  32. Hocam, ülke çapında kıran kırana bir kutuplaşma;

    "Gel benim tarafıma katıl, ülkeyi kurtaracağız!"

    "Hayır! Bırak onları, gel benim tarafıma katıl. Ülkeyi gerçekten kurtaracak olanlar biziz!"

    Amansızca devam ediyor!

    9 Şubat 2015: Fyodor Dostoyevsky'nin 134. ölümsüzlüğünü anacağız!

    Dünya genelinde, ve tabii ki Türkiye'nin şu buhranlı döneminde; kitap yakmayı espri mahiyetinde bile dile getirdiğimiz şu günlerde, dönüp dönüp Dostoyevsky'yi hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız hocam!

    Sizden bir ricâmız var:

    İktisatçıların (en azından bazılarının) ilgi alanlarının geniş olduğunu biliyoruz.

    Yarın (9 Şubat) Fyodor Dostoyevsky'yi twitter adresinizde de anarak;

    İktisadın sadece teori, formül, istatistik, tablo ve grafiklerden ibaret olmadığını hem takipçilerinize, hem diğer tüm "unutanlara" hatırlatır mısınız hocam?

    Hiçkimse olmasa bile en azından Dostoyevsky bunu hakediyor hocam?

    Sükunetle, sabırla hatırlatmak zorundayız hocam?

    YanıtlaSil
  33. Okuyacaklarınız şaka değildir!

    R.T.ERDOĞAN, LATİN AMERİKA SEYAHATİ ÖNCESİ HAVALİMANINDA AÇIKLAMA YAPTI:

    "KEYNES İLE SMITH'İ VURDURARAK BİR YERE VARAMAZLAR!"

    (8 Şubat 2015)

    “Doların alçalması yükselmesi sürecini değerlendirmek bana ait değil. Bu Merkez Bankası’nın kabiliyetidir.

    MERKEZ BANKASI BUNU YÖNETEMİYORSA, BUNUN HESABINI VERECEKTİR.

    Ben Cumhurbaşkanlığı makamındaydım. İhraca dayalı bir ekonominin her zaman savunucusu olduk. Hamdolsun ihracatımızı 158 milyar dolara kadar çıkardık. Ekonomi dünyada çok ters gittiği dönemlerde ‘bizi teğet geçecek’ dediğim zamanda dalga geçenler vardı. O zaman da merkez bankası farklı yalpalanmalar yapıyordu. Teğet geçti. Şu anda yine merkez bankasının yaklaşımı doğru değildir. Keynes ile Smith’i vurdurarak bir yere varamazlar. Onlardan hangisini beğenip alırsan neticesini görürsün. Ben diyorum ki faiz ve enflasyon doğru orantılıdır. Faiz sebep enflasyon neticedir dedim. Şu anda merkez bankasının anlayışında enflasyon sebep faiz neticedir anlayışı var. Uygulamalar ortada. Bu neticeleri gördüğümüz halde direnmenin bir anlamı yok. Kaldı ki açık veriyor merkez bankası. ‘Eğer enflasyon bir puan aşağı düşerse, faizin düşürülmesini değerlendiririz’ diyor. Böyle bir mantık olur mu. Gün ilan ediyor. O gün geliyor ‘Binde sekiz açık kalmış. Bu açıktan dolayı normal zamanda toplayacağız para kurulun diyor’ hayırlı olsun” ifadelerini kullandı.

    Adres:
    http://www.milliyet.com.tr/cumhurbaskani-erdogan-dan-hakan/siyaset/detay/2010534/default.htm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siyasi otorite kudaki yükselmenin hesabını merkez bankasından sormadan önce bu tür söylemlerden kaçınıp sessiz kalsa çok iyi olur. Hem faiz inecek hem kur inecek hem cari açık düşecek. Bunların aynı anda olması için ceteris paribus varsayımı bile yetmez. Ekonomide birşeye katlanmadan başka birşeyin düzeldiği nerde görülmüş?

      Sil
  34. Hocam, bizi kimler yönetiyor böyle! Hangi dünyada yaşıyor bu insanlar!

    Keynes'in vuruştuğu, fikirlerini çarpıştırdığı Hayek değil miydi?

    Bırakın iktisat kitaplarına gömülmeyi; Keynes'in hayatını internette arasalar Hayek ile anlaşamadığını öğrenirler!

    Hayek değil miydi hocam? Sizin bu "kasıtlı olarak yanlış bilgi yayılması durumu"na cevabınız ne olur?

    Yarın bunlar: "2 kere 2 = 5 ediyor! Size yıllarca yanlış öğretmişler; doğrusunu şükredin ki bizden öğreniyorsunuz!" derlerse ne yapacağız hocam?

    Siz "Bilimden Ayrılanı Kurt Kapar" diye uyarıyorsunuz ama; bunlar kurdu kuzu postuna sokmayı da çok iyi beceriyorlar! Isırıklardan üstümüz başımız kan revan içinde ama kanamanın yerini bulamadık ve tedavi olmaya başlayamadık henüz!

    Zaten bilim kafası ile yönetilmiyoruz! Bir de üstüne bilimi yanlış anlatıp; ortalığı iyice karıştırmasınlar?

    Bir ayeti, bir hadisi, bir ilmihal aliminin sözünü yanlış aktarsak; "Oooo... Cahil nesile bak! Açıp okumaya vakit ayırsaydınız o ayetteki kelimeyi doğru telaffuz ederdiniz!" diye bağıra bağıra, dalga geçe geçe, üzerimize dozerlerle gelir; gazete köşelerinde, facebook da, twitter da yaptıkları alayın haddi hesabı olmazdı!

    Sizin alay geçmenizi beklemiyoruz hocam! Sizin en mühim özelliğiniz; bilim insanının objektifliğini elden bırakmayan vakurluğunuz!

    Ama arkadaş:

    Bari Hayek'i bil be arkadaş; bari Hayek'i öğrenmiş ol!

    Bizce en büyük tehlikelerden biri olan "Bilim'i çarpıtmadan öğretmek" gerçeğini içeren bir yazı kaleme almanız gerekir hocam!

    Gerçeği her yerde, her koşulda savunmak gerekir!

    Gerçek; taraf tutmaz!

    Cevabınız nedir hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cevabı siz vermişsiniz aslında. Çok güzel son cümleleriniz. "Bilimi çarpıtmadan öğretmek." "Gerçek taraf tutmaz" Bunlar bence cevaplar zaten. Ama bütün mesele "taraf tutanın gerçeği, kendisinden menkuldür."

      Sil
  35. Keynes ile Smith siyaset yapmak istiyorsa; tepkilerini sandıkta göstersinler!

    Kursunlar bir parti!

    Demokrasi; sanıktır, sandıkta alacağınız sonuçtur!

    Kursunlar bakalım bir parti, girsinler bakalım seçimlere, bakalım halk oy verecek mi bu monşer kılıklı akademiklere!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adamların hala kemikleri duruyorsa mezarlarında ters dönmüştür.

      Sil
  36. Smith adam değil ki!

    Biz de burada boş boş konuşuruz işte böyle!

    YanıtlaSil
  37. hocam yazılarınız ve bu hizmetiniz için çok teşekkür ederim benim merak ettiğim yıl sonu dolar yada euro kuru nasıl tahmin ediliyor bir hesabı formülü ölçüsü var mı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bazı ekonometrik tahmin yapanlar var. Ama bence bunlar ancak sakin ortamlarda geçerli olabilir. Bugünkü gibi karışık bir dünyada bu tür matematiğe dayalı tahminlerin tutma olasılığı diğerlerinden daha bile düşük.

      Sil
  38. Çocuklarım için üzgünüm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım çocuklarımızın bizim için üzüleceği bir dönemden geçiyoruzdur.

      Sil
    2. Ne güzel bir yanıt. Tamamen katılıyorum. Üzgün olmak yetmez, değişim için vazgeçmeden uğraşmak , çaba sarf etmek gerek.

      Sil
  39. Hocam 20 milyar dolarım olsa ve bunu Türkiye'ye getirsem. kur 2.5 TL olduğundan şu anda bunu bozdursam 50 milyar TL olur. Bunu da şu anda faizler kur sebebiyle yüksekken yüzde 10 dan bağlasam, 1 ay sonra kabaca getirisi ortalama 0.3 milyar TL olur. Ben ülkeye 20 milyar usd soktugum için zaten kurlar düşecek. diyelim ki kur 2.4'e düştü ve ben 1 ay sonra 50.3 milyar TL ile yaklaşık 21 milyar usd alabiliyorum. 1 ayda ortalama 1 milyar usd Türkiye'den kazancım olur. 21 milyar usd 'yi Türkiyeden çıkardıgım anda kurlar fırlar. Ve bunu böyle loop olarak düşünürsek, dış ekonomilere bağımlı bir ülkede faiz di kurdu bunların tartısmasını siyasileri yapması sadece seçime yönelik diye düşünüyorum. sizce ?

    YanıtlaSil
  40. Hocam merhaba,
    Bugün Dünya Gazetesi'nde Murat Yülek "Kurlar, faiz, iç ve dış talep" başlıklı bir yazı yazmış.
    Doların yükselmesine farklı bir açıdan bakıyor. Özetle, zaten uzun süredir TL'nin gerçek değerinin üstünde olduğunu, bunun değer balonu oluşturduğunu, balonu hafifçe söndürmenin faydalı olduğunu, yoksa FED'in faiz yükseltmesiyle balonun patlayacağını ve bunun piyasada daha büyük bir risk doğuracağını, içinde bulunduğumuz balon söndürme sürecinde belli sıkıntıların yaşandığını ama aşırı değerlenmiş TL'nin gerçek değerine düşerken her halukarda bu sıkıntıların yaşayacağını, uzun vadede şu andaki gelişmelerin daha iyi bir ekonomi altyapısı oluşturduğunu söylüyor.
    Şahsen bana mantıklı geldi. Döviz korkusuyla nereye kadar gideceğiz. Halk ailesinden, arkadaşlarından çok dolar ve euroyu düşünüyor. Bu da bilinçlerde tam bağımlılığa sebep oluyor.
    Siz Yülek'in fikirleri için ne dersiniz hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi hoş da bu tür manipülatif hareketler her zaman kontrol edilemez. Bazen durması beklenen yerde durmaz.

      Sil
  41. Demek Peter Sciff karsin Krugman agir basiyor ?Bir de merak ettigim bir konu var Avrupa da Hollanda Portekiz gibi Yunanistan dan cok daha yuksek bors rasyosuna sahip ulkeler varken onlarin borcu sorun olmuyor da Yunanistanin neden ? Ve eger euro rezerv parasiysa neden basmakran o kadar cekniyorlar bunu Ingiltere Japonya yapti

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunanistanın farkı borcunu ödemeya yanaşmaması, ötekiler borçlarını ödemeye çabalıyor iyi kötü. Euroyu basmaktan çekinmelerinin nedeni Almanya'nın buna karşı çıkması. Almanya geçmişte yaşadığı hiper enflasyon travması nedeniyle bol para basılmasını istemiyor.

      Sil
  42. Üstadım, bu gidişle "Krizleri Nasıl Çıkardık?" kitabınızın devamını yazacaksınız.

    70 milyonun kaderiyle böyle amatörce oynanmaz ama ne yolsuzluğun, ne arsızlığın ne de cahilliğin siyasi faturası var maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım böyle bir kitap yazman zorunda kalmayız.

      Sil
  43. Hocam halk enflasyon hedeflemesi icin her yil refahinin bir bolumunu feda ediyor degil mi ulke ureterek buyumedigi icin?

    YanıtlaSil
  44. Sayın Mahfi Bey,

    Bu soruyu neden yanıtlamadınız:
    Hocam Merhaba
    2015 yıl sonu kur hedefini 2.40 olarak vermiştiniz. şu an hedefinizde bir revizyona gidecekmisiniz..

    Saygılar

    YanıtlaSil
  45. Hocam Merhaba
    2015 yıl sonu kur hedefini 2.40 olarak vermiştiniz. şu an hedefinizde bir revizyona gidecekmisiniz..

    Saygılar

    YanıtlaSil
  46. hocam eskiden likidite bolluğu olduğu dönemlerde bizde yüksek faiz düşük kur politikası vardı ihracatçılar şikayetçiydi. cari açık büyük bi risk olarak gözüküyordu. bugün TL bu kadar değer kaybetmişken, faizlerin daha da düşmesi yönünde büyük bir baskı varken, bu sefer de ithal girdi ile üretim yapanlar zorda diyoruz.sizce dolar kurunun hem ihracatçıyı hem de ithalatçıyı üzmememesi için olması gereken optimal tutar şu anda nedir? sizce faizin bu kadar indirilmesi konusunda oluşan baskı biraz da seçim öncesi popülizm değilmi sonuçta faizler düşecek konut piyasası canlanıcak tüketim artıcak. bir de önüne gelenin müteahhit olduğu günümüzde inşaat sektörünün sonunu nasıl görüyorsunuz.

    YanıtlaSil
  47. Hocam,
    Konut sektörü ile ilgili değerli görüşlerinizi paylaşırsanık çok sevinirim
    ev fiyatlarında devamlı bir artış gözlemliyorum Mayıs ayında 275.000 den şimdi olmuş 315.000 Bu normal mi biz de bir yerlerden yakalayalım mı yoksa bekleyelim mi ne dersiniz?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi