Kayıtlar

Ekim, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Fed'in Faiz Artırma Olasılığının Analizi

Gün sonunda nakit açığı bulunan bankalar, bu açığı kapatabilmek için, nakit fazlası bulunan bankalardan borçlanıyorlar. Borç veren bankalar, borç alan bankaya bu borç karşılığında Fed’in belirlediği faiz oranını (Federal Fund’s Rate) geçmemek üzere faiz uyguluyor. Bu faizin oranı bugün itibariyle yüzde 0,25 ile 0,50 arasında. Bu faiz, normal koşullarda 6 haftada bir Fed Başkanının başkanlığında toplanan Federal Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (Federal Open Market Committee – FOMC) tarafından belirleniyor. Fed, bu faiz oranını düşürerek veya artırarak ekonomik faaliyetleri etkileyebiliyor. Fed, faiz oranını düşürdüğünde, bankalar daha ucuza kaynak buldukları için yükümlülük altına girerek yeni kaynaklar ediniyor ve bunları krediye dönüştürüyorlar. Böyle bir ortamda ekonomide finansman bollaşıyor ve aktivite artışı desteklenmiş olduğu için ekonomi canlanıyor. Fed, faiz oranını yükselttiğinde bunun tersi oluyor. Bu kez bankalar yeni kaynaklar edinip yükümlülüklerini artırmakta ve dola

Kitaplar ve Değerlendirmeler

Erdal Türkkan, Türkiye Ekonomisi (Geçiş Ekonomisi Yaklaşımı), Orion Kitabevi, Ağustos, 2016) Prof. Dr. Erdal Türkkan’ın Türkiye Ekonomisi kitabı aynı alanda yazılmış birçok kitaptan önemli bir özelliğiyle ayrılıyor. Türkkan, kitabında Türkiye’nin geçiş ekonomisi olma özelliğine dayanarak analizler yapıyor. Türkkan’ın kitapta verdiği tanımla geçiş ekonomisi ekonomik sistem, performans düzeyi, kurumsal altyapı, ekonomik yapı, politika ve davranış seti değişikliğini ifade ediyor. Kitap, bu yapı değişikliğini 1923’den 2015 sonuna kadar çeşitli başlıklar, tablolar, şekiller, grafiklerle ele alıp gözden geçiriyor ve çözümlemeler sunuyor. Daha önce birkaç Türkiye Ekonomisi kitabı okumuş olmama karşın bu kitapta hem daha değişik bir bakış açısı hem de bol görsel malzeme olması bana çok çekici geldi. Türkiye ekonomisinin geçmişini olduğu kadar hangi çerçevede geleceğe doğru yol aldığını merak edenler için bir başvuru kitabı.

Cumhuriyet

Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan devraldığı ekonomik yapı tam bir faciaydı. Sanayi diye bir şey yoktu. Üretimin büyük bölümü tarıma, o da hava koşullarına bağlıydı. Kapitülasyonlar ve dış borçlar ülkeyi tam bir açmazda bırakmıştı. 1923 yılında milli gelir 570 milyon dolar, kişi başına düşen milli gelir yıllık 48 dolar, ihracat 51 milyon dolar, ithalat 87 milyon dolar, GSYH’da sanayinin payı % 11 idi. Bütün ülkede 13.000 adet telefon vardı. Doktor başına düşen hasta sayısı 13.000 dolayındaydı. Üniversite ve yüksekokullarda 3.000 dolayında öğrenci okuyordu. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan GSYH’sının yarısından fazla tutarda Düyun-u Umumiye borcunu devralmıştı.

Enflasyonda Hedefler ve Gerçekleşmeler

Resim
Enflasyon hedeflemesi yaklaşımında merkez bankaları, sayısal bir hedef belirleyerek buna ulaşmayı taahhüt etmekte ve hedefe ulaşılamaması durumunda kamuoyuna hesap vermekle yükümlü olmaktadır. Bu yaklaşım, herhangi bir ara hedef kullanmaksızın, doğrudan enflasyonun kendisini hedeflemektedir.   TCMB, 2002 – 2005 arasında örtük enflasyon hedeflemesi uyguladı, 2006 yılından başlayarak resmi enflasyon hedeflemesi uygulamasına geçti. Aşağıdaki tablo TCMB’nin örtük ve resmi enflasyon hedeflemesinde ortaya koyduğu hedefleri ve bunlara karşılık yılsonlarında gerçekleşmiş enflasyon oranlarını gösteriyor (Kaynak: www.tcmb.gov.tr ) 

Tek Seslilik, Çok Seslilik

Bazen bizim müziği senfoni orkestrası eşliğinde çalarlar. Böyle bir ortaklığın ne anlamı olduğunu hiçbir zaman anlamamışımdır. Çünkü senfoni orkestrası çok sesli müzik için gereklidir. Çok seslilik, saz sayısının çokluğundan değil, sazların birbirinden farklı ama tamamlayıcı parçaları çalmaları, yani bir anlamda enstrümantel söyleşi yapmaları sonucu ortaya çıkar. Bestenin buna göre yapılmış olması gerekir. Dolayısıyla buna göre yapılmamış bestelerin orkestra eşliğinde çalınmasının bir anlamı yoktur. Bu durumda bizim usulde bestelenmiş şarkı ve türkülerin orkestra eşliğinde söylenmesiyle tek bir saz ve darbuka eşliğinde söylenmesi arasında görsellik ve ses çokluğu dışında hiçbir fark bulunmamaktadır. Bizim karıştırdığımız şey ses çokluğu ile çok seslilik arasındaki farktır.

Maastricht Kriterlerinde Son Durum ve Türkiye

Bir zamanlar sürekli gündemde tutulan Maastricht kriterleri, Avrupa Birliği (AB) idealinden uzaklaştıkça gündemden düştü. Nasıl ki Kopenhag kriterleri bir ülkenin AB’ye katılmasının koşullarını belirliyorsa Maastricht kriterleri de AB’ye üye ülkelerin ekonomik ve parasal birliğe katılabilmesinin koşullarını belirliyor. Ekonomik ve parasal birliğe katılmanın sonucunda üye ülke kendi parasını terk edip Euro’yu para birimi olarak kabul ediyor. Maastricht Antlaşması, 1 Ocak 1993’de yürürlüğe girdi ve AB üyesi ülkelerin ekonomik ve parasal birliğe geçişte aralarındaki farklılıkların giderilmesi için bazı koşullar belirledi. Bu koşulları yerine getiren üye ülkelerin aynı para birimini (Euro) kullanabilmesini öngördü.

Üçüz Açık Çıktı Meydana

Bir ekonomide dengeyi şu denklemle gösteriyoruz: (S – I) + (T – G) = (X – M) ya da (S – I) + (T – G) - (X – M) = 0 S tasarrufları, I yatırımları, T kamu gelirlerini, G kamu giderlerini X ihracatı, M de ithalatı gösteriyor. Bu denklemde: (S – I) özel kesimin dengesini, (T – G) kamu kesimi dengesini (kabaca bütçe dengesini), (X – M) de cari dengeyi gösteriyor.

Gıdanın Ağırlığını Düşürmek

Son dönemde gıda fiyatlarının TÜFE endeksindeki ağırlığının düşürülmesi yolunda çalışmalara başlandığı yolunda açıklamalar yapıldı. Bu açıklamalar, enflasyonu düşük göstererek faiz indirimine altyapı hazırlamak olarak algılandı. Enflasyon oranının mevcut halinden kuşkusu olan bir toplumun bu tür bir açıklamaya böyle bir yargıyla yaklaşması şaşırtıcı değil. TÜFE Nasıl Ölçülüyor? Enflasyon; fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artma eğilimi içinde olması halidir. Demek ki enflasyondan söz edebilmemiz için birkaç mal veya hizmetin fiyatının artması değil genel olarak mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması ve bu artışın bir defa değil sürekli olması gerekiyor. TÜFE, hanehalklarının tüketimine yönelik mal ve hizmet fiyatlarının zaman içindeki değişimini ölçmektedir. Endeksin kapsamında 417 mal ve hizmet yer almaktadır. Mal ve hizmetlerin endekste yer alış ağırlıklarının belirlenmesinde ve endeksin hesaplamasında harcamalar 12 ana grup 43 alt grup altında toplanmaktadır.

Musul Masası İçin Kozumuz

5 Haziran 1926’da Türkiye, İngiltere ve Irak arasında Irak ve Türkiye ilişkilerini düzenlemek amacıyla Ankara Antlaşması imzalandı. Antlaşmanın 14. maddesinde yer alan düzenlemeye göre: “Irak hükümeti, bu antlaşmanın yürürlüğe girişinden başlayarak 25 yıl süreyle Turkish Petroleum Kumoanyasından petrol ihraç edebilecek olan şirket veya kişilerden, kurulacak yardımcı şirketlerden sağlanan gelirlerin % 10’unu Türkiye Hükümeti’ne ödeyecektir.”

İşsizlik Artıyor, Bütçe Açığa Düşüyor

TÜİK, Temmuz 2016 işsizlik verisini açıkladı buna göre işsizlik oranı yüzde 10,2’den 10,7’ye, tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,2’den 13’e, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı da yüzde 11’den 11,2’ye yükseldi. Her üç oran da son 7 yılın en yüksek Temmuz ayı gerçekleşmesi oldu. Haziran ayında görülen istihdam azalması Temmuz’da da devam etmiş görünüyor. Önceki aylarda işsizlik oranı artarken istihdam oranı da artar ve: “İşsizlik artıyor ama istihdam edilen kişi sayısı da artıyor. İşsizliğin artma nedeni yeni kişilerin işgücüne katılmasından kaynaklanıyor” diyerek bir teselli bulunurdu. Son iki aydır o teselli de kalmadı.

Roman, Öykü ve Oyunlardan Seçtiklerim

Benden hep sorulan listeler var. Bunlardan birisi beğendiğim romanlar/öyküler listesi. Çocukluğumdan beri edebiyata yakın ilgim oldu. Yunan mitolojisinden polisiye romanlara kadar pek çok kitap okudum pek çok yazar inceledim. Bunlar arasından en beğendiğin on onbeş tanesini seç dediğinizde bu kolay bir iş değil. Birisini seçip ötekini seçmezseniz aklınıza takılıyor. Ama roman, öykü ve oyunları, felsefe, deneme, şiir vb kitaplarından ayırarak en beğendiklerimi sıralamaya çalışacağım. (1) Antoine de Saint Exupery: Küçük Prens (2) Albert Camus: Yabancı       Albert Camus: Veba (3) William Golding: Sineklerin Tanrısı (4) Charles Dickens: İki Şehrin Hikâyesi (5) Franz Kafka: Dönüşüm (6) Ahmet Hamdi Tanpınar: Saatleri Ayarlama Enstitüsü (7) Ivan Turgenyev: Babalar ve Oğullar (8) Fyodor Dostoyevski: Suç ve Ceza (9) Lev Tolstoy: Anna Karenina (10) Ray Bradbury: Fahrenheit 451 (11) Jean Paul Sartre: Bulantı (12) Arthur Miller: Cadı Kazanı (13) Nikolai Gogol: Palto

Bütçe Dengesi ile Hazine Nakit Dengesi Arasındaki Fark

Kamu kesimi, mali açıdan 4 parçadan oluşur: (1) Merkezi yönetim, (2) sosyal güvenlik kurumları (SGK gibi sosyal güvenlik hizmeti sunan kurumlar), (3) mahalli idareler (belediyeler, il özel idareleri ve mahalli idare birlikleri) ve (4) sermayesinin yarısından fazlası kamu kesimine ait olan KİT’ler. Merkezi yönetim üç parçanın bir araya gelmesiyle oluşur: (a) Genel bütçeye dahil idareler (TBMM, Bakanlıklar, Emniyet Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlar), (b) Özel bütçeli idareler (YÖK, TÜBİTAK, TSE gibi kurumlar), (c) Düzenleyici ve denetleyici kurumlar (RTÜK, SPK, BDDK gibi kurumlar.) 

Kitaplarımın Beğenilme ve Okunma Sırası

Piyasanın beğeni sıralaması (baskı sayısı ve çok satış ölçü alınmıştır.) 1.       Ekonomi Politikası (Remzi Kitabevi, 22 Baskı. İlk baskı 2002) 2.       Örneklerle Kolay Ekonomi (Remzi Kitabevi, 13 Baskı, ilk baskı 2012 ) 3.       Hazine (Remzi Kitabevi, 12 Baskı, ilk baskı 1996) 4.       Küresel Finans Krizi (Remzi Kitabevi, 12 Baskı, ilk baskı 2008) 5.       Light Günlük (Remzi Kitabevi, 2000’de yılın en çok satan kitabı, ilk baskı 2000) 6.       Anitta’nın Laneti (Remzi Kitabevi, 2001’de yılın en çok satan kitabı, ilk baskı 2001) 7.       Makroekonomi (Remzi Kitabevi, 9 Baskı, ilk baskı 2009) 8.       Kendime Yazılar (Remzi Kitabevi, 3 Baskı, ilk baskı 2012) 9.       Mikroekonomi (Remzi Kitabevi, 3 Baskı, ilk baskı 2015) 10.   Hattuşa’dan Kaçış (Remzi Kitabevi, 3 Baskı. İlk baskı 2012) 11.   Kamu Maliyesi (Remzi Kitabevi, 2016) 12.   Hitit Ekonomisi (Ege Yayınları, 2005)

Enflasyon ve Faiz İlişkisi

Resim
Aşağıda sunduğum grafikte üç gösterge var. Bunlardan ikisi (maviyle gösterilen Merkez Bankası gecelik borç verme faizi ve kırmızıyla gösterilen TÜFE yani enflasyon) ayda bir kez, biri de (yeşille gösterilen gösterge faiz)  her gün belirleniyor. Burada hepsini, gösterge faize uydurabilmek için günlük olarak aldım. Yani Tüfe ve gecelik borç verme faizi aylık olarak hangi orandaysa onu günlük olarak ay boyunca aynı kabul ettim.

Dünyanın Ekonomik Görünümü 2017

Genel görünüm 1999 yılında dünya GSYH’sı (cari fiyatlarla) 32,5 trilyon USD idi. 2015 yılında bu tutar 73,6 trilyon USD’ye yükseldi. Yani son 16 yılda dünya geliri yüzde 126 arttı.  1999 yılından 2015 yılı sonuna kadar görünüm nasıl değişmiş bir bakalım (Tablolar için kaynak: IMF, World Economic Outlook October 2000 ve October 2016.)

OVP ve IMF Tahminlerine Tutarlılık Analizi

Göstergeler Önümüzdeki üç yıla yol gösterecek makroekonomik tahminleri içeren Orta Vadeli Program (2017 – 2019) ve IMF’nin Dünya Ekonomik Görünümü Raporu (IMF WEO Ekim 2016) aynı gün açıklandı. Her iki belgede de 2017’den sonraki yıllara ilişkin tahminler de yer almakla birlikte küresel krizin devam ettiği ve oynaklığın çok yüksek olduğu böyle bir ortamda bu tahminler çok anlam taşımadığı için sadece 2016 ve 2017 tahminlerini ele alacağım. Buna göre her iki belgede yer alan başlıca göstergeleri ayrı bölümler halinde aşağıdaki tabloda sunuyorum.

Avrupa Bankalarının Sorunları ve Küresel Kriz

Resim
İtalya’da bankacılık sorunları İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı (Brexit) sonrasında Avrupa Birliği’nin geleceğine ilişkin endişeler artmıştı. Bu endişelerin en fazla yansıdığı alan bankacılık sektörü ve en fazla yansıdığı ülke de geri dönmeyen kredilerin giderek arttığı İtalya oldu. Banka hisseleri borsada ciddi oranda değer kaybına uğradı. İtalya’da konut fiyatlarında görülen düşüşler bankaların açtığı konut kredilerinin geri dönüşünü zorlaştıran nedenlerin başında geliyor. Aşağıdaki grafik çeşitli Avrupa ülkelerinde konut fiyatlarındaki gelişmeyi gösteriyor (kaynak: Eurostat - Financial Times.)