Kur Savaşları, Ticaret Savaşları ve Küreselleşme

Uluslararası ekonomi, ülkeler arasında gerçekleşen üç temel ilişki üzerine kuruludur: (1) Mal ve hizmet alış verişi (dışticaret), (2) Sermaye hareketleri, (3) Emeğin dolaşımı.

Uluslararası mal ve hizmet ticareti binlerce yıl önce kent devletlerinin kurulmasıyla ortaya çıktı. Arkeolojik kazılarla bulunan kil tabletlerden anlaşıldığı kadarıyla bundan yaklaşık 4.000 yıl önce Asurlu tüccarların Anadolu halkı (Hattiler) ile yaptığı büyük çaplı uluslararası ticaret bunun bir örneğidir. Bugün gelinen aşamada uyuşturucu, silah vb gibi mallar dışında kalan mallar ve hizmetler, belirli vergiler (gümrük vergisi gibi) ödendikten sonra serbestçe ithal veya ihraç edilebiliyor.

Sermaye hareketlerinin serbest kalması yani paranın uluslararası dolaşımı, mal ve hizmetlerin uluslararası dolaşımıyla kıyaslanamayacak kadar yeni bir gelişme olarak 20’nci yüzyılda ortaya çıktı. Sermayenin uluslararası dolaşımının serbestliği gelişmiş ekonomiler arasında başladı ve yirminci yüzyılın son çeyreğinde bu serbestlik çok daha geniş bir coğrafyaya yayıldı. Bugün neredeyse bütün dünya sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir düzen içinde bulunuyor. Üstelik bu dolaşıma bir vergi de uygulanmıyor. ABD’de bir bilgisayardan bir düğmeye basmakla, para, Çin’e, Rusya’ya, Türkiye’ye veya İngiltere’ye gidebiliyor ve orada sermaye yatırımına ya da portföy yatırımına dönüşebiliyor.

Emeğin dolaşımı birkaç istisnai bölge dışında serbest değil. Hatta neredeyse dolaşımını yasaklayacak kadar katı koşul ve kurallara tabi.

Özetle bu üç faktör içinde dolaşımı en serbest olanı sermaye, vergi gibi bazı yükümlülükler ödenmesi kaydıyla serbest olanı mal ve hizmet ticareti, kısıtlı olanı ise emek.

Günümüzde sermaye hareketlerine kısıtlama getirilmek istediğinde genellikle eskiden olduğu gibi sermaye denetimi gibi yollara başvurulması yerine kurlarla oynanıyor. O nedenle de bu tür eylemler kur savaşları olarak adlandırılıyor. Bir ekonomin ihracatında düşüş, ithalatında artış, dolayısıyla dışticaret açığında yükseliş varsa o ülke parasının değerini düşürme yoluna gidiyor. Eskiden sabit kur rejimi varken bu devalüasyonla yapılırdı, şimdi artık dalgalı kur rejimi olduğu için farklı yöntemlerle yapılıyor. 

Mal ve hizmet ticaretine getirilen kısıtlamalar çok daha çeşitli yöntemler denenerek yapılıyor. Gümrük vergilerinin yükseltilmesi, tarife dışı engeller (ithalatı zorlaştıracak kurallar, denetimler), anti damping ve telafi edici vergi önlemleri gibi uygulamalar bu yöntemlerin en bilinenleri.

Bretton Woods sistemi ve onun getirdiği kurumlar olan IMF, Dünya Bankası ve GATT (sonra Dünya Ticaret Örgütü) önceki dönemde ortaya çıkan ticaret savaşlarının yarattığı refah kayıplarını gidermeyi görev edinmişti. İkinci Dünya Savaşı öncesinde kimi ülke ithal ikamesi modeli uyguladığı için,i kimi ülke dışticaret açığını kapatmak için mal ve hizmet ticaretine çeşitli kısıtlamalar uygulamış ve bu uygulamalar dünya refahının düşmesine yol açmıştı. Bretton Woods sistemi dünya ticaretinin gelişmesinin dünya refahının artmasına katkıda bulunacağı kabulüne dayanıyordu. Aslında bu kabul kapitalizmin ‘karşılaştırmalı üstünlükler teorisine dayalı refah artışı kabulünün’ de temelini oluşturuyor. Dünya Bankası, önceleri savaşta yıkılan Avrupa’yı ayağa kaldırarak dünya ticaretine katılmasını sağlamayı hedef edinmişti. Bu misyon tamamlandıktan sonra gelişmekte olan ülkelerin altyapı yatırımlarını uygun koşullarla kredilendirerek onların dünya ticaretine aktif katılımını sağlamaya yöneldi. IMF, ödemeler dengesi sıkıntısına düşen ülkelerin dünya ticaretinden çekilmesini önlemek için geçici destekler vermeyi hedef alıyordu. GATT ile başlayan ve Dünya Ticaret Örgütü ile devam eden oluşum da dünya ticaretinin kurallarını belirliyordu. Bretton Woods sistemi uzun süre dışticaret kısıtlarına başvurulmaksızın yürütülebilen bir düzen kurmuştu. Küreselleşme bu düzenin doruk noktasıydı. Bu noktaya varıldığında artık dünya ticaretine eski sosyalist ülkeler de katılmış, olay genişlemiş ve geri döndürülemez bir aşamaya ulaşmıştı. Yirmibirinci yüzyılın başlarında görünüm böyleydi.

Ne var ki yaşam kitaplarda ya da planlarda öngörülenden çok daha karmaşık ilişkiler yaratabiliyor. Mal ve hizmet ticaretinin, serbest kalan sermaye hareketlerinin eşliğinde, geri dönülemez bir serbestliğe ulaştığı düşünülürken işler tersine dönmeye başladı.

Önce kur savaşları başladı. ABD ile Euro Bölgesi arasında ya da belki daha doğru bir ifadeyle Dolar ile Euro arasında bilek güreşiyle kur savaşları gün yüzüne çıktı. Ne var ki bu bilek güreşi şaka gibi bir görünüm taşıyordu. Yani ikisi de galip gelmek için değil de berabere kalmak için sahneye çıkmış gibiydiler. Sonra sonra iş ciddileşmeye başladı. Zaman zaman iki taraf da güçlü bir para birimi istemediklerini dile getirir oldular. Çünkü para biriminin böyle bir ortamda güçlenmesi demek ihracatın düşmesi, ithalatın artması ve dolayısıyla ticaret açığının yükselmesi demekti. Biraz daha zaman ilerleyince bu kez kur savaşlarına Japonya da katıldı. Japonya’nın derdi Çin ve Kore ile idi. Onların para birimlerini düşük tutması aşağı yukarı benzer ürünleri ihraç eden Japonya’nın ihracatını sıkıntılı bir duruma sokuyordu. 2016’da Japonya Yen’i düşük değerde tutmaya çaba gösterdi. 2017’den itibaren görünüm değişti ve üç ülke de paralarını bu şekilde kollamayı bıraktılar.

ABD yönetimi öteden beri karşılıklı ticarette açık verdiği ekonomilere belirli ölçülerde baskı uyguluyordu. Bu baskı özellikle de Çin’e yönelikti. Bunu tam olarak bir ticaret savaşı diye nitelendirmek o zaman için pek doğru olmazdı. Çünkü baskılar daha çok sözlü ya da Dünya Ticaret Örgütü üzerinden yürüyordu. Trump’ın, başkan seçildikten sonraki söylemleri ve bunları giderek yaşama geçirmesi çoğu kez su yüzüne çıkmamış olan ticaret savaşlarını bu kez açığa çıkarmaya başladı. Son dönemde iki önemli gelişme yaşandı. ABD, korumacılığa dönüş eylemlerini uygulamaya sokmaya yöneldi ve yurtdışına gitmiş olan Amerikan sermayesinin ülkeye geri dönmesi için vergi indirimleri başta olmak üzere teşvik uygulamalarını devreye soktu. Trump, Davos toplantısının hemen öncesinde “Önce Amerika” sloganını ortaya attı. Bu slogan, sonradan farklı anlamlar verilmeye çalışılmış olsa bile ABD’yi serbest ticaret şampiyonluğundan indirecek kadar önemli bir değişime işaret ediyor.

Böylece dünya ABD’nin serbest ticarete dayalı kapitalizm şampiyonluğundan korumacılığa geçiş bocalaması içinde olduğu, buna karşılık Çin’in serbest ticaretin erdemlerini savunduğu tuhaf bir aşamaya geldi.

Emeğin dolaşımının serbest olmadığı bir dünyada serbest görünen ticaret ve sermayenin dolaşımı da sekteye uğrarsa küreselleşmeden dönüş başlamış olur. O zaman herkesin kendi başının çaresine bakmaya yöneldiği dağılmış bir dünya yapısını karşımızda bulabiliriz. Bu gelişmeler bize, neredeyse yarım yüzyıl üzerinde çalışarak Sovyet sistemini dağıtmaya ve çok kutuplu bir dünyadan tek kutuplu bir dünyaya geçişi sağlamaya uğraşan ABD’nin bunun sonucunda ortaya çıkacak düzene hiç de hazır olmadığını gösteriyor. Her tarafta saçma sapan savaşlara girmesi, çatışmalar çıkarması, çelişkili kararlar alıp uygulamaya çalışması da bundan olsa gerek.


Yorumlar

  1. Mahfi Bey selamlar,
    harf puntoları çok küçük ve satırlar çok uzun. Ekranı yakınlaştırmak bile okumayı kolaylaştırmaya yeterli olmuyor. Bu ise uzun yazıları okumayı zorlaştırıyor.
    İkincl olarak, yurtdışına yapılan küçük çaplı ihracatlarda kar transferi için nasıl bir yol vergisel yükümlülükler vs. izlenebilir. Bu konu hakkında bir yazı yazabilir misiniz?

    YanıtlaSil
  2. Hocam kaldirimlar yollar araba dolu deniyor ve bunun refah gostergesi oldugu söyleniyor
    ben de TR de ekonomi tüketim kaynakli üretim kaynaklı degil diyorum ama pek rağbet gormuyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet araba sayısının çokluğu, modellerin yeniliği bir refah göstergesi olarak alınabilir. Ama bunun karşısında borç yükünü de almak lazım. Yani bu refahın ne kadarı el parasıyla sağlanmış onu da hesaba katmak gerek.

      Sil
    2. Evet hocam maalesef tüketerek büyüyen bi ekonomiyiz ve tüketimi de el parasıyla yapıyoruz

      Sil
    3. Mirasyediye mirası yediği sürece sen mirasyedisin dersen dinlemez çünkü hoşuna gidiyor.
      Miras bitince uslu ve terbiyeli bir dinleyici olacaktır.

      Sil
    4. Bunu samimi olarak soruyorum . Bize sürekli limitsiz borç veren kim?

      Sil
  3. Hocam genişletici para politikası, komşuyu zarara politikası olarak adlandırılır.Bunun sebebi nedir? diye bir soru vardı sınavda, bunun sebebi artan kurun ihracatı artırıp komşu ülkenin dış ticaretine verdiği zarardan mı kaynaklanıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genişletici para politikası, para arzını artırır ve arzı talepten hızlı artan her şeyde olduğu gibi paranın da değerini düşürür. Bu durumda değerlenen kur ihracatın artmasına ithalatın azalmasına yol açar ve sonuçta komşudan yapılan ithalat düşerken ona yapılan ihracat artar. Böylece komşu daha az üretip daha çok ithal etmeye başlayınca GSYH'si de düşer.

      Sil
  4. Mahfi Bey,

    Elimize pankartlarımızı alıp NTV binasının önüne yürüsek ve "Mahfi Eğilmez, siyasete girsin!" diye bağırsak:

    1) Polis bizi hapse atar mı?

    2) Mahfi Eğilmez ne cevap verir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoca siyasete girmeyecek kadar akıllıdır, öyle gaza gelmez.
      Mahfi hoca siyasete girse ilk ben engel olurum!

      Ortada demokrasi kalmamış, insanlar onu bunu gazlamak yerine kendi
      çoluk çocuklarının geleceği için diğer ülkelere nasıl gidebileceklerine kafa
      yorarlarsa daha mantıklı hareket ederler.

      Türkiye kurudu.

      Sil
    2. 2..Mahfi Egilmez evet cevabi verirse, Türkiye ekonomisi düzelir. Ülkeye refah gelir.

      1..Sen bu refah sürecini hapisten takip edersin.

      Tercih senin..



      Sil
    3. Ne siz yürüyün ne de ben siyasete gireyim. Ben siyasete girsem bu siyaset düzeninde hiçbir katkım ve yararım olmaz. O nedenle de kesinlikle girmem.

      Sil
    4. Muhtar kulağını çeker.

      Sil
    5. Muhtar derken.!

      Sil
  5. Petrol neden sadece dolarla satılıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. global bir birim olduğu için.

      Sil
    2. Endüstri 4.0 ne zaman Türkiye'de uygulanacak?

      Sil
    3. 19 yıllık hayatım boyunca şunu çok iyi anladım ki;
      Ekonomi olmadan hiçbir şey olmaz.

      Sil
    4. Araba kullanmaktan hoşlanır mısınız?

      Sil
    5. ozgurluk savaşçısı27 Ocak 2018 22:31

      En son hangi futbol maçını izlediniz?

      Sil
    6. Hocam takip ettiğiniz yabancı diziler hangileri?

      Sil
    7. Petrol, bir arkadaşımızın dediği gibi küresel bir mal olduğu için küresel kabul görmüş olan dolarla değerlendiriliyor. Bu, illa dolarla satılıyor anlamına gelmez ama sonuçta fiyatı dolarla belirleniyor.
      Ekonomi olmadan hiçbir şey olmadığı doğrudur ama ekonomiyle her şeyin olacağını sanmak yanlıştır.
      Araba kullanmayı seviyorum ama şehir içinde değil.
      Geçen yılın ortalarından beri futbol maçlarını izlemiyorum.
      Game of Thrones dışında yok.

      Sil
    8. Black Mirror a bir göz atın.

      Sil
    9. Sadece dolarla satilmayan bir seyin fiyati niye dolar ile belirlensin? Ham maddesini dolar ile mi ithal ediyor OPEC ulkeleri?

      Sil
    10. Güzel soru. "Endüstri 4.0 ne zaman Türkiye'de uygulanacak"

      Cevap..Digerleri Endüstri 8 e gectikleri zaman, Dogru olur mu.?

      Sil
    11. Adsız28 Ocak 2018 15:46 umarım doğru olmaz , bayım.

      Sil
  6. Mahfi bey öncelikle yine güzel bir makalenizi paylaştığınız icin tesekkur ederim.
    Musadeniz olursa size sorularim olacak. Gectigimiz yaz aylarında uluslararasi bir yatırım sirketinin yapmış oldugu analiz vardı. Bu analizede Piyasaların cok fazla sakin olduğu bu sakinligin küresel bir krizin ayak sesleri olabilecegi belirtiliyordu. Borsalarda uzun zamandır bu sekilde istikrarlı yukarıya gidis sermayenin buyuk ulkelere cekilmesi icin bir çalışma olabilir mi? Ikinci olarakta sizcede bir kriz beklentisi soz konusu olabilirmi? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Hocam artık bayanlar bile sahip olduğumuz ekonomi güce göre yargılıyor, bu durum çok acı. Ölmek istiyorum .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yeni bir şey değil ki.

      Sil
    2. mahfi hocam her zaman doğruları söyler, bazen acı olsa bile :)

      Sil
  8. Şu 11 yorumu sanki aynı kişiler yazmış gibi

    YanıtlaSil
  9. çin yeni süper güç

    YanıtlaSil
  10. Hocam yukarıda arkadaş petrol niye dolarla satılıyor diye sormuş. Avrupa ülkeleri de petrolü dolarla mı alıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hocam 70,5:1,2427=56,73 Euro olacakti

      Sil
    2. Çok doğru 56,73 Euro olacak.

      Sil
    3. Akıllarda yanlış kalmasın diye Adsız 11:06 arkadaşımızın uyarısı sonrası ilk yorumu silip düzeltilmişini buraya yazıyorum:
      Petrolü, satanın kabul ettiği her parayla alabilirsiniz. İster Euro, ister Yuan, ister Yen. Mesele petrolün fiyatının Dolarla belirlenmesidir. Bugün Brent petrolün varili 70,5 Dolar. 1 Euro = 1,2427 USD eğer petrolü satan Euroyla ödeyebilirsin derse 70,5 / 1,2427 = 56,7 Euro verip 1 varil brent petrol alabilirsiniz. Dolar burada satış değerinden öte değer belirleme ölçüsü olarak kullanılır. Bunun nedeni herkesin Doların ne olduğunu bilmesinden ve değişim ölçüsü olarak kabul etmesindendir.

      Sil
    4. Hoca bunu düzeltecektir.

      Sil
    5. Mahfi Egilemez, herkesin dolarin ne oldugunu bilmesinin ve degisim olcusu olarak kabul etmesinin nedeni petrolun fiyatinin dolar ile belirlenmesidir. Bu kisir donguyu nasil izah ediyorsunuz acaba?

      Sil
  11. Dunyada neler oldugunu anlamak istiyoruz ama bu cok zor bir sey. Mesela öncelikle Amerika, Ingiltere ve Fransadaki gazetelerdeki makaleleri takip etmek lazim. Cok ciddi bir yabanci dil sorunumuz var, belli bir seviyede bilen icin bile zor o yazilari okuyabilmek, gazete okumak İngilizce calismaya dönüyor. Bizdeki bazi kose yazarlari bazi ceviriler yapıyor nadiren ama ayni sey degil. Cogu gazeteci ise muhalif ya da degil hic farketmeksizin neredeyse okulda kompozisyon yazar gibi yazi yaziyor. Asla teknik olmayan, populist, hatta narsist, bugun boyle yarin oyle. Onlardan da bir sey ogrenmek cok zor. Gazetelerimizin internet sayfalarinda en ciddi haberden bir sonrasi kim nerede kiminle haberi. Yani genel bir ciddiyetsizlik, donanimsizlik. Muhtemelen onumuzdeki yıllarda bu cok daha kötü olacak.
    Dünyanin bir kismi ise teoriler uretiyor ama iyi ama kötü, bizim gibi ülkelere de bunlari mecbur uygulamak düşüyor istesek de istemesek de.

    YanıtlaSil
  12. Hocam peki dünyanın böyle dağılma ihtimali ne çin bu yükü taşıyamz mı devam ettirmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin yeni bir süper güç olarak çıkıyor bu açık ama tek başına bu yükü taşıyabilir mi orası karışık.

      Sil
    2. Çin kapalı bir ekonomik güçtür süper güç değildir.Hiç bir zaman süper güç olmadı. Yaptığı ürettiğiniz marka değeri yok sadece taklit ve teknoloji çalma yapmaktadır.Sadece emek ve sermaye calmaktadir.Çin endüstrisi hantal ve duragandır.Güney kore ve Hindistan teknolojisi daha güven verici ve Arge ye dayalıdır.Yazılım dünyasında Hindistan gelecegin lideri olacaktir.Pakistan da bu konuda akademik calismalar yapildi ama ozellikle USA tarafından yaraþilan ic karisikliklar la bu durduruldu.Şimdi korkulan Türkiyedir.Bolgesine ve Ekonmisine hakim bir Türkiye ğenc nüfus yogunlugu ve eğitimli kadroları ile gelecekte,Rusya ile birlikte ortadoğu,balkanlar ve Avrupada lider olabilirdi.Ama Türkiye Tarımı endüstri ile birlikte gelistiremedi.Yaptığı yanlış ekonomik politikalar yüzünden üretimi bitirdi ve hızlı bir şekilde tuketim toplumu oldu.Tabi su an zararlarini goruyoruz ve gorecez hocam.Yazilarinizi begenerek okuyorum ve bana ısik tutuyor.Saygilar hocam.

      Sil
  13. Kagit imparatorlugu bitiyormu yani hocam. Boyali amerikan dolari matbaasi artik ekonomiye yon veremiyor demek ki. Dunyanin yaratilisi insan uzerine. Ekonomi kagit uzerine oyuzden bu sistemde cokecek tabiki. Insan uzerine adaletli bir ekonomi sistemi olmadikca sacma sapan duzenler hep gelir gecer. Baba vanga kehanetine gire cin halk cumhuriyeti dunya lideri olacak ve somurulenler somurgeci olacak diyordu. Onun gibi model tersine mi dondu simdi yoksa yeni bir ekonomi modeli arayisi varmi dunyada bilginiz var mi.

    Yaziniz cok guzel olmus saygiyla selamliyorum. Cok tesekkur ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Ama bu düzenin bitmekte olduğunu söylemek en azından şimdilik zor. Çin'in dizginleri ele alması şimdilik zor ama ileride olabilir.
      Eğer ABD önderliğindeki batı dünyası daha düzgün bir dünya sistemi kuramazsa gidiş o gidiştir.

      Sil
  14. Sizce Avrupada kriz bitti mi ? Avrupa ve euro bolgesi icin ne dusunuyorsunuz onumuzdeki 6 ay icerisinde daha bir iyilesme soz konusu olabilir mi?

    not: gecen sene benzer soru sormustum sizde bu yilin(2017) sonabaharina dogru ciddi bir iyilesme guclenen bir toparlanma bekliyorum demistiniz(ki dediginiz de gerceklesti)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupa'da kriz bitmedi henüz ama bitme yönünde ilerliyor. 2018 sonuna doğru sanırım ABD krizden çıkmış, Avrupa da çıkışa yaklaşmış olur. Tabii bu arada yeni saçmalıklar, savaş olayları filan çıkmazsa.

      Sil
    2. Benim yapåtigim hesaplamalara gore; Avrupa icin sadece Yunanistani olcut olarak ele alirsak ve de sadece Yunanistan issizligini ele alirsak sayet Yunanistanda issizlik eger bu dusme temposunu devam ettirirse 2 sene sonra yunanistanda issizlik 2008 seviyelerine yani kriz oncesi duzeye geliyor. Bu acidan bu varsayimla Yunanistan issizlik verileri bakimindan 2sene sonra Avrupada ozelinde euro bolgesinde kriz bitmis diyebilecegiz!

      Not: Suan Yunanistan butce acigi ve cari acik verileri tahmin edilende iyi duzeyde ve tahmin edilende de uzun yillar once istikrara girdi ve hala daha devam ediyor..

      Sil
  15. Hocam özellikle borsa için temel analiz kaynağı önerebilir misiniz. Piyasada teknik analiz kitablarindan cok fazla var ama kapsamlı bir temel analiz kitabı bulamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben vakti zamanında Yaşar Erdinç'in kitabını okumuş ve çok yararlanmıştım.

      Sil
  16. Hocam son kısma bir ek yapmak istiyorum. Dünyanın neredeyse tamamına yakını dışa açık, sanayileşmeye çalışan, rekabetçi bir kapitalist düzeni kabul etmiş durumda. Bunun yanında Karma Ekonomiyi, belki de, devletin, gerektiğinde müdahale etmesinin yanında 'Küresel'in gerektiğinde müdahale etmesi gibi yorumlamak gerekiyor artık. ABD'nin Monroe Doktrinine dönmesinin bir sebebi bu olsa gerek. İkinci düşüncem ise yeni dünya düzeni denilen şeyin ABD tarafından nasıl yorumlandığı ile alakalı. Bence kavim, din, imparatorluk, millî, ulus temelinde evrilen devletler yavaş yavaş yerini bilime göre sınıflandırmaya bırakıyor. İnsanlar rekabetin olduğu düzende daha fazla şey bilmek ve buna dayanarak refahlarını artırmak istiyorlar, zorundalar da. Bunun sonucu çok şey bilen,okumuş,zeki,araştıran insanlar refahın ve gelişmişliğin en yükseklerde olduğu devletlere doğru dikey hareket başlatıyor. Bu devlette kapısını sonuna kadar bu kişilere açıyor. Bundan kastım beyin göçü gibi küçük bir hareket değil; bir ülke vatandaşlarının ırka, renge, dine bakmadan tamamının 'Akıllı' bir topluluk olduğunu ve fiil ve sözlerini akla dayandırdığını düşünün lütfen. Ortaçağ'dan sonra ortaya çıkan hümanizmin varış yeri galiba burası. Sonuç olarak: belki yıllar sonra dünya üzerindeki devletlerin vatandaşlığı için kriterler, IQ seviyesi, ne kadar bildiği ve yorumladığı kim bilir belki de sanatsal dehası olacak.

    YanıtlaSil
  17. Hocam küreselleşmeden dönüş başlıyorsa eğer neden ülkeler endüstri 4.0 ve inovasyona ciddi anlamda yatırım yapıyor. Sonuçta bu yatırımlar tüm dünyaya mal satmak için yapılıyor doğru mu küreselleşmeden dönüş olarak kastettiğiniz şey sadece sermayenin küreselleşmeden dönüşü müdür. Saygılarımla hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu benim görüşüm tabii. Herkes aynı görüşte olmayabilir. Ama sonunda mal ticareti durmaz. Ne kadar koruma olursa olsun mal ve hizmet ticareti sürecektir.

      Sil
    2. Aslında Endüstri 4.0'ün en büyük amaçlarından biri de işgücü maliyetlerini olabildiğince ortadan kaldırmak.Bu sayede işgücü maliyetleri düşük olduğundan ciddi rekabet avantajına sahip Çin başta olmak üzere diğer ülkelerin bu avantajı da ortadan kaldırılmış olacak ve milyarca dolar yatırım uzakdoğu yerine batı dünyasına gidecek.Şu anda küreselleşmeden dönüş isteyenler yine Çin başta olmak üzere diğer ülkelere karşı ciddi açıklar veriyorlar.Amerika bir süredir bu açıkları kapama yönünde özellikle bu ülkelere karşı söylemler gerçekleştirirken(Çin'e karşı "yuan para biriminin değerini artır."demesi),Trumpla birlikte biraz somut adımlar atmaya başladı.(Önce Amerika çıkışı,vergi indirimleri vs.).Ama bu tablo tersine dönerse dediğiniz gibi küreselleşmeye de devam etmek isteyebilirler bence.Dolayısıyla yapılmak istenen sanki küreselleşmeden kesin dönüş yerine küreselleşmenin gidişatını lehlerine çevirmek veya bu yapılana kadar süreci yavaşlatmak,küreselleşme boyutlarını kısıtlamak gibi geliyor bana.

      Sil
    3. Hocam bi sorum daha olacak kgf kredilerinin büyüme üzerindeki etkisi herkesçe malumdur. Sizce firmalar kgf kredilerini geri ödeyebilecek mi hocam.

      Sil
    4. Ödeyemeyenlere bekleyen KDV iade alacakları daha hızlı ödenecek ve öylece ödeyecekler.

      Sil
    5. Yüksel Mesut Kaplan6 Mart 2018 08:46

      An Hocamdan özür dileyerek işin ekonomik boyutunda emeğin serbest dolaşımında en büyük engelin 4 sanayi devrimi öncesi ulus devletlerde ciddi düşüşe neden olan kapital ulus devlet çarpışmasına reaksiyoner dirençtir . Şöyle ki emek serbest dolaşıma girerse ulus devlet modeli diye bir şeyden bahsetmek imkansız olur .1-2-3 sanayi devrimlerine bakın feodaliteye karşı artan milliyetçilik ulusalcılık akabinde soğuk savaşla artan ideoloji üzerinden finansal yönünü değişime uydurmuş barbar kapitalist sistem olduğu gibi ortada

      Sil
  18. Hocam, güzel yazınız için çok teşekkür ederim.
    Sermaye elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken emeğin kendi sınırları içinde kısıtlanması benim de yıllardır kafamı kurcalayan bir şeydi. Bildiğimiz gibi klasik anlayışta üretim için gerekli 4 ana unsur vardır; emek, sermaye, doğal kaynak, girişimci. Eğer bir ülkeye gelen para emeği devreye sokmuyorsa amacı bir şey üretmek değildir. Sıcak para diyebileceğimiz bu tür para akışlarının amacı sadece paradan para kazanmaktır.

    1 insanda 1 insan işgücü vardır. Yani 1 insan çalıştığında 1 insanın yaratacağı kadar güç yaratır ve onun karşılığını alır. Ancak parada öyle bir şey yok. 1 insanda milyarlarca dolar/tl/euro olabilir. İdeal bir sistem emeği devreye alarak üretime katılan herkese dokunabilecekken mevcut sistem milyarlarca dolara sahip görece çok daha az insanı koruyabiliyor. Sanırım bu durum "altını olan kuralı koyar, kuralı koyan altını alır" sözünü doğruluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkı için teşekkürler.

      Sil
    2. Eğer bir ülkeye gelen para emeği devreye sokmuyorsa amacı üretim değildir demişsiniz . Üretim için gerekli 4 unsurdan biri sermaye bunu da yorumunuzda belirtmişsiniz . O zaman dolaylı yoldan bile olsa üretimin gerçekleşmesini sağlamış diyebiliriz sanırım sıcak para . İktisatta denge ve ödünleşme kavramları çok faydalıdır bu gibi konuları düşünürken . Sıcak paranın finansal istikrarsızlığa yol açabileceği fakat aynı zamanda tasarruf açığı olan ülkelerde yatırım finansmanı sağlayarak refahı artırdığı bir gerçek . Net sermaye çıkışları olduğunda kriz yaşamamız bunun en açık ispatı .yorumunuzun sonunda değindiğiniz sorun demokratik sistemde denetleyici ve düzenleyici kurumlarla çözülmeye çalışılıyor . Zenginlerin kanunları manipüle etmesi bence her daim geçerli bir şey değil çünkü gücün tanımı zaman zaman değişebilir . Bazen zenginler hakim konuma geçer bazen çoğunluğun desteğini alan iktidar .

      Sil
    3. Unknown, o dort ana unsurdaki sermaye ile Mahfi Egilmez'in bahsettigi semaye ayni seyler degil. Sermaye hareketi denilen sermaye para hareketidir. Uretimin ana unsurlari dediginiz semaye uretim icin gerekli makine techisattir. Bu ikisine artik essesli diyelim ne yapalim Turkish iktisat boyle bir sey.

      Sil
  19. Küreselleşme, Trump gibi bir yarı deli ile mi yıkılacak? Yıllardır küreselleşnenin adaletsiz bir dünyayı beslediğini söyler dururuz. Küreselleşme bu eleştirilerle değil de yarı deli bir ABD başkanının Dolar'ı ülkesine döndürme politikasıyla mı yıkılacak? Yazınız son derece doyurucu ancak bu süreç küreselleşmenin yıkılışı için kâfi değil.

    Her şeyden öte, küreselleşme yıkılırsa, Türkiye ne yapar / ne yapmalıdır? Sorusunun cevabını da yazabilirsiniz. Hatta bize yollarsanız Koza Düşünce dergisinde yayımlamaktan onur duyarız. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye, küreselleşme sırasında pek bir şey yapmadığına göre küreselleşme dağılırsa yine bir şey yapmasına gerek olmaz.

      Sil
  20. Hocam aydınlatıcı yazı için teşekkürler. 70lerde ekonomileri ciddi bir krize giren batılı gelişmiş ülkeleri bu durumdan kurtarmak ve gelişmekte olan ülkeleri para ve sermaye piyasaları üzerinden daha verimli bir şekilde sömürebilmek için uygulamaya koyulan bir sistem olduğu yönünde görüşler var küreselleşme hakkında. Hatta bunun ekonomi jargonundaki adı Neo-Liberalizm. Bu görüş hakkında yorumlarınızı merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.mahfiegilmez.com/2016/06/neoliberalizmden-geriye-kalanlar.html

      Sil
  21. Mahfi hocam bu eurusd paritesindeki yükselişi kalıcı bir yükseliş olarak görmek mümkün mü?zira avrupada ki toparlanma bir işaret olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki türlü bakmak gerekir: (1) Avrupa toparlanıyor, (2) ABD de toparlanıyor ama Trump'ın yaklaşımları Doları zayıflatıyor.

      Sil
    2. Euro/dolardaki bu seviye aslinda dolar endeksinin ciddi manada dususunden kaynakli.

      Aslinda her iki ekonomi arasinda farklar mevcut
      Euro bolgesi ile ABD arasinda faiz farki var bu durumda Euronun dusmesi gerek
      Euro bolgesi ile ABD arasinda parasal taban emisyon farki var Euro bolgesi parasal genisleme yaparken ABD piyasadan para cekiyor bu durumda euronun dusmesi gerek

      Euro bolgesi ile ABD arasinda enflasyon farki var euronun resmi olarak dolasima girdigi 2002den beri birikimli olarak bu durumda Euronun guclenmesi gerek
      Euro bolgesi ile ABD araisinda cari acik/fazla farki var euro bolgesi neredeyse tum ulkeler bazinda ve toplamda ciddi fazla veririken ABD ciddi manada acik veriyor bu durumda Euronun guclenmesi gerek

      Iki ekonominin tek ortak noktasi ikisi de potansiyel buyume hizlarina ulasti hatta birazcik gecme asamasindalar

      Ben Euro Dolar kurunun 1.15-1.25 bandlari arasinda dalgalanacagini dusunuyorum.Orta nokta olarak 1.20
      Euro dolar kurunun seviyesini etkileyecek olan Trumpun hareketleri ve Fedin bu yil icinde 4 kez faiz arttirma dusuncesi

      Sil
  22. Şu soruyu da sormak gerekir mi? Hani ligde bir şampiyon vardır, herkesin şampiyon olduğu, bunun nimetlerinden herkesin bir şampiyon gibi faydalandığı bir ekonomik düzen kurulabilir mi.

    Refahı, zenginliği en üst seviyede yaşayan toplumların düzeyini, geri kalan dünyanın tümüne yaşatabilir miyiz?

    Lig örneğinden yola devam edelim, birazda hayal gücü koyalım örneğimize. Bir lig kuralım. 18 takımdan oluşsun. Barcelona takımını kopyası olsun tüm takımlar. Güçler eş, maddiyat eş, seyirci, medya desteği, yetenekler eş. Teknik direktörleri de birbirinin kopyası. Hepsi eşit derecede yüksek zekaya, mangal gibi bir yüreğe herşeye sahip olsun. Şimdi bu ligin sonunda 18 şampiyon mu çıkar, 3 takım küme mi düşer? Olsun hepside eşit bir zenginliğe ulaşır diyebilir miyiz?

    Not: Zenginliği sadece maddiyat anlamında kullanmıyorum.

    YanıtlaSil
  23. Veya şu önermeyi yapabilir miyiz? Bir ülkedeki herkes CEO olabilir mi? Saçma dediniz değil mi? Olamaz dediğinizde otomatik olarak bir kısmı işsiz kalacak, fakir de olacak demiş olmuyor musunuz? Çünkü üstten aşağıya doğru kadroları sıraladığımızda bir kısmımız açıkta kalacak yani işsiz Alt seviyelerde kalan kadrolar ise daha az kazanacak doğal olarak.

    YanıtlaSil
  24. Mahfi Eğilmez, Ekonomi Yenilmez... güzel slogan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonominin sık sık yenildiğine tanıklık ediyoruz. O nedenle slogan pek tutarlı değil.

      Sil
    2. siz siyasete girdiğiniz takdirde gayet tutarlı olacak, emin olun.

      Sil
    3. Çok teşekkür ederim ama ısrar boşuna ben siyasete girmeyeceğim. Girecek olsam 20 yıl önce girerdim.

      Sil
    4. Karar sizin , hocam. Saygı duymaktan başka bir şey yapamayız , bu duruma.

      Sil
  25. Hocam, Tl'de kurun düşmesi montaj sanayinin ihracatını arttırsa dahi tohumdan, samana dışa bağımlı ülkemizin ithalatını gıdıklamiyor. Turkiye'de düşük kur aksine dışarıdan borçlanma olarak tekrar çalışanın sırtına biniyor, değeri düşen paramiz değil işçinin emeği oluyor..

    YanıtlaSil
  26. mahfi hocam, elinize sağlık. son zamanlarda beynimi kemirip duran bir konuyu yazmışsınız. ekonomi hayat ise ve parayı da aslında bir bilgi değişim aracı gibi düşünebilir miyiz? ardı ardına paralarını değersizleştiren bu bir biçimde dünyanın her köşesinde elit bir tabakanın halkları daha fazla mesai ve iş gücü ve bunun karşılığında giderek eksildiğini düşündüğüm demokrasi şeklinde yorumlayabilir miyiz? ve merkez bankalarının qenişlemeci politikaları ile giderek daha da fazla düşen alım gücü ile kullandığımız 'para'lar hayatlarımızı daha fazla kademeli kölelik benzeri bir yapıya evriliyor olabilir mi? Bu durumda merkeziyetçiliğe antitez olarak decenteralized para birimlerini kullanmaya insanlar kaymaya başlaması ihtimali nedir? bu ulus devletlerin şehir devletlerine dönüşmesine yol açması ne derece mümkün?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ne yalan söyleyeyim yıllar yıllar önce düşündüğüm şeyi yazmışsınız. Kent devletlerine dönüşme olgusu.

      Sil
  27. Hocam uyandığınızda sizi umutla yataktan kaldıran şey nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bloğumdaki yorumlar ve karşı yorumlar. Her şeye karşın burada insanların birbiriyle (belki benim aracılığımla) yazışıp bir şeyleri aydınlatmaya çalışıyor olması benim geleceğe dair umudumu artıran tek şey. Gelecekten kastım genç kuşağın ve ülkenin ve dünyanın geleceği kuşkusuz.

      Sil
    2. sadece bu blog aracığıyla dünyayı değiştiremeyiz, keşke yapabilsek ama sizin gibi aydınlar daha ön planda olmadığı sürece sadece bu blogla bunu yapamayız.

      Sil
    3. Bu blogu hafife almayın. Pek çok kişiye ekonomiyi sevdirdik benim yazılarım ve sizlerin yorumlarıyla. Bu ciddi bir iştir. Belki dünyayı değiştiremeyiz ama dünyayı daha iyi anlamaya yardımcı olabiliriz.

      Sil
    4. hafife almak değil , hocam sadece etkileri sınırlı demek istedim. Tabii ki ekonomi konusundaki etkilerin gayet başarılı olduğunu bende görüyorum.

      Sil
    5. Yüksel Mesut Kaplan6 Mart 2018 08:57

      Etkisinin sınırlı olması nitelikli olmasından dır bütün Aydın entellektüel gelecek üzerine strateji planlayıcıları felsefecilerin kitapları az satar Türkiye’de ise sadece 1-2 baskı oda 1000 adet sonra onlara indirime girer ama fi iç pi al ala ala sexapel şizoid eserlere bakın milyonlarca ... yıllardır kitap okur strateji üzerine düşünürüm 3-5 örnek dışında henüz 7-10 baskı yapmış ciddi bir kitap a rastlamadım hiç olmazsa mahfi hoca ekonomiyi anlamlandırıp milletin uyanmasına sebep oluyor bu aslında en büyük vatanseverliktir . Toplumda Kör gözlerdeki perde aniden kalkınca savaş kazanılır

      Sil
  28. hocam çok teşekkürler. bir sorum var yanıtlarsanız çok sevinirim bir ülkenin gsmh artmasına rağmen işsizlik oranının artması ne gibi sebeplerden kaynaklanır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ülkede hem büyüme hem de işsizlik artışı varsa iki olaydan birisi oluyor demektir: (1) İşgücüne katılım istihdam artışından fazla artıyordur. (2) Büyüme, işsizliği azaltan bir büyüme değildir. İkinci için bir örnek vereyim. İthal ettiği malları içeride emek katıp işleyip dışarı satan bir ekonomi üretim artışı yarattığı için büyür ama işsizliği düşüremeyebilir.

      Sil
  29. Burada yazdıklarınızı:

    http://www.mahfiegilmez.com/2012/05/hic.html

    Bugün de hissediyor musunuz?

    YanıtlaSil
  30. FED bilanço küçültme operasyonunu daha sert bir şekilde planlarken ekonomiyi tekrar çıkmaza sokmamak için biraz yumuşattı. Aralık 2017' de 10 milyar dolar ile bilanço küçültme operasyonuna başladı. İlk üç ay 10'ar milyar dolar, ikinci üç ay 30'ar milyar dolar şeklinde artarak bilançosunu küçültmeye devam edecek. Kriz dönemlerinde genişlemeci para politikaları ile durumu düzeltmeye çalışıp, yedi- sekiz yıl sonra işler düzelmeye başlayınca parayı geri çekerek tekrar bir kriz çıkması olasılığı artmıyor mu? Piyasadan para çekme sadece FED ile sınırlı kalmayıp bir çok merkez bankasının aynı doğrultuda hareket ettiği bir ortamı gözlerimizde canlandırırsak... Piyasada para azalınca dolaşım hızı artar ve dengeler diye bir söz duyar gibi oluyorum. Peki petrol fiyatlarının yukarı yönlü eğiliminde enflasyon istenenin üzerinde artmaya başlar ve bazı tedbirler alınması gerekli hale gelirken elinde ABD tahvili bulunduranların sorun yaşaması durumu da söz konusu olursa...

    YanıtlaSil
  31. Hocam mb kendi adına dış borçlanma yapıyor mu?

    YanıtlaSil
  32. Hocam tüfe c endeksinde hariç tutulan mallar mbnin para politikası ile etki edemeyeceği malları oluşturuyor. Enerji, alkollü içecekler vs bunları anlıyorum ama MB gıda ve alkolsüz içecekleri niye hariç tutuyor? MB örneğin gıda enflasyonunu düşürmek için komisyon kurmuştu yani belli bir etki alanına sahip bu mallarda teorik olarak. Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TÜFE'de hepsi var. Sonraki çeşitli endekslerde bazı malları çıkararak geliyor ve C de gıda da çıkıyor. Gıda çıkıyor çünkü o da mevsimsellikten etkileniyor.

      Sil
  33. Siz manipülatör birine benzemiyorsunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Manipülatör olmayan bir kişi manipülatör birine benzemez.

      Sil
    2. Harika cevap.. Kapak olmus.

      Sil
  34. Sayın Eğilmez, Türkiye'de şu anda kur savaşlarının içinde midir? Euro / $ = 1.200 olarak kabul edersek ve 1 galon petrolün 70 $ olduğunu düşünürsek. Dolarla aldığımız / sattığımız, Euro ile aldığımız / sattığımız mallar ile Dolar ve Euro borçlarımız dikkate alınırsa, Dolar ve Euro kurumuz ne olmalıdır? Bu durumda Dolar kurunun 4,00 mı olması veya 3,500 mi olması daha avantajımıza gelir? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  35. "Casablanca" mı?

    "The Snows of Kilimanjaro" mu?

    YanıtlaSil
  36. hocam merhaba,
    afrin harekatı dolaylarında borsada bir yükseliş gözüme çarpıyor. bunun yanında reklamlarda da sürekli halka arz ve talep toplama günleri diye bir yönelim var. merak ettiğim şey şu: borsa'nın yükselmesinin sebebi, vatandaşların halka arzı yapılan hisseleri satın alması mı yoksa afrin harekatının dünya perspektifinde türkiyeyi haklı gösterip daha huzurlu bir ortam oluşuyor düşüncesinden dolayı yabancı yatırımcı çekmeye devam etmesi mi?

    teşekkür ederim hocam şimdiden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim tahminim bu harekat sonucunda Türkiye'ye yönelik terör olaylarının hafifleyeceği beklentisi.

      Sil
  37. Büyüme azalirken (ornegin bir onceki sene 5% büyümüş, bulundugumuz yil 4% buyumusken) issizlik oraninin azalmasi mumkun olabilir mi? Veya kendi buyurken issizligi azaltacak diger baska sektorleri kuculten sektorler var mi hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu soruların yanıtı büyümenin niteliği ve hangi sektörlere yönelik olduğuna bağlı olarak değişir. Büyüme ile işsizlik arasında otomatik bir bağlantı yoktur.

      Sil
  38. Merhabalar Hocam,

    Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik yapılmasına dair çıkan ve 2 Mayıs 2018 de yürürlüğe girecek değişiklik hakkında yazı yazmayı düşünüyor musun?

    Bu değişikliğin şirketlerin yabancı para borç stoğu, ülkenin finansal istikrarı ve bankacılık sistemine olan etkisi ne olacaktır?

    YanıtlaSil
  39. Hocam, ABD'de FED sıkı para politikasına geçiyor faizleri artırıp bilançolarını küçültüyor, ancak Trump vergileri indirerek gevşek maliye politikası uyguluyor.Bu durum sizin anlattığınız iki farklı yöne koşan at arabası metaforuna örnek olmuyor mu?

    YanıtlaSil
  40. Hocam sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmayıp çalışanlar istihdam ve işgücü rakamlarına dahil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dahil, kayıt dışı istihdam olarak sınıflandırılanlar onlar.

      Sil
  41. Hocam faiz artırımı bono ve tahvil faizlerini nasıl artırıyor mesela mb faizi artırdı bu durum banka faizlerini artırır ama tahvil bono faizlerini ne şekilde artırır ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizler bileşik kaplar gibidir. Biri arttı mı ötekiler de artar.

      Sil
  42. MAhfi Hocam Merhaba,

    Yazınızın sonunda Sovyet dönemindeki çok kutuplu dünya demişsiniz fakat bu ifade yerine çift kutuplu dünya olması gerekiyor.

    Çok güzel noktalara değinmişsiniz özellikle, dünyada ekonomik ve politik açılardan çok kutupluluğun oluşmaya başlaması günümüzün en önemli konularından birisi. Çok kutuplu uluslararası sistem bizim gibi gelişmekte olan ve jeopolitik konumu önemli olan ülkeler için çok büyük bir fırsattır. 2 Savaş arası dönemde Türkiye bu fırsatı çok iyi bir şekilde kullanarak kalkınmaya çalıştı (Borç istiyorsan tek bir kaynağa bağlı kalmadın). Ayrıca politik olarak da Montrex Sözleşmesi gibi bir başarıya imza atmayı başardık. Daha önce İstiklal Savaşı bile bu bağlamda değerlendirilebilir.

    Yani çok kutuplu sistemde kullanmasını bilene çok büyük fırsatlar bulunmakta diye düşünüyorum. Tek ülkenin ağzına bakma zorunluluğu ortadan kalkıyor.

    YanıtlaSil


  43. Kur savaşlarında gelişmiş ülkeler parasının değersiz olmasını istiyor diyorsunuz fakat özellikle ABD`nin uyguladığı politikalar tam tersi yönde. Faiz artırımı, vergi reformu vs. Aslında sözde öyle demelerine rağmen pekte düşük kur istemiyolar, nede olsa düşük kur aynı zamanda dış ticaret açığını artırıp, GDP yi düşürecektir.

    YanıtlaSil
  44. Japon yeni kolay biriken ve güvenli liman denilen bir para birimi deniyor. Rezerv para birimidir deniyor ve ayrıca bu japonlar bitcoini baya baya bir benimsediler herkes karşı mesafeli japonlar bitcoinle kardeş gibi ekmeği bile bitcoinle satiyorlar bunun nedeni nedir?

    YanıtlaSil
  45. Hocam kpssye hazırlanıyorum bu yıl.Erken seçim olursa büyük bir atamanın olması da kaçınılmaz. Ben sınava 27 temmuzda gireceğim devlet memur istihdamının hepsini bu seçimde kullanir mi sizce yoksa atama devam eder mi temmuzdan sonra da?

    YanıtlaSil
  46. Zihinleri açan bu güzel yazı için Mahfi hocamıza teşekkürler. Bretten Wooods sistemiyle ilgili detayları merak edenler için açıklama;
    Dünya savaşlarının ardından amerika ve ingiltere'nin temel kaygılarına cevap verecek şekilde dizayn edilmiş ekonomik sistemdir. uzlaşmalar sırasında masade aslında iki temel plan vardır: ilki amerika tarafından desteklenen white plan, diğeri ise ingiltere tarafından desteklenen keynes plan'dir. Bu iki planın birleştirilmesi ile kurulmuştur sistem bir sistemdir.
    1944'te kurulan ve bazı değişikliklere rağmen halen daha dünyada geçerli olan uluslararası para sistemidir. sistemin ana düzenleyicisi ımf olduğu için bu sisteme ımf sistemi de denmektedir.
    Bu sisteme göre abd dışındaki tüm üyeler ulusal paralarının değerini abd dolarına endeklemişlerdi. abd ise kendi parasını altına endekslemişti: 1 ons altın=35 abd doları ayrıca, ülkeler ellerindeki dolarları abd'ye verdiklerinde, abd buradaki parite üzerinden onların dolarlarını altına çevirmeyi garanti ediyordu. ulusal paraların dolar karşısında dalgalanmasına izin verilmeyecek, hükümetler yapacakları müdahaleler ile bu dalgalanmayı önleyeceklerdi. aşağı veya yukarı yönlü %1 den fazla dalgalanmayacaktı. ülkeler dış ticaret açığı verdiklerinde öncelikle para politikası ve maliye politikası uygulayacaklar, devalüasyon veya revalüasyon gibi önlemlere ancak istisnai olarak ve ımf'nin izniyle başvuracaklardı.

    Sabit kur sistemi ile ilgili bir diğer sıkıntı aslında keynes'in daha esnek bir sistem talep etmiş olması ve daha stabil bir sistem isteyen amerika ile uzlaşarak sabit fakat esnek bir sistem geliştirilmiş olmasıdır. bu sistemde sabit kurla dolara bağlı olan diğer ülkeler belli ve imf tarafından onaylanan durumlarda kurlarını revize etme yetkisine sahiptir.
    Bu sistem 1960’lardan sonra tıkandı, çünkü spekülatörler hayvan gibi altına hücum etti, dolar bulan doğruca amerikan merkez bankasına koşup altın talep etti. bu yükü daha fazla kaldıramayan abd 1971’de rest çekti. 18 aralık 1971’de smithsonian kararları ile bir takım radikal önlemler aldı. örneğin; %1 olan dalgalanma marjı %2,5 a çıkarıldı, 1ons altın=35 dolardan 38 dolara yükseltildi. ulusal paraların dolara, doların da altına endeksli olması yine de devam ettirildi.
    Bu anlaşma sonrası abd başkanı nixon "doların bundan sonra bir daha devaüle edilmeyeceğini taahhüt ediyorum" demiştir. Ancak, spekülatörleri yine durduramadı bu kararlar, altına saldırı devam etti. 1973’te endeksleme sistemi iflas etti. çünkü nixon'un taahhüdü ancak 1,5 sene geçerli olabilmişti, abd tekrar devalüasyon yapmış, 1 ons altın=42,2 dolar yapılmıştı. bu tarihte sanayileşmiş ülkeler ulusal paralarını dolara endekslemeye son verdiler. Sistem bazı değişiklerle halen daha devam etmektedir.
    Nitekim öylede oldu içinde böylesine bir açmaz bulunduran sistem yürümedi ve 1973 petrol kriziyle terkedildi. ve sabit döviz kur rejimi yerinene kurlar serbest bırakılıp şu anda ki esnek döviz kur rejimine geçilmiştir. Sistemin temeli basitti aslında. dünyanın fonlama ihtiyacını sürekli kılmak ve bunu da bir ülkeye teslim etmek. o ülke de amerika oldu haliyle. bir noktaya kadar iyi de gitti denebilir. hala da kör topal devam ediyor fakat bitcoin'in ortaya çıkışı ile birlikte sürdürülebilirliği ciddi anlamda tehlikeye girdi artık. Sesli düşünürken bu sistemi Amerika ve İngiltere’nin petrolü dolara endekslemesi olarakta görmüyor değilim bazen...

    YanıtlaSil
  47. Bu kadar geniş bir harmanı, sistematize edip hap haline getirmek..
    Ayrıca teori ve pratiğin daha anlamlı hale gelmesinin yanında dün ve bu günü bu şekilde kritize etmeniz çok değerli bir yekün olmuş.Katkılarınız bizim için çok değerli hocam.

    YanıtlaSil
  48. Cok aydınlatıcı bir ansliz olmuş abd dunya gsmh sindaki yuzde 44 den yuzde yirmilere gerileyince ce cin yuzde 4 ten yuzdev17 cikinca ki ab dede bu gerileme oldu silah zoruyla da birşey yapamayinca simdi pazarını korumaya aliyor.ancak Çin çok avantajli kisi başı 7000 dolar ile kisi başı 45 bin dolar olan abd nin kapismasi bu dengelerde bir duzeltme yapmadan sona ermez bu abd nin küresel liderliginin sonu anlamina gelir

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi