Hollanda Hastalığı ve Türkiye

Hollanda Hastalığı; ekonomide para biriminin aşırı değer kazanması sonucunda ortaya çıkan negatif gelişmeleri anlatmakta kullanılan bir deyimdir. Bu deyim ilk kez 1977 yılında The Economist Dergisi tarafından kullanıldı. Hollanda’da 1959 yılında büyük doğal gaz rezervleri bulununca Hollanda Florini hızla değerlendi ve ülke giderek bir ithalat ülkesi haline dönüştü. Üretim düştü, GSYH büyümesi durdu. Benzer bir durum Venezuela’da her şeyin petrole dayanır hale gelmesiyle oluştu. Petrol fiyatları düşünce ülke ithalat yapamaz hale geldi.

Hollanda hastalığı yararlı bir gelişmenin nasıl zararlı bir sonuca yol açabileceğini anlatmak için kullanılıyor. Bu hastalığa yakalanmamanın yolu ise bu değişimin yaşandığı dönemde harcamaları artırmayıp fazla gelirleri bir fonda toplamaktan geçiyor. Bunu da en iyi biçimde Norveç yaptı. Kuzey Denizinden elde edilen petrol Norveç’e hiç beklemediği bir ek gelir sağladı. Norveç hükümeti buradan gelen geliri kullanmadı ve bir fonda topladı. Bu fon, devraldığı petrol gelirini dünyadaki yatırım projelerine borç vererek faiz geliri elde ederek büyüdü. Bugün bu fonun değeri 1 trilyon dolar dolayında bulunuyor. Böylece Norveç, petrolden gelen bu olağanüstü gelirin ekonomiyi bozmasına izin vermemiş oldu.

Türkiye’de 2001 krizi sonrasında IMF’nin gözetiminde uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programıyla birçok önlem alındı bazı yapısal reformlar yaşama geçirildi. Bunlar arasında bankaların ve genel olarak finans kesiminin yeniden yapılandırılması, BDDK’nin kurulması ve finans kesiminin yeni bir kurallar düzenine bağlanması ilk sırada yer alıyor. Onu izleyerek görev zararları sorununun çözülmesi ve kamu kesiminin mali disiplininin sağlanması amacıyla vergilerin artırılması, harcamaların frenlenmesi ve bütçe açıklarının düşürülmesi geldi. Bütçe açıkları düşürülünce, kamu borçlanması azaldı, enflasyon düşüşe geçti ve faizler düşmeye ve azalan risklerle birlikte TL değer kazanmaya başladı. Ardından Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine girildi ve paradan altı sıfır atılması da gelince TL’ye olan güven arttı ve Türkiye’ye döviz girişi hızlandı. Bu gelişmeler sonucunda TL, yabancı paralar karşısında aşırı değerli bir konuma geçti. TL’nin aşırı değerli olması ithalatı özendirirken ihracatı köstekledi. Birçok sanayici üretimi bırakıp ithalatçı oldu. Her yer ucuz ithal mallarıyla dolup taştı. Ucuz ithal malları insanların kendilerini zenginleşmiş hissetmelerine yol açtı.

‘Zenginleşme illüzyonu’, artan varlık fiyatlarının insanların kendilerini varlıklı hissetmelerine yol açması sonucu ortaya çıkan psikolojik bir durumu ifade ediyor. Zenginleşme etkisinin kişisel tüketim artışına yol açtığı düşüncesi son derecede mantıklı bir hipotez. Bu hipotez Türkiye’de de doğrulandı. 2001 krizi sonrası yaşanan ekonomik iyileşme sonucunda konutların değeri artmaya yöneldi. Faizlerin düşmesi de eklenince insanlar alternatif olarak konut yatırımına yöneldiler. Talep artışı sonucunda inşaatta balonlar oluştu.

2010’dan başlayarak giderek hızlanan kur yükselişi bu kez işleri tersine çevirmeye başladı. Enflasyon ve ona paralel olarak faizler artmaya başladı. Özellikle son 3 yılda konut fiyatları geriledi, insanlar kendilerini fakirleşmiş hissetmeye başladılar.

Bu gelişmeyi Merkez Bankası’nın yayınladığı Hedonik konut fiyat endeksinden[i] hareketle çıkarılan grafikten izlemek mümkün (yıllık % değişim. Kaynak TCMB, Konut Fiyat Endeksi, Kasım 2018.)


Grafik bize konut fiyatlarının 2015’den itibaren düşmeye başladığını gösteriyor. Enflasyondan arındırılmış endeks 2017 ortalarından itibaren ekside gidiyor ve 2018’de değer kaybı artıyor.

‘Fakirleşme etkisi’, zenginleşme etkisinin tam tersi bir durumun ortaya çıkmasıyla doğuyor ve düşen varlık fiyatlarının insanların kendilerini fakirleşmiş hissetmelerine yol açması sonucu ortaya çıkan psikolojik bir durumu ifade ediyor. Fakirleşme etkisinin ortaya çıkmasıyla birlikte insanlar harcamalarını kısıyorlar ve bu durum varlık fiyatlarının daha da düşmesine ve fakirleşme etkisinin büyümesine yol açıyor.   








[i] Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE): Konutların gözlemlenebilen özelliklerine bağlı kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla, hedonik regresyon yöntemi kullanılarak Türkiye genelini temsil etmek üzere oluşturulan fiyat endeksidir.
(Kaynak:https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/b4628fa9-11a7-4426-aee6-dae67fc56200/KFE-Metaveri.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-b4628fa9-11a7-4426-aee6-dae67fc56200-mxrARMS)





Yorumlar

  1. Bence bizim millette lider hastalığı var hollanda hastalığı değil her zaman Fatih Atatürk Kanuniyi bekleriz ne hikmetse her zamanda gelir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O pek bizim milletle alakalı değil, Anadolu'nun yapısından kaynaklanıyor. (Hitit tarihini ve Anadolu'daki Roma tarihini incelerseniz, Türk tarinin öncesinde de Çelebi-Fatih-Atatürk gibi benzer çok sayıda yine liderler çıkartmıştır bu bölge.)

      Sil
  2. Keşke hollanda hastalığına yakalansak da nasıl kurtulacağımızı tartışsak. Bir kaç yerde biz de doğalgaz yatağı bulduk, belki:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O doğalgaz yataklari her seçimden önce yeniden keşfediliyor. Şöyle bir google dan sorgula görürsün. Sebebi ülkeye pozitif hava vermek

      Sil
    2. Tarih tekerrürden ibarettir.

      Sil
    3. Smile işaretlerinin hangi amaçlar ile kullanıldığını sende bir google dan sorgula istersen. Şaka şaka:) çok yoruyosun kendini bu aralar, engin bilgilerin için teşekkürler bu arada.

      Sil
    4. Sultan Abdülhamit döneminden beri bir yerlerde petrol filan çıkıyor. Ama biz bir türlü göremiyoruz.

      Sil
    5. Arkadaşım topraklarimizda petrol vardı zaten Musul,Kerkük,Halep daha sayayım mı. Osmanlı ya bu petrolü çıkartmak nasip olmadan yıktılar maalesef. Tarihimizi iyi öğrenmekte fayda var unutmayın Tarih tekerrurden ibarettir tarihini ogrenmeyen bir millet yok olmaya mahkumdur.

      Sil
    6. O topraklarda petrol olsa da Osmanlı'nın onu çıkaracak teknolojisi olmaması asıl üzücü olan. Şu gün olmuş halen tartışılan bir konudur Türkiye' nin petrol - maden çıkarmadaki becerisi ve işleme kabiliyeti. Buna BOR örneğini bariz şekilde verebiliriz. Petroldü, bordu derken tarım da elimizden gidiyor.

      Sil
  3. Hocam tayınlama sorunu nedir? Tanzim satışlar ile bağlantısı var mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle savaş ve bunalım dönemlerinde uygulanan temel gıda ve bazı malların karne usulüyle verilmesidir. Arzın talebi karşılayamadığı durumlarda söz konusu olan malın devlet veya yerel yönetimler tarafından tüketiciler arasında dağıtımı yapılır.

      Sil
    2. Tanzim satışında sana verilen iki üç kilo limit var ya, işte o tayınlama.

      Sil
  4. Hocam tum iyi niyetlerinizle vatandasi aydinlatmaya gayret ediyorsunuz.

    Ama nafile...
    Anlamak istemeyen o kadar cok trol ve sabit kafa var ki...

    Anlamazlar...

    Ataturk'un kurdugu Cumhuriyet coktan yikildi.. (aslinda halk istemedi, emperyalist bir dayatma, Bop projesi)

    Halen su cagda :

    * Hirsizlikla mi (halifelik tek adam) ile mi yonetsek,

    * Demokrasi ile mi (parlementer sistem) ile mi yonetsek...

    Halen bu noktadayiz..
    Bilim cagindayken,
    halen bir kisinin bekasi icin
    arkasini toplamak icin gereksiz savunmada troller var...

    Hocam dunyada tek adamla
    halifelik ile
    padisahlik ile
    kabile yonetimi ile
    israfla, saraylarla
    basariya ulasmis bir tek ornek yok...

    Bir tek ornek gosteremezler..
    Hepsinin sonu sefillik aclik...
    (Osmanli bile bu yuzden cokmedi mi ? Halk sefillik icinde... Israf, plansizlik, gelismek yerine ganimet ile savasarak ayakta kalinmayacaginin en guzel ornegidir Osmanli...)

    Hani bir de demezler mi sistemlerin oturmasi on yillar alirmis da,

    Cok mukemmel bir sistemmis de,
    Uzaya varmisiz da....

    Yol, kopru, tuvalet vs... yapmayi bir de gelismislik saymazlar mi ?

    Bir de bu yol ve kopruler deli dumrul kopruleri,
    Hepsi vatandasa hizmet icin yapilmadi, hepsi parali...

    Kainatin en buyuk hastanesini,
    Evrenin en buyuk havaalanini yapsan ne yazar ?

    Bunlar gelismislik refah degildir..

    ***
    Sonucta duzelecek, gececek, ucacagiz diyen vatandaslara sesleniyorum, zaten uzun zamandir siz de uyariyorsunuz...

    Su ulkeyi yonetenlerden,
    Iyi bir sey yapilacagina iliskin hicbir isaret yok,

    Fabrika uretimi arttirma vs hicbir tedbir, planlama vs.. yok,

    Bu sisteme guven yok..
    Hicbir zaman da tek adam yonetimine,
    Demokrasi ve adalet olmayan sisteme guven de olmayacak..

    Sonumuz karanlik degil, karanligin karanligi...

    Vatandasin surekli iyi beklentilerle kendisini avutmasi yerine,

    uyanmasi gerek..

    Boyle gitmeyecegi zaten acik secik ortada...

    Bir dilim ekmege muhtac olunacak zamanlar cok yakindir..

    Ey vatandas, Uyanin !!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vatandasa uyan demissiniz, bir gulme geldi.

      Kuzular sessiz sessiz uyuyor.

      Sil
  5. Maalesef ortadoğu toplumuyuz.düşüncemiz ,hazırcı olmamız yani üretmeden tüketmemiş hepsi bunu gösteriyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçen biz de arkadaşlar ile bu konuyu derinlemesine tartıştık, malesef öyleyiz.

      Sil
  6. Bizde, 'bize bir şey olmaz' hastalığı var!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ama Sn Basar, bize bir şey olmuyor ki?

      Sil
    2. Tabi canım. Bize bişey olmaz. Karnımız tok, sırtımız pek. Çok iyi ekonomi allahıma şükür. Kumpasları, oyunları bozuyoruz. Şehidimizin kanı yerde kalmıyor. Karnımız tok, televizyonumuzda a haberimiz açık herşey güzel.Ne gerek var gelişmeye, yeniliğe herşey böyle güzelken, yansın ülkenin geleceği su veren itfaiyenin hortumunu (tıkaya)yım. (!)

      Sil
  7. Harika tespit ve bilgilendirme yazısı... Hocam teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. Hocam, bu süreçten en fazla zarar gören tarim kesmi oldu. Aynı dönemde gıda fiyatları dünyada 100 dolardan 152 dolara çıkarken bizde 100 dolardan 95 dolara düşmüş. Toprak ve işgücu dışında hemen hemen herşeyin ithal olduğu bu sektörde üretim maliyetleri dolar bazında en az %50 artmış iken, tarım üfe % 5 düşmüş.
    Tarım desteklemelerinden bahsediliyor ya; Geçen yıl sadece buğday üreticisi dünyadaki en ucuz buğdaya göre bile 6-8 milyar tl zarara uğratılmış durumda. Gelecek yıl ekim alanları daralması inanilmaz boyutlarda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Durum o kadar vahim ki, bizim de ailemiz çiftçi gübre almaya parası yok çiftçinin. Eskiden varille mazot alırdık (Eski Türkiye'de), şimdi bidonla mazot taşıyor çiftçi. Beğenmedikleri Ecevit zamanı 2.5 kilo buğdayla bir litre mazot alınırken şimdi bir litre mazot için 6 kg buğday satman lazım. Bu kafa ülkeyi düzeltemez bu kadar net. 20 sene ipotekli köprü, otoyol, geçit yapıp garanti geçişlerle ülke kerpetene sıkılmış gibi kıvranıyor. Hangi birini söyleyelim? Dindar arkadaş zannediyor ki dua ile ülke kalkınır Bizler düşünüp, yazıp ve kafayı yediğimizle kalırız.

      Sil
    2. Gönülden gönüle (cepten cebe) bir yol var.

      Sil
  9. Çok güzel yazı olmuş Hocam ellernize sağlık gün geçtikçe kötüye gitmemizs rağmen neden hala beklenen reformlar yapılmıyor amaç nedir? Yapılmak istenen nedir? Faizler düşünce daha neler olacak daha çok içinden çıkılmaz bir hale girmeyecek miyiz?


    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapılacak şey oldukça can acıtıcı ve dolayısıyla oy kaybettirici

      Sil
    2. Peki hocam 31 Mart yerel seçimlerinden sonra 4-5 sene secim yok ve hükümette aslında her şeyin farkında sizce seçimlerden sonra bu yapısal reformların uygulamaya geçirilme ihtimali nedir ?

      Sil
  10. Hocam tüm bunların aritmetiğinde devletin elini özel sektörden ve ticaretten çekmesi devamında hukuksal ve özgürlükler alanında köklü yapısal reform yapması ve yaptığını dünyaya iyi bir şekilde propaganda yapması bu sikintilari duzeltmez mi sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düzeltmez..

      Sil
    2. Hocam bizim millet akıllanmaz, arkadaş hala dünyaya iyi bir şekilde propaganda yapmaktan bahsediyor.

      Propaganda ülke içindeki eğitimsizleri kandırmak için yapılan bir şeydir.

      Dünya çapında propaganda yapamazsınız, onlar nerede ne olduğunu düzenli olarak takip eder, bilirler. Yaptığınız her değişikliğin bir karşılığı vardır.

      Köklü yapısal reform yaparsanız, onlar siz yaptığınız anda anlarlar, merak etmeyin.

      Bakın AP, Avrupa Konseyine tavsiye verdi. Kadın aynen şunu söyledi, Türkiye ile konuşmak boşuna vakit kaybıdır.

      Şimdi o rapora dünyada kim itiraz edebilir? Objektif, ayakları yere basan bir rapor sundu.

      Sorumluluk sahibi bir parlementer olarak, birliğini hata yaptıkları bir konuda uyardı, uyarmakla kalmadı rapor haline getirdi, Parlementodan onaylattı. Bundan sonra Türkiye lehine çalışmak isteyen Avrupalı siyasetçiler düşünsün, karşılarına her zaman bu rapor çıkacak, siyaseten Türkiye'yi birlikte istese bile bir parlamenter bu raporu aşması, bu rapora denk bir rapor sunması gerekecek. Türkiye mi, siyasi hayatı mı deyince, %100 siyasi hayatı tercih edecektir.

      Türkiye'nin AB işi artık bitmiştir.

      Sil
  11. Hocam Norveç te hatalı politika yok galiba her haliyle örnek alınacak toplum

    YanıtlaSil
  12. 3. parağraf son 20 yılın para politikası özeti olmuş

    YanıtlaSil
  13. bizdeki Hollanda hastalığının temeli 24 ocak kararlarına dayanııyor. ancak kısaca özetlersek sıcak paranın sürekli geleceğini sanmak bizi Hollanda hastalığına yakalattı.

    YanıtlaSil
  14. Hocam merhabalar sizi ilgiyle takip ediyorum
    Bi konuda yardımınıza ihtiyacım var
    Ben oc cikis donemlerinde 7.25 den dolar aldim maalesef beklemekten baska ne oneririsiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardeş bu çok büyük bir yetenek, nasıl becerebildin 7.25den dolar almayı?
      Kısa bir süre 7 lerin üzerinde durdu, sende en tepeyi mi buldun?
      Tam bir yetenek, takdir ettim.

      Sil
    2. Sizden ricam, bir daha dolar alacağınız zaman bilgi verin, sat emri gireyim. Sizde ki yetenek herkes te bulunmaz...

      Sil
    3. ben 8den dolar aldim ne yapmaliyim

      Sil
    4. Git çatır çatır ye kardeş. Yakında 7,25'e çıkınca tekrar alır yerine koyarsın. Ekonomiye bir katkın olsun.

      Sil
  15. Her seçim öncesi buluyoruz zaten. Bu ara gene doğuda ve karadenizde petrol ve gaz yatakları bulmaya başladık.

    YanıtlaSil
  16. Merhaba Hocam, bende bugün ekonomi ve sosyal durumumuza ilişkin bir çalışma yapmıştım. Sizin de bugünkü yazınız aynı konuda olunca paylaşmak istedim.
    TÜİK evlenme/boşanma hızı istatistikleri ile ekonomi ilişkisini yorumlayan bu çalışmamda, 2001-2018 yılları arasında baktığımda şöyle ilginç bir sonuca ulaştım: "Türkiye ekonomiyi nasıl algılıyor sorusuna eğer evlenme hızı artmışsa olumlu hissetmiştir"

    Çalışma detaylarına şuradan ulaşılabilir: https://www.linkedin.com/pulse/t%C3%BCrkiyenin-ekonomi-alg%C4%B1s%C4%B1-ve-evlenmebo%C5%9Fanma-tepkisi-meri%CC%87%C3%A7/

    YanıtlaSil
  17. Elinize sağlık hocam.Varlık fonunda, katılma paylarının fon adına alınıp satılması ile ilgili tebliğ değişikliği ne anlama geliyor.Basında yansıtıldığı gibi, Varlık fonundaki şirketlerin rahatlıkla alınıp satılması anlamına mı?
    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Varlık Fonu başlı başına yanlış bir uygulama. Varlık Fonu pay satmaz, borç almaz. Varlık Fonu pay alır, borç verir, faizden kazandığını varlığına ekler. Pay satan, borç alan Hazinedir.

      Sil
  18. Acaba riskler azaldigi icin mi yoksa dusen enflasyona gore faizlerin yuksek kaldigi icin mi TL degerlendi? 2001 sonrasi 20-30%'lara varan reel faizler var. Bugun MB 7-8% reel faiz ile kuru frenleyebilmis gorunuyor. Dogrudan yatirim rakamlari da yaniltici zira o dogrudan yatirim dediginiz paranin buyuk bir kismi finans kesimi (bank satin almalari) icin geldi. Fabrika, ar-ge merkezi kurmak icin degil. Bu kadar yuksek faizin verildigi yerde herkes banka isletmek ister.

    Yani anlayacaginiz o cok met ettiginiz 2002-2008 donemi bugunleri hazirlamistir, yuksek faiz dusuk kur politikasi uygulanmis, ve hatta donemin basbakani, ureten, ihracatci kesim rahatsizliklarini dile getirdiginde 'guclu TL onumuruzdur' gibi anlamsiz laflar da etmistir.

    Herhalde bugun de kendisi onurumuz bes paralik oldu felan diye hayiflaniyordur, kim bilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız 11:48, doğru tespitler.. fahiş faizlerle ki bu dönemde , durmuş yılmazlı mb dönemi, sıcak paraya dünyanın en yüksek faizini sunarak ülkenin üretim kabiliyetinin bitişine giden yol açılmıştır..

      Esasında nerdeyse kırk yıldır kesintisiz uygulanan neoliberal küresel politikaların bir sonucu olan ithalata dayalı sıcak paraya bağımlı ekonomik model, sürekli kriz üretmek dışında, ülkenin birikmiş sermayesinin azalmasına da neden olmuş fakirlik ve borçluluk tavan yapmıştır..

      Ekonomide ezberleri bozma zamanı artık elzemdir.. ülkenin sıcak paranın yağmasnı kaldırabilecek hali artık kalmamıştır.. mevcut modelde devam ve ısrar bir sonraki şokta kreditörlere tapuyu teslim etmemizle sonuçlanır..

      Sil
  19. Hocam kumarheneler açmak ?

    YanıtlaSil
  20. Hollanda hastaligi mastaligi yok!

    Olsa olsa Bizde, stockholm sendromu Estenyo Feribotu sendromuna karsilik gelen belirtiler var.

    Hollanda hastaligi denen hastalik nitelik itibariyle "Dogal Kaynak" dusturundan etkilenir ve kaynaklanir. Bu hastaliga kapilmis ulkeler ise saymakla bitmez adi nami olan Hollanda ise bana kalirsa bu hastaliktan en az zararla ve hatta hic zarar almadan kurtulmustur hatta bana kalirsa girmemistir bile heriflerde tarim-sanayi-bilisim-yuksek teknoloji bazli hizmet sektoru var bu gun degil oteden beri vardi hastalik teshisinin kondugu 60li 70li yillarda da...

    Neyse gelelim Hollanda hastaligi denen bana gore Dogal Kaynak hastaligina bu ulkeler dogal kaynaga guvenir har vurup harman savurur kalirsa bir sonraki nesillerde ayni rehavet icinde yasar gider..Bu ulkelere ornek arabistan kuveyt vs..diye malum ulkelerdir Bu ulkelerde petrol disinda en fazla finans sektoru insaat minsaat gelisir belki biraz akillilarsa plastik sanayi vs..iste corabi bile disaridan alirlar...

    Bu hastaligi kisilerin yasadigi stokholm sendromu ve estonya feribotu sendromu ile karsilastiracak olursak sayet soyle diyebiliriz;

    Dopgal kaynak hastaligoi hollanda hastasligi

    babadan kalma ev mal mulk kapitale sahip olan bir gencin okumamasi yetenekler mesleki bilezikler elde etmemesi kafasini bilime degilde eglenceye belki kumara biraz kafasi calisiyorsa da finansal hesaplara borsa morsada yemesi yine belki insaatciliga soyunmasi vs orda burda zengin-lumpen edasindan gununu gun etmesi uzerine benzetebiliriz yani bizdeki miras yedi hesabi...

    Tabii her miras yediyi de boyle dusunmemek lazim guzel ornekler de var kuskusuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardeş, Stocholm biraz ağır olmadı mı?

      Sil
    2. Yok belirtileri var diyorum...Teshis degil.

      Sil
    3. Estonya feribotu sendromu diye bir sendrom yoktur. Gerçek bir olay üzerine uydurulmuş bir sendromdur. Varsa net bilimsel kaynaklarınızı paylaşmanızı rica ederim. Yoksa google araştırmasıyla iki uyduruk bilgiyi bir araya getirip benzetme yapmayalım. Lütfen dikkat edelim bilgi kirliliğine dur diyelm. Saygılarımla.

      Sil
    4. Nsil yok herkes sendrom diyor
      ne demek uydurma
      sizin elinizde bunun sendrom olmadigina dair bilimsel kaynak varsa paylasin
      Iskembeden uydurmayin lutfen provakasyon ve spekulasyon yaratarak insanlarin akillarina saygisizlik etmeyin

      Sil
    5. Stockholm sendromu, sadece bir kişiyle ölçülebilir bir olay olmasına karşı Estonya sendromu 989 kişinin davranışlarıyla ÖLÇÜLEBİLİR bir vakadır haliyle Stockholm sendromundan daha gerçekçi psikolojik yansıma verir geniş çaplı analiz edilebilir.

      Verilen örnek doğrudur. Hem Sn.Mahfi Eğilmez'in makalesine katkı açısından hem de bizlere değerli bir eleştiri sunduğundan...

      Sil
  21. Hocam anlaşılıyor ki dışarıdan yabancı sermaye borcu ile zaman kazanmaya çalışacaklar. Köklü çözüm uzun zaman alır.Eğer yabancılardan beklediklerini alamazlarsa fakirleşme etkisinin sonucu, alışverişin azalması fiyatların düşmesi ise, faiz enflasyon ilişkisi nasıl etkilenir. düşer mi, çıkar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Köklü çözün uzun zaman alır dediğiniz anda bu olayları kökten çözemeyiz demektir. O zaman da çözümler geçici olur. Hollanda Hastalığı biter başkası başlar.

      Sil
  22. Guzel yzai icin tesekkurler hocam.

    En azindan hastalikta Hollanda'yi yakalamisiz.

    YanıtlaSil
  23. Hocam ekonomi bilimi yazınızın konusunu önceden görebilir mi? Yoksa olduktan sonra "Şu şartlardan dolayı böyle olmuştur." mu? der. Yazınızda ki sonucu önceden görüp söyleyen ekonomi bilimi ile uğraşan ekonomistler var mıdır? Siz yazınızın konusunu önceden gördünüz mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 20 yıldır görüyorum ve yapısal reformlara girilmesini öneriyorum. Bu görüşlerime itibar edilmediği için 1997 yılı sonunda göreve geleli 5 ay dolmadan Hazine Müsteşarlığından istifa ettim.

      Sil
  24. Hocam peki, biz o gelen paraları Norveç gibi yapsak, mesela Merkez Bankasında rezerv olarak tutsak ne olurdu?

    Merkez döviz fiyatları her düştüğünde düzenli olarak döviz alımı ile net rezervlerini arttırsa, sonra EU ve ABD tahvilleri alsaydı, nasıl olurdu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O işi Merkez Bankası yapamaz ama biz de o zaman bu paraları koyup geleceğe yönelik bir varlık fonu kurabilirdik mesela.

      Sil
  25. Hocam, Türkiye'nin şu anda yaşadığı krizi net bir şekilde ortaya koymuşsunuz. Ben, iktidar değişikliği olmadan bu krizi aşamayacağımızı düşünüyorum. Sorunu yaratan, sorunu çözemez. Aksi durum, eşyanın tabiatına aykırıdır..

    YanıtlaSil
  26. Hocam bu Norveçliler, o kadar trilyonu ne yapacak?
    Mezara götüremeyeceklerini biliyorlar, bize niye borç vermiyorlar?
    Kim ne veriyorsa %2 fazla verek, bize 200 milyarını versinler.

    Şimdi o trilyonu, Rusya ver bana derse, vermeyecekler mi?
    Nato olmazsa, Rusya onların trilyona çökmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuklarına ve torunlarına devredecekler. Bu kadar net.

      Sil
  27. Tamam anladık. Durum hiç iyi değil.

    Işsizlik verileri korkunç, sanayi üretimi felaket, enflasyon bildiniz gibi, tarim ve tarımsal üretim dip, inşaat ve konut sektörü hiç bu kadar durgun olmamıştı.. ve daha birçok siyasî ve sosyal problem.

    Anlamadigim tüm bu olumsuzluklara rağmen dolar kuru 5,45 e çakıldı kaldı.

    Harçla borçla 40 bin dolar aldim. 9 tl olacak dediler, belki bu arada başımızı sokacak bir daire alırız dedik. Tık yok.

    Hay ben böyle şansın.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz daha bekle

      Sil
    2. boşuna kısa yoldan köşe dönmeyi bekleme; cari açık oldukça dolar talebi olur ancak cari açık verecek ithalat yapılabilmesi için doların görece düşük kalması gerekir; yani dolar fiyatını patlatan cari açıktı şimdi fiyat patlayınca talep azaldı; cari açık muhtemelen dolar kontrollü bir şekilde artarsa (enflasyon ayarında bir yerde), kafa kafaya cari açık vermeyeceğimiz bir yere doğru evrilecek gibi duruyor. yani doları ne patlatacak uzun vadede ona bakmak lazım belki s400 olayı ancak yine de cari açık rakamlarına bakmak lazım; doların uzun vadedeki gidişi cari açıkla izlenebilir. dolar artmaya artar ama patlarmı bir kere daha... imkansız değil ama zor, doları 7'den alıp büyük zarar edenlerin hayali 10 tl ama mb diyorki elinde tl olmayan tlye karşı oynamasın kontrat bitince tl vermem patlatırım, yani manipülasyonda zor... Türkiye muhtemelen 1 yıl içinde daha uygun bir konuma dönecektir ama akıllanmışsak eski hatalar bir daha yapılmayacaktır, yani mesela hammaddeye vergi yok, ama ara malı ve son mala büyük vergi koyulabilir mesela ithalat için, yabancı borç alanın sigortalaması zorunlu olabilir vs... bak avrupaya kahve çekirdeği ithali vergilenmiyor; ancak bitmiş kahve-çikolata ithali son gaz vergileniyor, niye çünkü çikolata üretip satan üstüne katan varda ondan... belki bizde bunun gibi şeyleri özendirebiliriz. Ama çok uzun vadede eğitim sistemimizi her şeyden önce-en acil düzeltmemiz gerekir, finansal okur yazarlık, insan doğası psikoloji, gerçekler-doğrular-çıkarlar arasındaki farkların neler olduğunu vs. bütün bilimlerden hayatı-kendini anlayacak kadar öğretmeliyiz. not: şubat cari açık rakamları doların ucuz kaldığını gösteriyor, muhtelemen son yaşadığımız kısıtlı artış bundan, sene sonu 6'nın biraz altında yıllık enflasyon oranında artmış olur gibi anlaşılıyor. yani cari açık için doların tam değeri 5.4-5.6 arasında duruyor an itibariyle. daha fazlası cari fazla veririz; dolar düşer; daha azı cari açık veririz artar. yazın ne olacak görelim bakalım; turizm cari fazlayı patlatırsa doların en geç bir kaç ay içinde ciddi düşmesine yol açabilir alacaksan o zaman al, satacaksanda cari açığın ve görece krizin en yüksek olduğu noktada satabilirsin. ikinci not: ithalatçılar batmasın diye çalışılacaksa bu iş çok büyük patlar (işte o zaman 10 tl olur); batanların-batacakların çoğu ithale dayalı sektörler olacaktır...

      Sil
  28. Bizim millet te ne hastası olacağını şaşırdı.

    Hocam der Hollanda,
    Biri der Stocholm,
    Öbürü der Estonya Feribotu.

    Kardeşim, yerli ve milli bir hastalığımız yok mu?

    Ne güzel para gelmiş, yemişiz, içmişiz :)

    Basmısız paraları İnşaata,
    Parayı alan patron da basmış paraları leyla'ya...

    Herkes mutlu olmuş, şimdi bize lazım olan tek bir şey var,
    O paraları iç ettiğimizi düzgün bir dil ile alacaklıya anlatmak lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yerli ve milli bir hastalığımız var. Onu da yıllar önce yazmıştık: Bize Bir Şey Olmaz İnancı.
      http://www.radikal.com.tr/yazarlar/mahfi-egilmez/kuresel-kriz-ve-bize-bir-sey-olmaz-teorisi-901744/

      Sil
    2. Hocam saygılar, yazılarınızı büyük bir ilgi ile takip ediyorum.paranın iç değerini enflasyon dış değerini cari açık belirliyor șu anki duruma göre geçmiş yıllarda ki cari açığımız daha yüksekti ama dolar kuru bu kadar yüksek değildi o zamanla şimdinin ne farkı varki kur bu kadar oynak ve yuksek

      Sil
  29. Mahfi hocam hedonik konut fiyat endeksi grafiğinin 2010 yılından başlayanını koyabilirmisiniz. toplam balonun ne kadarının eridiğini daha ne kadar balon kaldığını iyi kötü hesaplayabilmek maksadıyla.

    YanıtlaSil
  30. çok güzel bir yazı tekrardan. Türkiye'nin yaşadığı durumu çok net anlatmışsınız. Ama sosyal bilimlerin özelliği, geçmişte yaşanan durumların biraz da yorumlanmasıdır diye düşünüyorum hocam. Bu yüzden dolayı, geçmişte yaşadığımız zenginlik ilüzyonunun sonucunda sıkıntı çekeceğimiz, o zamanki Türkiye yöneticilerinin ve geleceğe yönelik planlamacılarının bilmesi gereken veya en azından farkında olduğu bir durumdur diye düşünüyorum. Ama popülist propagandalar nedeniyle bu durum göz ardı edilmiş gibi duruyor.
    hocam siz alim adamsınız bilirsiniz, benim kafam karışıyor, bu yapılan ülkeye kötülük değil midir? Bu yüzden de politikacılardan nefret etmek doğal olan değil midir? Ama nefret biraz güçlü bir kelime oldu, en azından sevmemek diyelim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin kendine göre değerlendirmesi var tabii.

      Sil
  31. Merhaba mahfi bey bizdeki yeni dönemde Hollanda hastalığının bir parçası olarak varlık fonunun akıbeti belirsiz olması ve yönetilmesiyle ilgili sorunlar stratejik hatalar sonucu başarısız bir proje olarak görüyorum Türk hava yollarının yeni havalimanı için borçları hissedarlardan devralarak artık borç fonu haline geleceğini düşünüyorum ki varlık fonunun içerisinde ziraat bankası ve halkbank gibi büyük bütçeli şirketlerde var şuanda risk ve getiri dengesi bozulmuş durumda bu şirketlerin ekonominin daha büyük bir hastalığa yakalanmaması için iyi bir mr dan geçmesi gerekiyor ve daha nitelikli eğitimli insanların varlık fonunu yönetmesi gerekiyor sizin görüşünüz nedir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Varlık Fonunun kapatılması gerekiyor. Çünkü borçlanmak ya da mal satmak amacıyla varlık fonu kurulmaz.

      Sil
  32. mahfi hocam grafiğin 2015 yılından itibaren konut fiyatlarının düştüğünü gösterdiğini yazmışsınız. fakat turuncu bölgelere bakıldığında. 2017 ye kadar konut fiyatları artmış konut fiyatları 2017 nisanından itibaren düşmeye başlamış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Grafikte artış değil düşüş var, 2017'den itibaren eksiye geçiş söz konusu.

      Sil
  33. iki türlü insan olduğu anlaşılıyor bu yazıdan: akıllılar ve akilsizlar...

    YanıtlaSil
  34. Aşısı yok mu bu hastalığın?_

    YanıtlaSil
  35. Merhaba mahfi bey bizdeki yeni dönemde Hollanda hastalığının bir parçası olarak varlık fonunun akıbeti belirsiz olması ve yönetilmesiyle ilgili sorunlar stratejik hatalar sonucu başarısız bir proje olarak görüyorum Türk hava yollarının yeni havalimanı için borçları hissedarlardan devralarak artık borç fonu haline geleceğini düşünüyorum ki varlık fonunun içerisinde ziraat bankası ve halkbank gibi büyük bütçeli şirketlerde var şuanda risk ve getiri dengesi bozulmuş durumda bu şirketlerin ekonominin daha büyük bir hastalığa yakalanmaması için iyi bir mr dan geçmesi gerekiyor ve daha nitelikli eğitimli insanların varlık fonunu yönetmesi gerekiyor sizin görüşünüz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence varlık fonu böyle olmaz, o nedenle kapatılması gerekiyor.

      Sil
    2. Varlık Fonu adı tepki çekilmesin diye konmuş.

      Yoksa yapılan kamu kurumlarını oraya toplayıp, tahvil satmak. Kamu bürokrasisinin kararlarını aşmak.

      Parası olan Varlık Fonu kurar, paraya ihtiyacı olan değil.

      Sil
  36. Mahfi hocam,

    Bize (öğrencilerinize) bir söz vereceksiniz:

    "Ölmeyeceksiniz."

    Tamam mı?

    YanıtlaSil
  37. Kerem İNANIR16 Mart 2019 09:31

    Hocam güzel anlatımınız için teşekkürler, maşallah hızınızı yetişmek zor 🙂

    YanıtlaSil
  38. Üstat,

    “Venezuela’da her şeyin petrole dayanır hale gelmesiyle oluştu. Petrol fiyatları düşünce ülke ithalat yapamaz hale geldi.”
    İhracat yapamaz hale geldi olmayacak mı?

    Çok selamlar
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İhracatı hacim olarak değişmez . Petrol fiyatı düşünce İhracat karşılığında ülkeye giren para azalır . Bu para azalınca ithalat yapamaz.Adamların sanayisi yok. En büyük petrol rezervleri kendilerinde diye yan gelip yatmışlar... hoca doğru söylemiş

      Sil
    2. 09.58 parasi bittigi icin ithalat yapamior. Hocanin yazdigi dogru.

      Mahfi hocaya inanmiyorsan, Nasreddin Hocaya inan. Ne diyor Nasreddin hoca, parayi veren dudugu calar. Para yok ithalat yok

      Sil
  39. Bu norveç çok iyi, insancıl bir ülke. Parasını harcamayıp dünyada hangi ülke yatırım yapacak acaba, benim param var onlara versem de kullansalar yatırım yapsalar da kazançlarından bana da pay versinler diye fon yapıyor. Bu norvecin Ankara kadar nüfusu var bu parayı harcasa nereye harcayacak. Silah mı alacak desek ordusu mu var. Fabrika kuracak desek çalıştıracak insanı mı var. Evler yaptırsa kaç aile var evi dolduracak. Egemenlik iddiası mı var dünyada bu paralarla dolap çevirecek.Norveç fonu bir başka ülkeye borç verilecek desek norveçin kaç ülke ile ilişkisi var. Dünya üzerinde etkisi olan bir ülke değil. Bu para kendi ekonomisinde nasıl dönecek. Sokakta dağıtsa küçük bir nüfus birbirleriyle ne alış veriş yapacaklar da bu para bir hareket getirecek. Biz parayı o kadar kutsamışız ki insan faktörünü düşünmüyoruz. Para bir araçtır. İnsan gücü olan egemenlik peşinde koşan ülkeler bu paralarla diğerlerine karşı siyasi askeri vb. üstünlük sağlamaya çalışır. Almanyanın da trilyon dolarları var ama bunu üstünlük kurmak için harcıyor.
    İmf nin politikaları sonucu TL nin değer kazanması ithalatın artması bizim dış borçlarımızın yükselmasi ekonomimizin bağımlı hale getirilmesi amacını taşıyordu. Bu İmf den gelen paralarla bir fabrika tarım hayvancılık VS kurulduğunu duyan var mı. Adam sana borç veriyor sen bu borçla tekrar yurt dışından ithalat yapıyorsun. Onun parasıyla onun mallarını alıyorsun verilen borç da hanene yazılıyor. Kısa süren bu zenginlik hissi bundan kaynaklanıyor.Borcu ödemeye gelince de bu borçlar üretime gitmediğinden ödeyecek kaynak bulamıyoruz. Tekrar borç biraz rahatlık ardından daralma. Bunun günahı da zavallı halkımın boynuna. Sen yerken iyiydi deyip geçiliyor halka.
    Ben İmf den gelen paranın ekonomiye zarar verdiğine katılırım paralarılazım değil. Ancak norveç gibi doğal kaynaklardan gelen paranın ne zararı olabilir. Yatırım yapılır üretime aktarılır ekonomi canlanır ürettiğini satar borcunu dersin. Üretimin senin olur sadece payını bölüşürsün. Bunu yaptırmıyorlar. Norveç'e de yaptırmazlar. Derler ki Norveç'e paranı borç alıp bununla tüketim yapmak isteyene borç ver ama üretim yapmak için senden para isteyene sakın borç verme yoksa seni de karıştırırız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer o para norveçte piyasaya verilirse
      1-) tıpkı merkez bankası para basmış gibi enflasyon artar
      2-)norveç parası değerlenir . Para değerlenince ithalat artar ihracat ve yerli piyasaya üretim yapan firmalar batar. Dışa bağımlılık gelişir. Norveç en doğrusunu yapıyor..

      Sil
    2. Zenginin mali zugurdun cenesini yorar. O kadar parasi olan ne yapacagini bilir.

      Sil
  40. Hocam bahsettiğiniz duruma acı reçete yazarsak bunun içine emekli maaşlarını düşürmek bile girer. Tüm reçeteler dar gelirliye fatura edilir.

    YanıtlaSil
  41. Yaşadığımız bu süreç Hollanda Hastalığı'ndan daha çok bir "sanayisizleşme" sürecini andırıyor. Nitekim bunun ilk belirtilerinin hissedildiği geçmişte belirlenmişti. Bu konuda yapılan bir araştırmada 10 yıl öncesinden bu gelişmeye dikkat çekildiğini görebilirsiniz. Bu çalışmayı okumakta yarar var. I. Siklar - O. Tonus, "Is it possible to deindustrialize before industrialization? The Turkish case", June 2007, Ekonomický c̆asopis, 55(6):594-611.

    YanıtlaSil
  42. Mahfi Hocam
    İstanbul da yaşayan biri olarak, işe gittiğim günlerde trafiği gördükçe “işte varlık kuyrukları diyorum” yanılıyor muyum. Millet zengin bir ben fakirlik çekiyor muşum gibi geliyor. İşsizlik arttı deniyor, teknoloji geliştikçe işgücünün azalması normal değil midir. Herkes halinden memnun gibi sahil yolu tıklım tıklım. Halk geziyor millet mutlu...

    YanıtlaSil
  43. Hollanda hastalığı değil seçim hastalığı var bu ülkede.

    Ülke gündeminden seçimler eksik olmuyor. Bu durumda iktidarın da muhalefetin de tek amacı seçim kazanmak oluyor . Muhalefet çılgın vaadlerde bulunuyor iktidar da iktidarı kaybetmemek için buna uymak zorunda kalıyor. Amaç ekonomiyi düzeltmek değil seçim kazanmak olunca verilen seçim tavizlerinden dolayı ekonomi sürekli bozuluyor.

    Çözüm:
    Seçimler 7 yılda bir yapılır
    Tüm seçimler Reis-milletvekili-belediye başkanlığı-muhtarlık v.b. aynı seçimde yapılır.

    Bu şekilde ülke gündeminden seçimler kalkar. İktidar yapısal reformlara odaklanacak.Devlet çok sıkı tasarruf tedbirleri uygulayarak faizleri düşürecek .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kadar yorum okudum, en aklı başında ve yapıcı yorum sizin.

      Sil
  44. Hocam malcolm frank' in makineler herşeyi yaptığında biz ne yapacağız kitabını okudunuz mu? Biraz okumaya başlayınca insanı endişe sarmıyor değil. Sizce önümüzdeki yakın gelecekte devasa bir işsizlik ordusu oluşur mu bu değişime ayak uyduramayan ülkelerde. Bence insanlar bu konuda yeterince bilinçli değil. Hâlbuki bu yenilikler büyük değişimleride beraberinde getirecek ve getiriyorda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbirşey olmaz.

      Teknoloji yönünden en ileri ülkeler, işsizliğin en az olduğu ülkeler..

      Örn: Abd'de işsizlik %3 gibi en iyi düzeylerde. Japonya'da ise fabrikalar kapanıyor neden mi? İşçi bulamadıkları için..

      Marks ve türevi ekonomistler baştan aşşağıya hatalaydılar ve hayat her zaman onları yanlışladı...

      Teknolojinin ve bilimin ilerlemesi yeni iş sahaları yarattı ve yaratacak bu da işsizliği daha da düşürecek .

      Ekonomiyi anlamak için Adam Smith , Ayn Rand okuyun derim..

      Sil
  45. Seçim ne kadar sık olursa olsun 16 yıldır iktidarda olan bir parti var ve yapısal reformlar yok. Daha doğrusu bizim anladığımız anlamda yapısal reform yok. Belki herkesin anladığı yapısal reform farklıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam adam haklı. Bu ülkede neredeyse 2 yılda bir seçim yapılıyor bu sebeple iktidar sürekli devlet kadrolarını gerekli gereksiz dolduruyor bu da bütçe açığını arttırıp faizleri ve faiz giderlerini yükseltiyor.

      2018 faiz gideri 70 milyar 2019 faiz gideri tahmini 110 milyar. Belki gerçekleşecek tutar 150 milyar..


      Devlette gereksiz yere işe alınan 1 kişi,özel sektörde 4 kişinin işsiz kalmasına sebep oluyor . Sonuçta kısır döngüyle devlet işsizliği düşürmek için herkesi devlette istihdam ediyor ve o devlet batıyor ve tamamen dış güçlerin kontrolüne giriyor.

      Buna da Yunanistan hastalığı diyorum ben.

      Sil
  46. Nedir bu yapisal reformlar.hukukun üstünlüğü şeffaflık diyorsunuz da dünyada en fazla sermayeyi çeken yatirim alan fabrikalar açılan ülkelerden biri olan Çinde de hukuk öyle çok üstün falan değil. Bu yapisal reform dediğiniz nedir. Ben bu dediğinizi tam olarak anlayamiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin 100 yıldır aynı durumda ve herkes onu öyle biliyor. Biz ise her geçen gün eski konumumuzdan uzaklaştığımız için bizi geriye gidiyor diye görüyorlar. Benim yapısal reformdan neyi kastettiğimi anlamak istiyorsanız bu blogda yapısal reformlar konusunda yazdığım yazıları okuyun.

      Sil
  47. Sayın Eğilmez,

    Atatürk'ün şu fotoğrafını daha önce görmüş müydünüz?

    30 Ağustos 1925'te Kastamonu Halk Fırkası binasında konuşma yaparken (dizinin yanında köpeği "Alp" da var)

    (Linklerde virüs yok.)

    1. https://twitter.com/chaosophiaxi/status/1106525730597421058

    2. https://pbs.twimg.com/media/D1srRcyXgAAn_i2.jpg:large

    3. https://pbs.twimg.com/media/D1uWFKBW0AAmlkY.jpg:large

    YanıtlaSil
  48. Bu resmi ilk kez gördüm. Ayrıca Atatürk'ün ütüsüz bir elbiseyle fotoğrafını da ilk kez görmüş oldum.

    YanıtlaSil
  49. Norveç'in başarı hikayesi ile ilgili bir diğer ayrıntı da petrol kaynaklarını hızlı tüketmemeleri. Petrol yataklarının olduğu Kuzey Denizi'ne İngiltere'nin de sahili var. Dolayısıyla İngiltere de yıllarca ciddi miktarlarda petrol ve doğalgaz çıkarmış ancak artık kaynakların sonuna gelmiş durumdalar. Norveç ise petrol fiyatlarının dalgalandığı bilinen bir gerçek olduğu için ve amaçları bu zenginliği gelecek nesillere de bırakmak olduğu için arama ve çıkarma çalışmalarını çok daha kademeli olarak yapmış.

    YanıtlaSil
  50. Bütün sorumluluk yöneticilerde mi? Halkın sorumluluğu yok mu kötü yönetimde?

    YanıtlaSil
  51. Mahfi Bey Merhabalar. Yazınızdan çok istifade ettim. Yazıda kullanmış olduğunuz grafiği ben de oluşturmak istedim, TCMB'nin websitesinden Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE) serisini indirdim. Hem endeks düzeyindeki hem de büyüme düzeyindeki rakamlardan grafikler oluşturdum ancak sizin nominal düzeyde çizdiğiniz gibi bir trend göremedim. Acaba tam olarak grafiği nasıl oluşturduğunuzu öğrenebilir miyim? çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  52. Hocam yazınızı yeni okuyorum. 2002 yılından beri bu hastalığın pençesinde çırpınıyoruz. 2023 yılında diyelim ki doğru söylüyorlarmış, gerçekten de bor çıkarıp ihraç edebiliyormuşuz. Peki bu çalışma ülkeyi Venezuela gibi bir yere dönüştürmes mı?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi