Kayıtlar

Temmuz, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Enflasyon, Faiz, Neden ve Sonuç

Talep enflasyonundan maliyet enflasyonuna gidiş ve faiz artışı Talep artar       arz karşılık verecek kadar hızlı artmazsa         fiyatlar yükselmeye başlar             bu yükseliş devam ederse enflasyona dönüşür                 bankalar mevcut faizle mevduatı tutamaz olurlar          faizler, enflasyona paralel olarak artmaya başlar              faizler artınca finansman maliyetleri yükselmeye yönelir                 maliyet artışları fiyatlara yansır                      fiyatlar yükselir                          enflasyon hızlanır                              faizler tekrar artmaya başlar Özet: Talep artışıyla başlayan gelişmede enflasyon (talep enflasyonu) ilk neden ve faiz artışı sonuçtur. Bu zincir devam ettiğinde faizlerdeki artış finansman maliyetlerini artırmaya başlayınca bu kez faiz neden, maliyet enflasyonu sonuç olmaya başlar.

Faiz Meselesi: Kitap İncelemesi

Faiz nedir? Nereden doğmuştur? Tarihi nedir? Kutsal kitaplar faizi niçin yasaklamıştır? Yasaklanan faiz hangisidir? Riba ile bugünkü faiz arasında bir fark var mı? Bu sorular günümüzde başta İslam dünyası olmak üzere dünyada fazlasıyla kafa yorulan sorular. Kimisi faizi asla yaklaşılmaması gereken bir tabu olarak görürken kimisi de bunun basit bir ekonomik işlem olduğunu ve kiradan farkı olmadığını savunuyor. Son günlerde Faiz Meselesi adlı bir kitabı okuyorum. Kitaba 19 bilim insanı yazılarıyla katkı yapmış (Kitabın künyesi şöyle: Faiz Meselesi: Tarihten Örnek Uygulamalar, Derleyenler: Murat Ustaoğlu ve Ahmet İncekara, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Mayıs, 2019.)

Merkez Bankası Faiz İndirmeli mi?

Şimdiye kadar bana sorulan “Merkez Bankası faizi ne kadar indirir ya da ne kadar artırır?” şeklindeki sorulara hiç yanıt vermedim. Çünkü yanıtını bilmiyorum. Bunun yanıtını bilmem için ya Merkez Bankası’nda bu kararı alan kişilerden birisi veya hükümette en üst düzeyde yetkili karar alıcı konumunda birisi ya da falcı olmam gerekir. Ben hiçbiri değilim. Bu durumda benim yanıtlayabileceğim soru: “Merkez Bankası faizi ne kadar indirir ya da ne kadar artırır” sorusu değil “Merkez Bankası faizi ne kadar indirmeli ya da ne kadar artırmalı” sorusudur. Bu, benim ekonomide ve piyasada izlediğim, gördüğüm, analiz ettiğim verilere ve bilgilere göre olması gerektiğini düşündüğüm oranı söylemem demektir. Bence iktisatçının yanıtlaması gereken soru budur.

Yılın Ortasında Ekonominin Görünümü

Resim
Sanayi üretimi artış eğiliminde ancak bazı önemli sektörler henüz toparlanma eğiliminden uzak görünüyor TÜİK haber bülteninden alınmış olan soldaki grafik takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi yıllık değişim oranlarını gösteriyor. 2018 yılı süresince sürekli gerileyen sanayi üretimi aynı yılın son çeyreğinde eksi bölgeye düşmüş ve yıl sonunda en düşük noktaya geldikten sonra 2019 yılında toparlanma eğilimi göstermeye başlamış bulunuyor. Benzer bir görünüm TCMB sitesinden aldığım verilerle hazırladığım sağdaki grafikte yer alan imalat sanayiinde kapasite kullanım oranlarında da görülüyor. Her iki grafik de sanayi kesiminin dipten dönüş eğilimini sergiliyor.

Konutta Durum

Resim
Birçok kişi TL ile aldıkları konutun fiyatının yükseldiğini görünce kazançlı olduğunu düşünüyor. Oysa aynı tarihte o parayla konut yerine başka bir alanda yatırım yapsaydı sonuç ne olurdu sorusuna göre hesap yapılması gerekir. Biz buna ekonomide “alternatif maliyet” diyoruz. Bir örnekle açıklayayım. 18 Temmuz 2018’de iki kişiden birisi 500.000 TL’ye bir daire satın alıp aynı gün aylık 1.500 TL’ye kiraya vermiş olsun. Diğer kişi de 500.000 TL’yi o tarihteki USD/TL kuru olan 4,80 ile dolara çevirip aynı gün yüzde 3 brüt (yüzde 2,4 net) faizle bankaya yatırmış olsun. Bu iki kişinin bir yıl sonra 18 Temmuz 2019’daki gelir – gider – servet durumu şöyle olur:

Merkez Bankası Bağımsızlığının Evrimi

Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasıyla yeniden gündeme gelen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlığı meselesi iyiden iyiye dallanıp budaklandı ve özünden uzaklaştı. Tartışmalar araç bağımsızlığı, amaç bağımsızlığı ikileminde tıkandı. Oysa Merkez Bankasının bağımsızlığı meselesi özünde kâğıt para basımı konusunda siyasal iktidardan bağımsız olmasıdır. Merkez bankası bağımsızlığı ilk kez David Ricardo’nun 1824’de para arzını sağlayacak olan merkez bankasının harcama yapan hükûmetten farklı bir kurum olması gerektiğini ifade etmesiyle gündeme gelmiştir.

Çin Demokrasiyle mi Büyüdü?

Son günlerde moda olan bir söylem var. Ne zaman demokrasi gelişmenin temelidir, parlamenter sistemden vazgeçmek hata oldu deseniz birisi çıkıyor ve “Çin, demokrasiyle mi gelişti?” diye soruyor. Ya da Güney Kore’nin başarısından söz etseniz “Güney Kore’de demokrasi yok demek ki gelişme için demokrasi şart değil” diyor.  Herhangi bir konuya görmek istediğiniz gibi bakarsanız baktığınız gibi görürsünüz.

Enflasyon Bugün Düşer Yarın Çıkar

Geçen yılın yüksek aylık enflasyonlarının bu yıl tekrarlanmayacağı ve dolayısıyla baz etkisiyle enflasyonda hızlı bir düşüş yaşanacağı görüşü son dönemde ABD ile ilişkilerin düzelebileceği ve Fed’in faiz indirimlerine gidebileceği görüşüyle birleşince piyasada ciddi bir iyimserlik dalgası yarattı. Bir zamanlar yüzde 20 enflasyondan söz edilirken şimdilerde tek haneli enflasyon konuşulur oldu. Bu tahminler, dış gelişmelerin yanı sıra baz etkisi denilen bazı aritmetik hesaplara dayanıyor. Bu çerçevede yaptığım basit bir hesaplamayı aşağıda sunayım. Aşağıdaki tablo TÜFE endekslerindeki değişimlere yani aylık enflasyon ve oradan giderek hesaplanan 12 aylık sonuçlara dayanıyor. Sarı alan henüz sonucunu bilmediğimiz dönemleri gösteriyor. Bu döneme ait aylık ve 12 aylık oranların hesaplaması bana ait. Bu hesaplama çok basit bir varsayıma dayanıyor: Bundan sonraki her ayın enflasyon oranını geçen üç yılın aylık TÜFE ortalamaları olarak aldım. 12 aylık enflasyonlar da buna göre şekillend