tag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post779186723523464427..comments2024-03-28T22:51:18.699+03:00Comments on KENDİME YAZILAR: Nutuk'u Bir Kez Daha OkurkenMahfi Eğilmezhttp://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comBlogger103125tag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-3740902515334866102023-05-29T16:37:17.994+03:002023-05-29T16:37:17.994+03:00Hocam "halkını cehalet ve sefalete teslim ede...Hocam "halkını cehalet ve sefalete teslim eden yöneticiler yok olmaya, cehalet ve sefalete sürükleyen yöneticileri seçen halk ise köle olmaya mahkumdur" sözünü ulu önder Atatürk mü söylemiştir eğer söylemişse de nutukta hangi bölümde geçiyor veya bu sözün Atatürk'ün söylediğine dair kaynak nedirHavanurnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-56541826345242446742017-09-26T15:33:22.817+03:002017-09-26T15:33:22.817+03:00O kadar çok şey gerekli ki. Mesela öncelikle halkı...O kadar çok şey gerekli ki. Mesela öncelikle halkın kültür düzeyinin artırılması ve kolayca kandırılabilir durumdan çıkarılması lazım. Bırakın bu 3 unsurun Kurtuluş Savaşı sonrası Türkiye'sinde mevcut olmasını bunlar şimdinin Türkiye'sinde bile tartışmalı değil mi? Son seçimde gönül rahatlığıyla oy güvenliği vardı diyebiliyor musunuz? <br />Sağ sol çatışmasının bu değindiğiniz meseleyle ilgisi yok. Siz iktisatçısınız bilirsiniz sağ ve sol aslında üretim faktörlerinin mülkiyet yapısına göre şekillenir. Bizim burada ise dine göre şekilleniyor. Onun için bugün bile oturmamış bir demokrasi, siyaset, kültür ortamı varken o gün bunların şekillendiğine inanmak bence mümkün değil. Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-73315259293291296212017-09-26T14:32:55.563+03:002017-09-26T14:32:55.563+03:00Mahfi Bey demokrasinin tecelli etmesi icin ozgur b...Mahfi Bey demokrasinin tecelli etmesi icin ozgur bir ortamda milletvekili adaylarinin halk tarafindan secilmesi, sandiklarin olusturulmasi ve oy guvenliginin saglanmasindan baska ne gereklidir? “Henüz yerleşmemiş bir demokrasi” oldugunu ben sahsen dusunmuyorum. Bu saydigim 3. unsur Kurtulus Savasi sonrasi Turkiye’sinde mevcut degil miydi..<br /><br />M.Kemal doneminde liberal muhalefetin ve ilerici Islam aydinlarinin sindirilmesinin (mecliste yer verilmemesinin) etkilerini once sag/sol catismalari sonrasinda solun sindirilmesi ile sagin atagi seklinde vucut bulduguna inaniyorum. Tabi derin konular bunlar, ben de sizin kadar iyi olmasa da Iktisatciyim ancak tarih okumayi severim :)Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-79047256832857317162017-09-26T11:53:17.863+03:002017-09-26T11:53:17.863+03:00Yıllar önce Nutuk'u okuduğumda ben de sizin gi...Yıllar önce Nutuk'u okuduğumda ben de sizin gibi düşünürdüm. Yıllar geçip de Türkiye'de ortaya çıkan oluşumlara bakınca Nutuk'u tekrar okuma ihtiyacı duydum ve bir kaç kez zaman farkıyla tekrar okudum. Olaylara ve gelişmelere, ülkeyi geriye götürme istek ve baskılarına baktıkça Atatürk'ün o gün ne kadar haklı olduğunu daha açık olarak gördüm ve anlattıklarında haklı olduğu kanısına vardım. <br />Demokrasi konusunda haklısınız ama henüz yerleşmemiş bir demokraside bu dediğiniz gelişimin tamamen tersine döneceği ve ülkeyi gerilere taşıyacağı da çok net görünmüyor mu? Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-2717583964848658632017-09-26T10:43:38.770+03:002017-09-26T10:43:38.770+03:00Mahfi Bey aslinda cok okuyan ve arastiran bir kisi...Mahfi Bey aslinda cok okuyan ve arastiran bir kisi oldugumu dusunuyorum. Nutuk’ta dediginiz ifadeler ve vurgular var, haklisiniz. Ancak M.Kemal’in kendisinin kaleme aldigi Nutuk’un ne derece tarafsiz oldugu tartisilir, bu konuda siz de bana hak veriyorsunuzdur umarim. Bununla birlikte Nutuk’ta dikkat ederseniz M.Kemal, kendisine muhalif olan kisilerin neredeyse tamamini “vatan haini”, “parali usak”, “adi bir kisi”, “zavalli” gibi ifadelerle tanimlar. Malesef bu politik uslup gunumuze kadar hizini kaybetmeden geliyor. Ancak, bu kisilerin gercekten “zavalli” veya “vatan haini” mi oldugu yoksa M.Kemal ile fikir ayriligina dustukleri icin bu sekilde mi nitelendirildikleri tartisma konusudur. <br /><br />Bircok farkli kaynak (Nutuk haricindeki), TCF’nin hilafet ve saltanak yanlisi olmaktan ziyade, tek adam cumhuriyetine karsi oldugu icin kapatildigini ileri surmekte. <br /><br />Ornegin K.Karabekirin anilarindan bir alinti yapiyorum:<br /><br />“Gazi ‘ben muhalif istemiyorum’ diyerek kendisine kavlen ve tahriren en cok sadakat gosterenleri ve 1. Meclis’te fiiliyatiyla bu emiyeti kazananlari ve butun karargahinin mensuplarini namzet gosteriyordu. Ben de boyle bir emre uyan meclisle, dunyaya hakim Itilaf devletlerinin emniyetini kazanamayacagimizi ve dahilde de hurriyet mefhumumunu kaldiramamayacagimizi ve belki daha siddeli bir mhalefete yol acilacagini soyleyerek secim komitesinden ayrildim”. Bu ifadelerde bulunan kisi, sizce hilafet ve saltanat yanlisi midir?<br /><br />Ayrica TCF’nin parti programina da baktigimda, saltanatci veya cumhuriyet karsiti bir ifade goremedim. Ornegin Zurcher “Terakkiperver Fikra” adli kitabinda, partinin programi detayli sekilde aciklanmis. Tum maddeleri buraya yazmayacagim ancak daha 1. maddede, partinin amacinin liberalizm ve halkin demokrasisi oldugu acik sekilde ifade ediliyor.<br /><br />Benim ozet olarak demek istedigim sey, M.Kemal’in “.. birçok arkadaşıyla yolları ayrılmış buna karşılık doğru bildiği yolda ilerlemekten hiç dönmemiş” oldugunun gercek oldugu, bunun da yanlis bir tavir oldugudur. Demoktasilerde muhalif dusunceler carpisir ve ortak cikarimlar yaratilir, en azindan ideal olan budur. Kisinin dogru bildigi yolda kimseye kulak asmadan ilerlemesi, muhalif ve ters dusuncelere kulak asmamasi hatta bu muhalif kisileri agir sekilde cezalandirmasi yanlis sonuclar dogurur. Ne yazik ki, bugun halen bu tavri siyaset sahnelerinde gormekteyiz.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-49730482333705289472017-09-26T06:26:12.926+03:002017-09-26T06:26:12.926+03:00Nutuk'ta (son sayfalara yakın) "Cumhuriye...Nutuk'ta (son sayfalara yakın) "Cumhuriyet Sözünü Söylemeye Rauf Beyin Dili Varmıyordu" başlıklı bölümden itibaren okursanız Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın aslında hilafet ve saltanatı geri getirme amacıyla kurulduğunu göreceksiniz. Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-52199189226340368672017-09-25T22:28:24.576+03:002017-09-25T22:28:24.576+03:00Okuyun. Size anlatılanlarla değil kendi okudukları...Okuyun. Size anlatılanlarla değil kendi okuduklarınızla fikir edinin. Tek taraflı okumayın. Hem bu adamların anılarını okuyun hem de başkalarını. Sonra kendi düşüncenizi oluşturun. Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-16790843903133044732017-09-25T21:09:22.719+03:002017-09-25T21:09:22.719+03:00Benim bildigim M.Kemale yakin olan isimlerden bazi...Benim bildigim M.Kemale yakin olan isimlerden bazilari (Kazim Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cenesoy, Refet Bele, Adnan Adivar) gibi isimler M.Kemal ile bazi konularda (ozellikle tek adam rejimi, bazi zumrelere ayricalik taninmasi, muhalifler) ayri dustukleri icin Terakkiperver Cumhuriyet Firkasi altinda toplanirlar. 1925 yilinda ansizin polisce basilir ve tum subeleri kapatilir. Turkiye sovyet rusyasi ve Italyadan sonra yeryuzundeki ucuncu Tek Parti cumhuriyetine sahip olur. Cogu M.Kemalin yakin arkadaslarindan olusan partinin 24 uyesinin hepsi tutuklanir, bunlardan 6si asilir. Digerleri surgun cezasina carptirilir. Karabekir ve Refetin idami karari ordudan gelebilecek tepkilerden dolayi beraate cevrilir. Mahfi Bey benim bilgim bu dogrultuda, siz ne dusunuyorsunuz?Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-20254355229767462612017-09-25T18:08:41.272+03:002017-09-25T18:08:41.272+03:00Rıza Nur'u unutmuşum. O da 1942'de vefat e...Rıza Nur'u unutmuşum. O da 1942'de vefat etti.Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-59348030140295784612017-09-25T17:58:40.641+03:002017-09-25T17:58:40.641+03:00Tabii anlatabilirim. Hepsi Atatürk'den daha uz...Tabii anlatabilirim. Hepsi Atatürk'den daha uzun yaşadılar. Rauf bey (Orbay) 1964 yılında vefat etti, Fevzi (Çakmak) paşa 1950'de vefat etti, Kazım Karabekir 1948'de vefat etti. Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-61037203393427732182017-09-25T16:53:39.255+03:002017-09-25T16:53:39.255+03:00Mahfi Bey, yazinizda "Birlikte başladıkları m...Mahfi Bey, yazinizda "Birlikte başladıkları mücadelede birçok arkadaşıyla yolları ayrılmış buna karşılık doğru bildiği yolda ilerlemekten hiç dönmemiş" seklinde bir ifade kullanmisiniz. M. Kemal ile gorus ayriligi yasayan yakin arkadaslarin baslarina neler geldigini kisaca anlatabilir misiniz?Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-48357302457034168982017-09-20T21:49:57.547+03:002017-09-20T21:49:57.547+03:00M.K.ATATÜRK sadece askeri değil iktisadi olarak da...M.K.ATATÜRK sadece askeri değil iktisadi olarak da bir dâhidir bence. onun yaptıklarının yarısını bugünkü devasa finansman imkanlarıyla yapamayanlar hatta yaptıklarını ucuza babalar gibi satanlar bu millet yüzünden başımıza kral kesildiler. bu millet ATATÜRKE yaptığı ve bazı geçmiş değerli siyasetçilere yaptığı vefasızlıklarının bedellerini ağır biçimde ödeyecektir er ya da geç inşallah!.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-91712872717532763202017-09-20T21:46:53.151+03:002017-09-20T21:46:53.151+03:00bence %20 den bile fazladır. çözüm süreci denen çö...bence %20 den bile fazladır. çözüm süreci denen çözülme süreci Ergenekon-balyoz süreçlerinde aslında bazı hainleri zaten gördük. öcalana sayın çekenleri gördük. Mehmetçik için bir damla gözyaşı dökmeyip rabia işaretleriyle arap milliyetçiliği yaparak ağlayanları gördük. bunların hepsi zaten haindir. Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-48231181147785986262017-09-20T21:36:29.604+03:002017-09-20T21:36:29.604+03:00özellikle de troller bu genellemelerin tam merkezi...özellikle de troller bu genellemelerin tam merkezindedir.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-88525166983236597802017-09-20T21:35:19.477+03:002017-09-20T21:35:19.477+03:00zaten bop dediğimiz türkiyemizi Araplaştırma yani ...zaten bop dediğimiz türkiyemizi Araplaştırma yani vahhabi-selefi kültürüne yeni merkez haline getirme projesi değil midir?. Anadolu islamını silip bu topraklara İngiliz yapımı islamı yerleştirmek değil midir?. küreselleşmeci anlayışın ürünü islam da budur işte. bugünkü anlayış, abdestli kapitalist anlayışıdır. sözde islamla kapitalizmi uyumlulaştırma özdeş hale getirme anlayışıdır. laik-seküler anlayışı silmek anlayışıdır. orta çağın avrupasının sözde islami versiyonunu türkiye merkezli olarak yerleştirmektir. giderek Britanya hanedanlığının sömürgesi haline geliyoruz ve birileri de sözde sömürge valisi olacaktır. karl marx ne güzel de söylemiş: din, toplumların afyonudur.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-84888881868483186952017-09-20T04:50:18.292+03:002017-09-20T04:50:18.292+03:00"Atatürk’ün son yıllarında çekilmiş fotoğrafl..."Atatürk’ün son yıllarında çekilmiş fotoğraflarında gözlerindeki o yorgun ifadenin nedeni de bu olsa gerek. Bu kadar mücadeleyle geçmiş bir yaşamın yorgunluğunun ve yaşanan ihanetlerin yüze ve özellikle gözlere vurması kaçınılmaz. "<br /><br />Kanımca kendisinden sonra kurduğunun yıkılacağını da görmüş olmalı.<br />Çünkü vatan hainleri o zaman da vardı, şimdi de var.<br />O zaman da normal vatandaş (1 avuç insan hariç) düşmana tepki vermiyordu, şimdi de ülke topraklarını peşkeş çekene tepki vermiyor.xerxesguneshttps://www.blogger.com/profile/10633651264741445207noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-37758778216295242762017-09-19T12:40:29.085+03:002017-09-19T12:40:29.085+03:00Paylaşım için teşekkür ederim.
Asıl deliler bu ger...Paylaşım için teşekkür ederim.<br />Asıl deliler bu gerçeklerin yalan olduğuna inandırılanlar ne yazık ki.Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-88799366481333200282017-09-19T12:23:31.320+03:002017-09-19T12:23:31.320+03:00Sorularımı bitirip veda etmek üzere ayağa kalktığı...Sorularımı bitirip veda etmek üzere ayağa kalktığımda dedi ki:<br /><br />-"Biraz daha oturunuz lütfen."<br /><br />Oturdum. Şöyle bir konuşma geçti aramızda:<br /><br />-"Soracağınız sorular bitti mi?"<br /><br />-"Bitti Paşam."<br /><br />-"Bu vatan içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasıl kavuşturulur? diye bir soru sormanızı beklerdim."<br /><br />- "Af buyurunuz Paşa hazretleri, bugün içinde bulunduğumuz bu şartlardan bu vatanın kurtulmasını en uzak ihtimalle dahi mümkün görmediğim için böyle bir soru sormadım."<br /><br />- "Siz gene de böyle bir soru sormuş olunuz, ben de cevabımı vereyim, fakat yazmamak şartıyla."<br /><br />- "Zatıalinizi dinliyorum Paşa hazretleri."<br /><br />-"Bakınız Cevat Beyefendi, sizin imkânsız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bugün herhangi bir teşkilatçı Anadolu’ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa bu yurt kurtarılabilir. Heyecanlanmıştım. Birinci Dünya Savaşı süresince gücümüzü öylesine tüketmiştik ki elimizde hiçbir şey kalmamıştı. Harplerden sağ kalanların ise ayakta duracak hâlleri yoktu."<br /><br />-"Nasıl olur Paşa’m?" diye yerimden fırladım. <br />Paşa sakindi:<br /><br />-"Hatıranızdan geçenleri tahmin ediyorum, dedi; doğrudur. Görünüş tamamen aleyhimizde. Ama düşmanlarımız olan bu büyük devletlerin bir de iç yüzleri var."<br /><br />-"Nasıl Paşam?"<br /><br />-"Anlatayım. Siz sanıyor musunuz ki savaşı kazanmakla müttefikler aralarındaki bütün sorunları çözmüşlerdir. Aralarındaki asıl rekabet şimdi başlayacaktır. Asırlarca birbirleriyle boğuşan Fransızlarla İngilizleri ortak düşman tehlikesi birleştirdi. Şimdi o eski rekabet, bıraktıkları yerden tekrar başlayacaktır. İtalya’nın da başı dertte. Onlar da her an bir iç karışıklık yaşayabilirler. Sonuçta, Anadolu’da başlayacak bir millî direnişle hiçbiri mücadele edecek durumda değildir. Böyle bir mücadelenin tam sırasıdır."<br /><br />-"Paşam, millî direniş... Güzel, ama neyle? Hangi askerle, hangi silahla,hangi parayla? Malesef Paşa’m, kupkuru bir çölden farksız oldu bu güzel vatanımız."<br /><br />-"Öyle görünür Refii Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir hayat çıkarmak lazımdır. Çöl sanılan bu âlemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk milletidir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur."<br /><br /><br />Mustafa Kemal’e veda ettim; matbaaya geldim. Ne kafam almıştı ne mantığım. Daha doğrusu anlattıkları bana deli saçması gibi gelmişti. Matbaada arkadaşlar anlat diyorlardı; neler söyledi?<br /><br />Anlattım:<br />Şu sıralar Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, vatan bağımsızlığına kavuşur, millet de özgürlüğüne kavuşurmuş, anladınız mı arkadaşlar?<br /><br />Bu deli değil, zırdeliymiş.<br />O günlerde, o şartlar içinde İstiklal Mücadelesi’ne atılıp Türkiye’yi kurtarmaktan söz edenlere karşı herkes benim gibi düşünürdü. O günlerde böyle düşünen tek adam oydu; tek adam!<br /><br />Samsundan Önce Bilinmeyen 6 ay, ALEV COŞKUNAnonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-54690021087625365992017-09-19T12:22:47.741+03:002017-09-19T12:22:47.741+03:00Padişahla Son Buluşma
“Yıldız Sarayı’nın ufak bir...<br />Padişahla Son Buluşma<br /><br />“Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahdettin’le âdeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında dirseğini dayamış olduğu bir masa, üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi’ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu: Birbirine paralel hatlar üzerinde düşman zırhlıları! Bordalarındaki toplar sanki Yıldız Sarayı’na doğrulmuş! Manzarayı görmek için başımızı sağa sola çevirmek kafi (yeterli) idi. Vahdettin hiç unutamayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:<br /><br />-Paşa, Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilave etti), tarihe geçmiştir.<br /><br />Bunları unuttun, dedi; asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa; devleti kurtarabilirsin!”<br /><br />Yukarıdaki bu paragraf Atatürk’ün kendi anlatımından aynen alınmıştır. Ne var ki, Vahdettinci yazarlar bu paragraftan büyük sonuçlar çıkarırlar. Padişahın bu sözlerini öne sürerek Mustafa Kemal’e “vatanı kurtarma” görevi verdiğini belirtirler. Bu sözleri bir belge olarak gösterirler.<br /><br />Ancak Mustafa Kemal’in bu sözler karşısında ne düşündüğünü ele almazlar, orasını es geçerler…Mustafa Kemal Vahdettin’in bu sözleri karşısında bir an tereddüt geçirdi. Anılarında şöyle diyor:<br /><br />Şaşırdım Kaldım<br /><br />“Bu son sözlerinden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle samimi mi konuşuyor? O Vahdettin ki yabancı hükümetin yüzüncü derece aletleri ile temas arayarak, devletini ve saltanatını kurtarmaya çalışıyordu. Bütün yaptıklarından pişman mı idi? Aldatıldığını mı anlamıştı? Fakat böyle bir tahmin ile başka bahislere girişmeyi tehlikeli saydım. Kendisine basit cevaplar verdim:<br /><br />– Hakkımdaki teveccüh ve itimada arz-ı teşekkür ederim (şahsıma gösterdiğiniz güvene teşekkürlerimi sunarım). Elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime emniyet buyurunuz.”<br /><br />Mustafa Kemal bu yanıtları verirken kafasındaki “bilmeceyi de” çözmeye çalışıyordu, şöyle diyor:<br /><br />“Kafamdaki muammayı da (bilmeceyi) halletmeye uğraşıyordum. Çok iyi anladığım, veliahtlığında, padişahlığında bütün his ve fikirlerini, temayüllerini (eğilimlerini), sahtekarlıklarını tanıdığım adamdan nasıl yüksek ve asil bir hareket bekleyebilirdim? Memleketi kurtarmak lazımdır, istersem bunu yapabilirmişim. Nasıl? Hemen hüküm verdim: Vahdettin demek istiyor ki, hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek dayanağımız İstanbul’a hâkim olanların siyasetine uymaktır. Benim memuriyetim, onların şikayet ettikleri meseleleri halletmektir. Eğer onları memnun edebilirsem, memleketi ve halkı, bu siyasete karşı gelen Türkleri de yola getirirsem, Vahdettin’in arzularını yerine getirmiş olacaktım.”<br /><br />Mustafa Kemal hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde hemen yanıt verdi:<br /><br />“- Merak buyurmayın efendimiz, nokta-i nazar-ı şahanenizi (çok güzel görüş açınızı) anladım. İrade-i seniyeniz (pâdişah buyruğu) olursa…hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızı bir an unutmayacağım.”<br /><br />Samsun'dan Önce Bilinmeyen 6 Ay<br /><br />Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-42097793524895352452017-09-19T11:57:15.558+03:002017-09-19T11:57:15.558+03:00Ali Fuat Cebesoy anılarında Mustafa Kemal'in m...Ali Fuat Cebesoy anılarında Mustafa Kemal'in misakı millî sınırlarını daha okul yıllarında kafasında belirlediğini söyler. Şam'ı savunması istendiğinde doğal sınırlara çekilerek savunma yapması bunun en büyük ispatı. Zira Filistin Gazze Suriye içindeki savaşlarda Osmanlı ordusu Araplar tarafından arkadan vurulur. Geri çekilen askerleri Araplar köylerde (köylü) yakalayıp öldürürler. Ayrıca İngilizler Mustafa Kemal'in kurtuluş savaşını aslında Mondros mütarekesi sonucu iskenderuna çıkmak isteyen İngiliz ordusuna saldırı emri vermesi ve Suriye'den çekilen Ordu'nun silahlarını teslim etmemeleri, askeri terhis etmeden ilerisi için Anadolu içlerine yönlendirmesi ile daha 1918 kasımında başlattığı kabul eder.(Samsun'dan önce bilinmeyen 6ay ) <br />Bu Güzel yazı için çok teşekkürler.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-65511742256930570482017-09-19T02:49:11.084+03:002017-09-19T02:49:11.084+03:00'Savunma bir çizgi üzerinde değil, bir yüzey ü...'Savunma bir çizgi üzerinde değil, bir yüzey üzerinde yapılacaktır. O yüzeyde bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz. Büyük küçük her birlik, ilk durabildiği noktada tekrar düşmana karşı cephe kurarak savaşı sürdürür. Yanlarındaki birliklerin çekilmek zorunda olduğunu gören birlikler onlara bağlı olmaz. Bulunduğu yerde sonuna kadar direnmeye mecburdur.' bu dahiyane taktik bazı yerlerde tam karşılığı olmasa da yanılıyorsam bazı kaynaklarda 'yakıp yıpratma taktiği' diye de geçer çünkü düşman sürekli içe çekilerek yıpratılır ve hem moralman hem fiziken çökertilir.çünkü belirli bir hat kalmıyor her alanda savunma yapıyor ve vatanın her karışını gerçek anlamda kanla boyuyorsunuz.bir karış bile ilerlemekte zorlanan düşman gün be gün eriyor ve desteğini de kaybediyor. ayrıca bir nevi düşmanı yanıltma taktiğidir de çünkü hat savunması olsa belki ankaraya meclise kadar düz olan bir yeryüzü şeklimiz var ve düşman bu hattı geçtik mi önümüz açık diyor ama bir bakıyor ki durum öyle değil hatta ordu sakaryanın doğusuna çekilirken artık savaşı türkler kaybetti dedikoduları bile yayılır hatta savaş öncesi ve sırasında meclisi kayseriye taşıma fikirleri bile ortaya atılmıştır ancak o dönem bütün orduların yaptığı hat savunmasından satıh savunmasına geçiş düşmanı da şaşırtmış,zaman kazandırmış ve en nihayetinde de alt etmiştir.bu taktiği zaten yakın çağda ilk olarak napolyona ve yine 2.dünya savaşında da hitlere karşı yine ruslar kullanmıştır.her ordunun yapabileceği ve her komutanın da yönetebileceği türden bir taktik değildir ancak savaşmayı değil ölmeyi emredebilen komutanlar ve bir saniye bile düşünmeden ölmeyi göze alabilen bir ordu ile yapılabilecek türden bir taktiktir.zaten bu sebeptendir ki dönemin ingiliz başbakanı lloyd george 'Yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki 20. yüzyılın dahisi Türklere nasip oldu ve kader onu bizim karşımıza çıkardı. Elden ne gelebilirdi?'.der.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-86918155745660212942017-09-18T19:30:22.173+03:002017-09-18T19:30:22.173+03:00Bizler burada Nutuku tartisirken Malatya Belediyes...Bizler burada Nutuku tartisirken Malatya Belediyesi sehir hatlarinda 2 adet adina trambüs dedikleri ve sadece kadinlarin binecegi otobüsü sefere koymus bile.<br /><br />2017 Türkiyesi bu beyler.. siz istediginiz Kadar ilimden bilimden, iktisattan, hukuktan, esitlikten özgürlükten ve insan haklarindan bahsedin. sayfalar dolusu binlerce yazi yorum ve kitap yazin. Bu millet tercihini yapiyor ve uyguluyor. <br /><br />Düsünebiliyormusunuz siz, simdi Malatyada bu pembe otobüslere binmeyip erkeklerin de oldugu otobüse binecek kadinlarin halini.. onlara bakislari. degerlendirmeleri.<br /><br />Avrupanin ve gelismis dünyanin tüm temel yada lüks ihtiyaclarini karsilayacak ürünlerini milyarlarca Dolar borclanarak alip tüketeceksin, fakat kadinlarini ortadogunun dinci ve gerikalmis ülkelerin sartlarinda 4. sanayi devrimine hazirlayacaksin.<br /><br />Deveyi Alan Arabistani bile gecmis. <br /><br />göreceksiniz bu uygulama mantar gibi yayilacak.<br /><br />hadi gecmis olsun.<br />Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-16896923155050099792017-09-18T17:58:22.343+03:002017-09-18T17:58:22.343+03:00Çoğunu aldım zaten.Çoğunu aldım zaten.Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-31170525984652774912017-09-18T17:58:07.609+03:002017-09-18T17:58:07.609+03:00Ben İngiltere'deyken okumuştum Grey Wolf'u...Ben İngiltere'deyken okumuştum Grey Wolf'u. Atatürk'le ilgili çeşitli suçlamaları da içerdiği için yasaklanmış görünse de dediğiniz gerekçeler daha önemli yasaklama nedenleriydi sanırım. Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-81767370615832834452017-09-18T17:56:02.851+03:002017-09-18T17:56:02.851+03:00Gerçekten de öyle. O tarihte son derecede sınırlı ...Gerçekten de öyle. O tarihte son derecede sınırlı sayıda telgraf bağlantısı olduğu düşünülünce işin zorluğu çıkıyor ortaya.Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.com