tag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post4785158897751521402..comments2024-03-28T21:11:01.694+03:00Comments on KENDİME YAZILAR: Kritovulos Tarihi'ni Okumanın Tam ZamanıMahfi Eğilmezhttp://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comBlogger135125tag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-54351230459684260702023-08-22T11:37:38.087+03:002023-08-22T11:37:38.087+03:00Ege'de milyonlarca dönüm(6 milyon dönüm, 3 mil...Ege'de milyonlarca dönüm(6 milyon dönüm, 3 milyon dönüme yakını İngiliz vatandaşlarının) arazi, Sultan Abdülaziz'in çıkarmak zorunda kaldığı (İngiltere'den para istemişti. İngiltere'de toprak satışı serbestiyeti istemişti) 7 SAFER Kanunu ile mülkler satılmıştır.(Aynı bugünkü durum) Bu kanun 1914 yılında iptal edilmiştir. Tabi araziler kişilerin tapulu mülkü olarak onlarda kalmıştır. Neden Gavur İzmir denilir bir de buradan sorgulayınız. Tabi ilk satış 1854 Kırım Savaşı sırasında Abdülmecid'in aldığı borç paraların ödemesinin iyileştirilmesi karşılığı satılmıştır. Bugün oralarda fazla bir şey yapılamıyorsa, belki de satılan mülklerin sahiplerinin izni gerektiğindendir. Avrasyaf.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-23448347578284808522022-05-11T16:25:23.430+03:002022-05-11T16:25:23.430+03:00İstanbul'un Fethi ile ilgili ilk kaynak gerçek...İstanbul'un Fethi ile ilgili ilk kaynak gerçekten de budur fakat aynı kitapta Osmanlının soyu Ahemeniş İmparatorluğu ve Persler filan diye de gösterilir, yani bu kitapta yazılan her şeyi mutlak doğru olarak kabul edebileceğimiz bir kaynak değil. Batılı kaynaklarda dahi bu tarihçinin bir çok şeyi abarttığı yazılıdır.<br />Bunun en büyük kanıtı olarak da katledildiler denilen bazı asilzadelerin daha sonra Osmanlı Tebaasına geçip devlette önemli mevkilere getirilmesi gösterilir. Evet savaşa katılmamış fakat şehri savaş döneminde terk etmemiş bazı asilzadelerden bahsediyorum, kendilerinin tek tek isimleri dahi bellidir, O savaştan sağ olarak kurtulan bir çok insan olmasına rağmen Kristo efendinin söylediklerini doğrulayan ikinci bir kaynak hiç bir zaman ortaya çıkmamıştır.<br /><br />Yine kitapla ilgili bazı çelişkiler olduğu da çok açıktır, neymiş Fatih 3 gün yağmaya izin vermiş ama şehrin yakılıp yıkılmasını görünce üzülüp durumu engellemiş, zaten bu bile başlı uydurma tarih olduğunu gösteriyor, 53 gün boyunda süren bir savaş, o dönemde tarihin gördüğü en büyük top ve gülleleri ile şehir zaten mahvolmuş, mancınıklardan etrafı yakacak maddeler atıldığı kesin olarak bilinen bir şey, Fatih tüm bunlar yapılırken üzülmedi de, askerler 3 gün yağmaya girince üzüldü ve yağmayı durdurdu öyle mi?<br /><br />Bakın bu kitapta özellikle günümüz Yunanlıların bayılacağı şeyler yazmaktadır lakin onların bir çok tarih profesörü bile Kristobulos'u abartıyı seven, çok güvenilmeyecek bir tarihçi olarak görür. <br /><br />Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-58705541028989879322020-07-26T19:28:46.236+03:002020-07-26T19:28:46.236+03:005. Düşman askerlerini yakmak veya cesetleri üzerin...5. Düşman askerlerini yakmak veya cesetleri üzerinde tahribat yapmak yasaktır. (Buhârî, Cihâd, 149; Müslim, Cihâd, 3)<br /><br />6. Düşman tarafın kadınlarına tecavüz etmek ve onlarla gayri meşrû ilişki kurmak yasaktır; hatta bazı mezheplere göre had cezasını gerektirir.<br /><br />7. Karşı taraf Müslüman rehineleri öldürse bile suçun ferdîliği ilkesine göre düşman rehineleri öldürmek yasaktır. (Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ, s. 48; Serahsî, el-Mebsûŧ, 10/169)<br /><br />8. Resûl-i Ekrem’in, “Yağmalayan bizden değildir” (Ebû Dâvûd, Hudûd, 14) ve “Yağma tıpkı murdar hayvan eti yemek gibi haramdır.” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 128) şeklindeki uyarıları gereğince yağmalamada bulunmak kesinlikle yasaktır.<br /><br />9. Beslenme ihtiyacını gidermek veya düşmanın savaş gücünü kırmak amacıyla yapılması ya da harekât zaruretinin bulunması dışında bitki dokusunu ve diğer canlı varlığını yok etmek çoğunluğa göre doğru değildir. (Haşr 59/5; Sahnûn, 2/8; Serahsî, Şerĥu’s-Siyeri’l-kebîr, 1/52-55)<br /><br />10. Stratejik mevkileri, kale vb. müstahkem yerleri tahrip etmek, ateşe vermek, su altında bırakmak savaş gereklilikleri çerçevesinde serbesttir. (Haşr, 59/2) Aynı şekilde Bedir ve Hayber savaşlarında örneği görüldüğü gibi düşmanın su kanallarını kesmek veya kullanılmaz hale getirmek de câizdir.<br /><br />11. Düşman kendi kadın ve çocuklarını veya elindeki Müslüman esirleri kalkan olarak kullanırsa bu durumda bütün fakihler, bunların da isabet alabileceği korkusuna bağlı olarak savaşın en düşük yoğunlukta sürdürülmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varmıştır. Fakat düşük yoğunluğun derecesini belirleme konusunda ihtilâf edilmiştir. Bazı âlimler, düşmanın bunu bir yöntem haline getirmemesi için anılan siperlerin hedef alınabileceğini belirtirken çoğunluk, ancak savaşa devam edilmemesi durumunda Müslümanların mağlûp olması veya daha büyük zarara uğraması söz konusu ise zarureten bu yola başvurulabileceğini belirtmiştir.<br /><br />12. Cinsiyet ve yaş şartı aranmaksızın her gayri müslimin savaş sırasında veya zimmet anlaşması imzalanmamışsa savaş sonunda esir alınabileceği fakihlerin çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. (Enfâl, 8/67-69; Muhammed, 47/4) Bununla birlikte esirlere kötü muamelede bulunulması yasaklanmış, barınma ve beslenmelerine özen gösterilmesi, aile fertlerinin birbirinden koparılmaması, özellikle kadın esirlerin namusu konusunda titizlik gösterilmesi istenmiştir.<br /><br />Savaş karşı tarafın İslâm’ı kabul etmesi veya teslim olması, fethin gerçekleşmesi, süreli veya süresiz barış antlaşması yapılması, tahkime müracaat etmek üzere ateşkes antlaşması imzalanması, Müslümanların mağlubiyeti veya savaşı bırakması yollarından biriyle sona erer.<br /><br />İslâm hukukçuları bu durumların her biriyle ilgili olarak ayrıntılı hükümler tesbit etmiş ve konuyu hukuk zemininin dışına kaydırmamaya özen göstermiştir. (bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Savaş, Sulh, Cihad md.)<br /><br />Dipnotlar:<br /><br />1) bk. Yunus Macit, Savaş Kuralları Açısından Hz. Peygamber’in Sünnetinde Doğal ve Fizikî Yapının Masuniyeti, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi V (2005), Sayı: 4.<br />2) Molla Hüsrev, Dürer ve Gurer, 1/282 vd.; Mevkufati, Mülteka Tercümesi, 1/343; Damad, Mecma'ul-Enhür Şerhu Mülteka'l-Ebhur, 1/643 vd.; Ebüssuud, Ma'ruzat, İst. Üniv. Kütp. Ty. nr. 1798, vrk. 130/a-b; İbn-i Kemal, Tevârih-i ÂH Osman, VII. Defter, sh. 62 vd.; Baştav, Şerif, "XIV. Asırda yazılmış Grekçe Anonim Osmanlı tarihine göre İstanbul'un muhasarası ve zabtı", sh. 51-82; Cin-Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi, c.l, sh. 448 vd.; Âli, Künh'ül-Ahbâr, c. V, 251-260; Solakzâde, 191-201; Âşıkpaşa-zâde, sh. 141-143; Clot, Fâtih, 60 vd.; Karşı görüş için bkz. Aydın, Erdoğan, Fâtih ve Fetih, Mitler ve Gerçekler, 66-67, 94-95, 127-128.<br /><br />(bk. Ahmet AKGÜNDÜZ, Bilinmeyen Osmanlı, İstanbul 2000, s. 106-109)<br /><br /><br />Selâm ve dua ile...<br />Sorularla İslâmiyetMustafahttps://www.blogger.com/profile/04784278049990402768noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-8834490119888882832020-07-26T19:27:26.497+03:002020-07-26T19:27:26.497+03:00Müslümanların tutumu istisna edilirse öteden beri ...Müslümanların tutumu istisna edilirse öteden beri savaşların genellikle kumandanların ve askerlerin şahsî inisiyatiflerinde sınırlama olmaksızın vahşice sürdürüldüğü görülür. Öyle ki Batı’da devletler hukukunun kurucusu diye bilinen Hugo Grotius, 1625 yılında yayımlanan eserinin önsözünde, hristiyan milletlerin savaşlarda barbarları bile utandıracak çılgınca yöntemler izledikleri ve savaş sırasında Tanrı ya da insan kaynaklı her türlü hukuku ayaklar altına aldıkları için böyle bir eser yazmak zorunda kaldığını söyler. (Savaş ve Barış Hukuku, s. 11)<br /><br />Savaşlarda insan haysiyetine aykırı işkence ve tecavüz gibi uygulamalarla savaşa katılmayanların öldürülmesini önlemeye ve savaşın tahribatını sınırlı tutmaya yönelik hükümlerin konulması, İslâm dünyası hariç ancak 1864 Cenevre ve 1907 Lahey sözleşmelerinde kabul edilebilmiştir. Fakat bu sözleşmeler ve daha sonra kabul edilen uluslararası sözleşmelerin hükümleri gerek güçlü devletlerin kendi menfaatlerini hukukun üstünde tutmaları, gerekse savaşanların yeterli seviyede ahlâkî erdemlere sahip olmamaları sebebiyle maddî ve mânevî yaptırımlardan mahrum kaldığı için uygulamaya yeterince yansımamıştır.<br /><br />Bu çerçevede İslâm hukukunda benimsenen temel kurallar şöylece sıralanabilir:<br /><br />1. Savaş halinin gerektirdiği bazı istisnalar bulunmakla birlikte genel olarak İslâm ülkesinde Müslümana helâl sayılan şeylerle haram olanlar savaşın yapıldığı düşman ülkesinde de aynı hükmü taşır. (Şâfiî, el-Ümm, 7/322)<br /><br />2. Savaşın asıl hedefi yok etmek değil zararsız hale getirmek olduğundan öldürücü niteliği sınırlı silâhların kullanılması esastır. Bununla birlikte bir âyetten (Enfâl 8/60) caydırıcılığı temin için günün savaş teknolojisini takip edip çağın silâhlarına sahip olmak gerektiği anlaşılmaktadır. Bu âyette, gereksiz ve haksız yere kullanmak için değil kötü niyetler besleyen düşmanı caydırmak için silâhlanma istendiğinden Müslümanlar, kitle imha silâhlarına sahip bulunsalar da onları ilk kullanan taraf olmamaya gayret göstermekle yükümlüdür.<br /><br />Kimyasal, nükleer ve biyolojik silâhları kullanmanın meşrûluğu günümüz hukukçuları tarafından tartışılıp bu tür silâhların kullanımıyla ilgili uluslararası antlaşmalar akdedilmekle birlikte bunlar Batılı büyük devletlerce sürekli ihlâl edilmektedir. (Documents on The Laws of War, s. 29, 35, 137, 377; Yaman, İslâm Devletler Hukukunda Savaş, s. 117-120)<br /><br />3. Askerî maksatlarla veya düşmanı aldatmak için savaş hilelerine başvurmak meşrûdur. Hz. Peygamber’in, “Savaş hiledir” şeklindeki tesbiti (Buhârî, Cihâd, 157; Müslim, Cihâd, 18), savaşta uyanık olup ihtiyatı elden bırakmamak gerektiğini ve karşı tarafı şaşırtacak oyunlardan faydalanılabileceğini göstermektedir. İslâm âlimleri, aradaki antlaşmayı bozmamak ve verilen emanı ihlâl etmemek kaydıyla bu çerçevede mümkün olan her aldatmacaya başvurulabileceğinde görüş birliği içindedir. Bu husus Lahey yönetmeliğinin 24. maddesinde de kabul edilmiştir. (Meray, II, 456)<br /><br />4. Savaşa bizzat veya dolaylı biçimde katkıda bulunmayan kadınlar, çocuklar, akıl hastaları, özürlüler, hastalar, yaşlılar, mâbedlerde inzivaya çekilmiş din adamları ile kendi işlerini yürütmekte olan çiftçi, işçi ve iş adamlarının öldürülmesi yasaktır. Resûl-i Ekrem’in savaşlarda ölümlerin mümkün olduğu kadar azaltılması yönündeki tavsiyeleriyle (Serahsî, Şerhu’s-Siyeri’l-kebîr, I, 78-79), “Öldürme konusunda insanların en affedici olanları Müslümanlardır.” sözü (Müsned, 1/393), kadın ve çocuklar dışında herkesin öldürülebileceği yönündeki görüşün (Mâverdî, s. 50) tartışmaya açık olduğunu göstermektedir.Mustafahttps://www.blogger.com/profile/04784278049990402768noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-5488815062704122572020-07-26T19:20:50.670+03:002020-07-26T19:20:50.670+03:00Hz. Ömer Câbiye’de bulunduğu sırada bir zimmî gele...Hz. Ömer Câbiye’de bulunduğu sırada bir zimmî gelerek kendisine, üzüm bağlarını yağmalamakta Müslümanların adeta yarış içinde olduğunu bildirmiş, durumu tahkik eden Hz. Ömer de Müslümanların açlık sebebiyle zimmîlerin malından aldıklarını öğrenmiş ve bunun üzerine bağ sahibine üzümün kıymetinin ödenmesini emretmiştir. (Ebû Ubeyd, Emvâl, Çev. Cemaleddin Saylık, İstanbul1981, s. 187)<br /><br />Ebû Hüreyre de gazaya çıkmak isteyen bir kişiye “sakın ekinleri çiğneyip (hasara uğratmayasın), kumandanın izni olmadan bir tepeye çıkmayasın. Sakın ben gaziyim diyerek ehl-i zimmetin malından bir veya iki torba ot almayasın” diye tavsiye etmiştir. Adam daha sonra İbn Abbas’a rast geldiğinde o da kendisine aynı şeyleri söylemiştir. (Ebû Ubeyd, Kitâbu’l-Emvâl, s. 186)<br /><br />Şu halde savaş, ordunun dilediğini serbestçe öldüreceği, dilediği şeyi serbestçe yağmalayıp dilediği kimseye hücum edip baskın yapacağı kanlı bir oyun değildir. Her hangi bir bölgeye egemen olduktan sonra savaşçılar diledikleri kimsenin malını talan edip servetini elinden zorla alamazlar. Diledikleri her an düşmanı yok edip ortadan kaldırmak için uygun görecekleri her şeyi işleyemezler. Hatta komutanın izni olmaksızın herhangi bir asker, düşman arazisindeki bir ağacın meyvelerini koparmak hakkına dahi sahip değildir. (1)<br /><br />İslamın bu hükümlerine göre hareket eden Fatih Sultan Mehmed de asla yağma ve talan yapmamıştır. Nitekim Fâtih'in Kazaskeri olan Molla Hüsrev'in kitabındaki yasaklar da bunu açıkça göstermektedir:<br /><br />“Zulüm ve işkence ile öldürmek; muharip sınıfına girmeyen kadınları, küçükleri, sahiplerine hizmet için gelmiş köleleri, sakat ve müzminleri, yaşlıları, hastaları, akıl hastalarını ve dünyadan el etek çekmiş din adamlarını öldürmek yasaktır. Ancak bunlardan biri bedeni, fikri ve malı ile savaşa katılırsa, öldürülebilirler. İnsan ve hayvanların uzuvlarının kesilmesi (müsle) de yasaktır. Verilen söze veya muahedeye aykırı hareket yasaktır. Savaş zarureti bulunmadan ziraî mahsuller, orman ve ağaçlar yakılmaz. Zina ve gayr-i meşru münasebetler yasaktır. Rehineler öldürülemez; ölülerin başı ve uzuvları kesilemez ve katliam yapılamaz. Başta baba olmak üzere yakın akraba, savaşla ilgisi olmayan esnaf ve tüccarlar öldürülmez…”<br /><br />Bu hükümleri, resmi kanun hükümleri olarak kabul ve tatbik eden bir devlet adamına, İstanbul'u ve içindekileri yaktı yıktı gibi isnatlarda bulunmak, sadece delilsiz konuşmanın kötü örneklerini teşkil eder.Mustafahttps://www.blogger.com/profile/04784278049990402768noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-2179124826834740422020-07-26T19:09:31.642+03:002020-07-26T19:09:31.642+03:00Bu yorum yazar tarafından silindi.Mustafahttps://www.blogger.com/profile/04784278049990402768noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-56606788883430539832020-07-26T19:05:51.244+03:002020-07-26T19:05:51.244+03:00Bu yorum yazar tarafından silindi.Mustafahttps://www.blogger.com/profile/04784278049990402768noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-27096446516772547052020-07-26T18:57:49.170+03:002020-07-26T18:57:49.170+03:00İSTANBUL'UN FETHİNDE KİLİSELERİN YIKILDIĞI,...İSTANBUL'UN FETHİNDE KİLİSELERİN YIKILDIĞI, EVLERİN HARAP EDİLDİĞİ, MALLARIN YAĞMALANDIĞI DOĞRU MUDUR?<br /><br /><br /><br />Soru detayı:<br /><br />- Bir yazıda, İslamiyet'te fethedilen toprakların ilk üç günü yağma için gazilere müsaade edildiğini okudum. Örneğin İstanbul fethedildikten sonra kiliselerin yıkıldığı, evlerin harap edildiği, malların yağmalandığı söyleniyor. Bunun dini temelli olduğu da iddia ediliyor…<br /><br />- İslamiyete göre, savaş kuralları var mıdır, varsa kaynaklarıyla açıklar mısınız?<br /><br />Cevap<br />Değerli kardeşimiz,<br /><br />- Hemen şunu ifade edelim ki, bu tür iddiaları, bizzat fethe katılan Bizans tarihçileri bile söylemeye cesaret edememiştir. Zira Fâtih Sultân Mehmed, İstanbul'un fethini de ve diğer fetihlerini de tamamen İslâm Hukukunun hükümleri çerçevesinde yapmıştır.<br /><br />İslâm Hukukuna göre, bil-fiil harp halinde bile, İslâm ordularına düşmanın şahıs ve mallarına karşı bazı fiillerin icrası, yasaklanmıştır. Ecdadımızı zaferden zafere koşturan en önemli sebeplerden biri, bu esaslara harfiyen uymalarıdır. Zaten zaferler, bu esaslara uymaları ile doğru orantılıdır.<br /><br />İslam’a göre savaş, ordunun dilediği şeyleri serbestçe yağmalayıp dilediği yerlere baskın düzenleyeceği kanlı bir oyun değildir. İslam’da savaş, bir milletin veya bir grup insanın diğer insanlar üzerinde gerçekleştirmeyi düşündükleri zulüm ve haksızlıklara engel olmaktır.<br /><br />Bu nedenle, savaşta şahsi çıkar, ırk asabiyeti, maddi menfaat, öç alma ve sömürü gibi insanlık dışı duygular etkili olmaz. Savaş esnasında, zorunluluk arz etmedikçe düşmana ait olan hayvanlara, ağaçlara, ziraat alanlarına, sivil ve dini mekânlara zarar vermek amaçlanmamıştır.<br /><br />Hz. Peygamber (asm) uygulamalarıyla dini ve kültürel varlıklar, mamur yerler harap olmadan, kısacası dünya ateşe verilmeden de savaşın olabileceğini göstermiştir.<br /><br />İslam'da savaşın gayesi ganimet elde etmek, yağma ve talanda bulunmak değildir. Bir ayette Müslümanlar, kendilerine haksızlık ve zulüm yaparak Mescid-i Haram'dan alıkoyan düşmanlara karşı hak ve adaletten ayrılmamaları ve zulümle misillemede bulunmamaları hususunda uyarılmışlardır. (Mâide, 5/2, 8)<br /><br />Hz. Peygamber ise savaş esnasında ve özellikle barış yapıldıktan sonra Müslüman askerlerinin taşkınlık yapmalarını yasaklamış, özellikle yaşlı, çocuk ve kadınların güvenliğine dikkat edilmesini istemiştir. (Ebû Dâvûd, Cihad, 82)<br /><br />Dolayısıyla, savaş ile düşmanın tecavüzü önlenirken, zaruret sınırını geçmek doğru değildir. Nitekim Hayber gazasında barışın yapılmasından sonra bazı Müslüman askerlerinin haddi aşarak yağma ve talana başladıkları Yahudilerin lideri tarafından "Ya Muhammed, sizlerin eşeklerimizi kesip meyvelerimizi yemek ve kadınlarımızı dövmek hakkınız var mı?” şeklinde şikâyet konusu edildiğinde, Hz. Peygamber derhal askerin toplanmasını emretmiş, onlara "Şüphesiz Allah, onlar size üzerlerindekini (cizye ve harac mükellefiyetini) verdikleri takdirde Kitap ehlinin evine izinsiz girmenizi, kadınlarını dövmenizi ve onların meyvelerinden yemenizi helal kılmamıştır." (Ebû Dâvûd, İmâre 33) diyerek yaptıklarının doğru olmadığı uyarısında bulunmuştur.<br /><br />Yine o (asm), bir savaş yolculuğu esnasında askerlerden birisinin haksızca bir kuzu alıp yemek üzere hazırladığından haberdar olunca gelerek kabı ters yüz etmiş ve<br /><br />"Şüphesiz yağma, meyteden (leşten) daha az haram değildir." (Ebû Dâvûd, Cihad 128)<br /><br />buyurarak tepkisini ortaya koymuştur.<br /><br />Hayberli bir Yahudi’nin çobanlık yapan zenci kölesi İslâmiyet’i kabul edip Hz. Peygamber'e gelmişti. Çoban gütmekte olduğu efendisine ait koyunları ne yapması gerektiğini sorduğunda, Hz. Peygamber ona sürüyü sahibinin bulunduğu kaleye doğru sürmesini ve serbest bırakmasını emretmiştir. Çoban da böyle yapmış ve sürü de gidip kaleye girmiştir. (İbn Hişam, Sîre, 3/344–345) Hz. Peygamber burada sürüye el koymayı veya zarar vermeyi düşünmemiştir.<br /><br />Hz. Peygamber'in yağma ve talan yoluyla zorla alınan şeyleri yasakladığını belirten başka hadisler de vardır. (bk. Buhârî, Mezalim 30; Ebû Dâvûd, Cihad, 128)Mustafahttps://www.blogger.com/profile/04784278049990402768noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-9944764015621947762020-07-22T14:23:05.860+03:002020-07-22T14:23:05.860+03:00Saçma saçma Kelimeler yazdığının fatkındamısın. Di...Saçma saçma Kelimeler yazdığının fatkındamısın. Din inancın olmayabilir ama olanlara saygı duymak zorundasın... Osmanlı her dönem kötü değildi evliya Çelebi okumanı tavsiye ederim...istanbul dan Çine kadar türkçe konuşulduğunu yemek kültüründen ve 8 dönemki teknolojik gelişmelerden bahsediyor bilgilen.ONRhttps://www.blogger.com/profile/06179430385107651822noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-39582959647422416852020-07-19T16:32:24.444+03:002020-07-19T16:32:24.444+03:00Hayatında 2-3 işiçi çalıştırmamış, işyeri kirası, ...Hayatında 2-3 işiçi çalıştırmamış, işyeri kirası, SGK primi, kıdem tazminatı ödememiş insanların Devlet fabrikasında şef, müdür, genel müdür olarak bütçe imkanlarını çar çur edecekleri devlet fabrikaları ekonomik anlamda intihar demek. Şartlar 1930, 1946 şartları değil.<br />Devlet girişimciyi kredi ile ödeünç hayvan vererek destekleyecek. 10-20 koyun verdiği çoban ailesi 3 yıl içinde 10-20 yavru ile borcunu ödeyecek. o yavrular yeni çoban ailelerine verilecek.<br />Herkesi bankada tek bir gelir hesabı olacak. Gelirden ve kdv'den 1 Tl değil 1 kuruş bile kaçırmak mümkün olmayacak. Asgari ücret 3-5 farklı bölge için farklı olmalı. Asgari ücret aylık değil saatlik olmalı. Haftada 20-25 saat çalışandan sadece SGK primi kesilmeli, ücreti tek gelir hesabına ödenmeli. Temizliğe giden kadınların, yevmiye ile çalışan inşaat işçilerinni günlük ücretleri de banka hesaplarına ödenmeli.<br />Devlet Bütçesindeki harcamalar TBMM çoğunluğunun kontrolünde olmamalı. GV, Kurumlar vergisinden Belediyelere ödenen paylar doğrudan Belediye hesabına ödenecek sistem geliştirlimeli.<br />Her işin başında Adalet sistemi İcra organının arzularına göre düzenlenmemeli.<br />TBMM üyelerinin parti liderleri, parti politbüroları seçmemeli. DOğrudan Halk seçmeli.<br />Türkiye Her bir 3 Milletvekili ile temsil edilen 200 Seçim bölgesine ayrılamlı. CB veya icra organı Canı istediğinde MV seçim bölgelerini değiştirip erken baskın seçim yapamamalı. Elektronik imza ile Bir MV seçmek için gerekli kişi sayısı E-Devlet YSK seçmen kütüğünde biraraya geldiğinde ( örnek 100.000 kişi) kendi temsilcilerini TBMM'ye gönderebilmeli. Seçtiği kişiyi her iki yılda bir değerlendirip E-Devlet üzerinden seçimle değiştirme hakkı olmalı.Anonymoushttps://www.blogger.com/profile/17950432708266676907noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-43865910461296156962020-07-19T02:11:04.138+03:002020-07-19T02:11:04.138+03:00bunlar medyanın abartamasi.. paran çoksa ye yoksa ...bunlar medyanın abartamasi.. paran çoksa ye yoksa yeme.. adam lahmacuna değil mekana fiyat biçiyor. diyor ki" fakir buraya gelmesin zengin gelsin." 100 tane fakire 5 tl den satacagima 1 zengine 100 tl ye satarım.bence mantıklı... fakir adam zaten tatile gitmesinAnonymoushttps://www.blogger.com/profile/16612948536421281104noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-20998245743254803362020-07-18T21:41:55.426+03:002020-07-18T21:41:55.426+03:00söz konusu fatih'e gönderilmesi fatih'in o...söz konusu fatih'e gönderilmesi fatih'in onu yazdırdığı manasına gelmez.<br /><br />olsa olsa şu manaya gelir: o zamanlar bile bu zaman olmayan düşünce ifade hürriyeti olduğunu gösterir.Anonymoushttps://www.blogger.com/profile/14021852183999967520noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-19884487143146008462020-07-18T15:02:45.853+03:002020-07-18T15:02:45.853+03:00Büyük Klasik Dönem Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık...Büyük Klasik Dönem Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık hocanın birçok kitabından bahisle;<br />O dönemki İslami fütuhat (fetih) politikasınca bir şehir önce kuşatılır, akabinde teslim oma çağrısında bulunulurmuş.En fazla üç kere teslim ol çağrısı yapılır ardından taarruza geçilirmiş.Eğer şehir teslim ol çağrılarına uymaz ve saldırı başarlı olur da şehir düşerse yağma yapmak taarruzdaki askerlerin hakkı olarak görülürmüş. İstanbulda da olay aynen böyle gerçekleşiyor.zaten islam fütuhat politikasında olan bir kural olduğu için Fatihin bu yağmayı engelleme ihtimali yok. Celal Şengörün aktardığına göre de Fatih askerlere şehirdeki bütün kitaplar benim ganimetim sadece kitaplara dokunmayacaksınız diye talimat verdiğini söyler. Diğer yandan Osmanlı teslim ol çağrısına riayet eden (uyan) şehirlerde yağma yapmamıştır. Mesela Bursa. Bursa üçüncü teslim ol çağrısından sonra teslim olduğu için yağma yapılmamıştır.Canhttps://www.blogger.com/profile/07968783820810492171noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-30803849008767119962020-07-18T10:30:33.436+03:002020-07-18T10:30:33.436+03:00Sayın Anonim 10.59 net bir şekilde ifade etmiş ark...Sayın Anonim 10.59 net bir şekilde ifade etmiş arkadaşlar. Sana 2500 tl öder her şekilde ama 1 kg peynir 250 tl olursa vs vs sen o parayı ne yaparsın )) iste asıl soru bu ))Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-88850187680271274892020-07-16T16:20:58.390+03:002020-07-16T16:20:58.390+03:00Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi Altınbaş Üniversit...Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi Altınbaş Üniversitesi'nde ve yalnızca yüksek lisans için Ekonomi dersi vereceğim. Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-28401215190327855362020-07-16T16:19:33.201+03:002020-07-16T16:19:33.201+03:00Konut alımı sokak dilinde yatırım sayılsa da ekono...Konut alımı sokak dilinde yatırım sayılsa da ekonomi açısından yatırım değil tüketim olarak sınıflandırılır. Yatırım, üretim kapasitesini artıracak şeylerin yapılmasıdır. Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-70096683528644595842020-07-16T16:17:57.106+03:002020-07-16T16:17:57.106+03:00Gerek bu blogda gerekse twitterda birçok kez kayna...Gerek bu blogda gerekse twitterda birçok kez kaynak gösterdim. Toplu tarih okumakla bir yere varmak pek kolay değil. Dönem seçip okumalısınız. Mesela İstanbul'un fethini objektif olarak öğrenmek istiyorsanız Roger Crowley'in 1453 adlı kitabını okumanızı öneririm.Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-78714442066120918292020-07-16T16:15:45.250+03:002020-07-16T16:15:45.250+03:00Bilemiyorum tabii.Bilemiyorum tabii.Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-6292523375737424902020-07-16T16:15:11.143+03:002020-07-16T16:15:11.143+03:00Hayır yok. Bu alandaki en iyi kitap hangisi bilmiy...Hayır yok. Bu alandaki en iyi kitap hangisi bilmiyorum.Mahfi Eğilmezhttps://www.blogger.com/profile/13789214803163419552noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-68194136952618137052020-07-16T15:09:15.605+03:002020-07-16T15:09:15.605+03:00Hocam,
Plânınızı merak ettiğim için soruyorum, ün...Hocam,<br /><br />Plânınızı merak ettiğim için soruyorum, üniversitede ders vermeye devam edecek misiniz? Korona nedeniyle nasıl bir karar almayı düşünüyorsunuz diye öğrenmek istedim sadece. (Mahsuru yoksa, hangi üniversitede ders vereceğinizi de yazar mısınız?)Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-28324345366375747632020-07-16T14:51:56.216+03:002020-07-16T14:51:56.216+03:00Hocam merhaba benim bir soru olacak. Şu an negatif...Hocam merhaba benim bir soru olacak. Şu an negatif faizler düştüğü için tasarruflar azalıyor ve bunlar yatırıma dönüşmüyor denilmiyor. Ama insanlar parasını faiz yerine konuta ve arabaya yatırınca bu para bir şekilde yine bankalara ulaşmıyor mu yatırım için? Yani bankalar daha fazla kredi verdiğinde kaydi parada olduğu gibi bu paranın tekrar bankalara ulaşıp yatırım için finansmanın oluşması lazım değil mi? Soruyu teorik olarak soruyorum hocam.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-81333633658071114562020-07-16T13:21:58.054+03:002020-07-16T13:21:58.054+03:00Hocam bilgi seviyeniz gerçekten derya deniz, bize ...Hocam bilgi seviyeniz gerçekten derya deniz, bize lütfen tarih okumamız için biraz kaynak gösterin, yine kitaplarınızdan paylaşabilirseniz çok memnun olurum, okulda vs anlatılan değil daha objektif bilgileri nereden alabileceğimi anlamak istiyorum. saolun varolun.Anonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-85622386583887399642020-07-16T12:58:16.538+03:002020-07-16T12:58:16.538+03:00Hocam ,çok çok beğendiğim yazıları görünce hemen k...Hocam ,çok çok beğendiğim yazıları görünce hemen kalp şeklinde beğeni butonuna basma ihtiyacı duyuyorum ,,nasıl çözülür ,,,yukarıda anlattığınız bir büyük ders ,bazıları ve medya habire 100 tl lahmacun diye toplumu eksik bilgilendiriyorlarMehmethttps://www.blogger.com/profile/07853904853338246289noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-10627801583415147742020-07-16T12:30:28.728+03:002020-07-16T12:30:28.728+03:00Degerli hocam, enerji ekonomisi uzerine calismalar...Degerli hocam, enerji ekonomisi uzerine calismalariniz mevcut mu? Bu alanda onerebileceginiz isim ve kitaplar var midir?<br /><br />Sonsuz tesekkurler,<br /><br />S.P. ARIKANAnonymousnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-2709216080693648313.post-27089138355072916052020-07-16T12:09:30.398+03:002020-07-16T12:09:30.398+03:00hocam ciddi olmak gerekirse güneydoğu anadoluda ki...hocam ciddi olmak gerekirse güneydoğu anadoluda kit yapma fikriniz gerçekten saçma onun yerine her il kendi asgari ücretini ve işyeri regülasyonlarını kendisi belirlerse istanbul ve çevresindeki yerler doğuya gider.1973-1978 arası kitte çalışan kişi oranı yüzde 52 arttı.Stagflasyon içindeyken hala herkesin ağzında keynesian öneriler işe yaramayacağı açık.supply side economics gerekli.margaret thatcherın ilk bütçesine saldıran keynesian gürüh gibi tüm türk ekonomistleri ve politikacılar.açık şekilde yanlış.1978 yılında konsolide bütçenin yüzde 50si kitlere gitti.1979 yılında battın.Bunu burda fabrika yap devletçilik diyenlere söylüyorum açık şekilde gerizekalılık.hiç bir endüstride devlet kendine yasalarla alan yaratmadan kar edemez.geleneksel endüstriler özellikle.2003 yılında asgari ücret 250 liraydı.dolar değerinin korumak için zam yapsaydık 1600 lira olacaktı.şimdi 2900 lira.böyle saçma zam olmaz.bu sene asgari ücret ve memur maaşlarını dondurmamak salaklıktır 2019dan bahsediyorum.stagflasyondayız.bir kaç keko yol yapıyor.diğer kekolar devlet fabrikası saçmalıklarını tekrarlıyor.stagflasyondan keynesian metodlarla çıkılmaz.100 kere kanıtlanmıştır.acilen kamu bankaları botaş 3 e parçalanıp satılmalı.devlet telekomlardan tamamen çıkmalı.tamamenin altını çizin.bütçe açıklarında para basmayın ne de bankaları dibs almaya itin.bunu yaptınız.paranın kaynağı gene merkez bankası.hem enflasyon yaratıyor hem bankaları yokediyor.imf sizleri 1996da uyarmıştı.bütçe açıklarını kesin diye dinlenmedi.1999 resesyon 2001 gene stagflasyon o aradaki 12 çeyrekin 9unda gdp küçüldü.lüks tüketim vergileri arttılıp gelir vergileri (her ikisi de) düşürülmeli.vergi kodumuz yatırım ve tasarrufu arttırmalı.yüzde 40 a çıkarıldı şimdi bütçe dengelensin diye saçmalık.acilen yüzde 25 e getirilmeli.şirket vergisi 15e getirilmeli.gene aynı şekilde para arzı takip edilerek enflasyon yüzde 5 e getirilmeli.yani faizler yükselmeliydi.bu işin monetarist bakış açısı ama tek başına yeterli değil.stagflasyonlara devletçi karşı hamlelerle başarılı olamazsınız.bunu buraya yazdım .chp gene aynı salaklığı yapacaktır.devlet fabrikası isteyen gürüh.1930larda bir inşaata gitsinler.baksınlar çok az değişmiştir.x para karşılığı en fazla iş oluşturacak sektörlerden birisi.ama salaklık şurada sen staglasyondasın gidip karşılık olarak keynesian şeyler yapıyorsun.anlamsız.1999da askeriyeye 15 milyar para harcadın.gdpin 255 yüzde 6 yapıyor.bu parayı harcayıp batmamış ülke yoktur.gene harcamaların büyüme hızı azalmalı ve vergilerde kesinti yapılmalı.bütçe açığı olursa kesinlikle para basılmamalı ya da bankalar üzerinden dibs alımı yapılmamalı(aslında 2001 de patlayan sistem budur.100 de 100 devletin suçudur.).dış borç ile kapatılmalıdır.akpli diyenler olursa akpyi nasıl eleştirdiğim ortada.devletçi kafalar ekonomi yönetemez.buna akp de dahildir.özellikle stagflasyon olmuş ve olacak bu dönemde.supply side economics kafası gerekli yoksa hiç bir şey yapılamaz.teaeyeweinerhttps://www.blogger.com/profile/09930076300128726021noreply@blogger.com