Türk Usulü Ekonomik Çelişkiler


Ekonomi politikası bir çelişkiler yumağıdır. Amaçlar, araçlar hepsi birbiriyle çelişir. Bu çelişkilerin bazıları kısa dönemde oluşur ama uzun dönemde düzelir, bazıları ise uzun dönemde ortaya çıkar. Enflasyonu düşüreyim dersiniz ilk ağızda işsizlik artar, büyümeyi artırayım dersiniz ya cari açık ya da bütçe açığı yükselir, faizi düşürürsünüz başlangıçta ekonomi canlanır sonra enflasyon yükselmeye başlar. Bunun gibi çelişkileri asgari fedakârlıklarla çözebilmek ekonomi politikasının temel işlevidir. Ve bu işlev ekonomi politikasına bilimin yanında sanatı da katar.

Eğer ekonomi politikasını Türkler uyguluyorsa çelişkiler politikası tavan yapar. Çünkü bizim kafamız karışıktır. Bunun pek çok nedeni var. Öncelikle bulunduğumuz coğrafyada olaylara farklı bakılır. Mesela Türklere özgü olduğunu sandığım bir söz vardır: Paradan para kazanmak. Bunu ilk duyduğum andan itibaren düşünmüşümdür: Paradan başka ne kazanılabilir diye? Mesela paradan domates kazanmak mümkün müdür ya da armut? Mesela enflasyon düştü faiz düştü diyecek yerde paradan para kazanmak devri bitti derler. Aslında şu basit cümle bizim konulara ne kadar farklı baktığımızı gösterir. Bunun, analitik düşünmeye yönelik bir eğitim almamamızdan kaynaklandığını düşünüyorum. Zaten Türk çocuklarının analitik soru içermeyen matematik sınavlarında birinci olup da analitik sorular içeren sınavlarda sonuncu olmasının nedeni de sanırım budur. 7 kere 9 kaç eder diye sorduğunuzda yanıtı hemen verebilen çocuk, kere nedir diye sorunca dağılıveriyor. Çünkü hiçbir zaman bütünü görmeye ve sorgulamaya yönelik yetiştirilmemiş, hep hocanın kafasındaki yanıtlamaya göre koşullandırılmış.

Faiz düşsün ama tasarruflar artsın diye düşünürüz. Oysa tasarrufların en önemli iticisi faizdir. Faiz düşerse tasarruf artışı önce durur sonra düşüşe geçer. Türkiye’de 2000 yılı öncesinde reel faiz yüzde 10 dolayındayken tasarrufların GSYH’ya oranı % 22 idi. Bugün reel faiz sıfır ve tasarrufların GSYH’ya oranı % 13.

Çelişkilerin son örneği IMF ile ilişkiler konusunda karşımıza çıktı. Önce hükümet yetkililerinin bir bölümü IMF’ye olan borcumuzu ödememizin neredeyse düşmanı denize dökmekle eşdeğer olduğunu ima eden açıklamalar yaptılar. Bunu izleyerek hep birlikte IMF’yi kötülemeye, bunların zaten işe yaramaz adamlar olduğunu söyler olduk. Sonra IMF’ye borç verecekler arasında bizim de olduğumuzu ve yıllarca IMF’den kredi kullandığımız halde şimdi IMF’nin önümüzde diz çöktüğünü ve bizden yardım istediğini söylemeye başladık.         

İşte tam o aşamada benim aklıma iki soru takıldı: (1) Madem IMF, bizden destek isterken önümüzde diz çöktü biz en son 2005 yılında IMF’den destek isterken onların önünde diz mi çökmüştük?” (2) “Madem IMF işe yaramaz bir kurumdur, kamu kesimi dış borç stoku 103 milyar dolar olan Türkiye niçin IMF’ye 5 milyar dolar borç vermeyi gururla istiyor? Üstelik kendi borçlanmamıza ödediğimiz faizden daha düşük bir faizle.”

Oysa işin arka yüzü çok basittir: “IMF, bizim de üyesi olduğumuz bir çeşit yardımlaşma sandığıdır. Son yıllarda ABD’nin çok etkisinde kalmış olsa da ödemeler dengesi sıkıntısına düşen üyelerine yardım etmeye çalışır ve kaynaklarını da üye ülkelerin kota ödemeleri (bir çeşit sermaye katkısı) ve düşük faizle verecekleri borçlardan karşılar. IMF’den destek almayan, üste borç veren üye ülkelerde bile IMF yetkilileri yılda bir kez gelip ekonominin gidişini gözden geçirir ve önerilerde bulunurlar.” Bundan ötesi siyasettir. Ve bir zamanlar bir yazımda dediğim gibi siyasetçiler ikiye ayrılır: Siyasetçiler ve siyasetçiler.

Yorumlar

  1. hocam size sonuna kadar katılıyorum paradan para kazanmak gibi saçma bir ifade olamaz bir insan tasarruf yaptığında bundan bir getiri elde edemezse niye tasarruf yapmak için kendini zorlasın ki bize okulda öğretmenlerimiz evde de ailemiz tasarruf etmeyi öğütlerdi şimdi ise tasarruf eden cezalandırılıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çünkü birçok kişi faiz ile tasarruf, enflasyonla negatif tasarruf gibi ilişkileri göremiyor. Ne yazık ki bizdeki eğitim ezbere dayalı olduğu için sonuç bu oluyor. Tşkler.

      Sil
    2. Gelecek kaygısı olabilir mi tasarrufun bir nedeni?Niye kazanmak için diye tek açıdan bakıyorsunuz? Pekala, ileriyi düşünerek bir miktar kenara koyabilir insanlar ki bunu yapan birçok kişi var. Tasarrufun birçok nedeni var. Zaten paradan para kazananların tasarruf edenler olduğunu da nereden çıkardınız ki? Hem bazılarının o kadar çok parası var ki, harcayamıyor. Daha size onlarca gerekçe verebilirim.

      Geçmişte ülkemize 1 dolar getirip yıl sonunda 2 dolar götürenler ne yapıyordu? Tasarrruflarından iyi gelir elde ediyorlardı!

      Sil
    3. Gelecek kaygısı olabilir mi tasarrufun bir nedeni?Niye kazanmak için diye tek açıdan bakıyorsunuz? Pekala, ileriyi düşünerek bir miktar kenara koyabilir insanlar ki bunu yapan birçok kişi var. Tasarrufun birçok nedeni var. Zaten paradan para kazananların tasarruf edenler olduğunu da nereden çıkardınız ki? Hem bazılarının o kadar çok parası var ki, harcayamıyor. Daha size onlarca gerekçe verebilirim.

      Geçmişte ülkemize 1 dolar getirip yıl sonunda 2 dolar götürenler ne yapıyordu? Tasarrruflarından iyi gelir elde ediyorlardı!

      Sil
    4. Kazanmak kaygısı değil kaybetmemek kaygısı önemli. Diyelim ki adam 100 TL'sini yılbaşında yüzde 5 faizle bankaya koydu ve yıl sonunda 105 TLsini aldığında baktı ki enflasyon % 7 olmuş. O 105 TL'nin satınalma gücü yılbaşında 100 TL idi. Oysa şimdi (105 - % 7=)97,7 TL. Bilmem anlatabildim mi? Adam bırakın faizden para kazanmayı faiz dahil yılbaşındaki parasını koruyamamış. Kazanç olmadığı gibi kayıp var. Ama şekilde görünen 5 TL faiz kazandığı.

      Sil
  2. Yazınız için müteşekkirim

    Bilgisi olmadığı halde bir konuda bizim insanımız kadar yorum yapabilen şimdiye dek insan tanımadım. Ayrıca insanların dilince sadece mayısta ödenecek IMF borcunu konuşuyor vay be hükümet IMF'ye olan borcunu ödeyecek vs. vs. bizim insanımızın genelde yüzeysel baktığını düşünüyorum background da neler oluyor diye sorgulamıyorlar . Teşekürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alınan eğitimin ve sorgulamaktan korkmanın bir sonucu bu. Tşkler.

      Sil
  3. Üstadım faizden beklen getiri sağlanamayınca insanlar kredilere ciddi anlamda yöneldiler sık sık şu hesabı duyar oldum 100 Bin tl ev kredisi alsam 10 yılda 45 bin tl faiz öderim. Aynı evde kiracı olsam min. 600 tl versem kira sabit kalsa bile 10 yılda 72 bin tl kira öderim. Bu hesapla kredi almak çok mantıklı deniliyor. Tablo öyle gözükse de bu kredi çılgınlığı nereye kadar gidecek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yavaş yavaş sonuna geliyoruz sanırım.

      Sil
    2. Üstad sürekli reklamlar her haber sitesinde kredi oranları düştü sloganları...
      Sonuna gelmek derken üstadım tam olarak neyi kastettiniz?

      Sil
    3. Yani borçları geri ödemeye gelince işler tıkanıyor. Şu aralar bankalara terkedilen konut anahtarları, otomobil anahtarları hızla artıyor.

      Sil
    4. Peki bankalara terkedilen konut sayısı üzerinde rakamsal bir bilgiye nasıl ulaşırız? iş sayılara dökülmediğinde ben de bankalara terkedilen konut anahtarları hızla azalıyor diye iddia edebilirim mesela.

      Sil
  4. Teşekkür ederim üstad

    YanıtlaSil
  5. hocam bu paradan para kazanma mevzusunda gelenekci bi yaklasim sozkonusu.. bizim insanimizda buyuk oranda dini degerlerin de etkisiyle emeksiz, alin teri olmadan para kazanmak kolay para haram para olarak yorumlandigi icin risk denen olgunun reel bir anlam ifade etmemesi bu turden yuzeysel yorumlara sebep oluyor.. enteresan bi toplumuz zira mevduat faizi alan insan dinen hor gorulurken banka kredisine faiz odeyene ne iyi ettin de ev aldin deniliyor.. rasyonel bir toplumda yasamiyoruz maalesef..

    YanıtlaSil
  6. Hocam şu anda tasarruf sahipleri enflasyon karşısında ezdirilerek cezalandırılıyor.yatırımlara aracılık eden tasarruf sahipleri cezalandırılmayıp biraz faizler yükseltilse bu sefer dışardan spekülatif atak için gelen yabancı yatırımcıya kapı açılmış oluyor . hocam siz önceki senelerde dışardan kısa vadeli olarak gelen parayı vergiye bağlamamız gerektiğini söylüyordunuz bu görüşünüZü hala sürdürüyormusunuz ? Şu an ekonominin içinde bulunduğu duruma göre tasarruf yapanlar negatif reel faizle cezalandırılıyor, altın ise şu aralar istikrarlı liman olma özelliğini kaybetti , borsa deseniz bileni var bilmeyeni var, konut sektöründe ise balon var deniyor. Sizce şu an yatırımcı para kazanmak değilde var olan parasını koruması için hangi alanda parasını değerlendirmesini önerirsiniz? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim
    Doğkan Aygün

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence ertelenmiş bütün harcamaları yapmanın en iyi zamanıdır. Yani tasarrufun pek bir getirisi yok. BES iyi bir seçenek gibi duruyor. Çünkü sabrederseniz devlet sonunda her 100 TL'ye 25 TL veriyor ki en yüksek faiz bu.

      Sil
    2. uzun dönemde o %25'İn anca FİG ve diğer giderleri karşıladığını biliyorsunuz değil mi?

      Sil
    3. Keynesin dediği gibi uzun dönemde hepimiz ölmüş olacağız.

      Sil
  7. Degerli hocam yani durum gittikce kotuye gidiyor bu sonu onlemek bir yunanistan olmamak icin onerileriniz varmi neler yapilabilir acaba??? Bide 10 yilda uctuk ekonomik olarak costuk kar tanesiydik cig olduk deniliyor ne derece katiliyorsunuz
    Tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben faizler üzerinde bu kadar baskı kurulmasının doğru olmadığını düşünce ve ilgimizi faizlere değil enflasyona yoğunlaştırmamız gerektiğini düşünüyorum.
      Son on yılda ekonomimizde önemli bir gelişme olduğunu ben de yazıyorum. Bence bir bölümü sanal bun da bu sitedeki yazılarımda ortaya koydum ama bir bölümü de gerçek. Bunu çevredeki arabaların, evlerin, beyaz eşyanın vb kalitesinin yükselmesinden anlayabiliyoruz.

      Sil
  8. Hocam merkez bankası rezervlerini dışarıya kullandırırken belirli bir faizden kullandırıyor . Ama bizim özel sektör olsun kamu sektörü olsun kullandırdığı faizden daha yüksek faiz vermiyor mu? Arada ki bu fark ne oluyor reel sektörün kaybımı oluyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB, son dönemde karşılıklara faiz vermediği ve onların bir bölümünü döviz cinsinden aldığı için rezervlerinin de maliyetini düşürdü. Bunlarla ABD Hazine kağıtları alıyor. Faizi oldukça düşük ama emniyetli kağıtlar.
      Bankalar mevduat faizinin oldukça üzerinde kredi faizi alıyor kar ediyor. Onun dışında özel kesim ve kamu kesimi borç vermiyor. Sadece şimdilerde IMF'ye borç verilmesi gündemde. Orada da amaç kâr etmek değil prestij yükseltmek.

      Sil
  9. Hocam yazınız için teşekkürler

    Ülkelerin ne kadar borç altında olduklarını nereden öğrenebilirim? teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya bankası, imf web sitesine bakabilirsiniz

      Sil
    2. www.imf.org sitesinde 2013 world economic outlook database den alabilirsiniz.

      Sil
  10. Sorunu nokta atisi tespit etmisiniz hocam,ben buna bir de konunun özunu kavramadan asiri özguvenli olma sorununu da eklemek istiyorum.Iktisatta ezber kaliplarla dusunenler degiskenlerin fonksiyonda neden dissal-icsel oldugunu anlamadan,fonksiyonu ezberleyip yorum yapmaya kalktiklarinda paradikma kaymalarini algilayamiyorlar ve tepki su oluyor bu artarsa bu azalir sen neden bahsediyorsun? oysa ki biraz analitik dusunebilseler bu artarsa bu azalirin arkasindaki temel varsayimin(ayni zamanda vizyonun) degsmesi halinde bu iliskinin de degsecegi.Bu sekilde esnek dusunemeyen iktisatcilar yetistirdigimiz surece belki kpssde basarili insanlar yetisir ama ötesi iktisada katki saglayack insnlr bu topraklardan cikmaz.Iyi gunler

    YanıtlaSil
  11. Sorunu nokta atisi tespit etmisiniz hocam,ben buna bir de konunun özunu kavramadan asiri özguvenli olma sorununu da eklemek istiyorum.Iktisatta ezber kaliplarla dusunenler degiskenlerin fonksiyonda neden dissal-icsel oldugunu anlamadan,fonksiyonu ezberleyip yorum yapmaya kalktiklarinda paradikma kaymalarini algilayamiyorlar ve tepki su oluyor bu artarsa bu azalir sen neden bahsediyorsun? oysa ki biraz analitik dusunebilseler bu artarsa bu azalirin arkasindaki temel varsayimin(ayni zamanda vizyonun) degsmesi halinde bu iliskinin de degsecegi.Bu sekilde esnek dusunemeyen iktisatcilar yetistirdigimiz surece belki kpssde basarili insanlar yetisir ama ötesi iktisada katki saglayack insnlr bu topraklardan cikmaz.Iyi gunler

    YanıtlaSil
  12. Hocam son 10 yılda Türkiye ekonomisinde sizce bu gözle görülebilir refah artışı enflasyonun düşmesi faizin çift hanelerden tek haneye düşmesi v.s AKP hükümetinin başarısı mı yoksa küreselleşmesinin getirdiği refah artışımı ?küreselleçmenin ve sermaye hareketliliğinin serbest bırakılması eskisi fonlara ulaşmada zorluk değil kolaylık getirmiştir bu sayede de yüksek büyümelere imza atılmış ve ekonomi daha prestijli gözükmemişmidir ? Hocam sizce hangisi daha ağır bakmaktadır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ikisi de doğrudur. Geçmişte de dışarıdaki havanın iyi olduğu hallerde bu başarı yakalanamamıştı.

      Sil
  13. Sayın Eğilmez yazılarınızı zevkle okuyorum. Öncelikle teşekkür ederim.
    Nitzcschenin önemli bir sözü vardır. Ben atam gibi düşünürüm, çünkü dilimiz aynıdır der. Aslında ben dil bilimci değilim ancak Türk dilinin esnek kolay değişebilen ve zaman kolaylıkla adapte olan bir dil olduğunu düşünüyorum. Amacım sadece farklı bir bakış;paradan başka neler kazanılabilir; örneğin itibar kazanılabilir, mevki kazanılabilir, dost kazanılabilir, düşman kazanılabilir....
    Ancak paradan para kazanmayı bizler hiç bir zaman öğrenemedik, paramız her zaman değer kaybetti, eridi.
    Paradan gerçekten yüklüce para kazanan bence sadece gelişmiş ülkeler; bir kağıt üzerine biraz mürekkep ve al sana 100 $ ....
    saygılarımla....

    YanıtlaSil
  14. 1)iyi pazarlar sayın hocam rahmetli salih neftçi hocadan sonra yazılarını güvenerek takip ettiğim nadir insanlardan birisiniz. keşke borsa hakkındada yorum yapsanız ne iyi olurdu ama nedense tercih etmiyorsunuz. hisse bazında değilde bist'in bir emtia piyasası ürünü olarak global finans hareketleri dahilinde size göre hangi noktadayız ? yıllar önce (belki 10 yıl) garanti yatırımın davetlisi olarak HATAY'a geldiğinizde semozyumunuza katılmıştım. sizinde şimdilerde dediğiniz gibi son on yılda türkiyede çok güzel şeyler olduğu gibi aynı şekilde yanlışlarda çok oldu bizzat kulağımla duymamış olsam başkasına inanmayacağım. Yıl 2001 akp yeni kurulmuş ankara genel merkeze davet edildik (ben il teşkilatı Üyesiyim) sn.bülent arınç,eyüp fatsa,v.b. konuşma yaptılar en son sn R.T.Erdoğan konuşma yaptı ve türkiye'de vergilerin çok ağır olduğunu güçlü bir ülkenin vergiye ihtiyacı olmadan parasal açıdan kendine yetmesi gerektiğini petrolümüz henüz yok ama toprak altı zenginliklerimizin çok olduğunu bunları ekonomiye kazandıracaklarını güçlenincede zaman içinde vergileri azaltacaklarını hatta tamamen kaldırabileceklerini bizzat söyledi ben duydum şimdi ise geldiğimiz noktada bir numaralı vergi (ve ceza) devleti olduk öyleki bir ebeveynden çocuklarına (veya varislerine) miras kalsa ki bu vergisi ödenmiş bir nakit, menkul veya gayrimenkuldur varislerine bu intikal ederken matrah olarak kabul ediliyor ve % 40'a varan vergi alınıyor.böyle bir şey olabilirmi? sonra SGK kapsamında iyice bol keseden dağıttı sonra 30 milyar TL sağlık gideri varmış. eczacıların ve doktorların başına çöktü bir çok eczane masrafını çıkaramıyor.ve vergide üretemiyorlar.eczacılar tarafından İtiraz edildi eczacılara ZİNCİR ECZANE yasası çıkarırım. diye tehdit yapıldı eczacılarda sesini kesti ne yapsınlar hatta A 101 mağazaları bu amaçla açılmış. sayın maliye bakanı TV' ye çıkıyor sakin sakin birşeyler söylüyor arkasından yeni bir vergi türü ortaya çıkıyor kayıt dışı ile mücadele derken köylünün ineğinden elde ettiği gelirden tutunda işportacısından simitçisine kadar her şey de olmazki

    YanıtlaSil
  15. 2)ve bu tutum KÜÇÜK ESNAFI ORTADAN KALDIRMAK ÜLKEYİ BİRKAÇ HOLDİNGİN ELİNE BIRAKMAKTIR. yani işverenler (bir avuç), çalışanlar (tüm halk) ben buna komünistleştirilmiş KAPİTALİZM diyorum. yani devlet komünizmi kendisi değilde desteklediği bir avuç holdinge yaptırıyor. Hocam yanlışlar hakkında yazacak okadar çok şey varki okumaya zamanınız yetmez neyse İMF'nin bizden gelecek 5 milyar dolara ihtiyacı yok malum ABD her ay 85 milyar dolar basıyor (sadece ABD'de basılıyor tüm dünyada devalüe oluyor en etkili en kansız herkesin kabullenebildiği hatta istediği SÖMÜRÜ ŞEKLİ) İMF içinde biraz basar ne olacakki?(zaten İMF payına düşeni alıyordur) bizimde 130 milyar dolarlık MB.rezervimiz var iken 5 milyar doları (zaten vadeli) vermek dokunmazki. bu tamamen şov seçim öncesi halkın gözünde pozitif puan kazanmak için yapılacak olan bir uygulama.yani alan el konumundan veren el konumuna gelme edebiyatı.HOCAM BENİM ESAS SİZE ŞÖYLE BİR SORUM OLACAK dünyada devamlı para basılıyor ama finans piyasaları geçici rahatlıyor avrupa birliğinde ispanya, italya, portekiz, yunanistan ,kıbrıs, slovenya vs bir iyileşme yok ülkeler durumlarını geçici olarakda olsa devalüasyon yaparak kurtaramıyorlar mesela çalışanlarına maaş ödemek için devlet para basamıyor çünkü EURO' YA yani Draghi'ye mahkumlar bu sürdürülebilir bir durum değil avrupa birliği daha ne kadar böyle devam edebilir (bu en çok almanyaya yarıyor birlik ayağına üye ülkeleri iyi sömürüyor) dünyada likidite bolluğu var faiz düşüyor ama altın da düşüyor borsalarda bir ABD bir TÜKİYE iyi bunlarda zirvelerde yeni para girdisi pek yok,muhtemel realizasyon yakındır. konut sektörü şişmiş piyasada 10 alıcı varsa 110 satıcı var ağaoğlu bile devamlı reklam yapıyor. yakında,yatırımcı düşük faizli krediden almış bile olsa konutunu aldığı fiyatın altına satmak zorunda kalırsa dananın kuyruğu kopacak ödenemeyen krediler ardından KRİZ robinhi'cilik yapmak istemiyorum ama durumlar hiç iç açıcı değil ve olursa büyük bir global kriz olur BENİM KORKUM BÜYÜKLERİN KRİZİ GÖLGELEMEK İÇİN BİR YERLERDE ŞAVAŞ ÇIKARMA GİRİŞİMLERİ mesela İRANA SALDIRMAK GİBİ inşallah böyle bir şey olmaz ama düşünülmesi gereken bir ihtimal olarak görüyorum neyse hocam SORUM ŞU (savaş ihtimalini gözardı edersek) MUHTEMEL GLOBAL KRİZDE HANGİ EMTİA'DA POZİSYON ALMAK LAZIM yani dolar, euro,altın,hisse senedi, tahvil,gayrimenkul veya varsa başka birşey NE OLMALIDIR.YANITLARSANIZ SEVİNİRİM mehmet cengiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tweeter da da yanıtladım. Eğer bir küresel kriz çıkacağına inanıorsanız kuşkusuz en doğru yatırım altın olur.

      Sil
  16. hocam ezberci eğitim sistemi artık kronik bir sorun olmaya başladı. sisteme eleştiriniz güzel.
    daha önce de vermiştim bu örneği tekrarlamak isterim:

    hoca son sınıf öğrencisine sorar:
    -iktisat salt bir bilim midir? ben suyun 50 derecede kaynadığını düşünüyorum sen ne dersin?

    öğrenci cevaplar:
    +haklısınız hocam.

    bizzat şahit olduğum bir durum. böyle bir nesil de geliyor bir taraftan...

    bir de bütünü görmekten bahsetmişsiniz. psikolojide gestaltcıl yöntem deniliyor buna. "bütün onu oluşturan parçaların toplamı değil, daha fazlasıdır."

    bir de geçen seneden beri özellikle mortgage krizine benzer bir beklentiniz vardı. ev reklamlarını gördükçe ben de kredi balonu olacak mı acaba diye ilgi ile izliyorum uzaktan da olsa. gerçi şimdilik bu ev satışlarını sürükleyen en önemli etkenlerden biri de kentsel dönüşüm olsa gerek.
    bakalım sonraki duraklarda hangi maceralar bekleyecek bizi..

    YanıtlaSil
  17. Hocam yazı için teşekkürler

    Kredi Derec. Kurum ve Kuruluşları gazı "not" u bizim gösterge tahvil faizinin %5'in altına inişiyle sürekli para genişletici konumda hareketler yapıldı, 3 aydır tüketici kredileri aldı başını gitti,tasarruf yapanı ve yapmaya çalışanı teşvik etmeyi bes sistemine %25 katılımıyla kapatmaya çalıştı, şimdi bu durumda olmayan tasarrufun yatırıma dönüşemeyip artan nüfusla işşizliği daha da yukarılara taşıyacak olması korkutucu değil mi?

    YanıtlaSil
  18. IMF Türkiye gibi ülkelerin ihtiyati tasarruf (precautionary saving) yapmamalarını teşvik eden bir yapıdır. Olumsuz senaryolara karşı (petrol fiyatları artışı, v.s.) hükümetlerin IMF'nin kapısını çalıp dengeyi sağlayabileceklerini düşünerek hane halkının "kefen/kara gün parası"nın benzeri tasarruf yapmasına mani olur. Ülkelerin ekonomi politikalarına müdahil olması da bilindik cabasıdır. IMF'nin "yardımseverliği"ne inanmalarındansa ben hükümetin IMF'ye borç vermesinin seçim meydanlarında şov maksatlı ve gerçek borç stoğunundan dikkatleri dağıtıcı gayeli olduğu kanaatindeyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IMF konusunda bu bilgiyi nereden edindiğinizi bilmiyorum ama IMF üye ülkelerin ödemeler dengesini sıkıntılarını çözmek için kurulmuş bir kurumdur bu çerçevede de ülkelerin ve hane halklarının asarruf yapmalarını teşvik eder. Siz IMF nin yerinde olsaydınız ve Yunanistana borç verecek olsaydınız ekonomisine karışmayıp eskisi gibi har vurup harman savurmasını izlemekle yetinir miydiniz?

      Sil
  19. Sayın hocam bir ilk okul mezunu olarak ben yazılarınızı devamlı takip ediyom vede en gzl yazdıklarınızdan çok iyi anlıyorum tıpkı rahmetli Özal gibi açık ve net tşk iyi Akş lar Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim tek amacım mümkün mertebe bu karmaşık konuları basit olarak anlatabilmek.

      Sil
  20. Hocam peki şunu sorsam: Faizler düştükçe devletin de borçlanma maliyeti azalıyor ve kamu harcamaları için daha fazla kaynak imkanı doğuyor. Negatif reel faizin yaratacağı(alt gelir grubundan üst gelir grubuna) servet aktarımının bu şekilde, devlet tarafından önlenmesi mümkün müdür?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru da vatandaşın tasarruf miktarı düşüyor.

      Sil
    2. Tamam ama düşük faizler sayesinde aynı zamanda ev, araba, arsa sahibi olunmuyor mu? Bu tasarruf sayılmaz mı? Denilse ki ödeyemiyorlar, zararlarına oluyor; o zamanda 2000 li yıllardaki yüksek faiz ortamında piyasayı fonlamak yerine yüksek faiz veriyor diye devlet kağıtları alıp, yüksek açık veren ve akabinde krizde batan bankalar ve parasını kaybeden insanlar ve daha da kötüsü devletin sırtına yüklenen devasa ağırlık ne olacak.

      Sil
    3. Ev, araba ve arsa almak tasarruf değil harcamadır. Tasarruf tanım gereği gelirin harcanmayan kısmıdır.

      Sil
    4. Ekonomi terimi için doğru olabilir, ancak hane halkı için tasarruftur. Böylece ev ihtiyaçları varsa, düşük faizden kira ödemek yerine ev sahibi olurlarken, diğer yandan kira geliri elde etmek için ev veya işyeri alınır. Sonuç itibariyle gelirin harcanmayan kısmı ile servet artışı değil midir bu.

      Sil
    5. Tasarruf ekonomide yatırıma yol açmak için kullanılır. Yatırım ise hazır bir şeyin alınması değil yeni bir üretimdir. Yani sizin tasarrufunuzu bankadan kredi olarak alan kişi ya da kurum bununla yeni bir fabrika, işyeri bir üretim birimi kurarsa yatırım olur. Ekonomik büyüme yeni üretim kapasiteleriyle o da yeni yatırımlarla olur. Yoksa birisinin evini başkasının alması yatırım değil harcama olur. Bu anlamda paranızı eve yatırmanız tasarruf değil harcamadır.
      Tasarruf halk dilinde başka anlama geliyor olabilir ama ekonomi biliminde anlamı budur.
      Servet artışı da başka bir anlam taşır. İkinci bir ev alan kişinin serveti artar ama bu bir tasarruf değil harcamadır. Yatırım da değildir çünkü ikinci el bir alımdır. Yatırım olabilmesi için o evi sıfırdan inşa etmiş olmak gerekir.

      Sil
  21. mesela Hocam, Alman veya Fransız ekonomisinden bahsederken "Almanyalı ekonomisi" veya "Fransalı ekonomisi" dese pek uygun olmazdı sanırım. "Türk" ismine de bu gözle bakın. unutmayın, kendinize ne derseniz deyin, yabancı ülkelerde size "en iyi" ihtimal Türk vatandaşı diyeceklerdir. yurtdışına çıkmadıysanız, çıktığınız zaman anlarsınız.

    YanıtlaSil
  22. Merhaba hocam eskiden daha fazla spekülasyon oluyordu, hiç oynamadığımız borsa düşüş ve dolar artışlarıyla fakirleşiyorduk. Alışmıştık biz buna :-) . Fakat artık bankalar yabancı ulusal birçok firmada öyle , buda bize sanki daha fazla şimarma hakkı veriyor, yunan misali . Başkasının parasıyla ev sahibi olmak güzel borcu ödemek zor. Evet bu balon patlar ama ne zaman ?

    YanıtlaSil
  23. Hocam yazınız için tekrar teşekkürler,
    Şu sıralarda Bankalara terk edilen ev ve araba anahtarlarının çoğaldığını ifade ettiniz, bunu son sene büyüme rakamlarımızdaki hızlı düşüş teyid ediyor.Şu sıralar siyasi baskı faizleri çok fazla düşürmemize mal olmuş görünüyor .Ben ABD' nin bir sene içinde sıkılaştırmaya(en azından parasal genişlemeye son verme)başlayacağını düşünüyorum. Bu taktirde bizde tablo daha kararmaz mı?,faizler
    biryandan tırmanırken, döviz de tırmanmaz mı ,büyüyememe devam ederek ev araba borçları çok daha fazla insana sıkıntı olmazmı?

    Ahmet Gürsoy

    YanıtlaSil
  24. Paradan --para disinda-- kudret, ask, itibar, dostluk ve hatta saglik kazanilabilir. Dusman da.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Para sadece bir aracıdır. Bu dedikleriniz insanların yaklaşım, tavır, davranış, çalışma, beceri ve bazen de yolsuzluk ve haksızlıklarıyla olur.

      Sil
  25. Bence bunlara takılmayın olayın aslına bakın.

    YanıtlaSil
  26. Paradan ask -hele hele dostluk kazanılsaydı , fakir insanların vay haline olurdu :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!