Kayıtlar

Kuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye

Resim
1971 Nobel ekonomi ödülü sahibi iktisatçı Simon Kuznets (1901 – 1985) 1950’lerde Kuznets Eğrisi Hipotezi olarak anılan bir görüş ortaya atmıştı. Bu görüşe göre ekonomi gelişmeye devam ettikçe piyasa güçleri sisteme egemen olmaya başlar ve sonuçta ekonomik eşitsizlik azalır. [1] Bu hipotez şöyle bir şekille gösterilebilir: Kuznets Eğrisi Hipotezi açısından eşitsizlik (Inequality - In) gelir dağılımı ölçüsü olarak kullanılan Gini katsayısıyla ölçülür. Gini katsayısı, gelir dağılımı adaletini ölçmekte kullanılan bir katsayıdır. 0 ile 1 arasında değişir. Katsayı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı adaleti yükselir, 1’e yaklaştıkça eşitlikten uzaklaşır. Yine bu hipotez açısından ekonomik gelişme de kişi başına gelir (per capita income - PCI) düzeyindeki değişimle ölçülür. Hipoteze göre kişi başına gelir arttıkça (şekilde PC1'den PC2'ye ilerledikçe) eşitsizlik azalır (şekilde In1'den In2'ye iniş.) Y noktası, X noktasına göre refahın arttığı ve eşitsizliğin azaldığı bir noktad...

Kitaplar ve Yorumlar 2025 2

Ivan T. Berend, 20. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi (Çeviren: Serpil Çağlayan) T. İş Bankası Kültür Yayınları (Güncellenmiş Yeni Baskı), 2025 En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Son zamanlarda okuduğum en iyi kitap. Yirminci yüzyılda yaşanan, çoğunu zamanla unuttuğumuz ama hepsi birbirinden önemli ekonomik olayları, onların içinde yeşerdiği siyasal ortamı olağanüstü netlikte ve analitik olarak anlatmış Ivan Berend. Kapitalizmin şekil değiştirmeleri, sosyalizmin zaafları, sistem sorunları hepsi kronolojik olarak veriliyor kitapta. Kitabı bitirdiğinizde zihninizde 20’nci yüzyıla ilişkin soru işareti kalmıyor diyebilirim. Ekonomi, siyaset, uluslararası ilişkiler, Avrupa gibi konulara en ufak bir ilginiz varsa mutlaka okumalısınız. Murat Altıntaş, Ahmet Birincioğlu ve Engin Dumurcaklı, Türk Vergi Kanunlarının Uygulaması, Novus Kitap Yayınları, 2025 Vergi Müfettişi olan yazarlar harika bir kitap yazmışlar. Vergi gibi son derecede sıkıcı bir konuda harika bir kitap nasıl yazılır d...

Eski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman

1950’lerin Ankara’sında iki katlı bahçeli evler vardı. Biz Atatürk Bulvarı’nın hemen altındaki sokakta, bahçe içinde iki katlı bir evin alt katında kirada otururduk. Oturduğumuz Adakale Sokak, Ankara’nın en iyi sokaklarından birisiydi ve babamın memur maaşıyla orada kirada oturabiliyorduk. Yanımızdaki evde üst katta ev sahibi bir anne kız, orta katta bir tüccar ve ailesi, bodrum katta da SSK’de çalışan dul bir anne ve üç çocuğu otururdu. Öteki yanımızda İngiliz Kültür Heyetinin üç katlı binası vardı. Onun hemen altında bir serbest avukatla eşi ve üç çocuğu vardı. Hepimiz arkadaştık, birlikte okula gider, okul sonrası birlikte oynardık. Bütün mahallede yalnızca tüccar ailesinin arabası vardı. Bir de babamın makam arabası. O arabaya bir kez bile ne annemi ne de bizi bindirdi babam. Kendisi de yalnızca evden işe giderken ve işten eve dönerken kullanırdı. Sokaktaki evlerin tamamı iki katlıydı: Genellikle üst katlarda ev sahipleri, alt katlarda bizim gibi kiracılar otururdu. Evlerin bahçele...

Eski Türkiye'den Bir Hoşgörü Anısı

1989 yılının Ekim ayıydı. ABD’deki görevimden (Washington Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müşaviri) döneli iki gün olmuştu. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürü olarak atanmıştım. Daha doğrusu ABD’deki üç yıllık görev süremi tamamlama fırsatı bulamadan Ankara’ya çağırılıp genel müdürlüğe getirilmiştim. Turgut Özal Başbakandı. Özal, genel müdürlüğe atanma kararnamemi imzaladıktan sonra özel kalem müdürü beni arayıp makama çağırmıştı. Başbakanın yanında kardeşi ekonomiden sorumlu devlet bakanı Yusuf Özal da vardı. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Yusuf Bey’e bağlıydı, dolayısıyla benim de bakanımdı. Odaya girdiğimde iki kardeş karşılıklı olarak koltuklarda oturmuşlardı. Ben girince ayağa kalktılar, elimi sıktılar ve kutladılar. Yusuf Bey: “Efendim” dedi, “Mahfi, Hazinede genel müdür yardımcısıyken ben biliyorsunuz Devlet Planlama Müsteşarıydım ve bizimkilerle Hazineciler hep birlikte çalışırlardı. Mahfi’yi oradan tanırım, sabaha kadar çalıştıklarına defala...

Alexander Hamilton'un Mirası

Pek çoğumuz, uluslararası serbest ticaretin uluslararası refahı artıracağı görüşüne dayanan kapitalizmin şampiyonluğunu, Birinci Dünya Savaşıyla birlikte İngiltere’den devralmış olan ABD’nin, Donald Trump’ın başkanlığında bu yaklaşımın tersine bir korumacılık eylemine girmiş olmasını şaşkınlıkla karşıladık. Oysa ABD’nin geçmişteki yükselişinin altında bu yaklaşım yatıyordu. Alexander Hamilton (1755 – 1804) ABD’nin ilk Başkanı George Washington döneminde ABD’nin ilk Hazine Bakanı (US Secretary of the Treasury) olarak görev yaptı. ABD’nin kurucuları arasında anılan devlet adamlarından biridir. Heykeli bugün ABD Hazine binasının önünde yer alır. 10 ABD Dolarının üzerinde de Hamilton’un resmi vardır.   Hazine Bakanı olarak atandıktan hemen sonra 1790 yılı Ocak ayında kamu finansmanında yapılması gereken reformları Kamu Kredisi Raporu adı altında Kongre’ye sundu. Rapor temel olarak bazı önemli unsurları kapsıyordu. İlk üç madde dış borçlar, iç borçlar ve eyaletlerin borçlarının yeni...

Eski Türkiye'de Kuyruklar Vardı

1978 yılıydı. Sıkıntılı bir dönemdi: Ülke döviz sıkıntısı çekiyor, her bakkalın, marketin önünde az bulunan bir şeylerin kuyrukları uzuyordu. Yeni bitirdiğim bir teftiş görevinin raporunu yazıyordum. Telefon çaldı, Teftiş Kurulu Başkanı, acele yanına gitmemi istiyordu. O zaman Maliye Bakanlığı Ulus’ta eskiden Başbakanlık binası olan binadaydı, ben de Mithatpaşa Caddesinde müfettişler için bir katı kiralanmış olan binadaki odamda çalışıyordum. Hemen bir taksiye atlayıp gittim. Başkan, bana altında kendi imzasının olduğu bir yazı uzattı, üstte benim adım yazılıydı. Kâğıdın sağ tarafında kırmızı harflerle “Gizli” ibaresi yer alıyordu. Yazıyı okudum: “Ekte gönderilen mektupta talep edilen soruşturmaların tarafınızca yapılmasını rica ederim” yazıyordu. Yazının ekinde Başbakan Bülent Ecevit imzalı bir yazı daha vardı. Maliye Bakanlığı’na hitaben yazılmış olan o yazı da gizli damgası taşıyordu. Yazıda Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı’nda çeşitli satın alma ve ihalelerle ilgili yolsuzluk...

Teşvik Dosyası

Resim
Teşvik sistemi; şirketleri, çalışanları ve toplumu istenen işlere yönlendirebilmek için kullanılan araçların, verilen desteklerin tümünü ifade eden bir tanımlamadır. Böyle bir sistem oluşturmaktan güdülen amaç konulan hedeflere ulaşmak, mevcut işleyişi daha iyi ve verimli hale getirebilmek ve diğer ülkelerdeki uygulamalar ve sonuçlarla rekabet edebilmektir. Bu sistem içinde uygulanan teşvik unsurları; (1) Maddi teşvikler (parasal destekler, vergi indirimleri vb.), (2) Maddi olmayan teşvikler (takdirname, ödül töreni ve ödül belgesi vb.), (3) Diğer teşvikler (daha çok çalışma koşullarıyla ilgi destekler.) Burada ele alacağımız konu şirketlere, üreticilere yönelik teşvikler olacağı için onların ayrıntısına bakalım. Şirketlerle ilgili devlet teşvikleri bu kuruluşların yatırımlarını, istihdam yaratmalarını, ithalat ikamesini sağlamalarını ve ihracatı artırmalarını desteklemeye yöneliktir. Bu şekilde bir yandan şirketler desteklenmiş ve belirli amaçlara yönlendirilmiş olurken bir yandan d...

Mehmet Mahfi Bey

Resim
Dedem (babamın babası) Mehmet Mahfi Bey (1875 – 1971) orman mühendisiydi. Orman müfettişi olarak görev yapmış, Orman Mektebi’nin (şimdiki İstanbul Orman Fakültesi) müdürlüğü (şimdiki dekanlık) görevini yürütmüş, orada ders verip hocalık yapmıştı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde memuriyete başlamış, Cumhuriyet döneminde devam etmişti. Sevgili Ali Ekber Yıldırım) bana dedemle yapılmış bir söyleşinin yer aldığı yayının fotoğraflarını yollamıştı. Yüksek Ziraat Mühendisi Hadiye Tunçer tarafından yapılan söyleşi 1958 yılında yapılmış.  Bu söyleşiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. “Eski Ormancılarımızdan Mahfi Eğilmez Konuşuyor: Hadiye Tunçer: Kıymetli meslektaşın evini bulmak bir hayli güç oldu. Eski arkadaşlarının birçoğundan soruşturduktan sonra Mahfi Bey’in Cağaloğlu’ndaki evini bulabildim. Kalbim çarparak kapıyı çaldım. Öyle ya! Bir de evde bulamamak ve bu sıcak günde boş elle geriye dönmek vardı. Nitekim de öyle oldu Karısı olduğunu tahmin ettiğim yaşlı bir hanım, ‘Mahfi Bey dış...

Faiz Giderlerini Lanetlerken

Resim
Öteden beri faiz giderlerinin devletin bütçesinde ve nakit dengesinde büyük yer tuttuğu, faiz giderlerinin düşürülmesi halinde sorunların önemli ölçüde çözüleceği öne sürülür ve genellikle de bu görüş doğru kabul edilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı ve TÜİK verilerinden yararlanarak hazırladığım aşağıdaki tablo 2005 yılından bu yana devletin toplam nakit giderlerini, bu toplam içinde faiz dışı giderler [i] ile faiz giderlerinin paylarını milyar TL olarak ilk üç sütunda, faiz giderlerinin toplam giderler içindeki payını da yüzde olarak son sütunda sergiliyor.    Tablonun son sırasında turuncu boyalı kısımlar 2005 yılından 2024 yılsonuna kadar söz konusu giderlerde kaç kat artış olduğunu, mavi boyalı kısım ise faiz giderlerinin toplam giderler içindeki payında bu süre içinde ortalama yüzde kaç oranında artış olduğunu gösteriyor. Buna göre devletin toplam nakit giderleri 20 yılda 76 kat artarken, faiz dışı giderler 100 kat, faiz giderleri ise 25 kat artmış. Demek ki toplam gider...

Üç Önemli Güncel Göstergenin Analizi

Resim
30 Haziran 2025 günü üç önemli gösterge açıklandı (TÜİK: Mayıs ayı işgücü göstergeleri ve Ocak – Mayıs dış ticaret göstergeleri, Hazine ve Maliye Bakanlığı 2025 yılı ilk çeyrek dış borç verileri.) Bunların üçü de ekonominin gidişini okuyabilmek açısından önemli göstergeler. Tek tek ele alıp durum değerlendirmesi yapalım. Mayıs ayı itibarıyla işsizlik oranı yüzde 8,4 olarak açıklandı. Bu oran Nisan ayına göre 0,2 puan düşüş sergilemekle birlikte geçen yılın Mayıs ayına göre bir değişim göstermiyor. Bir başka ifadeyle işsizlik oranı bir yılda bir değişim göstermemiş bulunuyor. Geniş işsizlik oranı (TÜİK’in atıl işsizlik oranı olarak tanımladığı oran) yüzde 31’dir. Bu oran, Nisan ayına göre 1,1 puan gerilemiş görünmesine karşılık bir yıl öncesine 5,6 puan yüksektir. İşsizlik ile geniş işsizlik oranları arasındaki yüksek fark (22,6 puan) bize toplumda işsiz olduğu halde resmi olarak işsiz sayılmasını gerektirecek başvuruda bulunmayanların oldukça yüksek sayıda olduğunu gösteriyor. Bu iki...