Eğitim Dosyası
Çocuklarımızın Dünyadaki Yeri
Aşağıda üç grafik sunuyorum. Bu
grafikler 2015 yılında 72 ülkede 15 yaş grubundaki çocuklar üzerinde yapılan PISA
testlerinin sonuçlarını gösteriyor. Griler uygulamaya katılmayan ülkeler, kırmızılar
ortalamanın altındakiler, yeşiller ortalamanın üzerindekiler diğerleri de
ortalama düzeydeki ülkeler.
Fen bilimleri alanında durumumuz:
Fen bilimleri alanında yapılan
test sonuçlarına göre Türk çocukları ortalamanın altında bulunuyor. Bizimle
birlikte ortalamanın altındakiler Güney Amerika ülkeleri ve Afrika ülkeleri.
Matematik alanında durumumuz:
Matematik alanındaki test
sonuçlarına göre bizim çocuklar yine ortalamanın altında yer alıyor. Aşağı
yukarı aynı ekip aynı durumda bu kez Kuzey Amerika’dan da buraya yaklaşanlar
olmuş.
Okuduğunu anlama alanında
durumumuz:
Okuduğunu anlama alanındaki
testte de sonuçlar benzer biçimde çıkmış. Bizimkiler yine ortalamanın altında.
Yani bizim çocuklar kendi dilinde okuduğunu anlamak konusunda ortalama düzeyi
tutturamıyorlar.
2015 yılı sonuçlarının OECD
ortalamasıyla ve en başarılı ve en başarısız üç ülkenin puanlarıyla karşılaştırmalı
görünümü şöyledir:
Fen Bilimleri
|
|
OECD Ortalaması
|
465
|
Singapur
|
556
|
Japonya
|
538
|
Estonya
|
534
|
Türkiye
|
425
|
Kosova
|
338
|
Cezayir
|
376
|
Dominik Cumhuriyeti
|
332
|
Matematik
|
|
OECD Ortalaması
|
461
|
Singapur
|
535
|
Hong Kong (Çin)
|
527
|
Kanada
|
527
|
Türkiye
|
420
|
Cezayir
|
350
|
Kosova
|
347
|
Lübnan
|
347
|
Okuduğunu Anlama
|
|
OECD Ortalaması
|
460
|
Singapur
|
564
|
Hong Kong (Çin)
|
548
|
Makao (Çin)
|
544
|
Türkiye
|
428
|
Kosova
|
362
|
Cezayir
|
360
|
Dominik Cumhuriyeti
|
328
|
Uzakdoğu ülkelerinin ilk
sıralarda yer alması şaşırtıcı değildir. Son yıllarda neredeyse bütün önemli
buluşların Uzakdoğu ülkelerinden çıkmasının nedeni eğitimdeki bu başarıyla
yakından ilgili olsa gerek. Demek ki bu ülkelerin eğitimde neler yapıp da bu
düzeye geldiğini incelemekte yarar var.
Bölgelere ve Okul Tiplerine Göre Durum
Türkiye’de en başarılı ve en
başarısız bölgelerin hangileri olduğunu da aşağıdaki tabloda gösteriyorum.
Fen Bilimleri
|
|
OECD Ortalaması
|
465
|
Türkiye Ortalaması
|
425
|
En Başarılı 3 Bölge
|
|
Batı Marmara
|
448
|
Ege
|
443
|
Doğu Marmara
|
438
|
En Başarısız 3 Bölge
|
|
Doğu Karadeniz
|
413
|
Güneydoğu Anadolu
|
387
|
Ortadoğu Anadolu
|
382
|
Matematik
|
|
OECD Ortalaması
|
461
|
Türkiye
|
420
|
En Başarılı 3 Bölge
|
|
Ege
|
442
|
Doğu Marmara
|
433
|
Batı Anadolu
|
432
|
En Başarısız 3 Bölge
|
|
Doğu Karadeniz
|
399
|
Güneydoğu Anadolu
|
385
|
Ortadoğu Anadolu
|
370
|
Okuduğunu Anlama
|
|
OECD Ortalaması
|
460
|
Türkiye
|
428
|
En Başarılı 3 Bölge
|
|
Batı Marmara
|
458
|
Ege
|
446
|
İstanbul
|
443
|
En Başarısız 3 Bölge
|
|
Doğu Karadeniz
|
404
|
Güneydoğu Anadolu
|
390
|
Ortadoğu Anadolu
|
384
|
Buna göre başarı, batı bölgelerinde
artmakta, doğuya gittikçe düşmektedir. Bunun nedenleri arasında yalnızca eğitim
kalitesinin değil güvenlik sorununun da önemli etkisi olduğunu düşünüyorum.
Okul türlerine göre başarıyı da
(matematik alanında) aşağıdaki tabloda sunuyorum:
2015 Yılı Sonuçları
|
Matematik Puanı Ortalaması
|
OECD Endeksi
|
OECD Ortalaması
|
461
|
100
|
Fen Liseleri
|
537
|
116
|
Sosyal Bilimler
Liseleri
|
504
|
109
|
Anadolu Liseleri
|
454
|
98
|
Anadolu İmam Hatip
Liseleri
|
398
|
86
|
Mesleki ve Teknik
Anadolu Liseleri
|
391
|
85
|
Çok Programlı Anadolu
Liseleri
|
379
|
82
|
Güzel Sanatlar
Liseleri
|
373
|
81
|
Buna göre en başarılı okullar
olan Fen Liseleri ile Sosyal Bilimler Liseleri OECD ortalamasının üzerinde puan
almakta, Anadolu Liseleri de bu ortalamaya yaklaşmaktadır. Ötekiler ise
ortalamanın oldukça altında kalmaktadır.
Bizim Çocukların Çalışması Başarı Getirmiyor
Aşağıdaki tablo öğrencilerin
haftalık ders çalışma saatlerini ve bu saatlerle fen bilimi alanındaki testte
gösterdikleri başarıyı ilişkilendirmektedir.
Ülke
|
Okuldaki ders saati
|
Okul dışı çalışma saati
|
Toplam çalışma saati
|
Toplam öğrenme zamanının her saati
için fen puanı
|
OECD Ort.
|
26,9
|
17,1
|
44,0
|
11,2
|
Finlandiya
|
24,2
|
11,9
|
36,1
|
14,6
|
Almanya
|
25,5
|
11,0
|
36,5
|
13,9
|
Türkiye
|
25,9
|
24,5
|
50,4
|
8,5
|
Tunus
|
30,1
|
25,6
|
55,7
|
6,9
|
Tablo; Türkiye ve Tunus’ta öğrencilerin
Finlandiya ve Almanya’ya göre ders çalışmaya neredeyse iki kat fazla zaman
ayırdıkları halde çok daha düşük puanlar aldıklarını ortaya koyuyor.
Buradan kabaca iki sonuç çıkar:
(1) Bizim çocuklar verimli çalışmayı bilmiyor. (2) Çalıştıkları şeyler doğru
şeyler değil.
Öğretmenlerin Durumu
Acaba öğretmenlerimiz yeterli mi?
Bu da son derecede önemli bir soru. Çünkü eğer öğretmenler yetersizse ve
gerekli eğitimi veremiyorlarsa o zaman bütün yük öğrencilerin kendi kendilerine
öğrenmelerine kalıyor demektir. Aşağıdaki tablo bu araştırmanın yapıldığı
tarihten önceki 3 ay içinde öğretmenlerin gelişimine yönelik durumlarını ölçmek
için sorulmuş sorunun yanıtını gösteriyor. Soru şudur: Son 3 ay içinde mesleki
gelişim programına katıldınız mı? Katıldım diyen öğretmenlerin oranı şöyledir:
Tüm öğretmenler
|
Fen Öğretmenleri
|
|
OECD Ortalaması
|
50,9
|
51,5
|
Türkiye
|
24,0
|
20,0
|
Tabloya göre OECD üyesi
ülkelerin öğretmenlerinin yarısından fazlası kendilerini geliştirmek için bir
programa katılırken, bizim öğretmenlerimizin ancak beşte biri böyle bir
programa katılmaktadır. Bu fark, bizim öğretmenlerimizi iyi yetiştiremediğimizi
göstermektedir. Demek ki yalnızca öğrencilerimizi değil öğretmenlerimizi
yetiştirmek için de daha fazla çaba harcamamız gerekiyor.
Değerlendirmeler ve Öneriler
PISA Araştırmasının gösterdiği
bazı gerçekler var. Mesela bizim çocuklarımız başka ülkelerin çocuklarından
daha fazla ders çalışıyorlar. Buna karşılık başarıları onlardan çok geride
kalıyor. Bunun bir nedeni bir sonraki aşamadaki sınavı esas alıp ona göre
çalışmaları olabilir. Yani öğrenmek, analizde kullanmak amaçlı çalışmak yerine sadece
ezberliyorlar. Öyle olunca akıl yürütmeye dayalı soruları çözemiyorlar.
En başarılı çocuklar hoşgörü ve
özgürlüğün en yaygın olduğu Ege ve Marmara’dan ve Fen Liseleri, Sosyal Bilimler
Liseleri ve Anadolu Fen Liselerinden çıkıyor. Demek ki model olarak bu
bölgeleri ve bu okulları esas alıp sistemi ona göre biçimlendirmemiz gerekiyor.
Eğitim sistemimizde öğrenme
eksikliği kadar öğretememe sorunu olduğu anlaşılıyor. Öğretmenlerimizi
yetiştirmek için gereken çabayı göstermediğimiz çok basit bir karşılaştırmayla ortaya
çıkıyor.
Bu gerçekler karşısında biz ne
yapıyoruz? Fen liselerini arttıracak yerde imam hatip liselerini arttırıyoruz, okullara
analitik gözlemleme yeteneğini geliştirecek laboratuarlar kuracak yerde mescit
açıyoruz, öğretmenlerimizi gelişim programlarına gönderecek yerde siyasal
toplantılara yolluyoruz.
Böyle devam edersek buluş yapan
kuşaklar yetiştiremeyiz. Buluş yapan kuşaklar yetiştiremezsek buluş yapanların taşeronu
olmaya devam ederiz. Öyle olunca da orta gelir tuzağından çıkamayız.
Eğitim politikası uzun vadeli ve maliyetli olduğundan siyasiler sadece günü kurtarma ve oy kapma peşinde.Ülkenin geleceği umurlarında bile değil.YAzıklar olsun onlara.
YanıtlaSilTespitlerinizle bizi aydınlattığınız için teşekkür ederim.Saygılar Mahfi bey.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilBizim egitimdeki yerimiz artik bir katma deger ihtiva etmeyen yerli otomobil markamizin olmayisina oykunmemizden anlasiliyor piyasasi asiri rekabetten kar marjinin iyice daraldigi sektore 120 sonra marka kazandirsan ne olacak yerli tankın motoru ukraynadan bulundu diye sevinenler egitim konusunda soz soyleme hakkinin iktisatcidan cikmasina tepki gösterenler egitimin refah ve zenginlik getirdiginin sanırım farkinda degiller
SilMahfi Bey, PISA test sonuçlarının bir miktar yanıltıcı olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki, benim kızım da bu teste girdi ve olağan koşullarda aldığından çok düşük bir puan aldı. Önce bunu bizim eğitim sistemimimizle evrensel eğitim arasındaki farka, ezberci eğitime v.b. bağladık, ama sonradan soru soru kitapçığını görünce afalladım. Sorular adeta Google Translate kullanılarak "çevrilmişti". O kadar kötü ve anlaşılmaz bir çeviriydi ki Türkçeye çevrilmiş demeye dilim varmıyor, sorular adeta Tarzanca bir kısım kelimelerin yan yana gelmesinden ibaretti. Cümlelerin başı-sonu yok, hiç bir şey anlaşılmıyor v.s. Çocuklar soruları anlamamışlar bile. Eğitim sistemimizdeki sorunlar herkesin malumu, ama sadece bu sınava odaklanıp aşırı karamsar olmaya da gerek yok.
SilBen zamanında Anadolu Lisesi'nde okumuştum, Avrupa'dan gelen öğrenciler de bizim okula kaydoluyorlardı ve istisnasız her zaman bize göre çok daha geri seviyelerdeydiler. Üniversitede Amerikalı bir hocam da "Burada liseden mezun olan birisi Amerikalı bir öğrenciden çok daha iyi durumda. Üniversiteleriniz de Amerika standartlarında. Master seviyesinde geri kalmaya başlıyorsunuz, doktorada saçmalıyorsunuz." demişti. Bence sıkıntıyı ortaokul-lise sıralarında değil, Türkiye'deki doktora derecelerinin dağıtılmasında aramak gerekir. Bu o kadar kronik bir sorun ki, Atatürk'ün üniversite reformu sırasında çağırdığı yabancı uzmanlar bile aynı konuyu dile getirmiş.
Bu dediğinize katılıyorum. Sınav konusunda bilgim yok ama okullardaki öğrenim seviyesi hususunda haklısınız. Bizde ilkokulda tavuk-tavşan prolemi, havuz problemi diye ufacık çocuklara cebir, çift bilinmeyenli denklem çözümü öğretiliyor, Amerikada bir çocuk ilkokuldan sadece dört işlem bilerek çıkıyor. Ama sınav sonuçlarında matematikte yine de öndeler. Bence doğrusu bu öğrenim konularını biraz azaltmak ve yaratıcı bakış açılarına, kendini ifadeye vs gibi (Finlandiye örneği diyelim, malum çok revaçta)ağrlık vermek. Böylece ortaokul/lise seviyesinde en azından Amerikanın gerisinde kalmayız.
SilBen de problem sorularını çözemiyorum diye üzülüyordum. Bunu öğrendiğim iyi oldu.
SilKaleminize sağlık hocam.Hiç bir gazetede pisa sonuçlarını böyle derli toplu bir makale olarak okumamıştım. Umarım yetkililerden de okuyanlar olur.
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilHocam bu testlerde haksızlık var. Siyer-i Nebi ve Kur'an tilaveti testleri konmamış. Bence bu da dış güçlerle üst akılın bir oyunu bize. Bizim çocukları başarısız göstermek için yapmışlar.
YanıtlaSilSaklabanlik testi de eksik demek ki. Ornekle bu konusa da oldukca basariliyiz.
SilAdsız 10:15 inşallah bu yazdığın şakadır. Değilse bu ülke çoktan batmış demektir.
SilBiz bilimle ilgili şeyler yazıyoruz. İbadet yapmak istiyorsan camiye. Allah'ı karıştırmayın yav. Allah akıl vermiş.
SilŞuurum gitmiş olmalı ki kelime* yerine söz bile dedim.
SilHocam aynen boyle.. benim kızım iyi ingilizce egitim veren bir orta okuldan yep500 tam puan alarak türkiye 1.lerinden oldu.fen lisesine tam burslu okuyacak ama ingilizce fen lisesi eğitimi almak istiyoruz ama devletimiz bunu yasaklamış.yurt dışı üniversite planımız var.fen lisesi neden yabancı dilde olamaz acaba.
YanıtlaSilNe kadar üzücü bir durum.
SilAnayasa Madde45:
Sil(5)Eğitim ve öğretim dili Türkçedir. Türkçeden başka dillerde eğitim ve öğretim yapılması ile ilgili esaslar, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Eğitimin ingilizce olmasından umulan nedir?
Bir anayasa maddesi kutsal kitap ayeti değildir, inanmamıza gerek yok, sorgulayabilir, reddedebilir hatta değiştirebiliriz.
Silİngilizce eğitim alan biri olarak şunu söyleyebilirim. İngilizce'den umulan bilimsel iletişimdir. Dünyadaki bilimsel iletişim dili de İngilizcedir. Kitaplar, makaleler vb. kaynaklar İngilizcedir. Bilim yapacaksanız hem İngilizce okur, hem de İngilizce yazarsınız. Tercüme zaman kaybından başka birşey de değildir. Bilimi İngilizce yapmanız, sizi müstemleke yapmaz, milliyetçiliğinizden veya kültürünüzden de uzaklaştırmaz. Bunun en iyi örneği Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar'dır. Endişelerinizin dayanağı yok. Eğitim dili Türkçe olsun diyenler kahvehane milliyetçisinden ileri gitmez benim gözümde. Ülkede doğru düzgün bilim yapma kaygısı taşıyan üniversitelerdeki eğitim dilinin İngilizce olması da tesadüf değildir. Bilim yapma kaygısı varsa İngilizce şarttır. Bunun pedagojik dayanakları da vardır ama fazla uzatmanın gereği yok. Nokta!
Anayasa'nın 45. maddesi kanunla düzenlenir demiş ve o kanun da çıkmış. Burada bir sorun yok.
SilBen de İngilizce okuma, anlama, araştırma, analiz, sentez(önemli) yapmaktan yanayım. Bunu yaparken İngilizce'nin etkisinde kalıp Türkçemizi sakatlamamamız gerekiyor.
SilBen sol vuran.
Gidin dunyayi bir arastirin baska dille bilim yapiliyor mu yapilmiyor mu sonra gelin konusun. 2. Dunya savasinda Fransa permeperisan olmasa ayni kisiler Fransizcayi goklere cikartacakti karakter ayni karakter. Papagan gibi ezberletilenleri soyluyor sonra bir de bilimsellik felan diyorsinuz. Buna bilimsellik degil komiklik denir.
SilAdsız 13:56 veri ile konuşun lütfen. Dünyadaki etkili çalışmaları toplayan web of science da dizinlenen dergilerin ve makalelerin %97 si ingilizcedir ve dünyanın her ülkesinden araştırmacılar en etkili çalışmalarını İngilizce yazar ki herkes haberdar olsun. Bilim evrenseldir ama hangi kültür bilime daha çok katkı yaparsa onun dili bilim dili olur. Bu zamanla da değişebilir. Şimdilik İngilizce deyip bu bahsi burada kapatayım.
SilSizi 2 tane örnek vereyim. Benim arkadaşım papağan gibi her şeyi ezberlemiş ama harvard'ta farelerle dans ediyor. Bu arkadaşım Hacettepe Tıp(İngilizce) mezunu. Kazandığı sene de Türkiye 1.si olarak kazanmıştı. Bir diğeri de iktisattan. Ben okuduğum dönemde ingilizce bazı terimlere hakim olamadığım için ilk 2 sene gereken başarıyı gösteremedim. Halbuki iktisat asıl kendi dilinden daha iyi anlaşılır.
SilBelirtilen İngilizce eğitimimin olamayacağı değildir.Bu günkü yasal durumun ortaya konmasıdır.Ayrıca tüm yazılanlar dil eğitimi içerisinde çözülmesi gerekenlerdir.İstenen dil eğitiminin doğru verilmesi gerekmektedir.Bilimsel dil İngilizce diye kültürel bir göç kabul edilemez.
SilBence bu tartışmalar gereksiz. Anadilinde almış olduğu eğitimle bile ülkenin eğitim düzeyinin ne durumda olduğunu anlamak için, Mahfi hocamın yukarıda verdiği grafiklere tekrar bakmanızı öneririm. Yani kendi dilinde öğrenebilme kapasitesi bu olan ülkede ingilizce eğitimi konuşmak çok anlamlı değil. Bu yabancı dili önemsememek anlamına da gelmez. Eğitimini Türkçe anlayarak al. Bunun yanında mümkünse 10 yabancı dil öğren. Şahane olur. Hocam kitaplarınızı hangi dilde yazıyorsunuz. Neden?
SilSevgili 07:15 kendin kaşınıyorsun, kendin yaftalıyorsun. Fark ettiysen ben kimseyi yaftalamıyorum. Ben 15:23. Bye Bye Türkçe kitabından bahsediyorum yine laf sokuyorsun. Kuranın bolbol okunmasından, ibadetten bahsediyorsun ben bir şey deyince yine laf yiyorum. Nükleer fizik diyorsun tehlikeden bihabersin. "2. Dunya savasinda Fransa permeperisan olmasa ayni kisiler Fransizcayi goklere cikartacakti karakter ayni karakter." derken söylemek istediğini ben anlıyorum. İngilizce eğitime karşısın son yorumunda da "Belirtilen İngilizce eğitimimin olamayacağı değildir" diyorsun. Kendin atıyorsun kendin tutuyorsun. Siz kibirli ve kendinizi tanıyamayan bir insansınız kusura bakmayın. Her halinizden belli oluyor. Kaf dağı soğuk olur aşağılara gel ceylan.
SilSize şunu da söyleyeyim telefonumun bozulması iyi olmuş. Benim hayalimdeki dünya o telefonda değil bunu iyice anladım.
SilBu unknown da 07:15in türevi olmalı. Arkadaşım iyi güzel dediniz de dil öğrenmek öyle kolay olmuyor. Ben anlıyorum ama konuşamıyorum. Konuşabilmek için yabancı dilde konuşmak gerekiyor. Bu bizim sistemimizde ne durumda? Erasmus programları eleştiriliyor. Ben de salaklığım yüzünden gidemedim. Ayrıca Türkçe eğitim alıp bir de ingilizce kaynaktan çalışın bakalım dendiğinde kimse çalışmaz, çalışsa bile anlamaz. Sınavlara bile son gün çalışan öğrencilerden bahsediyoruz. Sizin bunlara çözümünüz nedir atıp tutan?
Silhocam öncelikle iyi bayramlar. benim fikrim bu kadar lise türü çok fazla. 2 tane lise türü yeterli. birincisi üniversitede okumayı teşvik eden anadolu lisesi. ikincisi meslek liseleri. sonuçta imam hatip lisesi bile esasında bir meslek lisesidir.
YanıtlaSilmeslek liselerinde kapsamlı dönüşümün gerçekleştirilmesi. toplumda en tembellerin gittiği okul olarak lanse ediliyor. ama şunu bilmiyorlar sağlık meslek liseleri bir çok anadolu lisesinin puanından daha yüksek kapatıyor.
bizde aşağı kademeye aşağılayıcı bakılıyor. herkes avukat mühendis olmaya özendiriliyor.
avukat sayısı her yıl rekor kırıyor. mühendisler her yıl prestij kaybediyor. nasıl kaybetmesin ülkenin en iyi mühendislik okulları mezunu insanlar mühendis neden olsun ki arge yok ürge var neredeyse hepsi yönetici olmaya çalışıyor çünkü mühendislik yaparak ülkemizde para kazanılamayacağını biliyorlar.
Bu dediğiniz çok doğru.
SilMaalesef eğitimimizde mesleğinin gereğini yapamayanlar olduğu gibi iktisatta da politika taşeronluğu yapan çok. geçen sene hocamızın güncel konu takibinde sizin bloğunuz vardı ve o zamandan bu güne yazılarınızı takip ediyorum objektifliğinizi ve başarınızı kaybetmediğiniz için sizi tebrik ediyorum.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilHocam keşke bu değerli yazıyı icra makamında olanlar da okusa. Yol, köprü inşaa etmek kısa dönemde siyasi başarı getirse de, eğitimin ihmal edilmesi bir milletin geleceğini tümden tehlikeye atıyor. Saygılar. ..
YanıtlaSilTeşekkürler
SilMemlekette her yer insaat. Herkes ev aliyor. Betona yatirim yapiyor. Demek ki memlekete harc karacak siva boya yapacak insana ihtiyac var.
YanıtlaSilBolge ve okul türü parametrelerinin yanında ailenin gelir durumu (destek egitimler) ve ailenin egitim durumu ( yonlendirme, yol gosterme) parametreleri de degerlendirilmeli..bu konularda batı bölgesi, orta ve doğuya göre elbette farkla onde..
YanıtlaSilDoğru.
Silİşte size Eğitimin iktisatı. son 15 yıldaki eğitim ve ekonomi ne kadar birbiribe benziyor. inşaa edenlere selam olsun.
YanıtlaSilSizin bu ülkede hala umudunuz var mı.?
YanıtlaSilAdamlar ne kadar cahil o kadar oy diyor?
Neden eğitime önem versinler ki?
Önemli olan adamların ne dediği değil sizin ne dediğiniz. Mesele bu.
SilIyi de Hocam Milyonlarca insan bunu istiyor. umurunda mi egitim. varsa yoksa Kuran kurslari..Namaz kilmak.. ve Hatipoglu vaazlari. 15 yilda geldigimiz6 nokta 15 yil sonra nerede olacagimizin kanitidir. Birileri hala göremiyor mu yoksa görmek mi istemiyor. su anda Binlerce yetismis insanimiz yurtdisina kapagi atti bile. Beyin göcünün daniskasini yasiyoruz. Göreceksibuiz yüzbinler ve milyonlari bulacak. Ülke de malum kitlelere kalacak. Ben de diyorum ki Bu millet tercihini yapti. sadece 15 yilda evrim gecirdi adeta...Gemisini kurtaran Kaptan misali. zaman erken iken kurtarin kendinizi..
SilArkadaş namaz,kuran başka şey. Egitim başka şey karıştırmayalım. Kur'an kursuna gitmedim ama bir yaz yaylamızda dedemlerin yanında camiye gitmiştim orada öğrendim okumasını. Namaz kılarsan kendine kılmazsan yine kendine.Tarikatlasmaya karşıyım. 17. yüzyılda değiliz. Bunu yazarken tarikatın ne anlama geldiğini de biliyorum. Hatipoğlu ve türevlerine ben de karşıyım. Onun yerine insanlar bilgiye kendileri ulaşmalılar. Bu da kitap üzerinden olabilir. Ben bir yere kapağı atma niyetinde değilim vatanıma aşığım ve o kadar da umutsuz değilim. Ölümden dönen birisi olarak da size sabrı tavsiye ediyorum. Size 1915 ve sonrasını anlatan belgesel izlemenizi öneriyorum. Bilim/ilim için de yapılması gereken de 'meşhur'kanallardan uzak durup tarafsız yayınlara yönelmek, ailenizi her zaman el üstünde tutmak ve eksiklerinizi kapatmak için bol bol okumak ve okutmaya tavsiye etmek... Paranızı kitaba yatırın. Birilerinin ıslah olması için de dua etmek ve aydinlanmaya, aydınlatmaya çalışmak...Islah olmuyorsa da devran eninde sonunda vatanperverlerin elinde olacak. Insan bu dünyada neyi severse ahirette de onunla beraber olur. Sevdiğimiz seylere de dikkat edelim. Selamlar.
SilBaşarısız 3 bölgeden Ortadoğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu için güvenlik sorunu başarısızlığa gerekçe olabilir ancak Doğu Karadeniz için bunu söylemek zor. Bu bölge için imam hatip liselerindeki artışa bakmak daha anlamlı sonuç çıkarabilir. İmam hatip liseleri bir yaşam biçimi olarak öne çıkarılıyor. O yaşam biçiminde fen bilimlerinin yeri manevi hayatın gerisinde.
YanıtlaSilOrta Anadolu ornegin yozgat kirikale de guvenlik sorunu yok. G.doguda var. Zaten Orta Anadolu beni sasirtmadi zihniyet sorunu var sanirim.
SilKaynakça var mıydı hocam direk pisa sitesinden mi aldınız verileri
YanıtlaSilOECD sitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı PISA ön raporu.
Silaratınca çıkması gerekiyor.
Siltürkiyenin her şeyi bırakıp bir komisyon kurup, işin ehli kişilerce , bunun calısmasını yapmıs akademik kisileri toplayarak, gerekirse yurtdısından bu konuda uzmanalara para verip getirterek, baştan aşşagı eğitim sistemini konusması onu düzeltmesi ve eğitim bürokrasisinde liyakatı esas alması lazım. yoksa cok yazık olacak bu ülkeye . Gelecek düşündüğümüzden hızlı geliyor teknoloji ve fen üretemeyen işgücü ülkerin gelecekte yeri yok
YanıtlaSilBu çalışmaların hepsi var. Ama uygulayacak olan yok.Mesele orada.
Silhocam pisa rakamlarinda bir en üst düzey olan 5 ve 6 düzeyde anlama kavrama yorumlama akil yürütmede % 0 başari var singapur ve benzeri ülkelerde % 7 asil vahamet düzey artikça çikiyor
YanıtlaSilHocam ellerinize sağlık çok açıklayıcı bir yazı olmuş bir paragrafta ünlü fen liselerinin proje okulu kapsamına alınarak başarılı hocaların durumuna da deginmek gerekir diye düşündüm simdi
YanıtlaSilO da ayrı bir konu.
SilEğitimde şu an hükümetimiz çok iyi , çünkü TEOG sınavında 17 bin full çıkaran 17 bin adet 1.miz var , geçen sene 1000 Ken 17 bin e çıktı ...istenirse bakın başarı % 1700 artıyor demek ki ...ayrıca hükümetimiz dolar ve euronun kafasına kafasına vuruyor süper güç olarak bölgede bulunuyor daha ne istiyorsunuz ...
YanıtlaSilKendin çal kendin oyna, uluslararası alana gelince durum bu.
SilAdsiz sen de bu egitimin carklarindan mezun olmussun belli oluyor. Seni de biat kulturune uygun egitmisler. Supergucun askeri olarak ilk savasta cepheye sende gideceksin zaten verilen egitimin amaci da bu, bas egip denileni sorgulamadan yapacak adam yetistirmek. Baris zamaninda da sorgulamadan gidip ayni partiye oy verecek secmen yetistirmek. Superguc'mus, neyini uretebiliyor, ne teknoloji gelistirebiliyor senin super gucun, tarim urunleri bile ithal ediliyor. Dumura ugradi yeni nesiller ne yazik ki, artik sacmalayamiyorlar bile, kendisine ogretileni bozuk plak gibi tekrar edip duruyorlar.
SilPISA sınav sonuçlarının ne kadar gerçekçi olduğunu bu ve benzeri yorumlara verilen yanıtlar ispatlıyor. İroni neydi, ironi emekti...
SilBu ve benzeri yorumların çoğunu sizin yazdığınızı da biliyorum. Ben bilgi sahibi olmadığım konu hakkında yorum yapmam. Siz ruh okşamasını bilmiyorsunuz ki sevgiden anlayın.
SilMerhaba Sayın Eğilmez;
YanıtlaSilBayramda da üretmeye devam etmeniz ( bu gibi yazılarla ) bu günkü nesillere umarım örnek olur.Mahfi bey verdiğiniz bilgiler çocuklar ve gençlerimizin eğitimleri ile ilgili, bir de gerçek hayattaki iyi birey olma öğretisi var ki, sanırım buda çok önemli.Yalnız teknik bilgiyi iyi öğrenerek iyi insan olunamıyor. Çağımızın değerlerine uygun bireyler ahlaki ve sosyal açıdan "iyi insan" olmak için gerekli öğretilerinde gerekliği şüphesiz. Günlük hayatta çevremize bir bakalım.Trafikte, çarşı pazar dolaşırken, bir yerde yemek yerken,tiyatroda, bir banka da.... neler görüyoruz.Kısacası tüm yaşantımızda yukarıda bilgilerini verdiğiniz vasatlık, bizim tüm yaşamımızda karşımıza çıkıyor. Çağdaş, akılcı bir eğitim sistemi, insanları yalnız teknik bilgi öğretmez, aynı zamanda " iyi insan" olmayı da öğretir kanısındayım.
Saygılarımla;
Cengiz ÖZGÜLE
Aslında bu dediğiniz fen öğretmekten bile daha önemli.
Silİnternet nimeti sayesinde ulaşabildiğimiz derslere birkaç örnek; 30 dolara İspanyol hocadan on line flamenco gitar, ücretsiz envai çeşit şan vokal tekniği ve egzersizleri, termodinamik (dünyaca ünlü üniversitelerin akadamisyenlerinden), her türlü dijital film yapım programları, film grameri,satranç tuzakları örnek hamleler, ABD milli takımı antrenörlerinden kar kayağı dersleri ve vücut pozisyonlarına göre dijital modelleme ile kinesiolojik analiz, hukuk, case study, dava dilekçe örnekleri vesaiiire vesaire...yani "nereye varmak istiyorsun?" diye sorarsanız..Artık bu çağda eğitimle ilgili bir iki önemli soru var..Aklıma ilk gelenler, 1-) İyi birer role model olan evebeynlere sahip misiniz? 2-) Hangi konuyu seviyorsunuz, ve o sevdiğiniz konuda bilgiye açlık duyuyor musunuz? 3-)Merakınız canlı mı yoksa daha 18 yaşındayken merak yaşınız 85 mi? vesaire...Bence; uygulanagelen geleneksel eğitim sistemleri çoktaaaaaan çöp oldu gittii...okuyan arkadaşları üzmek istemem ama, ortalama 500 000 e falan mal edilen özel okul omurgalı eğitim süreci tamamı ile çöp, boşa giden paradır..Türkiye'de Eğitim sektörü isimli tezgahın ana fikri ; "Çocuklarına vakit ayıramadıkları için, onları özel okullara yollayan evebeynler, okul taksitlerini ödeyebilmek adına eşşşek gibi çalışmaktan çocuklarına vakit ayıramıyor olmaları bence..Pek çok konu başlığında olduğu gibi, bu konu başlığında da uyanalım lütfen...Urfa da OXFORD olmasa da olur mobil modem olsun yeter:):):)O kadar para çöplere atılıp diplomalar alınıyor ama iş piyasasındaki ihtiyacın önemli kısmı ara eleman..bi seramik ustası metrekare 50 liradan döşüyor, ayda 200 metrekare döşese, 10 000 TL yapar..Sen o 500 000 TL ye aldığın diploma ile ilk etapta kaç lira maaş almayı bekliyorsun?? merak ediyorum doğrusu...Hele hele bu sadece sıradan bir üniversitenin lisans diploması ise:):):)Biraz köşeli ve sert bir yorum olduğunu düşünüyorsanız, lütfen kusuruma bakmayınız kıymetli Mahfi hocam...
YanıtlaSilSize durduk yere laf atmak amacıyla sormuyorum. Art niyet aramayınız.
YanıtlaSilHiçbir siyasi ve dini tarafgirliğe eğilimim yok.
Sorum şu:
15 Temmuz 2016 askeri darbe kalkışmasındaki asıl kadronun, tuğ-tümgeneral rütbesi seviyesinde olan askerler tarafından yürütüldüğü iddiası var.
Bu iddiayı doğru kabul edersek, şu soruyu soruyorum:
TSK'nın verdiği "subay yetiştirme eğitim programları" onyıllardır övülen bir geçmişe sahipti. Geçmiş yıllarda, pek çok aile çocuklarını, askeri liselerin seçme sınavlarına hazırlardı, ve hattâ mümkünse askeri akademiye gönderebilmeyi çok isterlerdi, ve hattâ, kurmay seviyesinde asker olmaları için hayal kurarlardı.
TSK'nın verdiği eğitim müfredatı, hep övülürdü. Rasyonel düşünceyi temel alan, mantığı daima ilk sıraya koyan, matemetik ve fen derslerinde başarılı, ve hattâ sanata, müziğe, dansa, kısaca kültüre önem veren bir eğitim süreci vardı TSK'da yıllar boyunca.
Peki ama sonuçta ne oldu Mahfi bey?
15 Temmuz 2016 askeri darbe kalkışmasını yapan, tuğ-tümgeneral rütbesindeki askerlerin tamamına yakınının, bir imamın söylemlerine, vaazlarına gönül vermiş kişiler olduğu ortaya çıktı!
Tuğ-tümgeneral rütbesindeki bu askerlerin, TSK'da yıllar boyunca aldıkları, rasyonel düşünce eğitimleri, mantıklı analiz süreçleri, matematik ve fendeki çabaları boşuna mıydı Mahfi bey?
Eğer, tuğ-tümgeneral rütbesindeki bu askerlere, henüz TSK'nın bünyesinde öğrencilerken, bir imamın peşine takılmayacakları kadar da olsa, dini eğitim, bizzat TSK tarafından verilmiş olsaydı, ordunun içine yuvalanmış böyle bir kadro hiç var olur muydu?
Bu askeri darbe girişimi sıcaklığını koruduğu için, ve eğitim konusunda çok önemli bir örneği teşkil ettiği için böyle bir soru sordum size.
Türkiye'deki en büyük hata: Bilime, matematiğe, fene en çok önemi verip, dini dersleri kökünden yasaklamaya istekli eğitim anlayışı değil mi? Sırf, dini dersleri kökten kaldırmanın neticesinde, 15 Temmuz 2016 askeri darbe kalkışması oldu! Eğer, tuğ-tümgeneral rütbesindeki askerler henüz gençlerken, bizzat TSK tarafından dini eğitim verilmiş olsaydı, bugünkü vaziyet çok ama çok farklı olurdu!
Ne dersiniz?
‘İktisat’ bilimini; bir Mahfi Eğilmez’den öğrenmek var, bir de bakkal Mehmet amcadan öğrenmek var!
Size sorduğum sorunun özünü şimdi daha net anlamışsınızdır umarım?
Madem bu konuya girdiniz anlatayım.
SilDünyanın en bilimsel eğitimini de verseniz bu tür insanlar her yerde çıkabilir. Önemli olan onları belirleyip eleyebilmektir. Hatırlarsanız Abdullah Gül cumhurbaşkanı olduğunda YAŞ toplantılarında gerici faaliyetleri nedeniyle ordudan ihraç için gelen teklifleri reddetmeye başlamıştı. Ondan sonra da ben ordudan bu nedenle ihraç edilen kimse duymadım. Oysa 15 yıl öncesine kadar her terfi döneminde bir sürü askeri ordudan ihraç ederlerdi. Bu işlem kalkınca Fetöcüler başladılar terfi etmeye. Yani bu kişileri bu sistem terfi ettirdi. Sonra işler aleyhe dönünce de böyle oldu.
Öte yandan mesele din dersini bizzat askerin vermesi değil. Fetö ekibi aslında oralara giremeyecek çocukları torpille, sınav hilesiyle oralara sokup kendilerine biat eden insanlar yarattılar.
İktisat bilimiyle bu dediğiniz aynı şey değil. Esasen bunların din eğitimiyle filan da ilgisi yok.
Mahfi Bey,
SilSizin açıklamanızı destekleyecek bir haberi aktarayım.
Aziz Sancar'ı tanımayan kimse kalmadı herhalde.
Sancar, geçen günlerde, bir basın toplantısı sırasında, "evrim teorisine inanmadığını" söylemişti:
"Ben Müslümanım ve Müslüman olduğumu her yerde söylüyorum. Müslümanlığımla övünüyorum. Türkiye'deki evrim tartışmaları beni çok üzdü. Türkiye'nin çok sorunu var. Ben Allah'a inanıyorum. Kardeşim bırak ya, günah. İsteyen evrime inanır, isteyen inanmaz fakat bunu kalkıp büyük devlet, millet sorunu yapıp kavga ederek bütün enerjimizi boşa harcıyoruz."
Sancar'ın, Türkiye'deki eğitimin durumu ile ilgili isyanını gayet iyi anlıyorum da,
Biyoloji ve Kimya dallarında önemli çalışmalar yapmış ve üstüne Nobel de almış bir biliminsanının, "evrim teorisine inanmadığını" söylemesi, şaşırttı açıkçası Mahfi Bey!
http://www.webtekno.com/aziz-sancar-evrim-tartismalarina-konusunda-goruslerini-paylasti-h30257.html
Video kaydı:
https://www.youtube.com/watch?v=oaRVG24O3yM
Cevabınız nedir Mahfi Bey?
Adsız benim 9. hissim kuvvetlidir. Siz kimin adına yazdınız bilmiyorum ama kendinizle çelişiyorsunuz. Ben sağ gösterip sol vurmayı seviyorum demistim:)
SilNasıl bir cevap bekliyorsunuz Mahfi Bey'den?
SilAziz Sancar'ın lafının üzerine görüş belirtmem mi desin adam?
Teori, bir başka deyişle kuram, kanıtlanmış olmalıdır. Kanıtlamak için belki yüz belki bin belki de milyonlarca hipotez test etmek gerekir. Evrim teorisi akla yatkın olmakla birlikte ne ispatlanmış ne de ispatlanmamıştır. Bilimsel bir yasa asla değildir. Buna şimdilik ya inanırsınız ya da inanmazsınız. Konu burada inançtır. Ne varmış Aziz Sancar'ın sözünde? Ben inanmıyorum diyor. Siz de inanıyorsunuz anladığım kadarıyla. Sancar'ın söylediği şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan kuram ve yasanın sözlük anlamını bilmeyenlerin hata bilim insanı geçinip bilmeyenlerin ve hatta bilmemelerine rağmen sözlükten anlamına bile bakmayanların varlığıdır.
SilNot: Ben de evrime inanıyorum! Ama yasalaşmadığı için bunu yasa olarak kabul etmiyor ve kimseye dayatmıyorum. Kimse de kimseye dayatmasın zaten. Bu konuda çok meydan okumak isteyen gitsin evrimi yasalaştırsın, nobel alsın. Nobel'in ötesinde tarihe adını yazdırsın.
Evrim teorisi adından da anlaşılacağı gibi bir teoridir. Kimse evrim teorisinin kanun olduğunu söylemedi. Teori; yanlışlığı kanıtlanıncaya kadar doğru kabul edilen açıklamadır. Bilim ayrı şeydir inanç ayrı şeydir. Bilimsel iddiaların kanıtlanmak gibi bir zorunluluğu vardır. Kanıtlanıp aksi kanıtlanamaz hale gelince bilimsel kanun olur. Evrim teoridir. İnançların kanıtlanmak gibi bir zorunluluğu yoktur. Aksi kanıtlanamayacak bir durumda değildir.
SilEvrim teorisi bir inanç meselesi değildir. Yani evrim teorisi,ne inanılmaz. Bilimde inanç olmaz. İnanç aksinin olmayacağını kabul etmek demektir. Oysa bilim, bir teorinin aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğunu söyler.
Ben sağ gösterip sol vuran.
SilTercüman Gazetesi 10 Kasım 2007 Cumartesi ekini hâlâ saklıyorum. İçinden bir kısımda şöyle yazıyor: Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir.
Yorgunluk her insan, her mahlûk için tabii bir hâlettir, fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür.
Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz.
"Teori; yanlışlığı kanıtlanıncaya kadar doğru kabul edilen açıklamadır." Buradaki anahtar kelime "doğruluğu kabul edilen" yani inanılan :) Bilim böyle işlemiyor maalesef, doğruluğunu ispatlayacaksiniz. Yasa koyacaksınız. Ama evrim teorisi hakkında konuşanların teorinin tam olarak ne demek istediğini anladığını sanmıyorum. Bizim Celal ısrarla maymunların insana evrilebilecegini söylüyor ve en az sorgulamayı yasaklayan dinciler kadar konuyu sulandırıyor. Evrim teorisi şartlara uyum saglamadir. Bunu böyle bilin ve keyfinize bakın.
SilAziz Bey'in aciklamasina gelince, aksini söylerse fon alamaz, araştırma yapamaz hatta Nobel de alamaz. ABD bu konuda çok tutucudur. Oysa bizim bildigimiz bilim insanlari kelleleri gitse bile gerçekleri söyleyen kişidir. Bu noktada maalesef bilim insanı sorumluluğu göremiyorum ben.
Evrim konusu biraz uzadı ama bu konuda bilgisizlik çok yüksek. Müsaadenizle ben de küçük bir katkıda bulunmak isterim.
SilEvrim teorisinin yasaklanması konusu tamamen "kilise" kaynaklıdır. Kiliseye karşı gelmemek, sorgulamamakla ilgilidir. 2014 yılında Papa Francis, tek tanrılı dinlerdeki yaratılış inancıyla evrim teorisinin aslında çelişmediğini, aksine birbirini tamamladığını söyledi. Özetle, artık kilise bundan döndü.
"Kilisenin" bu evrim karşıtlığı İslam'a kim tarafından "monte edildi" açıkçası bilmiyorum. Fakat, bildiğim birşey var, İslam'ın evrim teorisiyle bir sorunu yoktur. Bunlardan en bilineni İbn Haldun'un Mukaddime adlı eseridir. Kutubi tam bir evrimcidir. Türk isterseniz de Erzurumlu İbrahim Hakkı buna örnek verilebilir. Bu isimleri çok artırabiliriz. Özetle, yaratılışı evrimle biz de açıklayabiliriz. Açıklanmış da! Açıklayan bu kişilerin Müslümanlığını sorgulamak da çok ayıptır!
Aziz Bey'in ise, Türk ve İslam kültürünü "biraz" öğrenmesi iyi olabilir. Ayrıca, bilim insanını çok iyi bir laboranttan ayıran ince bir çizgi vardır: "gerçeği her koşulda savunmak". Kendisi iyi bir laborant olabilir ama bilim insanlığı sıfatına ben soru işareti koymak durumundayım.
Maymunların insana evrileceğini iddia eden hiç bir evrim teorisyeni yoktur. Bunu söyleyenler evrim teorisini hiç bir zaman tam olarak okuyup anlayamamış olan teologlar ve onların peşinden gidenlerdir.
SilÖte yandan Aziz bey iyi bir bilim adamıdır. Bu tartışılacak bir konu değil. Evrim ya da yaradılış meselesi onun inancıyla ilgilidir. İnançlar tartışılamaz. Ya da en azından bilimsel düzeyde tartışılamaz. Çünkü inançlar bilimle açıklanamaz. Bir insanın bilim adamı olması onun bazı konularda inancını öne çıkarıp bilimi geri itmesine engel oluşturmaz.
Nobel aldigi icin tartisamiyorsunuz yoksa onu da 'tartisirdiniz'. Yorumu yapan gen bilimi alaninda nobel almis birisidir bu arada, evrim teorisinin konusu zaten gen bilimidir, tas kaya ya da para pul degil. Komik oluyorsunuz.
Sil16:01, 17:35, 15:03, unknown hepsi de aynı kişisiniz adım gibi biliyorum. Siz yanlış bölüm okumuşsunuz. 2 haftadır hiçbir bilgiye dayanmadan münazara yapmaya çalışıyorsuuz. Bari bilin önünüzde eğilelim ama yani daldan dala konup da yine de altta kalmamak da ayrı bir meziyet olsa gerek.
SilMerhabalar, Aziz Sancar evrim teorisine inanmadığını söylememiş, nasıl bu çıkıyor anlamadım. Allah'a inandığını söylemiş, ayrıca evrim teorisine isteyen inanır isteyen inanmaz demiş.
SilSöylediklerini kelime anlamıyla anlamayıp akıl yürütüp yorumlayarak değerlendirirseniz varsayımda bulunmuş olursunuz.
Pes yani:) Sizin normal ve yükselen burcunuzu merak ediyorum. Bu da karakter üzerinde etkili. Yönetmeyi seven ama cesareti olamayan bir kişiliğe sahipsiniz. Bakalım bu yorum üzerine ne ile yaftalanacağım merak ediyorum. Zaten yorumlar bu sayfadan öteye gidemeyecek gibi. Size bir ipucu vereyim ben bu konularda iyi pistim. İki kisinin büyük dalgasına geldim zamanında yani hiçbir şey istediğiniz gibi olmayabilir.
SilHocam bu verilere göre zaten çocuklarımız için orta gelir tuzağı riski görünmüyor,onlar için düşük gelir düzeyi garanti.
YanıtlaSilYani dusuk gelir duzeyinden hasbel kader orta gelir duzeyine yukselecek olurlarsa tuzaga dusup daha fazla yukari gidemesinler, o hesap. Dusuk gelir duzeyi garanti ama zaten o Hindistanda da garanti, istenilen bu mu mevcut egitim duzeyi ile?
SilAslinda mufredat olarak imamhatip liselelerinin diger liselerden farki sadece haftada 4 saatlik dini ders. Baska fark yok. Bu kadar imamhatip okulu acmanin egitimimizi ileriye tasimayacagi ortada. Heryerde bu okullardan acmak bu kadar abanmak olsun diye aslinda beklenildigi gibi bir talep olmamasindan kaynakli. Bu liselerin basari olarak da diger liselerden daha geride oldugu goruluyor. Cozum: daha cokk imamhatip acmaktan geciyor!!!!
YanıtlaSilKonu sadece imam hatip liselerinin çoğalması değil. Öteki liselerde de sorun var. Çocuklara biat kültürü her yerde veriliyor. Biat etmeye yönlendirilmiş bir kuşak sistemi babasının yaptığından ileriye taşıyamaz.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMufredata yonelik su elestiriniz bomba olmus
YanıtlaSil(2) Çalıştıkları şeyler doğru şeyler değil.
Her seyi birakin da fenni matematigi sunu bunu ya ogrenciler kendi analisaninda okudugunu anlamiyor bu cok feci bir sey
Neden mi kendi dilinde okudugunu anlayamayan anladigini cozumleyemeyen bireylerin oldugu toplumda bizler nasil birlikte yasam kuracagiz hukuk adalet gibi kavramlar dahilinde saygili saygin bir yasam surecegiz toplumun organizmasidir ortak dil bagdir birbirini anlamyan toplum uyeleri arasinda hir gur cikmaz mi yanlis anlasilmalar turemez mi
Ben pisa testlerini 2012den beri takipederim tum testlerde internette acik hepsini inceledim okudum baktim analiz ettim gayette tatli merak uyandiran gidiklayan konular uzerinden giden 3 gruba ait test gruplari var.
Sorular, Oyle formul hesap kitap celdirici oyaliyici bilip bilmemek uzerine olan tuzaga kurnazliga dayali soru tipleri degil. Ben osym ve mebin yerinde olsam bu pisa testlerini ornek alip sinavlari bu formata uyarlamya calisirdim. Madem sistem mufredat Egitim sistemi politikalari degismeyecek degismesi de zor bana gore bari sinav formati bu Pisa mantiginda yapilabilir oradaki sorulara benzer sorular yaritilabilir sonucta turkiye sinav konusunda dunyanin ender deneyimli ulkelerinin basinda geliyor ayrica bildigim kadariyla da OSYMde artik son yillarda nasil soru soracagi konusunda dara dustu cunku sorulmayan soru kalmadi!!!! zaten bundan oturu sinavlarda sorulaan sorularin bir kisimini payalasabiliyor...dahasi osym soru sikintisindan bundan oturu bosluk doldurmacali soru stiline giristi.
Turkiyede egitim sistemi degismez ZOR!
Meb ve Osym ve hukumetin yapmasi gereken sey
Sinavlari Pisa tarzinda yapmak
Ogretmenlerin maaslarini ozluk haklarini iyilestirmek olmalidir. Cunku yapilan arastirmalar ogretmenlerin kosullarinin iyilestirilmesi en etkin en verimli ve en cobauk seri sekilde geri donen ve bununda egitime yansidigi gerecgidir.
Belki bu ikisi yapilabilierek egitim bir iki gomlek suanki konumdan yukari cikar.
Hocam öncelikle bilgilendirmenize teşekkür ediyorum. Bu gerçekler karşısında, yerel yöneticilerin alternatif örnek uygulamaları olamazmı. Selamlar
YanıtlaSilSistem buna izin veriyor mu? Benim bildiğim vermiyor.
SilOzel okullar ile devlet okullarina iliskin bir karsilastirma varmi acaba?
YanıtlaSilPISA çerçevesinde yok.
SilEğitim sisteminde bence yapılması gereken şeyler:
YanıtlaSil- Öğrencileri yönlendirme şu anda olduğu gibi TEOG ile değil eskiden olduğu gibi ilkokul sonrasında yapılacak sinavlarla olmalı ve bu sınavlar bilgiyi ölçen dolayısıyla küçük yaşta çocukları gereksiz yere yarışa ve strese sokan sınavlar değil zeka ve yetenek testi sınavları olmalı.
-Şu andaki TEOG sınavları ortaokul sonrasında olduğu için ogrenciler sadece lisede okuduğu sürede yeterli derecede yabancı dile hakim olamıyorlar.
-Ilkokul sonrası yapılacak sınavlar sonrası en yüksek puan alan ilk % 20 fen liselerine ikinci %20 anadolu liselerine,üçüncü %20 düz liselere geri kalan %40 da meslek liselerine ayrılmalı (imam hatipler de bu gurup içinde)
-Ortaokul ve liseler birleştirilmeli ilk yıl yabancı dil hazırlık okutulmalı sonrasında da fen ve anadolu liselerinde fen dersleri de yabancı dille okutulmalı.
-Universite giriş sınavları şimdi olduğu gibi bilgiyi ölçen sınavlar olmaya devam etmeli ancak farklı okullarda öğretmenlerin not verme kriterleri farklı olduğu için eskiden olduğu gibi orta öğretim başarı puanı sınav planlamasına dahil edilmemeli ve bu suretle adeletin sağlanması.
-Üniversite giriş sınavlarında ilk binde birlik dilime girip matematik fizik gibi temel bilimler dallarını seçen öğrencilere üniversite içinde müstakil stüdyo ev milletvekili maaşının yarısı kadar burs lisans egitimi sonrasında da dünyanın önde gelen üniversitelerinde yüksek lisans ve doktora yapma desteği sağlanması.
-Üniversitelerin ayrıştırılması,ODTÜ ITÜ Istanbul Tıp Hacettepe Tıp gibi köklü okulların bilimsel araştırma ve teknolojiye yönelik yapılandırılması diğer üniversitelerin ise mesleki uygulama ağırlıklı olmasinim sağlanması.
-Meslek liselerinin sanayi ile entegrasyonunun sağlanması ve bu okullardan mezun olanların sadece kendi branşları ile yüksek eğitim yapmasının yolunun açık olması geri kalanın sanayinin çok ihtiyaç duyduğu orta kademe ela.an olarak istihdam edilmesi.
Koklu okul dediklerinizin gecmisi kac yillik hic biliyor musunuz? Ya koklu ne demek onu bilmiyorsunuz ya da hayal gucunuz oldukca guclu.
Sil.....Universite giriş sınavları şimdi olduğu gibi bilgiyi ölçen sınavlar olmaya devam etmeli....
SilAncak buraya kadar dayanabildim. Kisaca ezberci bilgi bellek yuklemeli ve esitsiz firsatsiz egitime devam demek istemis arkadas.
Adsiz 20:28
bu arkadasim hayal gucu .....Universite giriş sınavları şimdi olduğu gibi bilgiyi ölçen sınavlar olmaya devam etmeli.... bu cumledeki kadar degisen eskisinden farkli birsey yok yani
Benim gittiğim lisede önceden ortaokul-lise birleşikmiş. Ben lisede hazırlık gören son öğrencilerdenim. Lise hazırlıkta gördüğüm ingilizceyi üniversite hazırlıkta göremedim.
SilYÖK bilimsel araştırmaya nasıl bakıyor sorulması gereken soru bu
SilAdsız 20:28 yorum yapmak için yorum yapmayın. Daldan dala bir yol vardır.
SilÖğrencileri yönlendirme şu anda olduğu gibi TEOG ile değil eskiden olduğu gibi ilkokul sonrasında yapılacak sinavlarla olmalı DAN SONRASINI
SilOKUMADIM
Herşey eğitim sistemiyle mi ilgili? Bizim evde köfte deyince kimsenin aklına dana kiyma gelmez. Patates gelir akla patates. Patatesle de bu kadar olur! Çocukları besleyebiliyormusunuz da başarı bekliyorsunuz?
YanıtlaSilArkadaş her şey yemek değil. Dediğinize katılmakla birlikte eleştiriyorum.
SilGeçmişe göre daha iyi beslendikleri kesin ama başarı geçmişe göre düşüyor.
SilHocam hakikaten bu dönemde eğitimde geriye gittik. Mesela benim dedem Pamukpınar öğretmen okulunda yetişmiş. Her konu hakkında yetiştirmişler ve her imkanı vermişler. Maalesef şimdiki üniversitelerle hiç bir alakası yok.
YanıtlaSilBunu eğitimin içinde olduğum için ben de net bir biçimde görebiliyorum.
SilHocam ,ben bütün eğitim hayatımı Güneydoğu daki okullarda geçirdim.Öğretmen konusuna değinmek isterim.Ortaokulda ben çok ders çalışırdım fen lisesi ya da anadolu lisesi kazanayım diye.Matematik öğretmenime soru sorduğumda sorularımın hiçbirinin cevabını bulamazdı,fen bilgisi öğretmenime soru sorduğumda o da cevaplarını bulamaz başından savardı,ben ortaokul boyunca bütün sayısal sorularımı aslen fizik bölümü mezunu olan ingilizce öğretmenime sorardım o hrpsini cevaplardı sonra anadolu lisesini kazandım ama buradaki öğretmen kalitesi de ilkokuldakinden farksızdı,dersaneye kaydolmuştum dersane ortamına adapte olamamıştım çünkü baya utangaçtım,sonuç olarak belki iyi bir yönlendirme biraz kaliteli öğretmenlerle karşılaşsam belki eczacı belki öğretmen olabilirdim ama içine kapanık birisi olunca ders kitaplarımın başında harcadığım zaman boşa gitti ve iktisat mezunuyum ve şu anda bi mağazda satış danışmanıyım.Bizim eğitim sisteminde 2 şey çok etkin birincisi şans faktörü ikincisi doğuştan gelen sayısal zeka faktörü ikisi yoksa asgari ücrete talim yaşamak zorundasın.Arge ,buluş,icat bunlar bize çok uzak kavramlar.
YanıtlaSilKardesim cok guzel ozetlemissin egitim sistemini.
SilBenim de egitim hayatimda benzer seyler oldu. Ilkokulda 8 tane ogretmen degistirdik ki bu o yastaki cocuklar icin bir travmadir. Son gelen ogretmeni derse zorla geliyordu cogu kez rapor aliyordu bi bakiyorduk bir dukkanin orada tabela boyuyor tabela yerlersyor.
Anadoluyu falan kazanamadik ortaokula gittik sinif 98 kisi millet tabureler getityor evden 4 kisi bir sirada oturdugumuzda sansli hissederdik. Ayni okulda ingilizce dersine avukat isteknik dersine insaat muhendisi din dersine ziraat muhendisi resim dersine ilahiyat mezunu gelirdi. Liseye gittik orada ortam iyiydi en azindan bu sefer 98 kisi degil 44 kisiydik ama temel zayif olunca neylersin.
dedigin gibi egitimde sans faktoru cok onemli bahsettigin dogustan gelen sayisal zeka faktoru de cogunlukla egitimli anne babalarin cocuklarinda oluyor. Bizim gibi okuma yazma bilen anne babalarin cocuklarinda pek olmuyor oluyorsa o da zaten sans faktoru genetik bagis!
Egitimde firsat esitligi yok Turkiyede maalesef boyle ben Turkiyede en son degisecek sistemin egitim sistemi oldugunu dusunuyorum ki o da imkansiza yakin. Teknik olarak bir defa zor milyonlarca ogrenciye yuzbinlerce ogretmene hitap eden cok kalabalik kitle ile hetoerojen yapiyla muhattap bir egitim sistemi bakanlik var boyle bisey zaten teknik olarak kokten zor. Turkiyede bu egitim sistemi ile boyle gider.
Yukarida yazdim burda yine yazayim yapilabilecek en kolay en basit cozum ise sudur mevcut sartalarda.
1-OSYMnin ve MEBin yaptigi sinavlari Pisa soru stilleri tarzinda hazirlmak bari egitim ezberci sinavlari mantiga analitik dusunmeye dayali olsun
2-ogretmenlerin ekonomik osullarinda ciddi reel iyielestirme ki tum yapilan arastirmalar burda YApilan iyislestirmenin en kolay ve en cabuk olumlu yonde bildirim aldigi yonunde
3-olursa ki olur mu bilme burasi daha zor diger ustteki iki kosula gore ilkokuldan itibaren tipki eskiden anadolu liselirinde oldugu gibi tum ogrencilere ingilizce hazirlik egitimi verilmesi lazim
bunlar yapilirsa belki suan bulundugumuz konumdan 1 gomlek ust olabilirzi
bunlarda yapilmasi zor olan seyler degil reformda degil yazdiklarim bir tur lastige yama
Öğretmenler tıp öğrencisi gibi zorlanmalı ama maaş yönünden de tatmin edici olmalı. Birileri gibi nara atıp birileri gibi yollara düşüp hiçbir şey yapmayan adamlar para bile alamamalı.
SilMatematikten örnek vereyim. Limit, türev, integral kullanılarak iktisadi çıkarsamalar yapabilirsiniz. Bunları hazmediyorum ama problem sorularını hazmedemiyorum. Ilkokul öğretmenimiz bizi bırakıp gitmeseydi böyle olmayabilirdi.
SilLiseye yönlendirme çocuğun kişisel özelliğine göre yönlendirme yapılarak yapılmalı,mesela kardeşim elektronik cihazların içine açar bakar merak ederdi ve yemek yemeyi bile unuturdu bizde onu meslek lisesine yönlendirdik.bir başka akrabamızın çocuğu motorlara merakı vardı yanından geçen arabanın ne sorunu olduğunu sesin den bilirdi onu da motor bölümüne yönlendirdik.bu verdiğim iki örnektekilerde şuan çok başarılar .almanya da ve hollanda da eğitim sistemleri de araştırmalarıma göre böyleymiş .Bilmeden onların sistemine göre yönlendirme yapmışım bu iki kişiyi
YanıtlaSilDoğru yapmışsınız. Yapılması gereken de bu aslında. Ama bizim toplumda bu iki okul mezununun sosyal statüsü normal okul mezununa göre düşük (nedense) o yüzden herkes meslek lisesi dışındakilere gitmek istiyor.
SilHocam konuyla alakasi olmayacak ekonomi ile alakali bir soru sormak istiyorum cevap verirseniz sevinirim
YanıtlaSilBir ulkenin normal bir turizm potansiyeli varken yerel para biriminin reel olarak deger kaybetmesi ve ayni anda bir sekilde bir anda populer olmasi kendi dogal turistik yasam tarih guzelliklerini anlatan filmler diziler sinema vs eliyle Turistlerin akin akin o ulkeye o ulkede issizlik oranlarina ve buyumesine olumlu etki eder mi
Turist gelmesi demek döviz kazanılması demek, birçok insanın mal satması, hizmet satması demek, birçok insanın iş bulması demek. Elbette yararı olur. Bakın son 2 yıldır turist sayısı azaldı başta Antalya olmak üzere turizme merkezlerimiz perişan durumda.
SilSİYASETCİLER AKILLI NESİL İSTİYOR MU ONU DÜŞÜNMEK LAZIM
YanıtlaSilSiyasetçileri biz istemiyoruz. Şu anki anlayıştakileri yani. Milletvekillerini biz seçmiyor muyuz başkası mı seçiyor?
SilGaliba sorunun temelinde bu yatıyor. Sadece siyasetçiler değil, toplum akıllı insanlar istiyor mu? Bir baba kendisine meydan okuyan bir çocuk istiyor mu? Yoksa biz saygıyı babasının karşısında bacak bacak üstüne atmamak gibi bir davranışta mı arıyoruz? Babasının söylediğinin yanlış olduğunu söyleyip de tokat yemeyecek kaç gencimiz var?
Sil“Bir taşı her zaman parlatabilirsiniz, ama bir kez onu öğütürseniz şeklini yitirecektir." Personelinizden hep sizin dediklerinizi yapmalarını istiyorsanız, uyum olsun diye herkes sadece emir almaya alışmışsa hiçbir zaman sorumluluk almak istemeyeceklerdir. O zaman mevcut kuşak ortadan kalkınca zor kararları kim alacak?
SilBütün personeliniz sadece emir alıyor ve kendi başına düşünemiyorsa uzun vadede nasıl başarılı olunabilir ki?” Bu birçok zeki liderin yaptığı hatalardan biri nedeni ise kısmen hep kendilerini haklı görmelerine bağlı.
Selam Hocam;Saygılı olmakla beraber ile o dediklerinizi yapan 18 lik bir ergen oğlum var.Ne okumak istediği branş ile nede şimdi, üniversite eğitimi ile ilgili hiçbir seçimine şart koşmadım sadece kendi düşüncelerimi anlattım.O kendi yolunda gidip kendisi başarmak istiyor.Banada sadece şapka çıkarmak kalıyor.Umarım başarır ,kendisini madden ve manen desteklediğimi bildirdim ve bu güvence ile Yılkı atı gibi koşuyor.Ben bu durumdan gayet memnunum.
SilÜstad çok güzel anlatmışsınız. Tane tane, objektif, analitik. Sorun şu ki karar alıcılar sorunun sizin anlattığınız minvalde olduğunu BILIYORLAR.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilOkullarda abdesthanelerin mescidlerin acilmasi kadar guzel bisey yok. Her okul imam hatip gibi olsa bugun imam hatipe giden ogrencilerin ezber yetenegi ne kadar guclu biliyor musunuz
YanıtlaSilKoskoca hafizlar cikti bakiniz osymnin yaptigi yabanci dil sinavlarinda en yuksek kitlesel basariyi saglayanlarin cogu muhafazakar ailelerden yetisen imam hatip kokenli gencler. En dusuk puan alanlarda niyeyese iki de bir enternasyonel oldugunu iddia eden komunistler. Bir arastirmada okudum oradan yola cikarak yaziyorum kafadan uydurma falan degil. Komunistlerin zaten yabanci dil bilmesi akla zarar onlara gore dil ogrenmek emperyalizme usaklik etmekle esdeger zaten heriflerin yetenegi de yok hic bir konuda buluslari da yok. Varsa yoksa eski yarim kalmis basarilari ile ovunurler
Okullarimizin ibadethane gibi olmasinin ne mahzuru var bu millet icin ogrenmek ibadet gibi biseydir. Ayrica finlandiyadan bahseden insanlar finlandiyadaki okullarda cocuklar ayakkabisiz corapla kendi evlerindeki gibi yasiyorlar bizim okullarinda boyle olmasi lazim bunun ucunde tipki mescid rahatliginda okullar kurulabilir ki cocuklar ayakkabisiz kendi ev ortamlarindaki gibi okusunlar.
Çok iyi biliyorum ezber yeteneğinin ne kadar güçlü olduğunu. Bir şey daha biliyorum o ezber yeteneği hiç bir işe yaramıyor. PISA testi sonuçları bunu söylüyor zaten.
SilArkadaşım cami her yerde mescit her yerde. Okulları ibadethaneye mi çevirmek niyetindesiniz?
SilDünya nereye gidiyor siz nereye gidiyorsunuz arkadaşım.
SilYukarıda yazıdaki listede eğitimde başarılı ülkeler yazıyor ismen. Kısaca kaynaklarına bak istersen onlarda kiliseokul, mescitokul, şintotapinagiokul gibi birşey var mı?
Adsı 14:22
Silkiliseokul var hem turkiyede hem dunyada nam-i diyar rahibe okullaridir misyoner faaliyetler icin acilmis 18yy ve 19yy ozellikle kurulmus okullar var polonyada turkiyede bir cok yerde. Bildigim egitimlerinin cok ust duzeyde oldugu yonunde isim vermek istemiyorum bu okullarin birinde okumak icin bir cok insan canpare hareket ediyor.Cogunlukla fransizca egitim yapan okullar
Adsız 23:07
Sila] İbadethaneokul hangi ülkelerde var diye veya dünyada var mı diye sormamıştım aslında, eğitimde başarılı ülkelerde var mı diye sormuştum. Singapur, Japonya, Estonya, Kanada, Çin yukarıda ismi geçen başarılı ülkeler mesela.
b] Bahsettiğiniz kiliseokul örneklerinin bulunduğu -varsa- eğitimde başarılı ülkelerde, genel olarak okul sistemi bu kiliseokulların üzerine mi kurulu? Geneli mi temsil ediyor?
c] Gene bu eğitim alanındaki başarılı ülkelerdeki kiliseokul/ibadethaneokulların müfredatları, dini eğitim altyapısına mı sahip? Çünkü örnek verdiğiniz Türkiye'de bulunan Fransız okulları böyle bir dini eğitim altyapısına dayanarak eğitim vermiyor. Kuruluş amaçları başta (18yy-19yy) ne olmuş olursa olsun, yabancıların kurduğu öğretim kurumlarında dini kaynaklı bir eğitim verildiğini ben işitmedim - pek çok mezun tanıdığım da var. Sizin pek çok öğrencinin heves ettiği bu okulların verdiği üst düzey eğitimin kaynağının dini eğitim altyapısı olduğuna dair somut bir bilginiz mi var?
Syg.
Din egitimi ve ataturkculuk egitimi olmadan olmaz bu ikisi bizim kirmizi cizgilerimiz olmali. Bunlar olmazsa fen matematik bilmek neye yarar.
YanıtlaSilCocuk okulunda dinin gereklerini ezberleyecek atasini onun ilkelerini bilecek yutacak. Sonra zaman kalirsa fizik ogrenecek matematik ogrenecek.
Ama once ataturkculuk ve din bilgisi bunlar olmadan asla. Bulus yapsan ne yazar dinini atani bilmedikten sonra gelir o bulusu dis gucler alir isler senin uzerine sana karsi kullanir.
benim evladim var Mahfi bey ellerinizden oper!!! ataturk ilke ve inkilaplarini ezbere biliyor say dedgimde esas durus pozisyonunda hic teklemeden sayiyor.
Ayni evladim bu sene nasip olursa hatim yapacak bir suru sureyi duayi ezbere biliyor hem de hic teklemeden
Simdi bu cocuk evde hazir ol dedigimde hazir oluyor rahat dedigimde rahatliyor otur dedigimde oturuyor yemeginbi yiyor
Kalk! dedigimde kalkiyor yatagini yapip okuluna gidiyor.
Yuksek disiplin neticesinde egitim aliyor boyle olmali bak Almana mesela
Üzgünüm ama çocuğunuza yanlış bir eğitim vermişsiniz. Atatürk, kendisi ilke ve inkılaplarının ezberlenmesini asla istememiştir. Bunları öğretmeniz ama tartışmasını da sağlasaydınız işe yarardı. Şimdi üstüne bir de hatim ve dua.
SilÇocuğu kaybetmek üzeresiniz haberiniz olsun.
Despotluk anlayışı insanı köreltir. İnsanın bir şeyin şuuruna varıp onu hayatına yansıtamadıktan sonra neyi ezberlerse ezberlesin boşuna yaşıyordur. Kendi içinden gelmeyen bir şey için insanı zorlayamazsınız sadece tavsiye edebilirsiniz.
SilAtatürkçü kelimesine de kıl oluyorum. Atatürk'e en çok zararı verenlerdir onlar. Dini kullanıp alet edenler de ayrı zarar vericiler.
SilEvladinizi evcil petler gibi yetisitiryorsunuz
SilFena trollenmişsiniz.
SilHocam 19 yıldır öğretmenlik yapıyorum branşım felsefe benim görebildiğim kadarıyla eğitim sistemimizin en olumsuz tarafı özgür düşünen bireyler yetiştirmekten çok uzak olması. Bunun en büyük sebebi ise iktidarda kim olursa olsun kendi ideolojisi çerçevesinde tek tip bireyler yetiştirmeyi amaçlaması ve bunu başaramamasına rağmen bunu hissettirdiği için çoğu öğrencinin öyleymiş gibi yapmayı öğrenip menfatinin peşinde koşacak bir oportünist ahlak sahibi olması. Ayrıca eğitim sistemimizde kendini değerli hisseden tek öğrenci tipi bilişsel becerisi üstün olup testlerde yüksek doğru çıkaranlar. Oysa psikomotor, kinetik , estetik becerilerde var ve eğitim sistemimizde bunlar hiç önemsenmiyor.Dolayısıyla bilişsel becerisi görece düşük öğrenciler özgüven özsaygı özdeğer açısından olumsuz bir algıya sahip olup geleceğe umut ile bakmadığı için çoğunluğun veya güçlünün yanında hizaya geçmekten başka bir çözüm bulamıyorlar yada az da olsa bir kısmıda kanun dışında çözümü arıyorlar. Çözümden kastettiğim ise mal mülk para pul sahibi olmak. Özgür düşünme ortamının sağlanması tek çare fakat bu çare sadece eğitim kurumunda yapılacak düzenlemelerle gerçekleştirile bilecek bir olgu değil demokratik laik sosyal hukuk devleti olmadan olmaz. Peki gerçekten demokratik laik sosyal hukuk devleti olduğumuzu nasıl anlayacağız?Benim bunun için öznel bir kriterim var: Varlık felsefesi konusunu anlatırken hegel (basitleştiriyorum) diyalektik süreçte her şeyi ve insanıda tanrının yarattığını söyler marks ise diyalektiğin doğru olduğunu ama hegelin onu başaşağı okuduğunu çünkü insanın Tanrı'yı yarattığını söyler diyorum ve ikinci kısmı söylerken kaygılanıyorum.İşte ben ne zaman hegeli anlattığım kadar marksıda rahat anlatabileceğim (ki terside olabilirdi ve o da yanlıştı) işte o zaman,o toplumsal iklimde eğitimde düzelecek. Süleyman Aguş
YanıtlaSilEvet işin özeti budur. Hala felsefe okutulduğuna ve varlık felsefesi bölümünün kitaplardan çıkarılmadığına şaşırmadım desem yalan olur. Özgür düşüncenin temelidir doğru bir felsefe eğitimi. Yetkili olsam bütün üniversitelerin ilk yılına felsefe dersi koyardım.
SilMeb te felsefe dersi var hocam (11. Sınıfta ortak ders)hatta bu sene 10. sınıflara da koyuldu. Müfredat yenilendi ve metafizik bakışaçısıyla oluşturulmuş. İnsiyatif öğretmene kalmış. Ben özelde çalışıyorum.
SilÖğretmen kalitesini yükseltmek iyi eğitim sistemi için ilk adım ancak uzun vadeli yatırım ve planlama gerekli. Kısa vadedede Khan academy, Coursera Edx gibi MOOC trenini hızlıca yakalamalı, Fen ve Matematik derslerini günümüz teknolojileri ile ilköğretim öğrencilerinin ilgilerini çekecek şekilde sunmalıyız. Ülkenin en iyi hocalarının verdiği interaktif dersler sayesinde her çocuk kaliteli eğitime ulaşabilmeli. Bu,devletin yardımı olmadan bir sivil toplum hareketi olarak pekala gerçekleştirilebilir.
YanıtlaSilMesele sadece matematik ya da fen derslerini kaliteli vermek değil. Çocukların ezber sistemiyle değil sorgulayarak, analiz yaparak, hocalarına meydan okuyarak yetişmelerini sağlayacak bir özgürlük ortamının oluşturulmasıdır. İşin zor yanı bu. Bunu yapabilsek hocalar da kendini yetiştirmek zorunda kalacak zaten.
SilCocuklara sorgulamayi ogretebilseydik bugun ders kitaplarini ozellikle tarih kitaplarini coktan bastan yazabilirdik. Ezber ve dogmalarla dolu yetisen nesillerin tapindigi degerler bambaska oluyor. Bilimsellik diye papaganlik yapiyorlar.
SilHocam, sanayi 4.0'ı işleyen bilimsel çalışmanızla destekleseymişsiniz bu yazı daha anlamlı olabilirmiş. Eğitim reformunu neden yapmamız gerektiğinin somut cevabı bu yazıda ne yazık ki yok.
YanıtlaSilVar, bir daha bakın, bazen bazı şeyler satır aralarındadır.
SilBakiyorum bazi doktorlar korkunc paralar kazaniyor sunu sormak istiyorum bu doktor beyzadelere bu ulkede asgari ucret kac para
YanıtlaSilAsgari ucretli calisan kalfanin maasi ile doktorun maasi arasindaki farki yine bu iyi egitim almis bey aliyor. AK partinin buna dur demesi lazim.
Sanayide calisan kalfa ihracata mal yapiyor katma deger katiyorken asgari ucreti dusuk bunun sorumlusu yuksek maas alanlar
Kalfa hastalanınca o doktora gidiyor.
SilSorulması gereken, batı standartlarında ücret talep eden doktorlar, batı standartlarında hizmet veriyor mu (Bilgi bağlamında). Eğer cevap evet ise problem yok. Ama cevap hayır ise, problem çok büyük.
Sil16:42 adsiz
Silcok yerinde bir cumle
İşte Türk halkının en büyük problemleri: kıskançlık ve suçu hep başkasında arama. Aslında senin düşündüklerin Türk halkının büyük kısmının genel düşünme şeklinin özeti.
SilDoktor eğer hak ederek, yasadışı bir yola başvurmadan bu parayı kazanıyorsa sorun yok. Senin düşük maaş almanın nedeni doktorun yüksek maaş alması değil, seni yönetenlerin senin yaptığın ise biçtikleri değer. Mesela Almanya`da doktor da kalfa da hak ettiği maaşı alır, ikiside ıyı kazanır, istedikleri gibi eğlenirler, tatil yaparlar. Konumuz eğitimdi değil mi? Bu örnekte de görüldüğü gibi tam olarak ülke insanının ihtiyacı olan şey: doğru düzgün bir eğitim.
Buralarda şikayet edeceğine sen de doktor olup "korkunç" paralar kazansaydın o zaman.
YanıtlaSilasıl espri daha gelmemiş. sanayideki kalfa çalışır vaziyetteki arabayı tamir etsin bakalım :)
SilMezun olup kendini doktor sananlar var. Benim "acil" olan ayağımdaki yara dikilmediği için enfeksiyon aldı, ayağımı kaybedecektim. Sen bilmiyorsan büyüğüne danışacaksın.
SilAdsiz09:33
SilFarzetki sartlar elvermedi
Adsız 16:59
SilŞartları elverenleri sen ne zannediyorsun? İstanbul'un zengin çocukları mı? Köyden çıkıp şartlarını elverdirip "korkunç" paralar kazanan nice doktor var. Sen de oturup çalışsaydın da şartları elverdirseydin.
Adsız 20:57
SilCalistik bu kadar oldu bana kizmanin ne anlami var. Hele hele sartlarimi bilmeden bir de cikip Koyden cikip doktor olanlarla kiyasliyorsun.
Bu saygisizlik had bilmemezlik
Adsız 22:46
SilSenin üniversite sınavlarında en yüksek puanları alıp tıp fakültesine giren, 6 yıl eğitimin ardından ülkenin en zor sınavlarından biri olan TUS'u kazanıp ihtisasa başlayan, duruma göre 4-6 yıl, bazen daha uzun süre gece-gündüz demeden, ev yüzü görmeden nöbet tutarak ihtisası bitiren, 35 yaşından sonra hayata başlayabilen ve yine senin deyiminle "korkunç", aslında ise birkaç istisna hariç oldukça mütevazı paralar kazanan doktorlara ettiğin laflar saygısızlık, had bilmezlik olmuyor da benim "şartları yaratsaydın" demem mi had bilmezlik oluyor?
Şartları neden yaratamadığın bu mesajından da anlaşılıyor. Anlaşılan sen de her şeyin en iyisini hakettiğini zanneden ama neden böyle düşündüğü bir türlü anlaşılamayan, başarısızlıkları için hep başkalarını suçlayan o çoğunluktansın.
Hocam yazılarınızın çok eğitici ve bilgilendirici olması yanında sizi takip edenlerinde yorumlarından bilgili insanlar olduğu belli oluyor. Yazılarınızdan aldığım bilginin yanında yorumlardan da farklı bakış açıları alıyorum. Size teşekkür ederkwn Aracılığınızla onlarada teşekkür etmek istedim. Yorumların altına sizinde yorum yapmanız daha bir aydınlatıcı. Lütfen özellikle uzmanı olduğunuz ekonomi yazılarınıza ara vermeyin.
YanıtlaSilMüsadenizle 13 yıldır görev yapmakta olan bir öğretmen olarak gözlemlerimi paylaşmak istiyorum hocam,
YanıtlaSil1-Öğretmen yeterliliği ülkemizde tartışılabilmeli zaten tartışılıyorda ama bu konuda sorumluluk Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ündür.Fakültelerde iyi öğretmen yetiştirilebiliyor mu yada öğretmenler atandıktan sonra kişisel ve mesleki gelişim için yeterli desteği alabiliyor mu soruları sorulmalıdır.Benim yanıtım kesinlikle hayır.Kendi isteğimizle başvurduğumuz hizmet içi egitimlere bile katılamıyoruz.
2-Siyaset her alanda olduğu gibi eğitim alanında da fazlasıyla aktif.İdeolojik saiklerle çapsız yöneticilerle çalışmak zorunda kalıyoruz
3-Teog ve benzeri sınavlar yeteneği ölçmediği gibi ögrencilerde akademik ve psikolojik çöküntülere neden oluyor.Meslek lisesine gelen öğrenciler biz zaten bir işe yaramayız düşüncesiyle geliyorlar
4-Dersaneler kapatıldıktan sonra özel okul sayısı oldukça arttı ve aynı zamanda parmakla gösterilen devlet okulu sayısı azaldı.Başarılı devlet okulları yetersiz yöneticiler yüzünden performans kaybına uğradı.Aileler artık dişinden tırnağından artırarak özel okul hazırlığı yapıyor ki gerçekten bütçeler buna hazır değil
5-İlkokul ortaokul yada lisede öğrencilerin ilgi ve yetenekleri hala tespit edilmiyor.Aileler çocuklarının daha çok para kazanabilecekleri statüsü yüksek mesleklere yönelmesini istiyorlar.Bu durum bilimsellikten uzak
6-Öğretmen ve yönetici atamalarından siyaset ve ideoloji etkili.Yine bu durum bilimsellikten uzak
7-Temel eğitimi gayet iyi bir şekilde ilkokulda alan çocuklarımız ortaokul kademesinde dağılıyorlar.Bu haliyle Teog ve lise dönemlerine yansıyor
8-Sınava dayalı eğitim ve devamında ezber yapan öğrenciler artık bir kısır döngü oluşturdu.Hal böyleyken bakanlık öğretmenlere de sınav yapmaya karar verdi.Hem de öğretmenlerin mesleki gelişimlerine katkı yapmıyorken
9-Ayrıntılarda boğulurken eğitimin genelde büyük sorunları ıskalanıyor.Siyasi ve ideolojik saiklerden kurtulup bilimsel eğitim ve yönetim uygulamayacaksak gelecek hakkımda iyimser olmak oldukça komik,üzücü ve kahredici
öğretmenlerin geneli zorunlu eğitim programları sonundaki sınavlarda dahi kopya çekiyorken top yökte müfredatta değil mi :)
SilTeşekkür ederim deneyim ve gözlemlerinizi paylaştığınız için.
SilAtilla İlhan'ın Dip Dalgası diye yayını var. Ben de arkadaşımın tavsiyesi üzerine bulup dinliyorum. Sizin hayat görüşünüze katkıda bulunacak olursa tavsiye ediyorum.
YanıtlaSilHocam yazılarınızı üniversite yıllarından bu yana beğeniyle takip ediyorum. Ancak yukarda 'labaratuarlar kuracak yerde mescit açıyoruz' demişsiniz. Bana göre burada yanlış olan mescit açılması değil, labaratuar kurulmaması. Birbirinin yerine geçiyormuş gibi düşünmemek lazım. Sonuçta din ve vicdan hütriyeti diye bir şey var. Bence Mescit açılması labaratuar kurulmamasına engel değil dediğim gibi yanlış olan labaratuar kurulmaması.
YanıtlaSilYazılarınız için teşekkürler. Saygılarımla...
Tipik hem nalına hem mıhına.
Silhocam sıkı para politikasının uygulandığı bir ekonomide gevşek maliye politikasının uygulanması bir etki yapmaz mı?
YanıtlaSilya da genişletici para politikası uygulanmak istenen bir ülkede daraltıcı maliye politikası uygulamak bir işe yaramaz mı?
Sıkı para politikasının uygulandığı bir ekonomide gevşek maliye politikası uygulanırsa para politikasının sıkılığını bozar.
SilGenişletici para politikası uygulanmak istenen bir ülkede sıkı maliye politikası para politikasının gevşekliğini bozar.
Para ve maliye politikasının birbirini destekleyecek biçimde uygulanması gerekir aksi takdirde bu politikalar birbirinin etkisini siler ve ekonomi politikasını etkisiz kılar.
ama hocam dünyadaki çoğu ülke enflasyon hedeflemesi yani sıkı para politikası uyguluyor ve bu ülkelerin yine çoğunun kamu borcu inanılmaz yüksek abd japonya ingiltere almanya yunanistan. bu durumda bu ülkelerin ekonomi politikaları etkisiz mi oluyor ? çünkü sıkı para politikasına karşılık gevşek maliye politikası uygulanıyor. sanırım bir terslik var.
Sil3 ulkenin (Turkiye, japonya, Ingiltere) egitim sistemlerini, bu ulkelerdeki ogretmenlerin calisma ortamlari ve ogrencilerin neler yaptiklarini egitim sektorunun icerisinde biri olarak deneyimlerimden oldukca iyi bir sekilde biliyorum.
YanıtlaSilEgitimde cok ciddi sistem hatalarimiz var. Bahsettigim ulkeler ile aramizda daglar kadar fark var. Ne yazik ki su anki sistem ogrencilere tartismayi, felsefeyi, yazmayi ve analitik dusunmeyi ogretmiyor ve gittikce kotu bir duruma dogru yol aliyor.
Evet giderek de daha kötüye gidiyor.
SilEğitim sistemi iyi olan ülkeler ne yapıyorsa bizde aynısını yapalım olsun bitsin Dünyada iyi yapılmış işleri kendimize uyarlayıp taklit etmeyi dahi beceremiyoruz.
YanıtlaSilTaklit doğru bir şey değil. Çünkü her ülkenin geleneği farklı, anlayışı farklı, kültürü farklı.
SilJaponlar,çinliler sanayi ve teknolojik gelişimlerine taklitle başladılar zamanla geliştirdiler taklit derken daha çok kendimize uyarlamak örnek almak anlamında
SilBiz Japon değiliz. Gördüğümüz şeylerin üzerine hayal gücümüzle bir şeyler katıp öyle yapabiliriz. Sabah kahvaltıda kardeşimle konuşuyorduk. Sınav klasik usûl olabilir. Soru sayısı daha az olur ama sorular düşündürücü olacağından zaman yönünden esnetmeler olabilir. Bir soruya misal 5 veya 10 tane "öz"ü içeren cevaplar kabul edilebilir. Cümle yapısı, soruyu kavrama ve aktarma üzerine nasıl çalışma yapılabilir soru işareti. Bu cevapların okunması için nasıl bir altyapı gerekir onu da düşünmek gerekir. Bazı barkod okuyucu uygulamalar var bunun gibi daha gelişmiş ve zamandan tasarruf ettiren bir sistem kurulabilir.
SilNot: Bu yorumu doğaçlama yaptım.
Güzel bir çalışma olmuş elinize sağlık yalnız düşündüren liselerin ismini fen lisesi anadolu lisesi olarak degistirildiginde yada eğitim sistemleri diğer liselerin yerine geçtiğinde eğitim verecek kişiler aynı olacak ve bir değişiklik olmayacak ayrıca fen lisesi ve anadolu liseleri sayıları ve ogrenci kontenjanları göz önüne alındığında ilk öğretimden iyi eğitim almış başarılı öğrenciler girebileceği tartışılmaz bir gerçektir.Bu da diğer liselerin fazla sayıda kontenjan nedeniyle başarısız ogrenci alması daha faLa olacaktır fen ve anadolu liselerine göre yani başarılı ve basariz lise den çok ilköğretimdeki eğitimle yerlesilebilen liseler olduğu calsimada atlanilmis olduğunu dusunmekteyim.
YanıtlaSilHocam Örneklerle Kolay Ekonomi kitabınızı yeni okudum gerçekten güzel bir çalışma olmuş ilminize ve emeğinize sağlık.Diğer kitaplarınızı sipariş ettim okumak için sabırsızlanıyorum.Ekonomiye ilgim sizi takip etmemle birlikte arttı ve bir sorum var.Örneklerle kolay ekonomi kitabınızın sepet sepet yumurta başlıklı konuda varlıkların yıllık getirisini o dönem için paylaşmışsınız acaba bu konjektürde sizin tahmininizi güncel olarak paylaşabilirmisiniz en kazançlı getiri yine altın mı olur şimdiden teşekkür ederim
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilSepet değerleri her dönem değişiyor. 2017 yılında bugüne kadar BIST 100 ilk sırada altın ikinci sırada geliyor.
Çok teşekkür ederim hocam
SilVeriler gerçekten çok üzücü ama şaşırtıcı değil maalesef. Böyle devam etmeyeceğini ummaktan başka yapacak bir şey yok. Gençlere umut aşılamak yanıltıcı olabilir. Bunun yerine eğitimlerini yut dışında almalarını sağlayıp geri dönme kararını onlara bırakmak daha doğru olur.
YanıtlaSilArtık bir karar alırken üçüncü dünya ülkesinde yaşadığımızı unutmamamız gerek.
Bizde öğretmen yok ücretli öğretmen var . Adam iktisat okumuş ama öğretmenlik yapıyor
YanıtlaSilBizde öğretmen yok ücretli öğretmen var
YanıtlaSilMerhaba hocam. Bloğunuzdan çook fazla istifade ediyorum.bunun için çook teşekkür ederim. Sormak istediğim bir şey var: 16 ocak 2017 tarihli MB.faizleri ve faiz politikası adlı yazınızda faiz koridoru tanımı,gecelik borç alma faizi ile gecelik borç verme faizi arasındaki açıklık olarak tanımlanıyor. Fakat 7 mart tarihli koridordaki yılan adlı yazınızda,haftalık repo faiziyle gecelik borç verme faizlerinin faiz koridorunun alt ve üst sınırlarını oluşturduğu yazıyor. Üst sınır her iki durumda da gecelik borç verme faizinden oluşuyor. Fakat alt sınır konusunda ikileme düştüm. Kaçırdığım bir nokta mı var? Yardımcı olabilirseniz sevinirim.
YanıtlaSilMB geç likidite faizi uygulamasına geçtikten sonra bunlar da karıştı ama normal koşullarda gecelik borç alma ve borç verme faizleri arasındaki açıklık faiz koridorunu oluşturuyor. Ne var ki MB, faizi esnek hale getirince bu koridorun da tanımı değişti. Son altı aydır koridor gecelik borç verme faiziyle geç likidite penceresi borç verme faizi arasındaki açıklık haline geldi.
SilOrada tanımı öyle yapmamın nedeni şu. Her ne kadar faiz koridoru gecelik borç alma faiziyle borç verme faizi arasındaki açıklık olarak tanımlansa da doğrusu borç verme faizleri arasındaki açıklık olmalı. Çünkü biz burada MB'nin hangi koridor içinde borç vermeye çalıştığını arıyoruz. Oysa gecelik borç alma faizinin bununla bir ilgisi yok.
Ben bir egitimciyim.Gelişmiş ülkelerin eğitim,sağlık ve güvenlik politikaları vardır ve kim iktidara gelirse gelsin bunu gelistirme adına birşeyler yapar.Bizde ise her gelen kafasına göre değişiklikler yapar işi yap boz tahtasına çevirir yetmez hatta kendi yaptıklarını değiştirir durur.Bundan da başarı bekler.Peki ne zaman birşeyler değiştirirken bana(egitimcilere) sorar.Birde benden bunları uygulama mı bekler.Maşallah herkes de her şeyi biliyor.
YanıtlaSilEvet maalesef böyle. Eskiden her gelen iktidar eğitim politikasını değiştirirdi şimdi her gelen bakan değiştiriyor.
SilÜniversite mühendislik fakültesinde görevli bir öğretim üyesi olarak yorum yapmak isterim. Üniversite öğrencilerinin eğitim seviyelerini ölçen PISA gibi bir test yok ne yazık ki ama olsaydı emin olun orada da nal toplardık. Lise eğitimindeki kalitesizlik aynen üniversitelere de sirayet ediyor, bu konuda şüpheniz olmasın. Kısaca demek istediğim eğitimdeki zayıflama ortaöğretimle sınırlı değil, yukarı doğru taşarak üniversiteyi de etkiliyor, lisans ve arkasından gelen master ve doktora tezlerinin kalitesi de yıldan yıla düşüyor.
YanıtlaSilKatılıyorum. Hatta kalite üniversite düzeyinde daha da düşük olabilir. Çünkü sonuçta liseden son derecede zayıf yetişmiş çocuklar geliyor üniversiteye. Hocalar da artık bıkmış. Bakıyorlar ki öğrencinin bir şey öğreneceği yok kitapta ne yazılıysa onu yalap şap anlatıp gidiyor.
SilBilgiyi öğrenmede 17, üretime geçirmede 97. sıradaymışız!.. Bilgi hamallığının ötesine geçemiyoruz!
YanıtlaSilTEOG ve benzeri sınavlar, eğitim sistemimizin bir kez daha sorgulanmasına neden oldu.
Çocuklarımızın hayal gücünü 4-5 seçenekle sınırlamanın, sınav dopinginin, en önemlisi de üretmeye değil de öğrenmeye odaklanmanın getirileri-götürüleri tartışılıyor.
Bilgiyi öğrenmede 17, üretime geçirmede 97. sıradaymışız!..
İşte asıl sorun bu noktada başlıyor!
Üreten bir Türkiye için değil, sınav yarışı için öğrenci hazırlıyoruz!..
Üretim, üretim, üretim...
Bilgi toplumu olmanın yetmediği, bilgiyi üretime hatta katma değeri yüksek ürünlere dönüştürme döneminden geçiyoruz.
Bunu yapan ülkeler aldı başını gidiyor, bizim gibi bilgi hamallığı yapan ülkeler ise enerjisini, zamanını, hayallerini boşa harcıyor!
Peki, bu yanlışı görenlerimiz yok mu?
Olsa böyle olur muydu?
Biz hâlâ yayın ve patent sayısını artırmaya çalışıyoruz.
Önemsiz mi elbette çok önemli.
Ama artık bir adım ötesine geçmek gerekiyor.
Çünkü bırakın yayın ve atıf sayısını, patent bile artık çok şey ifade etmiyor. Çünkü on bin patentten sadece birisi para kazandırıyormuş!
Geleceği yakalamanın en doğru yolu, onu öngörmekten geçiyor.
Ama biz ne yapıyoruz?
Çocuklarımızın hayallerini köreltip, önlerindeki seçeneklerden hangisinin doğru olduğunu bulmalarını istiyoruz.
Yani, bırakın hayal etmeyi, bırakın sonsuz seçeneği, önünüzdeki dört ya da beş seçenekten hangisi doğru onu bul ve bize söyle diyoruz.
Tıpkı, sokaklardaki bul karayı, al parayı oynatan kumarbazlar gibi.
Yazık hem de çok yazık!..
Değişim şart ama!
Türk eğitim sisteminin okul öncesinden doktoraya kadar sil baştan değişmesi gerektiğine inanmayan birisini bulmak mümkün değil.
Hemen herkes değişimden yana.
Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki değiştikçe daha da kötüye gidiyor.
MEB ve kamuoyu, kötü meslek adamları yetiştiriyorlar diye YÖK ve üniversitelere kabahat buluyor, onlar da lime lime dökülen ilk ve orta öğretimden gelen öğrencilerle ancak bu kadarı yapılır diyor.
Yani neresinden bakarsanız bakın bu kandırmacaya artık bir son vermek gerekir.
Peki, bunu kim yapacak?
Adının önünde milli sıfatı olan iki bakanlıktan biri olduğu için bu revizyonu milletçe gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Yani eğitim bir iktidar ya da muhalefet sorunu değil, ülke sorunu.
Çözümü de el birliğiyle gerçekleşmeli. Yoksa gelecek nesillere yaptığımız en büyük kötülük bu olur.
Sınavlar kimyamızı bozuyor
Türk eğitim sisteminin en büyük sorunu, sınavları araç olmaktan çıkarıp, amaç haline getirmesidir.
Eğitim sistemimizin onlarca hedefi varken, hepsini bir kenara itip, sistemi sınav odaklı bir modele dönüştürmemizin dershaneler dışında hiç kimseye bir yararı olmamıştır.
Onları da kapattık derken, tabela değişikliğinin ötesine geçemedik ve adeta her okulu bir dershane haline getirdik.
Eğitime şaşı bakıyoruz, dünyadaki gelişmeleri doğru okuyamıyoruz.
En önemlisi de çocuklarımızı heba ediyoruz!..
Özetin özeti: Çocuklarımıza olan sevgimizden zerre kadar kuşkumuz yok. Peki, o zaman onlara çektirdiğimiz bu eziyet niye?..
ABBAS GÜÇLÜ
"Yani eğitim bir iktidar ya da muhalefet sorunu değil, ülke sorunu."
SilBir öğretmen olarak gözlemim eğitim sistemimizin temelinin "itaat" olmasıdır. Buna kuzey Kore'nin soft hali diyebilirsiniz. Önceki dönemin kağıt üstünde de olsa "birey" yetiştirme hedefi vardı. Maalesef şimdi onu da kaldırdılar.
YanıtlaSilÇoktan seçmeli sistem tamamen kaldırılmalı. Her türlü sınavdan kalkmalı. Öğrenci seçmede de, kurumda yükselmede de... aklınıza ne geliyorsa. Öğrenciler 2 haftada bir klasik "pop quiz" tarzında sınavlardan geçmeli. Böylece öğretmenler de kendilerine çeki düzen verirler.
SilAyrıca müfredata hayalinizdeki dünyayı kurun dersi eklenmeli. O derslerde öğrenciler tartışacak yeni fikirler bir kenara kaydedilecek.
SilHocam yaptığınız analizlerin çoğu noktasına katılıyorum ancak ' En başarılı çocuklar hoşgörü ve özgürlüğün en yaygın olduğu Ege ve Marmara’dan ve Fen Liseleri' diye yazmışsınız bu biraz yanlış bakış açısı değil mi.
YanıtlaSilBilmem öyle mi dersiniz? Başarının hep oradan çıktığına bakınca bana sanki bir ilişki varmış gibi geldi. Önceki yıllara baktım onlarda da durum pek değişmiyor.
Silhocam selamlar. geçmiş bayramınız kutlu olsun:)
YanıtlaSiliki tane evladım var ellerinizden öperiz.
inşallah, büyük olan önümüzdeki yıl ilkokula başlayacak.
çocukların eğitimini çok önemsiyorum. her türlü fedakarlığa hazırım.
yalnız çok şaşırmış, çaresizliğe doğru giden bir ruh halindeyim.
çocukların eğitimleri ile ilgili hiçbir planımın ucunu bağlayamıyorum.
daha doğrusu memleketin özel-resmi hiçbir kurumuna güvenemiyorum.
kısa ve öz bir öneride bulunsanız ne önerirsiniz? saygılar.
Çok teşekkür ederim.
SilNe yazık ki bu konuda bir önerim yok.
Ailelere de görev düşüyor. Aile bireyleri birbirine zaman ayıracak, tartışacak, sevgi, saygı, hoşgörü ortamında çocuk-ebeveyn ilişkisi doğru kurulacak. Bunun için de eğitici, bilgilendirici yayınlar olabilir. Kitap okuma saatleri olabilir. Saçma sapan dizileri izleyen aile bireyleri günde 100 kelime bile konuşamıyor ondan sonra. Sonra çocuğuna erken yaşta akıllı telefon alıyor, sosyal medyaya yönlendiriliyor. Çocuk her yerde çarpıtma bilgilere maruz kalıyor.
YanıtlaSilÇok doğru. Esasen eğitim ailede başlaması gereken bir konu.
SilMahfi Hocam,
YanıtlaSilDeğişik verilerden ve yorumculardan şöyle bir perspektif gözüküyor.
1- Hazinenin ve reel sektörün yıl sonu dış borç miktarı 246m$ civarında. Bu takdirde Demek ki hazineye duşen miktarın ödemesi için hazine yüksek faizle borç almaya devam etmek zorunda değil mi?
2- Reel sektör kur düştükçe döviz toplasa da gene de kendi borçlarını ödemek için kura yukarı doğru baskı yapacaktır değil mi?
3- Yerli halk politikalara güvenmediği için her bulduğu kuruşu genel olarak dövize yatırıyor.
4- Dünyanın en yüksek 2.ci faizini veren ülke olmuşuz, bu yüzden dış fonlar hem kurdan hemde bu faizden yararlanmak için buraya geliyorlar.
5- Peki bu durumda biz yüksek faizle yaşamaya hazine borçları sebebiyle devam etmek zorunda kalmıyor muyuz?
6- Eğer fon akışı durursa (ki bir istatistiğe göre bu fon akımları 6-9 ay süreyle gelip sonra çıkıyorlarmış), takriben yılsonu gibi bu sefer hem yüksek faiz hem yüksek kur hemde (dolayısı ile daha yüksek enflasyon) ve düşük borsa gibi bir tabloyla karşılaşmamız olası oluyor mu? Böyle bir görünümü olasılık olarak görüyor musunuz?
7- Böyle bir tabloyu görürsek artık yapısal reformlardan da (çok çok çok geç kaldığımız için) uzun bir süre medet beklemememiz gerekir diye düşünüyorum.
8- Tüm dünyada küçük küçük de olsa ekonomik büyüme gerçekleşiyor. 2008de dünya krizi deyip üstümüze alınmamıştık. Bu sefer TR krizi diyeceğimiz ve dünyadan tamamen ayrışacağımız bir bunalıma doğru sürüklendiğimizi düşünüyor musunuz?
Çok soru sordum kusura bakmayın. hepsine 2 kelime yazamasanız bile özellikle son soruyla ilgili fikrinizi merak ediyorum. Ve bireysel olarak nasıl önlemler alabileceğimizi tavsiye edersiniz?
Saygılar
1. Hazinenin borcu o kadar yüksek değil ama ülkenin itibarı yüksek olmadığı için dış borçlanmanın faizi yüksek.
Sil2. Aynen öyle. Ve zaten öyle de oluyor.
3. Doğrudur. Ayrıca yerlilerin elde ettiği reel faiz de yüksek değil (net nominal faiz % 12 enflasyon da aşağı yukarı o kadar)
4. Evet
5. Ne yazık ki öyle çünkü dış kaynağa muhtacız
6. Görüyorum. Özellikle Fed ve ardından öteki MB'lerin faiz artırımına ve paraları geri çekmeye başlaması bizim için adeta kabus senaryosu
7. Yapısal reformları zaten doğru anlamadığımız yaptığımız anayasa değişikliğiyle ortaya çıktı o nedenle hala zaman olsa da doğrusunu yapacağımıza dair ışık yok.
8. Sadece Türkiye değil benzer konumdaki bütün ekonomiler için zor dönemlerin yaklaştığını düşünüyorum.
Sevgiler
Milli Eğitim Bakanlığı 19.06.2017 tarihinde "Acele ve Günlü" bir yazı geçti İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine... Yazıda Etüd Merkezlerinin Kurs Merkezlerine dönüşüm detayları yer alıyor. buna göre Türkçe, Matematik, Fen ve Sosyal dersleri orta öğretimde tamamen yasaklandı. Yani 09.02.2017 tarihli KHK'daki dönüşüm sürecini fiilen engellediler. böylelikle herhangi bir şekilde orta öğretimde okuyan bir öğrenciye bu dersleri anlatırsanız, "SUÇLU" oluyorsunuz. İnanılmaz ağır idari para cezaları var. ayrıca kapatıyorlar. hem on binlerce öğretmen işsiz kalacak, hem de orta öğretimde yerlerde sürünen eğitim sisteminin öğrenci açısından takviyesi olmayacak. Aslında okullar olmasa milli eğitimi çok güzel yönetirdik sözü geldi birden aklıma... yazık oluyor çocuklarımıza...
YanıtlaSilBiz de yapısal reform bekliyoruz.
SilKütüphaneye gittiğinizde lise talebelerinin yanına bir uğrayıp çözdüğü/çözemedikleri sorulara bir bakın. Kendi dönemimi hatırlıyorum, bir de şimdikilere bakıyorum arada çok büyük farklar var. Çocukların hali içler acısı , 10 Yıllık öss/lys net sayıları var mı elinizde bilmiyorum ama eminim orada da büyük çöküntü vardır. Kaldı ki eğitime harcanan paranın son birkaç yıldır açılan özel okullar nedeniyle ciddi anlamda arttığını düşünüyorum. Harcanan para artarken kalite düşüyor ! İşin özeti ; eğitimin de ticari bir kazanç olarak görülmesi bu noktaya gelmemizde önemli bir etken olabilir.
YanıtlaSil8. sınıf öğrencisi çarpım tablosunu bilmiyor, kalanlı bölme işlemini yapamıyor, gerisini siz düşünün...
SilEgitimde hersey merkezden yani meb tarafindan belirleniyor. Ben yerelde bir yonetici olarak ne yapmak istesem her seferinde kanunlar engel oluyor. Bu konuda yerele biraz yetki verilmesi gerektigini dusunuyorm. Bakanlilca belirlenen kurallar tek tip ulke genelini kapsarken benim bulundugum yere uymuyor. Bu noktada yetki paylasimi yapmasi gerekir meb in. Bence artik bedava kitap dağıtımı servisle ogrenci tasima gibi hersey bedava olsun anlayisindan kacinilmasi gerekiyor. Biz millet olarak para vermedigimiz hicbirseye kiymet vermeyiz. Ben ilkokuldayken para verip aldigimiz kitaplari gozumuz gibi korurduk. Simdi ogrenci kendisine verilen kitaba kolayca ulasiyor ve nazarinda kiymeti yok. Nasilsa bedava!!!!
YanıtlaSilÇok daha kötü olabilir.
Silhocam ne yazik ki sorunlari siz ve sizin gibi vatanseverler cozumleriyle paylasmasina ragmen kafasini kuma gommus siyasetciler var ve cevresine de en iyi yalakayi getirip danisman yapiyorlar dolayisiyla ben artik o kadar uzulup tahammulsuzlestim ki kimseyle konusmak bile istemiyorum (ki zaten konusacak kimse de yok )ama size tessekur ederiz devam ettiginiz icin
YanıtlaSilbizim öğrenciler ve öğretmenlerin durumu kötü değil,pisa'nın soruları çok zor :)))
YanıtlaSilBu da bir görüş.
Silhocam sanırım görmediniz dünyadaki çoğu ülke enflasyon hedeflemesi yani sıkı para politikası uyguluyor ve bu ülkelerin yine çoğunun kamu borcu inanılmaz yüksek abd japonya ingiltere almanya yunanistan. bu durumda bu ülkelerin ekonomi politikaları etkisiz mi oluyor ? çünkü sıkı para politikasına karşılık gevşek maliye politikası uygulanıyor. sanırım bir terslik var.
YanıtlaSilEkonomi politikasının etkisiz olması için hedefledikleri enflasyonu tutturamamış olmaları gerekiyor. Hiç birinde enflasyon yok (ya da çok düşük.) Öte yandan adamlar para basıp dağıttıkları için sıkı değil gevşek para politikası uyguluyorlar. Şimdilerde Fed faiz artırarak ve bilanço küçültme planı açıklayarak para politikasını sıkacağı mesajı veriyor.
SilMilli egitim bakanligi kapatilsa okullar cok iyi yonetilir bence.
YanıtlaSilBuyur burdan yak
YanıtlaSilhttps://www.youtube.com/watch?v=KNFpUQ0U0vA
Sn Hocam, Degerli Arkadaslar,
YanıtlaSilEvrim bir teoridir ve bu elde evrimi destekleyen kanitlarin var oldugu bununla beraber evrimi curuten herhangi bir kanitin elde olmadigi anlamina gelir.
Gelecekte evrimi curuten bir kanit elde edilirse o zaman evrimin dogru olmadigini dusunuruz. Bu kadar basit.
Su anda eldeki kanitlar Osmanli Imparatorlugu diye bir imparatorlugun gecmiste var oldugunu gosteriyor. Ama gelecekte bunun dogru olmadigini gosteren bir kanit elde edersek Osmanli Impatatorlugunun var olmadigini anlariz.
Evrim Teorisi ve Osmanli Teorisi bilimsel acidan bakildiginda aynidir. Bilim felsefesi okumamis kisilerin bu soyledigime sacma sapan yorum yapma ihtimalleri cok yuksektir. Ama yapacak birsey yok. Konusmak, yorum yapmak medeni ulkelerde yasaklanamaz.
Esas olarak evrimi bir komplo ya da yalan olarak algilamak medeni ulkelerde, gercek akademik cevrelerde aptallik olarak nitelenir. Evrim vardir ve sizlerin kafasi bunu almiyor diye evrim yok olmaz. Evrim, tanri vardir ya da yoktur diye devam etmez. O zaten var olan devam eden bir surectir ve o tanri fikrinden once de vardi.
Kafaniz karisiksa ve lise duzeyinde biyoloji fizik kimya biliyorsaniz Richard Dawkins in cocuklar icin yazdigi kitaplardan baslayip (Gercegin Buyusu) "Evrim - Dunyadaki En Buyuk Gosteri" ile konuyu tam olarak teknik bilgilerle anlayabilirsiniz. Ne yazik ki Kuzey Yayinlari cok duzeysiz cevirilerle sunuyor bu kitaplari ama hic yoktan iyidir.
Bunun uzerine bir tane de evrim karsiti kitap alip, bu kitabin nasil sayfalarca hep ayni seyden bahsettigini, aslinda hicbir bilgi vermedigini ve herseyi dogrudan tanri yaratti deyip konuyu kapattigini gorerek evrim teorisinin ne denli saglam temellere oturdugunu gorebilirsiniz.
Lutfen cahilligi birakin. Evrimi curutmek icin sunulan tum argumanlar bizzat Darwin'in kendisine aittir. Cunku kendisi cok iyi bir bilim afami oldugu icin kitaplarinda ortaya attigi hipotezleri curutme ibtimali olan onerme ve olgulardan da bahsetmistir. Yeteri kadar fosil kanit olmamasi, ara gexis formlarinin eksikligi ve bunun gibi tum yaratiliscilarin dayandigi argumanlar yaklasik 100yil geride kalmistir ve tamami evrimi destekler bir sekilde degismistir. Dawkins i kitaplarinda detaylari bulabilirsiniz.
Saygilar.