Hollanda Hastalığı ve Türkiye
Hollanda Hastalığı; ekonomide
para biriminin aşırı değer kazanması sonucunda ortaya çıkan negatif gelişmeleri
anlatmakta kullanılan bir deyimdir. Bu deyim ilk kez 1977 yılında The Economist
Dergisi tarafından kullanıldı. Hollanda’da 1959 yılında büyük doğal gaz
rezervleri bulununca Hollanda Florini hızla değerlendi ve ülke giderek bir
ithalat ülkesi haline dönüştü. Üretim düştü, GSYH büyümesi durdu. Benzer bir
durum Venezuela’da her şeyin petrole dayanır hale gelmesiyle oluştu. Petrol
fiyatları düşünce ülke ithalat yapamaz hale geldi.
Hollanda hastalığı yararlı bir
gelişmenin nasıl zararlı bir sonuca yol açabileceğini anlatmak için
kullanılıyor. Bu hastalığa yakalanmamanın yolu ise bu değişimin yaşandığı
dönemde harcamaları artırmayıp fazla gelirleri bir fonda toplamaktan geçiyor.
Bunu da en iyi biçimde Norveç yaptı. Kuzey Denizinden elde edilen petrol
Norveç’e hiç beklemediği bir ek gelir sağladı. Norveç hükümeti buradan gelen geliri
kullanmadı ve bir fonda topladı. Bu fon, devraldığı petrol gelirini dünyadaki
yatırım projelerine borç vererek faiz geliri elde ederek büyüdü. Bugün bu fonun
değeri 1 trilyon dolar dolayında bulunuyor. Böylece Norveç, petrolden gelen bu
olağanüstü gelirin ekonomiyi bozmasına izin vermemiş oldu.
Türkiye’de 2001 krizi sonrasında IMF’nin
gözetiminde uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programıyla birçok önlem
alındı bazı yapısal reformlar yaşama geçirildi. Bunlar arasında bankaların ve
genel olarak finans kesiminin yeniden yapılandırılması, BDDK’nin kurulması ve
finans kesiminin yeni bir kurallar düzenine bağlanması ilk sırada yer alıyor.
Onu izleyerek görev zararları sorununun çözülmesi ve kamu kesiminin mali
disiplininin sağlanması amacıyla vergilerin artırılması, harcamaların
frenlenmesi ve bütçe açıklarının düşürülmesi geldi. Bütçe açıkları düşürülünce,
kamu borçlanması azaldı, enflasyon düşüşe geçti ve faizler düşmeye ve azalan
risklerle birlikte TL değer kazanmaya başladı. Ardından Avrupa Birliği ile tam
üyelik müzakerelerine girildi ve paradan altı sıfır atılması da gelince TL’ye
olan güven arttı ve Türkiye’ye döviz girişi hızlandı. Bu gelişmeler sonucunda
TL, yabancı paralar karşısında aşırı değerli bir konuma geçti. TL’nin aşırı
değerli olması ithalatı özendirirken ihracatı köstekledi. Birçok sanayici
üretimi bırakıp ithalatçı oldu. Her yer ucuz ithal mallarıyla dolup taştı. Ucuz
ithal malları insanların kendilerini zenginleşmiş hissetmelerine yol açtı.
‘Zenginleşme illüzyonu’, artan
varlık fiyatlarının insanların kendilerini varlıklı hissetmelerine yol açması
sonucu ortaya çıkan psikolojik bir durumu ifade ediyor. Zenginleşme etkisinin
kişisel tüketim artışına yol açtığı düşüncesi son derecede mantıklı bir
hipotez. Bu hipotez Türkiye’de de doğrulandı. 2001 krizi sonrası yaşanan
ekonomik iyileşme sonucunda konutların değeri artmaya yöneldi. Faizlerin
düşmesi de eklenince insanlar alternatif olarak konut yatırımına yöneldiler.
Talep artışı sonucunda inşaatta balonlar oluştu.
2010’dan başlayarak giderek
hızlanan kur yükselişi bu kez işleri tersine çevirmeye başladı. Enflasyon ve
ona paralel olarak faizler artmaya başladı. Özellikle son 3 yılda konut
fiyatları geriledi, insanlar kendilerini fakirleşmiş hissetmeye başladılar.
Bu gelişmeyi Merkez Bankası’nın
yayınladığı Hedonik konut fiyat endeksinden[i] hareketle çıkarılan
grafikten izlemek mümkün (yıllık % değişim. Kaynak TCMB, Konut Fiyat Endeksi,
Kasım 2018.)
Grafik bize konut fiyatlarının
2015’den itibaren düşmeye başladığını gösteriyor. Enflasyondan arındırılmış
endeks 2017 ortalarından itibaren ekside gidiyor ve 2018’de değer kaybı
artıyor.
‘Fakirleşme etkisi’, zenginleşme
etkisinin tam tersi bir durumun ortaya çıkmasıyla doğuyor ve düşen varlık
fiyatlarının insanların kendilerini fakirleşmiş hissetmelerine yol açması
sonucu ortaya çıkan psikolojik bir durumu ifade ediyor. Fakirleşme etkisinin
ortaya çıkmasıyla birlikte insanlar harcamalarını kısıyorlar ve bu durum varlık
fiyatlarının daha da düşmesine ve fakirleşme etkisinin büyümesine yol
açıyor.
[i] Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE): Konutların gözlemlenebilen
özelliklerine bağlı kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek
amacıyla, hedonik regresyon yöntemi kullanılarak Türkiye genelini temsil etmek
üzere oluşturulan fiyat endeksidir.
(Kaynak:https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/b4628fa9-11a7-4426-aee6-dae67fc56200/KFE-Metaveri.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-b4628fa9-11a7-4426-aee6-dae67fc56200-mxrARMS)
Bence bizim millette lider hastalığı var hollanda hastalığı değil her zaman Fatih Atatürk Kanuniyi bekleriz ne hikmetse her zamanda gelir
YanıtlaSilO pek bizim milletle alakalı değil, Anadolu'nun yapısından kaynaklanıyor. (Hitit tarihini ve Anadolu'daki Roma tarihini incelerseniz, Türk tarinin öncesinde de Çelebi-Fatih-Atatürk gibi benzer çok sayıda yine liderler çıkartmıştır bu bölge.)
SilKeşke hollanda hastalığına yakalansak da nasıl kurtulacağımızı tartışsak. Bir kaç yerde biz de doğalgaz yatağı bulduk, belki:)
YanıtlaSilO doğalgaz yataklari her seçimden önce yeniden keşfediliyor. Şöyle bir google dan sorgula görürsün. Sebebi ülkeye pozitif hava vermek
SilTarih tekerrürden ibarettir.
SilSmile işaretlerinin hangi amaçlar ile kullanıldığını sende bir google dan sorgula istersen. Şaka şaka:) çok yoruyosun kendini bu aralar, engin bilgilerin için teşekkürler bu arada.
SilSultan Abdülhamit döneminden beri bir yerlerde petrol filan çıkıyor. Ama biz bir türlü göremiyoruz.
SilArkadaşım topraklarimizda petrol vardı zaten Musul,Kerkük,Halep daha sayayım mı. Osmanlı ya bu petrolü çıkartmak nasip olmadan yıktılar maalesef. Tarihimizi iyi öğrenmekte fayda var unutmayın Tarih tekerrurden ibarettir tarihini ogrenmeyen bir millet yok olmaya mahkumdur.
SilO topraklarda petrol olsa da Osmanlı'nın onu çıkaracak teknolojisi olmaması asıl üzücü olan. Şu gün olmuş halen tartışılan bir konudur Türkiye' nin petrol - maden çıkarmadaki becerisi ve işleme kabiliyeti. Buna BOR örneğini bariz şekilde verebiliriz. Petroldü, bordu derken tarım da elimizden gidiyor.
SilHocam tayınlama sorunu nedir? Tanzim satışlar ile bağlantısı var mı ?
YanıtlaSilÖzellikle savaş ve bunalım dönemlerinde uygulanan temel gıda ve bazı malların karne usulüyle verilmesidir. Arzın talebi karşılayamadığı durumlarda söz konusu olan malın devlet veya yerel yönetimler tarafından tüketiciler arasında dağıtımı yapılır.
SilTanzim satışında sana verilen iki üç kilo limit var ya, işte o tayınlama.
SilHocam tum iyi niyetlerinizle vatandasi aydinlatmaya gayret ediyorsunuz.
YanıtlaSilAma nafile...
Anlamak istemeyen o kadar cok trol ve sabit kafa var ki...
Anlamazlar...
Ataturk'un kurdugu Cumhuriyet coktan yikildi.. (aslinda halk istemedi, emperyalist bir dayatma, Bop projesi)
Halen su cagda :
* Hirsizlikla mi (halifelik tek adam) ile mi yonetsek,
* Demokrasi ile mi (parlementer sistem) ile mi yonetsek...
Halen bu noktadayiz..
Bilim cagindayken,
halen bir kisinin bekasi icin
arkasini toplamak icin gereksiz savunmada troller var...
Hocam dunyada tek adamla
halifelik ile
padisahlik ile
kabile yonetimi ile
israfla, saraylarla
basariya ulasmis bir tek ornek yok...
Bir tek ornek gosteremezler..
Hepsinin sonu sefillik aclik...
(Osmanli bile bu yuzden cokmedi mi ? Halk sefillik icinde... Israf, plansizlik, gelismek yerine ganimet ile savasarak ayakta kalinmayacaginin en guzel ornegidir Osmanli...)
Hani bir de demezler mi sistemlerin oturmasi on yillar alirmis da,
Cok mukemmel bir sistemmis de,
Uzaya varmisiz da....
Yol, kopru, tuvalet vs... yapmayi bir de gelismislik saymazlar mi ?
Bir de bu yol ve kopruler deli dumrul kopruleri,
Hepsi vatandasa hizmet icin yapilmadi, hepsi parali...
Kainatin en buyuk hastanesini,
Evrenin en buyuk havaalanini yapsan ne yazar ?
Bunlar gelismislik refah degildir..
***
Sonucta duzelecek, gececek, ucacagiz diyen vatandaslara sesleniyorum, zaten uzun zamandir siz de uyariyorsunuz...
Su ulkeyi yonetenlerden,
Iyi bir sey yapilacagina iliskin hicbir isaret yok,
Fabrika uretimi arttirma vs hicbir tedbir, planlama vs.. yok,
Bu sisteme guven yok..
Hicbir zaman da tek adam yonetimine,
Demokrasi ve adalet olmayan sisteme guven de olmayacak..
Sonumuz karanlik degil, karanligin karanligi...
Vatandasin surekli iyi beklentilerle kendisini avutmasi yerine,
uyanmasi gerek..
Boyle gitmeyecegi zaten acik secik ortada...
Bir dilim ekmege muhtac olunacak zamanlar cok yakindir..
Ey vatandas, Uyanin !!!
Vatandasa uyan demissiniz, bir gulme geldi.
SilKuzular sessiz sessiz uyuyor.
Maalesef ortadoğu toplumuyuz.düşüncemiz ,hazırcı olmamız yani üretmeden tüketmemiş hepsi bunu gösteriyor
YanıtlaSilGeçen biz de arkadaşlar ile bu konuyu derinlemesine tartıştık, malesef öyleyiz.
SilBizde, 'bize bir şey olmaz' hastalığı var!
YanıtlaSilİyi ama Sn Basar, bize bir şey olmuyor ki?
SilTabi canım. Bize bişey olmaz. Karnımız tok, sırtımız pek. Çok iyi ekonomi allahıma şükür. Kumpasları, oyunları bozuyoruz. Şehidimizin kanı yerde kalmıyor. Karnımız tok, televizyonumuzda a haberimiz açık herşey güzel.Ne gerek var gelişmeye, yeniliğe herşey böyle güzelken, yansın ülkenin geleceği su veren itfaiyenin hortumunu (tıkaya)yım. (!)
SilHarika tespit ve bilgilendirme yazısı... Hocam teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilHocam, bu süreçten en fazla zarar gören tarim kesmi oldu. Aynı dönemde gıda fiyatları dünyada 100 dolardan 152 dolara çıkarken bizde 100 dolardan 95 dolara düşmüş. Toprak ve işgücu dışında hemen hemen herşeyin ithal olduğu bu sektörde üretim maliyetleri dolar bazında en az %50 artmış iken, tarım üfe % 5 düşmüş.
YanıtlaSilTarım desteklemelerinden bahsediliyor ya; Geçen yıl sadece buğday üreticisi dünyadaki en ucuz buğdaya göre bile 6-8 milyar tl zarara uğratılmış durumda. Gelecek yıl ekim alanları daralması inanilmaz boyutlarda.
Durum o kadar vahim ki, bizim de ailemiz çiftçi gübre almaya parası yok çiftçinin. Eskiden varille mazot alırdık (Eski Türkiye'de), şimdi bidonla mazot taşıyor çiftçi. Beğenmedikleri Ecevit zamanı 2.5 kilo buğdayla bir litre mazot alınırken şimdi bir litre mazot için 6 kg buğday satman lazım. Bu kafa ülkeyi düzeltemez bu kadar net. 20 sene ipotekli köprü, otoyol, geçit yapıp garanti geçişlerle ülke kerpetene sıkılmış gibi kıvranıyor. Hangi birini söyleyelim? Dindar arkadaş zannediyor ki dua ile ülke kalkınır Bizler düşünüp, yazıp ve kafayı yediğimizle kalırız.
SilGönülden gönüle (cepten cebe) bir yol var.
SilÇok güzel yazı olmuş Hocam ellernize sağlık gün geçtikçe kötüye gitmemizs rağmen neden hala beklenen reformlar yapılmıyor amaç nedir? Yapılmak istenen nedir? Faizler düşünce daha neler olacak daha çok içinden çıkılmaz bir hale girmeyecek miyiz?
YanıtlaSilSaygılarımla
Yapılacak şey oldukça can acıtıcı ve dolayısıyla oy kaybettirici
SilPeki hocam 31 Mart yerel seçimlerinden sonra 4-5 sene secim yok ve hükümette aslında her şeyin farkında sizce seçimlerden sonra bu yapısal reformların uygulamaya geçirilme ihtimali nedir ?
SilHocam tüm bunların aritmetiğinde devletin elini özel sektörden ve ticaretten çekmesi devamında hukuksal ve özgürlükler alanında köklü yapısal reform yapması ve yaptığını dünyaya iyi bir şekilde propaganda yapması bu sikintilari duzeltmez mi sevgiler..
YanıtlaSilDüzeltmez..
SilHocam bizim millet akıllanmaz, arkadaş hala dünyaya iyi bir şekilde propaganda yapmaktan bahsediyor.
SilPropaganda ülke içindeki eğitimsizleri kandırmak için yapılan bir şeydir.
Dünya çapında propaganda yapamazsınız, onlar nerede ne olduğunu düzenli olarak takip eder, bilirler. Yaptığınız her değişikliğin bir karşılığı vardır.
Köklü yapısal reform yaparsanız, onlar siz yaptığınız anda anlarlar, merak etmeyin.
Bakın AP, Avrupa Konseyine tavsiye verdi. Kadın aynen şunu söyledi, Türkiye ile konuşmak boşuna vakit kaybıdır.
Şimdi o rapora dünyada kim itiraz edebilir? Objektif, ayakları yere basan bir rapor sundu.
Sorumluluk sahibi bir parlementer olarak, birliğini hata yaptıkları bir konuda uyardı, uyarmakla kalmadı rapor haline getirdi, Parlementodan onaylattı. Bundan sonra Türkiye lehine çalışmak isteyen Avrupalı siyasetçiler düşünsün, karşılarına her zaman bu rapor çıkacak, siyaseten Türkiye'yi birlikte istese bile bir parlamenter bu raporu aşması, bu rapora denk bir rapor sunması gerekecek. Türkiye mi, siyasi hayatı mı deyince, %100 siyasi hayatı tercih edecektir.
Türkiye'nin AB işi artık bitmiştir.
Hocam Norveç te hatalı politika yok galiba her haliyle örnek alınacak toplum
YanıtlaSilGenel olarak öyle.
Sil3. parağraf son 20 yılın para politikası özeti olmuş
YanıtlaSilbizdeki Hollanda hastalığının temeli 24 ocak kararlarına dayanııyor. ancak kısaca özetlersek sıcak paranın sürekli geleceğini sanmak bizi Hollanda hastalığına yakalattı.
YanıtlaSilGüzel özet.
SilHocam merhabalar sizi ilgiyle takip ediyorum
YanıtlaSilBi konuda yardımınıza ihtiyacım var
Ben oc cikis donemlerinde 7.25 den dolar aldim maalesef beklemekten baska ne oneririsiniz
Kardeş bu çok büyük bir yetenek, nasıl becerebildin 7.25den dolar almayı?
SilKısa bir süre 7 lerin üzerinde durdu, sende en tepeyi mi buldun?
Tam bir yetenek, takdir ettim.
Sizden ricam, bir daha dolar alacağınız zaman bilgi verin, sat emri gireyim. Sizde ki yetenek herkes te bulunmaz...
Silben 8den dolar aldim ne yapmaliyim
SilGit çatır çatır ye kardeş. Yakında 7,25'e çıkınca tekrar alır yerine koyarsın. Ekonomiye bir katkın olsun.
SilHer seçim öncesi buluyoruz zaten. Bu ara gene doğuda ve karadenizde petrol ve gaz yatakları bulmaya başladık.
YanıtlaSilMerhaba Hocam, bende bugün ekonomi ve sosyal durumumuza ilişkin bir çalışma yapmıştım. Sizin de bugünkü yazınız aynı konuda olunca paylaşmak istedim.
YanıtlaSilTÜİK evlenme/boşanma hızı istatistikleri ile ekonomi ilişkisini yorumlayan bu çalışmamda, 2001-2018 yılları arasında baktığımda şöyle ilginç bir sonuca ulaştım: "Türkiye ekonomiyi nasıl algılıyor sorusuna eğer evlenme hızı artmışsa olumlu hissetmiştir"
Çalışma detaylarına şuradan ulaşılabilir: https://www.linkedin.com/pulse/t%C3%BCrkiyenin-ekonomi-alg%C4%B1s%C4%B1-ve-evlenmebo%C5%9Fanma-tepkisi-meri%CC%87%C3%A7/
Elinize sağlık hocam.Varlık fonunda, katılma paylarının fon adına alınıp satılması ile ilgili tebliğ değişikliği ne anlama geliyor.Basında yansıtıldığı gibi, Varlık fonundaki şirketlerin rahatlıkla alınıp satılması anlamına mı?
YanıtlaSilSaygılar
Varlık Fonu başlı başına yanlış bir uygulama. Varlık Fonu pay satmaz, borç almaz. Varlık Fonu pay alır, borç verir, faizden kazandığını varlığına ekler. Pay satan, borç alan Hazinedir.
SilAcaba riskler azaldigi icin mi yoksa dusen enflasyona gore faizlerin yuksek kaldigi icin mi TL degerlendi? 2001 sonrasi 20-30%'lara varan reel faizler var. Bugun MB 7-8% reel faiz ile kuru frenleyebilmis gorunuyor. Dogrudan yatirim rakamlari da yaniltici zira o dogrudan yatirim dediginiz paranin buyuk bir kismi finans kesimi (bank satin almalari) icin geldi. Fabrika, ar-ge merkezi kurmak icin degil. Bu kadar yuksek faizin verildigi yerde herkes banka isletmek ister.
YanıtlaSilYani anlayacaginiz o cok met ettiginiz 2002-2008 donemi bugunleri hazirlamistir, yuksek faiz dusuk kur politikasi uygulanmis, ve hatta donemin basbakani, ureten, ihracatci kesim rahatsizliklarini dile getirdiginde 'guclu TL onumuruzdur' gibi anlamsiz laflar da etmistir.
Herhalde bugun de kendisi onurumuz bes paralik oldu felan diye hayiflaniyordur, kim bilir.
Adsız 11:48, doğru tespitler.. fahiş faizlerle ki bu dönemde , durmuş yılmazlı mb dönemi, sıcak paraya dünyanın en yüksek faizini sunarak ülkenin üretim kabiliyetinin bitişine giden yol açılmıştır..
SilEsasında nerdeyse kırk yıldır kesintisiz uygulanan neoliberal küresel politikaların bir sonucu olan ithalata dayalı sıcak paraya bağımlı ekonomik model, sürekli kriz üretmek dışında, ülkenin birikmiş sermayesinin azalmasına da neden olmuş fakirlik ve borçluluk tavan yapmıştır..
Ekonomide ezberleri bozma zamanı artık elzemdir.. ülkenin sıcak paranın yağmasnı kaldırabilecek hali artık kalmamıştır.. mevcut modelde devam ve ısrar bir sonraki şokta kreditörlere tapuyu teslim etmemizle sonuçlanır..
Hocam kumarheneler açmak ?
YanıtlaSilHollanda hastaligi mastaligi yok!
YanıtlaSilOlsa olsa Bizde, stockholm sendromu Estenyo Feribotu sendromuna karsilik gelen belirtiler var.
Hollanda hastaligi denen hastalik nitelik itibariyle "Dogal Kaynak" dusturundan etkilenir ve kaynaklanir. Bu hastaliga kapilmis ulkeler ise saymakla bitmez adi nami olan Hollanda ise bana kalirsa bu hastaliktan en az zararla ve hatta hic zarar almadan kurtulmustur hatta bana kalirsa girmemistir bile heriflerde tarim-sanayi-bilisim-yuksek teknoloji bazli hizmet sektoru var bu gun degil oteden beri vardi hastalik teshisinin kondugu 60li 70li yillarda da...
Neyse gelelim Hollanda hastaligi denen bana gore Dogal Kaynak hastaligina bu ulkeler dogal kaynaga guvenir har vurup harman savurur kalirsa bir sonraki nesillerde ayni rehavet icinde yasar gider..Bu ulkelere ornek arabistan kuveyt vs..diye malum ulkelerdir Bu ulkelerde petrol disinda en fazla finans sektoru insaat minsaat gelisir belki biraz akillilarsa plastik sanayi vs..iste corabi bile disaridan alirlar...
Bu hastaligi kisilerin yasadigi stokholm sendromu ve estonya feribotu sendromu ile karsilastiracak olursak sayet soyle diyebiliriz;
Dopgal kaynak hastaligoi hollanda hastasligi
babadan kalma ev mal mulk kapitale sahip olan bir gencin okumamasi yetenekler mesleki bilezikler elde etmemesi kafasini bilime degilde eglenceye belki kumara biraz kafasi calisiyorsa da finansal hesaplara borsa morsada yemesi yine belki insaatciliga soyunmasi vs orda burda zengin-lumpen edasindan gununu gun etmesi uzerine benzetebiliriz yani bizdeki miras yedi hesabi...
Tabii her miras yediyi de boyle dusunmemek lazim guzel ornekler de var kuskusuz
Kardeş, Stocholm biraz ağır olmadı mı?
SilYok belirtileri var diyorum...Teshis degil.
SilEstonya feribotu sendromu diye bir sendrom yoktur. Gerçek bir olay üzerine uydurulmuş bir sendromdur. Varsa net bilimsel kaynaklarınızı paylaşmanızı rica ederim. Yoksa google araştırmasıyla iki uyduruk bilgiyi bir araya getirip benzetme yapmayalım. Lütfen dikkat edelim bilgi kirliliğine dur diyelm. Saygılarımla.
SilNsil yok herkes sendrom diyor
Silne demek uydurma
sizin elinizde bunun sendrom olmadigina dair bilimsel kaynak varsa paylasin
Iskembeden uydurmayin lutfen provakasyon ve spekulasyon yaratarak insanlarin akillarina saygisizlik etmeyin
Stockholm sendromu, sadece bir kişiyle ölçülebilir bir olay olmasına karşı Estonya sendromu 989 kişinin davranışlarıyla ÖLÇÜLEBİLİR bir vakadır haliyle Stockholm sendromundan daha gerçekçi psikolojik yansıma verir geniş çaplı analiz edilebilir.
SilVerilen örnek doğrudur. Hem Sn.Mahfi Eğilmez'in makalesine katkı açısından hem de bizlere değerli bir eleştiri sunduğundan...
Hocam anlaşılıyor ki dışarıdan yabancı sermaye borcu ile zaman kazanmaya çalışacaklar. Köklü çözüm uzun zaman alır.Eğer yabancılardan beklediklerini alamazlarsa fakirleşme etkisinin sonucu, alışverişin azalması fiyatların düşmesi ise, faiz enflasyon ilişkisi nasıl etkilenir. düşer mi, çıkar mı?
YanıtlaSilKöklü çözün uzun zaman alır dediğiniz anda bu olayları kökten çözemeyiz demektir. O zaman da çözümler geçici olur. Hollanda Hastalığı biter başkası başlar.
SilGuzel yzai icin tesekkurler hocam.
YanıtlaSilEn azindan hastalikta Hollanda'yi yakalamisiz.
Hocam ekonomi bilimi yazınızın konusunu önceden görebilir mi? Yoksa olduktan sonra "Şu şartlardan dolayı böyle olmuştur." mu? der. Yazınızda ki sonucu önceden görüp söyleyen ekonomi bilimi ile uğraşan ekonomistler var mıdır? Siz yazınızın konusunu önceden gördünüz mü?
YanıtlaSil20 yıldır görüyorum ve yapısal reformlara girilmesini öneriyorum. Bu görüşlerime itibar edilmediği için 1997 yılı sonunda göreve geleli 5 ay dolmadan Hazine Müsteşarlığından istifa ettim.
SilHocam peki, biz o gelen paraları Norveç gibi yapsak, mesela Merkez Bankasında rezerv olarak tutsak ne olurdu?
YanıtlaSilMerkez döviz fiyatları her düştüğünde düzenli olarak döviz alımı ile net rezervlerini arttırsa, sonra EU ve ABD tahvilleri alsaydı, nasıl olurdu?
O işi Merkez Bankası yapamaz ama biz de o zaman bu paraları koyup geleceğe yönelik bir varlık fonu kurabilirdik mesela.
SilHocam, Türkiye'nin şu anda yaşadığı krizi net bir şekilde ortaya koymuşsunuz. Ben, iktidar değişikliği olmadan bu krizi aşamayacağımızı düşünüyorum. Sorunu yaratan, sorunu çözemez. Aksi durum, eşyanın tabiatına aykırıdır..
YanıtlaSilHocam bu Norveçliler, o kadar trilyonu ne yapacak?
YanıtlaSilMezara götüremeyeceklerini biliyorlar, bize niye borç vermiyorlar?
Kim ne veriyorsa %2 fazla verek, bize 200 milyarını versinler.
Şimdi o trilyonu, Rusya ver bana derse, vermeyecekler mi?
Nato olmazsa, Rusya onların trilyona çökmez mi?
Çocuklarına ve torunlarına devredecekler. Bu kadar net.
SilTamam anladık. Durum hiç iyi değil.
YanıtlaSilIşsizlik verileri korkunç, sanayi üretimi felaket, enflasyon bildiniz gibi, tarim ve tarımsal üretim dip, inşaat ve konut sektörü hiç bu kadar durgun olmamıştı.. ve daha birçok siyasî ve sosyal problem.
Anlamadigim tüm bu olumsuzluklara rağmen dolar kuru 5,45 e çakıldı kaldı.
Harçla borçla 40 bin dolar aldim. 9 tl olacak dediler, belki bu arada başımızı sokacak bir daire alırız dedik. Tık yok.
Hay ben böyle şansın.....
Biraz daha bekle
Silboşuna kısa yoldan köşe dönmeyi bekleme; cari açık oldukça dolar talebi olur ancak cari açık verecek ithalat yapılabilmesi için doların görece düşük kalması gerekir; yani dolar fiyatını patlatan cari açıktı şimdi fiyat patlayınca talep azaldı; cari açık muhtemelen dolar kontrollü bir şekilde artarsa (enflasyon ayarında bir yerde), kafa kafaya cari açık vermeyeceğimiz bir yere doğru evrilecek gibi duruyor. yani doları ne patlatacak uzun vadede ona bakmak lazım belki s400 olayı ancak yine de cari açık rakamlarına bakmak lazım; doların uzun vadedeki gidişi cari açıkla izlenebilir. dolar artmaya artar ama patlarmı bir kere daha... imkansız değil ama zor, doları 7'den alıp büyük zarar edenlerin hayali 10 tl ama mb diyorki elinde tl olmayan tlye karşı oynamasın kontrat bitince tl vermem patlatırım, yani manipülasyonda zor... Türkiye muhtemelen 1 yıl içinde daha uygun bir konuma dönecektir ama akıllanmışsak eski hatalar bir daha yapılmayacaktır, yani mesela hammaddeye vergi yok, ama ara malı ve son mala büyük vergi koyulabilir mesela ithalat için, yabancı borç alanın sigortalaması zorunlu olabilir vs... bak avrupaya kahve çekirdeği ithali vergilenmiyor; ancak bitmiş kahve-çikolata ithali son gaz vergileniyor, niye çünkü çikolata üretip satan üstüne katan varda ondan... belki bizde bunun gibi şeyleri özendirebiliriz. Ama çok uzun vadede eğitim sistemimizi her şeyden önce-en acil düzeltmemiz gerekir, finansal okur yazarlık, insan doğası psikoloji, gerçekler-doğrular-çıkarlar arasındaki farkların neler olduğunu vs. bütün bilimlerden hayatı-kendini anlayacak kadar öğretmeliyiz. not: şubat cari açık rakamları doların ucuz kaldığını gösteriyor, muhtelemen son yaşadığımız kısıtlı artış bundan, sene sonu 6'nın biraz altında yıllık enflasyon oranında artmış olur gibi anlaşılıyor. yani cari açık için doların tam değeri 5.4-5.6 arasında duruyor an itibariyle. daha fazlası cari fazla veririz; dolar düşer; daha azı cari açık veririz artar. yazın ne olacak görelim bakalım; turizm cari fazlayı patlatırsa doların en geç bir kaç ay içinde ciddi düşmesine yol açabilir alacaksan o zaman al, satacaksanda cari açığın ve görece krizin en yüksek olduğu noktada satabilirsin. ikinci not: ithalatçılar batmasın diye çalışılacaksa bu iş çok büyük patlar (işte o zaman 10 tl olur); batanların-batacakların çoğu ithale dayalı sektörler olacaktır...
SilBizim millet te ne hastası olacağını şaşırdı.
YanıtlaSilHocam der Hollanda,
Biri der Stocholm,
Öbürü der Estonya Feribotu.
Kardeşim, yerli ve milli bir hastalığımız yok mu?
Ne güzel para gelmiş, yemişiz, içmişiz :)
Basmısız paraları İnşaata,
Parayı alan patron da basmış paraları leyla'ya...
Herkes mutlu olmuş, şimdi bize lazım olan tek bir şey var,
O paraları iç ettiğimizi düzgün bir dil ile alacaklıya anlatmak lazım.
Yerli ve milli bir hastalığımız var. Onu da yıllar önce yazmıştık: Bize Bir Şey Olmaz İnancı.
Silhttp://www.radikal.com.tr/yazarlar/mahfi-egilmez/kuresel-kriz-ve-bize-bir-sey-olmaz-teorisi-901744/
Hocam saygılar, yazılarınızı büyük bir ilgi ile takip ediyorum.paranın iç değerini enflasyon dış değerini cari açık belirliyor șu anki duruma göre geçmiş yıllarda ki cari açığımız daha yüksekti ama dolar kuru bu kadar yüksek değildi o zamanla şimdinin ne farkı varki kur bu kadar oynak ve yuksek
SilMahfi hocam hedonik konut fiyat endeksi grafiğinin 2010 yılından başlayanını koyabilirmisiniz. toplam balonun ne kadarının eridiğini daha ne kadar balon kaldığını iyi kötü hesaplayabilmek maksadıyla.
YanıtlaSilçok güzel bir yazı tekrardan. Türkiye'nin yaşadığı durumu çok net anlatmışsınız. Ama sosyal bilimlerin özelliği, geçmişte yaşanan durumların biraz da yorumlanmasıdır diye düşünüyorum hocam. Bu yüzden dolayı, geçmişte yaşadığımız zenginlik ilüzyonunun sonucunda sıkıntı çekeceğimiz, o zamanki Türkiye yöneticilerinin ve geleceğe yönelik planlamacılarının bilmesi gereken veya en azından farkında olduğu bir durumdur diye düşünüyorum. Ama popülist propagandalar nedeniyle bu durum göz ardı edilmiş gibi duruyor.
YanıtlaSilhocam siz alim adamsınız bilirsiniz, benim kafam karışıyor, bu yapılan ülkeye kötülük değil midir? Bu yüzden de politikacılardan nefret etmek doğal olan değil midir? Ama nefret biraz güçlü bir kelime oldu, en azından sevmemek diyelim...
Herkesin kendine göre değerlendirmesi var tabii.
SilMerhaba mahfi bey bizdeki yeni dönemde Hollanda hastalığının bir parçası olarak varlık fonunun akıbeti belirsiz olması ve yönetilmesiyle ilgili sorunlar stratejik hatalar sonucu başarısız bir proje olarak görüyorum Türk hava yollarının yeni havalimanı için borçları hissedarlardan devralarak artık borç fonu haline geleceğini düşünüyorum ki varlık fonunun içerisinde ziraat bankası ve halkbank gibi büyük bütçeli şirketlerde var şuanda risk ve getiri dengesi bozulmuş durumda bu şirketlerin ekonominin daha büyük bir hastalığa yakalanmaması için iyi bir mr dan geçmesi gerekiyor ve daha nitelikli eğitimli insanların varlık fonunu yönetmesi gerekiyor sizin görüşünüz nedir
YanıtlaSilVarlık Fonunun kapatılması gerekiyor. Çünkü borçlanmak ya da mal satmak amacıyla varlık fonu kurulmaz.
Silmahfi hocam grafiğin 2015 yılından itibaren konut fiyatlarının düştüğünü gösterdiğini yazmışsınız. fakat turuncu bölgelere bakıldığında. 2017 ye kadar konut fiyatları artmış konut fiyatları 2017 nisanından itibaren düşmeye başlamış.
YanıtlaSilGrafikte artış değil düşüş var, 2017'den itibaren eksiye geçiş söz konusu.
Siliki türlü insan olduğu anlaşılıyor bu yazıdan: akıllılar ve akilsizlar...
YanıtlaSilBu hep böyle değil midir?
SilAşısı yok mu bu hastalığın?_
YanıtlaSilVar tabii: Yapısal Reformlar.
SilMerhaba mahfi bey bizdeki yeni dönemde Hollanda hastalığının bir parçası olarak varlık fonunun akıbeti belirsiz olması ve yönetilmesiyle ilgili sorunlar stratejik hatalar sonucu başarısız bir proje olarak görüyorum Türk hava yollarının yeni havalimanı için borçları hissedarlardan devralarak artık borç fonu haline geleceğini düşünüyorum ki varlık fonunun içerisinde ziraat bankası ve halkbank gibi büyük bütçeli şirketlerde var şuanda risk ve getiri dengesi bozulmuş durumda bu şirketlerin ekonominin daha büyük bir hastalığa yakalanmaması için iyi bir mr dan geçmesi gerekiyor ve daha nitelikli eğitimli insanların varlık fonunu yönetmesi gerekiyor sizin görüşünüz nedir?
YanıtlaSilBence varlık fonu böyle olmaz, o nedenle kapatılması gerekiyor.
SilVarlık Fonu adı tepki çekilmesin diye konmuş.
SilYoksa yapılan kamu kurumlarını oraya toplayıp, tahvil satmak. Kamu bürokrasisinin kararlarını aşmak.
Parası olan Varlık Fonu kurar, paraya ihtiyacı olan değil.
Mahfi hocam,
YanıtlaSilBize (öğrencilerinize) bir söz vereceksiniz:
"Ölmeyeceksiniz."
Tamam mı?
İnsanlar ölür, düşünceler kalır.
SilHocam güzel anlatımınız için teşekkürler, maşallah hızınızı yetişmek zor 🙂
YanıtlaSilTeşekkürler
SilÜstat,
YanıtlaSil“Venezuela’da her şeyin petrole dayanır hale gelmesiyle oluştu. Petrol fiyatları düşünce ülke ithalat yapamaz hale geldi.”
İhracat yapamaz hale geldi olmayacak mı?
Çok selamlar
Cafer Demir
İhracatı hacim olarak değişmez . Petrol fiyatı düşünce İhracat karşılığında ülkeye giren para azalır . Bu para azalınca ithalat yapamaz.Adamların sanayisi yok. En büyük petrol rezervleri kendilerinde diye yan gelip yatmışlar... hoca doğru söylemiş
Sil09.58 parasi bittigi icin ithalat yapamior. Hocanin yazdigi dogru.
SilMahfi hocaya inanmiyorsan, Nasreddin Hocaya inan. Ne diyor Nasreddin hoca, parayi veren dudugu calar. Para yok ithalat yok
Bu norveç çok iyi, insancıl bir ülke. Parasını harcamayıp dünyada hangi ülke yatırım yapacak acaba, benim param var onlara versem de kullansalar yatırım yapsalar da kazançlarından bana da pay versinler diye fon yapıyor. Bu norvecin Ankara kadar nüfusu var bu parayı harcasa nereye harcayacak. Silah mı alacak desek ordusu mu var. Fabrika kuracak desek çalıştıracak insanı mı var. Evler yaptırsa kaç aile var evi dolduracak. Egemenlik iddiası mı var dünyada bu paralarla dolap çevirecek.Norveç fonu bir başka ülkeye borç verilecek desek norveçin kaç ülke ile ilişkisi var. Dünya üzerinde etkisi olan bir ülke değil. Bu para kendi ekonomisinde nasıl dönecek. Sokakta dağıtsa küçük bir nüfus birbirleriyle ne alış veriş yapacaklar da bu para bir hareket getirecek. Biz parayı o kadar kutsamışız ki insan faktörünü düşünmüyoruz. Para bir araçtır. İnsan gücü olan egemenlik peşinde koşan ülkeler bu paralarla diğerlerine karşı siyasi askeri vb. üstünlük sağlamaya çalışır. Almanyanın da trilyon dolarları var ama bunu üstünlük kurmak için harcıyor.
YanıtlaSilİmf nin politikaları sonucu TL nin değer kazanması ithalatın artması bizim dış borçlarımızın yükselmasi ekonomimizin bağımlı hale getirilmesi amacını taşıyordu. Bu İmf den gelen paralarla bir fabrika tarım hayvancılık VS kurulduğunu duyan var mı. Adam sana borç veriyor sen bu borçla tekrar yurt dışından ithalat yapıyorsun. Onun parasıyla onun mallarını alıyorsun verilen borç da hanene yazılıyor. Kısa süren bu zenginlik hissi bundan kaynaklanıyor.Borcu ödemeye gelince de bu borçlar üretime gitmediğinden ödeyecek kaynak bulamıyoruz. Tekrar borç biraz rahatlık ardından daralma. Bunun günahı da zavallı halkımın boynuna. Sen yerken iyiydi deyip geçiliyor halka.
Ben İmf den gelen paranın ekonomiye zarar verdiğine katılırım paralarılazım değil. Ancak norveç gibi doğal kaynaklardan gelen paranın ne zararı olabilir. Yatırım yapılır üretime aktarılır ekonomi canlanır ürettiğini satar borcunu dersin. Üretimin senin olur sadece payını bölüşürsün. Bunu yaptırmıyorlar. Norveç'e de yaptırmazlar. Derler ki Norveç'e paranı borç alıp bununla tüketim yapmak isteyene borç ver ama üretim yapmak için senden para isteyene sakın borç verme yoksa seni de karıştırırız.
Eğer o para norveçte piyasaya verilirse
Sil1-) tıpkı merkez bankası para basmış gibi enflasyon artar
2-)norveç parası değerlenir . Para değerlenince ithalat artar ihracat ve yerli piyasaya üretim yapan firmalar batar. Dışa bağımlılık gelişir. Norveç en doğrusunu yapıyor..
Zenginin mali zugurdun cenesini yorar. O kadar parasi olan ne yapacagini bilir.
SilHocam bahsettiğiniz duruma acı reçete yazarsak bunun içine emekli maaşlarını düşürmek bile girer. Tüm reçeteler dar gelirliye fatura edilir.
YanıtlaSilNe yazık ki öyledir.
SilYaşadığımız bu süreç Hollanda Hastalığı'ndan daha çok bir "sanayisizleşme" sürecini andırıyor. Nitekim bunun ilk belirtilerinin hissedildiği geçmişte belirlenmişti. Bu konuda yapılan bir araştırmada 10 yıl öncesinden bu gelişmeye dikkat çekildiğini görebilirsiniz. Bu çalışmayı okumakta yarar var. I. Siklar - O. Tonus, "Is it possible to deindustrialize before industrialization? The Turkish case", June 2007, Ekonomický c̆asopis, 55(6):594-611.
YanıtlaSilMahfi Hocam
YanıtlaSilİstanbul da yaşayan biri olarak, işe gittiğim günlerde trafiği gördükçe “işte varlık kuyrukları diyorum” yanılıyor muyum. Millet zengin bir ben fakirlik çekiyor muşum gibi geliyor. İşsizlik arttı deniyor, teknoloji geliştikçe işgücünün azalması normal değil midir. Herkes halinden memnun gibi sahil yolu tıklım tıklım. Halk geziyor millet mutlu...
Agam eğleniyor bizimle
SilHollanda hastalığı değil seçim hastalığı var bu ülkede.
YanıtlaSilÜlke gündeminden seçimler eksik olmuyor. Bu durumda iktidarın da muhalefetin de tek amacı seçim kazanmak oluyor . Muhalefet çılgın vaadlerde bulunuyor iktidar da iktidarı kaybetmemek için buna uymak zorunda kalıyor. Amaç ekonomiyi düzeltmek değil seçim kazanmak olunca verilen seçim tavizlerinden dolayı ekonomi sürekli bozuluyor.
Çözüm:
Seçimler 7 yılda bir yapılır
Tüm seçimler Reis-milletvekili-belediye başkanlığı-muhtarlık v.b. aynı seçimde yapılır.
Bu şekilde ülke gündeminden seçimler kalkar. İktidar yapısal reformlara odaklanacak.Devlet çok sıkı tasarruf tedbirleri uygulayarak faizleri düşürecek .
Bu kadar yorum okudum, en aklı başında ve yapıcı yorum sizin.
SilHocam malcolm frank' in makineler herşeyi yaptığında biz ne yapacağız kitabını okudunuz mu? Biraz okumaya başlayınca insanı endişe sarmıyor değil. Sizce önümüzdeki yakın gelecekte devasa bir işsizlik ordusu oluşur mu bu değişime ayak uyduramayan ülkelerde. Bence insanlar bu konuda yeterince bilinçli değil. Hâlbuki bu yenilikler büyük değişimleride beraberinde getirecek ve getiriyorda
YanıtlaSilHiçbirşey olmaz.
SilTeknoloji yönünden en ileri ülkeler, işsizliğin en az olduğu ülkeler..
Örn: Abd'de işsizlik %3 gibi en iyi düzeylerde. Japonya'da ise fabrikalar kapanıyor neden mi? İşçi bulamadıkları için..
Marks ve türevi ekonomistler baştan aşşağıya hatalaydılar ve hayat her zaman onları yanlışladı...
Teknolojinin ve bilimin ilerlemesi yeni iş sahaları yarattı ve yaratacak bu da işsizliği daha da düşürecek .
Ekonomiyi anlamak için Adam Smith , Ayn Rand okuyun derim..
Seçim ne kadar sık olursa olsun 16 yıldır iktidarda olan bir parti var ve yapısal reformlar yok. Daha doğrusu bizim anladığımız anlamda yapısal reform yok. Belki herkesin anladığı yapısal reform farklıdır.
YanıtlaSilHocam adam haklı. Bu ülkede neredeyse 2 yılda bir seçim yapılıyor bu sebeple iktidar sürekli devlet kadrolarını gerekli gereksiz dolduruyor bu da bütçe açığını arttırıp faizleri ve faiz giderlerini yükseltiyor.
Sil2018 faiz gideri 70 milyar 2019 faiz gideri tahmini 110 milyar. Belki gerçekleşecek tutar 150 milyar..
Devlette gereksiz yere işe alınan 1 kişi,özel sektörde 4 kişinin işsiz kalmasına sebep oluyor . Sonuçta kısır döngüyle devlet işsizliği düşürmek için herkesi devlette istihdam ediyor ve o devlet batıyor ve tamamen dış güçlerin kontrolüne giriyor.
Buna da Yunanistan hastalığı diyorum ben.
Nedir bu yapisal reformlar.hukukun üstünlüğü şeffaflık diyorsunuz da dünyada en fazla sermayeyi çeken yatirim alan fabrikalar açılan ülkelerden biri olan Çinde de hukuk öyle çok üstün falan değil. Bu yapisal reform dediğiniz nedir. Ben bu dediğinizi tam olarak anlayamiyorum.
YanıtlaSilÇin 100 yıldır aynı durumda ve herkes onu öyle biliyor. Biz ise her geçen gün eski konumumuzdan uzaklaştığımız için bizi geriye gidiyor diye görüyorlar. Benim yapısal reformdan neyi kastettiğimi anlamak istiyorsanız bu blogda yapısal reformlar konusunda yazdığım yazıları okuyun.
SilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilAtatürk'ün şu fotoğrafını daha önce görmüş müydünüz?
30 Ağustos 1925'te Kastamonu Halk Fırkası binasında konuşma yaparken (dizinin yanında köpeği "Alp" da var)
(Linklerde virüs yok.)
1. https://twitter.com/chaosophiaxi/status/1106525730597421058
2. https://pbs.twimg.com/media/D1srRcyXgAAn_i2.jpg:large
3. https://pbs.twimg.com/media/D1uWFKBW0AAmlkY.jpg:large
Bu resmi ilk kez gördüm. Ayrıca Atatürk'ün ütüsüz bir elbiseyle fotoğrafını da ilk kez görmüş oldum.
YanıtlaSilNorveç'in başarı hikayesi ile ilgili bir diğer ayrıntı da petrol kaynaklarını hızlı tüketmemeleri. Petrol yataklarının olduğu Kuzey Denizi'ne İngiltere'nin de sahili var. Dolayısıyla İngiltere de yıllarca ciddi miktarlarda petrol ve doğalgaz çıkarmış ancak artık kaynakların sonuna gelmiş durumdalar. Norveç ise petrol fiyatlarının dalgalandığı bilinen bir gerçek olduğu için ve amaçları bu zenginliği gelecek nesillere de bırakmak olduğu için arama ve çıkarma çalışmalarını çok daha kademeli olarak yapmış.
YanıtlaSilBütün sorumluluk yöneticilerde mi? Halkın sorumluluğu yok mu kötü yönetimde?
YanıtlaSilMahfi Bey Merhabalar. Yazınızdan çok istifade ettim. Yazıda kullanmış olduğunuz grafiği ben de oluşturmak istedim, TCMB'nin websitesinden Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE) serisini indirdim. Hem endeks düzeyindeki hem de büyüme düzeyindeki rakamlardan grafikler oluşturdum ancak sizin nominal düzeyde çizdiğiniz gibi bir trend göremedim. Acaba tam olarak grafiği nasıl oluşturduğunuzu öğrenebilir miyim? çok teşekkürler
YanıtlaSilhocam teşekkür
YanıtlaSilHocam yazınızı yeni okuyorum. 2002 yılından beri bu hastalığın pençesinde çırpınıyoruz. 2023 yılında diyelim ki doğru söylüyorlarmış, gerçekten de bor çıkarıp ihraç edebiliyormuşuz. Peki bu çalışma ülkeyi Venezuela gibi bir yere dönüştürmes mı?
YanıtlaSil