Uluslararası İlişkiler ve Ekonomi
Siyaset biliminin özel bir dalı
olan uluslararası ilişkiler; dar anlamda sadece devletlerarasındaki ilişkileri
ifade eden bir kavramdır. Konuya geniş çerçeveden bakacak olursak devlet ve
devlet dışı (uluslararası örgütler, sivil toplum örgütleri, firmalar, terör
örgütleri, halk) aktörleri de dâhil ederek, bunlar arasındaki tüm ilişkileri
kapsayan bir kavram olarak ele almamız gerekir.
Ekonomi, ne kadar matematiksel
modellemelere geçse ne kadar objektif olsa da içinde çalıştığı sistemin
ideolojisinden soyutlanamaz. Kapitalist ekonomi ayrıdır, sosyalist ekonomi
ayrıdır. İkisi arasındaki temel ayrım da üretim mallarının mülkiyetinin kime
ait olacağı meselesinden kaynaklanır. Kapitalizmde üretim araçlarının mülkiyeti
özel kesimdedir, sosyalizmde ise kamu kesiminde. Bu ikisinin tam ortasında yani
üretim araçlarının mülkiyetinin her iki kesim arasında paylaşıldığı yerde ise
karma ekonomi denilen sistem bulunur. Aslında dünyadaki bütün ekonomiler karma
ekonomi sistemine sahiptir ama üretim araçlarının mülkiyeti açısından kimileri
kapitalizme çok daha yakınken kimileri de sosyalizme yakındır. Bu yapı,
ekonominin içinde bulunduğu sisteme yani ideolojiye göre biçimlenmesine ve
dolayısıyla o ideolojiden etkilenmesine yol açar. Özetle ekonomi, ideolojiden
soyutlanamaz.
Ekonomi, ideolojiden soyutlanamaz
ama acaba siyasetten soyutlanabilir mi? Ekonominin siyasetten soyutlanması
yolunda atılmış pek çok adım var. Bunların en başında merkez bankalarına
tanınan bağımsızlık geliyor. Merkez bankalarının bağımsızlığı demek ekonomi
politikasının en temel araçlarından olan para politikasının siyaset dışında
yönetilmesi demektir. Merkez bankalarına bağımsızlık verme düşüncesinin doğuş
nedeni; devleti yönetenlerin başı sıkıştığında diledikleri kadar para basarak
işleri içinden çıkılmaz hale getirmesini önleme düşüncesidir. Benzer biçimde
doğal tekellerin yönetiminin bağımsız kuruluşlara devredilmesi, bütçeyi
disipline etmek için mali kural konulması da aynı mantıktan yola çıkıyor. Belki
bunlardan daha ileri bir adım anayasal ekonomi ya da kurallara bağlanmış
ekonomi yaklaşımıdır. Bütün bu adımlar ekonomiyi, günlük siyasetten soyutlama
çabasının parçalarıdır. Bunlardan bir sonuç alınmış mıdır sorusuna verilecek
yanıt “kısmen” şeklindedir. Gelişmiş batılı ülkelerde bunlardan sonuç alınmış
görünüyor. Örneğin bu ülkelerde siyasal iktidar merkez bankasının belirleyeceği
faize ya da enflasyonla mücadele politikasına karışmıyor. Bu yönde bir mesaj
bile vermiyor. Bağımsız kurullara yapılan atamalar gerçekten de liyakat esası
gözetilerek yapılıyor.
Küresel sisteme geçişle birlikte
sermaye hareketleri, birkaç istisna dışında, bütün dünyada serbest kaldı.
Böylece para ve sermaye, en çok getiri sağlayacağı yerlere serbestçe yolculuk
yapar oldu. ABD’de ya da Avrupa’da kazanılan para Türkiye’de borsaya girebilir,
Brezilya’da devlet tahvili alabilir ya da Malezya’da bankaya döviz mevduatı
olarak yatırılabilir hale geldi. Böyle olunca ekonomiler, ülkelerin iç
siyasetiyle ve uluslararası ilişkileriyle çok daha yakın bir ilişki içine
girdi. Diyelim ki faiz ve diğer getirilerin yüksek olduğu Güney Kore’ye yönelik
ABD ve Avrupalı şirketlerin hem doğrudan sermaye yatırımı hem de tahvil ve
hisse senedi alımları giderek artmış olsun. Güney Kore, son otuz yılda yaptığı
büyük ekonomik atılımla gelişmiş ekonomiler arasına katıldı. Bugün itibarıyla
Güney Kore’nin risk primi (CDS primi) 18 baz puan (Türkiye’ninki 525 baz puan.)
Bu kadar düşük bir CDS primi, yatırımcıların Güney Kore’yi riskli bir ülke
olarak görmediklerini anlatıyor. Güney Kore, herhangi bir ölçüm yapma imkânı
olmamasına karşılık dünyanın en riskli ülkelerinden birisi olarak kabul edilen
komşusu Kuzey Kore ile sorun yaşamadığı sürece bu durumu devam edecek gibi
görünüyor. Varsayalım ki bu iki ülke arasında sıcak savaş çıkmış olsun. Bu
durumda Güney Kore’deki yatırımcılar buradan çıkmaya çalışacaklar, Güney Kore
parası Won diğer paralara karşı hızla değer kaybedecek, ülke riski ve
dolayısıyla CDS primi yükselecek demektir. Geçmişte, küreselleşme yokken, para
giriş çıkışları bu kadar esnek değilken de savaş gibi uluslararası tehditler
ciddi etkiler yaratıyordu ama ülkeler küreselleşmeyle birlikte karşılıklı
ekonomik ilişkileri en üst düzeye çıkarınca bu etkiler de en üst düzeye çıktı.
Burada verdiğimiz örnek uç
örneklerden birisi olan savaş örneği. Buna ek olarak ülkenin komşularıyla olan
siyasal ilişkileri, uluslararası arenadaki ilişkileri gibi uluslararası
yaklaşım ve ilişkileri ekonomisini fazlasıyla etkiliyor.
Merkez bankasının bağımsız olma fikri ilk etapta basitmiş gibi geliyor ama bunu denetleyecek müdahale edildiğinde izin vermeyecek yürütme ve yargı bağımsızlığını da beraberinde getiriyor.bunlarin bağımsız olması ve böyle kalmaya devam etmesi ise gelişmiş bir demokrasi kültürü gerektiriyor bunun İçin eğitimin iyileşmesi halkın aydınlanması gerekiyor zaten böyle bir toplumun sonucu bahsettiğiniz değerleri oturmuş tam refaha ulaşmış bir toplum:)
YanıtlaSilÇok doğru
SilDemek ki "siyasetçi" denen gereksiz sınıf ortadan kalksa onları sınırlamak için bu kadar mekanizma geliştirmeye de gerek kalmayacak...
YanıtlaSil:)
SilKaleminize sağlık yine tüm sorunların ana nedeni hukukun yeterince işlememesi kontrol altına alınmaya çalışılması Hukuk her şeyden üstün olmalı dokunulmaz olmalı
SilSiyaset ve siyasetçi demokrasilerde vazgeçilmez. Siyasetçi de toplumun aynası .. dolayısıyla siyasetçilere kızmayı artık bir yana bırakıp, her türlü olumsuzluğa (kibarca soylersek) rağmen yine bu insanları seçen vatandaşlarımızı tanıyıp, dışlama (hatta alay etme) yerine , onları kazanmak adına çözüm üretme zamanı gelmedi mi..
Silsiyasetçi romalılar zamanında vardı artık farklı bir çağdayız eski düşünce tarzları bitirilmeli toplumun kültür seviyesi yükseldikçe gelecekde çoğunluğun karar varaceği sistemler ile karar makenizmaları kurulacak şu anda bazı yerlerde uygulanıyor.
SilBu mantıkla düşünecek olursak eğer
Sil"insan denen gereksiz bir tür olmasa mahkemeydi, hastaneydi, hapishaneydi marketti bankaydı devletti vs. vs... gereksiz mekanizmalara da gerek kalmazdı." önermesi de aynı kapıya çıkıyor mesela.
Ferdi manada bir siyasetçiyi veya siyaset yapma biçimini beğenmeyebilisiniz elbette ki, ama siyasetçi sınıfını" gereksiz" olarak addederseniz, o zaman birileri de çıkıp sizin işgal ettiğiniz sınıfı "gereksiz" olarak addeder ve iş içinden çıkılmaz bir hal alır.
Toplumda karşılığı olmayan kişilerin siyaseti zaten çok etkili olamıyor.
Haa, eğer siz "siyasetçiler olmadan da ben bu ülkenin işini layıkıyla yerine getirir, ülkeyi de çok güzel yönetirim." diyorsanız, buyurun kimsenin sizi tuttuğu falan yok yani.
Adsız 23:57
SilBu demagoji yeteneği ile sizden çok iyi siyasetçi olur, bugüne kadar değerlendirmediyseniz bundan sonrası için mutlaka düşünün. Evreni bu yetenekten mahrum bırakmayın :)...
Geleceğimizdeki yönetim şekli Doğrudan demokrasi, halkın egemenliğini bizzat ve doğrudan doğruya kullandığı demokrasi türüdür. Doğrudan demokrasi, halkın halk tarafından yönetilmesini öngörmektedir. Dolayısıyla doğrudan demokrasi dizgesi, demokrasinin ülküsel anlamına en yakın olan hâlidir. Siyasi kararların, çoğunluk esasına göre, yurttaşların oy çokluğu ile, halk tarafından alındığı yönetim şekline, doğrudan doğruya demokrasi denir.
SilSayın hocam güzel yazınız için teşekkür ederim. Ülkemizde gerek borsada gerekse tahvil piyasasında yabancı sermaye payı tarihi düşük seviyelerde. Bu günü kurtarmamızın bir anda büyük finansal kriz yaşamamamızın yani gemiyi yüzdürmeye şimdilik devam etmemizin bir nedeni sayılabilir mi?
YanıtlaSilKesinlikle
Sil"Ne kadar matematiksel modellemelere geçse ne kadar objektif olsa da içinde çalıştığı sistemin ideolojisinden soyutlanamaz."
YanıtlaSilO halde ideolojinin dinamik ağırlığını modele koymak gerekir, kaçış noktası üretmeye gerek yok sanırım...
Bu durumda baktığımız zaman aslında sadece karşılıklı ilişkileri güçlendirerek bile ekonomiyi dış piyasa için iyi gösterilebilir bir duruma getirecektir ayrıca içerdeki sorunlar ise gerekli reformlarla çözüme kavuşturulduğu vakit aslında gerçekten Türkiye için güzel bir ekonomi görebilecek miyiz
YanıtlaSilBu dedikleriniz olursa Türkiye hızla ileri gider, ekonomisi de toparlanır.
SilYazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilSAYIN HOCAM BDDK'NIN BANKALARA 9 OCAKA KADAR DÖVİZ BOZDURMA TALİMATININ SONUÇLARI NE OLUR.ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER.
YanıtlaSilBozdurulacak döviz miktarına göre kurlar düşebilir.
SilMevduat faizleri artar...
SilTürkiye'nin son 50 yılda;
YanıtlaSilGüney komşusu Irak iç ve dış savaş ile dağılmış,
Güney komşusu Suriye feci bir savaş ile dağılmış, yetmemiş nüfusunun 5 milyonu Türkiye içine kaçmış,
Doğu komşusu İran devrim yaşamış, uluslar arası sistemden soyutlanmış,
Kuzey komşusu eski SSCB dağılmış, Türkiyenin komşuları bile değişmiş,
Türkiye, Batı komşusu ile Güneyindeki Kıbrıs adasında sıcak savaşa girmiş.
Bu açıdan bakınca Türkiye'nin ne kadar güçlü bir devlet ve ülke olduğunu görebiliriz.
Ülkenin yaşadığı askeri ihtilal ve siyasetçilerinin rüşvetlerini saymıyorum bile.
Ülke yine iyi dayandı, yukarda komşular için yazdıklarımı Türkiye'de yaşayan kimsenin değiştirmeye gücü yoktu, siyasiler ne yaparsa yapsın ülkenin komşularına olanları engelleyemezdi.
Türkiye'yi değerlendirdiğimizde, içinde bulunduğu coğrafyayı ve komşularının yaşadığı değişimleri de düşünmek gerek.
Güney Kore'nin koşusu Kuzey Kore ve 65 yıldır Güney Kore'yi tehdit ediyor.
SilKuzey Kore'yi savaşta yenmişler, bir tane KK var.
SilKuzey Kore den 5-10 milyon insan mı geliyor?
Diğer taraftaki çıkışları zengin Japonya.
Biz zengin batı komşumuzla sıcak savaş yaşadık.
Biz de bir tane değil ki, Yunanistan, İran, Irak, Suriye, SSCB/Rusya.
Üstüne bi de terörü ekleyin. 5i bir yerde biz de.
Güney koreyi abd ordusu koruyor hocam. Askeri harcaması bizim kdr deil.
SilGüney kore bizle aynı kefeye konamaz onları inşaa eden abd ve tayfası vardı bizde komşuların yaşadığı problemler alakası yoksa bile bi şekilde bize dokunuyor
SilBatı bloğundaki ülkelerin biz kadar savunmaya para ayırmak zorunda kaldıklarını hiç zannetmiyorum,100 liralık vergimizin 40 lirası askeriyeye vermek zorundayız bana kalırsa iyi bile idare ediyoruz
Komşuları arasında Türkiye'yi tehdit eden tek bir ülke yok ama Türkiye tüm komşuları için tehdit unsuru. Gerilimden beslenen otokratik yönetimlerin ortak yanı, ülkeyi sürekli bir savaş ortamı varmış gibi davranarak yönetmektir. Bunun iki sonucu olur:
Sil1- Savunma harcaması adı altında yapılan devasa askeri harcamalar çok iyi rant kapısıdır,
2- Bu ortamdan ürken halk kitleleri baştaki "lider"e daha sıkı yapışırlar.
Yukarıda örnekleri görüldüğü üzere bu taktiği yutan sazanların oranı ne kadar yüksek olursa otokratik rejimlerin ömrü de o kadar uzun olur...
22:28,
SilO mantıkla Türkiye'yi de İngiltere kurdu.
İngiltere, Anadolu'da kendine bağlı devlet kurmak istiyordu,
Yunanistan'a silah yardımı yaptı, Anadolunun yarısını aldı, İngiltere ekonomik
krize girince Yunan ordusunu besleyemeyeceğini anladı.
Bu sırada Ankara Hükümeti de savaşın maliyetini İngiltere için artırmak amacıyla Rusya ile anlaştı.
Uzun süreli acılarla dolu bir savaş yaşamak istemeyen Atatürk ve Hükümeti ile yüksek maliyetli uzun bir savaş yaşamak istemeyen İngiltere de, aklın yolunu seçip uzlaştılar.
İngiltere, o sene, Hindistan üzerinden Türkiye hükümetine yardım edip, Yunan'ın yenilmesini sağladı.
Kurulan Cumhuriyeti de 1950'lerde Nato korumasına alıp, Türkiye'ye silah, ve askeri eğitim verdiler.
Buradan yak o zaman, Türkiye'de ingiltere ve batının korumasında olan bir ülke.
Yok, öyle değil derseniz, ispatı da basit, türk hükümetlerinden türkiye halkının lehine bir tane bir yasa, kanun, tüzük çıkarıldı mı?
20 yıldır batının desteklediği hükümet iktidarda, batının valisi, ülkenin başkanının çıkardığı bir tane yasa gösterin bana anadolu halkının lehine olsun dişimi kırayım.
Lütfen, bir tanecik yasa yazınız.
Türkiye, Güney Koreden daha fazla batı sömürgesidir.
Daha da ileri gidip, Merkez Bankasında biriken paralarınızı da almadılar mı?
Tüm dünya 35-40 saat haftalık çalışırken, sizleri daha çok sömürmek için 55-60 saat çalışma hayatına zorlamadılar mı?
Her gün sabahtan akşama onların adamları her türlü pisliği yaparken, yüzünüze tv ekranlarından pis pis bakıp sırıtmadılar mı?
Her türlü yasayı kendi yandaş ve destekçileri lehine yorarken, bu ülke insanı aleyhine yasal güçlerini kullanmadılar mı?
Sizlerin çocuklarından okul, sosyal imkan ve haklarını alırken, sömürü için ihtiyaç duydukları kendi yandaş derneklerine para aktarmadılar mı?
Hayatın gerçeklerine uygun politika yaparız diyen Atatürk'ten, sömürge halkı uyanmasın diye hayali metafizik kavramlara insanları yönlendirmek için ellerinden geleni yapmadılar mı?
Halkın lehine olan tüm örgütlü yapıları ötekileştirip kapatmadılar mı?
Mahfi hoca, sabahtan akşama kadar yazsın, sömürge düzenini nasıl kırabilir?
Güney Koreyi batılılar koruyor, Türkiye'yi korumuyorlar mı? Türkiye Nato üyesi.
Türkiye korunmak için tüm silahları nereden alıyor? Türkiye korunması için parasını batıya silah üzerinden vermiyor mu?
Yalansa yalan deyin.
SilBazıları Türkiyenin şu ana kadar iyi yönetildiğini ve fakirleşmemizin nedenini etrafdan gelen sığınmacılar,göç eden insanlar,askeri harcamalar,enerji ithalatı olarak açıklamış artı yönlerimizide ucuz işçilik ve coğrafi konumumuz olarak açıklamışlar .
1-sığınmacıların büyük çoğunluğu ucuz sigortasız vergisiz işçi olarak çalışıyor bu sayede sigortalı işçi çalıştıramayanlar eleman bulmuş oluyor Dünyada sermaye ucuz işçilik istediği için bu durum devam ediyor.Sığınmacılar dışında ülkemize göç edenler konut alan yabancılardır.
2-Askeri harcamalar osmanlı devrinden beri var biz yüzyıllardır savaşan bir milletiz silah üreticileri bütün dünyayı silahlandırıyorlar kıbrıs savaşından sonra ABD ambargosu neticesi kurulan yerli askeri sanayimiz çevremizdeki silahlanmaya karşı ülkemizin ihtiyacı olan üretimini karşılıyor,Ülkemiz hem içerden hem dışardan parçalanmak istenmektedir bu dünyayı yönetmek isteyenlerin böl yönet isteğidir bundan sakınma halkımızın kültürünün artmasıyla olur.Halkımız sürekli kültür eksikliği neticesi darbe yemektedir fetö-pkk konusu halkımızın eğitim hatası ve fakirleşmesi sonucudur bu coğrafyada kurulmuş bir düzen vardır bu düzen burada yaşayan herkesin menfaatinedir bu düzenin bozulması bu coğrafyadaki herkesi bozar bu sebeple halkımızın fakirleşmesinin önlenmesi gerekir.Fakirleşme düzen bozukluğunu getirir.
3-İthal enerji ve ithal tüketim ürünleri kullanımı bunun nedeni sermayenin büyüme isteğidir sıkılaşma yapılırsa bu masraf hemen küçülür.
4-Ülkemiz vatansever halkımız ve bu halkın ucuz işçiliği ve ülkemizin coğrafi konumu ile ayakta durmaktadır ekonomik modelimiz aşırı enerji ihtiyacı olan beton şehirleşme ve tüketim sanayisi üzerinedir çünkü sermaye bunu istiyor bu modelle halkımız fakirleşmeye devam edecekdir.Acil olarak halkımızı fakirlikden çıkaracak ekonomik modelleşmeye geçmeliyiz.
5-Güney Kore nin ekonomik modeliyle ABD nin ilgisi yokdur Güney Kore dünyaya üretim ekonomisi satma üzerine bir ekonomi fikri ile uğraşmış ve başarmışdır Gelişmiş ülkelerle rekabete girip kazanmışdır ürettiği ürünler yüksek teknoloji ürünleridir (Samsung-Hyundai) okuma yazma yabancı dil bilme oranı çok yüksekdir mühendislerini gelişmiş ülkelere göndermiş sonra bu mühendisler yabancı ülkelerde kalmamış ülkelerine geri gelmiş şu andaki firmaları kurmuşdur.
Güney kore ile Türkiyenin ekonomik çalışmalarını karşılaştıran bazı akademik çalışmalar mevcutdur.aşağıda bir tanesi google aramasında başkalarınıda google da arayıp okuyabilirsiniz.
https://silo.tips/download/gney-kore-trkye-planli-kalkinma-deneymlernn-karilatirmasi-dr-feride-doaner-gnel
Silhttps://tr.investing.com/currencies/try-krw linkinde Türk lirası ile güney kore wonu nun çapraz kurunu inceleyebilirsiniz grafikde altdaki maksimum yazısına tıklarsanız 2010 yılından itibaren kuru gösteriyor nasıl fakirleşdiğimizi göreceksiniz
https://tr.investing.com/currencies/usd-krw linkinde ABD doları kore wonu çapraz kuru yine altdaki maksimum a tıklarsanız 1985 yılından itibaren kuru görürsünüz ABD doları rezerv para olmasına rağmen güçlü bir ekonominin ABD dolarıyla nasıl başabaş olduğunu görün
https://tr.investing.com/currencies/usd-try linkinde ABD doları ile Türk lirası çapraz kuru yine altdaki maksimum a tıklarsanız 1990 yılından itibaren kuru görürsünüz ve mouse u grafiğin üstünde tutun 2016 dan sonraki kurun tırmanışına bakın nasıl fakirleşdiğimizi anlayın.
Mahdut Mahsuliyetli 15:06 daki yorumunda Türkiye'yi tehdit eden tek komşusu yok derken neyi kastediyorsunuz?
SilBekaa vadisinde ayrılıkçı PKK militanlarını kim eğitti?
Irak Kuzeyinde, kandil dağında terörün yuvalanmasına kim izin verdi?
Baba Esad'a Türkiye bölününce Hatay, Kilis Antakya civarları sizin olacak diyen biz miydik? Saddam ile Hakkari'nin pazarlığını biz mi yaptık? 2 komşuyu sildik.
SSCB, kuzey doğu anadoluyu istemedi mi? Gücümüz SSCBye yetmez diye Nato'dan yardım istemedik mi? SSCB komşu degil miydi? En büyük komşumuzdu.
Batı tarafında Yunanistan Kıbrıs Türklerine çiçek mi verdi?
Minik yavruları öldüren Rum militanları biz mi eğittik?
Adsız 17:11
SilBiraz daha geriye giderseniz Sykes Picot anlaşmasına ulaşacaksınız. Ben "tehdit oluşturmuyor" dedim, "hiçbir zaman tehdit oluşturmadı" demedim. Ayrıca yazdıklarınızın çoğu büyük ölçüde şehir efsaneleri barındıran resmi tarihtir. Örneğin SSCB'nin Türkiye için hiçbir zaman tehdit oluşturmadığı o dönemin Pentagon raporları ile belgelenmiştir. Diğerleri için de yazacak çok şey var da hem bu akşam pek havamda değilim hem de Mahfi hoca'ya akşam akşam eziyet etmeyelim. Sadece PKK meselesinin neden 40 küsur senedir bitiril(e)mediğini araştırmanızı önererek bu bahsi kapatayım...
Biz katılımcılar Sayın Mahfi hocamızın blogunda Türkiyeyi nasıl fakirleşmekten kurtulur hakkında düşüncelerimizi konuşuyoruz ve araştırma yapan değerli kişiler var aramızda çevremizde düşmanlar var konusu yeni bir konu değil bunu yüzyıllardır yaşıyoruz çanakkale de kaç cephede kaç ülke ile savaşdığımızı ve savaşan büyüklerimizin ne şartlarda savaşdıklarını yurtseverliğini bütün dünya biliyor bu sebeple Türkiyeye hiç bir ülke kara savaşı açamaz sadece zengin ülkelerin kışkırtmasıyla diş gösterirler ve bunların ülkemizin ekonomisinin bozulması ile ilgisi yokdur ülkemiz ekonomisi yeni bir model ile dış ticaret fazlasına ulaşır TL değerlenmeye başlarsa bu diş göstermelerde yok olur gider.
SilBir ülkenin CDS inin yüksek olması yurtdışı fonları sadece psikilojik olarak mı engelliyor yoksa önlerinde yasal engel var mı? Şimdi borsaya yabancı girişi var deniyor ve CDS 500 civarı.
YanıtlaSilYasal engel yok. 300'ün üzerine aşırı riskli kabul ediliyor.
SilHocam yazınızı okudum, elinize sağlık. Sorum şu olacak uluslararası ilişkiler ile ekonominin birbirini etkilediği bu kadar barizken, yöneticiler neden uluslararası ilişkiler konusunda kötü komşu ilişkileri sergilemekte ısrar ediyor? Bu hangi bilinçle yapılmaktadır. Saygılar.
YanıtlaSilİç politikada oy devşirmek amacıyla.
Sil1-dış ticaret haddi ile reel efektif üfe bazlı kur arasındaki fark ne? 2- insanlar reel faiz için niye geçmiş enflasyona bakar?
YanıtlaSilİkisi çok farklı: Reel efektif kur, döviz kurunun yabancı paralardan oluşan bir sepete göre düzeltilmiş hali. Dış ticaret haddi; ülkenin dış ticaretten kazançla mı kayıpla mı çıktığını gösteren bir endeks.
SilHocam Salvador Allandenin hayatına mal olan Cybersyn projesi ve William Philipsin Moniac tezlerinin günümüzdeki bir yapay zeka teknolojisiyle birleştirilsiği bir Karma Ekonomiye geçilemez mi ?
YanıtlaSilMilli gelirin ,üretilen herşeyin kontrollü şekilde takip edildiği yönlendirildiği planlı bir ekonomi
Bu sistemle
Enflasyonu,üretilen malları ve hizmetleri bilimle istenilen değerlere çekemezler mi ?
Kötü ekonomiler bir politika demekki
Çünkü herşeyin mükemmel olduğu yerde siyasetede gerek kalmayacaktır
Siyaset kaosun olduğu yerden besleniyor
Her şeyin mükemmel olması böyle bir dünyada mümkün görünmüyor.
SilCybersyn Projesi Şili'de 1971 ve 1973 yılları arasında Salvador Allende döneminde başlatılmış bilgisayar temelli bir karar verme sistemi olup, ülkenin planlı ekonomisi için kullanılmıştır. Proje dört farklı modülün bir ana bilgisayara bağlanmasıyla çalışırdı, bu dört modül ekonomik simülatör, fabrika üretimine dair yazılımlar, kontrol odası ve teleks makinelerinden oluşan bir ağ idi.
SilCIA destekli 11 Eylül 1973 darbesinde kontrol odası yok edildi ve proje terk edildi.
Hocam merhaba.ben şunu merak ediyorum şayet seçimden sonra tekrar enflasyon oranında faizler artış yapılırsa vadeli faiz oranlarında da aynı oranda bir artış yapılır mı??
YanıtlaSilYapılır.
SilHocam, seneye enflasyon yüzde 20 olacakmış, emir büyük yerden.
YanıtlaSilSiz de yazacağınız yazılarınızı, excelinizi, hesap kitabınızı şimdiden hazır edin.
Devlet büyüklerimiz ekonomistin de kafasından büyük bi derdi almış oldu.
Hayırlısı bakalım.
SilHocam blogdan bağımsız olarak bir sorum olacak, ülkeyi eğer akp yönetseydi şu an ne durumda olurduk?
YanıtlaSilÜlkeyi herhangi biri yönetseydi durum iyi olurdu.
Sil1980-2000 ideolojik ve ekonomik karmaşıklik
YanıtlaSil2000-2020 ideolojik ve ekonomik taraflılık
2020-2040 ideolojik olmayan ayakta kalabilme dönemi..
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHep arkaik "Alfred Marshall" zihniyeti ile, hep arkaik "John Maynard Keynes" zihniyeti ile baktığınız için Türk ekonomisinin başarısını idrak edemiyorsunuz.
YanıtlaSilOrtodoksluktan heterodoksluğa geçiş yapamadığınız için tıkanıp kalıyorsunuz.
Biz böyle iyiyiz. Siz devam edin.
Silİdeolojiler insanları bir hedefe yöneltmek için etkin gücün planladığı ve söylem olarak kendince en doğru sistem kısaca mutlak güç tövbe tanrı oluyor.
YanıtlaSilTürkiye yıllardır sağ ideolojili hükümetlerin yönetiminde 70 yıldır gelişmekte rahtan bahsedenler masal martaval anlatıyor.
1948 kurulmaya başlayan İsraile etrafında düşman olmayan yoktu ve kaç kez araplar savaştı kaybetti. Kore 1950 de savaştı ikiye ayrıldı türkiyeden çok sonra savaştan çıkmış ülke dünya teknoloji devleri arasında. Hatta 2. Dünya savaşında 2 atom bombası ile ülkesi yıkılmış japonya en büyük düşmanları çin ile savaşı bırakıp dünya ekonomisinde en etkili ülkelerden.
Almanya fransa italya 2 dünya savaşı yaşamkş Almanya 1945 den sonra ülkesi işgal olmuş ekonomisi bitmiş 4 ülke tarafından sopa yemiş Rusya ülkeyi ikiye ayırmış 1989 yılına kadar Rusya yönetimindeki doğu Almanya açlıktan batı Almanyaya kaçmış ama bugün dünya ekonomisinde başarıları ortada keza fransa 5 cumhuriyet rejimi ile demokrasiye geçmek için binlerce insan ölmüş.
Bizimkilere sorsanız Türkiyenin yerinde başka ülke olsa bu kadar zorluğa dayanamadı çökerdi palavraları. Bugüne kadar fransa gibi devrim bile yaşamayan halk hep yukarıdan beklemiş tek bir tepki yok siyasetçiler sıkıştıkça başkalarına suç atmkş yıllarca korku ile yönetmek için terör örgütünden bahsetmiş. Dünyadaki otoriter yönetimlerin hep yaptığı gibi biz gidersek ülke yıkılır terör gelir yalanı yıllarca yutmuş halk.
Yeterki demokrasi isteme yeterki verilene ses çıkarma hep ilerde çok güzel ışık var ülke 5 sene sonra şahlanacak palavraları yada adriyetikten çin e kadar Türk dünyasını konuşacak herkes hikayeleri.
Uluslararası ilişkiler mezunuyum insan okudukça dünyadaki gelişmeleri gördükçe anlıyor yalanları.
Doğru.
SilEmeğiniE sağlık hocam önemli bir meseleyi çok güzel izah etmişsiniz.
YanıtlaSilSize bir sorum olacak merkez bankası, yargı, bio lar vs, gibi önemlim tüm üst kuruluşlara siyasetin müdahale atmesi yanlış olsugu gibi burasakimyöneticilerinde siyasetd karışmaması gerekmez mi.
Gerekir.
SilBağımsız olmayan merkez bankalarının tekrar bağımsız olması siyasilere bağlı olduğu için yakın gelecekte bu gerçekleşmez diye düşünüyorum.
YanıtlaSilKeşke cumhurbaşkanı adayı olsanız
YanıtlaSilBence artık gençler bu görevlere aday olmalı.
SilSayın Mahfi Eğilmez Hocam, Twitter'da,faiz enflasyon düzeyine çıkınca gayrimenkul fiyatları çöküşlere doymaz hale gelecek yazmıştınız. Bu enflasyon döneminde ev bakıyorduk ve emlakçılar çıkan fiyatların indiği görülmemiştir diyorlardı. Bende de öyle temeli olmayan bir kanı mevcut. Daha önce gayrimenkulde büyük fiyat düşüşleri olduğu olmuş mudur? (Büyük kısımına dikkatinizi çekerim:Mesela şu anki fiyatlar üzerinden (yani enflasyonlu fiyatlar)%80 olabilir mi?
YanıtlaSilSaygılarımla
Gayrimenkulde daima TL fiyatı o günün kuruyla dolara çevirip bakın. Sizin için gerçek fiyat odur. Çünkü o gün gayrimenkul yerine dolar alabilirsiniz. 3 yıl sonra aldığınız gayrimenkul o günkü dolar değerinden fazla TL'ye satılabiliyorsa kazançlısınız. TL ile değer kazanmasının pek bir anlamı yok.
Silhttps://fred.stlouisfed.org/series/MSPUS bu grafikde ABD konut fiyatlarının seyrini gösteriyor 1963 yılından itibaren grafikde belirli bir açı ile yükseliş var (buna dünyadaki nüfus artışı açısı diyebiliriz) bu açıdan sapmaların yeniden grafiğin düz yükselme çizgisine döndüğünü görüyorsunuz mouse ile takip ederseniz 2007 de 257400 den iki yıl sonra 2009 da 208400 e düşmüş 2020 de pandemi ve aşırı enflasyon nedeni ile 322600 den iki yıl sonra 2022 de 449300 e çıkmış enflasyonun düşüşü ile bu çıkış yine 1963 den beri süren tırmanma açısına doğal olarak düşecekdir yani emlak fiyatları düşmez belirli bir açı ile hep artar fakat anormal artışlara (köpük) sebep olan nedenler ortadan kalkınca düzeltmeler olur Türkiyede dolar devamlı arttığı için bu hissedilmiyor enflasyon düşüşü ve faizin enflasyonun üstüne çıkışı ile konut yatırım aracı olamayacağından dolara göre düzeltme gelecekdir.
YanıtlaSilinsanlar reel faiz için niye geçmiş enflasyona bakar?
YanıtlaSilBugün 100 TL'nizi yatırsanız yıllık faiz ne ise onu almanız ve bir yıl sonraki enflasyonla kıyaslamanız gerekiyor. Bir yıl sonrasına ilişkin tahmin zor olduğundan insanlar bugünkü enflasyona ve faize bakıyorlar.
SilKelimesi kelimesine haberturkteki programinizi izledim. basladiniz istikrar bitirdiniz istikrar. peki 6 tane birbirine benzemeyen parti yan yana gelip, kimin hangi gorevi alacagi belli olmayan, ne zaman hangi sisteme.gecilecegi belli olmayan bi duzende hersey daha kotu olmaz mi?
YanıtlaSilBen nelerin yapılması gerektiğini söylerim. iktisatçı olarak benim görevim bu. Ondan ötesi siyasetçinin işi. Bunları benimser yaparlarsa ülke içinde bulunduğu ikinci sınıf ülke konumundan birinci sınıf ülke olmaya doğru yol alır. Bunu kim yapar kim yapmaz bilemem.
SilSayın Eğilmez, ben de HaberTÜRK TV programında sizi izledim. Sizi içtenlikle kutluyorum. Söylediklerinize ve önerilerinize aynen katılıyorum. Umarım başta iktidardaki siyasi parti yetkilileri olmak üzere altılı masa yetkilileri de bu önerilerinizi dikkatle değerlendirirler. Maalsef ülkemizdeki siyasetçiler öyle bir anlayışa kapıldılar ki artık her konuda kendilerini uzman hissetmeye başladılar. O nedenle sorunların giderilmesinde katkı sağlayacak bilim insanlarına ve uzmanlara kulak verilmemektedir. Sizin de önemle vurguladığınız gibi ABD Merkez Bankası faiz oranlarını artırırken bizde azaltmaya devam edilmesi ekonomi yönetim mantığının dışında bir uygulamadır. İnsan ister istemez kendi kendine şunu sormak istiyor ; "acaba gerçekten enflasyonun azaltılması isteniyor mu?" Sağlıklı güzel günler dilerim.
SilDeğeli yorumunuz için teşekkür ederim. Gerçekten sorduğunuz sorunun karşılığını ben de merak ediyorum.
SilAdsız14 Aralık 2022 03:17,
SilO zaman ülkesini düşünen 6 veya 7 parti, ekonomi konusunda uzlaşamadıklarını belirtip, teknokrat bağımsız bir ekonomi yönetimi üzerine de uzlaşabilirler.
Uzlaşamıyorlarsa da bırakın halk onları uzlaştırsın, veya siyasetten silsin.
Hocam büyüye büyüye küçülmeyi başaran en nadir ülkeyiz ,
YanıtlaSilİhracat siyasete kurban ediliyor
Doları frenliyeceğiz politikasıyla
Maalesef.
SilHocam, dün yayında adalet adalet adalet dediniz,
YanıtlaSilHakim bugün nispet yapar gibi cevabı yapıştırdı.
adalet deyince insanlardaki algı, siyasi söylemle özgürlükler üzerine,
bir de sokak halkının maruz kaldıkları var. misal ben bir alacak/verecek davası için
5-6 yıl uğraşıyorum, başkaları da öyle. hele bir de birey ve firmaların ticaretini engelleyecek
miktarlar olursa, kişi ve firmaları ekonomi dışına atıyor bu adaletsizlik.
Ne desek boş.
SilHocam Dünkü Canlı Yayınız Çok Değerli ve Güzeldi Bilgi , Birikimleriniz Ekonomi,Hukuk, Eğitim vb.Konuları Mümkün olduğunca Bizlerle Paylaşmanız
SilSağ olun
Silgeçmiş enflasyon %19ken faizi 19dan düşürdüğümüz için mi başımıza bu devalüasyonlar geldi?
YanıtlaSilKesinlikle.
SilÇarşı pazar yine karıştı Mahfi hocam,
YanıtlaSilÖnceden piyasalar karışıktı,
Şimdi muhalefeti de karıştırdılar,
Yazık oldu bugün ülke insanına,
Muhalefet orta yerinden bölündü,
Belki parçalarını bu gece veya bi kaç güne toplarlar,
Belli oldu ki bu muhalefet ile iktidar zor,
Belli ki muhalefetin de bir planı, projesi, yol haritası yok,
Güne göre hareket ediyorlar,
Belli ki birleşme dışında teker teker muhalefetin gücü iktidara yetmiyor,
Belli ki muhalefet de birleşemiyor, farklılıkları eritemiyor,
Ülke bu, malesef, ülkenin farklı kesimlerinin uzlaşması temennim, bir ümidim vardı, o da bugün bitti.
Bu ülkede en olmayan şey uzun süreli uzlaşmalar. Biz uzlaşma kültürüne uzağız ne yazık ki.
SilMahfi Hocam,
YanıtlaSilBen lise son sınıf öğrencisiyim.Üniversite için açık öğretim iktisat düşünüyorum.Ekonomi ve işletmeye ilgim var.Ama çok temel seviye bilgiye sahibim.Kendimi geliştirmem için hangi kaynağı önerirsiniz?
Örneklerle Kolay Ekonomi kitabımı okumanızı öneririm.
SilElinize sağlık Mahfi Hocam. Türkiye'nin en büyük sorunlarından birisi olan elektrik üretimi ve bu üretimde kullanılan %60'a yakın ithal kaynakların yenilenebilir enerji kaynakları ile karşılanması ekonomide ki açığı kapatabilir mi? Kullanılan teçhizat ithal gelebilir fakat özel şirketler vasıtasıyla yarı özelleştirme adı altında bu duruma bir çözüm gelebilir. Bu dönüşüm vasıtasıyla tarım alanında bulunan üreticilerin maliyetleri yarı yarıya azalabilir. Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir hocam. Teşekkürler.
YanıtlaSilAynı görüşteyim. Bu alana yapılacak yatırımları ciddi olarak teşvik etmek lazım.
Silhocam iki sorum var=
YanıtlaSil1- net ihracatımız üçüncü çeyrekte nasıl artı verdi? ithalatımız hep ihracattan fazla değil mi?
2- diyleim faizleri düşürdük sanayici daha çok kredi aldı daha çok üretti. daha çok üretmesi enflasyonu düşürmez mi? tabi üretmek için ithalat yaptığı için maliyetlerde artacak?
Ekonomideki görünür bağımsızlık Naci Ağbal'ın görevden alınmasıyla maalesef sonra erdi değerli hocam. Umuyorum gelecekte ülkemizde rasyonel kararlar alınır ve refaha giden yola kapımızı açmış oluruz. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSil