Arjantin’den Çıkarılacak Dersler
Arjantin’in Bugünkü Durumunun Kökenleri ve Türkiye ile Karşılaştırmalar
1929 Büyük Depresyonundan önce
Arjantin, sanayileşmiş ülkeler arasında yer alıyordu ve dünyanın en yüksek kişi
başına gelire sahip on ülkesinden biriydi. Bugün, kişi başına geliri 13.700
Dolar dolayındadır (Türkiye 11 bin dolar dolayında bulunuyor.) Arjantin
nüfusunun yüzde 40’ı yoksulluk sınırının altında bulunuyor. Aşağıdaki grafik
iki ülkenin kişi başına gelirinin 2000’den bu yana gösterdiği gelişmeyi
sergiliyor (aksine bir açıklama verilmediği sürece yazıdaki bütün grafiklerin
IMF, WEO Database April 2023’deki veriler kullanılarak tarafımdan
hazırlandığını belirtmek isterim.)
Arjantin ekonomisinin en zengin
ülkeler arasında başlayan yolculuğunun bugün bu noktaya gelmesinde İkinci Dünya
Savaşından sonra hızlanan popülist uygulamaların fazlasıyla etkisi var. 1946
yılında Arjantin Devlet Başkanlığına seçilen Juan Peron, önceleri Arjantin’de
devletçilik politikası uyguladı. Pek çok kuruluşu millileştirdi, Peso’nun devalüe
edilmesini ve bu yolla ihracatı artırmayı denedi. Altyapı yatırımlarına ciddi
paralar harcadı, beş yıllık bir sanayi planını devreye soktu. Çiftçileri, ürünlerini
devlete düşük fiyatla satmaya zorladı ve bu ürünleri ihraç ettirerek devlete ciddi
kazançlar sağlanmasının yolunu açtı. Çiftçilerin bu durumu protesto etmek üzere
üretim kısıtlamasına gitmesi sonucu ülke tarım ürünleri üretiminde zor duruma
düştü ve bu ürünleri ithal etmek zorunda kaldı. Peron, ikinci dünya savaşı
sırasında biriktirilen paraları harcayarak çalışanlara erken emeklilik, maaş
artırımları gibi haklar tanıdı. Bu adımlar bütçe açıklarının artmasına ve
enflasyonun yükselmesine yol açtı. Bir yandan da ordu üzerindeki etkisini
kullanarak ülkede hemen her alanda kontrolü eline aldı. Özgürlükleri kısıtladı,
liyakati bir yana bırakarak her tarafa kendi adamlarını, destekçilerini
yerleştirmeye girişti. Basını tümüyle kontrol etme noktasına geldiğinde artık
tam bir diktatörlük kurmuştu. 1951’de yeniden seçildiği dönemde enflasyon
giderek yükselmiş, yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştı. Ülkede her şey kötüye
gitmeye başlasa da Peron’un hala çok sayıda destekçisi vardı. 1955’de askeri
ayaklanma karşısında ülkeden kaçmak zorunda kaldı. İspanya’ya (Madrid) yerleşti
ve buradan ülkedeki yandaşlarını (Peronistleri) yönetmeye devam etti. 1973’e
kadar süren askeri yönetimden sonra demokrasiye dönüldü ve Peron ülkeye dönerek
yapılan seçimi kazandı ve tekrar devlet başkanı oldu, eşi İsabel Peron’u da
başkan yardımcısı yaptı. Enflasyonu düşürebilmek için uygulamaya giriştiği fiyat
ve ücret artışlarını dondurmaya yönelik ‘heterodoks politika’da başarılı
olamadı. O sıralarda yaşanan petrol krizinin de etkisiyle Arjantin ödemeler
dengesi krizine girdi. Sendikalar, uygulanan politikaya ağır tepki göstermeye
başladı. Juan Peron’un 1974’de ölümünden sonra başkanlık görevini eşi İsabel
Peron üstlendi. İsabel Peron döneminde her şey daha da kötüye gitti ve
enflasyon yüzde 600’ü aşarak hiper enflasyona dönüştü. İsabel Peron, 1976’da
askerlerin yönetime el koymasıyla iktidardan uzaklaştırıldı.
Peron döneminin yarattığı
‘eldekileri harcayıp, mevcutları satıp günü yaşamak felsefesi’ olarak
özetlenebilecek yaklaşımın toplumda ilginç bir alışkanlığa yol açtığını
söylemek yanlış olmaz. İnsanlar enflasyonun devam edeceğini hissettikleri anda
paradan kaçmaya, alabilecekleri her şeyi almaya yöneliyor ve sanki yarın hiç
olmayacakmış gibi bir yaşam sürdürmeye çalışıyorlar.
Bugün itibarıyla Arjantin’de
enflasyon yüzde 104. Arjantin dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahip
dördüncü ülkesi (Türkiye yüzde 50,51 ile yedinci yüksek enflasyona sahip ülke.)
Arjantin Merkez Bankası’nın faizi
artırmasına karşın enflasyonu niçin düşürmediği sorusu bugünlerin yanıtı en
fazla aranan sorularından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun birden fazla
nedeni var. İlk nedeni faizin yeterince artırılmamış olmasıdır. Aşağıda soldaki
grafik Arjantin enflasyonu, sağdaki grafik de Arjantin Merkez Bankası’nın
faizinin (Leliq Rate) gelişimini gösteriyor (grafikler için kaynak: www.tradingeconomics.com).
Aşağıdaki grafik, Brezilya’da
enflasyon (solda) ve Merkez Bankası faizini (Selic Rate) (sağda) yan yana gösteriyor (grafikler
için kaynak: www.tradingeconomics.com).
Brezilya Merkez Bankası,
enflasyona karşı çok daha hızlı ve aktif tavır alarak artırmış ve bir yıl önce
yüzde 12,13 olan enflasyonu bugün itibarıyla yüzde 4,65’e düşürmüş. Kuşkusuz enflasyonu
düşüren tek neden faizi artırmak değil. Brezilya buna ek olarak yapısal
reformlara da girişmiş.
Arjantin toplumunu, alınan ya da
alınması vaat edilen önlemlere inançsızlığa iten önemli nedenlerden birisi de
bütün bu yanlış politikaların sonucunda Arjantin Peso’sunun yaşadığı dış değer
kaybıdır. Aşağıdaki grafik Peso’nun Dolar karşısında yaşadığı değer kaybını
gösteriyor (grafik için kaynak: www.investing.com).
2017’den sonra Arjantin
Peso’sunun değer kaybı hızla artmış görünüyor. Arjantin’de zaten yüksek olan
enflasyonun 2017’den itibaren hızla yükselmesi, Merkez Bankası rezervlerinin
iyice düşmesi, yüzde 10’lara yaklaşan bütçe açıkları ve bunları kapatmak için zaten
yüksek olan vergi oranlarını artırmanın zorluğu, hükümeti bir kez daha fiyat,
ücret, kur, kira kontrolü gibi heterodoks politikalar uygulamaya yöneltti.
Sermaye hareketlerinin kontrolü de işin içine girince kur hızla yükseldi ve
Peso rekor değer kayıpları yaşadı. Arjantin, dünyanın herhangi bir yerinde
ortaya çıkan en küçük bir krizden bile etkilenir olmuştu. 2017’de Arjantin
Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesine geçmesinin de yararı olmadı. Çünkü
insanlar, artık verilen sözleri ve konulan hedefleri güvenilir bulmuyorlar.
Bugün Arjantin’de egemen olan genel davranış ‘paradan kaçış eğilimidir.’
Arjantin’in geçmişinde döviz mevduatlarının belirli bir kurla zorunlu olarak
Peso’ya dönüştürülmesi de olduğu için insanlar dövizde durmayı ya da en azından
dövizlerini bankada tutmayı tercih etmiyorlar ve paralarını tüketmeye
çalışıyorlar.[1]
Arjantin’in büyüme patikası da Türkiye’ye
oldukça benziyor: İkisi de inişli çıkışlı. Aşağıdaki tablo iki ülkenin büyüme
oranlarını yıllar itibarıyla gösteriyor.
Türkiye, ekonomik büyüme
konusunda Arjantin’e göre daha olumlu bir gelişme içinde görünmekle birlikte
her iki ülkedeki büyüme istikrarsızlığı dikkat çekicidir. Dönem boyunca Türkiye
iki kez, Arjantin üç kez slumpflasyona (yüksek enflasyon ve ekonomik küçülmenin
bir arada olduğu durum) girmiş görünüyor.
Aşağıdaki grafikte Arjantin ve Türkiye’nin cari dengelerinin GSYH'lerine oranları yer alıyor.
Grafikten görüleceği gibi son 22
yılda Arjantin, Türkiye’ye göre cari dengede daha iyi durumda kalmış görünüyor.
Buna karşılık zaman zaman başta soya fasulyesi gibi tarımsal ürünler olmak
üzere ihracatta yaşadığı sıkıntılar Arjantin’in de cari açık sorunuyla karşı
karşıya gelmesine yol açmış görünüyor.
Değerlendirme
Arjantin, aslında uzun yıllardır
benzer bir ekonomik çıkmazın içinde dönüp duruyor: Popülizm. 1970’lerde diğer Latin Amerika ülkeleriyle
birlikte büyük bir dış borç krizinin içindeydiler. Bu borçlar, ABD tarafından
önce uzun vadeye yayılıp taksitlendirildi sonra da önemli bir bölümü silindi.
Buna karşılık Arjantin kısa sürelerle ara vermiş görünse de popülist
politikalara girmekten hiç vazgeçmedi, o nedenle de krizden uzun süre uzak
duramadı. Arjantin ekonomisinin içinde bulunduğu bu sürekli kriz durumuna ‘sonu
asla gelmeyen kriz’ adı veriliyor.
Enflasyona karşı hükümetlerin daha
çok büyümeyi kollama eğilimi insanların harcama eğilimini artırıyor, tasarruf
yapılmamasına yol açıyor. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla
Arjantin’in içinde bulunduğu durum ve çözüm için ortaya atılan yaklaşımlar
birbirine çok benziyor. Arjantin’de de tıpkı Türkiye’deki gibi yüksek
enflasyona, hayat pahalılığına, paranın dış değer kaybına karşın lüks mağazalar
ağzına kadar dolu, lüks restoranlarda yer bulunamıyor, en pahalı cep
telefonları için ön siparişler veriliyor. Pek çok kişi ülkenin krizde
olmadığını iddia ediyor.
Enflasyon uzun sürdüğünde
toplumun davranışları değişiyor ve eldeki parayı bir an önce harcamak temel
hedef haline geliyor. Öyle olunca talep gereksiz yere artıyor, talep artınca
fiyatlar artıyor ve enflasyon yükseliyor. Enflasyon yükseldikçe paradan kaçış
ve harcama eğilimi daha da artıyor. Böylece tüketim artışı enflasyonu,
enflasyon artışı da tüketimi besler hale geliyor ve ekonomi kısır döngüye
giriyor.
Böyle bir ortamda tek başına
faizi artırsanız da çözüm olmuyor. Çinli bilgelerin dediği gibi: “Uçurumun
kenarında atın yularını çeksen de yararı olmaz.”
[1] 2001 yılında Arjantin
hükümeti, ülkenin içine düştüğü döviz krizinden kurtulabilmek için adına El
Corralito (küçük ağıl) denilen bir uygulamayla insanların döviz birikimlerini düşük
bir kurla Peso’ya dönüştürdü ve ayrıca bankalardan para çekmeye de sınırlamalar
getirdi. Bunun üzerine ülkenin her yerinde ayaklanmalar ortaya çıktı.
Arjantin'de şu anda kaç tane kur var sayısını bilmiyorum.
YanıtlaSilKimse bilmiyor muhtemelen.
SilSayın Hocam sadece hazırladığınız ilk grafik bile şapka çıkarttı. Anlattıklarınız aynı senaryo ile yönetilmiş iki ayrı ülke filmi seyrediyormuşuz gibi geldi. Bu kadar mı benzer .Bu arada fazla popülizm ile ülkelerin koşarak diktatörlüğe gittiğini net şekilde hatırlattı ve bizi korkuttu. Bu arada faizlerin yeteri kadar hızlı arttırılmaması gerektiğini daha önceki bir çok yazınızda belirtmiştiniz, Arjantin örneğinde ise handikap olarak yavaş arttırılmasını göstermişsiniz. Ekonomi bilgim yeterli olmadığı için farkı anlayamadım. Ellerinize sağlık çok yararlı bir yazı olmuş.
SilHocam bir videoda izledim 300 dolar yakin asgeri ücret alıyorlar ve gida ulasim vs ucuz hem dolarmbazli bizde neden böyle değil
YanıtlaSilBatış nedenlerinden birisi de bu zaten, Biz de farklı yoldan ama aynı mantıkla gidiyoruz.
SilMafi Hocam Türkiye’nin gerçek hissedilen enflasyonunu baz alırsak orada Türkiye ilk siraya yerleşir mi?
Sil10 sene sonra attığınız başlık büyük ihtimalle değişip, "Türkiye'den Çıkarılacak Dersler" olacak Hocam. Bu şekilde para politikası devam ederse, değil sizin gibi profesörler İşviçre'de bulunan tüm bankalar bize karşılıksız bağış yapsa yine bu çökmeye mahkum, kısır döngüye sahip ucube ekonomik sistemden maaalef kurtulamayız.
YanıtlaSilUmarım bazı şeyler zamanında doğru adımlarla düzeltilerek en azından gelecekteki torunlarımıza güzel bir sistem/gelecek bırakılabiliriz.
Umarım dediğiniz gibi olur.
SilSiyasi birlik olmadan "düşüş derinleşmeye devam edecek ve enflasyon daha da kötüleşecek."
YanıtlaSilArjantin'in de Türkiye’nin de içinde bulunduğu bataklıktan çıkmak için ekonomik organizasyonda 180 derecelik bir dönüşe ve etik ve adalete büyük bir bağlılığa ihtiyaç var.
Sorunların ana nedeni her 2 ülkede de ekonomik olarak enflasyondur, enflasyonu düşüremeyen hiçbir şey yapamaz.
2 ülkede de enflasyon sadece yüksek değil (yılda%105, %55), aynı zamanda kurların bastırılması ve fiyat kontrolleri ile çözüm zorlaştırılıyor.
Umalım döviz gene fırlamadan enflasyon düşürülür !
Hiç kolay değil.
SilTurkiyeye gerekli kaynak her ay bir şekilde sağlansa ve sistem bir süre de olsa bu şekilde devam ettirilirse, eninde sonunda bir denge olmayacak mıdır hem enflasyon hem kur açısından
YanıtlaSilKim sağlayacak gerekli kaynağı?
SilDoğalgaz, petrol, togg, savunma sanayi, rus turistler ile cari açıktan cari fazlaya geçebilirmiyiz.
SilTogg derken
SilYa gerçekten buna inanıyor musunuz, doğalgaz kaç yıllık?, petrol nerede kaç yıllık kaç kişiye yetiyor, togg'u 200.000 satışla mı kara geçeceğiz, Tesla bile yıllarca kar yapamadı, Siha'lar kaç milyar dolar getirecek. Biz Rusya, Katar değiliz bulabileceğiniz gaz, petrol reverzleri hayatınızı,ekonominizi değiştirecek düzeyde değil, hayal kurmayalım.
Silbuluna doğalgazın topla değeri 1 trilyon dolar olduğu söleniyor. günlük 40 bin varil olan petrol üretimi yeni keşiflerele 100 bin varile çıkacak ve bunun senelik değeri 3 milyar dolar. savunma sanayi sadece bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedefliyor. togg üretimi ile araba ithal etmeyibi nebze azaltarak katma değerin elimizde kalması bekleniyor.
SilHacı, işiniz gücünüz palavra. O doğalgaz çıkarma maliyetini bile karşılamıyor, 1 trilyon doları A haberden başka dillendiren tek kişi, sözüne güvenilir tek bir uzman göstersene bana. Cek, cak dışında söyleyecek lâfınız da icraatınız da kalmadı. Bu seçimde palavralarınız işe yaramayacak, beceriksizliğiniz, iş bilmezliğiniz, yetersizliğiniz sonucu perişan ettiğiniz ekonomi hepinizi süpürüp götürecek...
Sil710 milyar metreküp doğalgaz ve hesabını yap. peki tamam senin için 500 milyar dolar olsun yeter ki sen canını sıkma. ayrıca nasıl maliyeti karşılamıyor çıkarmak için trilyon dolarlar mı harcadık arkadaş.
Silseçimden sonra erdoğan kazanınca zaten çok üzüleceksiniz, erdoğan kazanmayıp koalisyon kazandığında bu sefer koalisyon birkaç ay içinde yıkıldığı için üzüleceksiniz, koalisyon kazanmasa bile malum kişinin devlet yönetmeyi beceremeyen yetersiz bir kişi olduğunu gördüğünüzde de üzüleceksiniz. sizin bu kadar üzülecek olmanıza üzülüyorum.
SilMahfi bey bizdeki bozulmasa amerika yanlısı politika izlemenin, menderesin, darbelerin etkisi ne kadar. Ülkede sol partilerin iktidar olmamasında darbelerin etkisi varmı.
YanıtlaSilÇok büyük. Menderes dönemi Peron dönemine oldukça benziyor. Darbeler hep sola karşı olmuştur. 1960 darbesi hariç.
SilMenderes zaten bugünlerin, populizmin, değer sömürücülüğünün fitilini ateşledi.
SilHocam nasıl hep sola karşı oldu? Siyasi görüşünüz objektifliğinizin önüne geçmeye başladı artık. 60 darbesi Menderes, 71 ve 80 darbeleri Demirel, 28 Şubat'ı da darbe sayarsanız Erbakan hükümetine karşı yapıldı. Bunlar sol mu?
SilHocam her zaman sübjektif yaklaşıyor. Sola karşı darbe olmaz. Ben felsefe ve sosyoloji mezunuyum tüm selahiyetimle söyleyebilirim sağ darbe diye bir şey yoktur tüm darbeler sol'un eseridir İran İslam devrimi bile Marxizm felsefesiyle Ali Şeriati'nin darbesidir. 1980 darbesi Atatürk'ü ilah olarak görenlerin darbesidir (eğitim sistemi 12 eylül sonrası Atatürk tapıcılığına dönüştürüldü). Ayrıca 80 darbesinde başörtü krizi ilk defa çıktı.
SilTürkiye'de 27 Mayıs hariç tüm askeri darbeler solun üzerinden silindir gibi geçmiş, siyasal islâmcıları pamuklara sarıp büyütmüştür. Özellikle 1980 bu amaçla yapılmış, arkasından mitinglerde Kur'an ayetleri okunmaya başlanmıştır. Bunları okuyan kişi de yukarıdaki "selahiyetli" arkadaşın söylediği "Atatürk'ü ilah olarak gören" Kenan Evren'dir. Ülkede sol bir kere neredeyse darbe yapacaktı, o da 9 Mart 1971'deydi ama sonrasında öylesine budandı ki bir daha belini doğrultamadı. Tarihi bilmemek değil bildiğini zannederek ya da gerçekleri çarpıtarak saçmalamak ayıptır...
SilHatırladığım 28 şubat erbakana karşı askerler yaptı. Kime yaradı, kime yarayacaktı bunun hesabını yapamadilarsada bu onların sorunu degilmi. Şuan eleştirdiğiniz, yerden yere vurduğunuz sisteme "Bu kadına haddini bildirin" diyerek sebep olanın hicmi sorumluluğu yok.
SilHocam merhaba. Sizce bankalardan paramızı çekmeli miyiz? Büyük sıfırlama dedikleri şey çok mu yakın?
YanıtlaSilBüyük sıfırlama çok farklı bir kavram.
SilBu soruna hocam evet dese yarın ülkede çok daha büyük bir kriz çıkar diye düşünüyorum. Her ne kadar azaldığı düşünülse de ülkede ekonomik anlamda güven ortamının devam etmesi hepimizin yararına.
Silhocam bu zamanda birikmiş para nereye yatırılır
YanıtlaSilBen bu konularda yorum yapmıyorum.
SilTabiki böyle dönemlerde altına yönelim oluyor.
SilHocam borsalarına baktığımız zaman onlarda faiz artışı var bizde indirimi grafikler aynı ve yukarı yönlü.Bu konudaki fikriniz nedir acaba faizğn borsa üzerindeki etkisi nötrmüdür?
YanıtlaSilFaiz düşükse borsa yükselir, faiz arttıkça borsa geri gider. Tabii tek neden faiz değil. Bu sadece bir genelleme.
SilHocam arjantin ekonomisinin yonetimini size verseler oncelikli olarak neler yapardiniz bu donguden kurtulmak icin cevaplar misiniz
YanıtlaSilArjantin'de konu ekonomiden çok ötede. Sosyolojik, psikolojik sorunlar var.
SilHocam peki bu sarmalda tüketim ve piyasadaki hareket nereye kadar beslenebiliyor? Tüketim döngüsünü sürdürülemez hale getiren etmen ne oluyor sürecin sonuna?
YanıtlaSilDöviz bitince olay bitiyor.
SilRoma'yı Heron, Arjantin'i Peron yakmış.
YanıtlaSilDoğrusu Neron dostum.
SilHeron İsrail'in ürettiği bir SİHA modeli.
Peki , Türkiye buradan çıkabilir mi ? Arjantin çıkamıyor gibi duruyor .
YanıtlaSilGeçmişte birkaç kez çıktı. Bu kadar ağır değildi durum ama çıktı.
SilBence çok daha ağırdı hocam
SilArjantin'de ülkenin krizde olmadığını iddia eden hala yoktur hocam heralde (:
YanıtlaSilYüksek gelirliler ve dolarla para kazananlar diyordur herhalde.
SilBen yine de Arjantin'de yaşamayı tercih ederdim. Hiç değilse Hıristiyan bir ülke. Charles Aznavour'un Emmenez-moi şarkısında söylediği gibi:" Götürün beni dünyanın ucuna, götürün beni harikalar diyarına. Bana öyle geliyor ki sefalet güneşin altında daha az eziyetli olur".
YanıtlaSilArjantin çok güzel bir ülke, halkı da kaliteli. Arjantin'de ve Brezilya'da bir süre dolaştım. Arjantin aslında Brezilya'dan daha kaliteli bir yer ama ne yazık ki kötü yönetim buraya getirmiş onları.
SilBizde herkes ya halkı ya yöneticileri suçluyorda madem halkı bu kadar kaliteli neden kendileri gibi bir yönetici seçememişler.
SilBazı yaralar derindir vücut ne kadar güçlü olursa olsun iyileşmek mümkün olmayabilir. Olabilir de ölebilir de.
SilHocam Arjantin'deki öne alınmış talebin aynısını biz yaşıyoruz şu an. Bizde de enflasyonun kısır döngü haline gelme düşüncesi korkutuyor. Umarım ders almak için uzun yıllar beklemek zorunda kalmayız.
YanıtlaSilEvet çok benzerlikler var. Umarım ders alabiliriz.
SilArjantin de ambargo varmı? ?
YanıtlaSilBilmem.
SilArjantin'in 2019 zamanlarında gibiyiz. Ek olarak onlardan daha büyük dezavantajlarımız var. 10+ Milyon mülteci, çok uzun süredir yarınlar yokmuş gibi baskılanan kur, siyasi istiktarsızlık, toplumsal tepkisizlik vs vs. Şu anki gidişata son verebilecek tek şey seçim. Politikalar değişmez ise Arjantin'i yakalamamız işten bile değil
YanıtlaSilBizdeki popülizm aslında göçmenleri de kapsadığı için sıkıntı büyük.
Sil10 milyon mültecide patladım
Silmerhaba, bir şey sorabilir miyim? eğer bu modelle devam edelirse cari açık finanse edilemediği için ithalat yapılamaz hale mi gelir yoksa para basıp mı finanse ederler? mb rezervleri bitse de muhbir hesaplar üstünden mi döviz alınır? saygılarımı sunarım,
YanıtlaSilİthalat düşer.
SilPeki İthalatın düşmesi ikameci bir yerli imalat sanai ni geliştirmez mi
SilHocam ekonometrik olarak ne kadar anlamlı olur bilemiyorum. Her iki ülkenin büyüme cari denge ve enflasyon verilerinin korelasyon katsayısına baksak nerdeyse 1 çıkacağını düşünüyorum . Her iki ülke birbirinden apayrı coğrafyalarda aynı merkez bankası ve aynı hükümetten yönetiliyormuş izlenimi oluşturuyor insanda.
YanıtlaSilMuhtemelen korelasyon yüksek çıkar. Görünüş öyle. Bir ara hesaplarım.
SilMahfi bey elinize saglik. Populizm tespitinizi su saptamam ile desteklemek isterim. Tek adam rejiminin getirdigi 'cumhurbaskanligi kararnamesi' adi altindaki sorgulanmazlik/hesapvermezlik miting meydanlarinda halka satilir hale geldi. Eskiden beyhude populist vaadlerde daha cimri olan adaylar artik hergun yeni bir hibe ve vergi indirimi aciklar oldu. Sonumuz oldukca karanlik gibi geliyor bana.
YanıtlaSilMaalesef iyi değil.
SilBütçe açığı sanılanın aksine 2002 öncesine göre oldukça pozitif. Wake up to reality.
Sil- ithalat düşer. derkenBirikimler ve getiriler çöp olduğu için mi cari açık finanse edilemediği rezervler bittiği dövize ulaşılamadığı için mi?
YanıtlaSilDöviz gelmezse başka ne olabilir?
SilHocam çok teşekkür ederim. Arjantin 2020 başlarında hızlı şekilde faizi indiriyor. Faiz ve enflasyon arasındaki fark negatif olarak çok ciddi şekilde ayrışıyor. Bu süreç bir yol sürdükten sonra mb min faiz artırma patikasına girmesinin anlamı kalmıyor. Beklenti ve güven gibi Ölçülemeyen Soyut değişkenler Ekonominin en temel unsurları.
YanıtlaSilBiz de bir yıl sonra başladık faizi indirmeye. Bizim şansımız baz etkisi yüksek olduğu için 2023'ün ilk yarısında enflasyon düşük çıkıyor. Sonra yine artacak.
SilMahfi bey Arjantin'e gittiğinizi soylemissiniz yorumlarda.Bana greencard çıktı fakat Ankara Konsolosluğu greencard mulakatlarini durdurdu.Yani Amerikaya gidemeyecegim gibi görünüyor. Paylaştığınız grafiklerden ve analizlerden benim çıkardığım ekonomik olarak bir fark yok ülkemiz ve Arjantin arasında fakat oranın insanları ve yasam tarzıni merak ediyorum.Gitsem temelli oraya diye düşünmedim degil.
YanıtlaSilEn azından Türkiye'deki kısır siyasi,dini tartışmalardan kurtulurum diye düşünüyorum.
Fikriniz ve tecrubeleriniz nedir?
Arjantin çok güzel bir ülke ama çok farklı sorunları var. Düşük gelirliler bizdeki kadar sessiz ve sakin değil. O nedenle bütün apartmanların girişinde iki insan boyunda demir parmaklıklar var. Eve girmek için önce o parmaklık kapısının kilidini sonra da apartman kapısının kilidini açmanız gerekiyor.
SilBazen düşünüyorum biz bunu hakedecek ne yaptık
YanıtlaSilHer şey Yavuz Sultan Selim’in sünni ulemayı İstanbul’a doldurması ile başladı, akıl ve huzur bu toprakları terk etti
Silmalesef akp'den önceki seküler yönetimlerin başarısızlıkları önce refah'ı sonra akp'yi iktidara taşıdı. öğrendik ki, siyasal islam önce yumuşak ve adil görünür. güçü elde edince; yolsuzluklar, yasaklar, yoksulluk, liyakatsizlik ve hukuksuzluk başlar. ardından ekonomik çöküş kaçınılmazdır.
SilKimimiz kendi kişisel çıkarımızı kolladı, kimimiz boş verdi, kimimiz işbirliği yapmanın en doğrusu olacağını düşündü, kimimiz aldandık, kimimiz cahildik kandırıldık, kimimiz bunun dinin emri olduğunu sandık, kimimiz de karşı çıktık ve dayak yedik, hakaret işittik yıldık ve buralara kadar geldik.
Silpopülizm çoğunlukla haramdır, müslümanların çoğu popülisttir., bu ülkenin çoğunluğu müslümandır.
SilTeşekkürler hocam.Enflasyonu düşürmek için atılacak adımların önceden ve zamanında atılması gerektiğini de vurgulamışsınız.
YanıtlaSilEvet her gecikme ödenecek faturayı ağırlaştırır.
SilÖncelikle kaleminize sağlık hocam. Ödenecek bu fatura nereye götürür. İflas mı? IMF politikaları mı. Maaş ödenememesi de dahil nakit akışının kesilmesi mi? Yani dip neresi ve dipten çıkışda mutlaka yapısal reforma dönülür diye düşünüyorum
SilHocam, yanlış politikalar TL yi 80 li ve 90 li yıllar gibi çok sıfırlı banknot dönemine sürükler mi.
YanıtlaSilGidişat 70 li yıllarda dçm ike başlayıp devam eden sürece benziyor gibi geldi bana .
Gidiş oraya doğru.
SilHocam çok çarpıcı bir karşılaştırma olmuş, ellerinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler.
Sil-Döviz gelmezse başka ne olabilir? derken mb ve muhbir hesaplarda dövizin bitmesiyle ithalat imkansız hale mi gelecek ve raflar mı boşalacak yoksa tl ile dolar alarak tlyi değersiz mi kılacaklar sürekli?
YanıtlaSilDöviz gelmemesi diye bir şey yok. Sonuçta bu ülkenin ihracatı var, turizm gelirleri var, taşımacılık, sigorta gelirleri var. Az gelmesi söz konusu olabilir o zaman da bugünkü kadar ithalat yapamaz duruma geliriz.
SilBugun itibariyle yesil kur 218 peso, mavi kur 457 peso dur.
YanıtlaSilEvet.
SilHocam şahsi görüşüm doların 3 yıl içinde 100 liraya ulaşacağı yönünde ? Bazen arkadaşlara söylüyorum gülüyorlar. 2-3 liralardan bir kaç sene içinde 20 ye gelmedikmi neticede ? Ve hala aynı politikayı sürdürüyoruz buda yetmiyor önümüzdeki dönemde de sürdüreceğimizi şimdiden beyan ediyoruz . Bence 100 lira tahminim afaki değil . Siz ne dersiniz hocam?
YanıtlaSilNeler yapılacağını bilmiyoruz ama bugünkü gibi devam edersek bu dediğiniz olabilir.
SilHocam benim bir arkadaş var da sizden pek haz etmiyor sebebi de yazılarınız. Kendisi kesin olarak 2023 de şimdiki hükümete oy atacak ve bir türlü ona başkanlık sisteminin ekonomiye zararlarını anlatamadım o kadar grafik attım, anlattım bana mısın demedi, zaten kendisi en iyi sistem başkanlık sistemi diyor tavsiyeleriniz neler acaba ? Umarım ciddiye alıp cevap yazarsınız çünkü cevabınızı ss alıp ona atacağım :D durum ciddi.
YanıtlaSilTavsiyem bu arkadaşınızla bu konuları konuşmamanızdır. Mark Twain der ki: "Cahille tartışmaya girme, seni kendi seviyesine çeker ve orada yener."
SilAdsız25 Nisan 2023 02:12 arkadaşımıza bir tavsiye de ben vereyim. Murphy kanunu der ki "Aptallarla tartışmaya girme başkaları aradaki farkı anlamayabilir".
SilMahfi Hocam, geçen gün okumak için eğlenceli bir şeyler aramaya başladığım sırada aklıma sizin Sherlock Holmes tavsiyeniz geldi. Baktım eBook olarak çok ucuz, "Sherlock Holmes'in Hatıraları" nı indirdim. Üç tane hikayeyi okudum bile, çok keyifliler.
YanıtlaSilKulaklarınızı çınlattım, size bir teşekkür mesajı yazayım dedim.
:) Sağ olun.
SilDolar baskılanıyorsa ve dolar fiyatı ucuzsa, nasıl ihracatta her ay rekor üstüne rekor kırılıyor? Kılıçdaroğlu, bütçede gerekli tasarrufu yapamazsa, 15 milyon emekliye 15bin Tl ikramiye, depremzedelere ücretsiz konut, her muhtara muhtar yardımcısı atama, 2000 sonrası işe girenlere kademeli emeklilik gibi vaadlerini yerine getirmesi durumunda, merkez bankasının trilyonlarca lira para basması gerekmezmi? Eğer Tcmb tam bağımsız olursa ve bu parayı basmayı reddederse, hazine bonosu faizleri %150lere çıkmazmı?
YanıtlaSilKılıçdaroğlu bu durumda nasıl bir yol izler,? Sizler bu ekonomik vaadleri doğru buluyormusunuz?Hayata geçirilebilirmi?
Şu anda iki tarafında verdiği sözlerin yerine getirilmesi halinde ülke yakın zamanda Arjantin gibi olur. Bunlar gelir olmadan harcamaya başladı.
SilGüzel yazınız ve analizleriniz icin teşekkürler hocam.Faiz artırımı durumunda bi nevi kazanç artışı sonucu da ortaya çıkmaz mı misal %80 faiz veren bir ülkede bu getiri yine tüketimi tetikleyip enflasyonu alevlendirmez mi.Bundan dolayı mı çok yüksek enflasyonda yüksek faizden iyi sonuçlar alınamıyor tesekkurler
YanıtlaSilTasarruflar artiyor. Simdiki gibi insanlar tum paralarini harcamak yerine bankaya yatiriyorlar, onu da vadesi gelinceye kadar bekletiyorlar. Simdiki gibi tuketim olmuyor yani
SilFaizi enflasyonun üzerine çıkarırsanız harcamalar yarı yarıya düşer. Çünkü insanlar paralarının değer kaybının karşılandığını görünce paradan kaçmayı bırakırlar ve paralarını tasarruf etmeye yönelirler. Tabii o zaman borsa da düşer konura alış verişi de. Tüketimin (talebin) düştüğü yerde enflasyon da düşe.
Silİste üniversitesi ekonomi okuyorum. İlk senemizde hocamız sizin kitap i almamızı ve onun üzerinden anlatacağını söylemişti dersleri . Belliki hocamız yine haklı . Bir insan bu kadar buyuk bir kariyere sahip olup bu kadar yorumlara cevap verebilirmi . Belli ki çok iyi ve güzel bir insansınız. Umarım hayat size hep gülümser
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Hayat siz gençlere gülsün isterim. Sevgiler.
SilHocam elinize sağlık. Ülke survivor gibi oldu bu gidişle Arjantin’i ilk defa yeneceğiz 🛒🛒🛒
YanıtlaSil:)
SilSayin hocam emekleriniz cok tesekkürler, yalniz Arjantinli ortalama olarak yilda 55 KG et tüketiyor...Saygilarimla
YanıtlaSilEvet ama iki ülkenin IQ düzeyi ilginç biçimde aynı düzeyde: 86.
SilO zaman protein yeyin beyniniz gelişsin efsanesini yıkıyor muyuz hocam ? :)
SilMahfi hocam yorumumu niye onaylamadınız. Darıldım. İnşallah ırkçılık olarak algılamamışsınızdır. Zira ırkçı adam alakasız milletlerle birbirlerinin çiftleşmesini istemez. Türklere, Araplara, Hispaniclere yeni genler lazım. Genetik zenginlik her zaman iyidir.
SilHocam ekleme yapayım, Güney Amerikalılar ve Meksikalılar, İspanyadaki İspanyollardan daha İspanyollardır. Bu haritada da IQ olarak belli oluyor. Sebebi, İspanyanın hemen Fransayla komşu olmasında saklı. İspanyadaki İspanyollar genetik olarak çok zengin.
SilHocam ayriyeten, çok çaktırmıyorsunuz ama siz ve biz elitistler olarak gayet iyi biliriz. IQ ile gelişmişlik korelasyonunu ve bunun genetik temellerini. Sadece çok dile getirilmez.
SilHocam bunu Nebati duymasin, sonra "Bakin Arjantinliler et yiyor da ne oluyor, sizde yemeyin" der sonra... :) Saygilarimla...
SilSürekli aynı yöntemleri uygulayıp farklı sonuçlar beklemek sadece aptalların işidir diye bir söz vardır. Sizin anlattıklarınız ve özellikle grafiklerde gördüğüm kadarıyla biz zaten Arjantin gibi olmuşuz. TÜİK'in yayınladığı enflasyon oranına inanan var mı? İktidarın bilhassa son iki yıldır ürettiği seçim odaklı ve hiçbir gerçekle örtüşmeyen YEP'i sayesinde ekonomik kanser neredeyse dördüncü seviyeye geldi. Eğer seçimi tekrar kazanırlarsa en geç bir yıl içinde ekonominin selâsı okunur bence.
YanıtlaSilKanka 2018'de faiz arttırdık ne oldu Allah mı olduk az sal la bişi deniyoruz 3 yıl sonra sonuca bak ekonomi hayvan gibi büyüyor sanayi uretimi milli gelir payı %30 arttı la
SilHocam seçim öncesi asgari ücretin 13bin bandına çekilmesi gerekmezmi?
YanıtlaSilAhaha iyi guldum
SilMahfi hocam kaleminize sağlık, farklı coğrafya benzer sonuç, okurken halklar popülizme neden izin veriyor diye düşünmeden edemedim. Eğitim mi sebebi, saygılarımla.
YanıtlaSilEğitim önemli tabii.
SilSayın Eğilmez, Arjantin her iki dünya savaşına da katılmadı, tarafsız kaldı. Sadece etkilerini lehine hissetti. Bence uzun süreli politika, finansal sorunları düşünmüyorlar. Sadece bir seçim süresi onları ilgilendiriyor, sonrası , gelecek nesiller, tasarruf onları ilgilendirmiyor. Bizim de Arjantin'e ilaveten , Din sömürüsü, siyaseti sorunumuz var. Bizim diğer sorunumuz da burnumuzun dikine hareket etmemiz, ben bilirim, ben kimseyi dinlemem, kimseden öğreneceğim bir şey yok düşüncesi yok, dediğim dedik, diye düşünüyorum, acaba yanılıyormuyum?
YanıtlaSilHaklısınız. Biz bilime çok güvenmiyoruz görebildiğim kadarıyla ve hemen bilimi aşağılamaya girişiyoruz. Yaptığımız bir şey bilime uygun olmayıp geçici olarak yarar sağlasa hemen bilimi çöpe atmaya girişiyoruz. Arjantinliler de bu konuda aynı mı düşünüyor bilmiyorum. Ama herhalde öyle ki bir türlü doğruyu bulamıyorlar.
SilKonudan bağımsız olarak; bir süredir ekonomideki kötü gidişat, gelecek kaygısı, kendini koruma içgüdüsü ile araştırmalarım sonucunda sizi takip etmeye başladım. Duru izahlarınız ve tecrübeniz, alanınızdaki hakimiyetiniz ile size karşı büyük bir saygı duydum. 28 yaşında devletine ve milletine hizmet etmeye çalışan bir kamu personeli sağlık profesyoneliyim. Yazılarınız ve sorulara olan sabırlı cevaplarınız ile kendimi yetiştirmeye devam ediyorum. Zira paranız çok da olsa az da olsa ekonomiyi takip edip pozisyon almanın, hamleler yapmanın ağustos böceği-karınca hikayesi misali emek-yemek meselesi olduğuna inanırım. Sonuçta her aile minik bir şirket(bekar da olsam), her şirket de kendini enflasyona karşı korumakla mükellef bana göre. Sitenizde "hakkımda" başlığını okuyarak biraz okudum, inceledim. İyi ki varsınız Mahfi hocam, sizin gibi değerlerin bu ülkede yetiştiğini bilmek ülkeye olan umut ve güveni tazeliyor. Saygılarımla...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Sevgiler.
SilHocam kolerasyon oranımız ekonomide yüksek fakat sosyal hayat reaksiyonlarım ekonomi kadar uyumlu değil. Bizdeki sabır onlarda yok. Bu da yöneticilerimizin cahil cesaretini fazlasıyla tetikliyor. Kimsenin sesi çıkmıyor diye tepinme devam ediyor. Merakım o ki halkı bu derece ezen hükümet er geç karşısında askeri düzeni görmüş görüyor. Askerimizin son on yıldaki sosyal ekonomik siyasi gelişimine bakarsanız bunun ekonomi ve ticaretin güvenliğine katkısını yorumlayabilir misiniz?
YanıtlaSilDoğru, onlar yanlışa başkaldırabiliyor en azından biz tevekkülle karşılıyoruz. Orada din faktörü devreye giriyor diye düşünüyorum.
SilÖnceden teröruzantıları gizliden içerde gezerken soyulduğumuzu anlamıyor idik. Şimdi ise aleni ortaklıklar birikimlerimizin borsa kriptopara ve kişiye bağlı dış ticaret kanallarıyla sömürüldüğüne şahit oluyoruz. Göz göre göre bir mafya düzenli hırsızlık var ise adaleti savcılar aağlıyamıyor ise kim sağlayacak? Millet derseniz nasıl diye sorarım biliniz.
YanıtlaSilDiyemem.
SilArjantin için diyebilir misiniz? Eğer orada da asker konjonktüre ayak uydurmuş ise populizme hayır dedi mi?
SilNisan 1982 yılında Arjantin ile İngiltere'nin yaşamış oldukları ve 6 hafta kadar süren Falkland Savaşı da o dönemde İngiltere ve Avrupa ahalisinin Arjantin'e karşı ekonomik baskı yapmalarına neden olmuştur. Arjantin'de hükümet devrilmiş, Adalar İngiltere'de kalmıştır. Bunu da Ek bir not olarak koymak faydalı olur mu bilemedim. Yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilO tarihte bir yıl süreli stajım için Londra'daydım. Savaşı televizyondan neredeyse naklen izledim. İki ülke arasındaki organizasyon farkı korkunçtu. İngilizler daha adaya gitmeden önce hazırlıklarını izlerken adayı kısa sürede geri alacaklarını anlamıştım.
SilYapısal reform, yapısal reform, yapısal reform. Hukuktan başlayarak yapısal reform.
YanıtlaSilToplum olarak ısrarla bunu istemeliyiz. Tek çıkış yolu o.
SilHocam çok güzel bir çalışma olmuş teşekkürler. Böyle karşılaştırmalar tıpkı bir ayna gibi kendimizi daha iyi görmemize yardımcı oluyor. Aynı gruptaki ülkelerin aralarındaki benzerlikleri ve farklılıkları görmemiz ve neden ve nasıl bu durumda olduğumuzu anlamamız açısından bu tip karşılaştırmalar çok yararlı. Tabi çözüm yolları aramak için de iyi bir yöntem.
YanıtlaSilSağ olun.
SilDeğerli Hocam,
SilYazıyı okuyunca aklıma şu geldi, bu olağanüstü durum başka bir tür denge halidir denebilir mi? İnsanlar bu mekanizmaya göre yaşantılarını düzenliyor ve sanki normal bir şeymiş gibi buna da alışmış görünüyorlar. Yani şeytanın avukatlığını yapacak olursak, bu durum Arjantin için ortodoks kabullerin dışında "farklı bir denge hali" denemez mi? Denirse zararı-yararı nedir?
Yaşam insanlar için de toplumlar için de bir disiplin meselesi. Saçmalamaya başladığınızda dönüşü zor oluyor.
SilMahfi Hocam merhaba,
YanıtlaSilUmut var mı ?
Benim sınıfımdaki herkes Avrupa göçü hayali kuruyor. Herekes giderse nasıl düzelicek ?
Umut var tabii. Bunlar geçecek.
SilPeron döneminin yarattığı ‘eldekileri harcayıp, mevcutları satıp günü yaşamak felsefesi’ olarak özetlenebilecek yaklaşımın toplumda ilginç bir alışkanlığa yol açtığını söylemek yanlış olmaz.
YanıtlaSilAnahtar kelime: Alışkanlık
Teşekkürler
Evet.
SilHocam bizde bu popülizm nasıl bitecek? güvenlik politikasından, demokrasi fikir özgürlüğü politikasına nasıl geçilecek?
YanıtlaSilBitmiyor maalesef. Eğitim zayıf.
SilSayın hocam yazınızdan ve yorumlardan anladığım kadarıyla seçim sonrası her iki seçenekte de kısa ve orta vadede (10-15 yıl) türkiyeyi bir kriz ortamı bekliyor ama uzun vadede şuanki hükümet politikası yani düşük faiz ve plansız ve günü kurtaran döviz finansmanı ile talebi ve dolayısıyla üretimi canlı tutmaya çalışmak türk ekonomisini daha katma değer üreten bir ekonomi haline getirebilir mi şayet bu olabilir birşeyse şuan 27 yaşındayım 15 yıl daha dişimi sıkabilirim 😅😔
YanıtlaSilAn itibarıyla esasen krizdeyiz ama henüz algılayamadık. Seçimden sonra acı bir biçimde algılayacağız.
SilBizdeki sıkıntıyı çözmek için nobelli iktisatçıya gerek yok. Bizdeki sıkıntı: Ahlaksızlık, açgözlülük (hatta yamyamlık), bencillik, işletme bilgisinin olmaması (hesap kitap), popülizm, yolsuzluk... liste uzar gider. Yani sorun teknikten çok ahlaki.
YanıtlaSilDığru ama teknikte de çok ciddi yanlışlarımız var.
SilBrezilya'nın giriştiği yapısal reformlar nelerdir ve bu reformlara ne zaman, hangi yönetim altında başladılar?
YanıtlaSilBurada özeti var: https://www.oecd-ilibrary.org/sites/b4dfaa65-en/index.html?itemId=/content/component/b4dfaa65-en
SilAşırı sağ Bolsonaro yönetimi altında geçirilmiş, emeklilik yaşını yükselten ve emekli maaşlarını düşüren değişiklik ön planda bu listede. Fransa'da an itibariyle ayaklanmaya yol açmış tarzda bir "yapısal reform" yani.
SilHocam problemleri güzel bir şekilde analiz edip, sıralamışsınız. Ancak bu problemlerin çözümü için önerilerinizi de net, maddeler halinde alabilseydik çok daha iyi olurdu.
YanıtlaSilBu konuda 'Yapısal Reformlar ve Türkiye' adlı bir kitabım var.
SilHocam vatandaşa döviz tutma yasağı getirilirse, yurtdışındaki aracı kurumlarda hisse senedi yatırımı için tutulan dövizler ne olur? Devlet o paraların da getirilmesini zorunlu kılar mı? Kılarsa o firmalar da bunu zorla yaptırır mı yani artık türk vatandaşları ile çalışmayacağız çekin paranızı derler mi? Müneccim değilsiniz tabi ama belki eski kapalı kambiyo rejiminde nasıl oluyordu bu iş onu bilmediğim için soruyorum.
YanıtlaSilO noktaya gelirsek zaten geçmiş olsun.
SilHocam
YanıtlaSilArjantinde sanırım bir süredir ikili kur var ve makas hep açılmış.
Müşterilerimize tcmb 19.40 üzerinden fatura kesiyoruz. Müşterimiz tl ödüyor. Gidiyoruz bankadan 20.55e döviz alıyoruz. %6 - 7 zarar yazıyoruz. Bu ikili kur belki kısa sürelidir diye idare ediyoruz müşterilerimizi. Bu ikili kur kalıcı hale gelebilir mi? Yoksa geçici midir sizce ?
Geçicidir diye umuyorum.
SilAyağını yorganına göre uzat diye Atasözü var bunu uygulamayanlar batıyorlar Arjantin de Türkiye gibi üretmeden tüketen bir ülke sürekli dış ticaret açığı parayı pul yapar deprem için toplanan parayla duble yol yapan ve bunu alkışlayan ve hala biz yöneticeğiz diyen ve hala bu zihniyeti destekleyenler bayağı çoksa yapıcak bir şey yok bu kabus kaderimimiş diyorum.Sayın hocam sizden rica etsem Türkiyenin bütün (hazine+kamu+özel)borcu ve borc faizi ne kadardır ve bu yıllar itibarıyla nasıl çoğalıyor bugünkü ve önceki yönetimlerin zihniyetleriyle ödememiz mümkünmü izleyicilerinizle paylaşabilirmisiniz.saygılar.
YanıtlaSilHer iki ülke de üretim yapıyor aslında ama yatırımları doğru yerlere yapılmıyor. Öyle olunca da mesela Kore gibi bir çıkış yakalayamıyorlar. İki ülkede de popülizm etkili ve verilen sözler yapılabileceklerin çok üzerinde. İki ülke de darbelerden çok çekmiş durumdalar. Eğitim sorunları var. Arjantin'in borç sorunu Türkiye'den çok fazla. İki ülke de mucize arayışları içindeler. Bilimsel bakış, bilimsel eğitim hep ihmal ediliyor. Öyle olunca da buralardan çıkış çok zor tabii.
SilHocam, Arjantin'in de zor zamanlarda üç beş Allah ne verdiyse atan dostları var mı?
YanıtlaSilABD en baştaki destekleyici ama tabii bu tür destekler hiçbir zaman kara kaşın kara gözün hatırına yapılmıyor altında mutlaka bir takım şartlar var. Ve bu şartlar ileride durumu daha da bozuyor. Ayrıca Arjantin bu dönemde IMF ile bir program içinde. Ama temel sorun onu da ciddiye almıyorlar. Yani "IMF parayı versin biz eski hovarda yaşamımıza devam edelim" diye bakıyorlar olay. Öyle olunca da IMF programı işe yaramıyor tabii.
SilHocam bugün Arjantin'in yaşadığı krizin kökünü 70 yıl önceki Peron yönetiminde aramanız her açıdan yanlış. Hem Peron'u, hem de Erdoğan yönetimini ona benzeterek yanlış değerlendiriyorsunuz. 1955'de devrilen Peron 1973'te bir yıllığına iktidara döndüğünde bile Arjantin'in dış borcu 12,5 milyar dolardı. 1976 cuntası 1983'te iktidarı sivillere bıraktığında borç 43 Milyar dolara çıkmıştı. Bu borcu Peron değil ABD destekli cunta yaptı. Özelleştirmeleri de cunta yaptı. 1986 Baker, 1989 Brady Planları da borcun 3'e katlanmasına yol açtı. Arjantin'in bugünkü krizini 1980 ve 1990'larda süren IMF programları ve Carlos Menem yönetimlerinin politikalarında aramalısınız.
YanıtlaSilKonuya sadece ekonomik açıdan bakarsanız haklısınız ama eğer daha geniş bir perspektifle sosyolojik açıdan bakarsanız Arjantin'de popülizmin Peron, Türkiye'de de Menderes zamanında toplumda yerleştiğini görebilirsiniz.
SilÖyleyse siz iktidisadi değil sosyolojik bir analiz yapmış oluyorsunuz. Öyleyse ben de bu bahsettiğiniz sosyolojinin nüfusunun çoğunluğunun İtalyan kökenli olmasından kaynaklandığını söyleyebilir ve hatta Mussoliniyi bundan sorumlu tutabilirim. Ne de olsa Peron Mussolini döneminde İtalya'da askeri ateşeydi:) saygılar hocam
SilHocam öncelikle emeğinize sağlık. Esasında Türkiye Arjantin olur mu sorusu 2010’ların başından itibaren anti-neoliberal mahfillerde dillendirilmeye başlamıştır ki, bunun da en önemli nedeni her iki ülkenin de cari açığa dayalı büyüme modelidir. Malum, paranız rezerv para değilse dış borcu, cari fazla verecek bir ekonomik modeli kurmaya kanalize etmezseniz yani tasarruf açığını çözemezseniz devalüasyon-enflasyon sarmalında savrulur gidersiniz. Bu noktada Brezilya karşılaştırması ise pek doğru değil; çünkü Brezilya genelde dış ticaret fazlası veren bir ülke. Ayrıca, 2008 krizi sonrası portföy yatırımlarına yönelik ciddi vergilendirmeler gibi anti-neoliberal politikaları da gerektiğinde uygulamıştır. Biz ise tam tersini yapıp, ucuz dolara kapıları sonuna kadar açtık ve 2011 yılında cari açık rekoru kırmıştık. Durmuş Yılmaz, Ali Babacan gibilerin kulakları çınlasın...
YanıtlaSilGöz boyayıp günü kurtarmak adına son yıllarda KKM, karşılıksız para basma, rezerv borçlanma gibi uygulamaların getirilmesi de dikkate alındığında çok da uzak olmayan bir gelecekte Türkiye’nin Arjantin’den beter bir ekonomik tabloya sahip olacağını öngörmek yanlış olmayacaktır. Neoliberalizmin son taşeronu her zaman görevini layıkıyla yerine getirmiştir ve getirecektir..
Xyz..
Bizim populizme ilaveten populasyon problemimiz var. Arjantin 1970'te 25 milyonken 45 milyona gelmiş, Türkiye 35'ken 85 milyon olmuş. +10M gizli nüfus da cabası..
YanıtlaSilÇok doğru biz kalitesiz nüfus artışını destekledik ve çok yanlış yaptık.
SilHocam bütçe açığı 2022'de gayri safi milli gelire oranı %0.93'e kadar gerilemiş bunun nedeni ne olabilir? Seçim ekonomisi falan diyoruz ama bütçe açığı neden bu kadar az?
YanıtlaSilEnflasyon ve ithalatın rekor kırması. Kurumların kârları ve ithalat artışı rekor kırınca kurumlar vergisi ve ithalde alınan KDV de rekorlar kırdı. Benzer bir rekor ÖTV tarafından kırıldı. Enflasyonun ve kurun yüksek olması daha da yükseleceği izlenimi yaratarak insanların tüketim taleplerini öne çekmesine ve harcamalarını artırmasına yol açtı. Bunun sonucunda devlet beklenenden daha fazla gelir toplayınca bütçe açığı da düşük gerçekleşti.
SilHocam enflasyonla mücadelede Lirayı dövize veya altına çıpalamak sonuç vermez mi? Cari açık mıdır buradaki engel??
YanıtlaSilBurada birçok engel var: İlki sizin de değindiğiniz gibi cari açığın yüksekliği. İkincisi net rezervlerin yetersizliği. Üçüncüsü de bir yıl içinde vadesi gelip de ödenecek dış borçların yüksekliği. Bunlar varken çıpalamak işe yaramıyor. Türkiye bu işi 2001 krizi öncesinde denedi ve kriz çıktı.
SilBob Dylan'ın 1962 yılında single olarak yayınlanan "Blowin' in The Wind" şarkısının sözlerine birkaç satır eklemek geldi içimden:
YanıtlaSilHow many years must pass for a country to be developed?
How many years can some country be called developing?
How much longer can a country stay as a developing country?
Sonunda da Bob Dylan'ın dediği gibi:
The answer, my friend, is blowin' in the wind
The answer is blowin' in the wind...
-------------------------------------------------
Bob Dylan'ın 1962 yılında single olarak yayınlanan Blowin' in The Wind şarkısının sözlerine birkaç satır dahil geldi içimden:
Bir ülkenin gelişmesi için kaç yıl geçmesi gerekir?
Bir ülke kaç yıldır gelişmekte olarak adlandırılabilir?
Bir ülke gelişmekte olan bir ülke olarak daha ne kadar kalabilir?
Sonunda da Bob Dylan'ın söylediği gibi:
Cevap, dostum, rüzgarda esiyor
Cevap rüzgarda esiyor...
Bob Dylon iyiyde hoştu da,
SilŞarkılarının bize ulaşması için kapitalist çarka ihtiyacı vardı,
Anlatabildim mi bilemiyorum.
Kapitalistin teki, sosyalist müşteri kitlesi bulmuş, karşılarına sevdikleri Bob Dylan Emmiyi itelemiş, Bob Emmi de emeğinin karşılığını almış.
Bob Emmi düzeni eleştiriyor amma, eleştirdiği düzen sayesinde de biz Bob Emmiyi tanıyoruz.
Çelişki gibi, ama değil. Bob Emmi de günün sonunda eleştirdiği düzenin sunduğu/talep ettiği bir ürün.
Tıpkı Türk muhalifleri gibi. Hükümeti eleştirirler ama tüm mal, mülk ve yatırımlarını hükümeti destekleyen mütahitler üzerinden kentsel dönüşüme sokarlar. Her kentsel dönüşüm apartmanlarının derdidir, aman belediye ile arası iyi olan bi mütahit bulalım, işimiz hızlı çözülsün. Sonra kendi beslediklerinden şikayet ederler.
Bir yorumcu yazmıştı, mevcut hükümet (ve başı), türk laiklerinin gayri meşru çocuğudur diye. Laikler bu çocuğu yaparken mutluydular, çocuk ortaya gayrimeşru çıkınca ortalık yerde sahiplenmiyorlar, güya dışlıyorlar. Ama öz çocukları olduğu için de el altından destekliyorlar. Baykal az mı uğraştı hükümeti ayakta tutmak için?
Yarısı eski hükümetin kilit uzantısı olan muhalefet başlamış kendi çocuklarını kötülemeye.
Muhalefet de, hükümet de milletin bir parçasıdır. Tuzlu veya şekerli su gibi. Hangi yarısını alırsanız alın, muhtevası olan milleti bulursunuz. Tıpkı suyun çözeltisi gibi, biraz yoğun biraz az yoğun.
Bob emmi de rüzgarını alsın kime savurursa savursun.
Herkes Mahfi Eğilmez gibi ekonomi bilgisine ve sunumuna sahip olabilir mi?
Bob Dylon gibiler, yani özellikle popüler olanları, eşitlik de, hep yanlış tarafa kutuplaştırmaya yorumluyorlar.
Hayatın gerçeklerine odaklanırım, Baki'nin zamanında dediği gibi,
"Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş".
Kürşat.
Hocam merhaba,
YanıtlaSilBilge Yılmaz'ın Çiğdem Toker ile görüşmesinde söyledikleri hakkında bir yorum isteyebilir miyim sizden.
Doğruları ar yanlışları var. Ama bazı söylemlerinin Türk siyasal sisteminde kabulü imkansız gibi görünüyor. Ben genel olarak beğeniyorum düşüncelerini ama yaşama geçirmesi söylediği kadar kolay değil.
SilArjantin'de yapılan baraj, köprü, havaalanı, hastane, santraller, savunma sanayi vb. yatırımlarla mukayese edilebilir mi? Yüksek bir enflasyon, hayat pahalılığı ve israfın olduğu bir Ülke olduğumuz gerçeğini değiştirmek gibi bir niyetle sormuyorum. Yapılan yatırım harcamalarının azaltılması ve israfın önlenmesi Ülkemizdeki enflasyonun düşürülmesi için faydalı olur mu? Yapısal reformlar gerçekleştirilip eğitim ve adalet sisteminde güncellemeler yapılması sonrası yabancı yatırımcıların tekrar Türkiye deki yatırımlarını artırmasıyla muhtemelen kur düşecek ve bununla birlikte faiz artışlarıyla desteklenmesi durumunda enflasyonun düşmesi öngörülebilir. Gıda, Hayvancılık, Teknoloji, Yazılım vb. alanlarda üretim artırılmadığı takdirde yabancı yatırımcının yatırımları ile enflasyon düşmüş olsa bile tekrar ortaya çıkması kolay olmayacak mı? Başka bir dönemde hükümet tekrar değiştiğinde hızlıca bozulacak bir yapı olmuş olmayacak mı? Enflasyonun kalıcı olarak düşürülebilmesi için her alanda üretimin artırılması kendi ihtiyacımızdan da fazlasını üretip ihracatın artırılması ile enflasyonun düşürülmesi yoluyla enflasyon daha uzun süreli olacak şekilde yok edilemez mi?
YanıtlaSilBu dediklerinizin hepsi olabilir ama bunlar bir bütünün parçaları. Olaya bütünden yani ekonomik yapının yanında sosyal ve siyasal yapıdan da başlayamazsak işin sadece ekonomik yanını çözmek mümkün görünmüyor. Üretimi artırmak çok hoş bir söylemdir ama nasıl artırılacağı, nereye nasıl satılacağı, içindeki katma değerin nasıl artırılacağı bunlar hep planla olur.
SilElinize sağlık hocam daha iyi açıklanamazdı içinde bulunduğumuz durum ♥️
YanıtlaSilTeşekkürler.
Silbrezilya yerine türkiye ve arjantin deki faiz grafiklerini yazıya ekleyebilirdiniz. ve sonrada; bir paragrafta geçtiğiniz faiz yükseltilse bile enflasyonun önüne niye geçilemediğini ; birde üstüne astronomik düzeyde faiz + enflasyon ortamının yaratılacağı ve ülkenin ekonomisinin yüksek faiz yüksek enflasyon sarmalı ile iflah olmaz duruma nasıl getirileceği üstüne bir açıklama ekleseydiniz belki daha açıklayıcı olurdu.
YanıtlaSilBrezilya ile Arjantin hep karşılaştırılır da ondan onu aldım. Ayrıca Arjantin 2020'de faizi indirirken Brezilya yükseltmiş ve sonuçta Arjantin'de enflasyon yükselirken Brezilya'da düşmüş.
SilHocam döviz biterse ne olur?
YanıtlaSilÇarşı pazar karışır.
SilKatar üçbeş ateşler kankalarına.
SilMillet döviz mevduatıyla vedalaşır,yerli ve milli tl ye döner.
SilDöviz bitmez. İhracatı var, turizmi var, yabancıya konut satışı var. Ama yeterli olmamaya başlar o zaman da kur yükselir ve dengeyi sağlar. Eğer kurun yükselmesini durdurmaya yasaklarla çabalanırsa işte o zaman da kriz çıkar.
SilYine kral çıplak yazısı olmuş hocam. Elinize sağlık. Ben yabancıya konut satışını artık kara para aklamak için hükümetin kullandığını düşünüyorum. 60-70 milyona apartman daireleri satılıyor.
SilHocam yazınız için teşekkürler. Size bir soru soracağım. Cari açığı doğrudan yabancı sermaye ile finanse ettiğimiz zaman cari açık kronik hale gelmez mi? Çünkü ödemeler dengesinde birincil gideri artırmış oluyor bu da cari açığı hale sürekli hale getirir. Örnek olarak Brezilya verilebilir. Brezilya dış ticaret fazlası verdiği halde cari açık veriyor. Cari açık vermesinin sebebi de birincil gelir-gider dengesi bozuk olduğu için. Brezilya'ya yıllık 40 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye geliyor.
YanıtlaSilYabancı sermaye yatırımı eğer ihracata yönelik yatırımlarda kullanılmışsa cari açığı artırmak yerine azaltır. Tersi olursa yani yabancı sermaye gelir de içeride satılacak ürünleri üretirse o zaman sizin dediğiniz olur.
Sil"Bize bişi olmaz" teorisini önümüzdeki dönem yine test etcez gibi.
YanıtlaSilHocam ben de Peron'u hiç sevmem ama yine de Arjantin tarihini Peron'la bitirmenizi eleştirmek istiyorum izninizle çünkü Peron'un "popülist" politikaları Arjantin tarihinin sonu değil. Peron'dan sonra bizdeki 12 Eylül'e benzer bir darbe oldu. Askerin sopası altında hiç de "popülist" olmayan ve tersine "liyakatli teknokrat" sayabileceğiniz Chicago Okulu müritleri yıllarca Jorge Rafael Videla, Roberto Eduardo Viola, Leopoldo Fortunato Galtieri, Reynaldo Bignone, Raúl Alfonsín, Carlos Menem gibi Başkanların liderliğinde Arjantin'i yönettiler. Onlara da bir çift söz yok mu? Arjantin'in meselesi gerçekten de "popülizm" mi?
YanıtlaSilArjantin tarihini Peron'la bitirdiğim görüşünüz doğru değil. Tam tersine Arjantin'in popülizm tarini Peron'la başlattım. Toplum bir kez popülizmin esiri olunca ve o esaret uzun sürünce ne yazık ki gelen herkes aynı şekilde devam ediyor. Bunu biz de yaşıyoruz. Elbette sonradan gelenler, darbecilere Arjantin'in batılında büyük rol oynadılar ama işin başlangıcı Peron'un yanlış, hayalperest politikaları. İnsanlara geçekleri söylemek ve ona göre davranmak lazım. Cebinizde 100.000 liranız var ama hayalinizde 500.000 liralık araba. Bankadan 400.000 lira kredi alıyorsunuz ama bunu geri ödeyecek gücünüz yok. Sonra başlıyorsunuz borcu borçla kapatmaya. Aşağı yukarı Peron'un Arjantin'e yaptığı buydu. Sonrasında gelenler bunu artırarak devam ettiler.
SilBurdan şunu anlıyoruz, Bizim Peron un yerine liyakatli hocalar da gelse kurtuluş yok gibi.
SilAdamlar Şikago'dan okuldan uçağa atlayıp gitmiş ülkeyi kurtarmaya, yetememişler.
Muhalefetin ekonomi politikasının tepesine koyacağı kişi de Bizim Peron'un eski ekonomiden sorunlu bakanı.
Eğer bir ülkenin siyasal lideri popülizme yönelmişse ve halk de bunu benimsemişse ekonominin başına kimi getirirseniz getirin oradan çıkış olmaz. Popülizmden önce halk sonra siyasetçi vazgeçmezse sorun kişilerle çözülemez.
SilHocam yazınız için teşekkür ederiz🙏
YanıtlaSilDünyanın neresinde olursa olsun dikta rejimleri aynı kafada, aynı derecede zararlı. İnşallah bizim ülkemizin Peron'u yine seçilmez.
1)bu ülkede 2001de ekonomik kriz oldu..memurun maaşı ödenemiyordu..2008de bütün dünyada ekonomik oldu ..buna göre yine iyi ayakta kaldık..
YanıtlaSil2)bu ülkede 2013de gezici olayları 2016da feto darbesi olayları yine güzel bir şekilde bertaraf edildiler..ve yine iyi ayakta kaldık..
3)bu ülkede gölcükte, elazığda,vanda,afyonda,izmirde ve son olarak maraş merkezli asrın felaketi depremi oldu..yine iyi ayakta kaldık..
4)2020de başlayan bütün dünyayı perişan hale getiren üretimi durduran pandemi olmadı mı? yine çoğu ülkeden daha iyi ayakta kalmadık mı?
5)ona rağmen yatırımlar güzel gelişmeler bir hayli fazla....heryer otoban oldu mu?
6)600e yakın yeni barajlar yapılmadı mı?
7)her ile hava limanları yapılmadı mı?
8) marmaray--avrasya tüneli--üçüncü köprü--osmaniye köprüsü--yüksek hızlı trenler--yeni vapurlar--metrolar--
9)her ile şehir hastaneleri yapılmadı mı?
10) hastasına engellisine yaşlısına duluna mağduruna maaşlar bağlanmadın mı
11) maaşlarda %300e yakın iyileşmeler yapılmadı mı?
12) eyt sorunu çözüldü
13) sözleşmeliler kadroya alınma sorunu çözüldü
14) ilk araba togg---ilk gemilerimiz--savaş gemimiz--ilk uçağımız siha--ilk helikoperimiz ilk füzemiz daha sayamacağım birçok ilklere imza atılmadı mı? 100 yıldır neden yapılamayanları konuşmuyorsunuz ?
15) bu ülkenin gelirinin çoğu enerji harcamasına ve faize gitmiyor mu? enerji bulduk ona bile bir sürü kıl tüy beğenmemeizlik kıskançlık yapıyorsunuz ..el insaf
sayın mahfi hocam yazılarınızı okuyorum ama ülkelerdeki dini siyasi gelenek etkilerini dikkate almanız gerekmiyor mu?bizz müslüman bir ülkeyiz ve osmanlı torunlarıyız o yüzden ülkemizle çok fazla uğraşmıyorlar mı? her krizde kapımızda akbabalar gibi bitmiyorlar mı?
tamam eksikleri var ama tamamen gözünüzü kapamayın...yardımcı olun..yapılanları takdir etmeyi bilin...insaflı ve ölçülü olun ..hayırlı olan seçilsin ... vesselam...
Çok güzel sorular sormuşsunuz. Şimdi bir de bu sorduğunuz sorulara neden olan yaklaşımların yaratıcısı kimdi diye sorarsanız olayı çözmüş olacaksınız. Dış güçler yalanını bir yana bırakarak tabii.
SilÖte yandan biz müslüman bir ülke değiliz biz laik bir ülkeyiz. Anayasada din yazmaz. Osmanlı torunu da değiliz. Osmanlı bir hanedandı ve Osmanlı torunu ancak ve ancak o hanedandan gelenlere denebilir. Biz o hanedana ait değiliz.
Mensubu olmadığı bir ailenin torunu olmakla övünen, hayatta en önemli aidiyetin din olduğuna inanan, bu kesimden gelen her türlü yalana, çarpıtmaya gözü kapalı inanmaya hazır, kendisine benzemeyen, inandıklarına inanmayan herkesin hain, düşman akbabalar olduğundan emin tipik bir AKP yandaşı. Neyse ki nesilleri hızla tükeniyor...
SilHocamın şu son paragrafının kıymetini, önemini anladığınız gün bu ülke gerçek manada sorunlarını çözmüş ve büyüyen bir cumhuriyet olacaktır.
SilHocam elinize sağlık. Eğitim sistemi baştan aşağıya yenilenmeli . Liselerde bilinçli vatandaşlık dersi konulmalı 1960 yılından beri ülkenin dünyada ilk 10 a girmesi gerekirken uçak gemimizle övünüyoruz pardon amfibi çıkarma olucak ama neyse algıya devam. Fatih Demirtaş
YanıtlaSilNe yapsanız boş.
SilBu ülkede ne iktidar ne de muhalefet halka umut olamıyor. Medyanın bize dayattığı kişileri seçip duruyoruz. Baronların istemediği kişiler sahneye bile çıkamıyor. Halk böyle araştırma yapmadan önüne sürüleni kabullendiği sürece değişen bir şey olmaz.
YanıtlaSilHocam değerli bilgi paylaşımınız için teşekkür ederiz. İki sorum var konuyla ilgili. Birincisi, faizi arttırmak enflasyona karşı bir çözüm değil dediniz, faizi arttırmanın yanında ne gibi bir çözümler üretmeliyiz? İkincisi ise, ülke olarak faizi arttırmayıp ya da sabit tutarak nasıl bir çözüm umuyoruz, bu konu hakkında bir yorumunuz var mı? Şimdiden cevabınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilFaizi artırmak enflasyona karşı çözüm değil demedim. Dediğim şu: Faizi artırmak tek başına enflasyona karşı çözüm değil. Yanında mutlaka diğer eksikleri tamamlayıcı yapısal reformları yapmak lazım dedi. Yapısal reformlar konusunu da aynı adlı kitabımda ayrıntılı olarak yazdım. Eğer enflasyon % 'de 5'e çıkmış olsaydı faizi artırmak çözüm olurdu ama bizdeki gibi % 50 ise faiz artırarak çözemeyiz.
SilFaizi sabit tutarak nasıl bir çözüm umduğumuzu bilmiyorum. Kimsenin de bildiğini sanmıyorum. Daha doğrusu buradan bir çözüm çıkmayacağını herkes biliyor diye düşünüyorum.
DEĞERLİ HOCAM;
YanıtlaSilöncelikle yazılarınız için çok teşekkürler. bir sorum olacaktı. bugün sayın korkut boratav'ın son yazısını okdum. orada dikkatimi çeken bir paragraf var. benim de karşı olduğum (hatta kızdığım) KKM ile ilgili.
şöyle yazıyor " Olası bir Millet İttifakı için en güvenli seçenek reel döviz kuru hedeflemesi olabilir. AKP’nin getirdiği KKM düzenlemesi araçlardan biri olarak korunmalıdır. Faizler bankalar- arası rekabete bırakılmalı; yükselmesi göze alınmalıdır. Depremin yarattığı zorunluluk ve emekçi sınıflarda yaygın yoksullaşma ise “gevşek” maliye politikalarını gerektiriyor." okuyunca çok şaşırdım.
ACABA SİZİN YORUMUNUZ NE OLUR?
TEŞEKKÜRLER
Korkut Hoca çok değerli ve saygın bir hocadır. Ama her görüşüne katılmak durumunda değiliz tabii. Bu konularda herkesin farklı görüşü olabilir. Ben döviz kuruna garanti vermenin likiditesi olmadan döviz basmak gibi olduğunu düşünüyorum. O nedenle kesinlikle karşıyım. Kazanılmış haklar korunarak (bu, hukukun gereğidir) vadesi gelen KKM yenilenmemeli ve bu sistem kaldırılmalıdır.
Sil