Kayıtlar

Kur Rejimleri ve Türkiye Uygulaması

Kur rejimi (exchange rate regime) bir ülkenin kendi parasını yabancı paralarla değer açısından ne şekilde ilişkilendireceğine ilişkin olarak izleyeceği yöntemin adıdır. Her paranın bir iç değeri bir de dış değeri vardır. Bir paranın iç değerini o paranın ülke içindeki kullanımı ve satın alma gücü belirler. Paranın iç satın alma gücü yurtiçinde satılan mal ve hizmetler karşısında sürekli olarak düşüyorsa para içeride değer kaybediyor demektir ki buna enflasyon denir. Yılbaşında 100 TL’ye aldığınız bir sepet malı yılsonunda 110 TL’ye alıyorsanız para satın alma gücünü yani iç değerini kaybetmiş demektir. Bir paranın dış satın alma gücü ise yabancı paralarla olan ilişkisiyle ölçülür. Örneğin 1 USD = 1,8 TL dediğimizde bu eşitlik bize dolar kurunu verir. ABD’de 100 dolara satılan çeşitli mallardan oluşan bir sepeti yılbaşında 180 TL’ye, yılsonunda ise 200 TL’ye alıyorsak o zaman TL, dolara karşı değer kaybetmiş demektir. 1 USD = 1,8 TL eşitliğini yazdığımızda (bu eşitliğe kur ya...

Otomatik Stabilizatörler ve Türkiye'deki Durum

Başlıktaki otomatik sözcüğünü Türkçe’de “kendiliğinden, kendi başına”, stabilizatör sözcüğünü “dengeleyici” olarak karşılamak mümkün. Buna göre otomatik stabilizatörün anlamı "kendiliğinden denge sağlayıcı (mekanizma)” oluyor.  Bu deyim daha çok kamu maliyesi ve maliye politikasında geçiyor. Enflasyon, deflasyon, durgunluk, daralma gibi ekonomik sıkıntı ya da krizlerde bunalımın daha da büyümemesi için kendiliğinde devreye giren bazı düzeltici mekanizmaları anlatmak amacıyla kullanılıyor. Otomatik stabilizatör olarak kullanılan uygulamalara biri kamu harcamaları yönünden öteki de kamu gelirleri yönünden iki örnek vereyim. Ekonomide durgunluk ya da daralma başladığında kârlar düşmeye ve dolayısıyla maliyet denetimi nedeniyle işten çıkarmalar da artmaya başlar. Ekonomide başlayan talep düşüşü işten çıkarmaların artmaya başlamasıyla hızlanır. Çünkü işsiz kalanlar gelirden mahrum kalınca harcama da yapamazlar ve talep daha da düşer. Bu durumda ekonomideki daralma daha da hız...

Alex de Souza

Çocukluğumun Türkiye’deki futbol idolü Lefter Küçükandonyadis’di. Babam ve kardeşimle birlikte gittiğim Fenerbahçe maçlarında tribünlerle birlikte avazım çıktığı kadar bağırırdım “Ver Leftere yaz deftere.” Babam, birinci sıraya Zeki Rıza Sporel’i koyar, Lefter’i ikinci, sıraya koyardı. Benim için birinci sırada Lefter vardı. Çünkü Zeki Rıza Sporel’i izlememiştim. O benden önceki kuşakların futbolcusuydu. İnsan gözüyle izlemediği bir futbolcuyu hayalinde canlandıramıyor. Lefter futbolculuğunun dışında efendiliği ve örnek insanlığıyla Fenerbahçeliler kadar öteki kulüp taraftarlarının da kalbini kazanmış bir futbolcuydu. Amacım Lefter’i yazmak değil. Onu zaten yaptım. Merak edenler, okumamış olanlar o yazımı şu linke tıklayarak okuyabilir http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/lefter.html . Amacım Alex de Souza’yı yazmak. Lefter’le bağlantı kurmamın nedeni ikisinin benzer yanlarını vurgulamak. Alex buraya gelen birçok yabancının “Şiş kebap güzel, rakı güzel, Boğaz şahane” sahtekârl...

Güncellenmiş Para Politikası Uygulamaları

Para Politikası Nedir, Neyi Amaçlar? Para politikası, merkez bankalarının bazı araçları kullanarak piyasadaki para miktarını etkileyerek piyasaya sürdüğü paranın istikrarını sağlamak amacıyla uyguladığı politikalar bütününe verilen addır. Piyasada sadece hazinelerin (ya da darphanelerin) piyasaya sürdüğü sınırlı tutarda madeni para ile merkez bankalarının piyasaya sürdüğü banknot söz konusu olsaydı merkez bankalarının emisyon hacmini, yani piyasaya sürdüğü para miktarını, denetlemesi para politikasının temelini oluştururdu. Bankaların kaydi para yaratmasının çok yaygın olmadığı dönemde Fisher’in ünlü miktar denklemi MV = PQ denklemi parasal ilişkileri açıklamaya yetiyordu. Bu denklemde M = para arzı, yani piyasadaki para miktarı, V = paranın dolanım hızı, yani bir para biriminin bir yılda kaç kez el değiştirdiği, P = fiyatlar genel düzeyi, Q =  Ekonomide bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin fiziki miktarıdır. Bu denklemde PQ çarpımı GSYH’ye eşit olduğuna göre MV = GSY...

Dünya Ekonomilerinin Sınıflandırılması

IMF'nin sınıflandırması IMF, GFSR, Ekim 2012 Gelişmiş Ekonomiler Avustralya Hollanda Avusturya Yeni Zelanda Belçika Norveç Kanada Portekiz Danimarka İspanya Finlandiya İsveç Fransa İsviçre Almanya İngiltere Yunanistan ABD İrlanda İtalya Japonya Yükselen Piyasa Ekonomileri Çin Trinidad and Tobago Estonya Hong Kong Uruguay Macaristan Hindistan Venezüella Makedonya Endonezya Cezayir Polonya Kore Mısır Romanya Malezya İran Sırbistan Pakistan Irak Slovak Cumhuriyeti Filipinler İsrail Slovenya Singapur Ürdün Türkiye Sri Lanka Kuveyt Arjantin Tayvan Lübnan Brezilya Tayland Liby...

Borçlarımızı Nasıl Ödeyeceğiz?

Merkezi yönetim borç stoku Ağustos 2012 sonu itibariyle; Merkezi yönetim (bu çerçevede Hazine ile eş anlam taşıyor) iç borç stoku 385 milyar TL’dir. Hazine iç borç stokundaki tahvil ve bonoların (Devlet iç borçlanma senetleri) DİBS) yüzde 79’u yurtiçinde yerleşik olanların, yüzde 21’i yurtdışında yerleşik olanların elindedir. DİBS’lerin yüzde 53’ü bankacılık kesiminin, yüzde 24’ü bankacılık dışındaki kesimin, yüzde 2’si de TCMB’nin elindedir.  Hazine iç borçlanmasının yıllık maliyeti ya da yıllık ortalama faizi, Ağustos ayı ortalaması itibariyle, yüzde 9,22’dir. Nakit iç borçlanmanın ortalama vadesi yaklaşık 45 aydır. Aşağıdaki tabloda merkezi yönetimin iç ve dış borç stoku son beş yıllık gelişmeyi de gösterecek şekilde yer almaktadır. Merkezi Yönetim Borç Stoku 2008 2009 2010 2011 2012/8 İç Borç Stoku (Milyar TL) 274,8 330,0 352,8 368,8 384,9 Dış Borç Stoku (Milyar USD) 69,8 74,1 ...