Faiz İllüzyonu

Türk toplumunda son birkaç ayda en fazla tartışılan ekonomi konularından birisi Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artırmasına gerek olup olmadığı konusuydu. Bu konuda iki farklı görüş vardı: (1) Enflasyonun yükselişe geçtiği bir aşamada bulunduğumuza göre TCMB’nin faiz artırmasının gerekli olduğunu savunanlar, (2) Büyümenin düşmesinin beklendiği bir ortamda ekonomiyi daha da daraltacak bir faiz artırımının gerekli olmadığını savunanlar.

Aslında böyle bir toparlama yaptığıma bakmayın bambaşka gerekçelerle ikisinin de lehinde ya da aleyhinde görüşler öne sürenler de oldu. Örneğin faizin artırılmasını savunanları “faiz lobisi” diye adlandıranlar oldu. Ve bu yakıştırma, komplo teorisini çok seven Türk milletinin büyük çoğunluğunca da benimsendi.

Ben bu görüşlerden farklı bir görüşe sahiptim en başından beri. Ama faiz politikasının, para politikasının bir alt politikası olması yani tümüyle teknik bir konu olmasınedeniyle böyle sloganlaştırılmasına, kategorize edilmesine karşı çıkıyordum. Çünkü faiz artırılması düşüncesinin tartışılmasına “faiz lobisi”yakıştırmasıyla yani bilim dışı bir tavırla karşı çıkıldığında TCMB’nin elini kolunu bağlamış oluyorduk. Yarın öbür gün gerektiğinde TCMB artık faiz artışıyapamayacak ve faiz lobisinin baskısı altında kaldığı korkusunu hep taşıyacaktı.

Tekrar söylüyorum: Faiz konusunun, faizin artırılması veya düşürülmesi konusunun, bütün öteki konular gibi tartışılması gerekir. Bu konuda hangi düşünceyi öne sürerse sürsün insanların“faiz lobisi” gibi yaftalarla damgalanması son derecede yanlıştır. Faiz politikası bilimsel bir konudur ve tartışılması da o düzeyde yapılmalıdır.

Şimdi geliyorum konunun bir başka yanına. TCMB, son üç ay içinde yani TL’nin değer kaybetmeye ve enflasyonun yukarı doğru hareketlenmeye başlamasından sonra faizi artırdı mı artırmadı mı?

TCMB’nin işlemlerinde uyguladığı faizler şunlardır: (1) Bir haftalık repo faizi (5 Ağustos 2011’den beri yüzde 5,75’dir. Son üç ay içinde artmamıştır.) (2) Gecelik borç alma faizi (5 Ağustos 2011’den beri yüzde 5’tir. Son üç ay içinde artmamıştır.) Gecelik borç verme faizi (5 Ağustos 2011’de yüzde 9 olan bu faiz 21 Ekim 2011’de yüzde 12,50’ye yükseltilmiştir. Yani bu faiz son üç ay içinde artmıştır.) (3) Geç likidite penceresi faizi (17 Aralık 2010’da yüzde 12 olan bu faiz 21 Ekim 2011’de yüzde 15,5’a yükseltilmiştir. Yani son üç ay içinde geç likidite penceresinden borç verme faizi artırılmıştır.)

Demek ki TCMB borç verme işlemlerinde uyguladığı faizleri ciddi oranlarda artırmıştır. Benim görüşüm faizlerin artırılması gerektiğini savunanlarla da artırılmaması gerektiğini savunanlarla da paralel değildir. Ben, TCMB’nin faizleri zaten gerektirdiği kadar artırdığı kanısındayım.

Bütün yanılgı TCMB’nin repo faizini “politika faizi” olarak adlandırmasından ve buna bakan insanların faizin artırılmadığını düşünmesinden ibarettir. Özetle bu yanlış tartışma TCMB’nin siyasetçilerin baskısını aşabilmek için yarattığı illüzyonun bir sonucudur.

Yorumlar

  1. Çöl harekatı yaparken orman kamuflajı, orman harekatı yaparken kar kamuflaj kullanmamak gerek.Bir da hocam şu Merkezin döviz satışı..O dönemde çoğunlukla "Dünyadan kaynaklı bir sorunun dövize müdahale ile çözülemeyeceği" önermesi yapılıyordu.Şimdi buradan baktığımızda olan biten bana; müdahaleden çok "Merkez öngörüsü sayesinde iyi ve pahalı fiyattan talep edene, dolar satmasıymış ve olası bir likidite bolluğundan kaynaklanacak döviz giişine karşı bir miktar "TL biriktirmesiymiş" gibi geliyor..1,9 civarı sattıklarını yeri geldiğinde çok daha ucuza geri koymakla kalmayacak belki de 2-3 milyar doları da bedavaya getirecek..Hoş dünyadaki doların yarısının karşılıksız olduğuna inanıyorum..Bunu türev ve kaldıraçlı işlemlerle yaratılan paranın "Para tabanının ne kadar üstünde olduğu" açıklamalarıyla gördük zaten..Başka bir deyişle "Karşılıksız Para cinsinden Yatırım Yapılabilir Ülke notu alamamış olmamız beni sevindiriyor aslında.NOtumuz artmış olsa yeni kalpazanlar gelip o sahte dolarlarla hisselerimizi almak isteyecekler..Ben 100 000 endeksten 1 kuruş aşağı satmam..

    YanıtlaSil
  2. supper bir tesbit ve yazi tebrik eder ellerinize saglik derim; bakalim popilizm; illizyon memleketimizi nereye kadar tasiyacak; 1994/2001-2 gibi sert uyari olacak mi? saygilar

    YanıtlaSil
  3. Faiz lobisi gibi bir önermenin komikliği açık, fakat öte yandan ekonomik olarak üretken olmayan finansın son 30 yılda dünya ekonomisindeki öneminin artışı da gözden kaçmamalıdır. Finansallaşma, çok dar anlamıyla finansal aktörlerin, işlemlerin, hesapların vb. reel ekonominin önüne geçmesi, politika yapıcıların makroekonomiyi geleneksel politika araçlarıyla etkilemelerini oldukça zorlaştırmıştır. Bunun üzerinden artık makroekonomi sadece reel ekonomi ve finans arasında geleneksel etkileşimlerin olduğu bir sistem olarak değil, finansın reel ekonomiyi fazlasıyla etkileyebildiği, ve karşılıklı etkileşimlerin de daha önemli hale geldiği bir yapı içerisinde algılanmalıdır, ve buna uygun hareket edilmelidir.

    YanıtlaSil
  4. Bu biraz 70 li yıllarda dövizin merkez bankasındaki değeri ile tahtakale piyasasındaki değeri arasındaki farka benziyor.O zamanlarda da banka kuru tahta kaledeki kurdan daha azdı ve devletin rakkamsal döviz fiyatlandırması sokaktaki fiyattan farklılık arz ederdi.O da bir illüzyondu.Merkez bankasına bakan insanlar dövizin artmadığını zannederdi.Tarih tekerrürden ibarettir.MB sını taktir etmek lazım nasıl akıl edipte 70 yıllardaki devletin kur politikasını bugünki faiz politikasına adapte etmeyi başardılar...

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!