Büyüme Düşecek mi?

Geçtiğimiz hafta sonu Haziran ayına ilişkin sanayi üretimi endeks sayıları ve değişim oranları açıklandı. İlk çeyrekte, geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 5,3 artmış olan arındırılmış sanayi aylık üretimi, ikinci çeyrekte hız keserek yüzde 3,1’lik bir artış sergileyince ikinci çeyrek ekonomik büyümesine ilişkin endişeler arttı.
Sanayi üretimi, GSYH’nın dörtte birini oluşturduğu halde niçin bu kadar önemli? Çünkü tarım üretiminin payı yüzde 10’un altında ve hizmetler kesimi de sanayiye çok bağımlı. Aşağıda 2011 yılından itibaren gerçekleşen çeyrekler itibariyle sanayi üretimindeki büyümeyi ve ekonomideki büyümeyi (GSYH büyümesi) tablo halinde sunuyorum (Sanayi büyümesi oranları da GSYH büyümesi oranları da arındırılmış verilerdir.)

Dönemler
Sanayi Büyümesi (%)
GSYH Büyümesi (%)
2011
15,1
12,6

9,3
9,3

12,2
8,7

8,2
5,2
2012
2,2
2,5

4,2
3,1

3,2
1,7

2,7
1,3
2013
2,9
3,5

2,6
4,1

2,8
4,1

3,7
4,5
2014
5,3
4,4

3,2


Yukarıda sunduğum tabloda çeyrek dönemler itibariyle sanayi büyümesi ile GSYH büyümesi arasındaki korelasyon katsayısı 0,93 olarak bulunuyor. Yani bu iki değişken arasında çok güçlü doğru yönlü bir ilişki var demektir.  

Aşağıdaki grafik de bu ilişkiyi görsel olarak ortaya koyuyor:


Tablo ve grafiğe bakarak 2014 yılının ikinci çeyreğinde GSYH büyüme oranının 4’ün altında çıkacağını söylemek mümkün görünüyor. Bununla birlikte GSYH büyümesinin sadece sanayi üretimiyle değil diğer sektörlerin üretimiyle de ilişkili olduğunu göz önünde bulundurursak nokta tahmini yapabilmek için tarım ve hizmetler kesimi üretimlerine de bakmamız gerekecek. O nedenle bunu geçici bir tahmin olarak ortaya koyduğumu söylemeliyim. İlerleyen günlerde sözünü ettiğim veriler yayınlandıkça tahminimi nokta tahmin haline getirmem mümkün olacak.

Ek bilgi kutusu:
Korelasyon, iki değişken arasındaki doğrusal ilişkiyi açıklayan bir deyimdir. Korelasyon katsayısı denilen bir katsayı ile ölçülür. Bu katsayı -1 ile +1 arasında değişir. Katsayı; 0’a yaklaştıkça iki değişken arasındaki ilişki giderek zayıflar. Katsayı; -1’e yaklaştıkça iki değişken arasında ters yönlü ilişki, katsayı +1’e yaklaştıkça iki değişken arasında doğru yönlü ilişki güçleniyor demektir.


Yorumlar

  1. hocam elinize sağlık, bildiğim kadarıyla kişi başı gsyh 2013 de 10700 dolar civarındaydı.kur o günden bugüne % 20 arttı.bu durumda bizim dolar kişi başı na düşen gelirimiz dolar bazında düşmez mi ? yani 9000 doların altında bi rakama tekabül etmez mi ? bir de cari açığın gsyih oranı bu durum da artmaz mı borcumuz dolar olarak sabit ama gsyh dolar bazlı düşüyor ? ihracat artıyor oh ne güzel derken bu durum bizim çuvallamamıza sebeb olmaz mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşer tabii. Ama bir yandan da düşük de olsa büyüme var. O nedenle 10 bin dolar dolayında kalacağını tahmin ediyorum.
      Cari açık da düştüğü için oran artmıyor.
      Dövizin hızlı artması Türkiye ekonomisi için ciddi sorunlar yaratabilir.

      Sil
  2. 2013 büyüme rakamları biraz oynanmış gibi

    YanıtlaSil
  3. Mahfi bey bilgilendirmeniz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. verdiğiniz GSYH büyüme rakamları takvim etkisinden arındırılmamış rakamlar ancak sanayi üretim rakamları takvim etkisinden arındırılmış haliyle verilmiş. verilerde uyum olması açısından sanayi üretim rakamlarının da takvim etkisinden arındırılmamış seriden verilmesi gerekir. 2014 2. çeyrek sanayi üretimi artışı %3,2 değil de, takvim etkisinden arındırılmamış rakam olan %2,5 şeklinde yer alsa karşılaştırma yapılabilmesi açısından daha uygun olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ikisini de takvim etkisinden arındırılmış olarak yeniden yazdım.

      Sil
    2. 2011 ilk çeyreğinden itibaren takvim etkisinden arındırılmamış 2 serinin korelasyonu %96. sizin belirttiğiniz rakamdan daha güçlü bir korelasyon. her 2 seri de arındırılmamış haliyle yer alırsa okuyucuya daha faydalı olur diye düşünüyorum. neticede medyada veya başka bir yerde arındırılmamış büyüme rakamları yer alıyor ve haber oluyor.

      Sil
    3. Eskiden dediğiniz gibiydi ama bir yıldır artık sanayi üretiminde arındırılmış seri esas alınmaya başlandı.

      Sil
    4. gelecek ay büyüme rakamları açıklanıyor. medyada takvim etkisinden arındırılmamış verinin manşetlere çıkacağını göreceğiz. dolayısıyla arındırılmamış (manşet) büyüme rakamını tahmin etmek istiyorsak, yani asıl odak noktamız manşet büyümeyse arındırılmamış sanayi üretim verisini kullansak daha iyi olur gibi.

      Sil
  5. mahfi hocam, teşekkürler yazı için.
    eğer konu disina cikabilyorsak bi sorum olacak; ben iktisat 3. sinif öğrencisiyim. su ana kadar türkçe olarak hicbir iktisat kitabini begenmedim ama İngilizce kaynaklarda da eğitim sistemlerinde matematiksel iktisada çok yer vermedikleri için derslerimde kavrama eksikliği özellikle de formüllerin mantığını anlamada çok sıkıntı cekiyorum. derslerimde başarısız değilim ezberlerle hallediyorum ama tam manasıyla öğrenmek istiyorum. bana onerebileceginiz bi kitap var mi? (makro ve mikro alanlarinda)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Modern Makroekonomi güzel bir kitap. http://www.efilyayinevi.com/tr/urun/s/398/Modern+Makroekonomi/

      Sil
  6. selamlar ali babacan yiğit bulut anlaşmazlığını nasil yorumluyorsunuz ve paralelinde; bank asyanın kapatılmasi sıcak parayı kaçırır mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişilerle ilgili yorum yapmıyorum. Ben sistemle uğraşmayı seviyorum.
      Sıcak parayı kaçıracak çok neden var. Ama yüksek faizler yabancılar için hala çekici. Faizi mesela yüzde 4'e indirsek sıcak para diye bir şey kalmaz.

      Sil
  7. Dış ticaret açığının GSYH'ye oranı büyürken, GSYH'nin büyümesine sevinmek ne kadar doğru sizce?

    YanıtlaSil
  8. hocam ekonomik kriz hiç istenmeyen bir durum tabiki ama kriz çıkacak korkusuyla yaşamak daha kötü bir durum değil mi ? eğer yozlaşmış bir yapı varsa, sistem çalışanın hakkını vermiyorsa ve yapısal reformlar gerçekleşmiyorsa bir silkelenme gerekmez mi ? sonuç olarak her daralma döneminden sonra genişleme dönemi geliyor.Krizi belirtileri varsa bunu ötelemek durumu daha da derinleştirmez mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kriz iyi bir şey değildir. Binlerce insan işini kaybeder, para değersizleşir, yatırım yapılmaz olur. Yunanistan'ın hali ortada. Her krizden sonra mutlaka bir toparlanma olacağı da geçerli bir sav değil. Onun için krizi önlemek en iyisi. Daha iyisi bir an önce yapısal reformları yapmaya başlamak.

      Sil
  9. Hocam,sizi epeydir takip etmekteyiz. Evvela size bir şükran borcumuz var. Zira,böylesi analizleriniz bize hakikaten ışık tutuyor ve mevzuyu daha kolay idrak etmemizi sağlıyor. Ellerinize,emeğinize sağlık. Sizden bir ricamız var,müfettişlik mülakatına hazırlanıyoruz,hassaten 2014 yılı için genel bir analiz yapmanız mümkün müdür? Saygılar efendim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Pazartesi günü bu yolda bir yazı yayınlayacağım..

      Sil
  10. Hocam belki biraz hayali olacak ama en azından bazı şeyleri sınırda düşünerek konunun daha iyi kavranacağını düşünüyorum. Örneğin ekonomimizde varsayalım ki daha fazla yatırımın yapılıp üretimin ve ekonominin kapasitesinin artması adına faizlerin %1-2 seviyesine indirildiğini düşünelim bu senaryoyu baz alarak ekonominin geneli hakkında değerlendirmede bulunmak istiyorum yanlışım varsa düzeltirseniz sevinirim.
    1) faizler %1-2 seviyesine düşürüldüğünde borçlanmanın maliyeti azalacağından yapılmak istenen yatıırmlar artacak ve gerek tüketim mallarına gerekse yatırım mallarına,aramalarına olan talep artacak üretimin tüketime ayak uyduramayacağından dolayı sınırlıda olsa ülkede üretilen armalarının,yatırım mallarının fiyatları artacaktır bunun neticesinde yatırım yapmak isteyenler ülkede ki aramalları ve yatırım mallarının fiyatının artmasından dolayı ürettiği malları ucuza üretmek ve rekabet edebilmek için dışardan ithal edecektir cari açığımız artacak sonuç olarakta risklerimiz artacaktır .ayrıca yatırım malları ve makinalar dışardan sipariş edilse bile ülkede ki artan fiyatlar ücret zammı isteyen işçi sayısını artıracağından dolayı maliyetler yükselecek ve üretilen mallar yüksek fiyatla satılmak zorunda kalınacak böylece kimse de dışarda ucuz malar varken bu ürünleri tercih etmeyecktir.ayrıca artan fiyatlar bankalrın mevduat faizlerini yükselmesine sağlayacak bunun neticesinde de kredi faizleri yükselecek ve üretilen mallar alıcı bulamayacak ve tüketim bıçak gibi kesilerek iflaslar başlayacaktır. Yani yatırım için de makul bir faiz oranı vardır. çok düşük faiz oranının kendime göre risklerini sıralamaya çalıştım acaba mantık silsilesinde gördüğünüz bir hata var mı varsa düzeltirseniz sevinirim ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk aşamada bu dedikleriniz olabilir ama sonradan bu fiyat artışlarının çekiciliğiyle üretime girenler aramalı vesermaye malı üretimini artırır ve fiyatlar yine eski düzeyine iner. Yani sizin yaptığınız kısa vadeli analizdir, uzun vadede olaylar değişebilir.

      Sil
  11. Hocam enflasyona üretim ile tüketim arasında ki olumsuz fark diyoruz ve enflasyon azalınca otamatikmen faizlerde azalır diyoruz. Sonuç olarakta Türkiye'de enflasyon Yüksek olduğu için faizler Yüksek acaba bu sarmaldan kurtulabilmek adına arz eğrisinin sağa kayması mı gerekiyor?
    2) hocam Türkiye katma değeri Yüksek bazı teknoloji ürünlerini ithal etmek durumunda.gerekli teşvikler ve hibeler sağlanarak bunların dünya fiyatları ile rekabet edecek şekilde yurtiçinde üretilmesi cari açığı azaltır orasını anlıyorum. Peki aynı şekilde bu üretimlerin ülkemizde yapılması enflasyonu düşürür diyebilşrmiyiz sebeb olarakta arz eğrisinin sağa kaymasını gösterebilirmiyiz?
    3)yani enflasyon faiz sarmalından kurtulabilmek için yüksek teknolojili ürünler mi üretmek gerekiyor ? Burasını açıklarsanız sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Arz eğrisinin sağa kayması demek daha fazla üretim demektir dolayısıyla arzın bollaştığı yerde fiyatlar düşer, enflasyon geriler. Enflasyon düşüşünü de faizlerdeki düşüş izler.
      (2) Eğer dünyadan ithal ettiğimiz fiyatlardan daha ucuza içeride üretebiliyorsak düşürebilir.
      (3) Enflasyonu düşürmek için iki şeyden birisi gerekiyor (a) dünya fiyatlarının altında yerli üretim yapabilmek yani arzı arttırmak, (b) arzı arttırma olanağımız yoksa talebi düşürmek.

      Sil
  12. Hocam faizler düştüğünde talep arttığından ve üretim de talebe hemen karşılık veremediğinden fiyatlar artıyor acaba teknolojik bir değişikliğe imza atılsa ve aynı kaybaklarla kısa sürede daha fazla ürün üretilse enflasyon sorunundan kurtulamazmıyız yada en azından düşüremezmiyşz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorsunuz enflasyon fiyatlar genel düzeyindeki artıştır. Bir tane malda sağlanacak teknolojik değişimle o malı fazla üretilip fiyatının düşürülmesi enflasyonu düşürmez, sadece o malın fiyatını düşürür.

      Sil
  13. Hocam enflasyonu arzın talebe ayak uyduramaması şeklide tanımlıyoruz ve eğer arz talebe ayak uydurabilse fiyatlar yükselmez deniyor biraz düz mantık olcak ama aklıma takıldı madem arz talebe ayak uydurunca fiyatlar artmaz o zaman bütün sektörler daha fazla üretse bu sorun çözülemez mi? Acaba bütün sektörlerin üretimini artıramamasının önünde ki engel nedir ?izah edebilirseniz çok sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek çok nedeni var. Mesela tarımda havalar iyi gitmeyebilir. Elektronikte işi yapacak kalifiye eleman bulunamayabilir. Üreticiler fiyat düşmesin diye fazla üretmek istemiyor olabilir. Petrol fiyatları arttığı için ya da kurlar yükseldiği için üretim maliyetleri üretim artsa bile yükseliyor olabilir.

      Sil
  14. Sanayi üretimi ve GSYH büyümesi arasındaki korelasyonun yüksek olmasının nedeni, hizmetlerin de sanayi üretime + ithalata konu olan ürünler üzerinden "mal akımı" yöntemiyle dolaylı olarak hesaplanmasıdır. Mal akımı için kullanılan model de çok eskidir ve zayıf varsayımlar içermektedir. Bu konuda ilgili kurumun, siz akademisyenlerin de desteğiyle yeni çalışmalar yapması gerekmektedir.

    YanıtlaSil
  15. 2014 ilk çeyrekte amerikan ekonomisinde sanayi üretimi yıllık bazda %3'ün üzerinde artmasına rağmen (kaynak: federalreserve.gov) ekonomi %2,1 daralmıştı. bu çelişkili gibi görünen durumu sosyal medyada takip ettiğim bir amerikalı ekonomiste sormuştum. cevap olarak, sanayi üretim verisinin sadece bir anket olduğunu, gdp verisinin ise çok çok daha geniş bir havuzdan toplandığını yazmıştı. türkiyede sanayi üretimiyle büyüme arasında çok yüksek bir korelasyonun varlığından söz ettiğimde ise türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde bunun sıklıkla rastlanan bir durum olduğunu, %90 üzeri korelasyonlara şüpheyle yaklaşmak gerektiğini, istatistik bürosunun işin kolayına kaçma ihtimalinin yüksek olduğunu söylemişti. amerikalı ekonomistin dediği gibi türkiyedeki büyüme verilerine şüpheyle yaklaşmak mı gerekir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence büyüme oranlarına şüpheli yaklaşmak yerine ABD ile Türkiye arasındaki koşul farklılıklarına bakmak gerekir.

      Sil
    2. Çok doğru bir degerlendirme. İstatistik bürosu işin kolayına kaçmakta ve tüm hizmetleri ve inşaatı sanayi üretime konu ürünler üzerinden mal akımıyla hesaplamaktadır.

      Sil
  16. hocam merhaba. birinci sorum milli gelir üretim yöntemiyle hesaplanırken inşaat sanayinin içinde yer alıyor değil mi hocam. sektörler hizmet sanayi ve tarım şeklinde değil mi
    ikinci sorum hocam merkez bankası politika ya da 1 haftalık repo ya da geç likidite faizini türk lirası üzerinden veriyor değil mi. herhangi bir döviz üzerinden de faiz veriyor mu. saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır inşaat ayrı bir sektör olarak hesaplanıyor.
      TCMB TL üzerinden faiz veriyor.

      Sil
  17. hocam siz kendinizi iktisatçı olarak mı yoksa ekonomist olarak mı görüyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de aynı şey. İktisatçı arapçası ekonomist ingilizceden (economist) çevrilmiş hali.
      Ben bilim dalına ekonomi, bu alandaki bilim adamlarına iktisatçı demeyi tercih ediyorum.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!