Türkiye Ekonomisinin Son 11 Yılı ve BRICS

Yıllar itibariyle makro göstergelerdeki değişim
Türkiye’de tek parti iktidarının gerçekleştiği 2003 yılsonundan bugüne kadar geçen 11 yılda en önemli 5 makroekonomik göstergedeki gelişmeleri aşağıdaki tabloda gösteriyorum (bütün değerler % olarak okunmalı. 2002 yılsonu değerleri, karşılaştırma amaçlı konulmuştur.) 


Yıllar
Büyüme
İşsizlik
Enflasyon
Bütçe Dengesi
Cari Denge)
2002
6,2
10,8
29,8
-11,2
-0,3
2003
5,3
11,0
18,4
-8,8
-2,5
2004
9,4
10,8
9,3
-5,4
-3,7
2005
8,4
9,5
7,7
-1,5
-4,6
2006
6,9
9,1
9,6
-0,5
-6,1
2007
4,7
9,2
8,4
-1,6
-5,9
2008
0,7
10,0
10,1
-1,8
-5,7
2009
-4,7
13,0
6,5
-5,5
-2,2
2010
9,2
11,2
6,4
-3,6
-6,2
2011
8,8
9,2
10,5
-1,3
-9,7
2012
2,2
8,4
6,2
-2,0
-6,0
2013
4,0
9,1
7,4
-1,2
-7,9
03 – 13 Ortalama
5,0
10,0
9,1
-3,0
-5,5

Bu tabloya baktığımızda Türkiye’nin iki alanda net başarısı görülebiliyor. Enflasyon ve bütçe dengesi. Enflasyondaki başarının temelinde de bütçedeki başarı yatıyor. Bütçe açığı düştükçe enflasyon düşmüş bulunuyor. Büyüme ortalama olarak başarılı sayılır. Çünkü Türkiye’nin potansiyel büyüme oranı olan yüzde 5’lik ortalamaya denk geliyor. Bunlara karşılık işsizlik ve cari dengede başarısızlık söz konusu.  

Tablonun belki de en önemli yönü başarılı olunan enflasyonda kesin başarı sayılabilecek yüzde 5 oranının altındaki noktalara bir türlü gelinememiş olması.  

BRIC ülkeleriyle karşılaştırma
Aşağıda, 2003 – 2013 yılları arasındaki 11 yıllık sürede aynı göstergeleri BRIC ülkeleriyle (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) karşılaştırmalı olarak sunuyorum (bütün değer % olarak okunmalı.) Burada söz konusu 11 yılın ortalama değerleri esas alınmış bulunuyor. 

2003 - 13 Ortalamaları
Yıllar
Büyüme
İşsizlik
Enflasyon
Bütçe Dengesi
Cari Denge
Türkiye
5,0
10,0
9,1
-3,0
-5,5
Brezilya
3,4
8,7
6,4
-3,2
-0,8
Rusya
4,4
7,1
10,0
2,3
6,6
Hindistan
3,4
5,2 (*)
7,4
-8,9
-1,5
Çin
10,1
2,7
2,7
-0,7
4,9
Güney Afrika
3,4
24,6
5,4
-2,2
-4,2

Ülkeler arası sıralama
Aşağıdaki tabloda da bu ülkeleri en iyiden en kötüye sıralayarak sunuyorum. Her bir kategoriyi eşit ağırlıkta (ülkeler toplamı 21 puan edecek biçimde) ele alıyorum. Her bir kategorideki en iyi durumdaki ülkeye 6, en kötü durumdaki ülkeye 1 puan vererek bunları toplarsak Çin 28 puan, Rusya 21 puan, Brezilya 16 puan, Hindistan 14 puan, Güney Afrika 13 puan, Türkiye 13 puan toplamış oluyor.

Sıralama
1
2
3
4
5
6
Büyüme
Çin (6)
Türkiye (5)
Rusya (4)
Brezilya (2)
Hindistan (2)
G.Afrika (2)
İşsizlik
Çin (6)
Hindistan (5)
Rusya (4)
Brezilya (3)
Türkiye (2)
G.Afrika (1)
Enflasyon
Çin (6)
Brezilya (5)
G.Afrika (4)
Hindistan (3)
Türkiye (2)
Rusya (1)
Bütçe Den
Rusya (6)
Çin (5)
G.Afrika (4)
Türkiye (3)
Brezilya (2)
Hindistan (1)
Cari Denge
Rusya (6)
Çin (5)
Brezilya (4)
Hindistan (3)
G.Afrika (2)
Türkiye (1)

(Not: Büyüme oranı Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika’da aynı (yüzde 3,4) çıktığı için bu üç ülkeye de 2'şer puan verdim.)

Tablo bize Çin’in açık ara üstünlüğünü gösteriyor. Çin’den sonra bu dönemin en başarılı ekonomisi olarak Rusya çıkıyor. Türkiye, bu dönemde BRIC ülkelerinin gerisinde kalmış görünüyor.

Bundan sonrası
Türkiye, burada konu ettiğimiz 11 yıllık sürede kişi başına gelir düzeyinde 10 bin doların üzerine çıkmayı başarmıştır. Ne var ki bu düzeyde 6 yıldır duruyor ve ileri gidemiyor. Tıpkı enflasyonu büyük başarıyla çift haneli enflasyondan tek haneye indirip bir türlü yüzde 5 düzeyine getiremediği gibi kişi başına geliri de yukarı götüremiyor. Bu düzeye orta gelir tuzağı deniyor. Buradan öteye gidebilmenin yolu yapısal reformlardan geçiyor.

Krizlerin zorunlu kıldığı düzenlemeler dışında yapısal reformlara girişemeyen Türkiye bakalım bundan sonra bu reformları yapabilecek mi? Eğer yapabilirse daha ileri gidebilir, yapamazsa geçmişte olduğu gibi geldiği noktada takılıp kalabilir.

________________________________________________________
Yazıda değinilen yapısal reformların en önemlilerinin neler olduğu konusunda şu yazıma bakılabilir:
(http://www.mahfiegilmez.com/2014/03/yapsal-reformlar-rehberi.html)

Tablolardaki veriler için kaynak: Kaynak: IMF, WEO 2014 April. http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2014/01/weodata/index.aspx

(*) Hindistan’da işsizlik oranı verisi IMF veri setinde bulunmuyor. Bu oranı tradingeconomics’den aldım.
http://www.tradingeconomics.com/india/unemployment-rate

Yorumlar

  1. Mobilden girenler icin yazilariniza zoom in/out ozelligi konursa guzel olur.
    Sagda /solda kalan veriye ulasmak icin ekran kaydirildiginda onceki/sonraki sayfaya geciyor.
    Tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun çözümünü araştıracağım.

      Sil
    2. aynı problemi yaşayan biri olarak ufak bir çözüm önereyim, sağdaki/soldaki verileri görmek için tek parmağınızla değil de iki parmağınızla kaydırma yaparsanız diğer sayfalara geçmez, verileri görebilirsiniz.

      Bu konularda bize bakış açısı kazandırdığınız için teşekkür ederim Mahfi Hocam, umarım bunlar farkedilir ve daha iyi koşullarda yaşamaya başlarız.

      Sil
  2. Sayın hocam, bütçe dengesindeki başarının sebebi nedir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mevcut birikimi nakte çevirmek. Özelleştirmeler, kamu arsalarının satışı, doalylı vergilerin artırılması (ÖTV gibi), cari açığın yüksek seyretmesi (cari açık yüksek olunca ithalat o yüksek olunca da ithalattan alınan KDV gibi vergiler yükseliyor.)

      Sil
  3. Ustad oncelikle teşekkür ederim. Tarafsız bir yazı olmuş.

    Aslında ülkemizde son 11 yılda gerçekleşen ortalama %5 büyümenin nasıl olduğu da önem arzediyor. Çin gibi üretim ile değil tüketimle,AVM'ler ile konut ile büyüme gerçekleşti daha çok.

    Dünyada ve ülkemizde olan bol likiditeyi malesef iyi değerlendiremedik. Libor %5 lerden 0,5 e indi. Abd de yapılacak faiz arttırımı ile ülkemizden söz konusu sıcak para gidecektir. Libor tekrar yükselecek buna bağlı olarak da ülkemizde faiz oranlarının ciddi oranda yükseleceğini düşünüyorum. Ülkemiz 2001 deki %0,3'lük cari açık yerine %5-6'lık cari açık için fon arayacaktır. Ülkemizin daha fazla fon ihtiyacının olması demek daha fazla faiz arttırması/ödemesi demektir.

    Yüksek faizli bir ortamda ise hem tüketim düşer hemde yatırımlar düşer. Konut balonu patlar. Ülke ciddi anlamda küçülür. Malesef özelleştirmeler yapılarak ülke kaynakları da tükenmiştir. Yatırımlar için tekrar IMF'nin kapısını çalmak zorunda olacağız.

    Önümüzdeki seçimler dolayısıyla oluşan politik risk ve ekonominin yiğit buluta emanet edilmesinin konuşulduğu bu ortamda ve yukarıda saydığım sebepler yüzünden ülkemizde ciddi bir krizin kapıda beklediğini düşünüyorum. Bilmiyorum hocam çok mu karamsar ve olayları yanlış mı yorumluyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Ben karamsar değil, gerçekçi buldum yorumunuzu.
      Yıkılmazmış gibi göründüğü dönem bir sistem için en tehlikeli dönemdir. Osmanlı'nın çöküşü, gücünün zirvesinde göründüğü Kanuni döneminde başlamıştır. Kendisini o kadar güçlü görmüştür ki bol keseden kapitülasyonlar dağıtmaktan çekinmemiştir.

      Sil
  4. hocam konu ile alakası yok ama kısa bir sorum olacak; hocam bir ekonomide genel olarak üretim düzeyi belirli bir teknoloji altında sermaye stoku ve emek tarafından belirlendiğini düşünürsek buna dayanarak şunu sormak istiyorum;
    eğer bir ülkede belirli sermaye stoku altında toplam arz toplam talebe cevap veremiyorsa fiyatlar yükselir diyoruz acaba fiyatların yükseldiği böyle bir durumda firmalar bu fiyat artışını da fırsat bilerek bu olağandan fazla olan talep artışını karşılamak için dışardan sermaye malları,aramalı,makina v.s ithal ederek arzı artırmak suretiyle fiyatlarda düşüş sağlayabilir mi?ekonomik açıdan mümkünmüdür?
    2)hocam toplam talep arzı aştığında fiyatlar artar diyoruz bu fiyat artışı sonucunda bazı girdilerin ve ücretlerinde fiyatı artacaktır.böyle bir durumda firmalar acaba girdi fiyatları ve ücretin maliyeti arttığından, buna arzı kısarak mı yanıt verecektir?yoksa talebin arzı aşması neticesinde artan fiyatlar firmaları uyararak daha fazla kar sağlamak açısından dışardan sermaye malı ithal ederek üretimini artırması sonucunu mu doğruracaktır? işin içinden çıkamadım
    3)kitaplarda talebin arzı aşması neticesinde fiyatlar artar ve artan fiyatlarda gerek girdi fiyatlarında ki artış gerekse de ücret maliyetinin artmasına sebeb olarak arzı kısar ve fiyatlar biraz daha yükselir demektedir.ancak şu da olamaz mı hocam artan fiyatlar firmaların kar etme dürtüsünü uyararak dışardan üretimlerini daha da artıracak makine,aramalı v.s ithal ederek arzı artıramazlar mı? hangisi daha ağır basar izah ederseniz sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Bu dediğiniz ekonomik açıdan mümkündür ama üretimin bu yolla arttırılması kısa sürede olmaz. Bu bir yatırım işidir ve zaman ister.
      (2) Her iki durum da geçerli olabilir. Bazı firmalar bu duruma arzı kısarak bazıları ise yeni üretim imkanları yaratıp arzı arttırarak cevap verirler. Yani firmalar kendi durumuna göre hareket eder, toplu bir hareket ancak bir kartel anlaşması veya büyük bir tesadüf sonucu olabilir.
      (3) Evet olabilir. Yukarıda da dediğim gibi ekonominin içinde bulunduğu koşullara göre birisi ağır basabilir. Eğer yatırımcılar ekonominin geleceğini pek parlak görmüyorlarsa üretimi kısarak fiyatları arttırır, eğer tam tersine ekonominin geleceğini parlak görüyorlarsa üretimi artırırlar.

      Sil
  5. Mahfi bey emeginiz için teşekkürler. Birşey sormak istiyorum bütçe dengesindeki düzelmenin enflasyona etkisini acarmisiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Bütçe açığının büyümesi yeterince vergi toplanmadığının ya da toplanan vergiden fazla harcama yapıldığının işaretidir. Eğer kamu kesimi, bütçe açığını düşürmek için daha fazla vergi toplamaya başlarsa özel kesimin harcamasını kısar bu da talebi ve dolayısıyla enflasyonu düşürür. Eğer kamu kesimi bütçe açığını düşürmek için harcamalarını kısarsa bu özel kesimin eline eskisinden daha az para geçmesine yol açar. Sonuçta talep düşer, enflasyon da gerilemeye başlar.

      Sil
  6. hocam yaklaşan bu cisimle ne zaman yüzleşiriz. tahmininiz var mı? saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet GORA filminde "Komutan Logar bir cisim yaklaşıyor efendim" diyen adamın dediği gibi bir cisim yaklaşıyor diyorsunuz. Güzel benzetme. Genellikle, geçmiş deneyimlerden bilebildiğim kadarıyla Türk toplumu bu tür yüzleşmeleri cisim çarptıktan sonra yapabiliyor. Bu aslında sadece bizim sorunumuz değil. Eğitimde bilim dışı bir eğitimi tercih etmiş bütün toplumların sorunu.

      Sil
  7. Hocam ben 17 yaşında bir lise öğrencisiyim ve ekonomiye büyük ilgi duyuyorum. Kolay Ekonomi kitabınızi zevkle okudum ve cok yararlı olduğunu düşünüyorum. Yazılarınız o kadar açık ve anlaşılırki, diger kaynaklardaki ağır ekonomik terminolojinin olmaması bizim gibi meraklı gençlerin de kolaylıkla anlatabilmelerini sağlıyor. Emekleriniz için ve özellikle bu yararlı yazi için size teşekkür ediyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Bir yararım oluyorsa ne mutlu bana.

      Sil
  8. son 11 sene diger ulkelerin ic siyaseti de bizimki kadar atesli, bizimki kadar calkantili mi gecti acaba? yasanan onca seye donup bakinca bu kadar sorumsuz, bu kadar gelisiguzel yapilan bi muhalefetle ekonominin raydan cikmamis olusuna sasip kaliyor insan asil. yapisal reformlari yapmamanin mevcut duzen icinde hukumete oyle cok da ciddi siyasi bi bedeli olmuyor. cunku ortada hukumeti bu konuda zorlayan, bu reformlari yapmadigi taktirde iktidari kaybedecegi bi muhalefet yok, ustelik riskli. diger taraftan ahbab cavus kapitalizmi yapmak bu kaygan zeminde siyaseten ayakta kalabilmek icin cok daha guvenli, o yuzden mantikli da aslina bakilirsa. muhalefet siyasette citayi daha yuksege koyabilse hukumet daha fazlasini yapmak durumunda kalir, ama halihazirda turkiye'de muhalefetin hali icler acisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diğerlerinin son 11 yılı da bizimkine benzer bir siyasal düzende geçmiş görünüyor. Elbette farklılıklar var ama hepsinde birçok çalkantı yaşanmış durumda.
      Bana sorarsanız konu muhalefetin durumundan çok hepimizin sorumluluğu altında. Çünkü dünyada hiç bir sistem ahbap çavuş kapitalizmiyle uzun süre gidememiş görünüyor.

      Sil
  9. Hocam elinize sağlık. Eğitimle başlayan bir düzeltmeye şimdi başlasak kaç yıl sonra meyvelerini toplarız? Güney kore gibi ülkelerde bu (lig değiştirme, orta gelir tuzağından çıkma) kaç yıl sürmüştür? Şimdiden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kabaca 30 yıl kadar sürüyor. Yani bir kuşak. Biz bu konuyu konuşmaya 1980'lerde başladık. Yani kabac 30 yıl oldu. Konuşacağımıza yola çıksaydık şimdi Kore ile aynı gelir düzeyindeydik. Yıl 2014 biz hala yapısal reformların neler olduğunu ve nasıl yapılması gerektiğini tartışıyoruz.

      Sil
  10. Hocam, bütçe dengesinin sağlanması enflasyonu düşürücü bir etki yapıyorsa tersten düşündüğümüz zaman da bütçedeki açıkların enflasyonu yükseltici etki yapması gerekir. Bu yükseltici etkinin sebebi kamunun açıklarını kapatması için sürekli borçlanması ve giderek bu borçlanmanın maliyetinin artması olabilir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aynen öyle olur. Yani bütçe açık verince kamu borçlanması artar, harcamalar kısılamadıkça enflasyon artar, bu borçlanmanın artmasına yol açar, borçlanma arttıkça faiz yükselir ve sonuçta borç maliyeti artar. Bazen borçlanmaya başvurmayan kamu kesimi MB'ye karşılıksız para bastırıp oradan borç alır. Bu da enflasyonu artırır. Çünkü para arzı çoğalır. 2000'ler öncesi Türkiye'de enflasyon bu nedenle artıyor ve ardından faizler de artıyordu. Kamu daha da çok borçlanmak zorunda kalıyor enflasyon tekrar artıyordu. Kısır döngü.

      Sil
  11. hocam yazınız için kendi adıma teşekkür ederim çok güzel bir karşılaştırma olmuş.
    ülkelerin büyüme ve enflasyon arasında ki ilişkiye dayanarak bir soru sormak istiyorum.bildiğimiz gibi büyümenin arkasında yatan en büyük etken taleptir ve talep olduğu müddetçe büyüme mümkün olmaktadır. çin'in ekonomik göstergesine baktığımızda büyüme %10 ve hatta bu büyümeye kaynaklık eden bir etkende cari fazla verilmesidir. yani içeride ve dışarda ki talep çok yüksek ki büyüme %10 olmuştur. fakat bu büyümenin ardında ki talep, enflasyonun artmasına sadece %2.7 lik bir katkı yapmıştır.aynı şekilde türkiyeye baktığımızda çine göre daha düşük bir büyüme(%5 gibi) daha yüksek bir enflasyona sebeb olmaktadır.(çinin malları gibi türkiyenin malları dışarda çok fazla rağbet görmemesine rağmen) kısaca sorum şudur ki türkiyede çin kadar talep artışı olmamasına rağmen enflasyon neden daha yüksektir? neden çinde bu kadar yüksek talep artışı olmasına rağmen türkiyenin enflasyonundan daha yüksektir?acaba çinin piyasası daha geniş olup firma sayısıda fazla olduğundan mı bu talep karşısında enflasyon türkiyede ki kadar değildir?
    2)hocam tam emin olamadım ama çinde daha yüksek talep olmasına rağmen türkiyenin daha fazla enflayona sahip olmasının arkasında yatan sebeb acaba türkiyenin üretimde kullandığı girdilerin fiyatlarında artış olmasından mı çine göre daha yüksek enflasyona sahiptir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      (1) Çin ürettiğinin büyük çoğunluğunu dışarıya satmaktadır. İçeride talep o kadar yüksek değildir. Tasarruf oranının çok yüksek olması (% 50'ler) bunun göstergesidir. Türkiye'de ise iç talep yüksektir (tasarruf oranı % 13' dolayında) Enflasyonu artıran şey iç taleptir. İhracatın enflasyona etkisi genelde nötrdür.
      (2) Bunun da etkisi var. Türkiye üretimde daha fazla ithal mal kullanıyor.

      Sil
  12. Hocam;Rusya ile Mısır arasındaki serbest ticaret anlaşması hakkındaki yorumunuz nedir?

    YanıtlaSil
  13. "Türkiye, burada konu ettiğimiz 11 yıllık sürede kişi başına gelir düzeyinde 10 bin doların üzerine çıkmayı başarmıştır. Ne var ki bu düzeyde 6 yıldır duruyor ve ileri gidemiyor. Tıpkı enflasyonu büyük başarıyla çift haneli enflasyondan tek haneye indirip bir türlü yüzde 5 düzeyine getiremediği gibi kişi başına geliri de yukarı götüremiyor." ah Başçı ah :)

    YanıtlaSil
  14. Sayin Hocam,
    Neden karsilastirmanizi neden son 11 yil olarak donemsellestirdiniz? Turkiye 2001 krizinin getirdigi ekonomik daralma sonrasinda elbette--her krizden cikan ekonomi gibi--bir sicrama yapmisti. Eger donemsellestirmeyi son 15 yil icin yapsaydiniz ya da mukayeseyi kriz sonrasi toparlanmanin ardindan baslatsaydiniz herhalde puanimiz cok daha dusuk olurdu, oyle degil mi? (Turkce olmayan bir klavyeyle yazmak zorundayim, kusura bakmayin.)
    Ellerinize saglik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir önceki 11 yılı ayrıca ele aldım. 1992 -2002 arası bundan farklı değil. Onu da yazacağım.

      Sil
  15. 2002 sonrası Türkiye ekonomisinin büyümesinde finans kaynakları sizce nelerdir? en önemlisi olarak uluslararası likidite bolluğu dillerden düşmemekte, sizce de bu kaynağın büyümedeki rolü denildiği kadar var mı? teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!