Türkiye Ekonomisinin Özeti: 2002 - 2014
Türkiye ekonomisinin 2002 - 2014 arasındaki görünümünü iki tablo ile
yorumsuz olarak ortaya koyalım.
2002
|
2003
|
2004
|
2005
|
2006
|
2007
|
2008
|
|
Enflasyon
|
29,8
|
18,4
|
9,3
|
7,7
|
9,6
|
8,4
|
10,1
|
Faiz
|
63,9
|
46,4
|
24,8
|
16,1
|
18,0
|
18,4
|
19,2
|
Büyüme
|
6,2
|
5,3
|
9,4
|
8,4
|
6,9
|
4,7
|
0,7
|
İşsizlik
|
10,8
|
11,0
|
10,8
|
10,6
|
10,2
|
10,3
|
11,0
|
Bütçe
Dengesi/GSYH
|
-11,2
|
-8,8
|
-5,4
|
-1,5
|
-0,5
|
-1,6
|
-1,8
|
Cari
Denge /GSYH
|
-0,3
|
-2,5
|
-3,7
|
-4,5
|
-6,0
|
-5,8
|
-5,4
|
2009
|
2010
|
2011
|
2012
|
2013
|
2014
|
||
Enflasyon
|
6,5
|
6,4
|
10,5
|
6,2
|
7,4
|
8,2
|
Gerçek
|
Faiz
|
11,7
|
8,5
|
8,7
|
6,4
|
10,1
|
8,0
|
Gerçek
|
Büyüme
|
-4,7
|
9,2
|
8,8
|
2,2
|
4,0
|
3,0
|
Tahmin
|
İşsizlik
|
14,0
|
11,9
|
9,8
|
9,2
|
10,0
|
10,5
|
Tahmin
|
Bütçe
Dengesi/GSYH
|
-5,5
|
-3,6
|
-1,3
|
-2,2
|
-1,2
|
-1,0
|
Tahmin
|
Cari
Denge/GSYH
|
-2,0
|
-6,2
|
-9,7
|
-6,1
|
-7,4
|
-5,6
|
Tahmin
|
2014 yılı için enflasyon ve faiz dışındaki göstergeler tahmindir.
Buna göre 2002 ile 2014 arasında Türkiye ekonomisinin yıllar itibariyle durumu
şöyle ortaya çıkıyor.
Yıllar
|
Ekonomik Durumun Özeti
|
Açıklama
|
2002
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 6,2) + Enflasyon (%
29,8)
|
2003
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 5,3) + Enflasyon (%
18,4)
|
2004
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 9,4) + Enflasyon (%
9,3)
|
2005
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 8,4) + Enflasyon (%
7,7)
|
2006
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 6,9) + Enflasyon (%
9,6)
|
2007
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 4,7) + Enflasyon (%
8,4)
|
2008
|
Stagflasyon
|
Büyüme (% 0,7) + Enflasyon (%
10,1)
|
2009
|
Slumpflasyon
|
Küçülme % - 4,7) + Enflasyon
(6,5)
|
2010
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 9,2) + Enflasyon (%
6,4)
|
2011
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 8,8) + Enflasyon (%
10,5)
|
2012
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 2,2) + Enflasyon (%
6,2)
|
2013
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 4,0) + Enflasyon (%
7,4)
|
2014
|
Enflasyonlu Büyüme
|
Büyüme (% 3,0) + Enflasyon (%
8,2)
|
Tanımlar:
Enflasyon:
Fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artmasıdır.
Büyüme: GSYH’nın
bir önceki döneme göre reel olarak artış oranıdır.
Stagflasyon: GSYH
büyümesinin durmasına karşılık enflasyonun devam etmesi olgusudur. (2008
yılındaki yüzde 0,7’lik büyüme durgunluk olarak alınmıştır.)
Slumpflasyon:
GSYH’nın küçülmesine karşılık enflasyon oluşması halidir.
hocam mülakatta kırmızı kravat sizce uygun mudur?
YanıtlaSilBeyaz çorap giymeyin de ne giyerseniz giyin.
SilHocam Büyüme mi Enflasyon mu?...
YanıtlaSilSoru doğru olmamış. Büyüme genellikle enflasyonla birlikte oluyor. Onun için soru büyüme mi düşük enflasyon mu şeklinde olmalıydı. Bence düşük enflasyon.
SilJoseph E.Stiglitz, Eşitsizliğin Bedeli kitabında özetle diyor ki: Mevzuubahis büyüme ve istihdam artışı ise azıcık enflasyondan zarar gelmez. Düşük enflasyon en çok tahvil sahiplerine yarar.
SilHocam, petroldeki düşüşe rağmen 3 kuruşluk zam nasıl açıklanır? Vardır herhalde bir açıklaması..
YanıtlaSilDolardaki yükselişle.
SilMerhaba hocam, tabloya baktığımızda aslında en iyi gelişmeler enflasyon ve faiz oranlarında olduğunu görüyoruz. Enflasyonun 2002'de yüzde 28' gibi yüksek olması para politikasının etkin bir şekilde yönetilemediğini -para arzının ekonominin uzun dönem büyüme hızından fazla arttığını- söyleyebilir miyiz? ikinci olarak, şuan Türkiye'de 'enflasyon ataleti'den bahsedebilir miyiz. Para politikası ile yönetilemeyen, daha çok yapısal reporm(cari açık, vergi politikası vb.) gerektiren bir sorun olduğunu düşünüyor musunuz.
YanıtlaSilEvet 2009'a kadar enflasyonla mücadele çok başarılı, sonrası başarılı değil. Ama zaten asıl zorluk enflasyonu yüzde 5'in altına indirebilmek.
SilPara arzı artışı çok etkili.
Kesinlikle aynı kanıdayım. Para politikasına ek olarak yapısal reformlar yapılmadan enflasyonu yüzde 5'in altına düşürüp orada tutabilmek bence mümkün görünmüyor.
Sn Hocam, Dış ticaret açığı ile Cari açık arasındaki fark neyden kaynaklanıyor, dış ticaret -45 mia ken cari açık -30 mia larda gözüküyor.
YanıtlaSilHatırladığım kadarı ile hizmet gelirleri ve hata noksan kalemi ile alakalı. Yanlışım varsa eminim Mahfi bey düzeltir.
SilDışticaret dengesi ihracat ithalat farkından oluşuyor. Buradan cari dengeye geçerken işin içine hizmet gelirleri (turizm, taşımacılık, sigortacılık vb) giriyor. Türkiye'nin bu tür hizmet gelirleri pozitif olduğu için dışticaret açığının eksisini düşürüp cari açığın dt açığından küçük olmasını sağlıyor.
SilÜstat,
SilNet hata noksan kalemi de cari hesaba etki yapmıyor mu?
Net Hata ve Noksan kalemi cari açığın oluşumuna değil finansmanına etki yapıyor.
SilHaklısınız, teşekkür ederim.
SilHocam peki büyüme mi düşük cari açık mı?
YanıtlaSilBu soruyu anlayamadım.
SilHocam eksi reel faiz bizim gibi tasarruf ozurlu ekonomiler icin ne kadar surdurulebilinir? Mevcut durum (dusuk faiz) kredilerle ekonomiye gercekten katki sagliyor mu yoksa emlak balonuna dogru gidisi iyice hizlandiriyor mu?
YanıtlaSilNegatif reel faizi sürdürmemiz mümkün değil. Bu tasarruf oranıyla işi sürdüremeyiz.
SilDüşük faiz bizi gereksiz yatırımlarla büyümeye ve balon yaratmaya sürüklüyor.
peki bu balon kriz yaratır mı?
SilYaratabilir
Silhocam faiz yıllık ortalama gösterge faiz mi göstermiş olduğunuz? ortalama politika faizi değil değil mi?
YanıtlaSilHepsi yılsonu değerleri.
SilHocam büyüme rakamları üzerinden bir ülkenin performansını ölçmek bana çok mantıklı gelmiyor. Gerçekleri daha gözler önüne seren baska gösergeler yok mudur?
YanıtlaSilBaşlıca göstergeleri yazarak bakıyoruz o nedenle.
SilHocam sizce normal bir ekonomik perspektifte bir ekonominin buyume issizlik butce dengesi cari dengesi enflasyonu nasil olmalidir?
YanıtlaSilBen ziyadesiyle sunayim Buyume( Gelismis bir ulke icin; 2.8 Gelismekte olan bir ulke icin ; 5.8) Enflasyon ;2 Issizlik;%1 Butce ; + deger cari denge; + pozitif deger
Her ülkenin potansiyeli ve yapısı farklı olduğu için standart ölçüler yazmak mümkün değil.
SilTürkiye için ideal olan bence: büyüme yüzde 5, enflasyon yüzde 3 - 4, işsizlik yüzde 8, bütçe açığı yüzde 2 - 3, cari açık yüzde 3.
Hocam analiziniz için çok teşekkürler...
YanıtlaSilTahvilin kapitalizasyonu ne anlama geliyor hocam bir kaç yerde karşıma çıktı ancak açıklamasını bulamadım..
Şimdiden teşekkürler
Buraya bir bakın isterseniz: http://www.emektd.com.tr/Images/Uploads/Files/0712131157_anaparayadonuskapitalizasyonorani.pdf
SilDüşük enflasyon biraz idealist iktisatçı tanımına denk geliyor artık hocam.Kısa vadede zor olsa da en azından orta vadede bunu öngörüyor musunuz? Gerçi cevabınızı tahmin edebiliyorum ama :)
YanıtlaSilTürkiye için zor.
SilDaha doğrusu o düzeye inse bile orada kalmasını sağlamak zor.
SilHocam sizce MB'nin ilk çeyrekte faiz indirimine ya da artırımına gidebilme ihtimalinden hangisi daha fazla?
YanıtlaSilBugünkü görünüm Ocak ayında faiz indireceğini gösteriyor.
SilPeki hocam nihai tüketici olarak;ilavetende gorüp,geçirip tecrübe eden birisi olarak Bankalar kredilerde ne kadar puanı yine ne kadar zaman sonra yansıtırlar??Bana kalırsa kurus koklatmayacaklar..Hadi beni geçtim ihracat kredilerinde bi güzellik yapsalar.2015 için 6,50 politika faizi beklentinize bende katılıyorum.Saygılar hocam
SilHocam Avrupa ve ABD tarafından dışlanan Rusya denize düşenin yılana sarıldığı gibi artık Çin'e mi muhtaç?
YanıtlaSilÇin ile yakınlaşması artıyor. Çin, Rusya'ya yardım önerdi.
SilHocam analizin için tesekkürler bir sorum olacaktı.
YanıtlaSilTürkiye dolaysız vergiler üzerinden AB ülkelerinde olduğu gibi neden çok kesinti yapmıyor ? Yatırım azalmasın diye olabilir mi misal ?
Teşekkürler.
SilDolaysız vergileri toplamak zor, dolaylıları toplamak kolay. Türkiye kolay yolu seçiyor. Adaletsiz ama kolay.
Hocam, 29 yaşında genç beyaz yakalı profosyonelim. Yüksek enflasyon beni birikim yapmak yerine para harcamaya yöneltiyor. Genelde birikimimi Doğu Avrupa'ya seyahat ederek harcıyorum. Kendimi birikim yapmaya nasıl yönlendirebilirim?
YanıtlaSilBES'e girebilirsiniz mesela.
Silhocam merhabalar;
YanıtlaSiltablodaki faiz kalemi acaba hangi faizi ifade ediyor..iki yıllık gösterge tahvil mi politika faizi mi mevduat faizi mi veya başka bir faiz mi?
şimdiden teşekkürler
İki yıllık gösterge tahvilin yıllık bileşik faizini ifade ediyor.
Silhocam gösterge faizde neden 2 senelik en çok satış hacmi olan dibs ele alınıyor da neden 1 senelik en çok satış hacmi olan dibs alınmıyor? 1 senelik almak daha mantıklı değil mi?
YanıtlaSilÇünkü Türkiye'de en çok işlem gören ve ilgi gören tahvil 2 yıllıklar. Dünya kıyaslamalarında 10 yıllıklar alınıyor. Bizde ikisine de bakılıyor ama 2 yıllık daha yaygın kullanılıyor.
Silayrıca hocam gösterge faiz 2 senelik olduğu için bileşik faizden oluşuyor değil mi o faiz? mesela 2 senelik yüzde 8 dersek bu yılda yaklaşık olarak yüzde 7.45 falan yapıyor değil mi hocam?
YanıtlaSil2 yıllık tahvilin yıllık faizi % 8. Faiz daima yıllık ifade ediliyor.
SilHocam gosterge faiz para politikasi aracimidir yoksa maliye politikasi araci midir
YanıtlaSilGösterge faiz hiçbir şeyin aracı değildir. Sadece 2 yıllık devlet tahvillerinden en fazla işlem göreninin yıllı faizidir.
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilÖncelikle diğer arkadaşlar gibi ben de emeğiniz için teşekkür ederim. Benim sorum neden enflasyon ve büyüme (2 unsur) gerçekken diğer 4 unsur tahmin olarak alınmış? Bunlarında gerçekleşmeleri olmadı mı?
Teşekkürler.
SilHenüz diğerlerinin son verileri çıkmadı. Büyüme Mart'ta çıkar. Bütçe yakında çıkar. Cari açık da bir ay içinde çıkar.
Sayın Hocam,
YanıtlaSilTablodaki verilerin grafikleri en basit şekilde çizdirdiğimde tüm eğilimlerin -10 ile +10 arasında bir durağanlaşma olduğu bu koridorda devam ettiğini gördüm. Acaba bu durum yani toplam bileşkesine bakıldığında güven verici olarak değerlendirilmez mi?
Durağan denge, istisnai haller dışında, iyi bir denge değildir ekonomide. Ekonomide iyi denge, büyümeye yönelik bozulmaları taşıyan dengedir.
SilHocam Türkiye'de kadının işgücüne katılımı %30 gibi düşük bir oranda olmasına rağmen işsizlik oranı yüksek. Kadınların işgücüne katılımının artması, işsizliği ciddi oranda yükseltebilir. Türkiye'de kadının, diğer gelişmekte olan ülkelerdeki kadınlara kıyasla ekonomik hayatta daha az varlık göstermesi de refahın eşit dağıtımında dezavantaj oluşturuyor. Bu işin içinden nasıl çıkılır, bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Teşekkürler.
YanıtlaSilKadınların işgücüne katılımının düşük olması Türkiye'nin tutucu geleneğinin ve hatalı eğitim politikasının bir parçası. Değiştirilmesi kolay görünmüyor. Erkeklerin kafa yapısını değiştirmek lazım. Cumhuriyet yönetimi, bütün çabalara karşın, 85 yılda bunu çok az başarabildi.
Silelinize emeğinize sağlık hocam
YanıtlaSilHocam çok teşekkürler.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık.
Teşekkür ederim
Silhocam öncelikle merhaba son açıklanan tüfe oranına göre 2015 yılının ilk aylarında ve tüm yıl geneline baktığımızda nasıl bir yorum yapmamız gerekir ? Ayrıca merkez bankasının hedefi olan %5 enflasyon hedefine 2015 yılı itibariyle yakalama olasılığı var mı ?
YanıtlaSil2015'de enflasyonun 2014'e göre düşük olacağını tahmin ediyorum. Yüzde 5'lik hedef yıl içinde yakalanabilir görünse de yılsonunda orada kalmak pek mümkün görünmüyor. Petrol fiyatı hepimizde bir iyimserlik yarattı ama daha Fed faizi artırmadı.
SilHocam, hisse senedi ya da tahvil bono alım satımı GSYİH hesabına dahil edilir mi?İnternette bazı kaynaklar edilir bazıları edilmez bazısı da ilk ihraçda edilir demiş hangisi doğru? Şimdiden çok teşekkürler...............
YanıtlaSilTahvil veya Bono satışı bir üretim değil. Dolayısıyla üretim yönünden GSYH hesabına dahil edilmez. Ama bunların satışından elde edilen gelirle bir üretim faaliyetine girişilmiş ya da yatırım yapılmışsa o dahil edilir.
SilÖte yandan gelir yönünden GSYH hesaplamasında ise bunlardan elde edilen faiz geliri GSYH hesabına katılır.
Harcamalar yönünden buradan elde edilen gelirle yapılan yatırım veya tüketim harcaması dahil edilir.
teşekkür ederim hocam
SilHocam 12 yılda toplam 440Milyar $ cari açık veren bir ülkede hala nasıl döviz bulunur aklım almıyor. Toplam borç bile 440Milyar $ değilken..Bu aslında her an döviz krizi yaşanabilecek anlamına gelmez mi?
YanıtlaSilBirçok ülke aynı durumda korkmayın.
SilHocam ben istanbul iktisat 3.sınıf ogrencisiyim hep aklıma takılır hem işsizliğin hem de enflasyonun olmadığı bir ekonomi olabilir mi yoksa çok mu ütopik olur? Saygılar
YanıtlaSilİkisinin de sıfır olması mümkün değil. Çünkü doğal işsizlik diye bir şey var. Ama ikisinin de yüzde 2-3'lerde olması mümkün. Singapur, İsviçre, Macaristan, Tayvan, Tayland, Norveç bugün bu duruma oldukça yakın durumdalar.
SilHocam merhaba , cogu yorumunuzda reel faizin % 1-2 araliginda olmasi gerektigini belirtmissiniz.peki bu reel faiz turk lirasinin asiri degerlenmesine ve ekonominin sikintiya girmesine yol acmaz mi ?
YanıtlaSilGeçmişte yüzde 10 - 15 reel faiz olduğunda bile TL hızla değer kaybetmişti.
SilTL'nin aşırı değerlenmesi için Türkiye'ye ihtiyacından fazla döviz girişi olması lazım. Ki bunu 2005 - 2009 arasında yaşadık.
AB ile müzakerelere başlayınca döviz girişi hızla artmıştı. Bugün böyle bir durum yok.
Hocam sizce dünya üzerinde en geçerli Office kullanım sertifikasını nereden alabiliriz?
YanıtlaSilBilgim yok.
SilSayın hocam bu rakamlardan ben ekonomik büyüme ve açıdından 3 kriz ve 6 hükümet değiştirdiğimiz doksanlar ile aynı ekonomik ortalamaya sahipken işsizlik oranında ve cari açıkta 90 ların bile gerisinde kaldığımız görülüyor.. O zaman bu tablodan cıkan sonuc türkiyenin son 10 yıldaki büyümesinin ve şimdi artık büyüyemesinin nedeninin düşen enflasyon ve faiz oranları olduğunu söyleyebilirmiyiz.. Zira herkes için uygun borçlanma imkanı tüketimi patlattı ve borç öyle bir hale geldiki artık istesekde tüketemeyeceğiz nerdeyse..,
YanıtlaSilYok bu sonucu çıkartmak doğru olmaz. O zaman yüksek enflasyon ve yüksek faizin iyi bir şey olduğu gibi bir sonuca gideriz ki bu doğru değil. Çıkacak sonuç bence şudur: Biz enflasyonu ve paralelinde faizi düşürürken bunların yaratacağı sıkıntıları giderecek yapısal önlemleri alamadık. Tam tersine skiden kamu kesimi borçluyken o borcu özel kesime ve hanehalklarına devrettik. Eskiden bütçe açığıyla büyürken şimdi cari açıkla büyür olduk. Sorunlara yapısal reformlarla son vermek yerine sadece yer değiştirttik.
SilMerhaba hocam.
YanıtlaSilİki soru olacak:
Birincisi Birleşik Krallık, Fransa, ABD gibi gelişmiş ülkeler muhtemelen bizim yapmamız gereken yapısal reformları çoktan yapmıştır. Peki bu ülkeler cari açık verirken mesela Almanya, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler neden büyük miktarda cari fazla veriyor? Cari açık veren ülkeler daha fazla mı tüketim düşkünü şeklinde bir yorum yapılabilir mi ?
İkincisi bir ülkenin merkez bankası rezervlerindeki para ne kadar olmalı ? Mesela GSYH'nin veya ithalatın belli bir oranı kadar gibi. Mesela Suudi Arabistan'ın rezervleri neredeyse GSYH'sine eşit, bu kadar çok para tutmak biraz mantıksızca değil mi ?
Bu cevabı sadece iktisat temelinde vermek sınırlı kalabilir.
SilKısa şekilde, tarihi arkaplanını aktararak cevaba birkaç adım yaklaşılabilir:
1) 'Birleşik Krallık' adlı ülkenin bir bağımsızlık savaşı yoktur. Egemenliğini kurtarmak için tarihte hiçbir güce karşı savaş vermemiştir. (Küçük istisnalar, büyük kaideyi bozmaz.) Bu sebeple 'Birleşik Krallık' hem Batı, hem Doğu medeniyetlerinde 'batmayan güneş (The empire on which the sun never sets)' olarak anılır. (Aslında bu anma, sadece bu medeniyetlerin bakış açısı değil; bizzat Birleşik Krallık'ın tarih boyunca uyguladığı "üstün gözükmek ('Exceptional' veya 'Priviliged')" politikalarından da kaynaklanır. Yani kendisini dünyaya zorla üstün kabul ettirmek olarak düşünebilirsiniz.) Dünya genelinde yüzyılları aşan bu birikmiş algı sebebi ile; her ne kadar günümüzde yönetim şekilleri değişmiş olsa da, teknoloji tüm hızıyla ilerliyor olsa da, dini & manevi dünya görüşleri ile seküler dünya görüşleri gittikçe keskinleşmeye devam etse de, yeni ekonomi modelleri ortaya çıksa da; tarih boyunca birike birike günümüze gelmiş bir algının bir tek seferde, bir anda değişmesi (her zaman) mümkün olmayabiliyor. Bir tek seferde değişen durumlar ise kısaca 'devrim' olarak niteleniyor. 1215 Magna Carta'nın açtığı yollar, 1649 Oliver Cromwell'in getirdiği devrim (Commonwealth of England), Fransız Devrimi, Sovyet Devrimi gibi.
2) Amerika'nin en büyük avantajı, 1492 gibi çok geç diye tabir edilebilecek bir tarihte keşfedilmiş ve 'işgal' edilmiş olmasıdır. Çünkü o tarih; bütün Avrupa'da yeni düşünce, siyasi, iktisadi, sosyolojik ve hatta dini kırılmaların ve doğuşların yaşandığı döneme denk gelir. Bütün bunlar, hiç el değmemiş bir kıta olan 'Amerika' isimli topraklarda denenmesi imkanını Avrupa'daki ülkelerin çoğuna vermiştir. 1492 ile 1776 arasında özellikle Kuzey Amerika'da yaşananlar, laboratuvar ortamında yapılan türlü deneylerden farksızdır. Ve 1776'da Bağımsızlık Bildirgesi'ni yayınlayarak, ABD bağımsızlığını ilan etmiştir. (Kanada'da Fransa'nın, Latin Amerika ülkelerinde de, İspanya ve Portekiz medeniyetlerinin baskın geldiğini hatırlatmaya gerek yok sanırım.) Herşeyden evvel, 'ticaret' denen olgunun, tam manası ile Avrupalı düşünürlerin hayalini kurduğu şekle en yakın yaşanabildiği yegane yer ABD olmuştur. Bu statü 2015 yılı itibariyle de ABD'de devam etmektedir. Önümüzdeki yıllarda da devam edeceğe benziyor.
3) Yukarıda değindiğimiz üzere; Fransa'nın durumu da benzer özellikler taşır. Herşeyden evvel; 1776 döneminde ABD'nin başardıkları, 'Artık Kıta Avrupasında da yaşanabilir' fikrini doğurmuş ve önü alınamayacak şekilde 1789 Fransız Devrimi'ni hazırlamıştır. Unutulmamalıdır ki: ABD'nin bağımsızlık mücadelesi ile Fransız Devrimi'nin arkaplanında büyük çoğunlukla rönensans öncesi döneme kadar giden bir 'birikme süreci' vardır. Fransa özelinde patlama noktası 'Bastille Hapishanesi Baskını'dır. Ve 'modern' diye tabir edebileceğimiz 'devrim' tanımları bu baskından sonra başlamıştır. Fransa tarih boyunca birçok kez işgal edilmiştir. Bu hususta İngiltere ve bir nebze ABD'den ayrışıyor. Fakat, tarih boyunca 'düşünce üretim merkezlerinin en önemlilerinden biri' olarak kabul gördüğü için; Prusya bile sıkıştırsa, Almanya bile sıkıştırsa, İspanya bile sıkıştırsa, Rusya bile sıkıştırsa veya en büyük düşmanı İngiltere bile sıkıştırsa; Fransa kendini bütünüyle yutturmamayı başarmıştır. II. Dünya Savaşı gibi bir cehennem ortamından en büyük yaralardan birini alarak çıkmış olsa bile, Kıta Avrupasının çok önemli bir aktörü olması ve az öncede bahsedildiği üzere 'düşünce üretim merkezlerinin en önemlilerinden biri' olması Fransa'yı günümüzde ayakta tutabiliyor.
(...)
(...)
SilFakat Fransa, hiçbir zaman ABD ve Birleşik Krallık gibi en önde devam edememiştir; özellikle 'ticaret' manasında.
Önümüzdeki yıllar, tarihi kırılmaların daha kısa sürelerde yaşanabileceğini gösteriyor. Çünkü rekabete, yarışa, savaşa, üstünlük sağlamaya, vb.'lerine yüklediğimiz anlamlar artık 19.yy ve öncesine ait değil.
Birleşik Krallık'ın 'batmayan güneş' tabiri artık sadece bir tür nostalji olarak kalmaya aday; gülüp geçilecek bir duruma dönüşebilir.
Kapitalizmin ne demek olduğunu dünya toplumlarının büyük kesiminin öğrenmiş olması sebebi ile ABD'nin 'ticaret yapılacak cennet mekan' statüsünü kaybetmesi de muhtemel.
Önümüzdeki yıllar, yeni fikirlerin, yeni müttefikliklerin, yeni kutuplaşmaların, yeni savaşların, yeni barış anlaşmalarının doğmasına gebedir.
Bütün bunlar kısa aralıklarla yaşanıp, kendini tekrar edecektir.
Artık; değil 100 yıl, 50 yıl bile bir değişim sürecinin yaşanması için oldukça 'uzun' bir süredir.
*
Günümüzde Birleşik Krallık, ABD ve Fransa'nın yüksek cari açık vermeye devam ettiği halde, hem siyaset, hem ticaret arenasında en önemli sıralarda yer almasının dayanakları yukarıda üç maddede özetlenmiştir. Bu üç ülkenin 'tüketim' olgusunu, Doğu toplumları gibi algılamadıkları tartışılmaz bir gerçek. Fakat tek sebep bu değil. Az önce de aktarıldığı üzere; yüzyıllara yayılan bir arkaplanı var.
Almanya, Japonya, Güney Kore
(Almanya'nın statüsü bu grupta daha farklı. Çünkü Kıta Avrupasının demirbaş bir ülkesi, İngiliz, Fransız ve İskandinav ülkelerinin monarşi tarihleri ile köklü bağları hala var. I. ve II. Dünya Savaşları'nda 'düşman' tarafında yer aldığı için; Almanya'nın satatüsü bir İngiltere veya bir Fransa kadar değildi. Fakat önümüzdeki süreç farklı işliyor. Çünkü '3. Reich' denen faşist dönem 1945'te tamamıyla sona erdiği için, Kıta Avrupasında yeni bir politika dalgasının emareleri yok. Rusya, tarih boyunca, Sovyetler iktidara gelmeden önce dahi, koskoca Avrupa'nın hasmıydı zaten; bir kıvılcım çıkacaksa Rusya ve çevresinden gelecek. Önümüzdeki süreçte Almanya'nın artık 'düşman' tarafında değil, ABD'nin başını çektiği tarafta yer alması muhtemel.)
kapitalizmin ne demek olduğunu yeni yeni anlamaya başladığı için, yürümeyi yeni öğrenen bir bebek gibi, yorulmak bilmeden, çalkalana çalkalana koşuyor. Cari fazla veriyor olmalarına rağmen; Birleşik Krallık, ABD ve Fransa'nın satatülerine henüz ulaşamamalarının sebebi yine tarihte aranabilir. 'Tüketim' olgusu yegane cevap değildir. Giriş, yukarıda 3 maddede verilmiştir.
Sorunuza Mahfi Bey'in daha kapsayıcı bir cevap vermesi daha uygun olur...
Evet cevaplar güzel ve analitik olmuş. Ben cevaba cevap vermek yerine soruya döneyim.
SilABD, Birleşik Krallık ve Fransa'nın yapısal reform sorunlarını daha önceden çözdüğü doğru ama. Ama bu çözümler yeterli olsaydı bu ülkeler bu son küresel krize girmez ya da çok daha kolay atlatırlardı. Demek ki yapısal reformlar bir kez yapılıp bırakılacak şeyler değil. Eliniz daima üzerlerinde olacak. Bir başka ifadeyle yapısal reform denilen olgu yaşayan bir olgu.
Cari açık en kaba ifadesiyle, bir ülkenin döviz gelirinin giderinden az olmasıyla ortaya çıkıyor. Eğer doğal kaynaklarınız yoksa cari fazla vermenizin temel yolu ihracatınızın ithalatınızdan fazla olmasına bağlı. Bunun da yolu buluş yapmanızdan ve teknoloji üretmenizden geçiyor. Almanya, Japonya, Kore, Çin bugün sürekli buluş yapan ve yeni teknoloji üreten ülkeler. Ayrıca hepsi tasarrufa önem veriyor. ABD de teknoloji üretiyor ama tüketim ekonomisi.
Rezervlerin oranı diye bir standart yok. Ne var ki bu adeta bir merkantilist yarışa dönmüş durumda. Bir ülkeye yatırım yapmak isteyen yabancılar o ülkenin rezervini benzerleriyle kıyaslıyor bu da rezervleri artırma yarışı yaratıyor.
Suudi Arabistan'ın petrol dışında hiçbir şeyi yok. O nedenle yüksek rezerv tutarak durumunu iyi göstermeye çalışıyor.
Hocam Avrupa Birliği yeni 'Hasta Adam' mı?
YanıtlaSilÖyle görünüyor. Bir zamanlar Osmanlıya Avrupanın hasta adamı diyorlardı şimdi Avrupanın hasta adamı Avrupa oldu.
SilHocam sizce önümüzdeki 30-40 yılda ABD kadar etkili küresel güç olabilecek 2. bir süper güç adayı var mı?
YanıtlaSilÇin
SilHocam bu rakamların içi boş olduğunu düşünüyorum. Neden ? Türkiye Cumhuriyeti '' Çağdaş Medeniyetler seviyesini yakalamak ve onun üzerine çıkmak'' amacında olmalıdır. Halbuki şu geçen yıllardaki ekonomik gelişmeler bizi sadece oyunda tutmuştur. Kişi başına düşen reel milli gelir artışlarını incelediğimizde bir de bunu nüfusun yüzde 20'lik gruplarına dağıttığımızda son olarak çağdaş medeniyetler olarak görebileceğimiz Batı Avrupa ülkeleri ile bu durumu karşılaştırırsak aslında bir arpa boyu yol gitmediğimizi,büyüme olarak sadece bu ülkelerin paralelinde kaldığımızı görürüz. Üstelik şu anda devletin kurumları içerisinde gözle görülür bir uyumsuzluk ve çürüme ortaya çıkmıştır.( Bana sorarsanız bu sorun hep vardı ). Bu ülkede devletin sahip olduğu ve onun ajanlarından üstün hiçbir kurumu da kalmamıştır. Kişilerin elinde devlet oyuncak olmuş, kim gelirse onun borusu öter hale gelmiş. Hocam bu rakamlara kafa yorarak bence hiçbir yere varamayız, bunlar sadece gündemi meşgul eden şeylerdir. Asıl gerekli olan temelden köklü bir reform başlatmaktır.Siz ne dersiniz?
YanıtlaSilİyi de sizi bu düşünceye iten şey ne? O rakamlar değil mi?
SilHocam 'bugün ekonomide dünyada ve ülkede ne olmuş, yakın dönem için beklenen gelişmeler neler' bu tarz bilgileri hangi sitelerden takip etmemizi önerirsiniz?
YanıtlaSilHaber sitelerinin ekonomi bölümlerinde 1 tane tam anlamıyla ekonomi haberi varsa diğer kalanlar işin magazinsel boyutu. Tavsiye edebileceğiniz kaynak siteler nelerdir?
The Economist iyi bir kaynaktır.
SilHocam,bir yazınızda 2015de ne gibi beklentileriniz olduğunu yazabilirmisiniz? Türkiye sizce borcunun ilk taksidi olan 120 milyar küsürdü galiba bu parayı ödeyebilecek midir? Ülkede ekonomik kriz bekliyormusunuz? Gençler 100 bin tl kredi çekip 10 sene konut kredisine girmesi uygunmudur sizce şu dönem?
YanıtlaSilBunları ara ara yazdım ve yazıyorum zaten. Yine yazarım.
SilHocam şu blog varya şu blog,ülkedeki bilimum iktisat fakültesine on basar.üniversitelerde doğru dürüst anlatılmayan gerçek manada iktisadi analiz nasıl yapılır sizden öğreniyorum.
YanıtlaSilAman yazmayı bırakmayın hocam
Estağfurullah.
SilSayın Hocam işsizlik oranlarına baktığımızda genelde %10 düzeyinde seyrettiğini görüyoruz.. Bu Türkiye'de en çok görülen işsizlik türünün yapısal işsizlik olduğunu mu gösterir? Ya da daha net bir ifadeyle Türkiye'de en çok görülen işsizlik türü hangisidir?
YanıtlaSilYapısal işsizlik doğru tanım.
SilSayın Hocam saygılarımla öncelikle,size bir sorum olacak umarım basit bir soru için sizi meşgul etmemişimdir.Bankaların vadeli mevduat hesabı formülü tam net olarak nedir,yani hangi formül kullanılarak hesaplanıyor günlük aylık yıllık bazda
YanıtlaSilBöyle bir formül yok. Bankalardaki kişisel ve ticari vadeli mevduatın tamamı toplanıyor. BDDK, bankalardan sürekli bilgi akışı sağlıyor ve ona göre hesaplıyor.
SilHocam cari acigi dusurmede en kalici yontem ne olabilir? Bir de hocam konut yalitiminin ve catilarda gunes enerjisi uretiminin bu konuda yardimci olabilecegini dusunuyormusunuz?
YanıtlaSilCari açığı düşürmede en kalıcı yöntem cari açığa neden olan büyük ithalat kalemlerinde yerli üretimi teşvik ederek geliştirmektir. Konut yalıtımı ve güneş enerjisi kullanımı cari açığı düşürmede yararlı olabilir tabii ama bunlardan mucizevi katkılar beklememek gerek.
SilEsas katkı bir piyango gibi petrol fiyatlarındaki düşüşle geldi.
hocam verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz. sorum şu: sizce Türkiyenin en buyuk sorunu cari açık mıdır ?
YanıtlaSilhocam verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz. sorum şu : sizce Türkiyenin en büyük sorunu cari açık mıdır? yoksa işsizlik, enflasyon vb?
YanıtlaSilHocam verdiğiniz eğitici bilgiler için teşekkürler ben bir iktisatçı değilim fakat bu konular ilgimi çekiyor bir sorum olacak 2002 sonu yaklaşık olarak GSYİH 180 milyar dolar 2014 sonu ise 800 milyar dolar büyüme rakamlarına bakınca basit hesapla GSYİH nın yaklaşık 350 milyar civarında olması gerekmez mi (100 %5 büyürse 105 olmaz mı ) bu 800 milyar dolar nasıl oluşuyor. Benim tahminim kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması fakat bu sadece tahmin. Beni bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler.
YanıtlaSilhocam sizler faizin enflasyona yol açmadığını iddia ediyorsunuz genel olarak. hatta faiz, enflasyon için bir araç. faiz belli miktar artarsa, enflasyon düşüyor. ama faiz aşırı artarsa, maliyet enflasyonundan dolayı enflasyon yükselir. yanlış mı? ayrıca enflasyonun sebebinin faiz olduğunu iddia eden batılı ekonomistler de var. madem herşeyi batıdan öğrenip yorumluyoruz, bu fikirleri neden göz ardı ediyor iktisatçılarımız? size çok basit bir sorum var. bugün mb faizi %30'a çıkarsa, 6 ay sonra türkiyede enflasyon kaç olur? teşekkürler,
YanıtlaSilkolay gelsin hocam ekonomiden hiç anlamadan soruyorum aklımdakileri bazı kesimler refahı bizden kötü olan afrika kabilelerinin parasıın bizim paramızdan değerli olduğunu söylüyor bu doğrumu neden ne olabilir bütün dünyada hemen hemen dolar ve euro kullanılıyor bunun bizim ülkemiz için zararı ne olabilir dolar ve euro piyasasını elinde tutanlar ülkemizin ekonomi piyasasına kendi hamleleriyle çok zarar verici müdahaleler yapabilirmi 2002 den önceki 20 senemi ve 2002 senesi sonrası 18 senemi ülkemizdeki yapılan hizmetlere rağmen daha çok para girdi 2002 den önceki 20 seneninmi ekonomik müdahaleleri ülkemizce başarılı ve aktif 2002 den sonraki 18 senenin ülkemizdeki ekonomik müdahalerimi başarılı ve aktif
YanıtlaSil