AKP'nin Ekonomide Üç Dönemi
Türkiye ekonomisi, AKP’nin
iktidarda olduğu 2003 yılından bu yana iki farklı dönem yaşadı. İlki; 2003 –
2008 arasında ana çizgileri IMF tarafından çizilmiş ve 2001 krizi sonrasında
yürürlüğe konulmuş olan güçlü ekonomiye geçiş programının uygulamada olduğu
dönemdi. Bu dönemde Türkiye enflasyonu yüzde 70’lerden tek haneli oranlara
düşürdü, bütçe açığı sorununu büyük ölçüde çözdü, bankacılık kesimini sağlam ve
güçlü bir yapıya kavuşturdu, ihracatını artırdı, büyümesini potansiyel büyüme
oranının üzerine taşıdı, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkisini üyelik müzakeresi
aşamasına çıkardı. Bütün bunların ve özellikle 2005 yılında AB ile tam üyelik
müzakerelerine başlama sürecinin olumlu etkisiyle Türkiye’ye rekor miktarda
yıllık doğrudan yabancı sermaye girişi oldu. Türkiye’nin risk primleri (CDS
primi) hızla geriledi. Türkiye’nin bu dönemdeki sorunları artan cari açık, yükselen
işsizlik ve bankacılık ile kamu kesimi mali disiplini dışında bir türlü
uygulamasına girişilemeyen yapısal sorunlardı.
AKP iktidarında ekonomin ikinci
dönem 2009 – 2016 yılı arasındaki dönemdi. Bu dönemde Türkiye, cari açığı düşürmeyi
başardı. Bunu yaparken sağlam bütçe yapısını ve güçlü bankacılık görünümünü
korumaya da devam etti. Cari açığın düşürülmesinin bedeli büyüme oranının potansiyel
oranın altına düşmesi. Oldu. Büyümenin gerilemesinin bedeli de işsizlikteki
artış şeklinde karşımıza çıktı. Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde sorunlar
artmaya başladı. Bunların da etkisiyle AB ile ilişkiler zayıfladı. Bu
gelişmeler doğrudan sermaye girişlerinin hızla düşmesine ve ekonominin dış
finansman ihtiyacının dış borçlanmayla karşılanmaya başlamasına yol açtı. Bütün
bunların sonucunda bir önceki dönemde parlayan yıldız olarak gösterilen Türkiye
kırılgan ekonomilerin en önlerinde anılır oldu.
Türkiye ekonomisi, bence bu
ikinci dönemi de 2016 yılının ilk yarısında arkasında bırakıyor. Şimdi üçüncü
ve daha kritik bir dönem başlıyor. İnişe geçmiş bulunan ekonomiyi yeniden
canlandırıp çıkışa geçirmek gerekiyor. Ne var ki bu dönem 2003 – 2008 dönemine
pek benzemiyor. Her şeyden önce küresel sistem 2008’e kadar yaşadığı çıkış
havasından çok uzakta. Likidite bolluğu halen devam ediyor olsa da artık
gelişme yolundaki ekonomilere eski ilgi yok. Küresel sistem, Fed’in faiz
artırıp artırmayacağına ya da ne zaman artıracağına odaklanmış bekliyor. Artış
sinyali bile gelişmekte olan ekonomilerdeki fonların buraları terk etmesine yol
açabiliyor. Böyle bir ortamda ekonomisi sağlam iç ve dış siyaseti sorunsuz ya
da en az sorunlu durumda olan ekonomilerin durumu rahat olacak. Bu koşullara
sahip olmayan ekonomiler ise fırtınalı bir havada okyanusta yol almaya çalışan
bir balıkçı teknesi gibi oradan oraya savrulup duracak.
Bu yılın ikinci yarısının Türkiye
için çok daha sıkıntılı olacağını daha önceki yazılarımda vurgulamıştım. Sıkıntının
ardında yatan gelişmeleri ayrıntılı olarak ele alalım.
(1) Petrol fiyatları artıyor. Bu
artış yılın ikinci yarısında da devam edecek. Bu artış eğiliminin etkisiyle
cari açığı düşürmemizdeki en önemli desteği kaybetmiş olacağız. Üstelik bu
artışlar bize enflasyon artışı olarak da yansıyacak.
(2) Enflasyonda baz etkisi
bitiyor. 2015 yılının ilk yarısında aylık enflasyon oranları yüksek olduğu için
bu yılın ilk yarısında baz etkisiyle enflasyonda düşüş yaşadık. Bu aydan sonra
bu baz etkisi bitiyor yerine düşük enflasyon oranları geliyor. Bu, bize ters
baz etkisi olarak (yani enflasyonu yukarı itici şekilde) yansıyacak. Ayrıca
asgari ücret artışının yaratacağı talep artışı da devreye girecek ve o da enflasyonu
yeniden yukarı itici bir etki oluşturacak.
(3) ABD ekonomisi toparlanmaya
devam ediyor. Son gelen veriler, enflasyonun yukarı yönlü hareketlendiğini
gösteriyor. Büyüme ve işsizlik oranları konusunda oransal olarak iyi görünen
ekonomide enflasyonun da yukarı yönlenmesi ABD ekonomisinin toparlanmasının
işareti sayılıyor. Bu durum, Fed’in faiz artırımını yeniden gündeme taşıdı.
Birkaç hafta öncesine kadar Fed’in bu yıl faiz artırmayabileceğini konuşan
piyasa aktörleri, Fed FOMC toplantı tutanakları açıklandıktan sonra 2 – 3 faiz
artırımının gündemde olabileceğini tahminlerine yerleştirmeye başladılar. Eğer
Fed, bu yeni tahminlere paralel olarak bu yıl 2 – 3 kez faiz artırırsa bu durum
USD/TL paritesini bütün tahminlerin üzerine taşıyarak TL üzerinde olumsuz bir
etki yaratabilir. Bu durum, Türkiye’den döviz çıkışına, döviz çıkışı kur
artışına, kur artışı bir yandan enflasyon artışına bir yandan da ithalatın
düşmesine ve dolayısıyla cari açığın baskılanmasına yol açabilir.
(4) Bu gelişmeler büyümenin
düşmesinin ve işsizliğin artmasının önünü açacak gelişmeler olur. Bu durum
Türkiye gibi genç işsiz nüfusun yüksek olduğu bir ekonomide ciddi hasarlar
yaratabilir.
(5) Türkiye, ekonomiye odaklanıp
yapısal reformları yapmak yerine bütün ağırlığını siyasete vererek başkanlık
rejiminin peşine takılmak üzere bulunuyor. Bu gelişme gerilmiş görünen toplumu
daha da gerecek bir durum yaratacak.
(6) Başkanlık rejimi ve ona yol
açacak bir Anayasanın, içereceği ifade edilen maddeleri gerçekten ifade
edildiği gibi olursa, Türkiye’yi zaten uzağına düştüğü Avrupa Birliği
idealinden iyice uzaklaştırması kaçınılmaz görünüyor. Avrupa Birliği idealinden
uzaklaşmak demek yapısal reformlardan tümüyle uzaklaşmak anlamına geliyor.
Çünkü asıl yapısal reform toplumsal yapıyı Avrupa ideallerine göre
biçimlendirmek.
Gelecek döneme ilişkin bu olası
gelişmeler bize yepyeni bir dönemin önümüzde uzandığını söylüyor. 2003 yılından
bu yana yaşadığımız ekonomi deneyiminde yeni bir aşamaya gelmiş durumdayız. Bu
yeni aşama her açıdan sıkıntılar içeriyor. Böyle bir dönemi göğüsleyebilecek
yapısal reformlardan henüz çok uzaktayız. İç ve dış siyasal sorunlara her gün
yenilerini eklerken esasen tam olarak anlayıp çerçeveleyemediğimiz ekonomi
politikasını da sürekli geriye itiyoruz. 2016’nın ikinci yarısı çok daha zor
olacak.
Hocam fed faizi arttirmakta yine çok geç kalırsa 2008 benzeri kriz yine gebe midir sizce
YanıtlaSilSanırım geç kalmayacak. Erken yaparsa bu kez mevcut krizin süresini uzatır. Zor bir konumda.
SilHocam tek kelimeyle: Harika! Durum değil elbette, durumun tespiti harika. FED bana kalırsa 3 faiz artırımına gitmez bu yıl. İkide kalır. (Neye dayanarak söylüyorum? 2013'ten beri ciddi anlamda bu işi zamana yaymalarına bakarak söylüyorum. Bernanke'nin zamanında da, Yellen'ın zamanında da bu strateji devam etti. Yine zamana yayacaklardır bence.)
YanıtlaSilPeki bu zamana yayma olayı bize zaman kazandıracak mı? Evet, ama sadece biraz. Yapısal reformlar için gereken süreyi değil. Bir de öte yandan bu reformlara yaklaşmak dahi istemeyen siyasetçilerimiz var. Her şart altında, olan vatandaşa olacak ve bu sürecin belki de tek pozitif etkisi -ileride- üreten bir toplum olmamızı sağlayabilecek olması olur. Siz ne dersiniz? Türkiye yeniden üreten ülke olmaya hazır mı?
Evet. Keşke durum harika olsa da yaptığım saptama yanlış olsaydı.
SilBence Fed bize geçmiş 6 -7 ayı da sayarsak yaklaşık 1 yıl zaman kazandırdı. Ama biz bu süreyi sorunlarımızı çözecek yapısal reformlara girişmek yerine yeni ve daha karmaşık sorunlar yaratmakla geçirdik.
Türkiye ekonomisinin işi zor görünüyor.
Merhaba Hocam,
Silyapısal reformları somutlaştıracak olursak neler söyleyebiliriz.
ARGE ye önem verilmesi, üretime önem verilmesi, iş gücü piyasasının esnek hale getirilmesi gibi üst seviye kavramlar değil daha spesifik örnek verebilir misiniz?
Bunu şu yüzden soruyorum üretimin artması arge yapılması gibi yapısal reformların altına indiğimizde bu sonuçları verecek işlerin ne olduğu çok net değil ve hemen ha diyince yapılacak birşey değil gibime geliyor. Ne dersiniz?
sayın Eğilmez, bir konuyu göz ardı ediyorsunuz sanıyorum. o da ABD de imalatçı kobilerin artık ekonomiye etki edemeyecek seviyede azaldığı
Silbundan sonra ABD de Japonya nın son 15 yılda yaşadığı sürece dahil olacak diye düşünüyorum
.faiz arttıramaz.
Elinize sağlık hocam. Yine aydınlattınız. Küresel piyasalarda işler yolunda olsaydı bile kim hukuğun askıya alındığı, birisinin tek bir lafıyla şirketlere kayyumlar atanıp batırıldığı bir ülkeye yatırım yapmak ister ki? Bu ülkenin en büyük hatası bir siyasal islamcıdan demokrasi, özgürlük, modern anayasa vs beklemek oldu. Tabi ki burada bahsettiğim ülke Zimbabve. Yoksa bizde işler tıkırında hamdolsun.
YanıtlaSilTeşekkürler. Zimbabwe'deki sorunların tespitine ilişkin görüşünüze katılmamak mümkün değil.
SilZimbabve aslında iyi bir ülke ama arkadas çevresi kötü.
SilMottosu istikrar olan Akp, uzun bir süredir kendi felsefesini baltalıyor. Siyasi ve ekonomik sorunlar her geçen gün artıyor. Şahsen imalat sektöründe yatırım yapan biri olarak sektörün yavaş yavaş eridiğine şahit oluyorum. Çoğu iş veren imalat sektöründeki yatırımlarını azaltıp, hizmet ve inşaat sektörüne geçiş yapıyor. Sadece iç talep ile büyümeye çalışan ve borçlanaran Türkiye haline geliyor. En büyük avantajımız olan genç nüfus ise her geçen gün bir dezavantaj olacak ve tren kaçacak.
YanıtlaSilYazık ki durum böyle.
SilElinize sağlık Hocam. Baskanlik sisteminin üzerinde bu kadar cok durulmasinin neticesi sanırım beklenenden daha fazla soruna neden olacak. Durum böyle olursa bir takim kriterlerini sagladigimiz Maastricht kriterleririnden de uzaklasmis olur muyuz? Bu bizim icin cok buyuk sorunlara neden olur mu hocam?
YanıtlaSilBaşkanlık sistemi bizi Maastricht kriterlerinden değil (onlar ekonomik kriterler) Avrupalı olma kriterlerinden uzaklaştıracak gibi görünüyor. Başkanlık sistemi olduğu için değil, Türk usulü başkanlık sistemi olacağı için.
SilKeşke Maastricht kriterlerinden falan uzaklaşıyor olsak; biz hızla insanlık kriterlerinden uzaklaşıyoruz.
Silİhracatımızın yüzde ellilere yakını yabancı şirketlerin payını içeriyor diye biliyorum. Eğer ihracatımız azalacaksa bu hangi sektörlerde olacak. Bankalara borçlu olan vatandaşlar ,esnaf,küçük şirketler vs. vs. . İç borç dış borç vs... kısaca sormak istediğim krizden sonra nasıl bir görünüm bekliyorsunuz.
YanıtlaSilSiz krizi çıkardınız sonrasını soruyorsunuz. Sonrasını ben de bilmiyorum. Ama konu ekonomik olmaktan çok daha farklı boyutlarda olur o zaman.
SilElinize sağlık Hocam. Bütün sistemin bu baskanlik sistemi, yani anayasa,yeni Başbakan vb üzerine yogunlasmasi bu sorunlar halledilince sanki tum sorunlari çözülecek olacagini dusunen bir zihniyet egemen bu sizce dogru mu yani bu surec uzun olacagi icin yaratacagi sorunlar da uzun surecte çözülmez mi hocam ayni zamanda bu sorunlar bizim Maastricht Kriterlerindr yakaladığımız konumdan uzaklasmamiza neden olur mu?
YanıtlaSilBence sorun Maastricht kriterlerinden ötede bir sorun.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHocam çok güzel bir yazı olmuş.. Bankacılık sektöründeki takip riskleri gerek sektör üzerinde gerekse işsizlik oranı uzerinde nasıl etki yaratacak?? saygılar
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilŞu anda görünen riskler çok büyük değil ama artış hızı küçümsenmeyecek oranda. Eğer bu hızla artmaya devam ederse işsizlikten önce büyümeyi etkiler.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHocam merhaba..Bankalardaki takip riskleri her geçen gün artıyor.. Bunun bankacılık sektöründeki etkileri ve büyümeye olan katkısındaki görüşleriniz nelerdir.. Teşk sayg
YanıtlaSilHenüz oranlar düşük ama büyüme hızı yüksek. İleride sorun olabilir.
SilHocam bu arada yeni kitabınız ne zaman çıkıyor piyasaya?
YanıtlaSilUğraşıyorum, çok zamanımı alıyor. Çünkü örneği yok. Sonbahara yetiştirmeye çabalıyorum.
SilSabırsızlıkla bekliyorum hocam.Kolaylıklar...
SilDiyelim ki kriz çıktı! Krizden kastım domino etkisi. Vatandaş olarak nasıl bir zarar görürüm ben?
YanıtlaSil1999 depreminde dokuz, 2001 krizinde 11 yaşında idim. Babam buzdolabı fabrikasında çalışan bir işçi idi. Evde üç kardeş ve ana baba olarak toplam 5 kişi idik. Sadece babam çalışıyordu.
O yılları hatırlıyorum ve bize etkisi görünürde pek yoktu. 1999 da ne isek 2005 te aynı durumda idik.
Yani bu kriz kimi etkiliyor merak ediyorum.
Babanız işine devam edebilmiş o nedenle krizi hissetmemişsiniz. Benzer durumda olup da babası işten çıkarılanlar hissetti krizi.
SilKardeşim, Mahfi Eğilmez gibileri ekonomik kriz geldi, geliyor, gelecek senaryoları yazarak anca felaket pompalarlar. Eğilmez gibileri tuzu kuru olduğundan, eğer bir ekonomik kriz gelecekse, ki ufukta gözükmüyor, kıllarına bile dokunmaz.
SilEğilmez gibileri rahat koltuklarında yayıla yayıla yaşamaya, sitede yorum cevaplamaya devam eder, sen ben gibiler ise krizin yükünü çekeriz.
Kusura bakma kardeşim ama durum ne yazık ki budur.
(1) Bu arkadaş benim bu blogdan para kazanmadığımı, bu işi kamu hizmeti olarak yaptığımı bilmiyor galiba.
Sil(2) Felaket tellallığı böyle yapılmaz. Ben çıkış yollarını gösteriyorum.
(3) Ayrıca bir kriz gelecekse ve bana dokunmayacaksa niye burada yazıp da kendimi sizin gibi taraftarların eleştiri odağına sokayım. Susar otururum ve madem kriz gelince bana dokunmayacak güler geçerim.
Analiz kitabımı tamamlayıp çıkardığımda alıp okursanız bu tür analitik hatalara düşmekten kurtulacaksınız. İnsan bir eleştiri yaparken en azından kendi mantığı içinde tutarlı olmalı.
Aslında Türk toplumunun son yıllarda yakalandığı en büyük hastalık bu. Üniversite okumuş ama analitik düşünemeyen, belki çıkarı uğruna belki (daha da kötüsü) taraftarlığı uğruna birilerinin peşine takılıp giden insanlar dolu çevrede. Sonuçta da böyle tutarsız, akıl dışı yorumlar çıkıyor ortaya.
Diyeceksiniz ki yayınlama bunları. Ben tam tersini düşünüyorum. Bunları yayınlayıp değerlendirmeli ki hataların nereden kaynaklandığını görüp anlayalım.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilMahfi bey sorun şu;Fotomaç gazetesini okuyorlar,okusunlar ama bari okuduklarını anlasalar.Yapamıyorlar,birileri birşeye dikkat çekiyor,ignore etsinler oda yok hemen muhalif pozisyona geçip bekle gör yapıyorlar.Ne zamanki risk gerçekleşiyor proaktif davranmadıkları için ağlamaya başlayıp Yaratandan veya devletten (siyasilerden)aman dileyip tekrar homoeconomikus oluyorlar.Akılları başkalarına emanet olduğu için bu nesile yardım etmemiz maalesef mümkün değil.Saygılar.
SilBu 'akılları başkalarına emanet' sözünüzü çok beğendim.
SilHocam bu gibileri toplumumuzda basini almis gidiyor. Hicbir hakli elestiriyi kabul etmeyen külliyen inkara kalkisan o da yetmezmis gibi hakaret edip camur atan insan sayimiz git gide artmakta ve malesef ki hakli olarak cogu insamimiz sirf bu hasta ruh haletiyle savasip enerjisini harcamamak adina susmayi ve hersey dusundukleri gibi gulluk gulistanlikmis gibi tiyatro cevirmeye mecbur birakiliyor. Ekonomideki yapisal reformlardan ziyade bence bu insanlari reforme etmeye caba gostermeli devletimiz, aydinlarimiz!!!
SilTürkiye zaten yıllardır sürüngen kriz yaşamaktadır. Bir türlü belini doğrultamamıştır. Sayın Hocamın belirttiği gibi AKP ilk dönemde halk tabiri ile Kemal Derviş politikalarını hassasiyetle uygulamış ve bunun sonucunda bazı göstergelerde düzelme yaşanmıştır. Kaldı ki bu göstergelerin bir kısmı zaten önceki hükümet döneminde düzelmeye başlamıştır. AKP hükümeti devraldığında enflasyon yüzde 70'lerde değil 30'lardadır. Ancak halkın göstergeleri hiçbir zaman düzelmemiştir. Öcü gibi gösterilen 90'larda bile işsizlik bugünkünün neredeyse yarısı kadardır. Hesap değişikliğine aldanılmasın. Ayrıca yine hesap değişikliğine rağmen Kişi Başına Düşen Milli Gelir'in ülkeler sıralamasında 90'lı yılları aramaktayız. Merak edilmesin, dış politikada ABDye hizmet edildiği sürece, ekonomide de neo liberal IMF politikaları devam ettiği sürece ülkemde büyük çaplı bir kriz yaşamayız. Cari açık vb. göstergelerde 2001'den çok daha kötü durumları görmemize rağmen büyük çaplı bir kriz yaşamadık. Yazar kasa fırlatıldı kriz yaşadık ama Malatya'da Valilik önünde vatandaş kendini yaktı kriz yaşamadık. Anayasa kitapçığı fırlatıldı kriz yaşadık, sözde darbeler oldu kriz yaşamadık. Düzen böyle devam ettiği müddetçe ne ölürüz ne oluruz.
SilYoksulşeytan adlı arkadaş gerçekten şanslıymış ki babası kriz zamanlarında işini kaybetmemiş. Peki bu krizleri neden hissetmemişler? Şimdi aman sakın yanlış anlaşılmasın: bir fabrika işçisi maaşı ile 5 kişilik bir aile elbette geçinebilir fakat aşağı yukarı belli standartlarda. Örneğin evlerine haftada kaç kilo et giriyordu? Her sene tatile gidebiliyorlar mıydı diye sormayacağım bile. Eğer başlarını sokabilecekleri bir evleri ve sabit bir gelirleri varsa elbette pek dokunmamıştır. 2001'de özel bir üniversitenin hazırlık bölümünde İngilizce öğretmeniydim. Kayıt haftası çocuğunun okul kaydını pazartesi, salı gibi halletmiş olanlar paçayı kurtardılar. Sonraki günlerde dolar fırladığı için birçok aile çocuğunun kaydını yaptıramadı, kontenjanlar boş kaldı, İnglizce öğretmeni ihtiyacı azaldı, o sene yeni öğretmen alımı yapılmadı, vs. Burslu okuyan öğrencilerimizin bazı destekleri kesildi, ders kitabını dahi alamayan öğrencilerimize mahçup olmasınlar diye kendi kopyalarımızı veriyorduk. U şekli oturma düzenini "ben bunu sevmedim" bahanesiyle normal sıra düzenine çevirdim. İki tane burslu öğrencimin ikisinin de ayakkabıları delikti ve oturma düzeninden rahatsız olduklarını hissetmiştim. Belki onların anneleri, babaları işsiz kalmıştı. Çalışan birisi olduğum halde ev arkadaşı ile yaşıyordum. Ev kiramız çok yükseldiği için üçüncü bir kişi almaya karar verdik. Bunlar Ankara'nın göbeğinde, benim sıradan hayatımda oldu. Yatırımcılar neler yaşadı hayal bile edemiyorum.
SilHocam bir şeyi çok merak ediyorum, bütün bunlar yaşanırken CHP ne yapıyor? Geçmişte fevkalade bilgili bir yazarla olan sohbetimde adıgeçen, "CHP yarın iktidara gelse nasıl bir Bakanlar Kurulu oluşturabilecek merak ediyorum, ekonomiden anlayan kimse yok orada" demişti.
YanıtlaSilBizim dış politikadan ekonomiye, demokratikleşmeden eğitimine bütün sorunlarımızın asıl kaynağı alternatif fikir ve muhalefet olmamasıdır. 2006-2011 arasında Avrupa Birliği'nin Ankara Büyükelçisi Marc Pierini'nin aşağıdaki kitabını okumanızı öneririm. Kitapta CHP'nin AB sürecine hiçbir katkıda bulunmadığı, kendini bu işten geri çekerek, "meydanı tamamen iktidar partisine bıraktığı" yazıyor.
E bunlar 15 yıldır bir siyasi lideri aşağı indirmeye çalışmaktan başka ne yaptılar, Türkiye'ye ne faydaları dokundu? Hatta AB yanlısı bir Cumhurbaşkanı adayının seçilmesini 2007'de engellemek için her şeyi yapmadılar mı? Böyle dar görüşlü kısa vadeli düşünen insanlar AB müktesebatı ve yapısal reformlardan ne anlar Allah aşkına? Tek bildikleri şey Ankara'da oynanan Bizans oyunları. Hiçbir şeycik yapmadan seçilip parayı gömüyorlar. Muhalefeti böyle tembel olan ülkenin iktidarından ekonomik başarı kapsamında daha fazla ne beklenebilir ki? Bu şartlar altında kişi başı milli geliri 20.000 $'a nasıl çıkarabiliriz ki?
Dünyada bambaşka şeyler oluyor. Avrupa'da ilköğretimdeki ağzı süt kokan çocuklara yazılım programlama dersi verilmesi konuşuluyor, biz burada hala 5 paralık video siteleri ve Twitter yasaklarıyla yaşıyoruz. Gözler önünde IV. Sanayi Devrimi yaşanıyor ama biz siyasetin kısır döngüsünden çıkamıyoruz. Zaten TV izlediğim yok, ama haber sitelerine bile bakasım gelmiyor artık çünkü herşey siyasete endekslenmiş durumda ve siyasetin dili sokak ağzından daha da aşağılara inmiş.
Bu manzara AKP-CHP'nin ortak eseridir. 10 yıllık başarıların ardından yerimizde saymamızın, orta gelir tuzağına düşmemizin müsebbibi sadece AKP değildir. Ortada müşterek bir sorumluluk var, yazılarınızda bunları da hesaba katmanızı öneririm.
http://www.kitapyurdu.com/kitap/turkiye-nereye-gidiyor-amp-avrupali-bir-gozlemcinin-notlari/328763.html&filter_name=marc%20pierini
CHP'nin ne yaptığı konusunda bilgim sizinkinden fazla değil. Ama sohbet ettiğiniz yazar arkadaş biraz haksızlık etmiş. Bana bugün sorsanız CHP'den ekonomiye liderlik edecek 5 - 6 isim sayabilirim (tabii burada saymam çünkü kişilerle ilgili yorum yapmıyorum.)
SilBen son yorumunuzda sizinle aynı fikirde değilim. Bir ülkede işler iyi gitmiyorsa onun nedeni iktidar partisidir. Dünyanın hiçbir yerinde bu durumun sorumluluğu muhalefet partisine çıkarılmaz. Türkiye'de kavramlar, düşünceler, yaklaşımlar, algılar son 10 yılda öylesine alt üst edildi ki ilk okuduğumda hak verdim bu yorumunuz. Sonra oturup bir daha düşününce bunun doğru olmadığına karar verdim.
Aslında muhalefet dediğiniz de iktidar dediğiniz de bizim yansımamızdır. Her ülke layık olduğu gibi yönetilir. Biz muhalefetten ne istiyorsak (tabii ki ortalama olarak) onlar da onu yapıyorlar.
Adsiz, aslinda Turkiyedeki durumun ozeti kitapyurdu linkinde var. Bu kitap Kitapyurdunda sadece 19 tane satmis. Diger online sitelerde de bundan farkli degildir. KItapci dukkanlarinda satilanlari da katsak 2-3 bin'i gecmez satisi. Cubbeli Ahmet hocanin tek bir kitabi 600 bin satiyor. Demek ki reformlara once egitimden baslamak gerekiyor aynen Mahfi hocanin defalarca vurguladigi gibi ama tren kacti malesef batakligin dibine dogru yavas yavas gidiyor memleket. Cikis yok.
SilMahfi hocam,
YanıtlaSilAkp donemindeki ekonomik sureç menderesin demokrat partisindeki ekonomik sürecine benzemiyor mu?
Benziyor. Menderes, Özal ve Erdoğan hep aynı yolu izledi. Zor olan yapısal reformlara girişmek yerine mevcut sistemle oynayıp geçici refah artışı sağladılar. Türkiye'de yapısal reformlar yalnızca Atatürk döneminde yapıldı.
SilHocam Türkiye neden dolaylı vergi şampiyonu.
SilÇoğu işletme 5 - 6 bin lira ücret ödediği kişileri asgari ücretten çalışıyor gösterip farkı elden ödüyor ve böylece vergiyi kaçırıyor. Bu sadece bir yönü. Buna benzer bir sürü vergi kaçağı var dolaysızlarda. O nedenle dolaysız verilerin miktar olarak toplamdaki payı düşük dolaylılar yüksek kalıyor.
Silhocam cok merak ediyorum acaba bizim ekonomimizi yonlendiren birimlerin laffer egrisinden haberleri yok mu? Türkiye neden bu eğriyi görmezden geliyor.
Sil1)Euro bolgesi finansal islemler vergisi uygulamasi yapacakti ne durumda bir bilginiz var mi?
YanıtlaSilBir de daha onceki yazinizda sordum cevaplamadiniz
2)Kurumlar vergisi indirimleri ile issizlik arasinda nasil bir baginti vardir ? Turkiye 2006 basinda bu vergide indirim yaptiginda siz enflasyondaki dususe katki sunacak demistiniz. Sizce turkiyede kurumlar vergisinin inmesi enflasyona ve issizlige yaradi mi?
3)genel olarak kurumlar vergisi indirimleri; gunumuzde istikrarin guvenin oldugu .gelismis .yuksek gelirli .negatif reel faizli bir ulke ekonomisinde issizlige ne gibi etkisi olur?
tabi sorumu cevaplamayacaginizi cevaplamadaginiz gibi abuk subuk yorumlari cevapladiginizi soyleyerek o abuk subuk yorumlarin populerligini yazanlarin da daha da cesaretini arttirdigi soylemeliyim. Tabii sorulari cevaplamam iradesine sahipsiniz ancak ekonomi blogunda ekonomi ile ilgili sorular nedense degil de abuk subuk sorular yorumlar sizin tarafinizdan itibar goruyor.
(1) Henüz sonuçlanmadı ya da uygulamaya konulmadı.
SilÖteki sorularınızı herhangi bir kasıt ile yanıtlamazlık etmedim. Sadece yoğunluktan atlamışım. Ayrıca yanıtlamaktan en kaçınılmayacak düz sorular bunlar.
(2) 2006'daki kurumlar vergisi indirimi enflasyondaki düşüşü destekledi ama işsizliğe pek bir etkisi olmadı.
(3) Önceki indirim yüzde 30'dan yüzde 20'ye iniş gibi önemli bir indirim olduğu halde işsizlik üzerinde fazlaca bir katkısı olamadı: bu çerçevede yüzde 20'den aşağı çekmek pek yararlı olmaz diye düşünüyorum. Esasen kurumlar vergisinde indirimden çok bu vergiyi gelir vergisiyle birleştirme projesi var iktidarın.
Yanitiniz icin tesekkurler Hocam turkiye ve herhangi bir ulke icin sormuyorum.
SilSadece hayali modelleme bir ulke alirsak<: butce ve cari acigi olmayan, Eksi reel faizin(orn: -2.5 dolaylarinda) ve standart ilimli fakat yukselme egilimli bir enflasyonun oldugu, refah duzeyi yuksek ulkede artan issizlik karsisinda panige kapilan hukumetin vergi reformu yapip Kurumlar Vergisini indirmesi sizce ne gibi sonuclar dogurur.
keys: #YuksekRefahduzeyi#NegatifReelFaiz#Ilimliartanissizlik#ZamanyayilanKurumlarVergisiIndirimi
Bu modelden cikarsak
1)Bu ulke issizligi dusurur mu?
2)Yabanci yatirim ve yurt ici yatirimlar arttirip ve cesitlendirebilir mi?
3)Bu ulke icin Philips egrisi denklemi gecerli olabilir diyebilir miyiz?
4)Bu ulke ihracatini arttirabilir mi?
5)bu ulkeyi uzun vadede ne tur sonuclar bekler?
6)+eksi reel faiz +kurumlar vergisi indirimi +enflasyonunda ilimli oldugu ortamda
bu uc olgu(Eksi Reel Faiz- Kurumlar Vergisi Indirimi - ilimli Enflasyon) birbirlerini ekonomiye katki suncaka yonde olumlu yonde beslerler mi?Nasil ki tipki A vitamini ile E vitaminin birlikte alinmasinin birbirlerini besleyerek etkileserek organizmada daha etkin efektiv olumlu etkisel olmasi gibi bir durum yaratir mi model ulkemizde ?
saygilarimla
Bu tür bir değerlendirmeyi bilimsel olarak yapabilmek için daha çok veriye ihtiyaç var: Örneğin bu ülkede marjinal tüketim eğilimi yüzde kaç, bu ülkenin ihracat yaptığı ülkelerin durumu nasıl, ihraç ettiği malların esnekliği ne durumda (marshall - lerner koşulu), kurumlar vergisi oranı kaç gibi.
SilBunları bir yana bırakır da eldeki verilerle çok genel (biraz da yüzeysel) bir değerlendirme yaparsak:
(1) Bu indirimin işsizliği düşürmesi beklenebilir.
(2) Yatırımları artırması belki de en çok beklenen sonuçtur.
(3) Bu ülkede Phillips eğrisinin geçerli olup olmadığını görebilmemiz için işsizlik oranları serisiyle enflasyon serisine ihtiyacımız var.
(4) Yukarıda değindiğim gibi ülkenin ihracat yaptığı ülkelerin durumu iyiyse (bir kriz içinde değillerse) ve ihraç mallarının talep esnekliği düşükse o zaman bu hamle bu ülkenin ihracatını artırabilir.
(5) Bunu yanıtlayabilmemiz için en başta değindiğim gibi daha fazla veri ve bilgiye ve sayı, oran gibi somut verilere ihtiyaç var.
(6) Eksi reel faiz bu ülkeden dışarıya tasarruf çıkışına neden olur (sermaye hareketlerinin serbest olduğu varsayımıyla.) Tasarruf sahipleri paralarını dünyada artı reel faiz veren ülkelere yollarlar. Bunun sonucunda ülkede tasarruf açığı oluşur (zaten varsa büyür.) Sonuçta bu ekonomi dışarıdan tasarruf ithaline girişir. Bu üçlü olumlu bir etki yaratmaz. Tıpkı kalsiyum hapıyla demir hapının birlikte alınması gibi. Kalsiyum ile demiri bir arada alırsak vücutta ikisinin de emilimi kaybolur ve hiç bir etki yaratmaz. Hatta bazı vitaminler (ve/veya mineraller) bazılarıyla birlikte alındığında vücutta olumsuz etkiler yaratabilir (greyfurt suyu ile örneğin tansiyon ilacının birlikte alınması olumsuz etki yaratabiliyor.) Eksi reel faizle kurumlar vergisi indirimi, yatırımcı gözünde işlerin daha da kötüye gideceği izlenimini artırarak risklerin yükseldiği algısı doğurabilir.
tesekkur ederim hocam.
SilAncak bu modelde son yanitiniz ilgilimi cekti. Soyleki ; Eksi reel faiz duzeyinde yatirimlarin artmasi beklenebilir hatta imalat sanayisinden insaata kadar etkisi olur tam da bu durumda kurumlar vergisi indirimi pozitif etki yaratmaz mi ekonomide
Eksi reel faiz tasarrufları düşürür. Diyelim ki enflasyon yüzde 3 ve faiz de 0,50 olsun. Bu durumda eksi yüzde 2 reel faiz var demektir. Bu durumda kimse tasarrufunu bankaya yatırmaz. Bu kadar düşük bir faizle yabancılar da buraya borç vermez. Bu durumda yatırım yapacak fon bulunmaz. Sonuçta durumu dengelemek için faizler yükselmeye başlar.
SilBöyle bir ortamda kurumlar vergisi indirimi yatırımları vergiye gidecek paranın yatırıma dönmesi gibi etki yaratabilir ama bu çok sınırlı kalır.
Bu çizdiğimiz ekonomi sağlıklı bir ekonomik yapının sağlıksız yönetildiğinin göstergesidir. Dolayısıyla yatırımcı burada ek riskler alıp yeni yatırıma girişmez diye düşünüyorum.
Hocam cok guzel bir alis veris tam bloga uygun bir tartisma isbu bir model uzerinden gidiyoruz ortada isim yok cisim hic yok dolayisiyla kisir siyasi polemikler yok!
SilBu modelin basbakani benim su an siz beni kritik ediyorsunuz. Saglikli bir ekonomiyi sagliksiz yonettigimi iddia ediyorsunuz. Bu vesile ile bu model ulkenin basbakani olarak siz bana ne yapmayi tavsiye edersiniz ne yapayim.?
Benim size verebilecegim su asamada danismanlik isterseniz bakan da yapabilirim ya da burokrat ekonomiden sorumlu. Her neyse basbakan olarak soruyorum ne yapmaliyim. Ekonomiyi duze cikrmak icin.
Ulkemin butcesi fazla veriyor cari acigim olmadigi gibi fazlam var. Enflasyonum %3 merkez bankasi politika faizimiz %0.50 ve ozerk bagimsiz merkez bankamiz artan issizlik karsisinda daha da dusurmeyi taahut ediyor en azindan piyasalara sinyal veriyor. Bizde hukumet uyeleri olarak kurumlar vergisini dusurelim dedik. Siz bize ne oneririsiniz?????Ulkemde bu arada siyasi risk su bu vs yok!!!
Bu modelde bir yanlışlık var. Bu tür bir ekonomide işsizliğin yüksek olmaması lazım. Ya da işveren üzerinde aşırı yük var demektir. Bütçe fazla verdiğine göre bütçe gelirlerini biraz azaltmakta bir sorun olmayacak demektir. Bu durumda ücret vergilerini ve sosyal güvenlik primlerini düşürmek gerekir. Ki işveren üzerindeki istihdam maliyeti azalsın ve onlar da daha çok işçi istihdam ederek işsizlik oranının düşmesini sağlasınlar.
Silissizligimiz %6 ama gecen sene %4.6 di dolayisiyla yukselme soz konusu korkuyoruz
SilBu vesile ile Kurumlar vergisini bu yil 2 puan azalttik onumuzdeki sene de 2 puan azaltacagiz taahut ettik planladik. Merkez bankamiz %0.50 faizimizi daha da dusurecek sinyaller veriyor. enflasyonumuz %3 dolaylarinda. gectigimiz 3 sene icerisinde para birimimiz ortalama %35 deger kaybetti ama buna ragmen enflasyonda %2.5 durumlarindan su an %3 kosullarindayiz. genel durumumuz bu!
Bizim planimiz ve argumanimiz kurumlar vergisini indirmekle ve eksi reel faizle piyasada yatirimlari canlandirmak ve cesitlendirmek ihracata ivme kazandirmak devam eden ilimli enflasyon kosullari cercevesinde de philips denkleminden yaralanip issizligi dusurmek.
Ancak siz bizim tasaruflaimizin eriyeceginden yatirimcilarin ve yatirimcilarimizin yatirim riskinden kacacagindan ve faizlerimizin yukseleceginden bahseylediniz onceki yazismanizda.
Bizde diyoruz ki tasarruf sorunumuz yok carimiz de butcemiz fazla veriyor Allaha sukur. siyasi riskimizde yok icabinda borclanabiliriz de ama ihtiyacimiz yok sukur disaridan borc almaya.
Biz dusunuyoruz yahu kurumlari indiridik ee ulkemizde eksi reel faiz var bir de deflasyon kosullarinda degiliz ilimli enflasyonumuz var Bu durumda biz issizligi yeniden eski seviyeye dusurebilir miyiz? Philips egrisi denklemi kosullarindan yararlanabilir miyiz ? Valla sonumuz ne olur ? :) bize bir akil oneri elestri lazim siz tarafinizdan hukumette acemiyiz idare edin bizi :D
Saygilar hocam
Her seferinde yeni bir değişken giriyor işin içine. Para biriminin dış değer kaybı % 35 yeni çıktı ortaya. Burada tutarsızlık var. Bir ülkenin para birimi % 35 dış değer kaybederken enflasyonüzde 3 dolayında kalmaz. Değişkenlerin tamamını bir tabloda gösterin sonra önerimizi yapalım.
SilTamam
Silbasbakan olarak direktif veriyorum. 3 yil icerisinde %35 deger kaybi yillik ortalama 11.5 yapiyor.
Herkesin üç soru hakkı var. Sizinki bitti.
SilHerkesin üç soru hakkı var. Sizinki bitti.
SilAtatürk gömleği bize çok fazla geldi . Hala olanını da kaldırmaya çalışıyoruz .Aradan kaç yıl geçmiş hala o ileri görüşlü insanın düşünceleriyle savaşılıyor. O nasıl bir ileri görüş nasıl bir hayal kurdu kim bilir ?
YanıtlaSilSormayın.
SilHocam atatürk döneminde yapılan yapısal reformlar ile ilgili bir yazı yazabilir misiniz? Saygilar hocam
SilO kadar çok yazılıp çizildi ki benim yazmama gerek yok. Bütün Atatürk devrimleri yapısal reform aslında.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilBu baz etkisinden tam olarak ne oluyor
Diyelim ki geçen yılın Mayıs ayında kurlardaki artış sonucu aylık enflasyon çok yüksek geldi (mesela yüzde 1,5.) Bu aylık artış endeksi 1,5 puan artırmış olur. Bu yılın Mayıs ayında kurlar aynı sıçramayı göstermediği, başkaca da bir olumsuz etki olmadığı için aylık enflasyon 0,5 geldi diyelim. Bu durumda o 1,5 endeksten çıkacak 0,50 girecek ve enflasyon 1 puan düşecektir. Buna baz etkisi deniyor. Yani bizim yaptığımız bir şey yok. Tamamen dış gelişmelerle oluşmuş bir olay.
SilYarındn itibaren bir şeyler değişeceğini bilsem geriye doğru bakar sadece kaybettiğimiz zaman oldu derim.
YanıtlaSilBırakın ekonomiyi her şey için geçerli olan evrensel bakış açımı sizinle paylaşmak isterim:
1- "dünün bugününle aynı olmasın ama yarınında bugününden iyi olsun"
2- "Çok fikir sahibi olup içinden en iyisini zamanında seç ve ona sarıl yoksa çok fikir hiç fikire dönüşür"
Bunları felsefe edinirsek her olumsuzluğa karşı önlem alır ve çalışırsak geride pişmanlık duyacak kayıp olarak görecek bir şey kalmaz.
Sağlıcakla kalın
3F
Hocam, Trump'ın saçma sapan faşizan konuşmalarını görünce artık şaşırmıyoruz.
YanıtlaSilAma son zamanlarda sabrımı yülselttim, Trump'ın hem ABD hem dünya ekonomisi üzerine yaptığı konuşmaların dökümlerini buldum, okudum.
Hocam, Trump (sizin gibi objektif kalmayı becerirsek) ekonominin dinamiklerini gayet iyi biliyor!
Eğer Clinton başkan seçilirse, eski tas eski hamam devam edecek ekonomi.
Ama Trump seçilirse ve ekonomi programını uygulamasına senato ve kongre onay verirse, ABD ekonomisi korumacı bir yapıya bürünerek kendini kıl payı kurtaracak. Dünya ekonomisi de peşinen korumacılığa yelken açacak.
Böylece, Bretton Woods konferanslarının sonuna gelmiş olacağız!
Dünya, ya yeni bir ekonomi modelinin ya da yeni bir savaşın eşiğine gelecek.
Siz Hocam, Trump'ın ekonomi programını incelediniz mi?
trump son zamanlarda benim sempatimi kazanmaya basladi.Ekonomide daha etkin soylemlere haiz. Ornegin abdde %39 gibi dunyada gelismis ve gelismket ulkeler arainda yuksek olan Kurumlar vergisini indirecem diyor ve bana mantikli geliyor.
SilABdede yasayan vatandas olan turkiyeli arkadslarim trumopa oy kullasnacak. Halkin cogunlu da trump diyor. cunku gelir dagilimi cok bozuk issizlik keza oyle kayit disina itilmis kitleler trumpda solugu aliyor.
Gelir dağılımının bozukluğunu Trump gibi cumhuriyetçi biri çözecek diye bekliyorlarsa vay amerikalıların haline :D umut ve cahillik budur işte.
SilTrump'ın ekonomi programını yeni okuyorum. Okuyup değerlendirdikten sonra bir yazı yazmayı düşüneceğim.
Silonu kitleler kayitdisina itilerken soylecektiniz. su an dunyada binlerce kayit disina itilmi atil kitleler var bir kismi terore bulasiyor bir kismi fasist cetelere yon saliyor bir kismi dikta rejimlerine heves kiriyor bir kismi mafya ara elemani oluyorbir kismi asiri tarikatlarda hayat buluyor. kayit disina itilen kitlelere sahip cikmasaniz kucaklmazsaniz sonucuna katlanirsiniz bu sonucu tum dunya oder. ayrica bu kayitdisina itilen kitleler egitimli ve genc insanlardan olusuyor haberiniz olsun.nedenine gelince issizlik ekonomik krizdir geleceksizliktir gelir dagilimin bozuklugudur firsatsizlik esitsizligidir butun bu olulari da kaldirmadan dunta yoluna devam edemez ve ayrica bu olgulari kaldirmak olabilecek kotu sonuclarla bas etmekten daha kolay ve daha az maliyetli.
Silakp nin en büyük şanşı amerikada morgıc kiriziyle başlayan daha sonra bankalara büyük şirketlere ve diger üklelere yayılan ve halen devam etmekte olan dünya kirizidir.bu kiriz sayesinde bizde dahil tüm gelişmekte olan ülkelere ve üçüncü dünya ülkelerine tabiri caizse helikopterden atılan beleş paralar yagdı ve halende bu paralar şimdilik o ülkelerde az çok duruyor.soru şu bu paralar yagarken türkiye bu paralardan iyi faydalandımı.bence faydalanmadı.taşa topraga yatırılan paralar o ülkede kalıcı olmayan kısmi iyileşme yaratır.peki sonra ne olacak.ülkede sanayimi arttı.giren paralar borsa ,finans piyasaları ve hazine bonalarına girdi.ülkede kaç kişi borsanın ,finans piyasalarının ne oldugunu biliyor ve bundan faydalanmaya çalışıyor.olan bankalar ,şirketler el degiştirdi.bir yabancı gelip dogrudan yatırımmı yaptı,iş imkanımı açtı.kesinlikle hayır.dolayısiyle dünya kirizindeki düzelmeyle birlikte bizdeki ve diger ülkelerdeki paralar ana vatanına yani gelişmiş ülkelere gidecek.o zaman görecegiz asıl bizim ekonomimizin durumunu.şu an amerika kendi ülkesindeki kısmi düzelmelere ragmen diger ülkeler zarar görmesin diye faiz artırımını geciktirmeye çalışıyor,ama nereye kadar.o zaman ak ve kara ülkeler kimse net olarak ortaya çıkacak.şimdiden türkiye ekonomisi uçuyor,akp şöyle yaptı böyle yaptı demek için erken.kaldıki ben akp nin işsizlik ve enflasyon dahil açıkladıgı hiç bir rakamın dogru olduguna inanmıyorum.açıkladıgı işsizlik ve enflasyon rakamlarıyla akp resmen halkla resmen dalga geçiyor.bunu hayatın içinde olan herkes rahatlıkla görebilir at gözlügünü çıkarırsa.saygılar sevgiler sayın hocam
YanıtlaSilBaşta işsizlik ve enflasyon olmak üzere açıklanan sayı ve oranların doğru olmadığı konusunda çok yaygın bir düşünce birliği var.
SilHocam enflasyonda baz etkisi ne demek?
YanıtlaSilDiyelim ki geçen yılın Mayıs ayında kurlardaki artış sonucu aylık enflasyon çok yüksek geldi (mesela yüzde 1,5.) Bu aylık artış endeksi 1,5 puan artırmış olur. Bu yılın Mayıs ayında kurlar aynı sıçramayı göstermediği, başkaca da bir olumsuz etki olmadığı için aylık enflasyon 0,5 geldi diyelim. Bu durumda o 1,5 endeksten çıkacak 0,50 girecek ve enflasyon 1 puan düşecektir. Buna baz etkisi deniyor. Yani bizim yaptığımız bir şey yok. Tamamen dış gelişmelerle oluşmuş bir olay.
SilSelamlar saygılar sayın Eğilmez. Teşekkür ederim çalışmalarınız ve çok değerli paylaşımlarınız için. Allah sizden razı olsun. İslam gerilemenin kaynağı asla değildir. Kişilerin beceriksizliği islama mal edilmemelidir. Ben iktidarın ekonomi politikasını beğenmiyorum. Günü birlik politikalar olarak görüyorum. Öğrenmek istediğim şu? 1973 te altın dolara bağlandı dolar tam convertable oldu. Ancak bu dolar genişlemesinin bir sonu yokmu? Ne olacak bu işin sonu? Bide faizsiz ve enflasyonsuz ekonomi nasıl olur bana kitap önerebilir misiniz?
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilYönetim hataları insanların olduğu kadar sistemin de hatalarından kaynaklanıyor olabilir. Sistemden kastım İslam değil. Genel olarak bir ülkede egemen olan sistem. Örneğin zaten çok adaletli bir sistem olmayan kapitalizmin ahbap çavuş kapitalizmine dönüşerek yolsuzluklara yelken açacak bir altyapı oluşturduğu ülkelerde sistem, ekonomik sorunların çözülmesini engeller. O ülkelerde o sisteme uygun insanlar yönetime gelir. Ve bu olay bir kısır döngüye yol açar.
Aslında dolar öteden beri tam konvertible idi. Bütün paralar konvertibl idi. Ama büyük bölümü 1. Dünya Savaşı sonrasında, kalanları da 2. Dünya Savaşı sonrasında altın karşılığını terk etti. Sadece ABD Doları altın karşılığı basılmaya devam etti. Öteki paralar bir şekilde dolar üzerinden konvertibl oldular. Brettn Woods sistemi de oydu. Ne var ki Doların altın karşılığı da Vietnam savaşının getirdiği yükler nedeniyle 1973'de kaldırıldı. Bugün hiçbir para altın karşılığı basılmıyor. Dolar genişlemesinin elbette bir sınır var. Zaten Fed o korkuyla faiz artıracak.
Faizsiz ve enflasyon bir ekonomi için kitap bilmiyorum. Ama Japonya'nın durumu aşağı yukarı böyle bir ekonominin yaşayan örneğidir. Japonya yaklaşık çeyrek yüzyıldır çok düşük enflasyon (bazen eksi de olabiliyor) ve çok düşük faizle yaşıyor ve durgunluktan bir türlü çıkamıyor. Çin ve Kore, ihracatta Japonya'yı gelip geçtiler. Sıfır enflasyon ve sıfır faiz, insanların taleplerinin düşmesine yol açıyor. Mesela buzdolabını yenileyecek olan kişi "nasıl olsa enflasyon da yok faiz de yok. Şimdi alacağıma ileride alırım. Fiyat artmıyor, banka da faizsiz kredi veriyor, acele etmeme gerek yok" diye düşünüp alımlarını erteliyor. Bu da ekonomiyi durgunluk içinde tutuyor.
Enflasyon ile faizi birbiri ile karistirmayin. Ikisi hem tanim, hem pratik geregi birbirinden bagimsiz seylerdir. Enflasyon faiz oranlarini yukseltir. Ama enflasyon sifir iken faiz yok olmaz. Faiz de para arzini etkiledigi icin enflasyonu etkiler ancak enflasyon faiz yuzunden vardir, ya da faiz olmasa enflasyon olmayacak diye bir sey soylenemez.
SilBu ikisi elma ile armut gibi birbirinden farkli kavramlar. Elma rekoltesi arttiginda armutunki dusuyor, armutun rekoltesi arttiginda elma dusuyor diye elma var ki armut yetisiyor diye dusunemeyiz. Bu durumu "correlation does not imply causation" diye ozetlerler. Yani iki degerin birbiri ile iliskisi bunlari birbirinin sebebi yapmaz.
Hocam turizmi unuttunuz. Turizm sektörü inişe geçti. Bunun etkisi petrolden daha fazla olur zira biliyorsunuz ki hükümet benzini 20 tl de yapsa, "istikrar var, duble yol yaptı"cılar için bazı göstergeler aşağı inmedikçe akılları başına gelmiyor.
YanıtlaSilBen turizmin en tehlikeli alan olduğunu düşünüyorum. Oradaki patlak diğer sektörlere de hızla sıçrayabilir.
Hocam,küçük esnaflar için koçluk,sermaye aktarımı,ortaklık,hissedarlık yapacak oluşumlar var mı yurdumuzda.? (ikram ve ziyafet şirketi)
YanıtlaSilBu konuda bilgim yok ama vardır diye tahmin ediyorum.
SilHocam öncelikle güzel ve fikir açıcı yazınız için teşekkür ederim. Kitabınızı da sabırsızlıkla bekliyorum. Ne yazık ki benim güzel ülkemde artık herşey tarafgirlik olmuş doğrusu ya da yanlışını düşünmeden körü körüne insanlar bir düşünce, olgu veya partinin peşine takılıp gidiyorlar. Bu sözlerimi ne sadece iktidar partisi ve icraatları için söylüyorum ne de diğer partiler için bu bizim bütün toplumumuza yansımış durumda.
YanıtlaSilEvet ne yazık ki durum bu. Onun için eğitimin bilime dayandırılacağı bir eğitim reformunun ilk koşul olduğunu söyleyip duruyorum.
SilHocan merhaba,
YanıtlaSilEkonominin yapısal sıkıntılarının çözülmesi konusunda hükümet yıllarca başarılı bir politika izleyemedi.Hocam peki bu durum ne kadar daha sürecek.Sizin bu konuda hükümete desteğiniz yok mu?
Ben bu işin çözümlenemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü yapısal reform konusunda düşünce birliği yok. Yani yapısal reform yapılması gerekliliği konusunda fikir birliği var ama neyin reform olduğu konusunda herkesin düşüncesi farklı. Eğitim reformu denince kimi bilime, sorgulayıcı ve analitik eğitime ağırlık verilmesini anlıyor kimi de dinsel eğitime ağırlık verilmesini. Böyle bir farklılıktan eğitin reformu çıkmaz.
SilMesela benim bilimsel, sorgulayıcı ve analitik bir eğitime geçilmesi konusunda desteğim var diyelim. Sizce hükümetin istediği eğitim reformu bu mudur? O nedenle aynı yaklaşım üzerinde birleşip aynı reformu desteklememiz söz konusu değil.
hocam, merhaba.
YanıtlaSilbir çok yazınızda da geçen "yapısal reform" deyimi neleri içerir ya da başka bir deyişle türkiye hükümetleri bu reformların hangilerini yapmamıştır? bu konuda yazılmış güncel bir yazınız var mıdır? biraz dolaştım yazılar arasında lakin tekmilini bir arada göremedim. bilgilendirirseniz sevinirim.
arda b.
http://www.mahfiegilmez.com/2015/11/yapsal-reformlar-listesi.html
SilPeki Avrupa yi ornek gosteriyirsunuz nobel odulu almis Amerikali iktisatcikar Euro nun basli basina yapisal sorun oldugu girusundeler ?
YanıtlaSilBen Avrupa'nın yargı, eğitim, hukuk, insani değerler, demokrasi değerlerini örnek gösteriyorum.
SilHocam Merhabalar farklı bir sorum olacak size.
YanıtlaSilKapitalist-sermayileşme açısından sermayenin birikim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz ? bu birikim sürecinde hangi kavramlar önemli sizce ?
Son olarak Samir Amin'in sektörel sosyal eklemlenme ve eklemlenmeme kavramları konusundaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim ?
Çok teşekkür ederim şimdiden değerli düşünceleriniz için.
İlk konu buraya sığmayacak kadar kapsamlı bir konu. Neredeyse bir kitap konusu. Bu birikim sürecinde emeğin sömürülmesi meselesi mesela başlıbaşına bir tez konusu olabilecek kadar geniş bir mevzu.
SilSamir Amin'in kitabını okumadım, ne savunduğu ya da eleştirdiği konusunda bilgim yok.
emeğin sömürülmesi dışında hangi kavramlara değinebiliriz hocam ?
SilHocam uzun zamandır aklıma takılan soru var. Bu kadar borçlu bir ülke olduğumuz halde neden hiç kimse bunu hisseetmiyor? Özellikle AKP seçmenleriyle tartışmaya girdiğimde her seferinde ülke nereden nereye geldi, kör müsünüz gibi tepkilerle karşılaşıyorum. Borçlu olduğumuzu bu insanlara anlatmaya çalışıyorum fakat inanmıyorlar. Üstüne üslük ''IMF bile bizden borç istiyor, ne borcu!?'' cevabını alıyorum. Bu gerçeği basit bir mantıkla onların anlayacağı şekilde daha nasıl anlatabilirim ?
YanıtlaSilŞimdiden teşekkür ederim.
Anlatamazsınız canınızı sıkmayın. Bu dediğinizi anlatabileceğiniz kişilerin olaylara ve konulara objektif bakabilmesi gerekir. Türkiye'de insanlar (sadece AKPliler değil bütün partililer) tartışmaya kapalı bir yetişme tarzı içinde oldukları için gerçekleri değil kendilerine anlatılanları doğru olarak algılıyorlar. Ben de onun için yazmıştım bir zamanlar: Krizle gelen ancak krizle gider diye.
SilİSLAM DÜNYASI SON 500 YILDIR BİLİME DOĞRU DÜRÜST KATKI YAPMIŞ DEĞİL. BUNU DÜZELTMEMİZ LAZIM.
YanıtlaSilAZİZ SANCAR, 22 MAYIS 2016 PAZAR
http://www.ntv.com.tr/egitim/aziz-sancardan-genclere-mesaj,zhwpMjSzMk-IdvYeAzNVKg?_ref=infinite
MAHFİ EĞİLMEZ, SAYIN SANCAR SİZİN AYNI YUMURTA İKİZ KARDEŞİNİZ Mİ?
Hayır ama aklın yolu bir derler.
SilAziz Sancar inançlı bir isim hocam, demek ki inanç, insanların bilim konusunda ilerlemesine engel olmuyor...
SilUmarım bu yorumumu yayınlarsınız...
İnanç değil, gerçekleri inanca gore eğip būkmek engeldir.
Silİnanç değil, gerçekleri inanca gore eğip būkmek engeldir.
SilBöyle derseniz katılırım hocam, ama önceki yorumlarınızda (ateist nüfuslu ülke örnekleri vererek) direk inanç engelliyor gibi bir anlam çıkıyordu.
SilBen her zaman böyle diyorum. Herkes inancında ve inançsızlığında özgürdür. Ama asıl olan bilimdir. Bilim bir şeyi doğru kanıtlarla ortaya koymuşsa ona direnmek doğru değildir.
Silİnancın kötüye kullanılması ve yönlendirilmesi bilimsel düşünmeyi engelliyor.
Inancin kotuye kullanilmasi bilimsel dusunceye gelene kadar her seyi engelliyor.
SilAma gunumuzde bilimin kanitladigi ve dinen insnalarin aksine direndigi bir ornek verebilir misin?
Evrim kuramı; insanın bugünkü haliyle değil, çok daha ilkel bir görünümden bugünkü haline evrimleşerek geldiğini günümüze kadar kalan fosilleri ortaya koyarak kanıtlıyor. Oysa dinler insanın bugünkü haliyle yaratıldığını anlatıyor.
Silmrb. sizi severek okuyorum, ekonominin bu şartlarda daha da kötüleşeceği konusunda size katılmamak elde değil ama hangi fosil kanıtlıyor? hem madem kanıt var neden teori deniyor? benim araştırmalarımda fosillerde insanlar HEP İNSAN, MAYMUNLARDA HEP MAYMUN AKSİNE FOSİLLER İNSANLARIN YA DA MAYMUNLARIN MİLYONLARCA YILDIR AYNI KALDIĞINI KANITLIYOR ŞİMDİ SİZİN BULDUĞUNUZ FOSİL ÖRNEKLERİNİ MERAK EDİYORUZ.TEŞEKKÜRLER
SilHomo sapiense gelene kadar yüzlerce insansı tipine ait fosil var. İnsan hiçbir zaman hep insan değil. İnsanın bugünkü formuna ulaşması milyonlarca yıllık bir gelişme. Homo sapiens denilen bugünkü formunda geçen süre ise yaklaşık 200 bin yıl.
SilWikipedi de bile bu fosillerin farklılıkların listesi var:
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsan_evriminin_fosil_listesi
Bu konuda pek çok kanıt açıklayan kitap var. Bunlar arasından sadece Alaeddin Şenel'in İnsanlık Tarihi kitabını okursanız biyolojik evrimle birlikte sosyal ve kültürel evrimi de görebilirsiniz.
Bilim kesin sonuç almadığı hiçbir şeye kanun demez. Teoriler, yeni ve ileri kanıtlarla değişecek görüşler demektir. Evrim konusunda her gün yeni bir kanıt çıkıyor, tarihler değişiyor, tezler değişiyor. Onun için evrim teoridir. Değişmeyen şey evrimin varlığı ve doğal seçilim ve ayıklanma üzerine oturduğudur.
Hocam, elinize sağlık, çok iyi bir yazı olmuş.
YanıtlaSilBende alaturka başkanlık sistemine geçileceğini ve bunun ekonomiye orta vadede bir kriz olarak döneceğini düşünüyorum. Ancak, satılmaya çalışılan "istikrar" ve piyasada bu yüzden oluşan algı, ve faizlerin düşürülmesi dolayısıyla kısa vadede bir iyileşme olacağını bekliyorum. Bu iyileşme yerli yatırımcıların iştahını artıracaktır. Bazı arkadaşların vurguladığı gibi bu yatırımlar inşaat sektörüne yönelecek düşürülen faizlerin etkisiyle kredi yükü ve riski daha da artacaktır. Bundan dolayı, başkanlığa geçişten 2-3 yıl sonra inşaat sektörü temelli bir kriz ve akabinde mali kriz olacaktır diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ederim.
SilUmarım yapısal reformları yaparız ve kriz filan olmadan yolumuza devam edebiliriz.
Mahfi Hocam,ithalat kısıtlaması neden gereklidir? Açıklar mısınız lütfen. Şimdiden teşekkürler.
YanıtlaSilYeni kurulmuş sanayileri koruyup yabancı ülke sanayileriyle rekabet edebilir hale getirmek için gereklidir. Ondan sonrasında sadece dampinge karşı korumak yeterlidir.
SilSayın hocam iyi geceler.Tarım sektöründeyiz yani kısacası esnafız.ülke ekonomisi felç durumda para ortadan kalktı .Insanlar ceklerini senetlerini ödeyemiyor.Sizce bu kriz degilde nedir acaba.Kimsenin yılı bitirme gibi bir umudu kalmamisken daha ne yapabiliriz
YanıtlaSilToplumun çoğunluğu muhtemelen sizinle aynı düşüncede değil.
SilHocam, her şeye rağmen Almanya'da şirketim var. Türkiye ye dönüp,Türkiyede de şirket açmak istiyorum. Teknoloji üretiyoruz Türkiye de. Ben devletin gelecek 20 sene boyunca kriz olmadan yaşayacağını düşünüyorum. Devlet hala hasılatını %150 sine kadar borclana bilir, ki şuan %50 lerde, Japonya da %250 lerde. Bu parayı da büyük alt yapı projeleri ile ülke ekonomik sistemine akıtabilir. Biraz enflasyon ile ve direk peşin para teşvikleri ile ve memur zammı ile de esnafa para akışı sağlanabilir..vs. diye düşünüyorum. Yani büyük üretici olmasak da, bu döngü gelecek 20 sene boyunca kırılmaz diye düşünüyorum. Ne dersiniz?
YanıtlaSilMahf Bey ne der bilemem ama, izninizle benim diyeceğim bir şey var. Buyurun gelin ve boyunuzun (yani aklınızın) ölçüsünü alın.
SilBen bşr şey demem. Herkes kendi tercihini kendisi yapar ve sorumluluğu da kendisi taşır. Kararınız hayırlı olsun.
SilSayın hocam
YanıtlaSilFED'in yıl içerisinde faizleri 2-3 kez artırması döviz çıkışlarının yaşanmasına .döviz çıkışı kur artışına, kur artışı bir yandan enflasyon artışına bir yandan da ithalatın düşmesine ve dolayısıyla cari açığın baskılanmasına yol açabilir.bu olası etkilerde büyümenin düşmesine ve işsizliğin artmasına sebep olur dediniz.
Sayın hocam Büyümenin düşmesinin sebebi olarak şu etkiyi sıralarsam yanılırmıyım;
1)döviz çıkışlarının yaşanmasının neticesinde kurların yükselmesi ithalatı pahalılaştıracağı için üretim için gerekli olan girdiler(petrol,makine ,teçhizat) olması gerekenden daha az ithal edileceği için bu üretimin artmasının önünce bir engel oluşturacaktır.
2) kurların yükselmesi maliyet kanalından bizi daha yüksek bir enflasyona sürükleyecektir. Yüksek enflasyon da bir yandan piqou etkisi dediğimiz Servet etkisi sebebiyle talebi azaltırken diğer yandan da yüksek enflasyon faizlerin artmasına neden olacak buda faiz kanalı ile yatırım ve tüketim harcamalarını ve dolayısıyla üretimi etkileyecek .
Kısacası döviz çıkışının yaşanması sonucunda kurun yükselmesi ile söylediğim olası iki etkinin gerçekleşmesi üretimi sekteye uğratacak ve büyümenin düşmesine sebep olacaktır diye düşünüyorum katılırmısınız sayın hocam ?
Her ikisi de doğru saptamalar. Katılırım.
SilDeğişik bir saptama sahip bir yazı okumanızı tavsiye ederim.
YanıtlaSilhttp://m.gercekgundem.com/medya/209872/akpnin-vucut-dili-nazizmin-ruhu
Sayin Mahfi Hocam,
YanıtlaSilVerdiginiz degerli bilgiler icin tesekkur ederiz.
Anadolu da kendi araclarimizla lojistik isiyle ugrasiyoruz, uluslararsi lojistik sektorunden piyasanin gidisini takip edebiliyoruz. 8 ay oncesine haftalik avrupya yuklememiz 20-25 arac seviylerindeyken bu sayi gecen 2 ay da 1-5 arasina dustu ve suanda 8 ila 13 arasinda seyir ediyor ve Trden Avrupaya olan fiyatlandirmalarda hergecen gun daha da dusuyor. Hocam giderlerimiz sabit kaliyor ancak kazancimiz 2014 un son ceyreginde bugune kadar dususe devam etti ve dibi gordu yavastan piyasalarda hareketlenme goruyoruz ancak isin soununu tahmin edemiyoruz? Sizin gorusunuz nedir hocam ihracat-ithalatta rekor ustune rekor kirdigimiz soleyen gazeteler verileri okuyoruz her gun ancak bu piyasaya yansimiyor? Piyasa bu sekilde mi gidecek yoksa 2015 yili gibi 2016 nin uzerinide cizmeliyiz?
Benim görüşüm 2016'nın ikinci yarısının daha sıkıntılı geçeceği yolunda.
Silhocam selam,
YanıtlaSilsürekli yazılarınızı okumakla birlikte ülkenin ekonomik olarak zor durumda olduğu veya zor dönemlere girdiği yönündeki açıklamalarınıza katılmıyorum. Türkiye şu an Özal,Demirel veya Ecevit dönemlerinden daha kötü durumda değil ve halkın da bu zorluğu hissettiğini söyleyemeyiz. Türkiye'ye her dönemde bir şekilde sıcak para veya kaynağı belli olmayan para girişleri olmuştur ve bu sayede de bir şekilde paçayı kurtarmıştır...bir tek Ecevit'in şansızlığı oldu, o da onun siyasi şansızlığı denilebilir.
velhasıl göstermeye çalıştığınız resim gerçekçi değil,salt matematik ile geçmiş bugün ve gelecek açıklanamaz.
saygılar.
Hasan
Herhangi bir resim göstermeye çalışmıyorum. Sadece devletin resmi verileri ve istatistiklerini kullanarak duruma bakıyorum. Bu yılın ikinci yarısı Türkiye için zor geçecek bir dönem gibi görünüyor. Benim gördüğüm budur.
SilBu durum Özal, Demirel, Ecevit dönemlerinden kötüdür demedim ki ben böyle bir kıyaslamaya giriyorsunuz. Ben durumu AKP'nin kendi 14 yıllık süresi içinde ikiye bölerek kıyasladım. Siz bana mevcut durumun AKP'nin ilk 6 - 7 yıllık döneminden daha iyi olduğunu söyleyebiliyor musunuz? Hayır mı? Aynen. Ben de onu söylüyorum.
Hocam evet,AKP nin ikinci yarısı ilk yarısından başarılı değil,haklısınız.
SilHasan
Hocam venezuelayi takip ediyor musunuz. Bu işin asli astari nedir hocam kimi çevreler sosyalizmi venezuela üzerinden kotulemeye çalışıyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir.
YanıtlaSilVenezuelayı yakından izlemiyorum. Hiç bir sistem uygulamayı kötü yapan bir ülkeden giderek kötülenemez. Almanya'ya bakarsanız kapitalizm çok esaslı bir rejim gibi görünür, Yunanistan'a bakarsanız facianın ta kendisidir.
SilHocam,
YanıtlaSil2001 yılından bu yana T.C. zenginleşti mi ? Fakirleşti mi ? Dolar ve altın cinsinden.
Teşekkür ederim.
Turkiye zenginlesti kuskusuz, hem dollar hem altin cinsinden ama benzeri ulkelerin zenginlesmesi Turkiye'den hizli oldu ayni zaman zarfinda, mesela G. Kore, Polonya, vs. Bu arada zenginlesmeyip fakirlesen ulkeler ya savasla kaynaklarini tuketenler (mesela Suriye) ya da Komunizm yapacagiz diye sacmaliga bulasanlar oldu (mesela Venezuela).
SilAltın cinsinden bir ölçme yapamam ama Dolar cinsinden zenginleşti.
SilAltin cinsinden batik. Aslinda herkes batacak altin cinsinden.dusunun 11 eylul saldirisindan beri guven ile beraber deger kaybeden dolar var.bizimkilerde bundan nemalandi.yok uretimmis argeymis hikaye rant ile kazanildi para.turkiye bu parayi siyaset satarak kazandi. Orta doguda adamlarin karargahi oldu.adamlar basti parayi az bisey verdi herseyi aldi.akilli adamlar. Bu senede ekonomileri duzelmis diyorlar yankilerin cok guluyorum.yok faiz artiracaklarmis aryirsinda gorelim yankiyi. Hep laf artiracagi toplam 1 puan olsa nolcak.yanki batik para basiyo. Burda gidilir altin gumus alinip yastik alti yapilir gerisi faso fiso. Saglicakla kalin
SilHocam Türkiye'de pazar günleri bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi alışveriş merkezleri ve dükkanlar-süpermarketlerin çoğunun kapalı olması durumunda bunun ekonomik ve sosyal etkileri ne olur dersiniz? Hafta sonu çalışmıyorum ama hizmet sektöründe olup hafta sonu hiç tatil yapamayan insanların durumuna hep üzülmüşümdür. Aile, eş dost ile bir araya gelmeleri ne kadar zordur kim bilir.
YanıtlaSilSon derece analitik, gerçekçi ve düşündürücü bir yazı, teşekkür ederiz hocam. Şu anda bu gerçekleri görmeyen veya görmek istemeyen gündelikçi bir kitle var ne yazikki Türkiye'de. İnsanlar Iphone6 dan Iphone7 'ye kur yükselmesinden ötürü geçemediklerinde, 150tl'ye dolan arabanın deposunun 200tl'ye dolmadığını gördüklerinde, her sabah gittiği işyerinin kapısından içeri alınmadığında,bu gerçekleri en derinden hissedecekler diye düşünüyorum.
YanıtlaSilHocam konu dışı iki sorum olacak;
1) Bir şirketin bilançosunu incelerken, bilanço değişkenleri arasında matematiksel ve analitik bir fonksiyon kurarak o şirketin iyi veya kötü bir şirket olduğundan söz edebilirmiyiz ?
Mesela atıyorum iyi bir şirketin; "sermayesi < net karı < özsermayesi" olmalıdır, net karı sermayesinin 1.25 katından büyük olan şirketler iyidir, 2.13 katından büyük olanlar süperdir fakat bu oransal çarpım sonucuda özsermayeyi geçmemelidir vb.. gibi bir bağıntı var mıdır?
2)İki farklı şirketin (değişkenin) birbiri ile ne kadar bağıntılı olduğunu (hammadde, bilanço vb. her yönden) açıklayan, tam olarak açıklayamasa bile en azından %'lik bir bağıntı kuran bir analitik formül, kuram var mıdır?
Mesela bir petrol şirketinin çıkarttığı ürünü, bir lastik şirketi hammadde olarak kullanır, lastik şirketinin çıkarttığı ürünü, bir iş makinesi şirketi hammadde olarak kullanır. İş makinesi şirketi aynı zamanda, demir çelik şirketinin çıkarttığı demiri de hammadde olarak kullanır. Buna rağmen iş makinesi şirketinin çıkattığı ürünü petrol şirketi de sondaj çıkarmak için gerekli demirbaş ekipman olarak kullanabilir. Sadece hammadde için değil, belki bu şirketler arasında bilanço yönünden de birbirini etkileyen bir bağımlılık vardır, bir ilinti olabilir.
İşte bu döngüyü açıklayabilecek, bir kuram, bir analitik model veya matematiksel bir fonksiyon nasıl oluşturabiliriz?
(1) Evet bu tür bağlantılar var. Mali Analiz Teknikleri bu tür rasyoları kullanıyor ve ideal oranları gösteriyor. (Böyle kitaplar var.)
Sil(2) Bu tür bağıntılar da kurulabilir. Yukarıda değindiğim kitaplardaki oransal analizler bu amaçlarla kullanılabilir.
Teşekkür ederim hocam değerli bilgileriniz için.
SilHocam sanırım bloğunuzu okumayı bırakacağım.
YanıtlaSilCahillik mutluluktur hocam. Bir iktisatçı olarak yada sadece bu konuları kendine dert edinmiş sade bir vatandaş olarak, yaptığınız analizlere hak veriyor olmak ve bunlar sebebiyle kaygılanmak, sorunlara çözüm aramak ama bulamamak, yada bulduğumuz çözümleri uygulayacak uygulatacak kişileri bulamamak (politik), buna bile çözüm üretip çözümü bulacak hatta uygulayacak kişi olmak istemek ancak destek bulamamak... Hocam sorunun kaynagi biziz, bizim gibiler, tamamı etrafimizda sagimizda solumuzda hergun gordugumuz kisiler. Yani toplumun ta kendisi.. madem düzeltmek adina hiçbir şey yapamıyoruz. Niye bilerek ogrenerek mutsuz oluyoruz. Son olarak cahillik mutluluktur hocam...
Emeğinize kaleminize sağlık hocam. Yolumuzu aydinlatmaya devam edin lütfen. Tüm bu umutsuz yazı aslinda bir umudun yeşerek için çırpınışıdır.
Estağfurullah. Ortada bu işleri bırakacak birisi varsa o da benim. Her gün yüzlerce saçmalıkla uğraşıyorum ama yine de pes etmeden yazmaya devam ediyorum. Enflasyonun nereden ve nasıl kaynaklandığına bakmadan lider öyle dedi diye 'faiz enflasyonun nedenidir' görüşünün yaygın olduğu bir ülkede her gün bir şeyler yazmak, çizmek, yanıtlamak öyle zor ve bıktırıcı bir iş ki. Her seferinde yılgınlığa kapılsam da 'birilerinin gerçekleri söylemesi, bilimin yolunu göstermesi gerekir' diyerek yılgınlığı atıp devam ediyorum.
SilTeşekkür ederim.
Hocam bizleri de motive ediyorsunuz.. Hayat mücadeledir.. Elimizden geleni yapmamız önemlidir.. Teşekkürler..
SilTeşekkürler
SilMahfi Hocam,
YanıtlaSilGün üstüne gün eklendikçe, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderine, Atatürk'e, olan ihtiyaç artmıyor mu?
Yokluğu acı vermiyor mu?
Sormayın.
SilAslında Atatürk, en azından düşünceleriyle burada, yanımızda ama biz onu göremiyoruz.
Merkez Bankası bugün 25 baz puanın üzerinde bir faiz indirimine gidebilir mi?
YanıtlaSilEğer 25 baz puan indirim yaparsa piyasa sözlü olarak korktu geri attı demesede tepkisel hareketi bu yönde olacak.
Ama 50 baz puanla devam ederse geçen toplantıdan bu yana artan döviz kuruna rağmen indirim trendinde kararlı bir merkez bankası görünümü sergileyecek. (siyasi iktidarın memnuniyetini analizimde devre dışı bıraktımı tcmb de bunu yapmalı)
Bazen kararlılığını göstermek aldığın karardan daha etkilidir. Bu şekil 50 baz puanlık indirimle devam ederse bir süre sonra tcmb piyasaya göre konum almayı bırakır, piyasa ona göre konum alır diye düşünüyorum.
Yanıtlamakta geciktiğim için 0,50 puan indirim gelmiş oldu. Bundan sonrası indirim için biraz daha zor.
SilMahfi Hocam,
YanıtlaSilSizce de Dünya'da oligarşik bir yapı tarafından bir algı yönetimi yapılmakta mı? ABD'de Beklentinin 0.01 altında 1-2 veri geldi diye piyasalar bundan 1-2 ay önce FED'in faiz artıracağını bas bas bağırıken bir anda faiz düşüreceğini söyleyecek noktaya kadar geldiler ve akabinde tekrar faizlerin yükseleceği algısını oturttular. Bu bir iki aylık sürede gerçekten FED'in faiz artırmaktan faiz düşürecek ve sonra tekrar 2-3 kere faiz artırımına gideceği algısının oluşturulmasına neden olacak gelişmeler yaşandı mı? Kendimizi bütün dış seslerden arındırdığımızda (mümkün olmasada) böyle bir algıya varır mıydık? Bunu gerçekten sosyolojik, psikolojik ve felsefik olarak incelememiz lazım. Ben yaşım itibariyle piyasaların içinde uzun zamandır olan birisi değilim ancak şu kısa (3-5 yıl) zaman içinde deneyimlediğim şeyler küresel piyasaların gerçekten tuhaf ve irasyonel bir yapıya sahip olduğudur. Tanrı gecinden versin ama bir sonraki Dünya Savaşından sonra bu irasyoniletenin kaldırılacağını umuyorum zira savaş olmadan pek bir şey değiştirmiyor dünya.
Kabine değişti o geldi bu gitti gibi boş yorumları yapılıyor medyada arkadaş desenize bütün bakanlığa cumhurbaşkanı hastaneye cmis diye niye uzatma yoruz ki deil mi hocam?
YanıtlaSilHocam cumhurbaşkanının faiz politikalarına mudahalesini nasil yorumladiginizi etkilerinin ne olduğunu biliyoruz. Bu mudaheleleri prebisch ve hirschman'ın görüşlerine göre nasıl yorumlayabiliriz ?
YanıtlaSilYorumlayamayız.
SilHocam 'Yorumlayamayız.' derken şaka mı yaptınız, ciddi misiniz? Açıklar mısınız?
SilYani şunu demek istiyorum. Cumhurbaşkanının bağımsız olduğu yasasında yazılı bir MB nin uygulayacağı faiz ya da diğer bir para politikası aracına müdahalesi ekonomik açıdan yorumlanabilecek bir şey değildir. Bu daha çok hukuk açısından yorumlanması gereken bir konudur. Çünkü böyle bir durumda MB bağımsız olmayan bir MB haline dönüşür. O zaman da bağımsız olmayan MB ne yapıyorsa o da onu yapmaya başlar.
SilHocam aktüerlik mesleği ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
YanıtlaSilAktüerlik iyi meslektir.
Silhocam iyi günler bu ülkede yatırım yapsanız neye yatırım yapardınız?
YanıtlaSilİzninizle bu soruya ben bir cevap vereyim.
SilBu soruyu sorduğunuza göre, sakın hiç bir şeye yatırım yapmayın.
Bu düşüncemin gerekçesini, başka bir nedenle yazdığım şu kısa yazıda bulabilirsiniz umarım:
Piyasalar ucube hükümetin görünümünde kendilerine göre bir uyduruk gerekçe bulup coştu. Hayırlı olsun.
Piyasalar kumarcı nitelikleri gereği, her zaman manik- depresif bir psikolojide olurlar. Manik dönemlerinde kendilerine uyduruk gerekçeler bulur coşarlar. Kötü haberleri duymaz, iyi diye yorumlayabilecekleri şeyleri abartır, coşku krizlerine girerler.
Bir süre sonra depresif psikoloji öne çıkar, dünya kararır. İyi haber arayışı sona erer. Kötü gerçekler göze görünür olur. Bir süre sonra yeniden manik döneme girilene kadar sızlanmalar gökyüzüne yükselir.
Bu döngü tekrarlanır durur. Bu arada büyük kumarbazlar servetlerini artırır. Heveskâr kumarbazlar, ufaklıklar, borsada macera arayan dünyadan habersiz garibanlar da sürekli ağlaşarak umutlarını gelecek baharlara ertelerler.
Bakalım bu son manik dönem kaç gün sürecek.
Piyasalarin costugu filan yok. Sadece risklerde artis olmadigini gorup mevcut duzene devam edebileceklerini gorduler en azindan bir sure daha. Enflasyon yukselmeye devam ediyor. Ihracat dusmeye devam ediyor. Turizm sektoru kan agliyor, dolar yukselmeye devam ediyor ve edecek. Cosan ne veya kim? Tabiki yandas basin ve havuzcu muteahhitler cunku onlarin isleri eskisi gibi balli olmaya devam edecek.
SilMahfi hocam,
YanıtlaSilKapitalizmin günümüzde bu kadar büyümesinde avrupadaki protestanlık dini ile ilgisi var mıdır?
Max weber bu konudaki kanıları doğrumudur?
Katkılarınız için
teşekkürler
Sevgi ve dua ile
Büyüme kapitalizmin kaderidir. Kapitalizm çökmemek için büyümek zorundadır. Büyümesi için duaya falan da gerek yoktur. Kapitalizm, sonunda patlayıp yok olana kadar büyümesini sürdürecektir.
SilProtestanlık Avrupa'yı din baskısından büyük ölçüde kurtarmıştır. Aydınlanmanın önünü açmıştır. Kapitalizmin gelişmesine de alt yapı oluşturmuştur.
SilWeber kapitalizmin doguşunu Protestanlikla aciklar. Protestanligin birikime, is ahlakina, obur dunya icin degil bu dunya icin yasamaya, sonunda buyunun bozulmasina (cok kisaca dinin gundelik hayat uzerinde etkisinin azalmasina) ve rasyonellesmeye yol actigi kuramini one surer. Ama yayilmasi kapitalizmin yayilma gereksiniminden dogar. Bugun her inanctan ulke aslinda kapitalizme eklemlenmistir. Sadece ulkelerin gelismislik ve ekonomik durumlari kapitalizme katilma zamanlamasiyla ilgili gibi duruyor.
SilKatkı için teşekkürler.
SilSevgili Hocam bunca olumsuzluğa rağmen TCMB faiz düşürdü ama bir bakıyorsunuz ki döviz de düşüyor. Yoksa bu kadar belli ekonomik verilerin dışında açıklayamadığımız kaynağı belirsiz paralarla piyasa manipülemi ediliyor? Böyle bir şey varsa bu manipülasyon ne kadar sürdürülebilir?
YanıtlaSilDovizin dusmesinin sebebi TCMB faizleri degil, basbakan degisiminden sonra yeni hukumetle eski tas eski hamam olacaginin gorulmesi hepsi bu. Dolar yukselmeye devam edecek yil icerisinde.
SilKurdaki düşüşte TCMB'nin faizi düşürmesinin etkisi yok.
SilHocam bende onu soruyorum. Kur böyle bir piyasada neden düşer. Arkadaşın dediği gibi yeni kurulan bir hükümet ile cumhurbaşkanının uyumlu çalışmasının ardında % 49.5 oy almış bir hükümetin resmen görevden uzaklaştırmasını da ekleyebiliriz. O zaman dış piyasa bu uyumdan çok demokrasiye yapılan müdahaleyi satın alması gerekirdi.
SilHocam iyi gunler , İmalat sektorunde zaten kriz basladı.Organize sanayi bolgerleri basta Ankara olmak uzere bomboş.Kamyın gecmiyor tabiri caizse ve bankalar limit ve bu gibi kredi kanallarını kısmıs durumda imalatcılara.Kriz alttan baslar ureten taraftan ve ureten taraf artık uretemiyor.
YanıtlaSilSize sorum Bir kriz daha olursa nasıl bu ulke bu durumu kaldıracak ?
Nasil mi kaldiracak? Toprak kaybederek ve daha cok sehit vererek. Bakin yeni haritalari televizyonlarda ve gazetelerde acikca tartismaya basladilar Avrupada ve Amerikada.
SilHocam hayvancılık milli gelir sektörleri içinde tarımda mi yer alıyor sanayi sektöründe mi. Sanki tarim daha mantıklı geliyor
SilTarım, hayvancılık ve su ürünleri aynı grupta yer alıyor
SilTarım, hayvancılık ve su ürünleri aynı grupta yer alıyor
SilHocam ntvpara daki programınıza hasret kaldık kaç gundur?
YanıtlaSilHocam 5 global ekonomi kuruluşu nedir? World Bank, World Trade Organisation, IMF kesin içindedir bence. Peki başka ne olabilir?
YanıtlaSilİFC, MİGA, İCSİD de var.
YanıtlaSilHocam ben farklı birşey sormak istiyorum. Örneğin iktidara yakın çevrelere bakınca ekonomi süper rayinda gidiliyor deniyor diğer taraftan muhalif gazetelere bakınca ekonominin sürekli kötü olduğu bahsediliyor. Ben uzun zamandır sizi takip eden biri olarak diyebilirim ki siz tarafsız olmaya çalışan ve refahın bilim yoluyla gelebileceğine inanan birisisiniz. Çünkü gelişmiş ülkelerdeki bu sistemi referans alıyorsunuz. Peki biz hocam sağ ve sol gazeteleri birlikte okuyup sentez mi yapmalıyız sizce ya da ne yapmayı onerirsiniz
YanıtlaSilHer zaman değil ama genellikle ikisinin ortası en doğrudur. Yani ne iyi ne de kötü. Orta. Ama giderek kötüleşmeye doğru gidiyor.
SilDoğru soyluyosunuzda, hocanın bu gün 2008, 2009 yaziliraini ve tavsiyelerini okudum....mesela bi yazısında borsa da çok disti artık altın veya dolar alınmalı demiş...lakin borsa 2 kata yakın artms ..sanki biraz duygularda işin içine giriyor....
SilBu hoca dediğiniz ben miyim? 2008'de altın 800 USD/Ons, Dolar da 1,50 TL. O tarihte alıp sonra satanlar köşeyi döndü. Ben pek borsa lafı etmem ama neyse.
Silborsada önerebileceğiniz bir sektör var mı?
YanıtlaSilBorsayı hisse bazında izlemiyorum. İzlesem de kişisel yatırım tavsiyesi yapmam.
SilHocam tez antitez ve senteze şöyle örnek verilebilir mi :
YanıtlaSilTez vahşi kapitalizm
Antitez işçiler birleşsin
Sentez sosyal devlet,işçi ve işveren haklarının korunması
Evet iyi bir örnek.
SilAnlatılanlara göre ekonomik olarak iyi günler bizi beklemiyor. Acaba YÖNETİM ekonomik kriz gelmeden yeni anayasaya ile Başkanlığa geçelim diye planlama mı yapıyor? O yüzden mi bu kadar aceleci davranılıyor...Zira kriz geldikten sonra bu planlar gerçekleşemez.
YanıtlaSilEğer komplo teorisi yazsam bu dediklerinizi yazardım. Çünkü makul geliyor.
SilHocam Türkiye'de şu anda %14'ler civarında seyreden tasarruf oranı sadece özel kesimin mi yoksa kamu-özel kesimin tasarruf oranı mı?
YanıtlaSilToplam iç tasarruflar
SilHocam yazılarınızdan okuduğumuza göre 90'lara göre tasarrufumuz çok düşük. O dönemden bugüne kamu tasarruflarımız önemli ölçüde artmasına rağmen toplam tasarrufların azalması özel sektörün tasarruf düzeyinin epey azaldığını gösteriyor galiba?
SilYa da özel kesimin ve kişilerin tasarrufları artmadığı için artan GSYH'ya oranı düşük kalıyor. Tek nedeni var: Geçmişte yüksek reel faiz almaya alışmış bir toplum reel faiz düştükçe tasarrufları azaltıyor, harcamayı artırıyor ve örneğin gelirinden ayırdığı paraları gayrimenkul gibi alanlara yöneltiyor.
Silhocam mehmet şimşeğin görev dağılımının tırpanlanmasını nasıl buluyorsunuz, spk, bddk, tmsf görev alanından çıkmış. bir mesaj olarak anlayabilir miyiz? siz neler düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilBir sonraki kabineden muhtemelen yer almayacak, onun alt yapısı olarak yorumluyorum.
Silteknoloji yi unutuyorsunuz, o hepsinin üzerinde ideolojilerinde.... ve inşallah bir gün insan denen mahluku da tarih sahnesinden siler. ben den o kadar .... siz farklı olabilirsiniz
YanıtlaSilHocam su teze katılır misiniz, ben gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerden daha fazla kapitalist yapılanma icinde olduğunu düşünüyorum. Bu konuda fikriniz nedir hocam. Az önceki soruyu yanlış sordum afedersiniz.
YanıtlaSilAhbap çavuş kapitalizminden henüz kapitalizme geçebilmiş değiller.
SilYanlis. Bunu yanlis kilan en az bir gelismekte olan ulke var : Venezuela
YanıtlaSilSoruyu genel manada sordum. Venezuela gelişmekte olan ülke mi hem hiç sanmıyorum
YanıtlaSilMahfi hocam,iibf'nin geleceği için ne düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilİİBF'nin geleceği bence çok önemli değil. Önemli olan sizin geleceğiniz. Hangi okula hangi bölüme giderseniz gidin orada en iyi olmaya çalışın. Bu en iyi kavramı en yüksek not almak demek değil. En iyi öğrenmek demek. ders kitabını beş kere okuyup ezberleyip en yüksek notu almak yerine aynı konuda beş ayrı kitap okuyup iyi bir not almak çok daha iyidir. Bence siz bu şekilde çalışıp bilgili bir şekilde mezun olmayı hedefleyin. Bunu yapabilirseniz çok başarılı olursunuz.
SilSiyaset ve ekonomi üzerine gelen eleştiriler için tavsiye :
YanıtlaSilhttps://saidonderalbayrak.wordpress.com/2016/05/28/siyaset-ekonominin-aile-iliskisi-uzerine/comment-page-1/#comment-178
ülkelerin CDS primlerini kim belirliyor hocam? kredi derecelendirme kuruluşlarına benzer yerler mi, bankalar mı? madem temerrüt riski sigorta şirketleri mi yoksa? tek bir primden bahsediyoruz -birçok farklı değerin ortalaması mı bu rakam? teşekkür
YanıtlaSil