Gelişmiş Ekonomilerin Görünümü
İster istemez iç gelişmelere odaklandığımız
bugünlerde dünyada neler olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Özellikle son
dönemde olayların akışı öylesine hızlandı ki bir başka tarafa odaklanınca öteki
tarafta neler olduğunu kaçırıyoruz.
ABD ekonomisi, krize ilk giren
ekonomiydi. Başlangıçta oldukça sıkıntı çekmiş olsa da aldığı hızlı önlemlerle
toparlanmaya başladı. Önlemler geçmişte görülmediği kadar büyük ve yaygın olmasına,
Fed’in bilançosu neredeyse 5 kat artmış olmasına karşın ABD ekonomisi henüz tam
olarak krizden çıkmış gibi görünmüyor. Bunun birçok nedeni var. Her şeyden önce
ekonomi likidite tuzağı denilen olguya benzer bir durumu yaşıyor. İnsanlar,
enflasyonun ve faizlerin çok düşük olduğu bir ortamda harcama yapmak için acele
etmiyorlar. Öyle olunca ekonomi tam olarak canlanamıyor, enflasyon artmıyor.
ABD ekonomisi, bir ara yüzde 9’un üzerine çıkan işsizlik oranını yüzde 5’in
altına çekmeyi başarmış, bir ara küçülmeye dönmüş ekonomiyi yeniden yüzde 2
dolayında bir büyüme rayına oturtmuş görünse de sağlıklı bir toparlanmanın
görünümünü henüz veremiyor. Mayıs ayında yüzde 4,7’ye kadar gerilemiş olan
işsizlik oranı Haziran’da yeniden yüzde 4,9’a geldi. 2016 yılı için yüzde 2’nin
üzerinde tahmin edilen büyüme oranı yüzde 1,8’e düşürüldü. Yılbaşında 1,6 – 1,8
arasında tahmin edilen 2016 yılı enflasyon oranı yüzde 1,4’e düşürüldü. Bütün
bu değişiklikler beklentilerin bozulduğunu ve ekonominin tahmin edilen hızla
toparlanamayacağını ortaya koyuyor. Bu değişimin bir sonucu olarak da yılın başlarında
Fed’in faizi yıl içinde 3 – 4 kez artırması biçiminde ortaya konan beklentiler
tümüyle değişti. Şimdiki beklenti Fed’in bu yıl hiç faiz artışı yapmayacağı ve
hatta 2017 yılının ilk çeyreğinde de yapmayabileceği biçimine dönüştü.
Özetle söylemek gerekirse ABD ekonomisi krizin ilk dönemine göre iyi ama kriz öncesi durumundan henüz oldukça uzak bir görünüm sergiliyor. Ve daha iyiye gitmek için küresel sistemin, başta Avrupa ve Çin olmak üzere, öteki parçalarından toparlanma beklemek durumunda görünüyor.
Özetle söylemek gerekirse ABD ekonomisi krizin ilk dönemine göre iyi ama kriz öncesi durumundan henüz oldukça uzak bir görünüm sergiliyor. Ve daha iyiye gitmek için küresel sistemin, başta Avrupa ve Çin olmak üzere, öteki parçalarından toparlanma beklemek durumunda görünüyor.
Euro bölgesi, krize ikinci giren
ekonomi oldu. Bölgedeki ülkelerden bazısı krizden çok sert biçimde etkilenirken
(Yunanistan, Güney Kıbrıs) bazıları orta derecede (İtalya, İspanya, Portekiz) bazısı
daha az etkilendi (Avusturya, Hollanda, Finlandiya, Almanya.) Euro bölgesi de
krize girdikten bir süre sonra ABD’nin uyguladığına benzer gevşeme politikaları
uygulamaya başladı. Bu uygulamalar (parasal gevşeme, eksi faiz uygulaması)
halen devam ediyor. Bununla birlikte Euro bölgesinde henüz ABD ekonomisinde
olduğu kadar bir toparlanma görülmüş değil. Beklentiler de yılbaşındaki tahminlere
göre daha yavaş bir toparlanma içinde olunduğunu ortaya koyuyor. Euro
bölgesinin durumu bizim açımızdan özel bir önem taşıyor çünkü hem ihracatımızın
önemli bir bölümü bu bölgeye yönelmiş durumda hem de bu bölgeden oldukça fazla
turist Türkiye’ye geliyor ve döviz bırakıyor. Bölgenin en iyi durumdaki
ekonomisi olarak karşımıza Almanya ile birlikte Avusturya çıkıyor. Krize
girildiğinde karşılaştıkları bazı sorunları Avrupa Merkez Bankası’nın atacağı adımları
beklemeden çözmeyi başardılar.
Euro bölgesi bugünkü görünümü
itibariyle işsizliğin ortalama yüzde 10,1 ve kamu kesimi borç yükünün yüzde
90,8 ile Avrupa için alışılmadık derecede yüksek olduğu bir durumda bulunuyor.
Bu alışılmadık yüksek işsizlik oranına en büyük katkı kuşkusuz Yunanistan ve
İspanya’dan geliyor ama İtalya’da yüzde 11,5 ve Fransa’da yüzde 9,9 olan
işsizlik oranları hiç de azımsanacak oranlar değil. Enflasyon oranının sıfıra
yakın olması ekonomide talep yönlü bir canlanma olmadığının göstergesi olarak kabul
ediliyor. Özetle söylemek gerekirse Euro bölgesi durgunluğun içinde bulunuyor
ve buradan çıkması beklenenden uzun sürecek gibi görünüyor.
Çin ekonomisi de sıkıntı içinde.
Gerçi beklendiği kadar vahim bir durum henüz ortaya çıkmamış olsa da Çin’de
büyümenin yüzde 6 – 7 aralığına gerilemiş olması yeterince büyük bir sıkıntı.
Birçok kez burada değindiğim gibi ‘büyüme ekonomide büyüleyici bir olgudur.’
Büyüme varken çoğu sorun göze batmaz ya da görmezden gelinir. Ama büyüme elden
gittiği anda o sorunlar göze batmaya başlar. Çin’de de böyle oldu. Ekonomi
yüzde 10 gibi oranlarda büyürken kimsenin aklına Çin’in özel kesim borçlarına
bakmak gelmedi. Ne zaman ki büyüme düşmeye başladı işte o zaman dönüp
ekonominin ayrıntılarına bakılır oldu. Ve o zaman anlaşıldı ki Çin’de gölge
bankacılığın durumu işin yalnızca görünürdeki kısmıymış. Biraz eşeleyince
görüldü ki bu sistemin yarattığı büyük bir borç yükü oluşmuş. İşte o zaman Çin’de
sorunun sanıldığından büyük olduğu anlaşıldı. Yapılan son tahminler Çin’in bu
yıl yüzde 6,6 dolayında büyüyebileceğini ortaya koyuyor. Bu durumun
anlaşılmasıyla birlikte Çin’den son bir yılda rekor düzeyde sermaye çıkışı yaşandı.
Sadece geçtiğimiz iki ay içinde 80 milyar dolar tutarında sermaye çıkışı oldu. Çin’deki
sorunların büyük bir kriz yaratmadan atlatılması çok önemli görünüyor. Çünkü
aksi takdirde bir kriz kısır döngüsüne girilmesi yani krizin dönüp ABD
ekonomisini vurması ve tekrar başa dönülmesi olgusu ortaya çıkabilir. Bu
durumda çözüm çok daha zorlaşır ve uzar.
Japonya 25 yıldır ekonomik kriz
içinde bulunuyor. Zaman zaman çıkıyor gibi olsa da bir türlü krizden çıkamıyor.
Tam anlamıyla bir likidite tuzağının içinde debelenip duruyor. Mali gevşeme
yapıyor olmuyor, parasal gevşeme yapıyor sonuç alamıyor, eksi faiz deniyor işe
yaramıyor. İnsanlar aldıkları parayı harcamaya dönüştürmüyor, bekliyor. Bu gibi
durumlarda daha yaratıcı çözümler denemek gerekiyor sanırım. Harcamayı teşvike
etmek için harcama yapanlara vergi iadesi uygulamasına gidilmesi düşünülebilir.
Ya da tüketimi teşvik etmek için tasarrufa vergi uygulanması gibi ters çözümleri
denemenin zamanı gelmiş olabilir. Aksi takdirde bu likidite tuzağından çıkmak
mümkün olamayacak gibi duruyor.
japonya harcamadığı parayı ne yapıyor ? Japonya' nın en büyük sorunu doymuşluk, geleceğe yönelik teşvik edici hedefler koyamaması gibi görünüyor bana. Krizden çıkışı bence yeni motivasyonlar edinmesidir.
YanıtlaSilBu mümkün mü ? Sherlock gelse çözemez belkide :)
Japonlar paralarını daha yüksek faiz geliri olan yerlerde (yabancı ülkeler vb) değerlendiriyor. Aslında hükümet birçok teşvik getiriyor ama olayı çözemiyor.
SilHocam burada benim anlayamadığım bir soru var: Japonların yaş ortalaması da yüksek ve belli mal mülk edinir yaşlanmış nüfus. Bu nüfusu tüketime çekmek daha kolay olmalı bu sebeple ama bu insanlar hala yüksek tasarruf oranına sahip. Neden böyle diye düşünmeden edemiyorum.
SilBirisi japonlara öbür tarafta paralarını çekecekleri atm olmadığını söylerse belki yastık altındakileri harcamaları için teşvik etmiş olur
SilJaponya Türklerin bir bölümünü vatandaş olarak kabul ederse kısa süre içerisinde enflasyona kavuşur. Belki bizde de bir miktar rahatlama görülür.
SilHocam Japon ev hanımlarının birikimleriyle oluşturdukları fonun Türkiye'ye geldiğini hatırlıyor gibiyim.
SilBenim Japon'lar paralarını nereye harcıyor derken kastettiğim şeyde bu aslında. Belki yeni teknolojilerin peşine düşmeleri gerekir! Hedef belkide uzayda yaşam olmalı onlar için!
Japonya gevşeme politikaları ile kurtulamaz, insanları silkeleyecek motive edecek bir hedef lazım!
NTV Radyo'da hafta içi her gün dinliyorduk siz,n'oldu şimdilerde yapmıyorsunuz?...
YanıtlaSilAslında ben kayıtları yaptım ama sanırım bu yaşanan olağanüstü nedenlerden dolayı araya başka şeyler giriyor.
SilHocam, Çin’in bu yıl yüzde 6,6 dolayında büyüyebilecek olması, neden sermaye çıkışına yol açtı acaba?...
YanıtlaSilTeşekkürler...
% 6,6 büyümesi değil de o büyümeye gerilemesi nedeniyle ne kadar borçlu olunduğunun ortaya çıkması sermaye kaçışına neden oldu.
SilHocam teşekkürler Değerli Yazınız için. Sormak istediğim, Bernie Sanders örneğine bakarsak Amerika'da bile Sosyal demokrasiye bir talep olduğu açık. Bu durumda doğum oranında beyazların geri kalması, Wallstreat'a duyulan öfke, artan gelir adeletsizliği vb konular nedeniyle ABD kademe kademe sosyalizme kayabilir mi? Önümüzdeki onyıllarda USA, USSA olabilir mi?
YanıtlaSilOlmaz olmaz derler ama sanırım işte bu olmaz.
SilÖnce Suudi Arabistan ve Afganistan'ın komünist olması lazım. Belki ondan sonra...
SilAtatürk perspektifinde şuan ekonomi nasıl olurdu ? bu açıdan bir yazı yazar mısınız ?
YanıtlaSilYazamam. Ne kadar hayranı olsam da bugünkü koşullarda Atatürk nasıl düşünürdü onu bilemem. O nedenle böyle bir şey yazmam doğru olmaz.
SilGüzel bir özet olmuş, elinize sağlık Üstat.
YanıtlaSilTeşekkürler.
Silhocam (Ekonomi yüzde 10 gibi oranlarda büyürken kimsenin aklına Çin’in özel kesim borçlarına bakmak gelmedi. Ne zaman ki büyüme düşmeye başladı işte o zaman dönüp ekonominin ayrıntılarına bakılır oldu. Ve o zaman anlaşıldı ki Çin’de gölge bankacılığın durumu işin yalnızca görünürdeki kısmıymış.) bu durum ülkemiz için de geçerli değil mi bizde de yüksek büyüme oranı varken özel kesim borçlarının artışı kulak arkası edildi. Kamu borçlarındaki disiplinli yaklaşım özel kesim borçlarında uygulanmadı ve bu büyük bir sorun değil mi?
YanıtlaSilEvet büyük bir sorun. Ama bizdeki durum biliniyor. Çin'de durum bu kadar açıkça bilinmiyordu. Bizim durumumuz biraz daha tuhaf. Bu durumu bildiğimiz halde yıllardır yapısal reform deyip de yapmıyoruz.
SilGelir vergisini kaldırıp tasarruf vergisi koymak orta gelir tuzağına götüren bir yöntem olabilecekken, bunu Türkiye için örneklersek; aylık 4500 tl bir gelirin altına vergi muafiyeti konulup, yüksek tasarruf sahiplerine 200bin tl üzerine tasarruf vergisi konulması alt gelir için tasarrufu artırırken üst gelir için harcamaları artırtırması piyasa açısından dengeleyici olmaz mı?
YanıtlaSilRakamlar daha uygun seçilebilir. Peki mantık açısından ve işlerlik açısından
değerlendirirsek yorumunuz ne olur hocam?
Türkiye için asla doğru olmaz çünkü tasarruflarımız zaten yatırımlarımızdan 5 6 puan düşük ve o nedenle de cari açık veriyoruz. Japonya için olabilir çünkü cari fazlası var.
SilAdsiz1624
SilGelir vergisini kaldırıp tasarruf vergisi koymak orta gelir tuzağına götüren bir yöntem
kastiniz nedir biraz acar misiniz
adsız 19:42 o cümleyi kurarken tasarrufa konulacak yüksek vergi sonucu tasarrufları eritebileceğini ve bundan mütevellit zenginleşmenin önüne gecebileceğini bununda ortagelirtuzağına çekecek bir etmen olarak düşünmüştüm.
SilŞimdi siz sorunca ağır bir mantık hatasına düşmüş gibi hissettim. Doğrusunu mahfi hocadan öğrenmek gerek.!
1) bretton woods döneminde dolar değerli bir para birimiydi bu gelişmekte olan ülkeler üzerinde enflasyon baskısı yaratıyormuydu?
YanıtlaSil2) normalde gelişmekte olan ülkelerde yerli paranın değer kaybı döviz fiyatlarını artırdığından enflasyon oluşuyor. Abd,Ab ülkelerinde veya Çin,G. Kore gibi belli bir seviyeye gelmiş ülkelerde yerli paranın değer kaybı enflasyonu artırır mı? (Dünya genelinde kriz olmadığını farzedersek,ceteris paribus durumu yani)
(1) Bretton Woods döneminde sermaye hareketleri böyle bir serbestliğe sahip değildi. Dolayısıyla her para kendi evinde oturuyordu. Mesela Türkiye'de Dolar hesabı açmanız mümkün değildi. O nedenle sadece ithalat pahalılandığı zaman enflasyonist baskı oluyordu.
Sil(2) Artırır. Mesela Türkiye'de son günlerde yaşadığımız TL'nin değer kaybı ithalatı pahalı hale getireceği için enflasyonu artırıcı etki yapacaktır.
Abd de dolar deger kaybederse euro değer kazanacagı içın ithal maliyeti artar enflasyon artar.
SilAb içinde euro deger kaybedip dolar değer kazandığında aynısı geçerli galiba.
Yazdıklarınızdan bu tespiti çıkarabilirmiyiz?
Bu dediğim Türkiye gibi parası rezerv para olmayan ekonomiler için geçerli. Biz TL basıp dolar veya euroyla ithalat yapıyoruz. Oysa ABD dolar basıp dolarla ithalat yapıyor.
SilHocam Çin'den buyuk bir sermeye cikisi gerceklestigine gore cikan sermaye sizce hangi bolgelere kayabilir(ABD HARIC) ve bu bolgelerdeki olasi etkileri nasil ortaya cikar?
YanıtlaSilTesekkur ederim.
Büyük olasılıkla kendi vatanına dönecektir (ABD dahil.) Çünkü Çin'de ortaya çıkan bir sıkıntının gelişmekte olan ekonomileri etkileyeceği düşünülür.
SilEurozone ,Japonya gibi olur mu sonucta euro nun yapsinda bazi yapisal sorunlardan bahsedilliyor ozellikle de Almanya parasal birligi mali birlikle butunlestirneye karsi cikiyor bu konuda Paul Krugman in sert elestirileri var ,sanki yerel cikarlarin ortak cikarlarin uzerinde tutulan bir birlik yapisi gorunumunu veriyor
YanıtlaSilHocam Nouriel Roubini'yi nasıl bilirsiniz?
YanıtlaSilEmrinde bir ordu çalışıyor.
SilHocam web'de Turkce kaliteli bedava bilgi bulmak neredeyse imkanınsiz ama siz ekonomide bunu basariyorsunuz. Buyuksunuz...
YanıtlaSilEstağfurullah.
Silhocam geçen sene iktisat bölümünden mezun oldum iyi bir ortalama ile okulu bitirdim ama yüksek lisans yapmak istemedim özel şirkette çalışıyorum finans alanında kendimi geliştirmek için ne yapabilirim kitap olarak ne okumalıyım ?
YanıtlaSilMesai saatleri dışında yüksek lisans yapmayı deneyin.
Silecb den yeni bir hamle yahut parasal genislemeyi miktarsal olarak arttirma bekliyor musunuz
YanıtlaSilBu aşamada hayır.
SilBu kriz zorunlu olarak dunyada,
YanıtlaSilSosyal devlet kavramini ve sermaye hareketlerinin vergilendirilmesi ve korumacilik kavraminin gundeme gelmesini uygulanmasini saglayabilecek mi
Sanırım gidiş o gidiştir.
SilHocam MB bir bankaya borcunu para basarak öderse bundan senyoraj geliri elde eder mi? Para geri dönmüyor çünkü bankaya.
YanıtlaSilMB genellikle böyle yapar zaten.
SilSenyoraj geliri elde etmez o zaman?
SilHocam ülkelerdeki brut borc milli gelir oranına bakıldığında biz baya iyi durumdayız. Ama şöyle bir sıkıntı var madem iyi durumdayız neden ülkedeki dolaylı vergiler diğer ülkelerin dolaylı vergilerinden çok daha yüksek. Madem borç gsmh oranında iyiyiz neden indirmiyorlar vergileri insanlar daha fazla mal ve hizmet satın alsın bu bir çelişki değil midir
YanıtlaSilBorçtan kastınız kamu kesimiyse evet ama özel kesimse o kadar iyi durumda değiliz. Unutmayın bir yıl içinde vadesi gelen 170 milyar dolar yükümlülüğümüz var + 30 milyar dolar da cari açık finansman ihtiyacı.
SilHocam,
SilVergilerin yüksek olmasının özel kesimin borçlarına nasıl bir faydası var? Düşük vergiler özel sektör faaliyetlerinin artmasını ve yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesini sağlamaz mı?
Eger vergiler duserse, Ornegin petrolun uzerindeki vergiler, insanlar daha cok tuketime yonelirler. Bu uretimi arttirir, ama cari acigin acilmasina neden olur. Kisaca bizim ozel sektor disardan bir slip, vatandasa ev yapar, kredi verir.
SilHocam merhaba.
YanıtlaSilDiyelim ki, Çinden sermaye çıktı ve büyük bölümü Abd-ye gitti. O zaman ABD-de dolar fazlalaşır ve deyer kaybetmeye başlar. Deyer kaybedince de, enflasyon artmaya başlar. Doğru düşünüyorum?
Eğer ABD'de bu gelen para piyasada kalırsa öyle olur. Bu durumda Fed faizi artırmak zorunda kalır.
SilHocam iki sorum olacaktı.
YanıtlaSil1) Türkiye'deki merkez bankası hariç bireysel ve kurumsal hesaplardaki döviz rezervi ne kadardır? Bu konuda herhangi bir bilgi paylaşılıyor mu?
2) Merkez bankası dövizi kontrol altına almak için döviz satışı yapıyor. 0,01 birimlik düşüş için şu kadar döviz satılmalı diye bir hesaplama yapılabilir mi? Örneğin doların 3.06 dan 3.05 düşmesi için şu kadar dolar satılmalı hesabı yapılabilir mi? Bu işin bir formülü mevcut mudur?
Teşekkürler
(1) Bankalarda mevcut, kullanılabilir durumdaki döviz rezerviyle ilgili bir veri yayınlanmıyor bildiğim kadarıyla.
Sil(2) Böyle bir hesaplama yapılamaz. Böyle bir formül yok. Bu oran olaylara, koşullara, beklentilere ve algılara göre değişir. Diyelim ki dolar satarak kuru düşürmeye başladınız o sırada reyting kuruluşu not düşürdü. Her şey değişir.
Birde bu dolar satisindan kaynaklanan dusmenin kalici olur olmadigina bakmak gerekli. Sabah MB $50M avatar, dolar 30 kurus iner, ogleden sonra time cikar. MB'nin doviz satislari piyasada, hele reserv dusukken, etkili olmaz.
SilMahfi bey merhaba, Türkiye'de herhangi kötü bir olay olsa sap hemen notumuzu düşürüyor. Peki ayni uygulamayı Avrupa Ülkelerine yapıyor mu acaba. Saygılar efendim...
YanıtlaSilYunanistan'ın notunuz hızla düşürmüşler C'ye kadar indirmişlerdi. Brexit sonrası İngiltere'nin notunu düşürdüler mesela. Reyting kuruluşları bu konularda geç kalıyor genellikle. Olayı anlık izlemek isterseniz CDS primlerine bakmalısınız. CDS primi (ülke tahvilleri için bir çeşit garanti sigortası diyelim) piyasada anlık olarak oluşan primlerdir. Kimse karışmaz. Darbe girişimi sonrası Türkiye'nin CDS primi % 24 yükseldi. Kimse buna bakmıyor S&P'ye bakıyor. Oysa asıl işaret CDS priminden geliyor.
SilSizce MB, darbe girişiminin hemen ardından faizleri düşürmekle hata yapmadı mı? Dolar zaten yükselme eğilimindeyken yaptıkları bu hamle tuzu biberi olmadı mı?
YanıtlaSilSelamlar...
Kesinlikle yaptı. Ben kararın alınacağı sabah televizyonda yorum yaparken "MB faizi indirmemeli" diye yorum yapmıştım.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilHazine Müsteşarlığı'nda yürütülen paralel yapı soruşturması sonucunda müsteşar ve kurumun işlerliğini sağlayan ana bürokratlar görevden uzaklaştırılsaydı,
3 aylığına Müsteşarlığı yönetmek için tecrübeli, eğilip bükülmeyecek, omurgası sağlam bir isim arayışında olup size teklif getirselerdi kabul eder miydiniz?
Niçin?
Sevgili arkadaşlar, değerli izleyenler ve okurlar,
SilBenim herhangi bir kamu görevinde veya siyasette olmak gibi bir arzum yok. Bendeniz kamu görevinin en üst düzeyi olan müsteşarlık görevinde bulundum ve kafamdaki şeyleri zamanın hükümetine yaptıramayacağımı gördüğüm için ayrıldım. Esasen bürokraside görev almak için yaş haddi olan 65 yaşımı geçtim. Geçmesem de böyle bir arzum olmazdı. Ben neyin yapılıp neyin yapılamayacağını en yakın açıdan gördüm.
Hocam maaş ve ücret arasındaki ince fark nedir?
YanıtlaSilBir de OHAL hakkındaki düşüncelerinizi soracam olmasaydı da olur muydu?
Maaş, kişiye yaptığı işin karşılığında düzenli olarak (genellikle aylık formda) ödenen paradır. Ücret, maaşa ek olarak ikramiye gibi diğer ödeme çeşitlerini de kapsayan daha genel bir deyimdir.
SilOHAL konusunda bir şey söylemek için bilgimin yeterli olduğunu düşünmüyorum.
Üstadım selamlar, her yeni makalenizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
YanıtlaSilObjektif ve nesnel değerlendirmeleriniz için müteşekkiriz.
Acaba 3. paragrafta "henüz oldukça uzak bir görünüm sergiliyor." cümlesi "sergilemiyor" olarak mı bitmeliydi?
Çok teşekkür ederim.
SilOrada 'sergilemiyor' dersek kriz öncesi iyi durumuna dönmüş olduğu anlamı çıkar oysa henüz o konuma dönmüş değil.
Peki hocam Türkiye'deki bu son olaylar yabancı sermayeyi ürküttü diyebilir miyiz? Avrupa da kendi içerisinde mali problem yaşıyor. Sizin öngörünüze göre Euro (şuan 3,20lerden 3,40lara çıktı) ve Dolar(keza aynı) kısa/uzun vadede nasıl tepki gösterecektir bu durumlara? Ayrıca kıymetli yazılarınız için bir teşekkürü borç bilirim.
YanıtlaSilEvet diyoruz zaten. TL'nin Dolar ve Euro karşısında nasıl bir gelişme göstereceği hem dışarıya hem de bize bağlı. Biz eğer bu badireyi hızlı atlatır da OHAL'den hızla çıkıp normal koşullara dönersek ve yapısal reformlara girişirsek olayı toparlarız ve TL de yeniden değer kazanır. Ne var ki sokağa ve verilen demeçlere baktıkça ben bu konuyu uzatacağımızı ve normal koşullara dönmekte acele etmeyeceğimizi görüyorum. Bu durumda TL değer kaybını sürdürür. Gelecek her olumsuz haber (mesela reyting kuruluşlarından yeni indirimler gibi) TL'yi daha da tehlikeye atar.
SilCharles Manson hakkında ne düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilHer konuda bir şeyler düşünmek gerekli değil.
SilBu belgeseli izlediniz mi?
YanıtlaSilhttp://www.imdb.com/title/tt1645089/
İzledim.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilHafta sonu(cumartesi,pazar) döviz kurlarını anlık öğrenebileceğimiz bir site var mıdır?
Hafta sonları piyasalar kapalı.
SilHocam sadi uzunoğlunun Bankacılığa giriş kitabını önermissiniz o kitap bize ne katabilir yani bankacılıgın işleyişi hakkında bilgi sahibi olabilir miyiz bide bireysel finans kitabı nasıldır ? (Bu arada sizin her kitabınızı okudum Eylülde'ki kitap için can atıyorum iyi çalışmalar )
YanıtlaSilHocam merhabalar,
YanıtlaSilDil (İngiliz Edebiyatı) bölümü okuyorum aynı zamanda Uluslararası ilişkilere devam ediyorum. Size sorum çeviri alanında ilerlemek istemiyorum ve dış ticaret, lojistik tarzı departmanlarda yöneticiliğe varan bir kariyer hedefliyorum. Lisansım bitince MBa de master yapmayı düşünüyorum. Sizin düşünceleriniz ve hayatı algılama perspektifinize kendimi çok yakın buluyorum o yüzden para/ticaret/yönetim konularındaki kıymetli önerileriniz ve tavsiyelerinize çok ihtiyacım olacaktır.
Şimdiden vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
sayın hocam sizce darbe olmuş bir ortamda ve dış finansmana baglı bir bir ülkede faiz indirdirmek ne kadar mantıklı.yoksa bizim merkez bankamız artık her şeyi mantık çerçevesinde degilde hükümetin ve başında bulunan başkanının görüşüne göre siyasi olarakmı yapıyor.yapıyorsa ülkemizde dünyadan bagımsız olarak yeni sorunlar beklemelimiyiz.birde sayın hocam ekonomist olmayan birinin merkez bankasının başında bulunması sizce dogrumu.tş ederim iyi günler sayın hocam
YanıtlaSilsayın hocam bence şu anki hükümetin ohali getirmesi kendi siyasi çıkarlarını uygulamak ve cadı avına çıkarak hazır bu ortamı bulmuşken bunuda bahane ederek tüm muhalifleri yok etmek ezmek sindirdirmektir.tüm muhafelefet partileride koca koca siyasi parti başkanlarıda buna alet oluyorlar. akp nin asıl amacını nasıl anlamazlar.sanki akp demokrasi aşıgı parti.tayyip erdoganın demokrasi hakkında söyledikleri ortada.tayyip erdogan demokrasiyi tranvay olarak gören ve istenildigi zaman inilecek bir şey olarak gören biri.istedikleri gibi meclisi bertaraf ederek kanun çıkaracaklar ve kendi adamlarını oraya atayacaklar istediklerini kovacaklar.kimsede ne mahkemeye nede anayasa mahkemesine başvuramayacak.ne ala dünya.tüm bunlarıda demokrasi adına yapacak.resmen bizleri salak yerine koyuyorlar.benim kızdıgım sinirlendigim ifrit oldugum oy verdigim diger muhalefet partilerinin buna göz yumması.bunu ben sade vatandaş görüyorumda bunlar niye göremiyorlar.kaldıki akp bu konularda sabıkalı bir parti.muhalefet partileri bu yetkileri akp ye vermemeliydi.fetoyla beraber yakacaklar masum insanları.sanki fetoyla yıllarca ben kanka oldum.sanki onların tüm istedigini ben yaptım,sanki onları o makama ben atadım. AKP NİN YANLIŞLARINI HATALARINI NİYE BİZ FETÖCÜ OLMAYAN MASUM İNSANLAR ÇEKİYORUZ.
YanıtlaSilMerhaba Mahfi Bey,
YanıtlaSilS&P 'nin not indirimi ve CDS primleri konusunda dikkatimi çeken bir hususu size sormak istiyorum. Özel bankalarımızdan birinin genel müdürünün dün bu konuda bazı yorumları oldu. Öncelikle S&P'nin not indirimine ilişkin açıklamasında yer alan ve diğer ekonomistler tarafından da dillendirilen Türkiye'nin bu yıl çevirmek durumunda olduğu yükümlülüklerine ilişkin aşağıdaki bilgi paylaşımında bulundu.
2016/Temmuz itibariyle 1 Yıl vade ve altındaki yükümlülüklerin 168 milyar dolar seviyesinde olduğu, bunun 100 milyar dolarının Bankaların, 63 milyar dolarının reel sektör üzerinde olduğu, Bankalar yükümlülüklerinin de 50 milyar dolarının krediler, 50 milyar dolarının yurt dışı kaynaklı mevduatlardan oluştuğu, buna karşılık bankaların TCMB nezdinde zorunlu karşılıklar kapsamında tutulan 40 milyar dolar seviyesinde rezervin bulunduğu, Reel sektör yükümlülüklerinin ise 29 milyar dolarının Kredi, 33 milyar dolarının da Ticari borç (mal alımı vb ithalat) kapsamında olduğu belirtildi.
S&P’nin not indirimindeki teknik dayanağın, tüm yükümlülüklerin sadece 30-40 milyar dolar seviyesindeki rezerv ile kıyaslandığı ve ülkenin mevcut durumu nedeniyle bu yükümlülüklerin çevrilemeyeceği kanaatine dayandığı belirtildi.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Diğer taraftan CDS primleri %24 arttı dediniz ancak mevcut durumda CDS primleri 275-285 civarında seyrediyor, geçtiğimiz hafta en yüksek 300 seviyelerine çıktı diye görüyorum. Ancak 2016 başından Şubat ayı sonuna kadar 315 seviyelerini gördüğümüz dönemler oldu. Demek istediğim mevcut durumda evet CDS primleri yükseldi ama 6 ay kadar öncesine kadar hala en kötüsünü görmedik diye düşünüyorum. Ani %24’lük artış mı sorun yaratan asıl neden?
Saygılarımla,
iyi günler hocam. Sizin 10'da ekonomi programınızı cok severek izliyordum. Acaba yayından kalktı mı ? Bir de aylık takip edebileceğim sizin yazılarınız gibi anlaşılır ve eğitici bir ekonomi dergisi önerir misiniz ? Tesekkür ederim
YanıtlaSilVikipedi'de yer alan sayfada doğum yılınız 1950 yazıyor. Acaba herhangi bir yazılı kaynakta yahut internet kaynağinda tam doğum tarihiniz yazıyor mu? Eğer yazıyorsa kaynağı ve doğum tarihinizi(nüfusta kayıtlı) yazarsanız Vikipedi'de bilgileri yer alan bir çok ünlü insan gibi sizin de bilgileriniz konusunda bir eksik kapanmış olur. Eğer kaynak gösteremezseniz tarihi söyleseniz bile ansiklopedinin kaynak gösterme kurallarına göre ekleyemem
YanıtlaSilHocam, çok güzel bir yazı. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilJaponya'daki en büyük sorun sanırım nüfusun yaşlı olması ve giderek yaşlanması. O nedenle, bence ekonomik önlemlerin yanında, evlenme ve daha fazla çocuk yapılması için teşvik verilmesi gerekir.
Hocam merhabalar,
YanıtlaSilHep ekonomik büyümenin gerekliliğinden ve öneminden bahsedip duruyoruz. Büyüme dediğimiz şey tüketim; aslında dünyayı tüketiyoruz.
Ekolojik hammadde hesabına göre 150 gr.lık bir t-shirt için için 45 kg kaynak tüketiliyor. Gelecek nesile, çok uzak da değil bundan 30-40 sene sonra, içecek su bulamadıkları zaman "su kaynağı kalmadı ama bakınız geçen yıllarda %10 büyüdük" mü diyeceğiz?
Kriz çıkan ülkelerin hangisinde kriz anındaki yaşam koşulları, herhangi bir Afrika ülkesinden daha kötü? İçecek su bulamayan insanlar varken, ben burada kriz yüzünden arabamı satmak zorunda kaldıysam, o sene giyimimden, yeme/içmemden kısmak zorunda kaldıysam ne olmuş,,, Bir yılda kaç kere ağzımızdan kriz lafı çıkıyor; kaç kere Afrika'daki sefalet, Uzak Doğu'da köle gibi çalıştırılan insanlar...
Ne yazık ki, insani değerlerimiz kendimize yetecek kadar var.
Kesinlikle görüşünüze katılıyorum. Kısıtlı kaynakların fütursuzca tüketilmesi yakın gelecekte insanlığa telafisi olmayan dersler ve sınavlar olarak dönecektir. Ayrıca merak ettiğim konu da Türkiye gibi kendine özgü ihracatını yapacağı otomobili,silahı,uçağı,elbisesi,telefonu vs olmayan ülkeler tüketimle nasıl gelişebiliyor? Yani tüketim ekonomisi denen şey ülkeyi nasıl kalkındırıyor??
YanıtlaSil