Arz Yönlü Ekonomi ve Laffer Eğrisi
Arz yönlü ekonomi görüşünün
savunucularına göre ekonomik dengeyi ve istikrarı sağlamanın yanı sıra üretimin
arttırılması yoluyla toplumsal refahın yaygınlaştırılması amaç olarak
alınmalıdır.
Arz yönlü iktisatçılar, üretimi
arttırmak için vergilerde indirim yapılmasını, üretimi kısıtlayan çevre koruma standartlarının
hafifletilmesini, deregülasyona gidilmesini (genel olarak kuralların
gevşetilmesi) önermekte, bu yolla üretimin artacağını ve ucuzlayacağını ileri
sürmektedirler. Onlara göre talep denetimi yoluyla sağlanacak enflasyonla
mücadele politikasının yerini arzı arttırmak suretiyle yaratılacak fiyat
ucuzluğu politikası almalıdır.
Görüleceği üzere arz yönlü
ekonomi yaklaşımı bir ekonomik teori olmaktan daha çok bir ekonomi politikası
uygulama aracı görünümündedir. İşin vergi ile ilgili yönünü ilk ortaya atan
ABD’li iktisatçı Arthur Laffer’in kendi adıyla anılan yaklaşımını bir şekil
yardımıyla ortaya koymaya çalışalım.
Laffer Eğrisi’nin ortaya koymaya çalıştığı şey şudur: Vergi oranı sıfır olduğunda vergi toplanmayacak, oran yüzde 100 olduğunda ise bütün kazancını vergi olarak verecek olan kişiler üretim yapmayacak dolayısıyla vergi doğmayacak emektir. Vergi oranının R1’den R2’ye artırıldığını varsayalım. Bu durumda vergi gelirleri T1’den T2’ye yükselmektedir. Vergi oranının R2’den R3’e artırıldığını varsayalım. Bu durumda kişiler elde ettikleri gelirin çoğunu vergi olarak ödeyeceklerini gördükleri için çalışma saatlerini azaltacaklar ve vergi tahsilâtı artmayacak, tam tersine T2’den T1’e gerileyecektir. Dolayısıyla bu teze göre aşırı yüksek olan vergi oranlarında yapılacak indirimler, bir yandan insanların daha fazla çalışmasını teşvik ederken bir yandan da vergi kaçırma arzularının düşmesine yol açacak ve vergi tahsilâtını azaltmak bir yana artıracaktır.
Laffer Eğrisi’nin ortaya koymaya çalıştığı şey şudur: Vergi oranı sıfır olduğunda vergi toplanmayacak, oran yüzde 100 olduğunda ise bütün kazancını vergi olarak verecek olan kişiler üretim yapmayacak dolayısıyla vergi doğmayacak emektir. Vergi oranının R1’den R2’ye artırıldığını varsayalım. Bu durumda vergi gelirleri T1’den T2’ye yükselmektedir. Vergi oranının R2’den R3’e artırıldığını varsayalım. Bu durumda kişiler elde ettikleri gelirin çoğunu vergi olarak ödeyeceklerini gördükleri için çalışma saatlerini azaltacaklar ve vergi tahsilâtı artmayacak, tam tersine T2’den T1’e gerileyecektir. Dolayısıyla bu teze göre aşırı yüksek olan vergi oranlarında yapılacak indirimler, bir yandan insanların daha fazla çalışmasını teşvik ederken bir yandan da vergi kaçırma arzularının düşmesine yol açacak ve vergi tahsilâtını azaltmak bir yana artıracaktır.
Arz yönlü ekonominin özellikle
vergiyle ilgili önermeleri ABD’de Reagan, İngiltere’de Thatcher ve Türkiye’de
Özal zamanında uygulanmış, fakat iddia edildiği gibi vergi oranı indirimleri
vergi tahsilâtını artırmamıştır. Hatta Türkiye’deki uygulamada 1980’erin
ortasında gelir vergisi oranlarında iki yıl üst üste yapılan indirimlerin gelir
vergisi gelirlerini artırması bir yana, düşen vergi gelirleri miktarının eski
düzeyine gelmesi 14 yıl sürmüştür. Bunun nedenleri üzerine yapılan çalışmalar
vergi oranlarının Laffer’in iddia ettiği kadar yüksek olmadığı ya da durumun
bir çan eğrisi ile temsil edilmesinin yanlış olduğu yolunda sonuçlara
ulaşmıştır.
Arz yönlü ekonominin vergi
oranlarının düşürülmesi önerisi; bütçe açıklarının artmasına ve kamu
borçlanmasının yükselmesine, çevre önlemlerinin azaltılması önerisi; çevrenin
daha çok tahrip olmasına, deregülasyona gidilmesi önerisi; kuralların
zayıflatılmasına ve bunun sonucunda etik dışı kazanç yollarına sapılmasına
kaynaklık etmiştir. Özetle söylemek gerekirse küresel krize giden yolda arz
yönlü ekonomi yaklaşımının olumsuz katkıları olmuştur.
Meraklısı için not: Son paragraf dışında bu yazıda yer alan bilgiler Dr. Ercan Kumcu ile ortak yazdığımız Ekonomi Politikası (21. baskı, Mart 2016, Remzi Kitabevi) adlı kitapta yer alan bilgilerle aynıdır.
Meraklısı için not: Son paragraf dışında bu yazıda yer alan bilgiler Dr. Ercan Kumcu ile ortak yazdığımız Ekonomi Politikası (21. baskı, Mart 2016, Remzi Kitabevi) adlı kitapta yer alan bilgilerle aynıdır.
Hocam nassim talebin siyah kugu kitabini okudunuz mu ve dusunceniz neler
YanıtlaSilOkudum, fena değil.
Silhocam excel ile düşünceleriniz neler
SilHocam sizin kataplarınızdan faydalanmak istiyorum bana önerebileceğiniz kolay anlaşılması olan bir katabınızı söylermisiniz. Ekonomiyle alakalı olmalu bu kitap. Saolum şimdiden
SilHocam ekonomi ogrencisiyim. Yurtdisinda staj yapmak istiyorum ama ne yapacagimi bilmiyorum. Yol gösterirseniz sevinirim
YanıtlaSilBu konuda pek bir bilgim yok.
SilHangi şehirde yaşıyorsunuz?
SilÜniversitenizdeki kulüpler çeşitli mi? Ve sizin bu kulüplerle iletişiminiz var mı?
AIESEC adlı, öğrenci (yeni-mezun ve hazır-stajyer de olabilir) değişim programı var. Erasmus ve Sokrates programlarından farklı.
AIESEC'i, Work and Travel'ın daha köklü ve daha organize hali olarak düşünebilirsiniz. Bürokratik hiyerarşisi katı değil, aşılamaz değil.
AIESEC'in, yaşadığınız şehirdeki-üniversitenizdeki temsilciliğine giderseniz, "EP - Exchange Participant" olmanız için neler yapmanız gerektiğiyle ilgili size prosedürü anlatacaklardır.
http://aiesec.org.tr/ adresinden ilk bilgileri alabilirsiniz.
AIESEC Türkiye Ofislerinin adresleri için:
http://aiesec.org.tr/ofislerimiz/
AIESEC, şirket değildir, çatı bir organizasyondur. Öğrenciler ve şirketler bu organizasyona kayıt yaptırıp, eşleşmek için mülakatlara başlar. Şirketlerle mülakat olumlu geçip stajyer kabul edilirseniz, vize almak kolaylaşır, çünkü konsoloslukların vize birimlerinde AIESEC'in güvenilirliği yüksektir.
AIESEC'den memnun olanlar da, olmayanlar da var.
Size AIESEC'le ilgili kim ne anlatırsa anlatsın, eğer yurtdışına çıkıp staj yapmayı kafanıza koymuşsanız, İngilizce'nizi şimdiden ilerletmeye başlamışsanız, AIESEC'de EP olmanız ve staj bulmanız kolaydır. Çaba göstermezseniz, zordur. İngilizce'den başka diller de biliyorsanız, stajyer seçilme şansınız artar.
EĞER İNGİLİZCENİZİ ŞİMDİDEN GELİŞTİRİRSENİZ, AIESEC İLE ANLAŞMA İMZALAMIŞ ŞİRKETLERİN SİZİ ON-LINE VEYA YÜZYÜZE MÜLAKATA ÇAĞIRMA OLASILIĞI YÜKSEKTİR. YABANCI DİLİ SERİ KONUŞMA ŞARTINI KOŞMAYAN ŞİRKETLER DE VAR. AMA BUNLARIN SAYISI ÇOK AZ VE DİL HARİCİNDE, STAJYER ADAYLARINDA ARADIKLARI BAŞKA KRİTERLER DE OLABİLİYOR. Burada, sizin hangi alanda akademik eğitim aldığınız, business staj mı, mühendislik meziyetleri gerektiren staj mı, sosyal & sivil toplum kuruluşlarında yapılacak staj mı, gibi tercihleriniz önemli.
2 haftalık staj da, 1,5 yıllık staj da mevcut. Şirketlerle yaptığınız mülakat, bütün bunlara yön verecek. "Maaşsız/maaşlı staj" kategorileri mevcut. Sizin hedefiniz, ilk önce "staj tecrübesi edinmek" olmalı, yüklü miktarda para kazanmayı yıllar sonra hedeflemelisiniz. Gittiğiniz ülkenin koşullarına göre, sizi kabul eden şirket ve oradaki AIESEC ofisi, size minimum ne kadar maaş yeterli olur, gündelik hayat nasıl geçiyor, tarifeler nedir, kalacak yer nasıl ayarlanacak, vb. size anlatacaklardır. Yani eğer giderseniz, aç ve açıkta kalmazsınız, ürkmeyin.
Ülke seçiminden bahsedeyim. Sizi, Asya ülkelerindeki şirketlere yönlendirmek isteyen AIESEC yetkilileri olabilir. Tavsiyem, ülkeyi sürekli kafanıza takıp, o ülkedeki şirketleri yabana atmamanız. Yani ilk hedefiniz, stajyeri olmayı düşündüğünüz şirketin size ne tecrübeler kazandıracağı, ve sizin şirkete neler kazandırabileceğiniz olmalı, Asya ülkesinde bir şirket olması sizi etkilememeli.
Asya'dan iki farklı ülkede peşpeşe (Hindistan + Tayvan) staj yapma olanağına sahip oldum ve hepsinden memnun kaldım. (Hindistan'da çalıştığım şirketteki stajımın bitmesine yakın, yeniden AIESEC sistemindeki CV'mi güncelledim. Tayvan'da bir şirketle mülakata girdim. Hindistan'daki anılarımla birlikte Tayvan'a yola çıktım.) Önceliklerim "staj & iş + yurtdışı tecrübesi"ydi, ve zorlukların üstesinden gelebileceğime inanmıştım. (Şimdi nerede olduğumu merak edebilirsiniz, o da sürpriz olsun.)
Son olarak, AIESEC'e ek olarak Work and Travel'ı da deneyebilirsiniz. Mesela bir arkadaşım Haziran'da ABD/Florida'daki bir marinada "yat bakımı için stajyer" olmaya gitti, Ekim'de dönecek. Niçin üniversitede okuduğu bölümle ilgili bir staj bulmadığını sorduğumda, İngilizce'sini hızlı ilerletmek ve yurtdışına çabuk çıkabilmek için "yat bakımı"nı seçtiğini, zaten denizi de sevdiğini, acemiliğini yavaş yavaş geçtikten sonra, daha profesyonel alanları deneyeceğini söyledi.
Kolay gelsin...
Hocam ekonomide veri madenciligi ile ilgili konularda bilginiz var mi ve de finans ekonomi dunyasindaki trendlerin ne kadar farkindayiz?
YanıtlaSilOldukça farkındayız.
SilMahfi hocam, bu arada Arthur Laffer'in geçen gün yaptığı ABD-Türkiye ekonomisi açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilOna bir şey diyemem, haklı olduğu yönler var, misafirliğe geldiği için klasik bulunduğu yeri övme kısmı var. Ama kendi görüşleridir saygı duyarım.
SilKatilmiyorum! Cunku arz yonlu bakis olarak nereden indirim yapacaginiz cok onemli. Bir defa gelir vergisi indirimi arz yonlu fayda saglamaz talep eksenli fayda saglar talebi arttirir ki bu cogu zaman kontrol edilemez. enflasyon butce acigi sarmalina gidersin. Benim arz yonlu bakis olarak vergi sorunsalina bakisim firmalarin uretimde kullandigi ve firmalar uzerindeki asiri gereksiz vergi yukunun hafifletilmesidir. Bu hem kayitdisiligi engeller hem girisimciligi arttirir hem issizligi azaltir hem de arzi attirir mesela kurumlar vergisi indirimi buna guzel bir ornektir.Mesela gidada kdv indirimi guzel bir ornektir. Mesela tekstilde kadv indirimi faydali olmustur. neyin nasil ne zaman ne sekilde yapilacagi onemli bu acidan insaatta son kdv indirimini faydali bulmuyorum. Ama sirf yabanci sermaye gelsin diye rekabet icin issizlik icin bir ulkenin kurumlarda indirim yapmasi takdire sahandir,
YanıtlaSilHocam ipragazın botaş'tan farkı nedir?
YanıtlaSilLaffer bir hipotezin genel hatlarını izah eder - ki çok sağlam bir mantığı vardır - ama ülkelerin vergi oranlarının nerede konumlandığını spesifik ve nümerik olarak formüllendirmez. Vergi indirimi yaptığınız yer R2 noktasının gerisinde ise elbette kümülatif vergi gelirleriniz düşecektir, maksat R2 ötesini hesap edebilmektir.
YanıtlaSilBütçe açıklarının artması, kamu borçlanmasının yükselmesi gibi konularda, ceteris paribus ilkesi hataya sevkeder; misal, 80'li yıllarda ABD'de kamu borçlanmasını ve bütçe açıklarını arttıran arttıran yüksek kamu harcamalarıdır, vergi gelirlerindeki azalmadan ziyade.
Ve nihayetinde, deregülasyon kuralların zayıflatılması manasında değildir; çünkü zayıflatma maksadıyla düzenleme yapılmaz. Amaç mevzuatın sadeleştirilmesi, basitleştirilmesi, kolaylaştırılması, her halükarda yeniden düzenlenmesidir(removal or relaxation of regulations). Her sıkılaştırma da kuvvetlendirme anlamına gelmez.
Ama bana öyle geliyor ki, daha ziyade Arthur Laffer'in dünkü methiyesine nazire bu yazı, bizi de tereciye tere satar durumuna düşüren:
"Türkiye ekonomisi bana göre inanılmaz iyi durumda... Darbe girişiminin iyi atlatılması yatırım ortamına güveni tazeleyecek diye düşünüyorum. Türkiye’nin geleceğiyle ilgili çok iyimserim".
Bu yazı hiç bir şeye nazire değil. Sadece dünkü açıklamaları nedeniyle arz yönlü ekonomiyi yeniden keşfeden ve çok olumlu olduğunu düşünen kişilerin merakını gidermeye yönelik bir yazı. Laffer'in Türkiye ve Erdoğan ile ilgili görüşlerine saygı duyarım o objektif bir değerlendirme. Herkesin kendi görüşünü söyleme hakkı var. Ben de zaten yazımda o görüşlerini değil genel olarak teoriye ilişkin görüşlerini değerlendiriyorum. Kaldı ki bu değerlendirmem çok eski bir değerlendirmedir. İlk kez 1998'de yayınlanan Hazine kitabımda neredeyse bire bir aynı metin yer alıyor. O nedenle son sözlerine nazire filan değil bu yazı.
Sil'Türkye ekonomisi. Bana göre inanılmaz iyi...''...Türkiye'nin geleceğiyle ilgili çok iyiserim. ' yorumu yapan arkadaş nasıl, iyi mi? Diye bir bakayım dedim.
SilHocam yazılarınızı düzenli takip eden biri olarak öncelikle teşekkür ediyorum paylaşımlarınız için.
YanıtlaSilBugun açıklanan ve beklentilerin altında kalan büyüme verisinin dolar kurunda artış yaratmasının sebebini açıklayabilir misiniz. Düşük büyüme oranı beklenen enflasyonda bir artışa mı neden oldu ? Teşekkür ederim.
Doların artma nedeni sadece düşük gelen büyüme değil. Onun da etkisi var ama asıl olarak Türkiye'nin Suriye sınırı ötesindeki savaş durumu.
SilHocam Esfender Korkmazın bugünkü yazısında geçiyor. Dibs son 1 yılda %4 reel getiri sağladı diye eksi reel faiz ortamında bu nasıl oluyor. Bir de mevduat %4 nominal getiri sağladı diyor mevduat faizi %10'larda değil mi bu nasıl oluyor?
YanıtlaSilHesabı nasıl yaptığını hangi formülü kullandığını bilmediğim için bir şey diyemeyeceğim.
SilHesabı TÜİK yapmış Ağustos ayı finansal yatırım araçlarının getirisi olarak geçiyor.
SilKolay ekonomi kitabini ilkokul 5. sinifa giden ogluma okutuyorum. Ileride isin basina onu koyacam. Sizin yazdiginiz eseri a dan z ye ezberlesin istiyorum. Ileride isletmeme zarar ettirmesin yeter kar ettirmesi icin oglumun sizin kitaplarinizi ogrenmesini ezberlemesini okumasini davam ettirecem. Ne demis atalafrimiz agac yas iken egilir. Simdiden ekonomiyi bilsin yarin bir gun islerin basina o gececek.Bu vesile ile bu kitap icin tesekkur ediyoruz.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim nazik sözleriniz için ama kitabı ezberletmeyin lütfen. Ezber bilgi, hangi alanda olursa olsun, insanı doğru düşünmekten ve analiz yeteneğinden uzaklaştırır biliyorsunuz.
Silibn-i haldun ve keynes'ten esinlendiğini de belirtmek gerek
YanıtlaSilhttp://www.heritage.org/research/reports/2004/06/the-laffer-curve-past-present-and-future
Evt evet ever Laffer de sonunda gerçekleri gördü. Nobel ödüllü Laffer Türkiye'nin gelecekte dünyanın en büyük 3 ekonomisi arasına gireceğibini kabullendi. Huzur ve istikrar ortamını başlangıçta kabullenemedi sonra sindirdi. Benim merak ettiğim ABD bu açıklamaları üzerine Laffer'i terörist diye ülkeden kovduğunda demokrat geçinen ülkelerin Laffer'e sığınma verip vermeyeceği. Yine huzur ve istikrar adası Türkiye ülkeisne kabul edecek Laffer'i.
YanıtlaSilYeni dönem REİS ve ekonomi danışmanı (Keynesten sonra tarihin en büyük ekonomisti) Arthur Laffer ile 2023 yılında belki dünyanın en büyük ekonomisi olabiliriz...
Katılıyorum, Arthur Laffer çok büyük bir iktisatçıdır, WSJ ve TWT yazılarını mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
SilHahahaha hocam blog okuyucularınızın espri anlayışı müthiş :D
SilGüzel bir haber: TİM Başkanı Büyükekşi "Türkiye ekonomisi ikinci çeyrek büyüme performansıyla 21 AB üyesi ülkeden hızlı büyürken, İngiltere, Almanya, ABD, Japonya, Kanada gibi birçok OECD ülkesini de geride bırakarak dünyada en hızlı büyüyen 7. ülke olmuştur." dedi.
SilEvet bu da mı tesadüf bu da mı tesadüf Türkiye doludizgin yoluna devam ediyor dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda. Herşey tıkırında kamu borçlanması düştü enfasyon düştü sanayi çarkları takır takır dönüyor şu zor dönemde bile %4.5 büyüyor (ki Japonya bile daralma yaşıyor demek ki Japonya'dan bile gelişmiş bir ekonomiyiz 2×2=4) İspanya'da işsizlik %20dir demek ki İspanya'dan bile gelişmiş bir ülkeyiz 3×3=9 (bu kadar net).
SilAyda bir önemli buluş yapıyoruz sanayi çarklarının dönmesi bunun bir işaretidir. ABD buluş mu yapıyor bu kriz döneminde milli gelirleri bizden büyük ama nüfusları fazla bizim nüfus bir artsın bakalım ABD'yi kaça katlıyoz.
Çin konusu ayrı bir konu. Adamlar dünya nüfusunun dörtte birini oluştururken tabi ki milli gelirleri bizden büyük olacak. Yoksa Çin'in borçluluğunu biliyoz Türkiyenin 5 katı dolayısıyla neymiş; Türkiye Çinden gelişmiştir (4×4=16).
Bu yüzden liranın rezerv para olup dolar hegomonyasını kırması gerekirken liranın dolaşımının sınırlandırılmasını tamamen siyasi olarak düşünüyorum.
aga hangi kafayı yaşıyorsun? trollük yapacak başka bi mecra bulsan burda ne işin var ;)
Sil2016 da TL nîn rezerv para olacağını söyleyen arkadaşı 2022 de herkesin TL den kaçıp eve arabaya un çimento fark etmez TL de durma da ne aldığın fark etmez zamanında okumak çok acı, ağlıyorum şu an
SilGüzel bir yazı. Sayenizde bilgilenmekteyim. Tüm sistemlerde hesaplanamayan "insan" faktörü sosyal bilimlerin tümünde belki de teorilerin bu kadar çok olmasına bir sebep. Tabi sistemlerin başarılı/başarısız olmasına da...
YanıtlaSilTeşekkürler.
Çok teşekkürler.
SilHocam elinize sağlık, iktisat notlarımızı hatırlamak gibi sizi okumak. Ben de diyorum "kim bu Arthur?" :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilHocam önümüzdeki sene ekonomi alanında yüksek lisans yapmayı düşünüyorum ama ekonomi bilgimin yüksek lisans için yetersiz olduğuna inanıyorum. Ekonomi hakkında kendimi geliştirebilmem için hangi ders kitaplarını önerirsiniz? Eğer bir liste halinde başlangıçtan ileri düzeye doğru bir liste yapabilirseniz çok sevinirim. Tabi ki okunabileceklerin ve öğrenileceklerin sınırı yok ama en azından 1 senelik süreçte en zaruri olanları belirtseniz dahi yeter. Teşekkürler.
YanıtlaSilÖnce makro ve mikroekonomi kitapları okumanız lazım. Bu konuda çok kitap var. Bunları iyice okuyup sindirmeniz lazım. Sonrasını tekrar konuşuruz.
SilArthur Laffer. Vay be yaşayan en büyük iktisat efsanesi.
YanıtlaSilErkin Şahinöz uyarıyor:
YanıtlaSilBu "çılgınlığın" bedelini yakın bir vakitte bütün dünyalılar ödemek zorunda kalacak:
100 TRİLYON DOLARLIK KÜRESEL TAHVİL STOKUNUN %13'Ü EKSİ FAİZLE FİYATLANIYOR!
Grafik:
https://pbs.twimg.com/media/CrzlgsGWgAAuK2Y.jpg:large
Mahfi Hocam ?
Ben şu kitabını tavsiye ederim, yalnız İngilizce kitap - Türkçeye çevrildi mi bilmiyorum: "An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of States: How Taxes, Energy, and Worker Freedom Change Everything"
YanıtlaSilamazon.com'dan rahatlıkla bulabilrsiniz. yaklaşık 280 sayfa ve müthiş zihin açıcı bir kitaptır. iktisat meraklıları kaçırmasın.
Hocam,
YanıtlaSilABD de coollidge ve kennedy vergi indirim politikaları uygulayarak ekonomik büyüme ve vergi hasılatı artışı yakalayabilmisler. Özellikle kennedy döneminde vergi indirim politikalarının abd de en uzun ekonomik büyümeyi sağladığı kurum sınavlarına çalıştığım kitaplarda yazıyor. Bunlar laffer etkisi dışında başka faktörlerce mi sağlandı?
Doğru yazıyorlar. Ekonomik büyüme de vergi artışı da söz konusu olmuş ama o dönemlerde vergi indirimlerinin yanı sıra harcamalarda da artış var.
SilYahu Mahfi hocam beni yanlış anlamayın ama size bazen öyle sorular geliyor ki, sanki o soruya dün çalışmışsınız da bugün cevap yazıyormuşsunuz gibi bir izlenim edindim, tez cevap yazıyorsunuz.
Silama o dönemlerde vergi indirimlerinin yanı sıra harcamalarda da artış var.
Bunu nasıl aklınızda tutuyorsunuz? Harcamalarda da artış olduğunu nasıl aklınızda tuttunuz da cevabınızda yazabildiniz? Ve bu cevabınızın kaynağı nerede, link var mı? Coolidge ve Kennedy dönemlerini ne ara araştırdınız da cevap yazdınız?
Ben Laffer teorisini ilk kez 1996 yılında Hazine adlı kitabımı yazarken inceledim. O inceleme sırasında da bu tezin ortaya atıldığını fark ettim. Oturup inceledim. Sonra gördüm ki Kennedy döneminde vergi indirimleri yapılmış ama asıl olarak Sovyetlerin uzay yarışındaki (dolayısıyla soğuk savaştaki) üstünlüğünü kırmak için yapılan olağanüstü yatırım harcamaları büyümeyi tetiklemiş.
SilBununla ilgili bir yazım var merak derseniz buyrun:
http://www.mahfiegilmez.com/2015/07/gecen-hafta-icinde-nasa-kepler-uzay.html
Hocam taleb hakkindaki dusuncelerinizi biraz daha acabilir misiniz.. Saygilarimla
YanıtlaSilNasıl açayım bilmiyorum. Diğer kitaplarını okumadım. Siyah Kuğu yatırım yapacaklara tavsiyeler veren bir kitap. Benim doğrudan ilgimi çekmiyor açıkçası. İçinde beni cezbeden iki üç fikir var o kadar.
SilHocam ben kpss a grubu sinavina hazırlanıyorum aynı zaman da kurum sınavlarına da , iktisat kitaplarına hangi kaynaklardan çalışmamı tavsiye edersiniz mikro makro iktisat giriş konu anlatımlı ve soru bankası hangi kitapları onerebilirsiniz anlaşılması kafada kalması kolay akıcı olan hangi kitaplar
SilHocam beni yanlış anlamayın bir tespitim var. İyi iktisatçıların saçı seyrek oluyor hep. Keynes friedman Fisher Marshall Zeynel hoca. Ayrıca lafferın saclari baya gür 😃
YanıtlaSilLaffere hayranim. Ekonomimizi ovdu. Istikrari ovdu. Faiz ve vergi lobisine karsi dik durdu bizimle durdu. Derhal vergiler indirilmeli faizler dusurulmelidir.
YanıtlaSilHocam ABD kendi dış borçlarını para basıp ödese olmaz mı? Böyle bir hakkı var ayrıca ödediği borçlar da dış borç olduğundan ödedigi para kolay kolay ABDye dönüp enflasyon oluşturmaz.
YanıtlaSilOlur ama bir daha kimse ABD'ye borç vermez ve dolara da güvenmez.
SilHocam elinize sağlık.Yalnız benim merak ettiğim Türkiye de ki vergi hasılatı ve kayıtdışı ekonomi hakkında ki görüşleriniz.Tanıyor musunuz bilmiyorum İsmail Engin hocamız Türkiye de ki vergi gelirlerinin oecd ülkelerinin çok gerisinde olduğunu ve kayıtdışı ekonomi oranının batık Yunanistan dan bile fazla olduğunu söylerdi.Siz ne düşünmektesiniz.?
YanıtlaSilİsmail Engin hocayla tanışmadım ama söylediği tümüyle doğru.
Silsayın hocam hükümet bir yandan zam bir yandan faizleri indirmeye çalışıyor.bu zamlar illaki enflasyona yansıyacak.eflasyonun artması veya 8 lerde kalmasına ragmen merkez bankası faizleri indirmeye .sizce devam edebilirmi.indirmekte ısrar ederse sonuçları ne olur.sonuçlarını göze alabilirmi.iyi günler
YanıtlaSilBence etmemeli ama edecek gibi görünüyor.
SilMahfi bey sherlock hormes karakteri ile Merlin karakteri aynı kişiler mi? Bu arada the night of iyi bir diziydi teşekkürler
YanıtlaSilBen Merlin dizisini izlemedim ama karakteri biliyorum. Holmes ile bağlantı kurulması bazı esinlenmeler dışında biraz zorlama olur diye düşünüyorum.
SilDaha yeni benzinde otv(ergi) ye zam yapildi. Iktidar saksakcisi yorumcular bu konuda ne dusunuyor acaba? Akaryakittaki vergi oraninda dunyada sonuncuyuz (birinci), haberiniz var mi?
YanıtlaSilHocam döviz kuru ile kamu harcamaları arasında herhangi bir ilişki kurulabilir mi?
YanıtlaSilDöviz kurundaki değişimler ,kamu kesi dış borçlarını etkiler. Şöyle ki diş borc faiz ödemeleri bütçede gider kalemi olarak kayıt edilir. Ayrıca bu odemeler döviz cinsinden yapılır ve döviz kuru değişimleri bunu etkiler buda dolayısı ile kamu harcamalarını değiştirir.
SilHocam bono ve tahvilden zarar etme gibi bir olasılık var mı?Ya da bunun riski ve örnekleri var mı geçmişte?
YanıtlaSilYüksek enflasyon reel faizi azaltır. Yani enflasyon sebebi ile elde edeceğiniz faiz getirisi aşınır.
SilYazı için çok teşekkürler. Elinize sağlık hocam.
YanıtlaSilBu Lafferin adına yamanan şu malum eğri/grafik , İbn-i Haldun'un Mukaddime'sinde yazılıymış hocam. (Grafik falan yok ,hak getire tabii :)
Genel olarak kötü yansıtmışsınız ama bazı kaynaklarda (kpss PİYASASI kaynaklarından bahsediyorum) laffer'in fikirleri reagan döneminde abd de başarılı olmuş hocam. Döneme mühür vurduğu için de "Reaganomy" diye de bahsediyorlar bu dönem için. Özal dönemi Türkiye'sinin toplanabilmesi için 14 yıl geçtiğini sizden öğreniyorum şu an. "Tevellüt"üm yetmiyor o döneme :)
Hocam istek ve önerim şu olacak size ;
Gerek Reagan'ın Laffer'i olsun. Gerek Clinton'ın Stiglitz'i olsun. Bu adamlar hakkında hayat hikayelerinden yola çıkarak -eğer bilgileriniz arasında varsa- ortaya koydukları teoriyi anlatabilir/birbirine bağlayabilir misiniz?
Keynes'in şu sözünü okumuştum; nüktedandır.
"Enflasyon öyle hızlıydı ki bara gittiğimizde iki birayı aynı anda sipariş ediyordum" diyor. Salt kuru bilgi ile bu tarz kısa bilgiler bazı tip öğrenciler/sınava hazırlananlar da daha başarılı bir biçimde kalıcı olabiliyor, bunu yapmanız mümkün mü acaba?
Adolf Wagner'in şu malum kamu harcamaları artar dediği kanun mesela, sosyalist ekonomiye gittiğini belirtiyorsa, yine adaşı olan hitler'in "nasyonel sosyalizm"inin fikir babası olduğu söylenebilir mi??
Laffer'in önerisinin Reagan döneminde başarılı olmasının arkasında yatan neden vergi indirimleri gibi gösterilmiş olsa da gerçek öyle değil. O dönemde veri oranlarında indirimlerle birlikte arz yönlü ekonominin önerdiği şekilde kurallarda esnetmeler yapıldı. Hatta bazı kurallar kaldırıldı (deregülasyon). Bunun sonucunda çevre koruyucu önlemler gevşedi, bankalar daha kolay kredi verir hale geldi ve türev ürünler artmaya başladı. Bunun sonucunda da büyüme geldi. Ne var ki bütün o sanal katkıların, kuralsızlıkların sonunda da çevre sorunları arttı ve ekonomide de bugünkü küresel kriz çıktı.
SilHocam Türkiye'de Hazine ile Maliye Bakanlığı ile arasındaki temel fark ne, ikisi de birleştirilse olmaz mı,diğer ülkelerde öyle mi? Bu direk sizin uzmanlık alanınız görüşlerinizi merak ediyorum.
YanıtlaSilBu konuda Hazine kitabında görüşlerimi yazmıştım. Bu iki kurumun ayrılması tümüyle yapay bir düzenlemedir. Dünyada da benzeri yok. İkisi arasında farklar var ama işlevleri bir arada olmalarını gerektiriyor.
SilMüsteşarlık döneminizde hazineyi korsanların saldırılarından nasıl korudunuz?
SilKılıç kullanmakta maharetli misiniz?
Koruyabilseydim müsteşarlıkta 5 aydan uzun kalır, istifa etmek zorunda kalmazdım. Koruyamadım. Işın kılıcı kullanmakta iyiyimdir. Bakınız: http://www.vergivizyon.net/artik-maliye-mufettisleri-yok/
SilHocam merhaba, ben Tuğberk Çiloğlu. Yazılarınız için çok teşekkür ederim, bizleri aydınlattığınız için çok teşekkürler. Ben Dokuz Eylül Üniversitesi'nde İktisat tezli yüksek lisansı yapıyorum, şu an tez aşamasındayım. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat (örgün) bölümünden Haziran 2015'de dereceyle 4 üzerinden 3,52 ortalama ile mezun oldum, Yüksek Onur Belgesi aldım. 2014 ve 2015 yıllarında Ege Üni İİBF de düzenlenen Uluslararası İktisat Öğrencileri Kongresine katıldım, 2014'de sunduğum bildiri ile Ege Finans Derneği Teşvik Ödülü'nü kazandım. Eylül 2015'de Dokuz Eylül ünideki yüksek lisansı birincilikle kazandım. Haziran 2014'den beri www.dusuncekutuphanesi.blogspot.com.tr adresinde finansal ekonomi ve makro ekonomi yazıları yazıyorum. Blogumun okuyucu sayısı 30000'i geçti, şimdiye kadar 68 yazı yazdım, yazılarım yurt dışından da (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Brezilya ve daha pek çok ülke) okunuyor. İktisatı çok seviyorum, İktisatçı olmayı varoluş amacım olarak görüyorum. Blogumu kısaca da olsa inceleyip eksikliklerimi söylerseniz, eleştiri yaparsanız çok mutlu olurum hocam, çünkü blogumu geliştirmek istiyorum ve sizin fikirleriniz, tavsiyeleriniz benim için çok değerli.
YanıtlaSilSaygılarımla,
Tuğberk Çiloğlu
Blogumun linki: http://dusuncekutuphanesi.blogspot.com.tr/?m=0
Hocam Tütkiye ekonomisinde talep cansızken nasıl oluyor da büyümenin itici gücü oluyir?
YanıtlaSilTalep cansız değil. Ekonomi iç tüketimle büyüyor. 2. çeyrekte özelde yüzde 5 kamuda yüzde 15 dolayında tüketim artışı var.
SilHocam genelde ekonomiyi degerlendirirken makro verilere bakiyorsunuz.acaba detayli arastirmlariniz var mi tüketici kredilerini takip ediyor musunuz konut sektörü takipteki krediler ne durumda vs.vs. bizi krize sokacak sey nedir devlet açık vermiyor ozel kesim dis borcu fazla diyoruz ama ciddi bi durum görmedik.abd de faizler artınca kötü olacak diyoruz ama olmuyor Türkiye'nin albenisi mi çok:-)) disrdan gelen para zaten cikti biz hala ne batiyoz ne cikiyoz
YanıtlaSilBu saydıklarınız da yani tüketici kredileri vb de makro veriler elbette onlara da bakıyoruz. Ama şöyle bir şey var. Takipteki krediler yazıldığı kadar düşük değil. Tek tek bankacılarla konuşun herkes bunun yazılandan çok olduğu kanısında. Devlet teşvikleri, aflar vb ile bunlar yüzdürülüyor.
SilHayır hayır, öyle "kanısında.." filan olmaz, bankaların tahsili gecikmiş alacakları yüzde 3.3 düzeyinde. Bu da tamamen BDDK düzenlemeleri ve IFRS paralelindeki standart hesaplamalarla yapılır, bu konuda hiçbir belge ve bilgiye dayanmayan kanaatlerle insanların kafasını bulandırmak doğru değil. Unutmayın İtalya`da, bankaların sorunlu kredi hacmi 360 milyar euroya ulaştı, diğer bir ifadeyle toplam krediler içinde sorunlu kredilerin oranı 2008`de sadece yüzde 6.28 iken, 2015`te bu oran yüzde 18’e kadar yükseldi. Ülkemiz bu açıdan çok çok iyi bir düzeyde. Lütfen son derce regüle bir payasa olan bankacılık için reel datayla yorum yapalım.
SilHala ekonomimizi öven biri bulmuş olmak birileri için boş bir teselliden ibaret. Rasyonel bir insan hiç bilmediği bir konuda en azından niceliğe girmeden olumlu ve olumsuz yorumların sayısına bakar. Ekonomimizle ilgili olumlu yorum yapan ikinci bir ekonomist olsaydı medyamız fare deliğinde de olsa bulur manşete taşırdı. Olumsuz yorumlarsa görmezden geliniyor veya dış mihrak ne olacak kolaycılığıyla bertaraf edeliyor.
YanıtlaSilBahis şirketleri 2 yıl içinde ulkede kriz çıkar mı diye bir bahis açsa bir çok hükümet yanlısının giyecek donu kalmaz.
İyiyiz süperiz şeklinde tribünleri ateşlemek taķımı bir süre motive eder ama şampiyonu akıl çalışma ve beceri belirler.
Ülke olarak bırak yatırım için güven vermeyi gercek ismimi kullanarak hükümetin hosuna gitmeyecek ekonomi yorumu yapmaya çekiniyorum. Halimiz budur.
Güzel özet.
SilBence hadise söylediğinizin tam tersi: iktisatçıların çoğu karamsardır. Benim gözlemim bizim iktisatçıların ekseriyetine sorsanız her an kriz olabilecek (ne demekse!) bir durumdayızdır. Hep, hep, ama hep ramak vardır muhtemel bir büyük krize! İşin komik tarafı; karamsar ekonomistler bir gün mutlaka haklı da çıkarlar çünkü belirli periyodlarda krizi andıran düzeltmeler olur; Kondratiev veya Schumpeter dalgaları filan diye geçer literatürde.
SilHocam konuyla alakası olmayabilir şimdiden özür diliyorum prof.dr erdal m ünsal dan iktisat çalışıyorum tabi diğer iktisatları okudum bitirdim ama erdal hoca ağır diyorlar sizce ?
YanıtlaSilŞimdiden teşekürler
Erdal Ünsal'ın Makro kitabı ile Zeynel Dinler'in mikro kitabı iyidir. Ağır dediklerine aldırmayın okuyun.
SilMahfi Bey;
YanıtlaSilLaffer eğrisinin belirtmiş oldu teoremi şu anda Türkiye'de spesifik olarak bazı alanlarda kullanmamızın ülkeye inanılmaz faydalarının olabileceğini düşünüyorum.
Örneğin Ülkemizde yıllık olarak kaçak sigara kullanımından doğan vergi kaybımızın 5 milyar Türk lirası olduğu belirtiliyor. Kaçak sigara tüketimininde tütünlü mamüllerde uygulanan maktu vergi oranlarının artmasını izleyen yıllarda tedircen arttığı MASAK'IN yıllık faaliyet raporlarında çok net bir şekilde görülüyor.
Bizde tam tersini yapıp yani Laffer eğrisi teorisinden yola çıkarak tütünlü mamüllerdeki vergi oranını azaltıp, vergi gelirlerinde bir artışa sebebiyet verebiliriz. (Denetim mekanizmasını biraz daha güçlendirmek şartıyla. Devletin vergi oranlarını düşürmesi ayrıca sosyolojik açıdan denetimi arttırırken karşılaşacağı problemleri minimize eder diye düşünüyorum.)
Kayıt dışı ekonomiyi azaltmak, ürettimi arttırmak ve dolayısıyla istihdamı arttırarak piyasada ekonominin canlanmasını sağlamak amacıyla izlenebilecek bir mali politika olabilir diye düşünüyorum.
Bu düşünceyle Özal 1980'lerde vergi oranlarını indirdi. Türkiye, kaybettiği vergi gelirlerini borçlanarak karşıladı. Bugün hala devam eden kamu borç baskısı o günlerde vergi indirimlerinden kalma bir yüktür.
SilMahfi Bey Özal üretici kesime uygulanan vergi oranları indirilmiş ve üreticinin güçlenerek daha fazla yatırım yapabilecek güce gelmesi istenmişti. Nitekim amaçlanan da oldu sermaye sahipleri güçlendi ancak bu gücünü yatırım yaparak değil develete borç verip bu borcun faizinden kar sağlamak amacıyla kullandı. Bu yüzden dediğiniz gibi bir çok ekonomik problemlerle karşı karşıya kaldık.
SilAncak ben yukarıdaki yorumumda tütünlü mamüllere uygulanan vergi oranlarının düşürülmesinden bahsediyorum. Özal döneminde bu yapılmış mıydı? Araştırdım ama göremedim.
Eğer özal döneminde veyahut herhangi bir dönemde yapılmamış bir şey bu teoriyi tamamıyla yanlış bulup eleştirmek yanlış olur diye düşünüyorum.
Merhabalar Hocam,
YanıtlaSilAcaba yüksek lisans ve yüksek lisansta yapılması gerekenlerle ilgili bir yazı yazabilir misiniz? Saygılarımla.
Gerçekten böyle bir yazınız özellikle yüksek lisansa yeni başlayacak olan bizler içinde çok faydalı olabilir çok memnun oluruz.
Silhocam dolar önümüzdeki hafta yükselir mi?
YanıtlaSilFed bugün toplanıyor karar yarın açıklanacak. Karara ve içeriğine göre doların durumu ortaya çıkar.
Silİktisatçılara uygun güzel bir görüş. Farz edelimle başlayan ve buradan bir sonuca varmak. Bir iki değişkeni alıp, diğer değişkenleri sanki sonsuz/yokmuş ve ekonominin içindeki insanı da sanki robot gibi görmek. İnsanı çalışmaya iten (güdüleyen) şeyin en başta başarı duygusu, paranın ise listede daha gerilerde olduğuna dikkate almamak. Kazanılan her şeyin faydasının marijinal fayda olarakta dikkate alınmasının yararlı olacağı kanaatindeyim.
YanıtlaSilBlogunuzu seviyorum. yazılarınızı seviyorum. En güzeli her türlü görüşe açık.
Anglo-saxson kültürde bütün tezler tarşılır, ancak güçlü olanın tezi kabul edilirmiş. Doğu kültürlerinde karşı tarafın görüşünde ortak nokta arayarak birbirimize nasıl yaklaşırız davranışı varmış.
Sağlık ve mutluluklar dilerim.
Çok teşekkür ederim.
SilTezlerin tartışılması ortak görüşlere varılması bütün gereksiz kavgaları önlüyor. Ne yazık ki batı ile doğunun kesiştiği yer olan bu bölgede böyle bir tartışma ve uzlaşma kültürü gelişememiş. Yani ne batının en güçlü fikirde uzlaşma kültürü ne de doğunun ortak nokta arayan uzlaşma kültürü bu bölgeyi etkilememiş. Burada nasıl uzlaşamayız kültürü egemen.
Hocam yeni kitabınız ne durumda ?
YanıtlaSilBaskıda. Herhalde önümüzdeki günlerde çıkacak.
Silhocam bazen bu yorumcularınızı anlamıyorum. Gerçekten size muhalifler mi yoksa sırf reaksiyon için mi yazıyorlar (saçmalıyorlar) anlaşılmıyor.
YanıtlaSilSizin blogunuz rastgele takip edilecek bir blog da değil. Ya ekonomi eğitimi almış olmak gerek ya da bu konuda meraklı olup bilgi edinmek amaç olmalı (iktisat dışı yazılarınızı hariç tutuyorum) yoksa partizanlık yapılacak bir durum yok ama anlamıyorum işte dertleri ne? Sizi neden bu kadar fikren yoruyorlar anlamak na-mümkün„!
Görebildiğim kadarıyla dört tür yorum yapan var burada: (1) Kendi görüşünü yazanlar (benim görüşüme uygun ya da karşı görüş olması önemli değil, düşündüğünü yazması ve savunması önemli.) (2) Benim görüşlerimi beğenmediği için sürekli muhalefet edenler (bazen ben onların görüşünde yazmış olsam da muhalefet etmek için karşı görüş yazabiliyorlar.) (3) Blogu devamlı izlemediği için geçmişte yazdıklarımla bağlantı kurmayıp rastgele yazanlar. (4) Taraf tuttukları ve benim kendi taraflarında olmadığımı tahmin ettikleri için yorum yapanlar. Her ne kadar insanı yorsalar da aynı zamanda en komik olanlar bunlar. Çünkü ben taraf olmadığım için bu arkadaşlar çok şaşırıyor. Ben iktidarın iyi yaptığına iyi kötü yaptığına kötü dediğim için bu arkadaşların kafası karışıyor. Çünkü koşulsuz taraftarlık ya da biat kültürü bu tür bir eleştiri mekanizmasına kapalı bulunuyor. Hangi taraftaysan o tarafın yanlışını bile doğru göstermen gerektiğini düşünüyorlar. Oysa bu yaklaşım insan olmanın en temel gereğine aykırı.
SilBen alıştım artık aldırmıyorum. Sadece doğru bildiğimi yapıyorum.
faizler bu hafta bir iki tık daha düşecek merak etmeyin. ki doğru bir karar bu. faiz lobisi boşuna kürek çekiyor. 14 trilyon dolar eksi faizle fonlanıyor, biz niye fazla faiz verelim enayi miyiz?
YanıtlaSilCevap veriyorum evet enayiyiz.
SilTürkiyede 2000-3000 lira geliri olan adam yeterli birikimi olmadan alacağı evin ekspertiz degerini yüksek göstererek tamamına kredi çektiği evin taksidine maaşının yarısını veriyor.
Ucu ucuna yaşarım diyor ama bu 10 sene icinde hasta olursam, kaza geçirirsem, issiz kalırsam, vs. Nasıl öderim diye düşünmüyor.
Biz bu haketmediğimiz tüketimi yaptıkça adamların parasına muhtacız.
Madem faiz lobisine papuç bırakmayacağız faizi sıfır yapalım ne dersin?
Para gidince müzik sussun ve çok zenginiz canım ekonomi süper büyüsü bozulsun belki gözümüz açılır.
Insaatta ithal girdi 10%'u gecmedigine gore, ev almak icin yabancilarin parasina ihtiyacimiz yok.
SilAyrica ancak reel faizi 0% yapabilirsiniz, fonlama faizini 0% yaparsaniz, aslinda borclu lehine faiz olusturmus olursunuz. Ekonomide borc alanin da, borc verenin de magdur olmamasi esas oldugu icin, fonlama faizini 0% yapmak aslinda faizi arttirmak demek olur. Sadece bundan faylanan degisir.
Bu arada bilginiz olsun reel faiz zaten 0% yapilmis durumda. Reel faiz 0% oldugunda dahi Turkiye'ye 'yatirim' geliyor olmasi da birilerini sasirtiyor ama goruldugu uzere mumkun.
paranın gideceği yer neresi pardon? 14 trilyon dolar (Avrupa merkez bankası ve Japonya dahil) negatif faizde fonlanıyor. gitse giderdi zaten size mi soracak, demek ki halen en yüksek faizi bu ülkeden alıyor. o kadar da siyasi risk her gün manşetlere taşınırken. faizler düşecek, hopursalar da bopursalar da düşecek. hep birlikte izleyip göreceğiz.
SilFed faizleri artırmaya başladığında paranın nereye gideceğini hep birlikte göreceğiz bu bir.
Silİkincisi adsız 22:06 da yazan arkadaşa: Reel faiz Türkiye'de Türkler için sıfır. Yabancının ülkesinde enflasyon da sıfır olduğu için reel faiz yabancıya 5 - 9 puan arasında değişiyor. Yani her zaman olduğu gibi yabancıya üstünlük var (tıpkı Osmanlı'nın kapitülasyonları gibi.) Bu konuda ilgilenirseniz bu blokta Türke Başka Yabancıya Başka Faiz başlıklı yazımı bir okuyun bakalım yine aynı şeyi mi düşüneceksiniz. http://www.mahfiegilmez.com/2012/09/turke-baska-yabancya-baska-reel-faiz.html
FED faiz arttıramaz, 2017'den önce bu konu boş yere gündemde tutuluyor, mümkün değil. ABD resesyonun eşiğinde, bırakın global düzeyde Çin'in sendelemekte oluşunu, AB'nin kımıldayacak durumunun olmayışını ve bu iki bloğun ABD'yi rahat bırakmayacağı gerçeğini... ABD'nin kendisi resesyona gidiyor, kendisi ! Başkanlık seçimlerinden önce faiz artışı buzluktadır, sonrası da Allah kerim, ama o kadar kolay olmayacak, bir tık dahi yukarı çekmesi, göreceksiniz. Nitekim 4 faiz artış kararı ile başladı yıl, sonuç ? Eveleme, geveleme, develeme...
SilAvrupa Merkez Bankası eksi 0.10, İsviçre Merkez Bankası eksi 1.25, Danimarka Merkez Bankası eksi 0.65, İsveç Merkez Bankası eksi 0.50, Japonya Merkez Bankası eksi 0.10 negatif faiz uygulamasını sürdürüyor. Güngör Bey'in yazısı aslında faiz arttırmanın pek de gündemde olmadığına güzel bir örnek, yani evet "paranın gideceği yer neresi pardon?"
Silhttp://www.milliyet.com.tr/negatif-faizle-satilan-tahviller-ekonomi-ydetay-2314095/
Banka kari, faiz iliskisinde oldugu gibi, burada da cok ozel ve istisnai sartlari baz alarak bir cikartimda bulunuyorsunuz. Gercegi maskeliyorsunuz.
Sil5-10 bin dolari Turkiye'ye getirip faiz beklentisi olan yabanci icin reel faiz sifir degildir katiliyorum.
Ancak Turkiye'de dalgali kur rejimi uygulandigini unutuyorsunuz sanirim. Ciddi bir yabanci yatirimin Turkiye'ye gelip kuru dusurmemesi, parasini cikartirken de kuru yukseltmemesi mumkun degil. Bu acidan baktigimizda yuksek reel faiz, kur istikrarini haliyle fiyat istikrarini da bozuyor.
Fakültede okurken "Vergilemede iki kere iki her zaman dört etmez" sözünü açıklayın diye sınav sorusu vardı hocam. Bu soruyu Laffer eğrisi eşliğinde yorumlayıp, en son Türkiye'deki uygulamalarına bağlamıştık. Laffer Eğrisi ile ne zaman bir şey duysam aynı soru aklıma gelir. Klasik sınav uygulamaları için güzel sınav sorusudur. Bilgilendirmeleriniz için teşekkürler Mahfi Hocam.
YanıtlaSilİyi soruymuş. Teşekkürler.
Silbu cümle ne demek acaba
SilMahfi Bey, hanehalklarının borçluluk oranları ile ilgili ne zaman yazı yazacaksınız?
YanıtlaSil1990'lı yılların koşulları ile 2016'lı yılları elbette bir tutamayız. Fakat bugün "borcun sürdürülebilirliği" ve "krediye her daim ulaşabilme" denen argümanlar erimeye başladı, siz de gözlemliyor olmalısınız?
Birçok iktisatçının omerta yemini etmişçesine konuşmaktan imtina ettiği bu konuyu konuşmak, tartışmaya açmak gerekmiyor mu?
Bu konuda benim bir yazım var: http://www.mahfiegilmez.com/2013/04/kimin-borcu-artyor.html
SilHocam Tarık Akan ' ı sever miydiniz? Eski sanatçılarımız, aktörlerimiz entellektüel birikimleri olan ve duruşlarını devire göre değiştirmeyen insanlardı. Onları bir bir kaybettikçe o kadar hüzünleniyorum hatta ağlıyorum..
YanıtlaSilTarık Akan'ı severdim. Filmlerinin çoğunu izlemiştim. Evet insan bu değerleri kaybettikçe üzülüyor.
SilHocam "tekelci firma malını tek fiyattan sattığında kaynak israfına yol açar ama etkin bir fiyat farklılaştırmasına gittiğinde kaynak israfı söz konusu değildir" lafını açar mısınız neden böyledir bir yerde karşılaştım.
YanıtlaSilÇok da doğru bir laf değil aslında. Ben size Küba'da üretilen bir krem ile örnek vereyim. Küba'da Alicia markasıyla üretilen bir krem satılıyor. Bu krem ciltteki yaşlanmayı geciktiriyormuş. Fiyatı 7,75 Cüba Convertible Pesosu (CUC.) Bugün internetten araştırdım Türkiye'de satış fiyatı 147,50 TL. Mesela Küba hükümeti bu kremin yurtdışına çıkışına sınır koysa (her turist 2 taneden fazla alamaz gibi) ve Avrupa'da bir şirketle anlaşıp orada mesela 50 USD'ye satsa fiyat farklılaştırmasına gitmiş olur. Bu durumda daha fazla para kazanmış ve kaynaklarını daha etkin kullanmış olur.
SilHocam bayram tatilinde Küba'da mıydınız?
SilHocam merhaba yazılarınızı ilgi ile okuyorum iktisat mezunu olmama rağmen sizden her gün yeni bilgiler öğreniyorum çok teşekkür ederim.Size bir sorum var şirketin bilanço ve mali tablolarını okumak için ne yapabilirim kitap önerebilir misiniz ?
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilÖztin Akgüç'ün Mali Tablolar Analizi kitabı oldukça iyidir.
Temmuz sonu itibarıyla, özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu gelişmeleri incelendiğinde, 2015 yıl sonuna göre uzun vadeli kredi borcunun 11,2 milyar ABD doları artarak 206,6 milyar ABD doları, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 1,9 milyar ABD doları azalarak 18,6 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleştiği gözlenmektedir. Ekonomide iyiye gidişe bir örnek daha.
YanıtlaSilEkonomi'nin durumu fena değil ancak bizim iktisatçılarımız politik görüşlerine göre yorum yaptığı için insanların kafası karışabiliyor. Örneğin Deniz Gökçe'nin yazısını okuduktan sonra Mahfi Bey'i okuyunca ikisinde de katılmadığım yönler oluyor ancak Mahfi Bey ve Ege Cansen'in yazılarını daha doğru ve eleştirel buluyorum. Bir ülkede eleştiri olmazsa gelişmede olmaz. Bu açıdan eleştirel düşüncenin önemli olduğunu ve artması gerektiğini düşünüyorum.
YanıtlaSilArkadaşlar arası küskünlük yaratmak istemem ama bir akademisyenin duruşunu öğrenmek isterim.
SilThe Economist'te yayınlanan bir yazıyı Türkçe'ye çevirip altına Deniz Gökçe'nin ismi yazılarak gazetede yayınlanmasıyla ilgili, Mahfi Eğilmez, arkadaşı olsa dahi Gökçe'yi eleştirir mi?
3 Eylül 2016: http://www.economist.com/news/finance-and-economics/21706276-disturbing-prosecution-greeces-chief-statistician-called-account
13 Eylül 2016: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/deniz-gokce/ulkelerin-en-zor-isi-c2istatistikci-olmak-c2/haber-549032
Arakadaşlık başka, akademisyenlik duruşunun gerektirdiği eleştiri başka mı?
Ne cevap vereceksiniz Mahfi bey?
Eleştirmeden önce Deniz Gökçe'nin bu durumda ne dediğini bilmek isterim. Savunma hakkı, her ne kadar günümüz Türkiye'sinde dikkate alınmaz hale gelmiş olsa da bence en kutsal haktır.
SilÇok güzel bir yorum ve bence de doğrusu budur. Deniz hocanın cevap hakkını kullanmasını talep etmek gerekir. Deniz Gökçe'nin yakın arkadaşı olarak sorarsanız ve aldığınız cevabı bizimle de paylaşırsanız seviniriz hocam. Deniz hoca ve sizin gibi rol modellerin tutum ve davranışları biraz da topluma mal olmuştur, cevap beklemek hakkımızdır diye düşünüyorum. Teşekkürler.
Silintihal hem suçtur hem de bir akademisyen için etik kural ihlalidir. Deniz hocaya saygımız vardır, cevap hakkını bekleyeceğiz. Aksi halde en hafifinden hayal kırıklığı !
SilBirebir aynısı gözüküyor, üstelik hiçbir kotasyon, referens işareti yok. Bir akademisyen için vahim bir hata, hele de kasıtlıysa ! Yine de cevap hakkı, mutlaka cevap hakkı!
SilVayy Deniz Hoca !
Silhocam abdulhamit 33 senelik padişahlığında cuma nazamazları hariç sarayından hiç çıkmamış ;doğru mu bu bilgi .. saygılar...
YanıtlaSilBu benim yanıtlayabileceğim bir soru değil. Belki İlber hoca yanıtlayabilir.
SilHinlik yapmıyorum sadece merak ettim, Toronto Havalimanında 4 saate yakın beklemenizin nedeni neydi?
YanıtlaSilHavana'ya kalkacak uçak gecikti mi?
Şahsınızın ve yanınızdakilerin pasaport & vize dökümanlarında problem mi yaşandı Toronto Havalimanında?
Başka sebepler varsa nedir?
Hiç bir nedeni yok sadece uçak saatleri (Air Canada) öyle denk geliyordu.
Sil1) Küba'da tıbbın gelişmiş olmasının sebebi, gerçekten anlatıldığı gibi yıllarca ambargo uygulanması nedeniyle, Küba'nın sağlık konusunda kendi yağıyla kavrulmasını öğrenmiş ve muazzam ilerleme sağlamış olması mı? Ambargo olmasa idi, Küba'da tıp gelişmiş olmazdı, demek mantıklı mı?
YanıtlaSil2) Kübalı kızlar güzel mi?
(1) Küba'da devrim sonrası eğitime ve sağlığa müthiş yatırım yapılmış. AR - GE harcamaları buraya yöneltilmiş. Bunun sonunda da tıpta önemli adımlar atılmış. Yurt dışında çalışan 40 bin doktorları varmış. Olayın ambargoyla ne kadar ilgisi var bilemiyorum.
Sil(2) Kübalı kızların güzeli de var güzel olmayanı da. Ama dikkat çekecek kadar güzel fazla görmedik.
İkinci yanıtınıza bayıldım çok içten ve samimi bir yanıt :)
SilDeniz hocam fazla ayrıntıya girmemiş, haklı da; ama ben şu malum şehir efsanesinin gerçek olmadığını bir kalem hatırlatmak istedim: Küba'da genç kızların bacaklarında puro sardığı tam bir şehir efsanesidir. Daha ziyade yaşı geçgin teyzeler biraz da oflayarak ve puflayarak yapıyor o işi. Ama puronun kalitesi gerçeğin ta kendisi, o ayrı.
SilDeniz Gökçe'nin yaptığı intihali bir akademisyen olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu olaydan sonra size saygım daha çok arttı hocam ve iyi ki sizi takip ediyorum dedim.
YanıtlaSilDeniz hocanın yanıt vermesini beklerim.
SilTeşekkür ederim.
Cevap vereceğini sanmıyorum. Sehven kaynak vermeyi atlamışım, derse de inandırıcı olabilir mi sanki? Susma hakkını kullansa, susacak mıyız, konuşsak ne fayda? Hepsi tırıvırı. Türkiye'de akademinin hali pür melali, bir eksik bir fazla, fark etmiyor, takılmayın fazla.
SilMerkez bankası faiz indirdi, ne kur zıpladı ne borsa düştü. Tersi. Türkiye iyi yolda ve merkez bankası elindeki araçları çok doğru kullanıyor.
YanıtlaSilHocam şimdi bu arz yönlü iktisatçılar maliye politiksında vergiyi azaltıp geliri yükselmeye çalışmışlar refah seviyesini yükselmeyi düşünmüşler burda vergiyi azaltıp enflasyon ortaya çıkınca para arzını mı düşürmüşler orası kafama takıldı
YanıtlaSilEğer bir ülkenin hükümeti ekonomik büyümeyi öncelikli olarak amaçlıyorsa ve buna yönelik arz yanlı bir makro iktisat politikası yürütüyorsa nasıl bir para ve maliye politikası uygulayabilir?Bu amaca uygun olarak hükümetin uygulayabileceği para ve maliye politikaları bu konu hakkında bilgi verebilir misiniz hocam?
YanıtlaSil