Akıl Dışılık Tuzağı
Rasyonellik; akla, anlaşılmaya, mantığa uygun, tutarlı davranış anlamına geliyor. Bunun tersi yani akla, anlaşılmaya, mantığa uygun olmayan, tutarsız davranışlar da irrasyonellik olarak tanımlanabilir. İstikrar; belli bir noktada, aynı kararda ve biçimde sürüp gitme, kararlılık, yerine oturma anlamına geliyor. İstikrarsızlık; istikrarın tam tersine istikrarsız olma durumu, dengesizlik hali, bir düzende durmayan, durup oturmamış olan, kararsız anlamı taşıyor.
Bir ülkede sürekli irrasyonel kararlar alınıyorsa irrasyonellik istikrar kazanmış olur ve insanlar kendilerini bu duruma uyarlamaya çalışırlar. Buna irrasyonelliği rasyonalize etme eylemi diyebiliriz. Bu aşamada kararlar rasyonel hale geldiğinde irrasyonellikmiş gibi algılanmaya başlanır.
Kur ve faiz üzerinden iki örnek ele
alarak bu teorik altyapının uygulamada nasıl kendini göstereceğini açıklamaya
çalışayım.
İlk olarak döviz kuru ya da bir başka deyişle TL’nin yabancı paralar karşısındaki değerini ele alalım. TL, dış değerini kaybettikçe bu durum ihracatçının, turizmle uğraşanların, gelirlerinin çoğu yabancı parayla olduğu halde giderlerinin çoğu TL ile olanların ve varlıklarını yabancı parayla saklayanların işine gelir. Bu gruptakiler TL’nin dış değer kaybına uğramasını desteklerler. Buna karşılık kur yükselişi ithalatçılar, ithal girdi kullanarak üretim yapanlar, gelirlerinin çoğu TL ile olduğu halde giderlerinin çoğu yabancı parayla olanlar, varlıklarının çoğu TL ile olanlar ve kur yükselişi enflasyona yol açtığı için halkın büyük çoğunluğunun işine gelmez. Öte yandan TL’nin dış değerini kaybetmesi ülkenin GSYH’sinin, kişi başına gelirinin düşmesine buna karşılık dış borç yükünün (Dış Borç Stoku / GSYH) oranının yükselmesine yol açarak ülke riskinin artmasına neden olur. Burada rasyonel yaklaşım; ekonomiyi zedeleyen risklerin düşürülmesini sağlayarak ve kur düzeyinin faizle dengeli biçimde istikralı bir şekilde sürdürülmesini sağlamaktır.
İkinci olarak faiz oranlarını ele
alalım. Faiz oranlarının enflasyon oranına göre düşük olması yabancı para
talebini artırarak kurların yükselmesine yol açar. Yabancı para mevduatı ve
varlığı olanlar, ihracatçılar, yabancı paraya dayanmayan yatırımlar yapacak
olanlar bu durumdan mutlu olurlar. Buna karşılık faiz oranlarının enflasyon
oranına göre yükselmesi kurların düşmesine yol açar ve ithalatçıları, yabancı
paraya dayalı yatırım yapacak olanları, yabancı para cinsinden borcu olanları
mutlu kılar. Kuru denetlemek için yapılacak sürekli faiz artırımları tıpkı
sürekli kur artışı gibi firma maliyetlerini yukarı çekerek enflasyonun
hızlanmasına yol açar. Burada rasyonel yaklaşım riskleri azaltarak enflasyonu
düşürmek ve bu yolla faizlerin gerilemesini sağlamaktır.
Her iki durumda da rasyonel
adımlar atılarak riskler düşürülmeye çalışılmazsa ne kurların yükselmesi ne de
faizlerin yükselmesi önlenebilir. Rasyonel yaklaşım yitirildiğinde insanlar bir
yandan kendi çözümlerini üretmeye yönelirken bir yandan da hükümete kendi çıkarlarına
uygun kararlar alınması yolunda baskı yapmaya başlarlar. İnsanların, kendi
çözümlerini üretmeye yönelmesi ve hükümeti kendi taraflarına çekmeyi başarması
halinde sorunların bütün toplum için bir uzlaşıya denk gelecek şekilde çözülmesi
sağlanamaz.
Gerek kurları gerekse faizleri eş
anlı olarak düşürebilmek kolay değildir. Bu iki hedef genellikle birbiriyle
çelişir. Bunu başarabilmenin tek yolu her iki sorunun temelindeki ortak
kördüğümü çözmek yani riskleri düşürmekten geçer. Riskler düşürülürse toplumun
geleceğe ilişkin beklentileri olumlu hale gelir ve birçok gösterge rayına
oturur. Türkiye bunu, 2001 krizi sonrasında uyguladığı IMF programıyla
başarmıştır.
İrrasyonel yaklaşımların
süreklilik kazandığı bir yerde istikrarı daha da bozacak akıl dışı bir davranış
insanlar gözünde sürpriz oluşturmamaya başladığında insanlar, irrasyonel adımları
normal kabul etmeye başlar ve kendisini bu yeni duruma uydurmaya çalışır. Bu durumda toplum ‘akıl dışılık tuzağına’
düşmüş demektir. Bu aşamada artık rasyonel eylemler sürpriz oluşturmaya başlar.
Türkiye, istikrarsızlığı
istikrarlı hale getiren, irrasyonelliği rasyonelleştiren bir yapı içinde
görünüyor. Bu durum, tıpkı yastık altı altın ve döviz varlığı gibi ülkeyi
krizlerde esnek bir konuma getiriyor gibi görünse de aslında ülkenin ileri gitmesinin
önündeki en önemli engeli oluşturuyor.
Çok güzel ve açıklayıcı bir yazı olmuş teşekkürler
YanıtlaSilHocam. Teşekkürler. Rasyonel için akılcı, irrasyonel için de akıl dışı kullanmanızı öneriyorum.
SilEl parasıyla kendini Harun sanırsam ve bu parayı betona gömersen kömürü Zonguldak limanına Rusyadan getirirsen buna ekonomistler ne yapsın. Venezuelayı görmezden gelerek olmuyor. Yakında aynı durumda olacağız.
SilSıfırdan bir başlangıç yapabilsek keşke değerli hocam, o kadar yoruldum ki, bu ülke yaşama sevincimi öldürüyor. Son 5 yıldır hiçbir konuda ülkenin gündeminde 1 tane olumlu haber görmedim. İnsan para harcarken endişe korku duyar mı ? Duyuyorum. Kendime ve ülkeme olan inancım az, karamsar şeyler yazdım belki, ama sanırım sizin bahsettiğiniz yapısal reformları görmeye ömrüm yetmeyecek, kaderci değilim ama bu cografyaya denk gelmek beraberinde böyle bir insan yarattı. Umarım bu akıl dışılık son bulur, her şeye yeniden başlarız.
YanıtlaSilyasınızı bılmıyorum ama ulke tarıhını ve psıkolojık ortamını ınceledıgımde kendı yasamımla bırlestırdıgımde ortaya cıkan sonuç buyuk bır psıkolojık coküş ..sorumluluk hıssı nız varsa tabı
SilBunun için siyasal islamın bir daha dönmemek üzere bu ülkeden gitmesi gerekir.
SilSiyasal İslam mı? Nerde yaşıyorsunuz siz? Türkiye'de 2002 öncesi enflasyon oranlarına baktınız mı hiç? Yada faiz oranlarına ? Bakmaya üşenirsiniz şimdi. Ben yazayım 2001 yılında enflasyon %88 idi. gecelik faiz de 2002 Şubatta %62 idi. Gerçekten hiç araştırma yapmaz mısınız?
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilÖncelikle 2001 döneminde Türkiye bir kriz içerisindeydi bu sebeple enflasyon ve faiz oranları yüksekti. 2001 yılında ben daha 2 yaşındaydım. Hatırladığımdan yazmıyorum bunları sadece Siyasal İslam'ı savunan bir kişinin yapmamızı istediği araştırmayı yaptım.Yüksek enflasyon doğru politikalar ile ilerleyen yıllarda düşürüldü, ancak bu günümüzde uygulanan yanlış politikalar ile geçmişe doğru döndüğümüz gerçeğini değiştirmiyor. Siyasal İslam bir yana daha önemli olan husus liyakattir. Ekonomimizi güçlendirecek olan şey ne yaptığını bilen kişilerin ekonomimizi yönetmesidir.
Sil"1980-2013 Dönemi Türkiye Ekonomisinde Enflasyon ve Faiz Oranı Arasındaki İlişki" adlı bir yazı var Dergipark'tan kolaylıkla ulaşabilirsiniz bu yazıya.
Sayın Anonim 21 Mart 2021 20:24 , siz galiba araştırma yaptığınızı düşünüyorsunuz. 2002 yılı öncesi enflasyon ve faiz oranlarına bakıp , üşenmeden 2001 yılı enflasyonunu %88 olduğunu, gecelik faizin de 2002 Şubatta %62 olduğunu söylüyorsunuz. Bu söyledikleriniz o tarihteki Türkiye yi, şimdiki Türkiye ile karşılaştırdığınızda geçerlidir. Acaba O tarihteki Dünya Ülkelerinin Enflasyon ve Faiz oranları ile Şimdiki Enflasyon ve Faiz oranlarıyla karşılaştırdınız mı? O tarihlerdeki Dünya Faiz oranlarında EKSİ FAİZ oranları var mıydı? Lütfen Türkiye'yi , Türkiye ile karşılaştırmayın, rakamlar hiç uyuşmuyor. O zamanki %88 Faiz oranı , şimdiki %19 Faiz oranından pek farklı değil. Enflasyon oranları da aynı durumu gösteriyor. Siyasal İslam zihniyetinden, bilimsel Ekonomi zihniyetine geçemezseniz , aynı noktalarda takılıp kalırsınız, kendinizi hep haklı görmeye devam edersiniz.
SilSayın Siyasal İslamcı, bir eğitimin olmadığını hepimiz biliyoruz ama en azından akıllı insanların anlattıklarını anlamaya çalışınız. Emeklinin 13 çeyrek altın olan maaş alım gücü 2 çeyreğe düşmüş ve hala konuşuyorsun çünkü.. Normal biri olduğunu nasıl düşünelim?
Sil2003 yılında ve öncesinde Enflasyon kaç olursa olsun umrumuzda değildi çünkü Maaşlarımız da aynı oranda artıyordu. 2003 sonrası peşpeşe üç beş yıl Enflasyon yüzde 50nin üzerindeyken yüzde 15 gibi açıklanarak maaşlara açıklanan kadar zamlar yaparak çalışanların alım gücü yok edildi. İnsanlar yoksullaştırıldı. Bu zaten hükümete verilen liberal bir görevdi.
Son 3 yıldır yine aynı şey yapılıyor. Yaşı 40 ı aşan herkes sizi ciddiye almaz.
Köylünün tarla satıp çocuk evlendirmesi örneği gibi Cumhuriyetin varlıkları satıla satıla elimizde bir şey kalmadı zaten.
Dolar 2 liradan 8 liraya geldiğinde neler olduğu sizin anlayabileceğimiz konu değil siz olmanız gereken mekanlara gidip duymak istediklerinizle mutlu olun, burası sizi üzer.
Şimdi de Banka Sandıklarını BES’e aktarmaya çalışıyorlar. Buralardaki parayı özel sektör uhdesinden alıp kamunun harcayabileceği bir konuma sokmaya çalışıyorlar. Ya Tasarrufu Teşvik Fonu ya da İşsizlik Sigortası gibi amacı dışında kullanılırsa? İnsanların emeklilikleri ile oynamayın. Zaten akıllı hiç kimse sandıktan BES’e geçip geleceğini, emekliliğini tehlikeye atmaz.
SilSayın Anonim 23 Mart 2021 05:52, Siz benim yorumumu okumamışsınız, kafanızı benim Siyasal İslamcı olduğuma takmışsınız. Ben Siyasal İslamcı değilim, aksine Siyasal İslamcıları dışlayan bir düşünce yapısında biriyim. Benim yeterli eğitim almamış, bilgisiz , yetersiz biri olduğumu düşünüyorsunuz, olabilir, ancak benim düşünce yapımı iyi anlamadan, yanlış değerlendirmede bulunup böyle değerlendirme yapmanız uygun mudur? Esasında aynı görüşü taşıyoruz, geçmişte bu günkü ekonomik durumumuzdan daha iyi olduğumuzu söylüyorum.
SilHocam, elinize saglik. Bu tahammul ve sabir sizden baskasinda yok. Goz gore gore akilsizlik yapanlara hala yol gostermeye calismissiniz. Sapkanizi koysaniz koalisyondan daha iyi yonetir ekonomiyi.
YanıtlaSil::))
Sil"Faiz oranlarının enflasyon oranına göre düşük olması yabancı para talebini artırarak kurların yükselmesine yol açar."
SilHocam, somut bir örnek verebilir misiniz?
TL mevduata düşük faiz verirseniz insanlar dolar mevduata dönüyor.
Silemeklerinize sağlık hocam emeklerinize ve sabırla yaklaşımınıza sağlık
YanıtlaSilSağ olun
Silhttps://www.karar.com/yazarlar/mustafa-ozturk/yagmurdan-kacarken-doluya-tutulmak-1588877
YanıtlaSilFaizle ilgili bölümde kurların yükselmesi ithalatçıyı değil de ihracatçıyı mutlu eder olmalıydı sanırım. Akıl dışılık tuzağı kavramı size mi ait, kulağa çok hoş geliyor.
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkür ederim. Evet akıl dışılık tuzağı bana ait. Bu yazıyı yazarken geliştirdim.
SilGüzelmiş hocam kullanırım ben bunu tabi referans vererek :)
SilSayın Eğilmez; her işte bir hayır vardır anlayışıyla bakacak olursak, yaşananlar sizin "Akıl Dışılık Tuzağı" ifadesini literatüre kazandırmanıza yaradı. :)
SilHocam çok net ifade etmişsiniz. Yazı icin teşekkürler. Bilim rehber alınmadan rasyonel davranışlar oluşmayacaktir diye dusunuyorum. Tek soyleyebilecegim budur.
YanıtlaSilTeşekkürler, haklısınız.
SilHocam son iki paragraf her şeyi özetliyor aslında. Allah sonumuzu hayretsin.
YanıtlaSilAmin
SilYönetimlerin tutumu "Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur." kıvamında oldukça aynı şeyleri defalarca yaparak farklı sonuçlar beklemeye devam edilecektir...
YanıtlaSilRasyonel ve istikrarlı yol haritalarından biri daha. Teşekkürler kıymetli hocam.
YanıtlaSilSağ olun
SilYazı için teşekkür ederim hocam.
YanıtlaSilKabaca hesap yapıyorum bankalarda 224 milyar dolar var. Ortalama 50 bin dolar olsa herbir hesap. Kabaca 4 milyon dan fazla. Yastık altındakini de sayarsak 6 milyon kişi. dolar bendi kurmuş, Bileşenleriyle 20 milyon eder.
Faiz bizi bozar. Sebep kim sonuç ne? Ne önemi var. Sağlam 4 milyon oy var.
Türkiye ye bir şey olmaz nasıl olsa. Ödemeler de hazine garantisinde. Unutmadan suçlu lar da"dış mihraklar".
SAYGILARIMLA
Sağ olun
SilBahsettiğiniz 224 milyar dolar kaydı olarak var, fiziki olarak tamamını çekmenin mümkün olabileceğini sanmıyorum, ayrıca hazineye o kadar güvenmeyin, hiç bir şey sonsuz değildir, öyle olsaydı devletler iflas etmezdi değil mi :)
SilElinize sağlık hocam..hala cahil dogmalarla ekonomi yönetiyorlar diye naif bir eleştiri içindeyiz biz iyi niyetliler..bence artık kabul etmemiz gereken şey şu...halkın fakirleşmesi ve eldeki tüm kaynağın saray ve avanesine akıtılarak güç kazanma ve koruma amacıyla kullanılmasına yönelik ekonomik düzen bunların ki sanki....
YanıtlaSilbencede bunca kamu varlıklarının elden çıkarılması devletin borca batırılması halkın yoksullaştırılması adalet duygusunun diplerde süründürülmesi ve daha niceleri hepsi tesadüfi değil
SilMasallar masallar. Makro ekonomi, mikro ekonomi ,Çin ekonomisi makro anlamda dünyanın en büyüğü olsa da mikroya bakarsanız orada da fakir insanlar var. Ekonomik büyüme halkın cebinin de büyümesi anlamına mi geliyor. Yoksa ülke bazında ekonomik parasal mali islerin hacminin büyümesi anlamına mi.
SilSizce önümüzdeki seçimlerde CHP galip gelir mi? Ekmek için CHP gelir mi?
YanıtlaSilBilmiyorum.
SilSeçim ittifaklar arasında olacak, o nedenle ekmekçi CHP nin gelmesi mümkün değil.
SilBu ülkenin temel sorunu hiçbiseyden anlamaz,ama herseyide bilir.saygilar
YanıtlaSilEllerinize sağlık hocam, çok açıklayıcı olmuş. Umuyoruz iyi günler görürüz.
YanıtlaSilSağ olun. Umarım kısa zamanda daha iyi günler görürüz.
SilSoros’un , bilirsiniz, bir teorisi var, katılımcıların akıl dışı görüşlerine göre ekonomik ortam şekillenir ve bu eksik ve çarpık olur.
YanıtlaSilAyrıca bu çarpıklık ilgili durumu hem etkiler hem de uygunsuz hareketlere yol açar.
O nedenle denge denilen şey aslında dengesizliktir.
Sistem çökmeden olması gereken ortama ulaşılmaz.
Bu dediği doğruysa o sistem pek çökmez.
SilHocam ekonomi yönetimini maceracı mı buluyorsunuz?
SilOlma mı Mahfi bey ? Sistem zaten çökmeye teşne :)
SilHangi sistem?
SilSistemsizlik de bir sistemdir.
SilAğzınıza sağlık.
YanıtlaSilAnlayana ..
Sağ olun
SilHocam, yazılarınız çok değerli. Bu nedenle sizin yazılarınızdan çokça faydalanıyorum. Ders sunumlarımı sizin yazılarınızdan oluşturuyorum. İyi ki varsınız.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Sevgiler
Sil"Akıllı olun ulan! Delirttiniz beni"
YanıtlaSilaşamasından önceki son yazı galiba :)
O aşamayı geçtik gibi duruyor.
SilHocam konu ile ilgisi yok ama bir konuda bilginize başvuracağım. Sabit kur sistemini günümüzde uygulayan ülkeler hangileridir?
YanıtlaSilİran, kısmen Çin, kısmen Küba.
SilToplum kendisini değiştirmedikçe, aynı kalmaya devam ederiz.
YanıtlaSilYa hocam valla bıktım bu hükümetten yani resmen ne diyeceğimi şaşırdım.
YanıtlaSilÜlkenin yarısı da çok mutlu ve mesut.
SilRasyonellik kısaca akılcılık anlamına gelir. Aklı reddettiğini Mu'tezile'yi aforoz edip Eş'ari islâmı benimseyerek dünya aleme ilan eden, bin küsur yıl bu yaklaşımından zerre sapmayan, her konuda dünyaya olabilecek en irrasyonel gözle bakmayı tek doğru kabul eden ve herkese de kabul ettirmeye çalışan bir zihniyetle rasyonelliği aynı cümlede kullanmak tam bir oksimorondur. Mahfi hoca kibar davranıp akıl dışılık tuzağı demiş, bu zihniyeti iktidara getiren her ülke kaçınılmaz şekilde akıl dışılık batağına batmıştır, aksi eşyanın tabiatına aykırıdır...
YanıtlaSilMuhteşem bir yazı tebrikler Mahfi hocam.
SilHocam elinize emepinize sağlık. Kitaplarınızdan ve makalemizden çok şey öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. İyi ki varsınız.
YanıtlaSilSağ olun
SilEmeğinize sağlık hocam...
YanıtlaSilTeşekkürler
SilSağolun hocam
YanıtlaSilHocam elinize sağlık. Cuma günü kapanışta Dolar 7.22 seviyesindeydi. Malum gelişmelerden dolayı şu an Banka satışı ve Asya piyasalarına göre 8.40tan açılış gösteriyor. Bu süreklilik arz eder mi? Kısa vade beklentiniz nedir?
YanıtlaSilhttps://m.bloomberght.com/tcmb-de-baskan-degisikligi-sonrasinda-dolartl-de-ilk-fiyatlamalar-2277042
Yeni bir hata yapmazsak 7,60 - 8ş00 arasında bir yerlerde dengelenir gibi görünüyor.
SilHocam, dağlara tepelere ovalara, patates ekmeliyiz, soğan, buğday, domates aklınıza ne geliyorsa ekmeliyiz, meyve ağaçları dikmeliyiz..ekilmedik yer kalmamalı.. Hayvancılık yapmalıyız. Ekonomik çareler ile olmaz, üretmeliyiz. O kadar çok üretmeliyiz ki, Dünya'nın gıda deposu olmalıyız.. Bu çok mu zor? Anlamakta çok zorlanıyorum, kalkınmak bu kadar mı zor? Üretmek bu kadar mı zor?
YanıtlaSilaynen katılıyorum çok güzel şeyler söylüyorsunuzda nedense çok garip bir şekilde ürettirmemek için tüm yolları tıkıyor bu zihniyet
SilYahu kardesim..bir Tir patates 30 bin dolar ..esittir 30 tane 1000 $ Iphone
SilDoğru söylüyorsunuz da iphone yenmiyor.
SilÜlkede rasyonel/irrasyonel likten önce ülke genel anlamda hukuksuzluk var... Bu yazıda ve yorumlarda bir tek "hukuk" sözü geçmiyor. Bir toplumda hukuksuzluk olamaz. Kabile düzeninde bile var olanı, 84 milyonluk bir ülkede yapmamaya kalkarsanız sonuç tam bir kaos olur. Hak, adalet vs. demiyorum... yapılanların hukuksuz ve daha da fazlasıyla suç olduklarını ifade ediyorum. Buradan çıkarımım, en genel anlamda "devlet" gerçekten kendi içinde en savunmasız ve çaresiz organizasyon, bunu tarihte acı örnekleriyle gördük, sadece bireylere karşı ceberut bir yapı. Sağlıklı bir organizma hastalanınca kendini iyileştirebiliyor. Prof. Aziz Sancar ın Nobel ödülünün konusu bu... ama devlet yapısı hastalanınca gidişat daha kötü oluyor. Çok yazık.
YanıtlaSilHukuksuzluk aslında irrasyonellliğin bir sonucudur. Rasyonelliğe dönebilsek hukuk da geri gelecek.
Siltebrikler
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam neler oluyor bize?
YanıtlaSilDeğişik bir şey yok. Son 5 - 6 yılda olanlar devam ediyor.
SilKaleminize sağlık hocam.
YanıtlaSilSağ olun
SilHocam dolar neden bir anda bu denli bir yükselişe uğradı
YanıtlaSilYazının konusu bu
SilHocam pazartesi sabahı tam olarak saat kaçta at izi it izine karışacak ?
YanıtlaSilYanıtta geç kaldığım için bir anlamı kalmadı. Ama ilerisi için referans olsun diye söyleyeyim: Kurun gerçek düzeyi saat 11'den sonra Londra piyasası açıldığında belli olur.
SilHocam ne güzel anlatıyorsunuz, ben bu yazıyı okuyanın anlamayacağını da sanmıyorum. Bu durumu nasıl düzelteceklerinin de bal gibi farkında olduklarını biliyorum, biliyoruz. Ancak biri(leri)nin işine gelmiyor belli ki.
YanıtlaSilOnu bilemeyeceğim.
SilHocam piyasalarla inatlaşmaya,her zaman piyasanın vereceği cevap:
YanıtlaSilateş olsan cürmün kadar yer yakarsın..diyebilirmiyiz?
Herhalde
SilElinize sağlık hocam, çok güzel yazı.
YanıtlaSilBir yer de hukuk yok ise; hukuksuzluk da yoktur.
Biz böyle eğitildik.
Beşer kararlarında bir irrasyonellik hissediyorsanız, veya apaçık irrasyonellik ortada ise;
A. Karar alan aktörlere bakınız.
A.1. Karar alan aktör önemli bir mevkide mi sorusunu sorun.
Cevabınız evet, ve aktör uzun süredir o mevkide de bulunuyorsa, yüksek mevkilere gelmek kolay değildir.
(Kolaycılığa kaçıp, aktörün kararına çamur atmayın)
A.1.1. Karar alan aktörün beşeri meziyetlerine bakın, yeteneklerine bakın. Oturduğu mevkiyi hak ettiği meziyetleri mutlaka vardır.
A.1.1.1 Meziyetleri var ise; Kararlarında bir rasyonellik vardır, onun adına düşünün.
A.1.1.2 Meziyetleri yok ise; Kararları onun adına birisi almıştır. Aktörü onlar oraya yerleştirmiştir.
Aktörü oraya yerleştirenlerin beşeri meziyetleri bulunulan mevkiyi hak edecek seviyededir.
Aktörün, mevki için hazırlandığı ortama bakın.
Hazırlandığı ortamın finansmanı açık mı kapalı mı? (Misal Siyasal İslam.)
Kimler ile sıkı fıkı olmuş? (Misal: Afgan dini lider önünde oturmuş mu?)
Mevkinin finansmanı için emrindekiler illegal işlere bulaşmış mı?
Rakip olabilecek diğer aktörler de kendi yanında konsolide edilmiş mi?
Bunlar evet ise, aktör, aktörün bulunduğu mevkinin dışındaki başka bir hukuki unsur tarafından yukarı taşınmıştır. (Başka hukuki unsurun içinde yer aldığı hukuka göre; aktörün ortamında hukuk yoktur).
En son dönün bir de kendi vicdanınıza sorun, iç sesinize, tecrübenize kulak verin, tüm bunları sıradan biri yapabilir mi? Gerçekten bu kadar akıldışı karar arka arkaya uzun yıllar süresince gelir mi?
Ben cevabınızı biliyorum.
Ben kitabın sonunu söyleyim.
Adamınız; İngiliz istihbaratının kuklası. İngilizler burası bizim tarlamız başkası girmesin dediler, Amerikalılar ile birlik olup, Almanları pasifize ettiler. Sonrasında da Amerikalıları vitrinden çekip (2016), İngiliz liderliğinde ortak gidelim dediler. Olay budur.
İkinci cildi de yazayım; Aktörün yerine geçecek olan alternatif aktör de görevine hazır.
Meraklısına da not:
Ortada sizlik bir durum yok. 2016 da devler kapıştı. Yukarda kimin dev kapışması sonunda çekildiğini de yazdım. Sizin içerde adamınız yok, oyunda değilsiniz. Oyunun gidişatına karar veremeyeceksiniz. İspat mı? Oyuna girmek için parasını ödediğiniz sarayınıza gidin, oyuna girmek istiyorum deyin. Terörist ilan edilip, hapislere atılır, yediğiniz coplar ile kalırsınız. Denemesi bedava.
Hiç ummadığınız değişiklikler bir gecede olabilir. Bir gecede değişiklik olması, kararın bir gecede alındığı anlamına gelmez, sizin bir gecede öğrendiğiniz anlamına gelir. Böyle kararlar yılların çalışmasıdır, riske atılmaz.
Sizin için irrasyonel olması başkası için de irrasyonel olması anlamına gelmez (Kesilen koyun için irrasyonel olan, kasap için rasyoneldir. Koyunların insiyatifi yoktur, koyunların kesimi irrasyonel bulması normaldir. Kasap bir günlük kasap değildir. Kasabın tecrübesi koyunun yaşından fazladır.)
Aksini iddia eden, buyursun. Kuralı unutmayın; Hukuk yok ise, hukuksuzluk da yoktur.
Ağır mı oldu?
Dgr1y*AQ4T5B9n9I
Millete izletiyorlar, Abdulhamit'li Teskilat'li Kurtlar Vadi'li dizileri, sonunda da buyuk resim kuratorlari cikiyor basimiza.
SilAnonim 03:33, bu kadar uzun yazmanıza gerek yoktu. İslâmı Vehhabilik akımını başlattıkları dönemden bu yana siyasal amaçları için kullanan ülke İngiltere'dir, 1928 yılında Hasan El Benna'ya kurdurdukları İhvan-ı Müslimin, bizde bilinen adıyla Müslüman Kardeşler örgütü ile de bu amaç doğrultusunda faaliyetlerine devam etmektedirler deseydiniz yeterli olurdu bence...
SilAnonim 03:33, Bilale anlatır gibi anlatıyor.
SilOlay sadece müslüman kardeşler ile sınırlı olsa iyi. Talabani de, bizim malum kişi de, Irak devlet yöneticileri de, bazı arap emirlikleri de aynı örgütün farklı coğrafi uzantıları.
Bunları ayrı ayrı yönetmek yerine tek başına yönetmek daha az masraflı. Hepsini birleştirmek gerek. Osmanlıdan ayrılmalarını sağlamak, adamların 120 yılını almıştı. Başardılar, ayırdılar. Şimdi kendi istedikleri gibi birleştirme zamanı, Türkiye halkı hazır değil. Türkleri hazırlamak için Irak ve Libya da yapılanı yapıyorlar, hepsi bu. Aynı yöntem, aynı siyasi düşünceler, aynı yerden emir alan yöneticiler.
Fazla değil, 10 - 15 seneye Türkiye'yi de patlatırlar.
03:33 için bir ek de ben yazayım.
SilEski düzende, kutsal yaratıcı kavramı önemli idi. Evrensel hukuk yok idi. Bir din için, diğer din mensuplarının kutsal hukuku, hukuksuzluktur. Diğer din gruplarını yenmek için her yol mübahtır.
Misal: Osmanlı vakıflarına bakınız, Padişahlar, vakıfları bozulmasınlar diye beddua etmişlerdir. Bu vakfı bozana haram olsun, bu vakfı amacından saptıran ister emir, ister sultan kim olursa Allah'ın azabı onun üzerine olsun, gibi.. internetten bol miktarda bulursunuz.
Onların dönemlerinde evrensel bir hukuk normu yoktu. Bir yukardaki yaratıcıya ihtiyaç vardı, düzeni korumak için. Bundan dolayı, hem Türk devleti, hem de Osmanlı ve diğer devletler dinlere çok yatırım yaptılar.
Osmanlı çöküşüne yaklaştığında, din işini İngilizlere kaptırdı. balkanlar da hristiyanlar, ortadoğuda müslümanlar ingilizlerin yönlendirmesine göre hareket eder oldu.
Şimdi bu yazıyı okuyanlar, müslüman olduklarını iddia ediyorlarsa, yukardaki devletlerin büyük dini yatırımları yüzündendir. Yoksa sizin müslüman olduğunuzdan değil, ortada büyük kutsal bir yaratıcı olduğundan da değil.
Nesiller, yüzyıllarca varlıklar, mülkler talan edilmesin, düzen bir nesilden diğerine aksın diye din sahibi yapıldılar. Din sahibi olmayan veya başka dinden olan toplumların kesilmesinin sebebi de budur. bir din için kutsal yemin, diğeri için kutsal değildir. Beka sebebi ile diğer dinlerin mensupları bastırıldı, kesildi.
Endüstri devrimi sonrasında ise, dini toplumlar güzel bir kazanç kapısı. Mallarını alana kadar sömürürsün, madenleri ve diğer doğal kaynaklarını sömürürsün, malları bitince de ucuza emeklerini sömürürsün, emekleri de bitince,, Irak 1, Suriye 2, Libya 3, Afganistan 4, Türkiye... diye patlatır gidersin, kimsenin umurunda olmazlar.
Türkiye için ucuz işgücü büyük kazanç getiriyor. Düşük gelirli Türkiye, kontrollü bir yönetim bir süre işe yaradı. Şimdi bakıp göreceğiz, ne kadar daha işe yarar. Ucuz işçiliğin önemi bittikçe, Türkiyenin önemi de biter. Yukardaki ülkelerin arasına girer.
Anonim22 Mart 2021 03:33 uzun yazının kendime göre özeti;
SilHiç ummadığınız değişiklikler bir gecede olabilir. Bir gecede değişiklik olması, kararın bir gecede alındığı anlamına gelmez, sizin bir gecede öğrendiğiniz anlamına gelir. Böyle kararlar yılların çalışmasıdır, riske atılmaz.
Kuralı unutmayın; Hukuk yok ise, hukuksuzluk da yoktur.
George Orwell 1984'ü hatırlayalım, yazar bugünü 1948 yılında yazmış .
İyi günler Mahfi Bey. Neden TL Long pozisyon taşıyan yerli ve yabancı yatırımcılar, ülkemize güvenenler cezalandırılıyor. Hem de kimsenin beklemediği zamanlar da ve siyasi kanatla oluyor. Sonra da vatandaşa döviz tevdiat hesabı yüksek bozalim. Altınınızı getirin falan. Cds diyorki arkadaşlar bu ülkeye fazla güvenmeyin yatırım yapmayın yoksa paranız çöp olur. Yabancı kuruluşlar ( onlarda siyasi karar veriyor) bu ülkeye yatırım yapılmaz diye not açıklıyor kiziyoruz. Yahu biraz da acaba neyi yanlış yapıyoruz. Burada benim hatam var desek ya ülke olarak. Ordan sonra probleme çözüm arayacağız. Neden sistem böyle Mahfi Bey. Kasıtlı enflasyon mu azdiriliyor. TL bilerek develüe mi ediliyor? Bu ayak oyununu çözemiyorum? Cevabınızı büyük sabırsızlıkla bekliyorum. Saygılarımla.
YanıtlaSilEvet, TL bilerek develüe ediyor, bu pozisyondan faydalanan çok, her defasında cepler doluyor. Bu işin siyasal yanı, ekonomik açıdan deniz bitti, hala aylık bazda ihracat ithalatı geçemedi, taze döviz arzı için ihracatın artıp ithalatın çökmesi şart, yoksa enflasyon ile küçülmeye devam edersiniz.
Sil2021 kayıp senedir, 2019’a benzeyecektir, 2019’da yıllık 1.5 milyar fazla verip binde 9 büyüyebildi, bu sene dış finansmanı unutup kendi tağımızda kavrulacağız.
TL bilerek ya da bilmeyerek develue edilmek zorundadir serbest piyasa kosullarinda.
SilCunku; TLnin muhattap oldugu birikimli enflasyonla diger ulkelerin(Gelismis gelismekte olan rakip olan ve/ve ya ticaret ettigimiz ulkeler vs) para birimlerinin muhattap oldugu birikimli enflasyon arasinda ciddi bir fark bu farkin olusturdugu maliyet ve baski istikrarsizlik soz konusudur. Buradan hareketle cari denge mekanizmalari dahilinde; Aylik ve ya senelik ihracatin, ithalati yakalayamamasi esitlenememesi ve bundan oturu de otomatikman olusan dis kaynak ihtiyaci soz konusu olgunun bir dogal sonucudur.
Birikimli enflasyon farkindan dolayi olusan bu olguyu bertaraf etmek icin uygulanan uygulanmasi gereken faiz politikasi orani da en bastan gecerliligini itibarini kaybetmistir. Cunku mevcut eldeki veriler datalar enflasyon degerleri olcumleri de itibardan yoksundur. Vu vesile eldeki guvenilir olmayan veriler uzerinden olusan olusturulan ve uygulanan faiz orani politikasi da gerceklikten ve daha da onemlisi birikimli enflasyon farkinin olusturdugu cikti acigini kapatmaktan uzaktir.
Suana kadar konuya teknik bir mantikla makro iktisadi anlayisla bakmaya calistim. Teknik olarak boyle bir surec olsa dahi ekonomide ozellikle para politikasinda guven istikrar en gecerli madendir teoridir.
Mevcut yonetim ve onun atadigi burokratlarin kisaca topyekun sistemin piyasalara ekonomiye guven verme guven verecek adimlari atma sorunu dovizde ve diger ekonomik yapilarda sarsinti yaratmaktadir. Bu sarsinti da oyle kolay kolay bitecek gibi degildir.
Tekrar en basa donelim hic siyasete suna buna bulasmadan salt teknik bakarsak belki olusacak olan yeni doviz kurunun sagladigi yeni piyasa dinamikleri neticesinde ihracatin ithalati gecme durumunda belki bu sarsintilar bir nebze olsun salt teknik makro ekonomik acidan duraganlasabilir. 2019 bu baglamda guzel bir ornektir. Ancak bir nehirde iki kere yikanmaz antik ozdeyiisi ve diyalektigini de unutmamak gerek.
TL değerini kaybetmek zorunda. Aksi durumda ithal edilen ürünleri alabilcek nakit akışını sağlayamaz.
SilTL long da olanların kendi sorunları, TL günlük bir işlem/transaction parasıdır.
Yani; maaşlı çalışan maaşını alır, maaşının bir kısımı ile altın veya döviz alabilir. Günlük işlerini TL ile yapar. Ev fiyatları, döviz ile belirlenir, TL işlemler geçer. Araba, bilgisayar, buğday, ilaç hepsi bu şekilde. Maaşlı çalışanlar, TL geliri olup, TL piyasasına işi yapanlar, işi en zor olan gruptur. Yabancıların yapacağı bir şey yok, hükümeti seçen kesimler bunlardır.
Tunç K ya ek olarak, TL değerli olursa, yüksek reel faiz ile yatırım ve işçi kaybeder, TL değeri düşük olursa da Kurdan kaybedersiniz. Ülke iki durumda da gelirini düşürmeye devam eder.
Mahfi hocam elinize sağlık. Merak ediyorum, bugüne kadar mevcut iktidardan sizden görüş, yardım talep eden oldu mu?
YanıtlaSilHayır
SilYazılarınızı okuyorlardır ama uygulamıyorlar . Bakış açıları farklı olabilir.
Silhocam eğer önceden bilgisi olup dolar opsiyonu alanlar varsa bir günde paralarını bir kaç kat katlamıştır .bu şekilde milyarlarca dolar kar edilebilir.bu gibi olası durumlar denetleniyor mu? bu konuda ne düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilBu onların kabahati değil, eğer varsa bu işi yapanların suçu olur.
Sil1 milyar Doları olan 1 kuruş artış veya azalış sonucu 10 milyon TL kazanır.
SilAKLI OLAN YURTDIŞINA GİTME ŞANSI VARSA HEMEN GİTSİN TR EKONOMİSİ İLE UĞRAŞMASIN BENİM BABAM ESNAF SABAH AKŞAM DEMEDEN ÇALIŞIYOR BİZİM İÇİN AMA HER GEÇEN GÜN SAÇMA KARARLARLA KAZANDIĞI PARANIN DEĞERİ DÜŞÜYOR İŞLERİ AKSIYOR YAZIK GÜNAH YA YEMİN EDİYORUM BENİM BABAMIN NE SUÇU VAR GİDİN KURTULUN BU HER ŞEYİ DİNE EMPOZE EDEN SORGULAMA VE DÜŞÜNME YOKSUNU DEVLETLE HÜKÜMET ARASINDAKİ FARKI BİLMEYEN CEHALET SAHİBİ İNSANLARIN OLDUĞU ÜLKEDEN.
YanıtlaSilO kadar değil.
SilO HIKAYE KAPANDI USTADIM. KAPANDI.
SilARTIK BILIN VE ANLAYIN BUNU.
O ESKIDENDI.
ESKIDEN DIL OKULU DER PART TIME SURDA BURDA OGRENCI VIZESIYLE GIDER HATTA KALIRDI.SIMDI NE O KAFELER NE HIZMET SEKTORU DURUMU VAR NE DE DIL OKULLARI CALISIYOR.
ESKIDEN BIRAZ KENDINE GUVENEN ANTALYA ALANYA HATTINDA KISMETINI BULUR AILE BIRLESIMIYLE GIDERDI ARTIK NE TURIZM VAR NE TURIST KIZLAR NE DE O ESKI PARTILER BEACH CLUPLAR NE DE SOSYAL MESAFEYI ASABILECEK BIR DURUM. HERKES BIRBIRINDEN KORKUYOR.
ESKIDEN SINIRLAR ACIKTI BALKANI EGESI VS...ARTIK NE SINIR VAR NE DE GECIS DURUMU. YUNANISTAN, TURKIYEYE ORDUGU DUVARI BU NISAN SONUNDA ACACAK
ESKIDEN ALMANYA BASTA OLMAK UZERE ITCI MUHENDIS ALMAK ICIN KANUN CIKARMISTI. ALMANYA 45 YIL SONRA KAPILARINI ACMISTI. TAM ACTI KORONA PATLADI. SIMDI EKONOMIK DURGUNLUK VAR NE ZAMAN BITECEGI MECHUL HERKES EVDEN IS YAPIYOR YAPANLARDA ONLINE. TURKIYEDEN ONLINE CALIS BURAYA GELMENE GEREK YOK DURUMU HAKIM OLMAYA BASLADI.
KISACA BU HIKAYE BITMISTIR. EN AZINDAN IMKANSIZA YAKIN BIR DURUMA EVRILMISTIR. ONCEDEN DE ZORDU AMA ARETIK IMKANSIZA EVRILMISTIR NERDEYSE KORONA BUGUN BITSE COGU SEYIN 2019 ARALIGINA ARTIK DONMESI COK ZOR.
Tek kelimeyle mükemmel bir yazı. Literatüre yeni kavramlar eklediğiniz için teşekkür ederiz.:) Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Türkiye sosyal bilimciler için laboratuvar gibidir.
SilTeşekkürler. Güne uygun akılcı bir makale. Para ve enflasyon politikasını yürütmek için en önemli koşullardan birisi de, ekonomik kadroların, uzman ve yöneticilerin kariyerlerinin tam, kararlı, konusunu bilen kişilerden oluşmasıdır.
YanıtlaSil"Kuru denetlemek için yapılacak sürekli faiz artırımları tıpkı sürekli kur artışı gibi firma maliyetlerini yukarı çekerek enflasyonun hızlanmasına yol açar."
YanıtlaSilHocam burada Sn Cumhurbaşkanının bahsettiği faiz sebep enflasyon sonuç söylemi ortaya çıkmıyor mu?
Hayır. İlk nedene bakmazsak zincirleme neden - sonuç ilişkisinde kaybolup gideriz. Çünkü sürekli işleyen bir sistemde bir süre sonra neden ile sonuç yer değiştirir. Bu durumlarda ilk nedene bakmak gerekir. İlk neden enflasyondaki artıştır. Sonra faiz artar. Bu böyle devam eder gider bir bakarsınız ki faiz artınca enflasyon da artmaya başlamış. Ama bu ilk nedenin ve asıl çözülmesi gereken sorunun enflasyon olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Silanladım Hocam teşekkür ederim, daha önceki yazılarınızda faiz ile enflasyonun sebep sonuç ilişkisinin zamanla değiştiğini belirtmiştiniz, şimdi hatırladım Hocam.
SilSayın Cumhurbaşkanı korelasyon ile sebep-sonuç ilişkisini birbirine karıştırıyor. Örnek:
SilDöviz artınca hem mazot hem de benzinin fiyatı artar. Cumhurbaşkanı mazotun fiyatı arttığı için benzinin de fiyatı arttı diyor.
Tebrik ederim harika bir yazı
YanıtlaSilSağ olun
SilEkonomide tüketicilerin rasyonel karar verdiği kabul edilir ve kendi adına her zaman rasyonel davranışa yöneleceğinden bahsedilir.
YanıtlaSilFakat devleti yöneten hükümet ekonomi politikalarında irrasyonel karar veriliyorsa tüketicilerde buna uygun kararlar almaya başlar. Sonuçta devlet ekonomiye kararları ile müdahale etmiş olmuş.
Devlet ekonomiye müdahale etmeli mi sorusunun cevabı aslında burada vardır zaten çünkü politika belirleyici olan hükümet aldığı her karar ekonomiye müdahaledir bu sosyal kararlar olsa dahi böyledir zaten ekonomi sosyal bilimdir insan bilimidir.
Doğal olarak değişmeyen kurallar bütünü yani kanunlar yoksa devlet zaten her zaman ekonomiye insan davranışlarına aslında müdahale ediyordur. Bu kanunların olası bile yani rasyonel kanunların olmasında yeterli değildir çünkü o kanunlara uyulmadıkça yani hukuk sağlanmadıkça adalet yerine getirilmedikçe kanun olması birşey fark etmez.
Burada önemli olan bağımsız tarafsız denetlemeye açık güçler ayrılığı kurumlar arasında mutlaka sağlanmasıdır. Bu durum her dönemde yapılmamıştır hangi parti olursa olsun kendi çıkarına kararlar aldırtmka için diğer tarafın rızası onayı olmadan açıklanan kararlar ile yıllardır ülkemizde devam etmiştir. Bizden olmayan düşmandır bizim gibi düşünmeyen yanlıştadır inancı tüm siyasi parti dönemlerinde yaşanmıştır. Sadece bu dönemdeki kadar tüm medya dahil baskı altında olmamıştı ve halk bu kadar kandırılmamıştı.
Okul yönetmeliği okul yönetimi tarafından çıkarılır ve öğrencilerde bu yönetmeliğe uygun rasyonel kararlar verir. Kısaca bizim rasyonel karar vermemizi etkileyen ilk neden yönetmeliktir. Her yönetmelik değiştiğinde de bizler buna uygun karar almaya başlarız sonuç itibarı ile devlet ekonomiye her zaman çıkardığı kanunlar kararlar ile müdahale etmiştir zaten.
Yetkilileri bu yazıyı okumaya davet ediyorum...
YanıtlaSilDavetinize katılan olmayacaktır muhtemelen.
SilHocam son gelişmelerle sıcak para getirenler ciddi zarara uğradı. Ortalık sakinleştikten sonra pılı pırtıyı toplayıp bir daha dönmemek üzere giderler mi yoksa peynir görünce dayanamayıp yine gelirler mi?
YanıtlaSilŞimdi yine gelirler sonra kur düşer ve yine kazanırlar. Siz onları merak etmeyin.
SilSıcak paracılar bir iki kişi değil, bir kaç grup. Bunların bir kısmı ciddi kazanç yazdılar.
SilTürkiye'ye giren para, sıcak para fonları için öngörülebilir limitler içinde bir paradır. Yönetimi bir kaç kişinin elindedir. Ortak kararları alırlar, böyle olağan üstü durumları çok yaşamışlardır.
Onlar yine yeni yeniden gelirler.
Bu yaşananlar bir finansal bilgi oldu, hafızaya yazıldı, bilgisayar algoritmalarına girdi, yapay zekalar işledi. Şimdi olacak olan, getirdikleri para için daha fazla faiz istemek o kadar.
Sıcak paracılar, bizlerin adını bile bilmediği ne ülkelere girip kazanç ile çıkmışlardır, onlar şerbetlidir, ne diktatörler ile uğraşmışlardır.
AB pazarına ürün satan ve Türkiye'de montaj yapan yatırımcılar için son hareketler -işçiliğin ucuzlaması dışında- önemsizdir. Onlar yıllık bütçelerini Euro cinsinden yaparlar, dünya piyasasına malları döviz cinsinden satıp, Türkiye de monte ettikleri parçaları döviz cinsinden alırlar. Bu tarz sabit yatırımcılar için malların türkiyeye güvenli girip, güvenle çıkması dışında bir konu önemli değildir.
İronik bir misal ile o tarz yatırımcılarının fabrika yoluna ilçe belediyesinin bir kaç hafta kazma vurması, Türkiye finansal piyasasının çökmesinden daha etkilidir. Gerekirse belediye ile konuşur, ek yol yapımı için para bile verirler.
Bu olanlar, TL para kazanıp, türkiye içinde üretim yapıp, türk piyasasına sunanlar dışında pek kimsenin problemi değil. Çok büyük Türk zenginleri de paralarını Türk piyasasında tutmazlar. Onlar da pek bu hareketlerden etkilenmez.
Sanırım İsveç Bankası RTEnin yönettiği MB nin TLsine yatırım yapmayız diye bir açıklama yapmış. Resmi olarak MB'nın bağımsız olmadığının kabul edilmesi dışında bir işe yaramaz.
MB'nın bağımsız olmadığının belli olduğu ülkelere de, ilgili risk primine göre yabancı sıcak para ve yatırımcı girer. Bakın gün bitti, oldu da bitti bile.
7&OVs7btx0KhZIDY
Bir ir*nli demiştim bu kadarını da yapamazlar dediğimiz ne varsa yaptılar ve bu hale geldik... Şimdi benim ülkemde de aynı duruma geldik... hafta sonuna Kendimi Venezuela da girmiş yeni haftada da dönememiş gibi hissediyorum... Mahfi ve petrol bulursak Venezuela gibi oluruz derdi de abartı gelirdi... Venezuela dan kötü olmayı hayal bile edemiyorum...
YanıtlaSilÜlkeye döviz getirip faize yatıranların bu ülkeden nasıl rahat para kazandığına değinmiştiniz, yanlız onların aldığı bir risk vardı ve o risk gerçekleşmiş gözüküyor. Yani ülkeye döviz getirenler çok rahat para kazanamıyorlar.
YanıtlaSilSayın Hocam, ellerinize sağlık.
YanıtlaSilBir küçük uyarı yapayım. 7. paragraftaki giriş cümlesi "ne...ne "diye başlyıp olumsuz cümle ile bitiyor. Belki gözden kaçmıştır. Selamlar
Ben bu hataya sık düşüyorum. Düzelttim, teşekkür ederim.
Silhocam yazı için teşekkürler. acaba siteye dark mode eklenmesi mümkün müdür?
YanıtlaSilTeşekkür ederim bir bakacağım ne yapılabilir.
SilHocam emeğinize sağlık. Sonunda bu akıllcılığınız bizi güldürecek 😊.
YanıtlaSilBu adamlar, şeytanın yattığı yeri bilir alimallah. N. Ağbal'dan sonra faiz artışı olmayacak anlaşılan. İn-dir-me-ye-cekler de. Yeni başkanı başarılı göstermek için 4-6 aydan itibaren faiz indirecekler. T. ERDOĞAN 'a başkanlığa geçirenler. (Kaldı ki, başkanlığa resmi olarak geçmeye 1,5 yılı vardı yetkileri de başkan gibi kullanıyordu. ) 2 yıl içerisinde görülür ve hissedilir bir BAŞARI HİKAYESİ olmasını sağlayacaklar. Hocam saygılar.
Sevgiler
SilHocam CDS primi 466 olmuş.
YanıtlaSilParlamenter sisteme geçiş yapsak herşey düzelir mi hocam
YanıtlaSilTürkiye parlamenter sisteme geçiş yapamaz.
SilBir, halkın parlamenter sisteme geçmeye gücü yetmez. Parlamenter sistemi yıkanlar, halktan daha güçlü ve örgütlü oldukları için o sistemi yıktılar.
İki, halkın genelinin parlamenter sistem diye bir isteği de yoktur. İsteselerdi, yıktırmazlardı.
Üç, bir kere bu işler bozulduğunda tekrar toparlayan bir ülke olmadı. Bir sonraki başkan daha kötü olacak, geniş halk kitleleri bir kere tek adam yönetimine girince, tekrar herşeyi düzeltecek başka bir tek adam ararlar.
Yij8wC*KcOiWU8xa
Dortu de ben yazayim; Bir sonraki baskan hesaplari yapanlarin yani muhalif partilerin ellerinde bir anayasal sistem demokratik ozerk senatolu parlementer sisteme dayali ortak musterek bir programlari taslaklari yok Olmadigi gibi agizlarinda boyle bir sey de yok varsa yoksa eski sisteme donecez lafi var. Programlari olsa bile bir sonraki baskan isleri daha hizli toparlayacam diye tek adam olarak yonetmek isteyecektir. Buna da mevcut muhalifler iktidar olduklari vakit ses etmeyecek belki kendi aralarinda kavgaya tutusacaktir.
Silhocam selamlar, yazınızın son paragraflarında içimden haykırdım yapısal reform diye :) emeğinize sağlık. az önce bir haber düştü de hazine 10 ton civarı altın tahvili ve 10 ton civarı altına dayalı sukuk ihraç etti diye. acaba nedir bu sukuk? kira sertifikası gibi şeyler yazıyor, tahvilden farkı nedir, islamcı bankaların faize kar payı demesi gibi bir şey mi acaba? teşekkürler
YanıtlaSilSukuk, bildiğiniz faiz.
Silİslamda faizin her türlüsü haramdır. Yani, altın verip üzerine ek altın almak gibi ev satın alıp kiraya vermek de faizdir, bu ikincisini müslümanlar bilmezler, bilmek istemezler.
Ev konusu şöyle Ribadır.
Evi kiraya vermek, her kira dönemi başında kiracıya evin tapusunu verip, borç senedi (kira sözleşmesi) almak, kira dönemi sonunda takasını yapıp ek borç senedine ek faiz almak ile aynıdır.
Böyle yazınca daha net oluyor.
Yani, bir kişiye toplu para veriyorsunuz, o size borç senedi veriyor. Dönem sonunda faiz ile parayı alıp, borç senedini iade ediyorsunuz.
Ev kiraya verince, mantık aynı olsa bile günlük hayatta arada tapu değişim işlemi olmuyor, karşılığında yüklü miktarda borç senedi alınmıyor, müslümanların kafasını karıştırıyor. Aslında olan faiz ile aynısıdır.
Araba kiralama işi de aynıdır. Günümüzde bildiğimiz bütün finansal araçlar islamda haramdır, yasaktır. Bugün bunlar İslam ülkelerinde varsa, müslümanlar dinlerini bilmedikleri için vardır.
İslamcı, Türkçe'deki anlamı ile İslam alıp satan kimsedir. İslamcıların böyle işler yapmaları normaldir, onlar din ile para kazanırlar.(Ayakkabıcı, hırdavatçı, kahveci, sucu, kitapçı gibi...)
Q^aj&2$9N@T13NIo
Sizi seviyorum hocam çok teşekkürler her şey için.
YanıtlaSilSağ olun
SilHocam gençlerin umudu kalmadı ülkeden.
YanıtlaSilÜlkenin hala gençlerden umudu var.
Silhocam, sizce bu bozuk düzenin başkanlık sistemi ile ilgili bir sebebi var mı ?
YanıtlaSilYüzde 100.
SilHocam çok güzel yazmışsınız. Bütün bu akıldışı işler arasında kendi akıl sağlımızı korumamız da çok zor gibime geliyor. Siyasette ve ekonomide istikrarsızlık ve belirsizliğin daha da artacağı çok daha karanlık bir döneme giriyoruz. Üzerimize giydirilmeye çalışılan deli gömleğini ya sesiz sedasız giyeceğiz yani biat edeceğiz ya da itiraz edeceğiz. İtiraz etmek için ise bilgilenmek ve örgütlenmek şart. 12 Eylülden beri hem "kitap" hem de "örgütlenme" nin suçmuş gibi gösterildiği bir toplumdan söz ediyorum. Akıldışılık toplumsal hafızamıza kazınmış. Son 40 yıl boyunca öcülerle korkutulan böyle bir toplumun ayağa kalkıp rasyonaliteye kavuşması çok da kolay değil. Elbette ki pes etmek de mümkün değil. En azından çocuklarımızın ve torunlarımızın aydınlık geleceği için bu karanlığa karşı hepimizin elbirliğiyle mücadele etmesi gerektiğini düşünüyorum. Saygı ve sevgilerimle.
YanıtlaSilAllah, sonumuzu hayr etsin.
YanıtlaSilCihat Beyazperde
Bu isim ve yorum birilerini hatirlatti bana
SilAnlamak için neyin kalıcı olduğuna bakmak gerekir... Kişiler değişir... Alınan faiz kararına bakın. O değişmedi...
YanıtlaSilGörünürde değişmedi ama hükmü kalmadı. Faiz kararı öncesi kur 7,50 idi, faiz kararı sonrası 7,21'e düşmüştü, başkan alınınca 7,86 dayız bugün. Yani faizi artırmanın hiçbir anlamı olmadı.
SilNe oldu bana
YanıtlaSilNe oldu böyle
Nerde o eski şahin para politikasi
Bir anda oldu guvercin para politikasi
Güleyirum halime katula katula
Türkiye kendi önüne çelme takmayı çok iyi başarıyor. Yüksek kur, yüksek faiz ve yüksek enflasyon. Üçünü bir arada başarmak büyük beceriksizlik gerektirir.
YanıtlaSilYa da büyük bir beceri.
SilBazı yorumların altında şifre gibi rastgele harflerden oluşan karekterler var onlar nedir acaba?
SilMahfi beyin blogunda sürekli "kozmik odaya girdiler, Türkiye'nin geleceğini çaldılar" diye yazan, asker emeklisi biri var. Eskiden nick kullanırdı: "Şahabettin Batarel".
SilBu nicki kullanmayı bıraktı, o andan itibaren yazdığı her yorumun en altında rastgele harflerden oluşan karekterlerle iz bırakıyor, böylece kendi yazdıklarını takip ediyor.
Anonim22 Mart 2021 21:11,
SilBura dışında başka sosyal mecrada da yazıyorlardır.
Bir algoritma kriptosu kullanıyor. Bir kere kimin yazdığını takip etmek için isimlerini kripto yaptıklarını yazmıştı, önemli olan bilgidir demişlerdi. Bir den fazla da olabilir.
"Şahabettin Batarel" kullandığı epostasının hacklandiğini yazmıştı.
Birbirlerini internetten bulmak için veya fiziken erişmek istemedikleri birine mesaj vermek için kullanıyorlar. Büyük ihtimalle IP den yakalanmamak için VPN ile bağlanıyor.
Düşündüğüm doğru ise kriptoyu şöyle çözmek lazım.
Hash kodu(Algoritma) + bir anahtar kelime (Public key).
Anahtar kelimeyi kendileri biliyor veya anahtar kelimeyi kendi bildikleri bir sırada yoruma gömüyorlar.
Anahtar kelime ve algoritmayı bulursanız, büyük ihtimalle isim ile küçük bir mesaj çıkacak.
Kripto 16 karakter, isim için uzun, URL linki için ise çok kısa.
Birine mesaj iletiyorsa; twitter veya google URL kısatlması belki de bir URL içindeki linkte bulunan bir kelime barındırıyor, bilmiyorum. Ama isim için kesinlikle uzun bu kripto.
Selam Mahfi Hocam,
YanıtlaSilİnsanlar hala bağımsız MB diyorlar.
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi diye bir ofis var. MB ne işe yarar bilmiyorum.
Adresi : https://www.cbfo.gov.tr/
Hocam konudan bağımsız olarak, iç tasarruf oranlarını nasıl hesaplarız ve arttırabiliriz. Ayrıca Türkiye için geçmiş dönemdeki iç tasarruf oranlarını nasıl bulabilirim.
YanıtlaSilIMF sitesine girin oradan WEO database e girerseniz bulabilirsiniz.
SilAynı şekilde Dünya Bankası sitesinde de var. https://data.worldbank.org/indicator/NY.GNS.ICTR.ZS?locations=TR
SilSelam Arkadaşlar,
YanıtlaSilEdevlette girip Reise nereden yazıyoruz?
İstanbul Nişantaşının ilinin değiştirilip, bizim Kayseri'ye bağlanması için dilekçe vericem.
Nasıl yaparım?
Mahfi bey
YanıtlaSilBenim gibi akademik düzeyde ekonomi eğitimi olmayanlar için gayet sade açıklamışsınız, teşekkürler.
Şu kısmı tam anlamadım, yardım eder misiniz?
"Kuru denetlemek için yapılacak sürekli faiz artırımları tıpkı sürekli kur artışı gibi firma maliyetlerini yukarı çekerek enflasyonun hızlanmasına yol açar."
1. "sürekli faiz artırımları" derken, TCMB'nin faiz arttırmasını anlıyorum. Doğru mu?
2. TCMB'nin faiz arttırması, bankaların sattığı kredilerin (konut, taşıt, tüketici, KOBİ destek kredileri, vd.) faiz oranlarını arttırmasına sebep oluyor mu?
3. "firma maliyetlerini yukarı çekerek" derken, firmalar hayatta kalabilmek için bankalardan kredi almak zorunda. Eğer bankaların kredi faizleri artarsa, firmaların bu kredileri geri ödeme yükümlülükleri ağırlaşacak, yani kredi faizlerinin artması firmaların maliyetlerini yukarı çekecek. Doğru mu anladım?
Teşekkür ederim.
Sil1. TCMB faizi artırınca bankalar da artırıyor zaten.
2. Oluyor çünkü kaynaklarının yaklaşık % 15'i TCMB'den borçlanılan paralardan oluşuyor. Ama TCMB'nin faiz artırımı bankaları bu % 15 lik payın etkisinden daha fazla etkiliyor çünkü TCMB'nin faizi artırması gelecekte enflasyon artacak sinyali demek.
3. Doğru anlamışsınız.
İrrasyonellik denince yaşadığım dünyayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
YanıtlaSilBen zeytinyağı ve yağlık ayçiçeği üretimi yapıyorum. Hafta sonu ambalajsız zeytinyağı na ihracat yasağı ve özel sektöre gümrüksüz ayçiçeği yağı ithalatı izni çıktı. Ayçiçeği yağında yaşananlar belki daha mide bulandırıcıdır fakat ben burada zeytin yağını anlatmak istiyorum.
Zeytinyağı sektörü piyasası Türkiye'de birbiriyle sıkı ilişkili (kartel) üç büyük şirket ve onların altında onlara mal toplayan orta büyüklükte muhtelif sayıda alt şirket tarafından kontrol ediliyor. Uzun yıllardır bu şirketler çoğunluğu Suriye'den getirilen yenilmeyecek kadar kötü kalitedeki ucuz zeytin yağlarını rafinerilerde kimyasal ve fiziksel işlemden geçirerek oleik asit seviyesini 0.2 ye düşürüyor, ardından bunlara zeytinyağı kokusu vermek için az miktarda ham zeytin yağı katarak piyasaya bizim en üst kalite olarak ürettiğimiz naturel sızma zeytinyağı olarak Türkiye pazarına sunuyorlar.. İhracat genelde ambalajsız yani dökme olarak yapılıyor. İhraç edilen zeytin yağları karşı firmalar tarafından kalitenin artık belirleyicisi olan polifenol ölçümü yapılarak alındığı için bizden satın alınan gerçek yüksek kaliteli zeytinyağlarıyla yapılabiliyor. Buradaki çarpıklık (hırsızlık, ahlaksızlık, adaletsizlik) bizim kaliteli yağdan daha fazla miktarda gerçekte kalitesiz olan yağlar gerçekten "naturel sızma zeytinyağı" mış gibi piyasaya sürüldüğünde;
- Biz yağlarımızı maliyeti altına inecek kadar düşük fiyata bu çakallara vermek zorunda kalıyoruz.
- Türkiye halkının gerçek yüksek kalite, sağlıklı yağa ulaşımı engelleniyor.
-Bu çakallar kalitesiz, ucuz temin ettikleri yağı yüksek kar marjıyla satarak inanılmaz para kazanıyorlar.
Üstelik bu tağşişi yapan bu ahlaksızların hiçbir kanuni sorunu yok. Tarım bakanlığı bu tip tağşişi zaten denetlemiyor. Denetlese bir çorbaya sorun anında çözülür .
Gelelim bu yıl ne yaşandığına; iklim değişikliği sebebiyle bütün dünya da olduğu gibi Türkiye' de de ciddi rekolte kaybı yaşandı. Sezon başında bu üç büyük firmaya alternatif yeni bir firma mal toplayıp ihraç etmeye başladı. Fiyatlar toparlandı. Mevcut çarklarına çomak sokulduğunu gören bizim sahipler (biz onların kölesiyiz) hemen propagandaya başladı neymiş "türk halkına kaliteli zeytinyağı kalmayacak" mış. Dertleri ise hırsızlık düzenlerini korumak, ihraç edecekleri yüksek kaliteli yağı da ucuza satın almak. Kanun çıkmadan zaten diğer firma Türkiye' yi terketmişti. Şimdi aracı tüccarları arıyorsunuz yağ talebi olmadığını, ellerinde çok fazla yağ olduğunu söyleyip fiyat kırıyorlar.
Zeytin yağını, ayçiçeği yağının 5-6 katı maliyete üretebiliyorum. 1940 larda CHP nin Edremit körfezinde zeytinyağı ticareti yapan vekillerinin öncülüğünde bir kez toprağınıza zeytin diktiyseniz bir daha sökemediğimiz meşhur zeytin kanunu yani zeytin üreticisinin toprağının sonsuza kadar bu tüccarların sömürüsüne açan kanun çıkarılıyor. Bugün AKP hükümeti yeni dünyanın eşkiyalarına yol veriyor bizim kanımızı emdiriyor. Onların düzenlerine bir tehdit ortaya çıktıysa özel düzenleme bile yapıyor.
Eşkıya kıravat takmış, dünyaya hükümdar!
Mükemmel bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık...
YanıtlaSilSağ olun
SilHocam sudoku çözer misiniz?
YanıtlaSilPek değil. Zamanım olmuyor.
SilAkıl dışılık tuzağı kavramı okumuş adam başka bir şey demiyor da bunu bulmuş gibi geldi bana
YanıtlaSilAlmanya ve Japonya da enflasyon yok paralarıda Türk parası gibi değer kaybetmiyor neden
YanıtlaSil1-halk kazancını gidip başka ülkenin parasına yatırmıyor çeşitli yatırım araçlarını tercih ediyor borsa vb.
para başka ülke parasına yatırılmadığı için ülke parası ile başka ülke parası satın alınmıyor ve ülkenin parasının değeri düşmüyor Türkiyede herkes sürekli USD dolar aldığı için USD talebi USD/TRY paritesini yukarı çekiyor bu olay kısır döngüye giriyor USD arttıkça daha çok satılıyor daha çok satıldıkça parite artıyor
2-bu iki ülkede kendi mallarını kullanmayı tercih ediyor örnek otomobil bu sebeple Türkiye gibi yabancı mal hayranlıkları olmadığı için ithalat/ihracat oranları pozitif ve bu sayede zenginleşiyorlar ve enflasyon oluşmuyor Türkiye ise ithalat/ihracat oranı negatif olduğu için döviz cinsinden borçlanarak açığı kapatıyor ve sürekli borcu artıyor bu borç yükü ülkenin kredibiletisini ve parasal değerini düşürüyor
3-Türkiye inşaat sektörü ile büyüme ekonomisi uyguluyor bu işden kazanılan paralar yan imalat sektörlerinden çok yine ölü yatırımlara ve USD ye gidiyor ve inşaat sektörü ile büyüme modeli ile ithalat/ihracat oranını pozitif yapamayız sadece büyürüz ve enflasyon oluşur TL değersizleşir
4-Türkiyeyi kalkındıracak model ithalat/ihracat oranını arttırıcı modeldir bunun için
kültür reformu yapmalıyız cahilliği bırakmalıyız milliyetçi olup yabancı hayranlığını sonlandırmalıyız
mercedes çok iyi araba ben onu alırım iphone çok iyi telefon onu alırım marlboro çok iyi sigara onu içerim USD alırım TL satarım dersen hergün TL erimeye devam eder
Unutmamalıyız mercedes iphone marlboro gibi markalar ilk yapıldıklarında iyi değildiler konularında öncü oldukları için çok satılıp arge ile gelişdiler ayni şansı Türk firmalarına vermeliyiz.Ve paramızı USD - altın -beton a değil üretim e yatırmalıyız
kendiniz sormuşsunuz kendiniz yanıtlamışsınız; ama yanıtlarınız tatminkar olmamış. öncelikle ülkedeki dolarizasyonun sebebi yaşanmışlıklardır, vatandaşların kendini keriz yerine koymasını ve dünyadaki gelişmelerden bihaber, ekonomi bilimine tepkili ve emeğinin karşılığında kazandıklarının erimelerine göz yumacak kadar yöneticilerin emrine amade olmalarını beklediğinizi anladım. milliyetçilik vatandaşın dolar alarak parasının değerini düşürdüğünü zannetmek değildir, ekonomik sistemin neden bu kadar kötü olduğunu sorgulayıp sorumlulardan hesap sormayı deneyin, ne işle meşgulsünüz, hangi marka klavyenin tuşları ya da telefon ekranıyla yazdığınızı bilemem ama keşke her sektörde gelişip dünyanın talep ettiği markaları yaratabilsek, en kritik, stratejik malları, en kaliteli hizmeti sunabilsek de elimizde ihtiyacımızdan fazla döviz bulundurup bununla yatırım yapabilsek....genelde insanların kazandığı maaşı borsaya yatırmalarının sebebi parayla çok para kazanmaktır yatırımı güçlendirmek değil..döviz ve altın almalarının sebebi de birikimlerinin eriyip gitmesini engellemeye çalışmaktır
SilHocam, FED i satın alsak? Bu irrasyonel bir fikir mi olur? Bilmeyenler olabilir, FED ABD merkez Bankası gibi düşünün, ama özel, düşündüm ki, madem ki özel, niye satın alamayalım? Böylece dolar sorunumuz olmaz, 1 $ istediği kadar artsın, FED bizde ...dolar basar geçeriz.
YanıtlaSilBilimde mucize olmaz. Rasyonel düşünüp kendimize düşenleri yaparsak bu tür şapkadan tavşan çıkarma fikirlerine gerek kalmaz.
SilAnonim 0947,
SilSarı siteye baktım, henüz satılık ilanı koymamışlar FED için.
Turuncu kafa trumb başgan olsaydı, bizim reis bi şekilde ikna eder alırdı, baydın ile zor, satmaz o, sanki öte dünyaya götürcek Fedi.
Hocam belki burada sorulması yanlış ama Eksi reel faiz varsa faiz günah mıdır.
YanıtlaSilGüzel soru. Ama ben din adamı olmadığım için faize bir ekonomi politikası aracı olarak bakarım.
SilSelam Anonim 10:13,
SilPozitif faiz günah ise; ki günah olduğu kutsal kitapta açık şekilde belirtilmiş.
Pozitif faiz, borç alanın faiz yüküne girmesidir.
Negatif faiz de aynıdır. Negatif faiz demek, alacaklının faiz yüküne girmesidir.
Birinden diğerine faiz gitmesi haramdır.
$4y13Z3M7kYLqZB4
Berat beyden sonra ekonomi dikis tutmadi. Ama ben inaniyorum. Ak parti kadrolari bu isi cozecek. Ben asgari ucretle calisiyorum ancak bundan daha kotusunu gormedik cozum ne sizce
YanıtlaSilMahfi bey aydinlatici yazinin icin tesekkurler.Faizlerin artmasi genel olarak borclarinda artmasi anlamina gelmez mi? Borc almanin daha zor olmasi ,ve mevcut borclarin daha da artmasi.Harcamlarin daha da azalmasi ve bu sekilde fiyatlarin daha da dusmesi ve deflasyona giden bir surec.
YanıtlaSilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilRiskleri düşürmek kısmını biraz açabilir misiniz?
Bahsetmiş olduğunuz riskler nelerdir? Hangileri önceliklendirilmeli?
Herşeye karar verip, yasal sorumluluğu olmayan kişi var ya, işte risk odur.
SilÖzeti, tepedekine ve ailesine dokunmaz iseniz, onların siyasi bekasına tehdit olmaz iseniz, huzur içinde ülkenizde yaşarsınız. Fakir ama onurlu bir hayatınız olur.
YanıtlaSilYok, biz başımızdakini değiştirelim, demokrasi getirelim, efendim yöneticilerimizi biz seçelim, büyük projelere biz karar verelim, yok vergilerimizin hesabını soralım gibi bizleri ilgilendirmeyen işlere girerseniz, b.ku yersiniz. Günün birinde Avrupa bize demokrasiyi getirip, bizleri özgürleştirmeye kalkar ki, abooo.
Biz tepemizdekini bir kere niye seçtik? Böyle gereksiz işleri bizim üzerimizden alsın, kim uğraşacak canıım diye
1)Hocam sizce Türkiye 2001 veya 1994 gibi yada benzeri ciddi bir ekonomik krizin başlangıcındamıyız?
YanıtlaSilÇünkü:Kabine değişikliği yapılabilirmiş galiba Yeni MB başkanı faizi ya indirip yada sabit bırakıcakmış gibi görünüyor
2) insanlara birikimlerini korumak için ne tavsiye ediyorsunuz.
Bence bu lale devri daha bitti.
SilIster şirketlerin borclarını silin, ister para basın ne yaparsanız yapın sadece bundan sonra ne bu ekonominin çarkları aynı hızla dönebilir, ne de bu millet bu hantal devleti taşıyabilir. Yapabilecekleri tek şey faturayı zayıfların üstüne yıkmak.
1. Krizin başında mıyız derken neyi kastettiniz?
Sil2. Aşağıda yazmıştım, tuvalet kağıdı bile birikimleri korumak için paradan iyidir. Her sene tuvalet kağıdı değeri paranın üzerinde olmuştur.
Hocam sizce bu belirsizlikte insanların birikimlerini korumak için ne yapmaları gerekiyor.
YanıtlaSilOrtalıkta bir belirsizlik yok.
SilTL düzenli olarak değer kaybedecek. Arada böyle daha volilitenin yüksek olduğu dönemler olur.
Uzun dönemde, TL ve TL ile fiyatı belirlenen varlıklardan uzak durun, alternatif alanlara yatırım yapın.
Gerçek ama insanlar şaka zannediyorlar. Para tutmak yerine Tuvalet kağıdı da alabilirsiniz.
Tuvalet kağıdı bile kağıt paradan değerlidir. Mesela, geçen seneki Tuvalet kağıt fiyatları ile bu senekinin fiyatlarını karşılaştırın. Hangisi değerlendi? Peki son beş sene, son on sene? Her yıl Tuvalet Kağıdı, para karşısında değerini korudu.
Gördünüz mü?
Türkiye IMF ye gidebilirmi?
YanıtlaSilTürkiye IMF ye gidebilir, Reis IMF ye gitmez.
SilReis > Türkiye
olunca IMF Türkiye'ye gelmez.
Hocam bir Fransız bankası ikinci yarı için 9. 7 den bahsediyor dolar tl kuru olarak.
YanıtlaSilNe düşünüyorsunuz.
Elinize sağlık. Allah sonumuzu hayır etsin
Hocam, Merkez Bankası ne zaman bağımsızlığını kaybetmeye başladı?
YanıtlaSilMerhaba ,faizin haram helal konusu birçok eaki yazısının yorumlarında Mahfi Hocamıza soruldu ve sorulmaya devam ediyor,önceki cevaplarının birisinde Mahfi Hoca ,din adamı olmamakla birlikte dinde kastedilenin olsa olsa tefeci faizi olabileceğini ,enstrüman olarak kullanılan faizin keşfedilmemiş olduğunu düşündüğünü belirtmişti diye hatırlıyorum.Aslında gelişmiş ekonomilere baktığımızda zaten yüksek faizler yok ,faiz para politikası enstrümanı olarak ekonomiyi dengede tutmak yani gerekli durumlarda soğutmak veya ısıtmak için küçük dokunuşlarla kullanılıyor ,bizdeki gibi değil ,bizde faizin yüksek olması veya yüksek olmasının hali hazırda gerekli olmasının sebebi ülke yönetimine güven olmaması ,keyfi hareketlerin olması ,sözde durulmasını zorunlu tutacak hukuk sistem ve güveninin olmaması vs söz konusudur ,yani sorun güven sorunudur ,İngiliz bankaları diyelim ki mevduatınıza yüzde 5 verse nijerya veya demokratik kongo da yüzde 5 verse hangisine paranızı yatırırsınız ?Nijerya yüzde 60 70 falan vermeli ki riske girmeye değsin değil mi ?İşte bizim riskimizde yüksek olduğu için ve hem ara mamül alımı hem de doğal kaynak ve enerji ihtiyacımızı karşılamamız için dövize ihtiyacımız olduğu için nasıl döviz elde edebileceğiz ?Faizi düşürerek mi? Ayrıca sadece parlamenter sistemi kötülemek ,başkanlık sisteminin matah birşey olduğunu göstermek için dizilerde göklere çıkarılan ve hepimizin aslında iyisiyle kötüsüyle sayou ve sevgi duyduğumuz geçmişimizde yer alan demode yönetim şekillerini günümüz dünyasında da en ileri yönetim çekiymiş gibi ambalajlanan Osmanlının özellikle son dönemlerinde ekonomik nedenlerden battığını (savurgan harcamalar ,yüksek faizlerle alınan borçlarla yapılan saraylar şadırvanlar vs vs. ayrıca kötü eğitim ve endüstri devriminin kaçırılmış olması) ilkokulda n itibaren okumadık mı? O zaman da faiz sıfırlasaydı ,dış borç alınmasaydı ,şimdi de sıfırlasınlar ,20 yıldır ellerini tutan mı var ? Bunlar hep bahane ,kötü niyetli ,aç gözlü ve cahil yönetimin sonuçları bunlar ,algı yaratma ve yönetmeye değil ,bilim e güvenelim, inananlar içinde dinimizde yüzlerce ayette hiç aklınızı kullanmaz misiniz hiç delillere bakmaz misiniz der yani bilim işaret edilir ,aynı zamanda din siyaseti için çok açıktır Maun suresi ,ah ben dahil biraz daha okusak ülke olarak keşke.
YanıtlaSil
YanıtlaSilEkonomimiz çok büyük bir açmazda.
Ekonomimizi düzeltmek için 2 yol var..
1-) Faizleri enflasyon düşene kadar yükseltmek.(Dolar baskılama) bu yolu savunanlar (Mahfi Eğilmez, Murat Muratoğlu, Emre Alkın, İbrahim Kahveci,Emin Çapa,Atilla Yeşilada)
Bu yolun olumsuzlukları
- Dolar düşer cari açık fırlar -50 milyardaki Rezervler -100 milyar dolara iner dış borcun çevrilememesi riski oluşur ithalat fırlar ihracatçı darbe yer.
- yabancı Faiz lobisi, yüksek Kurdan gelip hem Faiz alıp hem de kur farkından dolayı düşük Kurdan çıkarak ülkeden dolar kaybı olmasına sebep olur.
-Borcu olan firmalar ve gerçek kişiler borç ödemekte zorlanır, konut ve araba satışları azalır. İşsizlik artar ekonomi küçülür. Uzun vadede yüksek faizin sonu hem yüksek faiz hem de yüksek kur olur. Bakınız 2001 dönemi... Ancak sonuç olarak ekonomi soğuyacağı için enflasyon düşer ardından faizler düşer ve ekonomi düzelir.
2-) TCMB faizlerini düşürmek (Faiz baskılama ,doları serbest bırakma)
Savunanlar: (Ege Cansen, Selçuk Geçer,Rasim Ozan Kütahyalı., Sn Cumhurbaşkanımız)
Bu yolun olumsuzlukları
%40-50 bandındaki gerçek Enflasyon oranı %70 lere fırlar. Dolar 12-15 bandına çıkar. Ücretlilerin geçim sıkıntısı 2ye katlanır..Gerçek enflasyonla açıklanan enflasyon arasındaki makas açılır maaşlardaki erime hızlanır. Döviz borcu olan firmalar borcunu ödeyemez duruma gelir. Tcmb nin piyasaya Tl olarak kullandırdığı paranın dolar karşısında değeri erir. Yani devalüasyon olacağı için Tcmbnin 350 milyar tlsinin değeri 50 milyar dolarsa 1 sene sonra bunun değeri 25 milyar dolar olur. Bankalar %10 faizle Tcmb kredisini alıp Hazineye %20 den borç verir devlet nette %10 faiz kaybına uğrar..
Bunlara karşılık ekonomi büyür. Yerli üretici, ihracatçı turizmci kalkınır Cari açık kapanır rezervler tekrar artıya geçer.. Enflasyon önce talep ve maliyet yönlü artar sonra cari açık kapanınca kur artışı durur, maliyet yönlü enflasyon düşer ... Ardından talep yönlü enflasyon da düşer...
Devletin mali disipline uyması şartıyla bu 2 yol da ekonomimizi düze çıkaracak artıları ve eksileri olan 2 yoldur.
Peki bu yollardan hangisi uygulanmalıdır bunun için öncelikle Tcmb nin rezerv durumuna bakmamız gerekir .
Çünkü hayatımızı devam ettirmek için Merkez bankasında belirli bir miktar + rezerv olması gerekir. Bu olmazsa hayati ara mal hammadde, enerji, akaryakıt İthalatı yapamayız. mesela ilaç da ithal edemeyiz ve ülkede hayat durur. Tedavi olamayan insanlar hayatını kaybeder.
O zaman bizim için 1. Öncelik Tcmb rezervlerini + ya geçirmek ve ithalatımızı sürdürme riskini ortadan kaldırmaktır. İşte bu sebeple yukarıdaki çözümlerden 2 nolu çözümün uygulanması gerekir.
Elbette bu çözüm uygulanırken ilk başta faiz için gelen sıcak para ülkeyi terk edecektir ancak 3-4 ay sonra cari fazladan dolayı
Giden paradan çok daha fazlası gelecektir. Bu arada swapla yüksek faizle alınan dış borçlar ödenecek ve bunun karşılığında gelecek Tl (500 milyar Tl = 50 milyar dolar swap×10 Tl) ile ücretlilerin enflasyon farkları ödenecek hiç kimse enflasyona ezdirilmeyecektir. Bu para bu işe fazlasıyla yeter yetmezse para basılır.
Rezervler + 40 + 50 milyar seviyesine geldikten sonra cari açık vermemek şartıyla 1 nolu çözümü uygulayacağız yani enflasyon düşene kadar faizleri arttıracağız. Bu şekilde 3-5 yıllık bir dönemde hem rezervlerimizi dolduracağız hem de enflasyonu düşüreceğiz .
2023 yılında göreve gelecek yeni meclis, anayasa değişikliği yapacak ve anayasaya şu madde eklenecek. Savaş durumları dışında bütçe açığı/ gsyih oranı %1’i geçemez. Bu oranın geçilmesine sebep olan yürütme mensupları yüce divanda yargılanır.
Anayasaya bu madde konursa da bir daha asla ekonomik kriz görmeyiz.
Sayın liberal, yorumunuz bütüncül bir analizmiş gibi görünse de bence asıl yapısal sorunları göz ardı etmişsiniz.
SilEkonominin ithalata bağlı ve sürekli cari açık veren yapısı
Ticaret hayatının rekabetten uzak, bozuk piyasa düzeni, sömürü düzeni olması.
Hukuk sisteminin adalet yerine, güçlünün çıkarlarını koruyan güç olması.
Birikimli dış borçların sürdürülemez seviyeye ulaşması.
Ortaya koyduğunuz ilk seneryoda da ben orta vadede ciddi ekonomik daralma bekliyorum. Faizi ne kadar artırırsanız artırın bir süre sonra para verenler sizden paralarını geri alıp alamayacağına bakacaktır. Biz o noktaya geldik. Bu noktadan sonra bir takım tavizler vermeden, para öyle kolayca gelmez (Doğu akdenizdeki haklarımizı paraya çevirmek ilk akla geleni) . Dış kaynak yoksa ekonomi durur, örneğin tarımsal üretimimiz bile yarının altına iner. Devamı sosyal kargaşa demektir.
Üstelik bu toplum 500 yıldır üretimi, teknolojiyi, aklın gücünü, adaleti, kapsayıcı ekonomik düzeni öncelemek yerine, güçlülerin herşeyi devlet eliyle ele geçirdiği düzeni koruyarak geldi. Statüko koruyucuları bu kadar güçlü olduğu sürece bütün yolların çikacağı yer aynı.
Asıl büyük senaryoyu görmek lazım. Batı tıkanan sistemi açmak için geri kalan dünyayı daha fazla pazarı haline dönüştürmek için küreselleşme denilen yeni sömürü düzenini dünyaya dayattı. Para verdi, kendi malını sattı. Şimdi kurduğu bu sömürü düzeninin yarattığı hasarı tamir etmek için hiç durmadan para basıyor.
SilBatının parasını görünce memleketin ne hale geldiğini, diğer insanları soymak için AKP nin nasıl bir düzen kurduğunu görüyoruz. Eminim onlar olmasa, başka birileri aynı şeyi yine yapacaktı.
Bence ne yaşayacağımız batının neyi dayatacağına bağlı. Biz artık eskiden daha fazla onlara muhtacız, daha sadık sömürgeyiz. Batının ortaya saldığı parayla bugün bütün çiğlikleriyle ortada irade nağraları atanlar var ya! Hepsine gülüyorum, onlar adına utanıyorum.
Ülkemizin içinde bulunduğu durumu çok güzel bir şekilde özetleyen bir yazı olmuş. Ben babası küçük bir fabrika sahibi bir öğrenciyim. İşlerimiz kurun stabil olmamasından ötürü çok dengesiz ilerliyor. Avukat arkadaşlarımdan sürekli hükümete yakın kesimlerin çok bariz ve rahat bir şekilde yaptıkları yolsuzlukları işitmekteyim. Bu durum çok üzüntü verici. Sizden ricam mutlaka bu yorumu gelirseniz cevap vermenizdir. Bir ekonomi öğrencisi olarak başarılı olmam durumunda ülkeyi terk etmek ve kalıp bir şeylerin daha iyi olması için siyasi iktisadi elimden geldiği kadar çalışıp çabalamak ve kan dökerek vatan ettiğimiz bu toprakları aziz milletimizin insanca yaşaması için uygun bir hale getirmek uğruna katkı yapmak arasında bir ikilemdeyim. Bir zatihi hafif yaralı da olsa gazi bir babanın evladı olarak ülkeyi terk etme düşüncesi beni derinden yaralamaktadır. Ama bu yolsuzluklar ve milletin kendi seçimlerinin getirdiği bu duruma karşı bir sorumluluk almak ve ucunda iktidarın eline düşüp vatan haini damgası yemek olduğu da bilincindeyim. Sayın hocam ne yapsın bu vatansever Türk evladı?
YanıtlaSilBir elitle konuşurken yanlış bir dil kullandıysam veya dil hatası yaptıysam affediniz.
Oncelikle aciyorsun Ingilizce kaynaklardan I. Dunya savasi, orta dogu tarihi ve Turkiye tarihi okuyorsun. Sonra Kazim Karabekir, Moiz Kohen gibi zamanin sahislarinin yazdigi kitaplari okuyorsun.
SilSonra gonul rahatligiyla her yere gidersin, arkaya bile bakacagini sanmiyorum.
Anonim24 Mart 2021 06:04 Arkadaşım,
SilÖncelikle her ne eğitimi görüyorsanız, o konuda başa güreşecek kadar kendinizi iyi yetiştirmeye çaba gösteriniz. Çünkü bu ülkede kalsanız da gitseniz de kendinizi yetiştirme durumunuz sizin için en önemli konu olacaktır.
Eğer kendinizi iyi yetiştirmediyseniz yurt dışı da size mutluluk vermeyecektir.
selam 06.04;
SilElimden çok asker geçti. Hakkari ve güney doğu karakollarını ezbere bilirim.
Ben yurtdışındayım.
Acemi askerlerin, gençlerin sıkıntısı şu, sizde de aynısı var. Sizlere birileri vatanseverlik diye birşeyler anlatmışlar, bunlar propaganda dediğimiz söylemler. Hayatta bir karşılıkları yoktur.
Propaganda söylemlerden sıyrılıp, benliğinizi somut işlere vermeniz lazım.
Mesela, ben çok iyi silah kullanırım, keskin nişancıyım. Bulunduğum ülkede silah kullanım eğitimleri var, eğitmen olarak girdim, çalıştım. 500 üzerinde öğrencim oldu.
Bu benim yeteneğim, Türkiye'de askeriyeden çıktıktan sonra yeteneğimin hiç bir getirisi yoktu. Ben de emeğimi satabileceğim pazara, ülkeye geldim. Geçen sene de yerel lisansımı aldım, kurumların güvenlik personellerine de eğitimler vermeye başladım.
Başka bir subay arkadaşım, benden 800 km kadar kuzeyde oturuyor. Dans etmeyi çok severdi. Dans eğitmeni oldu, kendi dans okulunu açtı. Binlerce öğrencisi var. O da Bekaa vadisine kadar giderdi, Suriye ve Kuzey Irak'ı çok iyi bilir.
Yukarda kripto ile yazan, Özel kuvvetler istihbarat subayımız var. O da yurtdışında.
Yurtdışında olmak veya olmamak, sizin şahsi tercihinizdir. Yeteneklerinize güveniyorsanız, emeğinizi dünya piyasalarında satarsınız. İş adamı iseniz, işlerinizi dünya pazarlarında yaparsınız.
Türkiye, budur. Daha fazlası değil, bizler ülkemizi olduğu gibi kabul etmiş insanlarız. Hepimiz ülkenin dört bir köşesinden çok asker gördük, sizleri iyi biliriz. Biz ülkedeki hakim kültür ve insan ortamında yaşamayı da tercih etmedik. Ben sabah kalktığımda tanımadığım insanlara gülüp merhaba demeyi seviyorum, onların da gülümsemesini görmeyi seviyorum. Böyle bir ortama bilerek ve isteyerek geldim. Bunun vatan sevgisi ile ilgisi yok.
Türkiye bizim doğup büyüdüğümüz, yeteneklerimizi ilk kullandığımız yer. Türkiye dışında da çok yeni yetenekler kazandım. Çok iyi/kötü insanlar ile tanıştım. Benim hayatımın bir kısmı Türkiye bir kısmı bulunduğum yer. Burayı da Türkiye kadar seviyorum.
Hocam tlref ve 2 yıllık gösterge faizin amaçları aynı mıdır?
YanıtlaSilMahfi Hocam gayet yalın bir dille neden hep aynı yerde patinaj çekip bir adım ileriye gidemediğimizi anlatmış.Kaleminize emeğinize sağlık. Şu yazdıklarınızın %20 sini okusalar ülkeye yönetenler keşke
YanıtlaSilHocam Ankara ne yapmaya çalışıyor? Faiz artırdığı için görevden aldılar, başta devlet tahvil faizleri olmak üzere faizler tavan yaptı. Yine de faizler yükseldi. Kendi ayağımıza kurşun sıktık.
YanıtlaSil