Avrupa Zor Durumda
15’inci yüzyıldan 20’nci yüzyıla
kadar Avrupalı ülkeler, dünyaya egemendi. Coğrafi keşiflerden, ticaretin
yaygınlaşmasına, sanayi devrimine kadar bütün önemli adımlar Avrupalılarca
atıldı. Buluşların neredeyse tamamı Avrupa’da yapıldı. Avrupalılar, dünyanın
her köşesinde koloniler kurmuşlar, sömürge imparatorlukları oluşturmuşlardı. 20’nci
yüzyılda bu görünüm değişmeye başladı. İki dünya savaşı Avrupa’yı darmadağın
etti.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı
Avrupa’yı yanmış, yıkılmış bir kıta haline getirmişti. Hitler’in uçaklarla bombalayabildiği
İngiltere bile feci durumdaydı. Gerek ABD’nin Marshall yardımları gerekse IMF
ve Dünya Bankası’nın (IBRD) destekleriyle Avrupa, kısa sayılacak bir sürede
yeniden yapılanmayı ve yeniden ekonomik güç haline gelmeyi başardı. Bu sefer de
İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın hızla gelişmesi Avrupalı ülkeler için
yeni bir tehdit oluşturmaya başlamıştı. Avrupalılar, bir araya gelerek bir birlik
içinde toplanmalarının kendilerini daha güçlü kılacağı düşüncesinden hareketle Avrupa
Birliği’ni kurdular. Bugün bu birliğin 27 üyesi bulunuyor. Bugüne kadar birlikten
iki ülke ayrıldı: Grönland özerk bölgesi (1985) ve Birleşik Krallık (2020.)
Savaşların getirdiği yıkımlara karşın Avrupa Birliği, yirmi birinci yüzyıla girerken ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük gücü konumundaydı. Parası (euro) dolardan sonraki en güçlü rezerv para konumundaydı (bugün hala o konumdadır.) Avrupa’nın dünyanın ikinci büyük gücü konumu yüzyılın ilk çeyreğinde de devam etti. Ne var ki sahne yavaş yavaş uzak doğulularca ele geçirilmeye başlamıştı. Çin, epeyce geriden geldi ve Avrupa Birliğine yetişti. Önümüzdeki çeyrek yüzyılda Avrupa Birliğini geçecek ve ABD’yi yakalamaya gidecek.
Almanya, Fransa ile birlikte
birliğe önderlik ediyordu. Ama asıl önder kuşkusuz sanayisiyle, üretimiyle
Almanya idi. Almanya’yı da Avrupa’yı da ABD ve Çin ile rekabet içinde tutan en
önemli unsurların başında Rusya’dan alınan ucuz doğalgaz geliyordu. Emek, uzak
doğu ülkeleriyle karşılaştırılamayacak kadar pahalıydı. Teknik beceri ve yaratıcılıkta
Almanya hala önde gelen ülkelerden birisiydi. Başta Çin ve Kore olmak üzere uzak
doğu ülkeleri son 30 – 40 yılda ABD ve Avrupa’ya yüzlerce öğrenci yollayarak onların
gereken teknik eğitimi almalarını ve dönüşlerinde kendi ülkelerinde teknik
elemanlar yetiştirmelerini sağladılar. Ve bu alanda da Avrupa’yı hatta ABD’yi geride
bıraktılar. Bu acımasız rekabette kalabilmek için Avrupa’nın elinde yalnızca
ucuz Rus doğal gazı vardı artık. O da Ukrayna’nın NATO’ya üye olma niyetini ortaya
koyması ve NATO’nun bunu onaylayacağını açıklamasıyla elden gitti. Rusya bu
durumu kabul etmedi ve Ukrayna’ya savaş açtı. ABD, Rusya ile ekonomik
ilişkilerini kesti ve mal alış verişinin yanı sıra finansal alanda da Rusya’ya
ambargo uygulama kararı aldı. Bu kararı Avrupalılar da almak zorunda kaldılar.
Çünkü batı dünyasının hegemon devleti ABD idi ve Avrupa, ABD ile ortak strateji
izliyordu.
Avrupa Birliği ambargo kapsamında Rusya'dan doğal gaz alımını da kesti. 2023 yılında ülkedeki bütün
nükleer enerji üretim merkezlerini kapatmış olan Almanya iyice zor durumda kaldı.
Uzak doğunun ucuz emeğine karşı elindeki tek kozu da kaybetmiş oldu. Almanya
dışındaki Avrupa ülkeleri nükleer enerji üretimine devam etmekle birlikte
Almanya kadar üst düzey teknik donanıma ve rekabet gücüne sahip olmadıkları
için onlar da zor duruma düştüler. Almanya, Fransa ve İtalya, Avrupa’nın en
büyük ve marka olarak en tanınmış otomobil üreticilerine sahip ülkeleridir.
Çin, bu sektöre özellikle elektrikli otomobil üretimine öylesine büyük sayılar,
düşük maliyet ve fiyatlar ve yeniliklerle girdi ki bu üç ülkenin otomobil
üreticileri ciddi sıkıntılara sürüklendi.
Bugünkü görünümü itibarıyla Avrupa
ekonomilerinin beş büyük sorunu var: (1) Büyüme hızları çok düşük, ekonomiler
eskisi gibi refahı artıramıyorlar. (2) Nüfus hızla yaşlanıyor. Bu durum
yalnızca emeklilik yükünü artırmakla kalmıyor, toplumların yaratıcı yeni
buluşlar yapmasının da engelini oluşturuyor. (3) İlk iki sorun kamu
harcamalarının artmasına yol açıyor ve bu durum bu toplumları borç yükünü artırıyor.
(4) Rusya ile Ukrayna savaşı nedeniyle girdikleri ihtilaf nedeniyle ucuz
enerjiden yararlanma olanakları kalmadığı için rekabet güçlerini yitirmeye
başladılar. Uzak doğunun ucuz ve yaygın rekabetiyle başa çıkamaz durumdalar. (5)
ABD’nin gümrük vergisi tehditleri ve uygulamaları Avrupa’yı zor duruma
düşürüyor.
Bu sorunların çözümü hiç de kolay
görünmüyor. Avrupa ülkelerinin çoğu ve özellikle lokomotif konumundaki Almanya,
nüfusun yaşlanması nedeniyle başta Çin olmak üzere uzak doğu ülkelerinin
yaratıcı, yenilikçi yapısıyla başa çıkabilecek güce artık sahip değil. Emeği uzak
doğu ile rekabet edebilecek şekilde ucuzlatacak halleri olmadığına göre
yapabilecekleri tek şey ucuz enerji elde etmeye çalışmak. O nedenle de her
tarafta alternatif enerji üretimine geçişe hız verildi. Son on yılda bu alanda
ciddi adımlar atıldı bu kaynaklardan elde edilen enerji miktarında önemli
artışlar sağlandı ama bu adımlar henüz Avrupa’ya ucuz enerji sağlamaya yeterli
değil. Önümüzdeki çeyrek yüzyılda başta güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi olmak
üzere biyokütle enerjisi, dalga enerjisi, jeotermal enerji gibi kaynaklardan
enerji üretimi en önemli yatırım alanları olacak.
Kapitalizmin emperyalist güçlerin geleceği son dönem diyebilirmiyiz
YanıtlaSilÖnceden Almanya ucuza ara malı ithal edip Made in Germany damgası ile pahalıya mal ihraç ediyordu. Şimdi çin ve Türkiye gibi ülkeler malı işleyip uyguna ihraç ediyor bu süreç daha da gelişecek.
SilBunu defalarca dedik ama öyle olmuyor. Kapitalizm yılan gibi her girdiği yerin şekline uyup esneyebiliyor.
SilAdsız 14.36, Türkiye, genellikle montaj ve yan sanayi üretimi yaparken, Almanya hala yüksek teknoloji ve mühendislik gerektiren ürünlerde güçlü bir rekabet avantajına sahiptir. Almanya'nın başarısı yalnızca ucuz iş gücüne dayalı değildir; kalite ve inovasyon da bu başarının temel unsurlarıdır. Almanya, yaşlanan nüfusu nedeniyle ucuz iş gücünü çoğunlukla Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden (Polonya, Romanya gibi) sağlarken, Türkiye'nin böyle bir lüksü yoktur ve olmamalıdır. Çünkü eğer biz de maliyeti düşürmek için göçmen iş gücüne yönelirsek, birçok gencimiz geniş işsizliğin pençesine düşer. Çözüm, asgari ücreti olabildiğince düşük tutmak da değildir. Gerçek çözüm, Almanya gibi yüksek teknoloji, kalite ve inovasyonla kendi markalarımızı yaratmak, dışa bağımlılığı azaltmaktır. Bunu yaparken de iş güvenliği ve sosyal hakları gözetmeli, dengeleri bozmamalıyız.
Sil2000:li yılların başında Türkiye'de 29 bin AR GE çalışanı varken şimdi 310 bin AR GE çalışanı var. Montaj ve yan sanayii üretimi söylemi geçmişte kalmış demode bir söylem.Turkiye 310 bin AR GE çalışanı ile Avrupa'da önemli AR GE üslerden biri artık.
SilMahfi hocam Türkiye’nin gdp si 1440 milyar dolar nasıl oluyor ? 1 trilyon dolardan nasıl oldu da bir anda 1440 milyar dolara çıktı bu suni midir ?
SilAlmanya'da 2023 verisine göre 818 bin AR-GE çalışanı var. Ayrıca Almanya'da torpil/neopolitizm de yok, liyakat var. Biz sadece sayılarla övünmeye çalışıyoruz. Bangladeş'in nüfusu da oldukça fazla fakat bu veri övülmeye değer değil. Önemli olan içeriktir, kalitedir. Nitekim AR-GE yatırımlarında verimlilik, ürünleştirme ve patentleşme gibi ileri aşamalarda hala gelişmiş ülkelerin gerisindeyiz. Teknoloji sürekli gelişiyor, ülkeler yerinde durmuyor, takibi biz de bu gelişim hızını takip etmeli ve ilerlemeliyiz. Ne var ki alt yapı sorunlarını bile daha aşabilmiş değiliz. Mesela İran bile 5G'ye 2020'de geçerken biz 5G çıktıktan 7 yıl sonra yani 2026'da 5G'ye geçmiş olacağız. Maalesef üniversite kalitemiz bile İran'ın gerisinde. Kısacası aşmamız gereken daha çok yolumuz var. Fakat siz sayılarla övünme niyetindeyseniz, isterseniz üniversite sayımızla da övünebilirsiniz. Hatta şunu da ekleyebilirsiniz. 20 yıl önce şu kadar üniversitemiz vardı şimdi ise bu kadar var diyebilirsiniz. Ne var ki dünyada ilk 100'e girebilen 1 tane bile üniversitemiz yok. Peki kalite olmazsa nasıl ilerleyeceğiz? Beyin göçüyle mi ilerleyeceğiz? Ayrıca üniversite mezunu olup iş bulamayan milyonlarca gencimiz var ve üniversite mezunlarının işsizliğinin genel oranı aştığı tek Avrupa ülkesiyiz. Fakat tabi bu gibi sorunlar sizin gündeminizde yoktur. Çünkü ne de olsa ülkede her şey güllük gülistanlık.
SilTürkiye'nin mal ihracatı 270 milyar dolar hizmet ihracatı 120 milyar dolar toplam 390 milyar dolar. Burada bir sunilik yok.
Sil25 yildir cesitli imalat sektorlerinde muhendis olarak calisiyorum. Adisz isimli kullanicinin 2000 lerin basindaki ar ge calisani ile guncel ar ge calisani sayisi karsilastirmasina bir yorumum olacak. Tutkiyenin en buyuk imalathanesi olarak da bilinen 10 binin uzerinde calisani olan beyaz esya sektoru ureticisinin ofis calisanlarini ar ge elemani olarak gosterdigini, sozlesmelerini buna gore tekrar duzenledigini , devletin sagladigi ar ge payini calisanina yansitmayarak bu avantaji kendisine kullandigini biliyorum, sahit oldum. Onun icin 310 bin ar te calisani rakami bana hicbir sey yansitmiyor. 2013 yilindan beri bu sekilde. Devlet de biliyor ofis calisaninin arge gorundusgunu ama sitket devleti isten cikarma ile tehdik ediyor. Hatta hatta 2013 te 250 beyaz yakalisini sirf huzursuzluk yaratmak ocin isten cikardilar. 6 ay sonra hepsini geri cagirdilar.
Siladsız 11.21'e katılıyorum. teşvikten faydalanmak için ar-ge ile ilgisi olmasa da ar-ge altında çalışıyor olarak gösterilen ve bilindiği halde hükümet tarafından göz yumulan çok şirket var. tek dertleri sermaye sahiplerini korumak vatandaşı ezmek sonuçta, şaşırtmıyorlar.
SilNoktalama işareti kullanmadığınız için ne dediğiniz anlaşılmıyor.
YanıtlaSilSürdürülebilir enerji bir palavradır. Güneş enerjisi , jeotermal vs hiçbir zaman fosil yakıtların yerini alamaz. Tek çıkar yol güvenliği artırılmış nükleer enerjidir.
YanıtlaSilOnu yapacaklarına Almanlar nükleer enerji ünitelerini kapattılar.
SilUcuz Rus gazına güvenip bütün nükleer tesislerini kapatan Avrupa şimdi hepsini tekrar açmanın derdine düştü. Enerjisi olmayan bir ülkenin stratejik bağımsızlığı yoktur. Avrupa stratejik açıdan bağımsız değildir. Buna Türkiye de dahildir.
YanıtlaSilHiçbir ülke o anlamda bağımsız değil.
SilHocam Çin'in büyüme hızında da belirgin bir yavaşlama var. Japonya'nın 1990'da yaşadığına benzer bir rota izliyor sanki. Gayrimenkul fiyatları suni olarak şişti. Japonya'daki gibi henüz patlamadı ama çok ciddi sıkıntı var.Japonya gibi bir "lost decades" dönemi yaşanabilir.
YanıtlaSilÇok doğru, büyüme o hızda sürdürülebilir değil. Önce Japonya sonra Almanya bunu yaşadı. Çin de yaşıyor.
SilÇin ekonomisi çok hızlı sanayileşme yaşadı. Bu da sinai olarak doygunluga ulasmayi sağladı. Dolayısıyla verimlilik artışı giderek zorlaşıyor. Sanayide doygunluga ulaşmış ekonomilerde genellikle inşaat veya hizmet sektörlerinde büyümeyi motor yaparak ekonomilerini büyütme ve refah artışını sağlama refleksleri gösteriyor. Kuvvetle muhtemel çin ekonomisinde de benzer aktivasyonları göreceğiz.
SilMahfi hocam. 3.çeyrekte büyüme %3.7 açıklandı. Büyüme motoru inşaat ve bankacılık oldu yine. Tarım %12.7 daraldi. İronik olansa sanayinin %6.5 büyümesi olmus bence. Basta tekstil sanayisi olmak üzere sanayide yani reel ekonomi tarafinda konkordatolar gırla. Üstelik sanayide istihdam azalışı da var. Buna rağmen sanayi büyüyor denilmesi bana pek de rasyonel gelmiyor. Sanırım inşaat sektörü büyümesi inşaata dayalı sanayi alanlarında ivme yaratmış. Ancak tarimsal uretimdeki büyük daralma gida enflasyonunun durdurulamamasini ve enflasyondaki katılığı açıklıyor. Ithalat belirgin biçimde artmış. Tüketim malı ithalati büyümüş. Kısacası yine rant ve tüketimi motor yapmış bir büyüme kompizisyonu var önümüzde hocam. Ayrıca bir önceki çeyrek dilime göre sadece %1.1 büyüme yaşanmış. Ben her zaman bir once ki çeyrek döneme nazaran büyüme hacmine bakıyorum hocam. Çünkü bence ekonominin büyüme refleksleri güçleniyor mu zayıflıyor mu daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor bu veri. Kanaatimce iktisadi büyüme reflekslerimizde zayiflama yaşanıyor.
SilEnerji kaynakları olmayan ya da enerji kaynaklarını kontrol etmeyen ülkelerin büyümelerinin her zaman bir sınırı vardır.Bknz Japonya, bknz Almanya. Çin de aynı kaderi paylaşabilir.Zira enerji açısından dışa bağımlı.
YanıtlaSil-Rusya: Enerjisi var, ama nüfus azalıyor, teknolojik olarak yalnızca savaş teknolojisi var.Sanayi üretimi zayıf.
-Çin: Üretim var.Nüfus var.Teknoloji var.Ama enerjisi yok.
ABD: Herşey var. Ama çok borçlu. Dış ticaret açığı sürdürülemez noktaya ilerliyor.O yüzden tüm dünyaya ticaret savaşı açtı.Ama süreci tersine çeviremiyor.
21. yy sürpriz gelişmelere gebe.
Hocam sanırım önümüzdeki on yıllarda gelişmiş ülkelerin nüfusunun yaşlanması ve mülteci krizi dünyanın en önemli gundem meselelerinden biri olacak.
YanıtlaSilÖyle görünüyor.
Silkesinlikle. nüfus artışını kendi milletinden sağlayamayan toplumlar, kültürlerine ve eğitimlerine tamamen ters olan mülteciler sebebiyle büyük karışıklıklar da yaşayacaklar. Ülkemiz de buna dahil.
Sil"Bugüne kadar birlikten iki ülke ayrıldı: Grönland (1985) ve Birleşik Krallık (2020.) "
YanıtlaSilHocam Grönland ülke değil, Danimarka 'ya bağlı özerk bir bölgedir.
Düzelttim, sağ olun.
SilAslında 1985' te Avrupa Birliği de yoktu. Avrupa birliği Maastricht Antlaşması ile 1993' te kuruldu. Grönland Özerk Bölgesi' nin 1973' te katıldığı ve 1985' te ayrıldığı birlik Avrupa Topluluğu' dur.
SilHocam, yazınız için teşekkür ederim. Elinize sağlık! 👏
YanıtlaSil🙏
SilHocam merhaba, yazınız için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilAvrupa’nın yaşlanan nüfusu, düşük büyüme dinamikleri ve enerji maliyetleri konusundaki tespitleriniz gerçekten çok önemli. Ancak Avrupa’nın son yıllarda attığı adımların da çok önemli olduğunu düşünüyorum örneğin enerji tarafında AB’nin Rusya’ya bağımlılığı ciddi biçimde azalmış durumda özellikle LNG ve alternatif tedarik kaynaklarına yönelim, enerji krizinin etkilerini yavaş da olsa hafifletiyor. Ayrıca Avrupa’nın yüksek katma değerli üretimi, yeşil dönüşümü, Ar-Ge’si, finansal hizmetleri gibi alanlarda hâlâ Çin’e nazaran çok daha güçlü bir konumda olduğunu düşünüyorum. Yazınızdan hafifi bir karamsarlık havası aldım sanırım :)
Tekrar teşekkür ederim, değerli analizlerinizi büyük ilgiyle takip ediyorum.
Sağ olun.
SilMahfi Bey peki Çin in bu ucuz iş gücü ile büyümesi ilerleyen yıllarda halkım bu refahtan daha fazla pay istemesine yani oralarda da işgücünün pahalılaşmasına buna direnilmesi durumunda da sosyal patlamaya yol açmaz mı?
YanıtlaSilDaha zamanı var.
Sil"Rusya, Avrupa Birliği’nin ambargo hamlesine doğal gazı keserek karşılık verdi."
YanıtlaSilHocam Ruslar gazı kesmedi, hiçbir zaman da kesmek istemedi. Avrupalılar ambargo kapsamında alımı kıstı, azalttı, tavan fiyat uyguladı.vs.
Çok doğru
SilTürkiye Avrupa Birliği'nin bu zor durumundan faydalanıp birliğin lokomotif gücü olabilir.Hükümetimize fırsat verilirse ilerleyen süreçte bu gelişmeleri de göreceğiz.
YanıtlaSilHükümetin çok fırsatı vardı ancak bunu başka türlü kulanmak istedi.
SilTürkiye, mevcut hukuk, demokrasi ve eğitim yapısıyla bu dediğinizi yapamaz.
SilDefalarca fırsat verildi ve gördük. İnsanların alım güçlerini düşürdüler, milyonlarca insanı açlık sınırının altında, umutsuzca bir yaşama mahkum ettiler. Enflasyonu tepelere kadar çıkardılar ki şu anda Dünya 5.'siyiz. Başta hukukun üstünlüğü ve demokrasi endeksi olmak üzere tüm sosyal göstergelerde de geriye doğru gittik.
SilBiz sadece ekonomide gelişmiş olmak istiyoruz. hukukumuz, demokrasimiz, eğitimimiz vb. böyle kalsın ama ekonomimiz gelişmiş ülkeler düzeyine çıksın istiyoruz. Bu mümkün değil.
SilYuan, Ruble, Yen, Won rezerv para olmadan batının hegomanyasını kıramazlar çünkü bu paraların dünyada bi karşılığı yok Napolyon ne demiş ‘para para para’
YanıtlaSilDolar da artık eski gücünde değil.
SilBRICS adında kurdukları ülkeler arası organizasyon var ve merkez bankalarıda buna ek olarak altın rezervlerini arttırıyor dolara karşı olan bağımlılıklarını azaltmak için. İşe yararmı görücez
SilFikrinize ve emeginize saglik.
YanıtlaSilFakat, yenilenebilir enerji yatirimlarindan dolayi ozel sektorun borclarini odeyememe durumu soz konusu. Bunun en buyuk sebebi ise sezonsal arz ve talep dengesinin saglanma mecburiyetinden kaynakli mevcut santrallerin sebeke isletmecileri tarafindan zaman zaman devre disi birakilmasi. Yani, "yatirimlar yapilacak" demek dogru dusunce yapisi degildir. Yatirimlar halihazirda mevcut. Bu yatirimlara ek olarak sebeke ve aku teknolojileri yatirimlarinin yapilmasi arz guvenligi acisindan elzem olmustur.
Selamlar,
Huseyin Ertay
Teşekkürler.
SilAvrupa Birliğinin Rusyayı da içine alarak şekillenmesi
SilDeğerli Hocam kaleminize sağlık. Yazınızda Avrupa'nin bu durumu için ülkemiz açısından lehte ve aleyhte bir değerlendirme yapmamışsınız artık bizim ülkeden umudu kestiniz mi?
YanıtlaSilBizim ülke çok farklı sorunlar içinde yüzüyor.
SilYazınızı büyük bir keyifle okudum (içerik pek keyifli olmasa da). Elinize sağlık
YanıtlaSil🙏
SilHindistan bu denklemin neresinde? Öyle görünüyor ki Güney Amerika, Afrika ve biz dahil Ortadoğu sömürülmeye devam edecek.
YanıtlaSilHindistan'ın gideceği çok yol var daha.
SilElinize, fikrinize sağlık hocam, yine ufuk açıcı bir yazı olmuş. Teşekkürler..
YanıtlaSil🙏
SilBen 32 yaşında bir yazilim geliştiriciyim. 4 yıl önce Avrupada bir ülkeye geldim. Yaşadıkça anladım ki Avrupa kalifiye eleman için bir cehennem. Türkiyede 7x asgari ucret kazaniyorken burada 3x kazanıyorum. Sistem kalifiyesizliği ödüllendiriyor. Bu duzende maaşlar kiralara çok yakın uretimsizlik resmen yapışmış. Batışı yakındır. Türkiye ne kadar iyi olmasa da yinede döneceğim.
YanıtlaSilTürkiye'deki gelir adaletsizliği ile (7x), Avrupa'daki gelir adaletini (3x) özetlemiş gibisiniz.
SilAvrupa zenginleşme arayışı için kötü bir tercih. Yaklaşık 10 yıldır Almanya’da çalışan bir beyaz yakalıyım. İlk zamanlar US şansım da vardı ama cesaret edemedim. Burda da dengeli gelir + kafa rahatlığı beni mutlu etti.
Silkardesım ben hollandadayım 2 senedır.turkıyede kendı ısımız ıle ugrasıyorduk asgarı ucretın 5x ını alıyorduk.hollandada asgarı ucret alıyorum turkıyeye donmem dıyorum.hollandada 6k euro maas alan herhangı bırı de turkuyeye 150k almak ıcın donmez gıbı gelıyor.kendıne cok ıyı bak
SilIsinizde kalifiye bir elemanken is disinda da “kalifiye” bir yasam aramanizi beklerim: huzurlu ve adaletli. Son on yilda TR den Avrupa ya gocen kalifiye elemanlarin zaten ekonomik derdi yoktu, baska seyler icin goc ettiler.
SilHocam, yinede Avrupa’nın özellikle Almanya’nın durumu toparlayacağı konusunda inancım var ancak uzun sürebilir. Saygılarımla
YanıtlaSilBir kez oradan kayan bir ülkemin yeniden yukarı çıkması öyle kolay değil.
SilHocam, peki sizce Almanya Türkiye’den daha kötüye gider mi…? Saygılarımla
SilMahfi hocam birleşik Krallık için düşünceleriniz neler ve İsviçre için, onlar da mı ABD nin dediklerini yapmak zorundalar, sonuçta bu iki ülke ab üyesi değil ve kendine has güçleri var , birleşik krallığa bağlı sembolik te olsa bir çok devleti yönetmesi ve kültürü, İsviçre içinse birleşik Krallık için de geçerli bazı insan kurum ve devletlerin gizli para kasası sonuçta, onlar neden ambargoyu desteklediler hala anlamıyorum
YanıtlaSilÇünkü hepsi ABD'nin dediklerini yapan tabi ülke konumundalar.
SilHocam merhabalar rahatsız ediyorum kusura bakmayın, yayınlarınızı sürekli takip ederek heyecanla okuyorum bu yazı ile ilgili olmasa da size küçük bir sorum olacak şu an üniversitesi öğrencisiyim ve kendimi ekonomi alanında geliştirip ilerlemek istiyorum bununla ilgili bir öneriniz varmıdır fikirleriniz benim için çok önemli şimdiden iyi çalışmalar dilerim
YanıtlaSilBenim Ekonomide Analiz kitabımı okumanızı öneririm.
SilMahfi bey, AB'ye ihtiyacı olan ekonomik ve demografik dinamizmi kuşkusuz Türkiye'nin üyeliği getirir diyenlere hemen "Türkiye hukukuyla, demokrasisiyle, eğitimiyle vs hazır değil" diyorsunuz ama ben bu yorumu çok yanlış buluyorum. Türkiye AB'nin kapısında 100 yıl daha beklese de hazır olmayacak. Onun yerine önce birliğe girmesi bahsettiğiniz alanlardaki gelişimi inanılmaz bir şekilde hızlandıracaktır. Şu anda izole haldeki türk toplumu, hukuku ve demokrasisi ab üyesi olursak istese de istemese de uyum sağlayacak, bu talep bizzat toplumdan gelecek. Bkz. Bulgaristan'ın AB üyeliğinden sonra geçirdiği muazzam dönüşüm. Bunu brükselde ve strasbourg'da ab kurumlarında çalışmış ve ab master'ı yapmış biri olarak söylüyorum.
YanıtlaSilHaklısınız ama bizi bu halimizle ABye almazlar. Biz ne kadar isterse isteyelim. Biz o fırsatı 2010 da kaçırdık
Silhttps://www.ab.gov.tr/ilerleme-raporlari_46224.html
SilAvrupa Komisyonu tarafından hazırlanan tüm Türkiye Raporları burada. Bu raporlara göre bizi asla Avrupa Birliği'ne almazlar.
Raporlarda yazan eksikler giderildi de mi almiyorlar, yoksa kat ustune kat mi cikti TR bu kadar zamanda?
SilSon raporun yani 2025 Türkiye raporunun özetini yapay zekaya sor, neden almadıklarını anlarsın. Adamlar 2014 yılından sonra ''ilerleme raporu'' ifadesini bile kaldırmışlar. Tek başına bu bile her şeyi özetliyor.
SilHocam, elinize saglik. Almanya ve fransa birlesirken enerji guvenligini 80 kusur nukleer santrali olan fransaya birakirken druzbha pipeline ile de 1/3 ihtiyacini dogudan aliyordu. Askeri güvenliği de galip amerikaya emanetti. Abd de, 2inci savasta devreye girip, Versailles hatasini yaptirmadi diger ulkelere, aksine onlara da lend-lease cezalarini verdi. EU olusumu muhim degil de, euro, usd iliskisinde fed baskani greenspan bunlara QE emrettiginden beri esasen bir clientele goruyorum. Hegemon olamadan yaslanan avrupa mecburen G3 galiplerin (cin rusya abd) menuye girdi. Nordstream patlatti diye odul verdiler Biden’a, simdi de %5gdp veriyorlar Trump beyazsarayina, savunma güvenliği icin. Tahsilati yapan imparatorluk ise, ikiyuzlulugu birakti ve bakanligin adini war ministry koydu bile. Sonucta avrupalilardan cikan liderlerine baktigimdaysa, matternich, Bismarck, garibaldi, de gaulle.. gitmis yerine 700 kisiden 400unun sectigi, kendisini 400 milyonun lideri sanan burokratlar gelmis. Ajandalari; insanlık kültür muzesinde bakim sorumlusu olarak gecinip gitmek. Koloniyal sucluluk duygusu uzerine bir de sosyal devlet uzlasmasi eklenince, 2 savasta biribirini bogazlamis bu milletler, kagidi yucelten burokrasiyle teslim artik. Oysa the longer telegram da birkac yil once anons edildigi gibi, ( https://www.atlanticcouncil.org/content-series/atlantic-council-strategy-paper-series/the-longer-telegram/ ) Tukitides tuzagi 3 dunya savasina acildi coktan. Regulasyonu azaltip, smr ebatta ilcelere nukleer santralini yapanlar enerjiyi cozeceklerdir. Ispanya solar elektrigi nasil kolayca coktuyse, renewables guvenilir degil. Cok uzun oldu kusura bakmayin.
YanıtlaSil👍
Sil"Biz sadece ekonomide gelişmiş olmak istiyoruz. hukukumuz, demokrasimiz, eğitimimiz vb. böyle kalsın ama ekonomimiz gelişmiş ülkeler düzeyine çıksın istiyoruz. Bu mümkün değil."
YanıtlaSilÇin'de demokrasi ve hukuk olmadığı hâlde ekonomisi geliştiğine göre, Türkiye de yapabilir.
Çin yapabiliyorsa, biz niye yapamayalım Mahfi bey?
Çin hem hukuka saygı hem demokrasi hem de yolsuzluk konusunda bizden iyi durumda. Önce o endekslere bir bakmanızı öneririm.
SilHayırlısı. Ne diyelim
SilMahfi bey haklı.Komunist olduğu halde Çin’de özel mülkiyete kafasına göre devlet dokunuyor mu mesela.
SilSayın Eğilmez, yazınız için teşekkürler. Ancak, sadece enerji konusu üzerinde durmuşsunuz. Evet enerji bir numaralı ihtiyaç, ancak gıda / beslenme bence enerjiye yakın bir ihtiyaç. Evet gıda / beslenme için de enerjiye ihtiyaç var ancak enerji karın doyurmuyor, başka bir deyişle karın da enerjisiz doymuyor. Yumurta / Tavuk ilişkisi. Acaba gıda / beslenme / hayvancılık / depolama alanlarına daha fazla yatırım, çalışma yapsak daha rasyonel olmaz mı?
YanıtlaSilTürkiye için öyle ama Avrupa için değil.
SilAB'nin enerji sorununu çözmesinin en kolay yolu, önyargılarını bir kenara koyup, doğu Akdeniz gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşımasıdır. Kıbrıs'ı biraz yola sokacak, Türkiye'ye bir perspektif verecek, bu sayede hem Savunma, hem göçmen hem de enerji sorununu çözecek. Arada belki Filistin işini bile çözebilir. Ama yapmayacaklar.
YanıtlaSilHaklısınız.
SilHocam,
YanıtlaSilBu yazınıza; "Almanya bizi kıskanıyor." diyenler gelirse, hiç şaşırmayın tamam mı?
😅😅😅
Sadece Almanya'mı bütün dünya bizi kıskanıyor. Bu kadar yanlış politikalarla nasıl ayakta durduğumuzu kıskanmaları normal.
SilAlmanya bizi kıskanıyor.
SilAvrupa'nın sorunları arasında güneyden gelen ve giderek artacak olan göçler eksik kalmış
YanıtlaSilEvet o apayrı bir konu. Tek başına ele alınması gerekir.
SilHocam peki emek ekonomisi açısından bir adil geçiş imkanı var mıdır
YanıtlaSilGörünürde yok.
SilTeşekkürler yazınız için. BAE Suud gibi ülkeler hakkında ne düşünüyorsunuz peki yeni Avrupa olabilirler mi
YanıtlaSilÖnce hukuk, demokrasi, kadın erkek eşitliği gibi sorunları çözmeleri lazım. Sadece ekonomiyi düzelterek gelişmiş ülke olunmuyor.
SilAvrupanin gozardi edilen en buyuk sorunu "Irk" sorunudur. Avrupali olmayan koyu ve kara tenli halklar tarafindan istilaya ugrayip sosyal yardimlari yagma edilerek felakete yaklasiyor. Politik dogruculuk be humanistlik ugruna medeniyetlerini mayinladilar.
YanıtlaSilÇok doğru.
SilDurumu Kahve metaforu ile açıklamaya çalışırsak (ekonomili, enerjili, sosyal gelişmişli sevenler):
YanıtlaSilSADE :Rusya, Çin, Körfez Ülkeleri vs. (ya enerjileri var ya da ekonomik güçleri
İKİSİ BİR ARADA: ABD, AB, Japonya vs. (ekonomileri ve sosyal gelişmişlikleri iyi enerjileri yok veya yetersiz.
ÜÇÜ BİR ARADA: YOK (Hocam niye yok?)
Norveç var.
SilDoğru Norveç var ama tüm dünyada tek kalmış gibi. Benim merak ettiğim enerji zengini ülkelerin hiçbirinin ekonomik ve insani gelişmişliğe neden ulaşamadığı?
SilEkonomilerin büyüklügü maddi olarak üretebildigi ile sınırlımıdır ?hep merak etmişimdir dünyanın yılda toplam üretim degeri nedir?paranın ve borsa kripto vs mali enstümanların yılda oluşturdugu kazanç nedir?sonuncu üretime sanal üretimde denebilir belki? toplamın içindeki rolü nedir?basit olarak örneklemek isterim tarlada bugday hasat ettik ve tarlada 1 liraya sattık fabrikaya nakil orada işlenip paket un haline getirdik maliyet 1.20 lira oldu ve piyasaya atıyorum 1.30 a sattım toptancı bunu parekendeciye 1.40 a sattı o da rafa koydugu ürüne 1.50 etiket koydu ve bende o malı alıp kurabiye yaptım şimdi burada bugdayın ülke ekonomisi büyüklügünde dikkate alınan degeri hangisidir? Devam edeyim ben 1 tl lik tarladaki bugdayı üretmek için diyelim ki tohum aldım kendi tarlama attım ilaç ve bakımı için hizmet satın aldım bunlar -tarlanın degerinin bugday başına düşen kısmınıda dikkate alarak-0.75 tl tuttu ve tarlam yılda bir ürün veriyor.ben 0.75 tl ile hisse senedi alsaydım ve borsada verimli bir yıl geçirseydi ikiye katlayan kagıdımın degeri ile 1.5 tl kazanmış olacaktım bu 1.5 tl bugdayı sattıgım 1 tl nin ekonomik büyümeye katkısı gibi dikkate alınıyor mu?tersi de mümkün tabii zarar da edebilirdim de!faiz ve finansın diger türevleri emlak piyasası vs… sonuç olarak hesaba katılmayan görülmeyen kara para kayıtdışı para kısmını hiç dikkate almadan ekonomilerin gerçek resmini gördük diyebilirmiyiz?kusura bakmayın biraz standart dışı bir bakış açısı benim ki ama dünyada bir tuşla milyarlarca doların her an hareket halinde oldugu dönemde klasik hesaplamalar tam gerçegi yansıtmıyor gibi??
YanıtlaSilHap gibi bilgi veren yazılarınız bizlere uçlarda düşünme ilhamı da vermekte oldugu için teşekkür ederim
Teşekkür ederim.
SilBu anlattıklarınızı ölçmesi gereken şey GSYH'dir. Ama hepimiz biliyoruz ki GSYH bunların hepsini doğru olarak hesaba katıp ölçemiyor. O nedenle de ölçtüğümüz şey aslında geçeği değil muhtemelen onun ancak dörtte üçünü (en iyimser tahminle) gösteriyor.
Finlandiya'dan sevgiler. Harika bir genel degerlendirme hocam. Emeginize saglik. Enerji, tabiri caizse "enerji cikmazi"nin en onemli ayaklarindan biri ancak hizli politik donuslerle kisa surede toparlanabilir. Tarih bunu cok kez gordu, Trump'in basini cektigi bu yeni donemde de gormesi muhtemel. Ancak Avrupa'nin buna ragmen degismeyecek bir inovasyon ve rekabetcilik sorunu var. Sanayi ve teknoloji alaninda ne Amerika ne Cin ile rekabet edecek durumda degiller. Sizin de dediginiz gibi hizla yaslaniyorlar. Ancak bu rekabet-inovasyon sorununun temelinde inanilmaz bir kulturel farklilik yatiyor. Avrupalilar genel itibariyla "rahat" insanlar. Amerikalilarin o "extra mile" anlayisi burada maalesef yok. Ortalama bir Avrupali rekabet etmek icin kendi "keyfinden" kolay kolay odun vermez. Mesai saati disinda calismaz, is-yasam dengesinde her zaman ozel hayat agir basar. Is tanimi disina kolay kolay cikmaz, beklentiler neyse onlari icta eder. Kural koyucu ve duzenleyici kurumlar da bu sekilde gittigi icin toplu bir yavaslik ve rahatlik soz konusu. 5 yili askin suredir Finlandiya'da yasiyorum. Isim geregi son 10 yildir agirlikli olarak Avrupalilarla calisiyorum. Nacizhane gozlem ve tespitlerimdir. Sevgiler.
YanıtlaSilFinlandiya'ya sevgiler.Naçizane gayet yerinde tespitler.Sevgiler.
SilHocam AB'nin enerji maliyetlerinin savaş dolayısıyla arttığını ve buna mukabil AB'nin tek kozunu kaybettiğini yazmışsınız. Bir sanayici olarak durumun bu kadar vahim olamayacağını düşünüyorum. Bir sanayi ürününün maliyetindeki enerjinin payı %5-8 arasındadır. Bu maliyet %50 bile artsa toplam maliyette ancak +%3-5 gibi bir artışa neden olacaktır. Bu kadar cüzi bir artıştan büyük bir felaket çıkmaz kanımca.
YanıtlaSilHoca grafiktede görüldüğü üzere ABD 2020 de Çin gsyh en yaklaştığı anda kovid dalgasıyla durumu lehine çevirmeyi başardı.
YanıtlaSilABD işini bilir.
SilHocam, sizce hukuk, demokrasi alanlarinda guclu olan ulkeler etkilesime girdikleri diger ulkelerde, sahip olduklari evrensel degerleri koruyabiliyorlar mi? Yoksa para ve guc ugruna gittikleri ortamlara mi uyuyorlar?
YanıtlaSilHocam yazınızdan bu bölümü aldım "Biz sadece ekonomide gelişmiş olmak istiyoruz. hukukumuz, demokrasimiz, eğitimimiz vb. böyle kalsın ama ekonomimiz gelişmiş ülkeler düzeyine çıksın istiyoruz. Bu mümkün değil. " Kişi başı gelirimiz 17 bin dolar olmuş veya olmak üzere. 2 kişilik aile olarak 14 bin dolar gelirimiz var , ancak ortalamaya göre 34 bin dolar olması lazım . Geri kalan 20 bin dolarımız servet transferi ile başkalarına gitmiş. Ekonomi ne kadar ileri giderse gitsin benim ekonomim gelişemiyor .
YanıtlaSilHocam, PPP'ye gore Cin ABD'yi gecmis bile. Karsilastirma yaparken bunu neden gozardi ediyorsunuz?
YanıtlaSilAvrupa zor durumdaysa acaba bizim durumumuz hangi kelimeyle özetlenebilir, bilemiyorum.
YanıtlaSil