Para Arzı ile Enflasyon İlişkisi
Parasalcı (monetarist) iktisatçıların önderi kabul edilen Milton Friedman’ın ünlü bir sözü var: “Enflasyon, her zaman ve her yerde parasal bir olgudur.” Enflasyon olgusunun parasal nedenlerden doğduğunu ifadeden öte bu olgunun parasal bir yaklaşımla çözülmesi gerektiğini de işaret eden bu yaklaşımın önce ABD’de sonra da Avrupa’da benimsenmesiyle birlikte, 1970’lerin ortalarına kadar geçerli olan Keynesyen maliye politikasının yerini yavaş yavaş para politikası aldı. İlk zamanlarda para politikası, piyasadaki para miktarını, enflasyon oranıyla paralel artırmak suretiyle enflasyonu denetleme yaklaşımı olarak uygulandı. Fed başta olmak üzere çoğu merkez bankası para arzının artışını bu yolla kısıtlamaya yöneldi. 1990’larda bu kez enflasyon hedeflemesi yaklaşımına geçildi ve enflasyon için yılsonu hedefi açıklanarak para politikası o hedefi yakalayacak şekilde ayarlanmaya başlandı. Para politikasının en etkili aracı faiz politikası olduğu için merkez bankaları enflasyon yükselirken faizi ondan hızlı yükselterek, enflasyon düşerken faizi ondan yavaş düşürerek hedefi yakalama yolunu izlediler.
Para arzı ile enflasyon ilişkisi
Friedman’ın dediği gibi önemli bir ilişkidir. Normal koşullarda para arzı
artışı büyüme oranı ile enflasyon oranı toplamı kadar olduğunda piyasada
likiditeyi dengeli düzeyde tutarken enflasyon üzerinde de olumsuz etki
yaratmaz. Para arzı, enflasyon ve büyüme oranı toplamından hızlı artarsa enflasyonun
düşüşünü yavaşlatabilir. Ne var ki işin başında enflasyon ve büyüme oranı tahminlerine
göre hareket edildiği için söz konusu tahminler tutmaz ve para arzındaki artış yüksek
kalırsa enflasyonu, düşük kalırsa ekonomik daralmayı beslemek gibi bir sonuca
yol açabilir. O nedenle başlangıçta belirlenen enflasyon hedefi tutarlı
olmalıdır.
Para arzı (M2) ile hedeflenen enflasyon (πT) ve büyüme oranı (g) arasındaki ilişki üç şekilde karşımıza çıkabilir (d artışı
gösteriyor, dM’ para arzındaki artış anlamına geliyor):
dM2 = πT +
g
Burada para arzındaki artış hedeflenen enflasyon oranı ve beklenen büyüme
oranına eşit demektir ki bu durumda para arzının enflasyon yaratıcı etkisi
görülmez.
dM2 <
πT + g
Burada para arzındaki artış hedeflenen enflasyon oranı ve beklenen büyüme
oranından daha düşük demektir ki bu durumda para arzı, enflasyonda düşüş etkisi
yaratır.
dM2 > πT +
g
Burada para arzındaki artış hedeflenen enflasyon oranı ve beklenen büyüme
oranından daha yüksek demektir ki bu durumda para arzı, enflasyonda artış etkisi
yaratır.
Türkiye, uzunca sayılacak bir
süreden beri enflasyon hedeflemesi uyguluyor. Bizde yıllık enflasyon hedefi
Hükümet ve Merkez Bankası tarafından ortaklaşa belirleniyor. 2012 yılından beri
hep yüzde 5 olarak açıklanan hedef 2025 yılı için de yüzde 5 olarak belirlendi
ve yıl içinde değiştirilmedi.[i]
Aşağıdaki tabloda 2025 yılında
para arzı, enflasyon ve büyüme oranlarındaki gelişmeler aylar itibarıyla
gösteriliyor. Tablodaki harflerin anlamı ve verilerin açıklaması şöyle:[ii]
M2 = Para arzı artışı (birikimli), πT
= Hedeflenen enflasyon
oranı (birikimli), π = Gerçekleşen enflasyon oranı birikimli), g = Büyüme oranı (yıllık yüzde 4 tahmin edilen
büyüme oranının aylara uyarlanmasıyla ortaya çıkan oranlar, birikimli.
Verilerden enflasyon TÜİK sitesinden, M2 para arzı TCMB sitesinden
alınmış, yıllık büyüme tarafımızdan yıllık yüzde 3,9 tahmin edilerek aylara
paylaştırılmıştır)
Şimdi bu tablonun sondan bir önceki sütununu bir grafiğe dönüştürelim:
Bu grafik bize Merkez Bankasınca
ilk on ayda artırılan para arzının (M2), hedeflenen enflasyon oranıyla (yüzde
5) beklenen büyüme oranı (yüzde 3,9) toplamından (πT + g) aylar itibarıyla ne kadar saptığını gösteriyor.
Tablonun son sütununu da ayrı bir grafiğe dönüştürelim:
Bu grafik de bize Merkez
Bankasınca ilk on ayda artırılan para arzının (M2), gerçekleşen enflasyon
oranıyla büyüme oranı toplamını (π+g) son sekiz ayda ne kadar
aştığını gösteriyor.
Özetle söylemek gerekirse Merkez Bankası’nın para arzında yaptığı artışlar bırakın hedef alınan yüzde 5’lik orandan sapmayı, gerçekleşen enflasyon ve büyüme oranı toplamının da üzerinde seyretmiş bulunuyor.
Bütün bu açıklamalardan çıkan sonuç son derecede nettir: Ya hedeflenen enflasyon gerçekçi değildir ya da uygulanan para politikası o hedefi yakalamaya yarayacak bir politika değildir.
Böyle bir durumda dezenflasyon uygulamasının
başarılı olmasını beklemek iyimserlikten de öte bir beklenti olur.
Emeğinize sağlık Hocam. Tablodaki 6. sütunun başlığındaki "r" harfi, "g" olmalı sanırım.
YanıtlaSilteşekkür ederim. Yazıyı ilk kaleme aldığımda büyüme oranı için r harfi kullandım. Sonra uluslararası yazılarda daha çok g harfi kullanıldığını görünce g ile değiştirdim, oradakini değiştirmeyi atlamışım. 🙏
SilKaleminize, bilginze sağlık hocam.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilSeçimi kazanmak için bir yol tercih edildi tasarufu bozma harçamaya teşvik...dozu kaçtı .servet transferi oldu.raydan çıkan treni durdurmak için önce kkm sonra cary treyd cok yüksek maliyetler ödendi.maliye politikası olmadan para politikasıyla vatandaşa yıklan vergi yükyle vs düzelecek gibi görünmüyor.mesele şu galiba sayın hocam..ekonominin düzlüğe çıkması için gerekenler hükümetin ikbaline hükümetin ikbabali için gerekenler
YanıtlaSilekonominin ikbaline çok büyük oranda zıt..şeyler bence daha kötü bi enflasyon durgunluk aynı anda yaşanırken işşizlik ve toplumsal çürüme derinleşecek:(
deveye sormuşlar neren eğri demişki nerem doğru hedeflenen enflasyon %5 hedef büyüme yüzde 3 ise neden para arzı bu kadar artar yanlış faiz politikası ile seçim kazanmak için oluşturulan sanal bolluğun cezası enflasyon şimdi faiz haram diyenler dünyanın en yüksek faizini vererek bile enflasyonun hararetini alamıyorlar bu seferde maliye politikaları para politikalarına paralel gitmiyor. Bedelini kim ödüyor tabiiki vatandaş doları tutunca enflasyonu tutacağına inanan bir politika var sanki enflasyonun tek nedeni maliyet enflasyonu eh onun birde kötü huyu var yapıştımı çıkmaz.Eskiden 4 yanlış 1 doğruyu götürürdü şimdi 1 yanlış 4 doğruyu götürüyor. Hocam vatandaş napsın neden hep bedel ödeyen dolaylı vergilerle vatandaş
YanıtlaSiloy'unu aklını çalıştırarak versin?
Silfaiz sebep enflasyon sonuç mu ? enflasyon sebep faiz sonuçmu ? Yumurtamı tavuktan çıkar ? Tavukmu yumurtadan çıkar? test merkezi Türkiye bu ekonomi politikalarına şapka çıkarmak lazım Zimbave'den bile yüksek enflasyon yaşıyoruz her kez mutlu çözemediğim tek şey bu .Çok şükürcüyüz. Şükür sağlığımız yerinde
YanıtlaSil24 Ocak 1980 ADD Doları 35,21 TL'den 77,54 TL'ye çıktı . 5 Nisan 1994 ADD Doları 15.000 (on beş bin ) TL'den 38.000 ( otuz sekiz bin ) TL'ye çıktı . Rakamları yazı ile yazmamın sebebi daha anlaşılır olması içindir . Benzeri 2001 krizinde de yaşandı . Bu süreçte döviz kurlarında yaşanan ani yükselişler, enflasyonu tetikleyerek ekonomik krizi daha da derinleştirdi. En büyük sıkıntıyı en alt yüzde seksen nüfus yaşadı . Şimdi kurlar yıllardır düşük tutuluyor yine en büyük sıkıntıyı en alt yüzde seksen nüfus yaşıyor . Sonuçta kriz fasit daireye döndü . 1980 , 1994 , 2001 krizlerinden tam olmasa da çıkıldı . Bugünkü kriz çok uzun sürdü ve devam ediyor . 1 dolar 70-100 TL bandına yükseltilse çok büyük sıkıntı yaşarız ama 5 sene içinde Adalet ve akıllı bütçe ile kriz biter mi ? Not : 1980 krizinde 25 yaşında idim .
YanıtlaSilMahfi bey,
YanıtlaSilBu yazınız çok fazla matematiksel semboller içerdiği için anlayamadım, siz sadeleştirmeye çalışmışsınız yine de.
Beni affeder misiniz?
Aslında son derecede basit ama uluslararası semboller kullanıldığı için biraz itici oluyor, harflere takılmadan yalnızca yazı kısmını okusanız da anlaşılıyor.
SilSınırlı bilgimle M2 & M3 büyümesine, son çıkılan orta & uzun vadeli tahvil ihraç faizlerine bakıyorum ve bizi yiyorlar diyorum. Burada bir hedef olduğunu düşünüyorum ama bunun enflasyonun dillendirilen hızda düşürülmesi olmadığı aşikar.
YanıtlaSilYazınızı okuyunca hedeflerini daha merak eder hale geldim. :)
Doğru söylüyorsunuz.
SildM2 > πT + g
YanıtlaSilBurada para arzındaki artış hedeflenen enflasyon oranı ve beklenen büyüme oranından daha yüksek demektir ki bu durumda para arzı, enflasyonda artış etkisi yaratır.
Bizim durumumuz budur.
Dünya enflasyon yükselirken faiz artırdı biz ise seçim kazanmak uğruna para arzını artırdık, bedava krediler verdik yetmedi faizi düşürdük.
Şimdi çık çıkabilirsen bu krizden..
Yazınız için teşekkür ederim. 🙏
Sil🙏
SilPeki hocam, para arzının yüksek olmaması için ne yapmak gerekir? Para arzı nasıl düşürülür?
YanıtlaSilPara arzını, enflasyon yaratmayacak düzeyde tutabilmek için şunları yapmak lazım: 1. TCMB'nin dolaşıma süreceği parayı hedeflenen enflasyon ve büyüme tahmini toplamına göre piyasaya sürmesi. 2. Bankalar mevduat karşılığı kaydi para yaratabildiği için zorunlu karşılık oranlarının yükseltilmesi ve bu yolla kaydi para yaratmalarının önlenmesi. 3. Kredilere tavanlar konularak kredi kullanımının sınırlanması.
SilMahfi hocam,
SilBizlere olaylara helikopterden bakma imkanı sağlayan çalışmalarınız için çok teşekkürler.. fikrinize sağlık.
Para arzını azaltmanın ön adımlarından biri de kamu harcamalarını kısmak değil midir?
Ne kadar az harcama o kadar az para basma ihtiyacı ( açık veren bir bütçede ) diye düşünüyorum..
Yorumunuzu alabilirsem sevinirim.
Maliye politikası da devreye girmesi gerekmez mi hocam kamusal tasarruf artırılmalı ki para arzı ihtiyacı düşsün
Sil2. ve 3.maddede belirtikleriniz uygulanıyor sanki hocam ama maliye politikasındaki tutarsızlık ve yüksek faiz ödemeleri nedeni ile para ihtiyacı hiç durmuyor sanki
SilHocam merhabalar emeğinize sağlık hep merak ettiğim bir konu idi.Yalnız korelasyon tam olarak nedir acaba yani dM2>#T+g formülünde dM2 örneğin %10 büyükse enflasyona yansıması da yine %10 mı olur. Ayrıca yansıması gecikmeli olacaktır yani 2025 M2 para arzı 2026 ya sirayet edecektir.Örneğin Ekim 2025 artışı kabaca ne zaman enflasyon olarak yansır acaba.M2 ve M3 para arzlarını düzenli takip edebiliyoruz bu korelasyonu da çözersek önümüzdeki enflasyonu bilebilir ve ona göre işlerimizi düzenleyebiliriz.cevaplarsanız çok sevinirim.
YanıtlaSilHayır farklı oranlarda yansıyabilir. Çünkü her ne kadar Friedman enflasyondan yalnızca para arzını sorumlu tutuyor olsa da işin gerçeğinde onun kadar, kamu kesimi israfı, beklentilerin bozulması, büyümenin yavaşlaması ya da hızlanması, borçlanma miktarı, kurun durumu gibi unsurlar da etkilidir.
SilÇok teşekkür ederim. Çok güzel bir soru sormuşsunuz.
SilDeğerli bilgi aktarımınız için teşekkürler. Anlayan ve anlamak isteyenlere iyi yol gösteriyorsunuz.
YanıtlaSilDaha ileri de bunların birer teori olduğu ve diğer etkenler yüzünden farklı sapmalara yol açacağı hakkında da güzel bir yazı bekleriz artık.
Kesin olmayan iç-dış borç durumu, Dolar'ın rezerv para statüsü, resmi enflasyon verilerinin gerçekliği gibi, Saygılar...
Teşekkür ederim.
SilZaman zaman yazılarımda olmasa da sosyal medya paylaşımlarımda bu konulara değiniyorum. Sevgiler
Mahfi hocam; Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan ve Ermenistan’da son on yılda (2022 yılı hariç, pandemi dönemi olağanüstü koşulları nedeniyle) enflasyon yaşanmazken, ülkemiz neden yıllardır bu enflasyon sorununu yaşamaktadır?
YanıtlaSil1. Ekonomi politikamız yanlış. Yanlışın bir bölümünü yazımda açıkladım. 2. Sosyal ve siyasal yaklaşımlarımız yanlış. O nedenle sürekli risk yaratıyoruz.
SilBu kadar yanlıştan doğru çıkmıyor doğal olarak.
Hocam sosyal medyada size eleştiriler gördüm, lütfen buradan açıklar mısınız? Para arzını merkez bankası mı artırıyor yoksa bankalarca verilen krediler mi ? Ben bankaların krediler yoluyla artırdığını düşünen taraftayım.
YanıtlaSilHer ikisi de. (1) Merkez Bankası dolaşımdaki para miktarını artırıyor. (2) Bankalar kaydi parayı artırıyor.
SilBankalar biliyorsunuz mevduatı alıp bundan zorunlu karşılığı düşüp (onu MB'ye yatırıyor) kalanı kredi olarak kullandırıyor. Krediyi alan o parayı kullanana kadar yeniden bankaya mevduat yaptığında aynı işlem tekrarlanıyor ve para arzı artıyor.
Merkez Bankası: (1) Dolaşımdaki parayı az artırabilir ve o yolla para arzını kontrol edebilir. (2) Bankaların mevduata uygulayacağı zorunlu karşılık oranını artırır ve bankaların kaydi para yaratarak para arzını artırmalarını sınırlandırabilir. (3) Son üç dört yıldır uygulanan makroihtiyati önlemleri kullanarak bankaların kredi açma mekanizmasını kontrol edebilir.
Özetle söylemek gerekirse para arzını kontrol edecek kurum merkez bankasıdır ve bunu yapmak için elinde yeterince araç vardır. Asıl sorun Merkez bankasının bu araçları tam olarak, bağımsız biçimde kullanıp kullanamadığıdır.
Kaynaklar kısmındaki enflasyon hedeflemelerine bir baktım da 2012 yılından sonra bir 5 hedefi var ve bu hedef hiç yakalanmamış sadece yaklaşılmış. 2016 yılında merkez bankasının bağımsızlığına KHK lar ile baskılar başlayınca tam da ön görüldüğü gibi ne enflasyon ne de para politikası tutturulmuş. Seçim ekonomisi yani. Peki para arzının gerçekçi olmayan hedefler yerine daha gerçekçi bir hedef ile belirlense yani bağımsızlık olsa, hem büyüme hem de enflasyon kontrol edilebilir ve hükümetlerin büyüme kaygısı ortadan kalkmaz mı? Dürüstlük geleceğin genç hükümetlerine bırakılacak en iyi miras sanırım. Yada hükümetin bildiği fakat bizim bildiğimiz bir şapkada tavşan mı var?
YanıtlaSilYüzde 5 hedefi belirlemenin tek nedeni memur ve emeklilere maaş zammını düşük tutmaktır. Yoksa onlar da böyle bir hedefe ulaşılmasının bu politikalarla imkansız olduğunu biliyorlar.
SilIn economics, things take longer to happen than you think they will, and then they happen faster than you thought they could. Rudi Dornbusch (1942~2002)
YanıtlaSilIt could also be the other way around.
SilWill you allow us to write comments and questions in English, Mr. Egilmez?
SilAs you experienced that there are not many people who are commenting in English on your blog. So it must not bother you that much we assume.
Please do not resist.
Go ahead.
SilWe really appreciate, Mr. Egilmez.
SilYou're like a father.
Your heart is very soft ❤️❤️❤️
🙏
SilMahfi Hocam, net paylaşımlarınızdan faydalı bilgiler elde ediyorum, ekonomik okur/yazarlığımı arttırıyorum. Teşekkür ederim.
YanıtlaSil🙏
SilBen de aynı şekilde. Ben de çok çok teşekkür ederim.
SilHocam para arzı kısaca piyasada dolaşan toplam para mı demektir? Faizin artırılması ya da azaltılması para arzını etkiler mi? Aralarında doğru orantı ya da ters orantı var mıdır?
YanıtlaSilM2 para arzı = Piyasada dolaşan toplam nakit paralar + Vadeli ve vadesiz mevduatlar.
SilFaizin artırılması veya azaltılması para arazına giren unsurların yer değiştirmesini etkiler. Örneğin faizi artırırsak piyasada dolaşan para vadeli mevduata geçer, toplam para arzı değişmez.
Belki çok basit bir konudur ama kıymetli hocam beni mazur görün. Bir sorum var. Vadeli ve vadesiz mevduattaki paralar zaten piyasada dolaşan nakit paranın içinde (yani piyasaya sürülmüş paranın içinde) değil mi? Bunları yeniden toplama dahil etmek doğru mu? Daha doğrusu mantığı şu mu? Vadeli ve vadesiz mevduattaki paralar:Önce merkez bankası tarafından cillop para olarak piyasaya sürüldü. 2. Bunlar sonra birileri tarafından bankaya vadeli ya da vadesiz mevduat olarak yatırıldı. 3. Banka vadeli ya da vadesiz hesapta duran paraları piyasaya kredi olarak verdi. Yani paralar piyasaya iki kere mi çıktığı için mi "M2 para arzı = Piyasada dolaşan toplam nakit paralar + Vadeli ve vadesiz mevduatlar." diye kabul ediliyor? Selam ve saygılarımı sunarım.
SilHocam bugün açıklanan İBB iddianamesi sonrasında borsada sert düşüş gerçekleşti. Peki, borsadaki bu sert düşüşler nasıl oluyor? İnsanlar paralarını mı çekiyorlar? Paralarını çektikten sonra da altın mı alıyorlar? Fakat daha önce altın da yükselmiş sonra düşmüştü. Şimdi altın düştüğünde ülke kazanmış, borsa düştüğünde ise ülke kaybetmiş mi oluyor? Benim asıl merak ettiğim ise borsadaki sert düşüşlerin ülkeye nasıl bir zararı olduğudur? Yanıtlarsanız sevinirim, sevgiler.
YanıtlaSilBorsadaki düşüşün yarattığı zarar şirketlerin değerinin düşmesidir. Ülkenin servetinde azalma ortaya çıkar. Ama bu yer değiştirmedir. yani şirketlerin değeri azalır altın ve döviz varlığı artar.
Sil11 Kasım 2021'de 1 dolar 9.78 tl idi. Bugün ise 42.23 tl. Bu durumda 4 yıl içerisinde Türkiye'deki şirketlerin değeri dolar bazında 4.31 kat azalmış mı oluyor hocam? Aynı hesabı altın için yaptığımızda da 5434/586 olmak üzere 4 yıl içerisinde Türkiye'deki şirketlerin değeri altın bazında 9.27 kat azalmış mı oluyor? İkisinin ortalamasını aldığımızda ise Türkiye'deki şirketlerin 4 yıl içerisinde 6.79 kat değer kaybettiğini söyleyebilir miyiz? Bu durumda yatırım yapmak, normal şartlarda yapılan bir yatırımdan yaklaşık 7 kat riske eşdeğer mi olmuş oluyor?
Sil11 Kasım 2021'de 1 dolar 9.78 tl idi. Bugün ise 42.23 tl. Bu durumda 4 yıl içerisinde Türkiye'deki şirketlerin değeri dolar bazında 4.31 kat azalmış mı oluyor hocam? Ben soruyu soran kıymetli arkadaşım.. Eğer şirketin değeri TL olarak aynı kalmış ise söylediğiniz gibi şirketin değeri dolar bazında 4.31 kat düşmüş olur. Yok eğer şirketin değeri TL bazlı 4.31 kat artmış ise, şirketin değeri yerinde saymış olur. Diye düşünüyorum.
SilHocam merhaba , Para arzini kontrol etmek günümüz koşullarında pek mümkün olmuyor ,merkez bankalari parasal tabani tam anlamiyla kontrol edemiyor ,bunun sebebi ticari bankalarin politikayi tam yansitamamasi ve bankacilik sisteminde yaratılan kaydi para olabilirmi. Ek olarak şu gözleminizi merak ediyorum, son 2 yılda enflasyonla mücadeleden dolayı birçok ülke para politikalarini sıkılaştırdı ve faiz arttırımlarına gitti , gelişmiş ülkelerin özellikle M1 para arzı grafiklerine bakınca bu faiz arttirimlari ve daralma ile para arzinda bir düşüş görüyoruz ama nispeten türkiyede m1 para arzındaki grafikte bir daralma göremiyoruz enflasyonla mücadelede başarıya giden yolu bu grafiklerden okuyabilirmiyiz veya Türkiyeyi burda farklılaştıran olgu başarısızlığın göstergesimidir.
YanıtlaSilDünyanın ilk uçan araba fabrikası Çin'de seri üretime başladı. Biz ise birbirimizi yemekle meşgulüz. Aşması gerekenleri bir türlü aşamayan ve sürekli kaoslarla beslenen bir ülkeyiz. Böylesi güvensiz bir ortamda yatırımlar artabilir mi, ülke gelişebilir mi? Daha enflasyonu çözemedik, demokrasiyi sindiremedik, anayasa kararlarına uymayı öğrenemedik. Milleti açlık ve yoksulluk sınırının altına terk ettik. Hiç ders almıyoruz. Hep aynı hataları tekrarlıyoruz. Birileri sürekli birilerinin kuyusunu kazmaya çalışıyor ve tüm enerjilerini de buna harcıyor. Bir kısım zümre bu güç oyunundan ve tepede olmaktan nemalanırken, bedeli ödeyen ve bedel ödetilen her zamanki gibi halk oluyor. Bir kere de biz kuralım dünyanın ilk uçan araba fabrikasını ve seri üretime başlayalım, olmaz mı? Onlar da bizi 20-30 sene geriden takip etsinler, olmaz mı? Aşması gerekenleri çoktan aşmış ve böylesi bir vizyonu ortaya koyabilecek, tüm derdi koltuğuna kök salmak olmayan, ülkeyi ileriye götürebilmek olan güçlü beyinler görmek istiyorum artık. Fakat maalesef biz kısır tartışmaları bitiremiyoruz, belli aralıklarla sürekli aynı problemlerle yüzleşmek zorunda bırakılıyoruz ve sürekli öğrenilmiş çaresizliği yaşamak zorunda kalıyoruz. Aşmamız gereken en temel şeyleri bile bir türlü aşamıyoruz.
YanıtlaSilHocam örtülü Suriye savaşının 15 yıllık maliyeti enflasyon olarak dönmüyor mu
YanıtlaSilozaman bunlar seçime nasıl girecek bu kadar kötü bir politikayla çözemiyorum. Herseyi berbat edip bırakacaklar mı yoksa
YanıtlaSilHocam enflasyonu düşürmeyi kurlari tutmaya veya çıpalamaya indirgemis durumda hükümet. Yani programin reel ayağı hiç yok kamu tarafi zayıf ve maliye politikasiyla para politikasi eşgüdümlülüğü de yok. Ayrıca enflasyonist etki oluşturan talebin daha çok nüfusun sadece % 15 20 lik kesimden geldiğini anlamak istemiyorlar. Program tabi sözde program büyük ölçüde parasal yaklasimlara dayanıyor. Benim aklima 1999 yilinda imf ike yapilan stand by anlaşması geldi hemen. Çünkü o programda enflasyonla mücadele de yine bugünkü gibi kurlarin sabitlenmesi ya da sürünen cipalama yani tl nin reel olarak değerlendirmesi üzerine kuruluydu. Reel ekonomiye dokunmayan bir programdi. Bugün ile o fonem arasında elbette bazı farklar var. O dönem maliye politikasi daha sıkıydı para politikasiyla uyumlu idi. Bugün ise bu uyum yok. O dönem bankacilik sisteminin sorunlarına neşter vurulmamisti 2001 de vuruldu. Bugün bankacılık sistemi en azindan kritik rasyolar bazinda daha kaliteli görünüyor. Ancak o donem tarim hayvancilik ve imalat sanayimiz daha güçlü idi. Bugun ise ciddi derecede zayıflamış durumda.o dönem borç stokumuz bugünden cok daha düşüktü bugün yüksek. Kisi başı gelirimiz bugun görünüşte daha yüksek ancak kisi başı borcumuzun kat be kat artırılmasıyla sağlanmış bu durum. Kısacası 1999 imf programi 2001 krizine götürdü. Sayin mehmet şimşek in uyguladığı programin o dönemki imf programindan pek de bir farkı yok gibi hocam. Yani yeni bir krize götürebilir bizi. Bu sefer reel ekonomi kaynaklı daha sert ve derin bir krize hatta belki de bir buhrana götürebilir. Çünkü 2001 den özellikle reel olarak ve bireysel olarak yani halk ekonomisi bazinda cok daha kirilgan haldeyiz hocam. Ne dersiniz bu konuda hocam?.
YanıtlaSilÇok doğru tespitler.
SilHocam çok kıymetlisiniz, Allah ömrünüze bereket versin.
YanıtlaSilYazılarınızı düzenli takip ediyorum ve yazılarınızdan hem bireysel hem de mesleki alanda istifade ediyorum.
Emeğiniz, sabrınız ve ilmi paylaşımınız için çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla,
Pınar.
Gerçekleşen büyüme sütunu da eklenebilirdi hocam.
YanıtlaSil