Tutmayan Enflasyon Hedefleri

Merkez Bankası (TCMB), uzunca bir süredir enflasyon hedeflemesi yöntemine uygun para politikası izleyerek enflasyonu o hedefe indirmeye çalışıyor. Hükümetle birlikte TCMB’nin belirlediği enflasyon hedefi yıllardır hep aynı: Yüzde 5. Ne var ki üç yıl dışında (2009, 2010 ve 2012) hedefe yaklaşamamış bulunuyor. Bir de Orta Vadeli Programlarla belirlenen yıllık enflasyon tahminleri söz konusu. O tahminler, enflasyon hedeflerine göre daha gerçekçi ama onlar da gerçekleşen enflasyon çok uzak tahminler. Aşağıdaki tablo enflasyon hedeflerini, OVP enflasyon tahminlerini, gerçekleşen enflasyonu, gerçekleşen enflasyondan yüzde sapmaları ve TCMB politika faizlerini yıllar itibarıyla gösteriyor (tabloda yer alan verilere ilişkin kaynaklar yazının altında gösterilmiştir.)

Tablo, enflasyon hedefinden, OVP’lerdeki tahminlerden sapmaların yüksekliğini ve TCMB politika faizinin hedefe veya OVP tahminlerini yakalamak konusunda ne kadar yetersiz kaldığını net bir biçimde ortaya koymakla birlikte, durumu daha iyi gösterebilmek için bu verileri bir grafiğe taşıyalım:

Grafik hedef ve tahminlere göre sapmaları çok daha açık biçimde sergiliyor. Eliptik çerçeve (gri oklarla gösterilen) sapmaların anormalleştiği dönemi (2021 Eylül – 2023 Haziran) ortaya koyuyor. Bu dönem yükselen enflasyonu düşürebilmek için TCMB’nin faizleri düşürmeye başladığı dönemdir. Bu büyük yanlışı, olmayacağını bilsem de, her seferinde kulağımıza küpe olsun diye vurguluyorum.

Bu aşamada sormamız gereken soru şudur: Hedef ve tahminler mi yanlış yoksa TCMB’nin uyguladığı para politikası mı yanlış? Yoksa her ikisi de mi yanlış? Eğer hedef ve tahminler doğruysa o zaman TCMB bu hedef ve tahminlere uygun para politikası izlemiyor demektir. Eğer hedef ve tahminler yanlışsa yanlışta yıllardır niçin ısrar ediliyor? Maliye politikası, para politikasına yeterince destek olmuyor mu?

2023 yılında bütçe açığının GSYH’nin yüzde 5,1’ine, 2024 yılında da yüzde 4,7’sine ulaştığını bütçe açığının boyutuna baktığımızda maliye politikasının para politikasına söz konusu yıllarda destek olmadığını söyleyebiliriz. Bütçedeki bu sapmalarda yaşanan depremin önemli etkisi var. Bunun 2023 hedefi ve tahminlerini olumsuz etkilemesi kabul edilebilir ama aynı şey 2024 için söylenemez. 2024’de bütçe açığının büyüyeceği öngörüldüğüne göre enflasyon hedefi ve tahmini çok daha gerçekçi yapılabilirdi. Buna karşılık 2025 yılında bütçe açığının GSYH’nin yüzde 3’ünün altında kalacağı tahmin edildiğine göre bu yıl maliye politikasının para politikasına destek olmadığını söylemek mümkün değildir.

TCMB’nin, kurdaki artışın enflasyona ve petrol fiyatının tahminlere göre düşük kalmasına karşın hedefleri ve tahminleri tutturamamasının ardında yatanları şöyle sıralayabiliriz: (1) İnsanlar açıklanan enflasyon oranlarına inanmıyorlar ve dolayısıyla belirlenen faiz oranlarının kendilerine reel kazanç getireceğini düşünmüyorlar. (2) Açıklanan enflasyon oranlarına olan inançsızlık geleceğe ilişkin enflasyon beklentilerinin kırılmasını engelliyor. (3) TCMB, para arzını yeterince sıkı kontrol edemiyor. (4) Kamu kesimindeki israf insanların enflasyonun düşeceğine inanmamasına yol açıyor bu da onların talep davranışını etkiliyor.  

20 yıllık uygulamadan çıkan ders şudur: Önce hedefi gerçekçi belirlemek sonra da o hedefe ulaşmak için doğru politikaları uygulamak gerekir.


Tablodaki verilere ilişkin kaynaklar:

Enflasyon hedefleri:

https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi/Fiyat+Istikrari+ve+Enflasyon/Enflasyonun+Hedefleri

OVP’lerdeki enflasyon tahminleri:

https://www.sbb.gov.tr/orta-vadeli-programlar-ve-orta-vadeli-mali-planlar/

Gerçekleşen enflasyon:

https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Ekim-2025-54185

TCMB faizi:

https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi/Merkez+Bankasi+Faiz+Oranlari/1+Hafta+Repo

 

Yorumlar

  1. "Bütçedeki bu sapmalarda yaşanan depremin önemli etkisi var."
    Hocam bunu neden araya sıkıştırıyorsunuz? Zaten yüzyılın depremi denilerek bu ekonomik sapmalara gerekçe oluşturulmaya çalışılırken hem de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben her zaman gerçekleri yazarım, beğenelim ya da beğenmeyelim gerçekler gerçektir. Eğer depremim bu ülkeye maliyeti 100 milyar dolar olmuşsa ve bu da bütçeyi etkilemişse bunu görmezden gelmem.

      Sil
    2. Kesinlikle sayın Hocam. Bütçeye etkileri devam edecek dünya bankasından kullanılan krediler ile. İnsanların kaçırdığı birey daha var oda şu; dünya bankasından kullanılan krediler genel bütçeye dahil ediliyor ve bu kredilerin geri ödemesi henüz başlamadı

      Sil
    3. Mali Reformlar yapılmadıkça ,Saray Harcamaları Azaltılmadıkça .Yabancı Ülkelere Yapılan Yardımların Halkın Onayı ile olmadıkça ,Müteahhit Ödemeleri Kontrol Altına alınmadıkça aynı tas aynı hamam devam eder.

      Sil
    4. Hocam daha önce toplanan deprem vergileri Mehmet Şimşek'in ifadesiyle duble yollar, havalimanları ve sağlık harcamalarında kullanılmıştı. Eğer bu bütçe önceden deprem için kullanılsaydı hem bu kadar can kaybımız olmayabilir hem de ekonomi etkilenmeyebilirdi. Büyük depremlerden sonra Japonya nasıl etkileniyorsa, biz de bu kadar etkilenebiliridik.

      Deprem maalesef bizim insanlığımız için de kötü bir sınavdı. Kızılay'ın çadır satmasından tutun da (daha sonra 13 ayrı yerden maaş alanların ortaya çıkmasına) Diyanetin bütçesinin AFAD'ın bütçesini kat be kat katlamasına kadar... Biz maalesef önceden önlem alabilen bir ülke değiliz. Bu anlayışımız da her şey olup bittikten sonra bize daha pahalıya mal olmaktadır.

      Sil
  2. Gerçekçi olmayan enflasyon hedefleri, tutarsız para politikası ve yetersiz maliye desteği nedeniyle Türkiye’de son 20 yılda enflasyon hedeflemesi sistematik biçimde başarısız olmuş. Sabit ücretli çalışanlar da sistematik olarak fakirleşmiş. Her toplum kendi tercihlerinin sonuçlarını yaşamaz mı hocam?

    YanıtlaSil
  3. Yukarıdaki 4 medenin gündemde kalması hane halkının enflasyon beklentisinin yüksek kalmasını sağlıyor.

    YanıtlaSil
  4. Hocam kaleminize sağlık izninizle bir soru sormak isterim.
    Asgari ücret zammı ile beraber seneye asgari ücretin dolar karşılığı 625 USD olacak gibi. Kurun gerçekten olması gereken adil değerinin buralarda olmadıgını düşünürsek olası bir kur serbest kalışı ile enflasyon yine tetiklenecek sizce de Türkiye büyük bir sarmalın içinde değil mi?

    YanıtlaSil
  5. hocam yazınız için çok teşekkür ederim. sizce iktisat alanında yerleşik iktisat yaklaşımı mı geçerlidir yoksa kurumsalcı yaklaşım mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim durumumuza bakarak yanıtlayacaksak ne olursa olsun sonuç değişmez. Anayasasına uymamakla övünen bir toplumda kurallar ekonomi için de geçerli olmaz.

      Sil
  6. Hocam para arzı artmaya devam edermi?

    YanıtlaSil
  7. Hocam gerçekleşen enflasyonun yanına, gerçek enflasyon > x2 verisinide eklemeliyiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. -de ayrı.

      Sil
    2. Mahfi Eğilmez17 Kasım 2025 19:22 Haklısınız hocam, ama bir yerden uyarmaya başlamamız gerekiyor.Yoksa imla falan kalmayacak dilimizde.

      Sil
  8. Yeni maliye bakanlığı yönetiminin değişmesinden sonra uygulanan politikalar ve TCMB'nin enstrümanları etkin kullanmaya başlaması bizi grafikteki kırılmaya getirdi sanırım. Bu yüksek enflasyon fakat beklentileri kırmaya yetmedi ve yetmeyecek gibi gözüküyor. Bu tıpkı 2016 yılından sonra yaşanan yaklaşık %20 enflasyon oranına takılmaya benzer bir şey mi? Ayrıca "Para Arzı ile Enflasyon İlişkisi" yazınızdaki tablolarda para arzının yeterince sıkılaşmadığını (%10 zorunlu karşılığın arttırılması) konusunda bir analizinizi de paylaşmıştınız. Bu arzın kısılması bizi beklentilerin iyileşmesine yetmez gibi gözüküyor sizce de öyle mi? Yani %20 zorunlu karşılık olsa bile hane halkına hissettirmedikçe bir anlamı yok? Hadi bütün kaynaklar etkin kullanıldı(para arzı kısıldı, maliye politikası destekledi) diyelim, güçlü reformlar yapmak için illa ki bu önlemleri mi almak gerek yoksa almadan da yapılamaz mı? Yani hepsi bir anda yürütülemez mi? Yoksa borçlarını ödemek için yönetim bunu bir süre sürdürmek mi zorunda? (Carry trade zorunluluğu, uzun süreli yüksek faiz garantileri, yap işlet devret gibi büyük sermaye gerektiren işlerin borçlarının ödenmesi vs.)?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2001 krizi sonrasında durum daha karışıktı. Tek fark yapısal reformlar ve onların devam edeceğine ilişkin AB müzakere takvimiydi. Halk bunları benimsedi ve beklentileri düzeldi. Sonuçta Türkiye birkaç yıl içinde enflasyon sorununu çözdü. Bugün oradan uzaklaşmış olmanın cezasını çekiyoruz.

      Sil
  9. Asgari ücret de hedeflenen enflasyona göre değil; insanca yaşam hakkını güvence altına alacak, objektif ve öngörülebilir bir formülle belirlenmelidir. Ücretler güç sahiplerinin inisiyatifine bırakılmamalı, toplumun en düşük gelirli kesimi için adil bir sistem kurulmalıdır.

    Kalıcı Asgari Ücret Formülü: (Yoksulluk Sınırı / 2) + (Yoksulluk Sınırı / 2 x Yıllık Enflasyon / 2) / 100

    Yoksulluk sınırının 100 bin, yıllık enflasyonun %30 olduğu bir örnekte asgari ücret 57.500 TL olmalıdır. Çünkü dört kişilik bir ailede iki asgari ücretli çalışanın toplam gelirinin yoksulluk sınırına ulaşması gerekir. Ayrıca ücretin yıl başında enflasyon karşısında erimemesi için yıllık enflasyonun yarısı kadar artış şarttır. Bu yöntemle asgari ücret yılın ilk yarısında yoksulluk sınırının yarısının biraz üzerinde, ikinci yarısında ise biraz altında kalarak yıl boyunca dengeli bir seviyede tutulur.

    İstanbul’da ortalama kiraların 35 bin liraya, açlık sınırının da 30 bin liraya dayandığı koşullarda bu formül insani yaşamın asgari gereğidir. En düşük emekli maaşı da asgari ücret düzeyinde olmalı, diğer ücretler iş tanımına göre asgari ücretin belirli katlarıyla hesaplanmalıdır. Örneğin X işi için asgari ücretin 1,3 katı, Y işi için 1,65 katı gibi… Ancak önce en yüksek ücretin asgari ücrete oranı makul bir üst sınırla belirlenmelidir. Bugünkü 10-11 katlık farklarla gelir adaleti sağlanamaz.

    Gelişmiş ülkelerin Gini ortalaması 0,315’tir; Malta’nınki 0,308’dir ve Malta’da milletvekili maaşı asgari ücretin yalnızca 2,4 katıdır. Türkiye’de de aynı orana geçilmeli; milletvekili maaşı yeni yılda 300 bin lira ve üzeri değil, 57.500 x 2,4 = 138.000 lira olmalıdır. Kamu-özel sektör ayrımı yapılmadan, ücreti belirleyen tek kıstas iş tanımı olmalı; birden fazla maaş uygulaması da son bulmalıdır.

    Böyle bir sistem hem insanca yaşamın temel koşullarını sağlar hem de gelir eşitsizliğini ciddi biçimde azaltır. Ülke artık keyfi kararlara değil, kurallara dayanmalıdır. Zamlar dünyanın her yerinde gerçekleşen enflasyona göre yapılırken Türkiye’de hedef enflasyona göre hesaplanmış, hedef tutmayınca da fark halka yüklenmiştir. Bu büyük bir adaletsizliktir.

    Bu ortamda TÜRK-İŞ’in komisyona katılmama kararı anlamlıdır; çünkü yoksulun maaşı pazarlık konusu yapılmamalıdır. Aynı kişilerin kendi maaşlarını hiçbir tartışma olmadan belirlemesi ve oldu - bittiye getirmesi ciddi bir eşitsizliğe işaret eder. Asgari ücret artık pazarlıkla değil, şeffaf ve sabit bir formülle belirlenmelidir. Bedel ödenecekse bu bedeli önce karar vericiler ödemelidir.

    Sonuç olarak: Yeni yılda asgari ücret 57.500 TL, milletvekili maaşı ise Malta örneği gibi 138.000 TL olmalıdır. Diğer tüm ücretler bu aralıkta, iş tanımlarına göre düzenlenmelidir. Türkiye’de her 100 kişiden 86’sı geçim sıkıntısı yaşarken bu düzenin değişmesi ertelenemez bir zorunluluktur. Küçük esnaf büyük şirketlerde bu ücretlerle çalışabilmeli, büyük şirketlerin patronları da daha adil bir paylaşımı kabul etmelidir. Devlet ise kamudaki israfı sonlandırıp, halkının insanca yaşama hakkını koruma altına almalıdır.

    Bu sorun ancak siyasi irade, iş dünyası ve toplumun ortak çabasıyla çözülebilir. TÜRK-İŞ’in yer almayacağı komisyon, en düşük artış hesaplarına değil, insanca bir yaşam standardını güvence altına almaya ve gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmaya odaklanmalıdır. Çünkü ülkesini seven ve halkını düşünen bunu yapar; bunu yapmalıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum. 4 kişilik bir ailede anne ve babanın ikisinin de çalışıp, ailenin hala yoksulluk sınırının altında kalması kabul edilemez. Ülkede maalesef altta kalanın canı çıksın anlayışı var. Vatandaşın dertleri görmezden geliniyor. Buna karşın muazzam bir gelir eşitsizliği var. Bugün Türkiye'de (Cumhurbaşkanlığı maaşı / asgari ücret oranı) 11.41 kat, (milletvekili maaşı / asgari ücret) oranı ise 10.39 kattır. Ülke açlık sınırının altına terkedilmişken, böylesi bir vurdumduymazlık asla kabul edilemez. Maalesef bir Malta kadar bile olamadık.

      Enflasyonu tepelere çıkartanlar hiç bir bedel ödemiyorlar buna karşın kendi başarısızlıklarının bütün faturasını sürekli halka kesiyorlar. Böylesi acımasız bir tutum gerçekten kabul edilemez. Vicdanı olanın vicdanı sızlar ama nerde. Geçen sene hedef enflasyon bahanesiyle bu bedel vatandaşa ödetildi. Fakat hedef enflasyon tutmadı. Peki şimdi zam yapılmadan önce tutmayan bu enflasyon hedefinin geri ödemesi yapılacak, ondan sonra mı zam yapılacak? Hayır. Dolayısıyla insanların alım gücü düşürülmüş ve insanlar daha fazla yoksullaştırılmış olacaklar. Daha ilk aydan açlık sınırının bile altına terk edilmiş olacaklar. Yazık değil mi bu millete? Hiç bir bedel ödemeden, tüm bedeli fakir fukaraya ödetiyorlar.

      İktidarın kamudaki israfı acilen sonlandırılması gerekiyor. Fakir fukaranın haklarının güvence altına alınabilmesi için insanca yaşayabilmenin asgari şartlarının yukarıdaki örnek gibi sabit bir formülle koruma altına alınması gerekiyor. Gelir eşitsizliğinin sonlanması için de siyasi irade ve iş dünyasının daha adil bir gelir paylaşımını kabul etmeleri gerekiyor.

      Sil
    2. Yunanistan'da brüt asgari ücret yılın 4. çeyreği itibariyle 1027 Avro. Yani yaklaşık 50 bin 500 liraya denk geliyor. Buna rağmen Yunanistan Türkiye'den daha ucuz. Tur şirketleri artık sadece alışveriş için Yunanistan'a günlük turlar düzenliyorlar. Bizde ise brüt asgari ücret 26 bin 5 lira ve Yunanistan'dan daha pahalı bir ülkeyiz. Normal şartlar altında bu maaşlara göre en az iki kat daha ucuz olmamız gerekirdi fakat daha pahalıyız. Halkın refah seviyesi maalesef her geçen yıl daha fazla azalıyor / azaltılıyor. Birileri servetine servet katarken, koskoca ülke uçuruma sürükleniyor.

      Sil
    3. Celladina aşık ise bir millet ister ezan ister çan dinlet. Sorgulamiyor bile sürü gibi illet müstehaktır ona her türlü zillet.

      Sil
    4. Asgari ücret 2000 li yılların başında 100 dolardı şimdi yeni yılda 600 ila 700 dolar arasında olacaktır. Eskiye göre muazzam bir artış ancak gelişmiş ülkelerdeki 1500 dolarlık asgari ücrete ulaşmak için daha gidecek çok yolumuz var.

      Sil
    5. Geçmişten günümüze asgari ücreti değerlendirmenin en iyi yolu (asgari ücret / yoksulluk sınırına) bakmaktır. Çünkü gerçek parametre hayat şartlarıdır.

      Sil
    6. asgari ücrette sadece tutara bakmak hatalı bir davranış adsız 00:30. 100 dolar ile alım gücü nasıldı şu anda 540-550 dolar (600-700 dolar değil) ile nasıl olduğuna bakmak lazım. halkın sistematik bir şekilde fakirleştirilmesi konusu bu hükümetin politikası. yoksul ve muhtaç halk yaratarak kendilerine bağımlılaştırılmış bir düzen isteniyor. bunun küçük bir örneği bazı faturalarda faturanın .... kısmı devlet tarafından karşılandı konusu. Bunu yemeye devam edenler oldukça, ana amacımızım Türkiyemizin refahı değil de, kıytırık birkaç siyasi partinin başta olması oldukça bir adım ileriye gidemeyiz ve gerileriz. Yaşıyoruz da bunu

      Sil
    7. TEPAV’ın analizine göre 2016 sonrası dönem, asgari ücretin yoksulluk sınırına karşı en düşük oranlarda kaldığı dönemdir. 2016 - 2024 arası asgari ücretin yoksulluk sınırına oranı yaklaşık %30'larda iken, bu yıl %23.9'a düşerek en kötü yıl olmuştur. Gerçekten de öyledir. Çünkü 4 kişilik bir ailede tüm bireyler asgari ücretle çalışsa da aldıkları toplam maaş yoksulluk sınırının altında kalmakta ve aile hala yoksul olmaktadır.

      Sil
  10. Hocam çok iyi bir çalışma olmuş. Sizce 500000 konut projesinin enflasyona nasıl bir etkisi olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Artırıcı etkisi olur.

      Sil
    2. Nasıl yani? Konut arzı artınca enflasyon düşmez mi?

      Sil
    3. Geçen hafta bir müteahhitle konuşurken konu 500000 konut projesinden açıldı dedi ki haber açıklanır açıklanmaz demire zam yaptılar dedi. Burası Türkiye her zaman 2+2=4 etmiyor.

      Sil
  11. Bizde enflasyon %10 olsa buna çok şükür diyebiliriz. Gözlerde ki ışıltı ile enflasyon çözümlenmesi yapıyorduk.

    YanıtlaSil
  12. Hocam kamunun itibarı artmaya devam ediyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harcamalar arttıkça itibar düşüyor çünkü itibar tasarrufla olur.

      Sil
    2. İtibardan tasarruf olmaz diyecektiniz, yazım yanlışı oldu sanırım.

      Sil
  13. Muhterem Mahfi bey, aydinlatici yaziniz icin cok tesekkur ederim. Dar bir para politikasi uygulanmasina ragmen ulkede her ay emlak ve araba satislari rekor kirarak devam ediyor ve ayrica tuketici mali ithalati da ayni egilimi gosteriyor. Bu verilere bakarak insanin aklina "demekki piyasada hala malin pesinde kosan bir para var" dusuncesi geliyor. Ben emekli ve orta maasli geliri olan kesim enflasyonu korukledigi ihtimali zayif diye dusunuyorum. Bugunku enflasyon acaba toplumun ust gelirli 20~30% kesiminin harcamalari ile desteklenen bir olgumu? Eger oyle ise bu kesimin harcamalari nasil kontrol altina alinabilir? Bu konudaki dusuncelerinizi merak ediyorum, tekrar tesekkurler, saygilarimla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında gelir arttıkça tasarruf daha hızlı artar. Ne var ki Keynes tarafından getirilen bu yaklaşım daha çok gelişmiş ülkeler ve toplumlar için geçerli diye düşünüyorum. Bizim gibi henüz gelişme yolundaki ülkelerde gösteriş tüketimi çok yaygındır ve o nedenle zenginlerde de gelir arttıkça harcama da artıyor.

      Sil
  14. En can alıcı sebep kamu kesimindeki israfın her geçen gün toplumun gözüne sokarcasına artarak devam etmesi. Ve gelir dağılımının her geçen gün biraz daha bozulması.. Yazınız için sağolunuz; anlayana sivrisinek saz....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru, kamu kesimindeki o toplumu rahatsız edici israf, geleceğe ilişkin beklentileri olumsuz etkileyen nedenlerden birisi olarak çıkıyor karşımıza.

      Sil
  15. Basit ekonomik kurallar var. Devlet obez olmayacak. Lüks şatafat içinde olmayacak liyakat olacak. Güven olacak hukuk olacak. Bunların olmadığı yerde hiç bir ekonomik başarı olmaz. Ha olur TÜİK ile olur. Onu da kimse yemiyor zaten

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben haklı olmak istemiyorum.Hakça bir düzen istiyorum.

      Sil
  16. Dava sayısı ile de enflasyon artıyor. Her yer davalık oldu. Bazı Avukatlar Çicero'nun cemiyet teorisindeki gibi davranıyor. Ayrıca dönem dönem ortaya çıkan Ardahanlı Thodex tokatçısı Faruk Fatih Özer, Giresunlu Tosuncuk Mehmet Aydın, Trabzonlu banker kastelli (Cevher Özden) gibi tipler de milyar dolarları Yunanistan'a, Sırbistan'a, Ermenistan'a, yurtdışına götürüyor ve bu da döviz arz talep dengesini bozuyor.Belki yurtdışı borçlanmayı arttırıyor ve dolaylı enflasyonu arttırıyor. Gerek tosuncuk Mehmet Aydın ve gerekse thodexçi Faruk Fatih Özer gerek eğitimleri ve gerekse iş hayatları incelendiğinde bankada veya finansal bir resmi veya özel kuruluşta çalışan bilişim , veritabanı, yazılım, animasyon grafik tasarımı , outsource konusunda bilgili akrabaları olmadan bu işleri yapabilecek tipler değil ne eğitimleri ne de iş tecrübeleri buna müsait değıl.

    YanıtlaSil
  17. Hocam, yazınız için teşekkür ederim.

    Sadece 2026 bütçesine baktığımızda bile "hedefi veya OVP tahminini tutturma hedefi" olmadığını görüyoruz: Tahmin %16 enflasyon, bütçe artışı %28'in üstünde!

    Kamunun GSYİH'yı daha rasyonel kullandığı ve özel kesimin saçıp savurmasına kalan payın azalmasıyla enflasyonun da düşeceği gibi fantastik bir görüşe katılırsak enflasyonun da OVP tahminine yakın seviyelere düşeceğine de inanabiliriz.

    Elbette diğer etkenleri ihmal etmiyorum, ama son 15 yıla bakarsak enflasyonun genellikle hedefe değil, bütçedeki büyümeye yakın gerçekleştiğini görüyoruz. Bütçe artışının hedef enflasyona göre belirlendiğini ise pek göremiyoruz.

    Yani, hedef aslında kısıtlı geliri olan ölümlülerin hedefi. Enflasyonu artırmamak için bizim 100TL gelirimiz OVP tahminine göre 2026'da %16 artışla 116 TL oluyorsa, devlet gibi davranıp enflasyon %25 olduğunda aradaki 9TL açığı borçlanmayla kapatmak yoluna gitmek yerine tasarruf yapmamız lazım! Bizse bunun tersini yapıp bir de şikayet ediyoruz!

    Şaka bir yana, artan turist sayısının (yurtdışında çalışıp ziyarete gelen vatandaşlarımız ve mavi kart sahipleri de dahil) ve konut alan yabancıların tüketime/talebe büyük etkisi olduğu için gıda enflasyonuna etkisinin de yeterince ölçüldüğünü düşünmüyorum.

    YanıtlaSil
  18. Sayin Hocam kaleminize sağlık.Bu politikanın sürdürülebilir olması mümkün mü?Secim süreci yaklaşırken ;Bu bizi tekrar kur şoku ,yüksek faiz ve enflasyon sarmalına tasir mi?

    YanıtlaSil
  19. Ben artık Türkiye'den hiç bir şey beklemiyorum. Ne ekonomik ne de eğitim alanında. Tez konusu "17.yüzyılda Osmanlı Taşra Maliyesi'nde değişim :Rum Eyaletinde Hazine Defterdarlığından Voyvodalığa geçiş" diye tez yazan ve Rumeli eyaletine "Rum Eyaleti" yazan profesorü Yök başkanı yaptılar o da üniversite eğitimini 4 yıla düşürüyor. Millyetçi ortak bakmamış mı bu Yök başkanının doktora tezi nedir başlığı nedir diye? Rumeli eyaletinin adı Osmanlı'da hiç bir zaman rum eyaleti olmadı. Şimdi bu yök başkanı üniversite eğitimi 3 seneye düşürecekmiş. Rumeli eyaletine Rum eyaleti diyenler mübadelede gitmemiş azınlıklar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Akademik bakışınız hayatın pratiklerine ters.

      Sil
  20. Sayın Eğilmez, Yönetimin ana hedefi "Dindar ve Kindar" bir nesil yetiştirilmesi dir. Bunu Yönetime geldiklerinde baştan belirtmişlerdi. Bu hedef yani DAVA dedikleri şey her geçen gün daha da artarak önümüzde durmaktadır. Bu hedefi yani DAVA yı açık olarak değil, gizli saklı yerine getirmek için, kamuflaj olarak bazı oyalama taktiklerini uygulamaktadırlar. Bu kamuflaj oyalama taktikleri; Enflasyonunun düşürülmesi, terörsüz Türkiye, analar ağlamasın, eğitim meselesi, Dinin nakış gibi işlenmesi, tarikatlar, cemaatler, dini vakıflar konuları devamlı kullanılmaktadır. Bütün mali kaynaklarımız bu alanlara kaydırılmaktadır.
    Esas konu "Dindar ve Kindar" bir nesil yetiştirmek olunca, Enflasyonun düşürülmesi dahil, diğer tüm konular bu hedefe, yani DAVA ya destek olarak kullanılmaktadır. Hedefe, DAVA ya güzellikle ulaşamayacaklarını gördükçe, zorlamayla, çaresiz bırakarak, mecbur bırakarak ulaşmaya çalışılmaktadır. Artık halkı inandırmak daha da zor olmaktadır.

    YanıtlaSil
  21. Hocam sistemik risk varmı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her türlü risk var gibi görünüyor.

      Sil
    2. Ama en baskını sistemik risk , değil mi hocam?

      Sil
  22. Merhaba. Benim anlamadığım hane halkının enflasyonun düşeceğine inanmadığı için enflasyonun artmasına sebep olduğu teorisi. Yani insanlar nasıl olsa enflasyon düşmeyecek, şimdi alalım yarın bu paraya alamayız diye düşündüğü için tüketim yapıyor bu da enflasyona mı sebep oluyor? Bir teori olarak ilgi çekici ama bu konuda yapılmış bilimsel araştırmalar var mı? Yada hane halkı aslında kendisini korumak için doğru olanı mı yapıyor? Öyleyse de tüketim yapmamasını istemek &beklemek en kadar insani? Ne kadar gerçekçi?

    YanıtlaSil
  23. Hocam , Veriler gerçek olmadığında " Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz ( alıntıdır ) ", ne desek gerisi boş .

    YanıtlaSil
  24. Hocam merhaba ben sürekli olmasa da ara ara yazılarınız okuyorum. En çokta biz okuyucularınıza cevap vermeniz hoşuma gidiyor. Benim merak ettiğim konu şu? Bu sarmal ne zaman bitecek? Siz ekonominin başına geçseniz ne yapardınız? 2 sene öncesine kadar fazı deniyordu faiz uçtu yine enflasyon düşmedi! O enflasyon algısı nasıl bitecek ne zaman düzelecez

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gerçek enflasyonun üzerinde faiz verildiğinde düşecek

      Sil
    2. Tek bir neden yok. Yapılması gereken bir çok neden var. Bugün Almanya Dışişleri Bakanı hükümet uçağının arızalanması sonrasında Kolombiya'ya tarifeli uçakla gidiyorsa, iki elimizi başımızın arasına alıp biz nerede yanlış yapıyoruz diye düşünmemiz lazım.

      Sil
  25. Bir de reel enflasyona göre mi kıyaslasak?

    YanıtlaSil
  26. Hocam, Yeni kitap ne zaman gelir? Sabırsızlıkla bekliyorum

    YanıtlaSil
  27. Hocam, Kitaplarınızı bilgisayarda mı yoksa el yazısıyla mı yazıyorsunuz?

    YanıtlaSil
  28. Ekonomi kitabı tavsiyesi yapar mısınız bu aralar okudugunuz

    YanıtlaSil
  29. enflasyon un türkiye gibi gelişmemiş bir ülkede yüksek seyretmesi normal çünkü bu sistemi yapanlar tarafından isteniyor tv lerde halkın seyrettiği dizilere bakarsanız neredeyse tamamında konu ayni sadece bölgeler şiveler değişiyor konak - hizmetçi-uşak-şöför-altınlar-ve para içinde yüzen paraya tapanlar var.

    YanıtlaSil
  30. Hocam ekonomide güveni yeniden tesis etme stratejisinin merkezinde ne yer alıyor?

    YanıtlaSil
  31. Siz ekonominin başına geçseniz ne yapardınız.. Somut olarak açıklar mısınız. madde madde. bence buna ihtiyaç var.

    YanıtlaSil
  32. Hocam uyaptan elektronik satış portalinden (esatis.uyap.gov.tr) açık arttırma ihalesine katılarak ev veya araba almak avantajlı olabilir mi? Böyle youtube videoları var ama daha önce hiç denemedim. İlginç olan hep derler ya gençler dijital okuryazarlığı fazla ama para yok ihalede satın alacak, yaşlılarda para var ama dijital okuryazarlık ve enerji yok. Bu sistemi yani elektronik satışı kimler kullanabilecek dijital okuryazarlığa ve paraya sahip? Bu gayrimenkülleri ve arabaları orta yaşlılar mı?Satın alabilecek? 7 emin otoparkından maserati veya bmw'yi de bu ihalelerde satıyorlar mıdır? Uyap esatış üzerinden Gayrimenkül veya araba alırsak ne gibi hukuki sorunları ve bürokratik prosedürleri aşmamız lazım kestiremiyorum. Bu sistemi kullanmayı bilen çok az insan vardır diye düşünmekteyim. Lakin Amerika'dan, Japonya'dan uyap elektronik esatış ihalelerine katılanlar var diyordu adamın teki Ankara'da otobüs durağında cep telefonuyla heyecanlı bir şekilde ucuza ev, araba alabilme olasılığından bahsediyordu şayet ABD ve Japonya saat farkı ve christmas tatili vs. . teorisi tutarsa .... Amerikalılar ve japonlar teklif veremez o da ucuza alabilirmis. 😂
    https://youtu.be/PH-OBdgao2Q
    https://youtu.be/cY8ddEP0rHk
    https://youtu.be/3xpeqiosi3g
    https://youtu.be/rk366O5SVeo
    https://youtu.be/pY6JomIasQ0



    YanıtlaSil
  33. Değerli Hocam,
    Rakamlarla gerçekleri paylaştığınız bir yazısınız daha geniş bak dedirtti, çok teşekkür ederim.
    https://tradingeconomics.com/country-list/inflation-rate
    Bu linkte gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ya da ülke grupları (AB gibi) güncel enflasyon rakamlarını görüyoruz. Bu listeye az gelişmiş olanları da ekleyen tablolar var. 90’lardan beri ücretli çalışan olarak rahatlıkla diyebilirim ki her gelen yönetim bilinçli olarak enflasyonist politika izledi. Düştüğünü belirttiğiniz istisnai birkaç yılın arka plan politik ve dış gelişmelerine bakabiliriz. Ama genel olarak, adeta kimse enflasyon düşsün diye gerçek bir politika izlemedi, izlemiyor ve belki de izlemeyecek. Populist denen Arjantin de bir sene sonra tek basamaklı götürürsek şaşırmayacağız, ama biz 20-30 bandında hayata devam edeceğiz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asgari Ücret 2026

İkinci Varlık Vergisi Faciasına Doğru

Osmanlı'dan Devraldığımız Borçlar