Organizasyon Bozukluğunun Nedenleri

Deprem, ülkedeki yönetim sisteminin ve organizasyonun ne kadar yanlış olduğunu, bunların başındaki kişilerin çoğunun liyakatten ne kadar uzak bulunduğunu acı biçimde gösterdi. Türkiye’de belki bunlar hiçbir zaman tam olarak doğru değildi ama bu kadar yanlış hale gelmesinin nedeninin 2018’de geçilen ve her konuda Cumhurbaşkanını yetkili hale getiren yeni yönetim sistemi olduğu açık biçimde ortaya çıktı. Deprem, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu tür olaylara doğrudan müdahale yetkisinin alınmasının, AKUT’a el konulmasının, her kararın en yukarılarda toplanmasının nelere mal olduğunu adeta gözlerimizin içine soktu. Şimdi herkes afet illerine gönderilen yardım malzemelerinin ortada kalmasına, telef olmasına, yağmalanmasına üzülüyor ve bunun niçin devletçe organize edilemediğini soruyor. Bu sorunun yanıtı 2018 yılındaki düzenlemede yatıyor. Bir başka örnekten giderek bunu açıklamaya çalışayım.

“TÜSİAD’ın 6 Temmuz 2018 günü TÜSİAD merkezinde düzenlediği “Yeni Hükümet Döneminde Nasıl Bir Bütçe?” başlıklı panelinde konuyu bütçe açısından ele alıp ortaya koymaya çalışmıştım. Aşağıda o konferansta yaptığım sunumdan bir bölümü paylaşıyorum[1]:

“Bu yeni şemada 9 kurul, 5 ofis, 16 bakanlık ve 7 tane bağlı kuruluş var. Bütün bu birimlerde üretilenler son merci olarak Cumhurbaşkanına gelecek. Orada da mutlaka bir teşkilat olacak ve onlar inceleyip onay için Cumhurbaşkanına getirecekler. Bu sistemde bürokrasi çalışmaz, her konu sorumluluktan kaçmak için Cumhurbaşkanına gider. Bu tür örgütlenme, bürokrasinin sorumluluk almaktan kaçacağı ve her şeyi en üst makama taşıyacağı bir sistemdir. Böyle bir düzenlemede bütçe sistemi kilitlenir, her türlü harcama, yük getiren düzenleme hep yukarıya taşınır. Bu durum, vergi koyma ve harcama yetkisini hükümdardan alıp halkın temsilcilerinden oluşan parlamentoya bırakan yüzlerce yıllık birikimin tamamen tersine çevrilmesi anlamına geliyor.” 

Konferansta anlatmaya çalıştıklarım bütçe ve bütçe uygulamasıyla ilgiliydi. Bu yeni sistemin bütçeyi nasıl içinden çıkılmaz hale getireceğini, yetki kullanımını nasıl kısıtlayacağını ortaya koymaya çalışmıştım. Bütçe ile ilgili olarak ortaya koyduğum bu görüşleri alıp küçük değişikliklerle başka alanlara taşırsanız aynı durumun her alanda geçerli olacağını göreceksiniz. Depremde, afet yerlerine gönderilen malzemelerin niçin telef olduğun, niçin yerine ulaşmadığı sorularının yanıtı da bu yeni, yanlış sistemde gizli. İnsanlar malzeme topluyor, afet yerlerine yolluyor ama bunları alacak, dağıtımı yapacak bir organizasyon yok. Çünkü bütün yetkiler en yukarılara, merkeze taşınınca yerel yerleşimde bu yetkileri kullanacak, sözünü dinletebilecek kimse kalmıyor. Herkes, yukarıdan talimat bekleyince her şey birbirine karışıyor. Oysa TSK, eskiden bu durumda bütün yerel yerleşimlerde kendiliğinden ortaya çıkar, yetkiyi de sorumluluğu da alır bu işleri organize eder, yağmayı önler, gönderilen malzemelerin ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlardı. TSK’den bu yetki alınınca karşımıza bu derbeder, perişan görünüm çıktı. Bir başka örnek deprem sonrası üst üste yaşanan çöküşlere karşın borsanın kapatılamamasıdır. Yukarıdan talimat beklenince bir deprem de borsada yaşandı. Oysa bu yetki Borsa Başkanında olsaydı bu çöküşler yaşanmadan borsa işleme kapatılırdı.

Yetki ve sorumluluk devri yapılmayan sistem işlemez. Deprem bunu bize en acı şekliyle bir kez daha gösterdi.   

Tanıma göre, devlet, milletin organize olmuş halidir. Hükümet ise devleti çalıştıran mekanizmadır. Depremde millet organize oldu ama devlet ortada yoktu. Çünkü devleti çalıştıracak olan hükümet, yetki kullanacak durumda değildi. Yönetici konumundaki kişiler karşılaştıkları sorunları en yukarıya sormaya cesaret edemeyince sistem çöktü.      

TÜSİAD’daki sunumu şuna benzer bir cümleyle bitirmişim: “Türkiye, gelecekte, son dönemlerde yaptığı yapısal reform gibi görünen düzenlemeleri eski haline geri getirdiğinde yapısal reform yapmış olacak.” 



[1] TÜSİAD’ın sözünü ettiğim konferansında yaptığım sunumun tam metni için: https://www.mahfiegilmez.com/p/makaleler.html den ikinci sıradaki makale.

 

Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. Sağ olun.

      Sil
    2. Kutluyorum. Sorunun bam telini çok doğru olarak saptamışsınız. Bugün yaşanan olumsuzlukların temelinde şu andaki tek adam anayasası ile işletilemeyen devlet düzeni vardır. Bu düzeni değiştirip, yeniden başbakanlı parlamenter sisteme dönmek olumlu bir değişim olacaktır.

      Sil
    3. Fikrinize sağlık,
      o dönemin başbakanına yapısal reformların önemini hatırlattığımızda “başkanlık sistemi en büyük reform, ben mühendisim yapısal reform neymiş” dediği dün gibi hatırımda.

      Kurumsal yönetişim ve Risk Yönetimi artık her tür organizasyonda uygulanırken devlet nasıl bu kadar basit bir mantıkla ele alınabilir anlamak ve kabul etmek mümkün değil.

      Sil
  2. Acı çekerek okuyoruz sayın hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkemde gerek bu düzenleme ile gerek yıllar öncesinde yapılan düzenlemeler ile standartlar bozuldu ve ülkemiz şu anda nasıl bir durumda söylemek istemiyorum. Standartları her konuda geri getirmek için elimizden geleni yapacağız. Dünya devrimin nasıl yapıldığını canlı canlı izleyecek. Türk halkı bunları haketmiyor.

      Sil
  3. Çok değerli görüşlerinizi yıllardır takip ediyorum. Ama anlamak istemeyenlerin eline düşmüşüz. Yıllardır söylüyorsunuz. Valla ben istanbul depremi için kendi hazırlığımı yapmalıyım onu öğrendim. Çünkü göründü ki devlet çökmüş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar üzücü. Devlet yönetilemeyince herkes kendi başının çaresine bakmaya çabalıyor.

      Sil
    2. Yusufkayatugrul@gmail.com11 Şubat 2023 15:40

      Hocam, 1999 depremzedesi olarak tespitlerini yerin de ve haklı buluyorum. Maalesef Devlet mekanizmasının işleyişini, Başkanlık sistemi, Sistemsizlige götürdü.

      Sil
  4. Duygularımıza tercüman oldunuz hocam , emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel, kısa ve net bir
    yazı olmuş. Elinize sağlık hocam

    YanıtlaSil
  6. Muhalefetin ısrarla dediği parlamenter sistemine atıf yapmışsınız, yine cumhurbaşkanımızın hatalı örgüt yapısı diyorsunuz ama referandumu unutmuşsunuz hocam ::)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sistem yanlış olunca başka taraflara bakmaya gerek yok.

      Sil
    2. Istersen o referandumu tekrar yapalim :)

      Sil
    3. 2017 Referandumunu kastediyorsanız, seçmen iradesinin "Hayır" olduğunu, ancak sayımların "Evet" olarak tescil edildiğini yine hatırlatırım.

      2017 referandumunda, istanbul'da sandık görevlisiydim. Whatsapp listemde 30 üzerinde kişi gönüllü sandık görevlisi olarak kayıt yaptırdı. Seçim günü hepsi de bir bahane ile kendi aile işlerine düştü, kiminin çocuğu hastalanmış, kiminin kayınvalidesine bilmem ne olmuş, kiminin işinde bişi olmuş gibi bir sürü yalan.

      Sandıkta tek başıma görev yaptım. Tuvalete bile zor çıktım. Akşam saat 4 gibi tekrar lavoboya gittim, en fazla 4-5 dk içinde geri döndüm. Anlaşmışlar. O 4-5 dakikada nasıl olduysa 50 nin üzerinde seçmen gelmiş oy kullanmış. İtiraz ettim. Seçim güvenliği diye sandıktan polis zoru ile beni aldılar. Nezarette kaldım. Ben gibi onlarca kişi sandıklardan alındı. Sandık başlarında muhalefetin büyük partisinin temsilcisi de vardı. Tüm o sandıklardan evet çıktı. Anadoludaki olanları saymıyorum bile.

      Önümüzdeki seçimin de açıklanacak kazananı belli. Gitmeyi düşünen kişi kendine saray yaptırmaz. Sizler hayal dünyasındasınız.

      Sil
  7. Teknolojide merkeziyetsiz sistemlerin yaygınlaştığı günümüzde bu yönetim şekli ne kadar sürdürülebilir? Başarılı olabilir mi?

    YanıtlaSil
  8. Hangi sistemi kurarsak kuralım birey olmayı, başlı başına bir değer olmayı öğretemediğimiz vatandaşlarımız yarın makam sahibi olduğunda yine insiyatif alamayacak.
    Ne ya da Kim olduğumuz kriz anlarında ortaya çıkıveriyor.

    YanıtlaSil
  9. Kaleminize sağlık hocam. Aslında herkesin konuştuğunu somut bir anlatımla ortaya koymuşsunuz.
    Umalım ki; millet verdiği yetkinin nasıl ona geri döndüğünü bu vesile ile anlar.

    YanıtlaSil
  10. Kaleminize sağlık hocam

    YanıtlaSil
  11. En basit örnek vereyim. Yöneticiler, aman yanlış bişey yaparım da makamıma başkasını getirirler diye korkusundan, yalakalık için, çalıştığım görülsün ilerde yükselmek için gibi sebeplerle en basit şeyde bile önce bir üstüne bırakıyor sonra o da bir üstüne.. süreçler uzuyor da uzuyor. "O bizden" diye birini yönetici getiriyorlar çekirdekten gelmemiş, hiç kamu ortamı görmemiş, yöneticiliği emretmek tehdit etmek sanan biri, sonra o yerde çalışanın da verimi düşüyor, işler de düzgün olmuyor.

    YanıtlaSil
  12. Önemli bir yazı yazmışsınız. Umarım ama umarım akıl, bilim, teknoloji ve en önemlisi liyakat hususu esas alınarak gerekli reformlar yapılır. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. İktidar değişimi olsa dahi bahsettiğiniz eski haline getirmenin bile sancılı ve yıllar alacağı ortada. Biz gençler bu cumhuriyetin kayıp nesli olacağız maalesef bu sebeple geçen sene ABD’ye taşındım. Yazınız için teşekkürler hocam. Depremin ekonomik etkileri konulu yazınız olacak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dönün ve burada mücadele edin.

      Sil
    2. Ben döndüm hocam, tüm zorluklara rağmen ahlaklı yaşamaya, alın terimle para kazanmaya çalışıyorum kimsenin hakkını yemeden, çalışan ekibime de aynısını öğreterek. Bir vatanımız var , şimdi birlik olma vakti , yapılacak şeyler belli , aklın yolu bir . bırakmayalım bu ülkeyi yönetme kabiliyeti olmayanlara !

      Sil
    3. Siz mucadele edin hocam, niye biz ediyoruz? Sizin nesiller bozdu onlar duzeltecek, sonra yurtdisindan biz gelecegiz, yok öyle yagma, hepimiz bir kez geliyoruz hayata, yurtdisindan selamlar!

      Sil
    4. Biz zaten mücadele ediyoruz. Öyle başkasını suçlayıp kaçıp giderek olmaz bu işler.

      Sil
    5. Adsız 00:06

      Hacı, bu ülke hala bir şekilde ayakta duruyorsa Mahfi hoca gibi her şeye rağmen işini doğru dürüst yapmaya çalışan, siyasete de ranta da bulaşmayan ahlaklı, dürüst, liyakatli yüzbinlerce insan sayesinde duruyor. Sen git o hesabı 70 küsur yıldır dinci sağ popülist siyasetçilere oy yağdıran eşine dostuna, akrabalarına sor...

      Sil
    6. Hacı kim dedi tüm akrabalarımın sağcı dinci politikalara oy attığını ? Annemin akrabaları 12 eylülde işkencede öldürülmüş , ben doktordum yediğimiz dayağın ve hakaretin haddi hesabı yok. Siyasi temsilcilerimiz hapiste, her gün teröristiz. Siz hepiniz , okumuşu okumamışı bizimle dalga mı geçiyorsunuz ? Kurtarın olum ülkenizi , bizi attınız oradan biz Napalım ???

      Sil
    7. Git kardeşim git. Senin için mücadele edenler hapisteyken sen git kendini kurtar, onları düşünme.

      Sil
    8. Senin gibiler kalsın gittikleri yerde zaten. Başımızda ellibin dert olacak, bir de sizinle uğraşmayalım...

      Sil
    9. Benim icin mücadele etmiyor onlar, sizler için ediyor. Gittik zaten.

      Sil
    10. Madem gittiniz ve durumunuzdan memnunsunuz burayla niye uğraşıyorsunuz ki? Boş verin keyfinize bakın, buralara da yazmakla zaman kaybetmeyin.

      Sil
    11. Hocam ben ilk mesajı yazan kişiyim diğer cevaplarla alakam yok. Yurtdışına giden başka bir arkadaş aşağıda durumun verdiği gerginlikle sert konuşmuş, siz de tepki olarak “buraya yazmayın ülkeyi umursamayın” minvalinde sert cevap vermişsiniz.

      Ülkede 85 öncesi doğan nesiller nispeten refah içinde yaşadılar. Çoğu maaşlarıyla 1 ev 1 araba alabildiler. Şimdi de EYT ile emekli olup sonraki nesillerin sigorta primleriyle 45 yaşından sonra emekli maaşı alacaklar.

      Uzun vadede ülkenin çürümemesi için yurtdışına giden gençlere “ülkeye dönün” mesajınızın değerini anlıyorum. Ama lütfen siz de ortadaki bu eşitsiz durumu biraz hissedin. Bu ülkenin halkı, 85 sonrası kuşağa berbat bir gelecek bıraktı.

      Sil
    12. Sert cevap vermemin nedeni o arkadaşın kendisini tertemiz bizleri suçlu ilan etmesiydi. Öyle bir şey yok. Hepimiz derece derece sorumluyuz bu ilkenin bu hale gelmesinden. Öte yandan bundan kaçarak kurtulamayız. Burası bizim ülkemiz. Ben ABD'de 6 yıl kaldım. Oraya sığınmış İranlılarla tanıştım sohbet ettim. Onların sıkıntılarına, üzüntülerine tanık oldum. Bana birçok yerden orada kalmam için teklif geldi. Kalmadım, burası benim ülkem. Yurt dışına gidin tabii ama zamanı gelince dönmeyi bilin. Burası sizin de yurdunuz. Yanlışları siz düzelteceksiniz.

      Sil
    13. Çağatay kardeş, yüce bir filozof şöyle cevap vermişti benzeri bir durumda : Ok Boomer! Tok, açın halinden anlamaz. Keyfine bak yurtdışında, şöyle düşün :85 öncesi doğanları beslemeyi bıraktık! Çok şükür demek lazım, hocanın dediği gibi zaman kaybetmemek lazım ! Neyzen Tevfik şiirleri okumak lazım. 1000 yıldır Anadolu böyle !

      Sil
    14. Hocam memleketi tarikat ve cemaatler ele geçirmişken bu kadar cehalet sefalet varken nasıl düzelteceğiz ipin ucu koptu artık maalesef gitmek zorundayız.

      Sil
  14. İşin en acı tarafı, bu ucube sistemi getirip bir de üzerine tüy dikerek deprem bölgesine bir haftada çadır, seyyar tuvalet, sahra hastanesi, seyyar mutfak kuramayacak, hem ülke içinden hem dünyanın dört bir yanından organize olarak gelen kurtarma ekiplerini, yardım malzemelerini bölgeye düzgün şekilde ulaştıramayacak kadar beceriksiz, yeteneksiz, aciz hatta kötü niyetli tiplere teslim etmiş olmamız. Daha önce de burada paylaştığım latince sözü tekrar edeyim: "timeo hominem unius libri" yani "tek kitaplı insandan korkacaksın"...

    YanıtlaSil
  15. Merhaba öncellikle deprem için çok geçmiş olsun ve cevabınız için çok teşekkür ederim. Aslında faizin nerede olması gerektiğini 1 yıllık tahvil faizi ve 2 yıllık tahvil faizi belirlemiyor mu? Özellikle 1 yıllık gösterge faizi politika faizinden yüksek olması politika faizinin düşük olduğunu göstermez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün Türkiye'deki hiçbir faiz doğru faiz değil.

      Sil
  16. Hocam kaleminize sağlık, sürekli kıymetli yazılarınızı takıp ediyorum.sağolun,var olun.

    YanıtlaSil
  17. Hocam yazılarınızı devamlı okuyorum,sağ olun,var olun.

    YanıtlaSil
  18. Hocam 1999 depremi sonrası alınmaya başlanan ve günümüze kadar yıllık bazda alınan ÖİV hesaplayarak bununla ilgili bir yazı yazabilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar bazında 34-38 milyar dolar arasında olduğu konusunda yapılmış hesaplar var...

      Sil
    2. Mahdut bey, euronews de bununla ilgili bir haber vardı. Okudunuz mu ? Bir de hocamdan teyit almak istedim. 34 milyar dolar + 15 milyar dolar [kanal parası] ile ülkede yaklaşık m2 fiyatı 530 dolardan yaklaşık 95 milyon m2 kare yani yaklaşık 100 m2 bir daireden 950bin tane konut dönüştürülebilirdi. Sizce bunu neden yapmadılar? İnşaatı da severler biliyorsunuz?

      Sil
    3. Okumadım ama bu hesabı pek çok ekonomist yapıyor, genelde benzer sonuç veriyorlar. Bunların inşaatı sevme nedeni rantı, havadan para kazanıp kişisel servetlerini büyütmeyi seviyor olmaları. Ülkenin 80 yıllık birikimini de 60 küsur milyar dolara özelleştirme adı altında haraç mezat sattılar, o paralar nereye gitti bilen var mı? Sıfırlanan MB rezervlerini v.s. hiç saymıyorum bile. Sadece deprem için toplanan vergiler ve o 60 milyar dolarla Türkiye'deki tüm binalar depreme dayanıklı şekilde sıfırdan yapılıp alt yapı komple yenilenebilirdi ama o zaman yeteri kadar rant oluşmazdı, olumlu bir iş yapılmış olurdu. Bu iktidarın 20 yılda yaptığı tek bir olumlu, halka yararlı iş gördünüz mü?

      Sil
    4. Bir tek cenaze işlemlerinde (zorla) bahşiş verme mecburiyetini ortadan kaldırdılar. Cami avlularında, kabristanda cenaze sahibini soyup soğana çevirirlerdi eskiden. İstanbuldan bahsediyorum, hala çelenkti, tabut taşımaydı, toprak atmaydı diyerek para isteyenler var olmakla birlikte, bunları engellemeye çalışıyorlar. Yaptıkları tek yararlı iş, öteki dünya ile ilgili olan. Bir de cenaze araçları Mercedes oldu.

      Sil
    5. E devlet dışında yaptıları düzgün bir iş göremiyorum.

      Sil
  19. Çok güzel ve sade bir yazı olmuş . Bu devlette olsa bir ticari işletmede olsa insiyatif alıp sorumluklarını zamanında yerine getiremez ise ne devlet ne o işletme saglıklı çalışamaz.

    YanıtlaSil
  20. Yazdığınız (inferis, sahte sultan gibi) kitaplarınızda hikayeleştirerek belirlediğiniz tespitler gibi kamu yönetimi ve anlayışı konusunda bu tespitlerinizin de bir kamu çalışanı olarak tümüyle doğru tespitler olduğunu düşünüyorum. Hemen hemen icracı tüm kurumlarda icracı yöneticiler güçsüz veya yetkisiz. Sorumluluklarına karşılık düşen yetkinin birazını kullanabilecek inisiyatife sahip olsalar kurumsal organizasyonlar çok daha hızlı ve etkin olur. Bunu mesaide gittiğim her gün görmek maalesef beni üzüyor. Kaleminize sağlık. Saygılar sunarım

    YanıtlaSil
  21. Merhaba öncellikle deprem için çok geçmiş olsun ve cevabınız için çok teşekkür ederim. Aslında faizin nerede olması gerektiğini 1 yıllık tahvil faizi ve 2 yıllık tahvil faizi belirlemiyor mu? Özellikle 1 yıllık gösterge faizi politika faizinden yüksek olması politika faizinin düşük olduğunu göstermez mi? - piyasa faizinin düzgün belirlendiği zamanlar için hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha önce de yazdığım gibi Türkiye'de hiçbir faiz hiçbir şeyi göstermiyor. Çünkü hiçbirinin enflasyonla ilişkisi yok.

      Sil
  22. hocam harika bir yazı olmuş. teşekkürler

    YanıtlaSil
  23. Hocam daha önce sizin sayenizde bölümümü sevdiğimden ve sınıfta derece yaptığımdan bahsetmiştim.
    birkaç ay önce güzel bir bir kamu kurumunda kariyer meslek kapsamında işe başladım. yazdığınız kitaplarla ve yazılarınızla bana çok büyük bir dokunuşunuz oldu. yine sizin yazdığınız başarısızlığa övgü kitabında sizden esinlenerek iş çıkışları ingilizcemi geliştirmeye çalışıyorum. aynı zamanda ekonomi bilgimide geliştirmek için bir arada yürütmeye çalışıyorum. son deprem olayı beni çok üzdü. ve iyi bir yönetici eksikliğinin ne kadar büyük bir zayiata mal olduğunu gördük. hocam bu günlerde sizin ve diğer bazı hocalarımızın varlığı belki de bizler için umutsuz durumda umudu gösteren yegane şey. iyi ki varsınız hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim sizin için. İngilizcenizi ve ekonomi bilginizi geliştirme kararınız da çok olumlu. İyi bir İngilizce makroekonomi kitabı alın ve okuyun. Böylece ikisini aynı anda geliştirmiş olursunuz. Sevgiler.

      Sil
  24. Hocam depremin mal ve hizmetler uzerinde etkisi nasil olacak. İnsaat malzemeleri beyaz esya ve ev gereclerinde talep artisi enflasyonu nasil etkileyecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda ayrıntılı çalışmalar yapmak lazım. Ama şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki enflasyon ciddi biçimde artacak, baz etkisini silecek.

      Sil
  25. Hocam ekonomi zaten iyi değildi son gelinen noktada önümüzde bizi nasıl günler bekliyor ? Paramı basmak zorundayız ? Enflasyon ve döviz nasıl hareket edecek ? Seçim ertelenirmi ? Biraz gelecek aylarla ilgili tahminlerinizi değerli görüşlerini aktarırsanız seviniriz hocam. Tüm milletimizin başı sağolsun .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonun buralara geldiği aşamada para basmak daha da kötü olur. Bu konuları toparlayıp bir yazı yazarım.

      Sil
  26. Yani Türkiye yapısal reformlarının sonuçlarını zaten biliyor mu olacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet her zaman biliyordu zaten. Atatürk Devrimleri yapısal reformların en iyi örneğiydi.

      Sil
  27. Hocam depremin ekonomiye faturası ne olacak altından kalkabilirmiyiz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalkarız ama aynı ihmallere devamdan vaz geçer miyiz onu bilmiyorum.

      Sil
  28. Tane tane söylemiş, grafiklendirmiş ve sunumunu yapmışsınız. Deprem ile bir kez daha ispatlanmış oldu. Yeni denen sistem çalışamadı, çalışmadı. Eskiye dönersek sistemi yenilemiş olacağız oldukça manidar. Gelişme yerine geriye dönmek... Sağolun elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  29. Zekeriya Herdem12 Şubat 2023 12:56

    Değerli Hocam, 6 Temmuz 2018 günü TÜSİAD merkezinde düzenlenen “Yeni Hükümet Döneminde Nasıl Bir Bütçe?” panelinde yaptığınız sunumdaki tespitlerinizin doğruluğunu bu gün toplum çok acı bir şekilde öğrendi. Beş yıl önceki öngörünüzde haklı çıktığınıza eminim üzülüyorsunuzdur. Benim gibi düşüneneler ise öfkeden kahroluyoruz. Kısaca liyakatsizliğin, beceriksizliğin ve perişanlığın sonuçlarını yaşıyoruz. Sizin gibi değerli beyinler daha ne kadar israf edilecek? Selam ve saygılarımı sunuyorum iyi ki varsınız.

    YanıtlaSil
  30. Hazine ve Maliye Bakanının borsa konusunda 3. gün cumhurbaşkanına ulaşabildiği haberleri var. Değil borsa başkanı bakanların bile tek başına inisiyatif alamadığı bir sistemden bahsediyoruz. O kadar vefakar halkımız var ki hemen birleşebiliyoruz ama a da z ye siyasilerin liyakatsiz çıkarcı bencil iş bilmezlikleri her şeyi engelliyor. Buradan hem deprem hem de şu an yeri olmasa bile faiz takıntılı yönetimimize Japonya'yı örnek almalarını öneririm. Halkımızın başı sağ olsun. ALLAH bir daha böyle felaket yaşatmısın güzel ülkemize.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında felaketi yaşayan da yaşatan da biziz.

      Sil
  31. Rahmetli kayınpederimin bir sözü vardı: "Oğlum, cennet de, cehennem de bu dünyada... Bu dünya ve bu ülke hiç bir zaman bizim düşündüğümüz gibi bir yer olmayacak... Güç hep yanlış ellerde ve güçsüzü ezmek için kullanılır... Güçsüzler günyüzü görmedikleri gibi, gittikleri ile kalır... Vah ki vah gidene... "

    YanıtlaSil
  32. Elinize sağlık. Karşılaştırma yapmak açısından, eski yönetim şemasını da gösterme imkanınız var mıdır?

    YanıtlaSil
  33. Mahfi bey

    Sizin twitter'da bir mesaj yayınlamanız, konu hakkında bilgisi olmayan pek çok kişiye rehberlik edebilir.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi, "Bina Güvenliği Tespiti" isimli bir uygulama başlatmış.

    Hazırlardıkları web sitesi üzerinden, İstanbul sınırları içinde yaşadığınız binanın adresini yazıp başvuru yapıyorsunuz, belediyenin ekipleri gelip inceleme/analiz yapıyor. Çıkan sonuca göre, bina sakinlerine neler yapabilecekleriye ilgili tavsiyelerde bulunuyorlar.

    Bu projeyi halka duyurmak için, İ.B.B. Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı "Özlem Tut" canla başla çalışıyor:

    https://twitter.com/Ozlem_Tut/status/1624422766039408641

    Web sitesi:

    https://binatespiti.ibb.istanbul/

    BU BİLGİLERİ KENDİ TWITTER'INIZDAN PAYLAŞIR MISINIZ MAHFİ BEY?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Verdiğiniz linki inceledim gerçekten çok önemli bir hizmet. Tweet attım. Sevgiler.

      Sil
  34. Merhaba hocam konudan bagimsiz olarak bir sey sormak isterim, nakit disi borclanma senetleri ikincil piyasada islem giruyor mu, nakit disi borclanmayla ilgili nereden bilgi edinebilirim, tesekkur ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki bu konuda bilgi yok ya da en azından benim bildiğim bilgi yok.

      Sil
  35. Bütün samimiyetimle soruyorum Mahfi bey, iktisatçı olmanız sebebiyle hiç psikoloji eğitimi aldınız mı? Sonuçta iktisat, insan davranışlarıyla şekillenen bir bilim.

    Terapi yapabiliyor musunuz bilmiyorum?

    Terapi yapmayı düşünür müsünüz? (Yani insanlara terapi hizmeti vermenizden bahsediyorum.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben kendi başıma psikoloji çalıştım. Özellikle Freud'un bütün eserlerini okudum. Ama terapi hizmeti verecek kadar eğitimli değilim. O ayrı bir eğitim gerektirir.

      Sil
  36. Teşekkürler hocam,
    Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  37. Hâlâ rasyonelliği savunuyor musunuz Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya siz? İrrasyonelliği mi savunuyorsunuz?

      Sil
    2. "Kader" mi önemli?

      "Rasyonellik" mi önemli?

      Hangisi Mahfi bey?

      Sil
  38. Hocam tüm yaşananlara rağmen dövizin 1 krş oynamamasına ne diyorsunuz ? Çözdükmü bu işi artık ne dersiniz :)

    YanıtlaSil
  39. Kaleminize sağlık hocam. Maalesef sizler gibi bilgi sahibi, rasyonel kişilerin uyarılarının kulak ardı edilmesi de bu dönemin alameti farikalarından birisi.

    YanıtlaSil
  40. ekim 2021de faiz indiriminden sonra politika faizi 16ya düştükten sonra 1 yıllık tahvil faizinin 18e yükselmesi 2 yıllığın 17ye yükselmesi zaten dış sermayenin çıkacağını, doların yükseleceğini ve faizin düşük olduğunu göstermez mi?

    YanıtlaSil
  41. Aklımdan geçenleri yazıya dökmüşsünüz. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  42. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  43. Ekonomiyi unuttuk sanmayın.

    Önümüzdeki haftalarda size çok daha fazla iş düşecek Mahfi bey.

    Hazır mısınız?

    YanıtlaSil
  44. Bu görüşlere katılmıyorum , açayım. 99 depreminde başkanlık yoktu, yine devlet/hükümet enkaz altında kalmıştı. Şimdi yeni rejim de enkaz altında kaldı. Demek ki artık başka şeyleri sorgulama vakti gelmiş demektir. Bu panik de ondan zaten muhtemelen. Yok devlet ayrıymış da yok hükümet ayrıymış da, bunlar hep kaçış. Rönesans ve reformu yaşamamış topraklarda, çevre kapitalist bir ülkede parlementer sisteme dönseniz de büyük ihtimal birçok şey düzelmeyecektir. O devir bitti geçti. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Yüzleşilmesi gereken ve düzeltilmesi gereken şey çok daha derin ve eskidir. Onunla yüzleşebilecek bir çoğunluk da yoktur, eğitim düzeyinden de bağımsız gibi durmaktadır, sistemseldir. Ne yazık ki en az 50 yıl daha böyle gidecek gibi…üzgünüz, herkese geçmiş olsun.

    YanıtlaSil

  45. Acılı bir gülümsemeyle okudum
    Organizasyonun adını koymaya çalışmışsınız
    Sizin kast ettiğiniz sistemde 1999 depreminde bariz bir şekilde görmüştük.süper bir durumdu daha deprem olmadan devlet ordaydı 😢
    Sizin derdiniz deprem in ne kadar büyük olduğunu gizleyip onun üzerinden iktidarı itibarsızlaştırma
    Bu büyük afetten önceki deprem ve diğer afetlerde devletimizin nasıl hızlı refleks gösterdiğini hafızalarınız unutmuş olmalı .ama bu afet öyle uzaktan ahkam kesmekle olmuyor . Sağolsun DEVLET imiz her yerde ve olmaya devam ediyor.
    Olumsuzlukları ise böyle afet zamanlarında paralel devletçilik oynayanlara soracaksın efendi.😢

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1 çift ayakkabım var istersen göndereyim ordan devam et. Bu kadar insanın acısını feryadını yok sayıp yalamaya devam edebilirsin.

      Sil
    2. Bu tür cehaletle yoğrulmuş yalaka insanlara cevabını vermemiz lazım. "Eğer bir nesil cehaletin mutluluk olduğunu sanarak yetişirse, bir sonraki nesil cehaletini bile fark edemeyecektir. Çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecektir. Ursula K. LeGuin" Adım adım bu yolda ilerliyoruz.

      Sil
    3. Haklısınız ama emin olun bu cehalet değil bu fanatik taraftarlık. Bizi yıkan cehaletten çok bu tür fanatiklikler. Çünkü fanatikler hatayı kabul edip önlem almak yerine inkâr etmeye yöneliyor, öyle olunca da hata sürekli tekrarlanıyor.

      Sil
    4. Haklısınız Hocam. Saygılar.

      Sil
  46. Günahlar tarihe not düşülsün. Teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun ama düşülmeyeceği kesin.

      Sil
    2. Düşseniz ne olacak?
      Kim okuyacak?
      Gidişat belli.
      120 yıl önce Türkçe konuşulan Balkanlarda şimdi Türkçe konuşan var mı?
      100-120 yıl sonra artık emin oldum ki, Anadolu'da Türkçe konuşan kalmayacak,
      veya Türkçe eski egzotik bir dil olarak kalacak.
      Kimin dili çok konuşulur bilemem.
      Türkçe olmayacağı kesin.

      Sil
  47. Bugünkü durumumuzun kısa ve öz yorumu Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  48. Merhaba Hocam,

    Borsanın hangi koşullarda ne kadar süre ile kapatılması gerektiğini belirleyen bir standart var mıdır? Gördüğüm kadarıyla 2 karşıt görüş var: hemen kapatılmalıydı, hayır kapatılmamalıydı şeklinde.

    Bu yaşadığımız son felakete istinaden, kapatılmasını destekleyen gerekçeler nelerdir?

    Bora.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emin değilim. Ama bu kadar büyük bir felakette borsayı kapatmak için beklememek gerekir diye düşünüyorum. Öte yandan asıl sorun ilk iki gün açık tutup sonra kapatmaktır bence. Bu da bize kapatmak için standart olmadığını onay beklendiğini gösteriyor. Ki asıl acı olanı bu.

      Sil
  49. Mahfi Bey, teşekkürler, mevcut durumu özetleyen çok açıklayıcı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  50. Liyaket = 0 ve insiyatif kullanma = 0 olunca bu sorunlar da normal görünüyor malesef

    YanıtlaSil
  51. Durumu o kadar iyi özetlemişsiniz ki hocam. Tebrik ederim.

    Ama biliyorum ki ülkemizde bu yazdıklanızı anlayabilecek insan sayısı çok az maalesef. Depremi kader le kısmetse ifade eden bir milletiz maalesef.

    YanıtlaSil
  52. Mahfi bey
    Her cümlenizin altına imzamı atıp haddim olmadan küçük bir ekleme yapmak istiyorum. Bu yönetim sistemi tüm ülkemiz kurumlarına yayıldı. Kendi alanımdan (sağlık) örnek verelim. Birçok üst düzey yönetici herşeyi biliyor. Üniversite hastanelerimizin hekimleri herhangi duyuruya “ rektör hocamız X’in önderliğinde ve izniyle Y NOKTASINDA yaptığımız çalışmalar” diye başlıyor. İmam -cemaat meselesi yani. Bence ülke çapında bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
  53. Mahfi Hocam konuyu harikulade bir şekilde özetlemişsiniz. Benim gibi sıradan bir vatandaş bile bu eksikliği ve beceriksizliği depremin daha ilk gününden görmüş, bir tweet atmak suretiyle ifade etmişti. Bir ülkenin çöküşünün apaçık göstergesidir bu. Buna sebeb olanların mutlak surette ihmalleri olduğu bu nedenle de yüce divanda yargılanması gerektiğini düşünüyorum. Sizce yanlış mı düşünüyorum? Teşekkürler
    İlgili Tweet : https://twitter.com/qun_esh/status/1622685607020400678?s=20&t=rDLAMOQbrEepFa3rYkUnpw

    YanıtlaSil
  54. Mahfi Hocam, siz ve sizin gibi değerli ekonomistlerin bunları söyleyebilmesi çok değerli. Çok canımız yandı ama sizler iyi ki varsınız. Saygılar hocam...

    YanıtlaSil
  55. Okullarda öğretilen örneğin takım çalışması, ekip kurma ve organize olma gibi kavramlar öğretilirken işe alımlarda İK'cıların özellikle vurguladığı bu özelliklerin aslında kendi kendimize nasıl yok ettiğimizi yaşayarak görüyoruz.

    YanıtlaSil
  56. Hocam Amerika'da da başkanlık sistemi olmasına rağmen kurumların olması gerektiği gibi işlemesini nasıl açıklayabiliriz. FBI eski devlet başkanını evinden alabiliyor, ya da mahkeme facebookun sahibine mahkemede ter döktürebiliyor, ya da pentagon başkanla farklı fikirlerde olabiliyor ve pentagonun başına bişey gelmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hukukun üstünlüğü devletin temelidir. Bunu biliyorlar.

      Sil
    2. Abd’nin temelindeki hukuk,“hukukun üstünlüğü” müdür yoksa “üstünlerin hukuku” mudur o konu bence biraz tartışmalıdır Hocam!
      Aynı hukuk “her abd vatandaşı kendini koruma hakkına sahiptir” diyerek bireysel silahlanmayı yasal kabul ediyor.Yaşanan yüzlerce cinayet ve toplu katliama rağmen bu yasa halâ yürürlükte.Silahlanlanma konusunda yasal düzenleme vadeden başkanların sayısını ben hatırlayamıyorum bile.Toplumsal tepki olsa da yeterli gelmiyor.
      Federal bir yönetim sistemi olduğu için eyaletler arasında farklı düzenlemeler de vardır muhakkak.Ama ülkedeki tüm insanların can güvenliğini ilgilendiren bir meselede,asıl yetkilinin federal hükümet olması gerekir diye düşünüyorum.

      Anladığım kadarıyla abd’nin tarihi ve toplumsal kodları bu yasayı meşru kılıyor:
      Bu kod,devletin her an veya her zaman güvenliklerini sağlayamayacağını,bazı durumlarda kolluk güçlerini beklemek yerine,öz savunmalarını yapmaları gerektiğini onlara telkin ediyor.Bu refleks,dünyanın en büyük silah üreticilerinin bulunduğu bir ülkede hayat bulunca da,o insanlar hukuk kişisi veya vatandaş olmanın ötesinde artık bir müşteri haline gelebiliyor.
      Çok büyük ve kârlı bir pazardaki müşterilerinizi kaybetmek istermisiniz?!!

      Büyük sermaye için hukukun bir amaç değil,sadece bir araç olabileceğinin kanıtlarından biridir diye düşünüyorum.
      Bence halka bu kadar kolay silahlanma hakkı veren(yasal düzenlemelere müdahale edebilen) irade,hangi irade ise,başkanların odalarına girip belge arayan irade de aynısıdır.
      Peki bu hukuk mudur?
      Bilemiyorum.
      Saygılarımla.

      Sil
    3. Bilemiyorum ben ABD'de 6 yıl yaşadım. Kanunların herkese eşit uygulandığını gördüm. Ambulans ve itfaiye dışında hiç kimsenin emniyet şeridine girdiğini, çakarlı araba kullandığını görmedim, Devlet görevlilerinin hatta başkanların suçlarından dolayı sorgulandığını, cezalandırıldığını gördüm. ABD'nin sistemini övecek değilim, pek çok bozuk yönü var ama mesela bizim yaşadığımız şu deprem orada yaşansa pek çok kişi (siyasetçiler dahil) tutuklanır hapse atılır. Yani ne kadar kötü olursa olsun sistemleri bizimle kıyaslanacak kadar kötü değil.

      Sil
  57. ekim 2021de faiz indiriminden sonra politika faizi 16ya düştükten sonra 1 yıllık tahvil faizinin 18e yükselmesi 2 yıllığın 17ye yükselmesi zaten dış sermayenin çıkacağını, doların yükseleceğini ve faizin düşük olduğunu göstermez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizin düşük olduğunu göstermek için kanıtlara ihtiyaç yok enflasyonun oranı yeterli.

      Sil
  58. Iyi aksamlar Mahfi Bey,
    Yurt dışında yaşıyorum;buradaki Venezuela 'lı tanıdıklarımın da etkisiyle,
    Maduro ve yönetimindeki yanlışları anlayabilmek adına araştırma yaparken sizin bu konu hakkındaki yazınız üzerine,sizin varliginizdan haberim oldu.Konulara bakis ve yorumlayışınız her halükârda anlaşılır ve akla yatkın.Tesekkur ederim.

    YanıtlaSil
  59. Yorum yazdırıp, yazdırıp sildiren bir yazı olmuş Mahfi Bey.
    Öz şekli ile öyle güzel ifade etmişsiniz ki. Yıllarca, hiç de merak edip bu sistemin yapısına bakmamıştım.
    Emeklerinize teşekkür ederim.

    Kısa süre önce, teşkilatlanma ve organizasyonun orta doğuda sadece TSK bünyesinde bulunduğuna dair bir yorum yazıp, Turhan Feyzioğlu'nun bir kısım organizasyon ve kurumlaşma yeteneğinin ordudan sivil/siyasi hayata da aksettirilmesinde itici güç olduğunu anlatan bir yorum yazmıştım, yayınladığınız için teşekkür ederim.

    Son dönemlerde, ordu teşkilatlanmasının sivil hayata da aksettirilebilmesi, devlet adamlığı kimliğinin tanımı, sivil teşkilatlanma ve kurumlaşma, devlet-ekonomi ilişkisinin geldiği yer gibi başlıkları gördükçe aklıma gelen tek bir isim oluyor, o da eski başbakanlarımızdan Şükrü Saraçoğlu.

    Sn Şükrü Saraçoğlu, bugün ihtiyacını hissettiğimiz pek çok eksikliği devlet - millet uyumu nezdinde çözebilecek ayak idi.

    Ordumuz, yetkin isimlerince de İsmet İnönü sonrasında Cumhurbaşkanlığına taşınmak istenen isimdi.
    Ülkemizin de üçüncü kurucu babası olacak kişiydi. Sivil ve Kuva-ı Milliye altyapısı, akademik altyapısı ile 2. dünya savaşı sonrası dünyayı iyi okuyabilen, ikinci dünya savaşı egemenleri arasında Türk devletini koruyabilecek, 1950lerden bugünlere kadar uzanan, genelde dış etkilerle de manipüle edilen siyasi kaosumuzun köklerini berteraf edecek bir isimdi.

    Bazılarınca erken vefat eden, bana göre Ruslar tarafından öldürülen devlet - millet, ordu - sivil, din - laiklik hukuki sorunlarını ilelebet çözecek (ya da halkın çözebileceği seviyede sorunları ortadan kaldıracak) yegane isimdi. (Stalin, Şükrü bey ve heyetine hastalıklı hayvan eti yedirmiştir. Duyduğum kişilerin aktarımıdır, şahsi düşüncem de, hayvan etinden geçen virüslerce, yıllar sonra ölümüne sebep verilerek infaz edildiği yönündedir. Rus devleti geleneğidir, hâlâ da yaparlar, çevre ülke devlet başkanı ve önemli kişilerini zehirlerler. Şimdilerde radyoaktif malzeme de kullanıyorlar.)

    Yeni kurulmuş cumhuriyet rejiminin insan kaynaksızlığında, onun da yerini doldurabilecek biri malesef çıkmadı.

    Atatürk'ü yetiştiren, Kuvayı Milliyeyi organize eden ordumuzun istihbarat damarından sivil hayata geçen insanlarınca oluşturulan Türk Yurdu Cemiyeti, genç yaşında Şükrü Saraçoğlu'nu keşfetmiş, ona sahip çıkmış, Sn Saraçoğlu da üstün zeka ve çalışkanlığı ile devlete büyük katkılar sunmuştur.

    Atatürk, ve İnönü'nün ardından, devlet teşkilatçılığının sivil hayata da akmasına olanak sağlayacak biriydi. Günümüz çoğu sorunu da, ortaya çıkmadan ortadan kaldıracak sistemi kurabilecek bir Cumhurbaşkanı olacaktı.

    KU#d4#BbJGAf

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paylaşımınız için teşekkür ederim. Sevgiler

      Sil
  60. Hocam depremlerin imar affı katliamına dönüşmemesi için yasa değişikliği yeterli olurmu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anayasanın bile çiğnendiği bir ülkede yasa değişikliği hiçbir işe yaramıyor.

      Sil
  61. Hocam yazınız büyük bir sorunun çok mükemmel özeti halinde. Çok teşekkür ederiz bizleri aydınlattığınız için. Ancak şu açıdan da umutluyum. Bu büyük facia Türk Milletinin yüreğindeki Kuvayı Milliye yeteneğinin yok olmadığını bir kez daha göstermiştir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuvayı Milliye disiplin ve özverili çalışan, Osmanlı askeri istihbaratından yetişmiş subayların bel kemiğini oluşturduğu bir yapıdır. Millet için, milletin kaynaklarını organize eden yetenekdir. Kuvayı Milliye halka karşın başarılı olmuş bir harekettir. Dönemin Anadolu halkını, Yunan tehdidini gösterip kaynaklarını vermeye razı etmiştir. Anadolu şehirlerinden seçilen delegeler ile de halkın temsiliyetini sağlamıştır. Sonra bu yapıya, Osmanlı bürokrasini de ekleyip, devleti kurmuştur.

      Kuvayı milliye mensupları her ne kadar halk içinden gelen insanlar olsalar bile, ordu kökenli eğitimli kişilerdir, halktan bu özellikleri ile ayrılışırlar. Anadolu halkından böyle bir teşkilat doğmaz, teşkilat mensupları ve devletin kurucuları, Mısır'dan Kırım'a, Arnavutluk'tan Kerkük'e kadar uzanan bir coğrafyada eğitim almış kimselerdir.

      Hayat süreleri içinde, Balkanlar, Kırım, Kuzey Afrika, Ortadoğu da milyonlarca insanın ölümünü yaşamış, Anadolu'nun kat be kat büyük topraklarının kaybını görerek tecrübeleri artmıştır. Sevr ile İç Anadoluya sıkıştırılmış Türk kültürünü günümüz sınırlarına ulaştırmışlardır.

      Bu insanların Anadolu insanı ve yüreği ile alakaları azdır. Anadolu insanına kalsaydı, tıpkı Balkan insanı gibi, bugün Anadolu'da Türkçe, tıpkı Kürtçe, Lazca gibi egzotik bir dil olarak kalırdı.

      Arada böyle bir fark vardır. Devlet kurulurken, yapılan bazı slogan ve söylemlerle Anadolu halkına bir şekilde Kuvayı Milliye aidatı verilmeye çalışılmış, devlet ile bağ kurulmaya çaba gösterilmiştir. Yazdığınız, bu yanılgının tezavürüdür. Anadolu Türk milleti, Kuvayı Milliye filan çıkaramaz.

      Lütfen, deprem ile Kuvayı milliyeyi kıyaslamayın. İzmir işgalinden sonra bir kaç günde, 7-8 bin erkek öldürülmüş, 5 bin üzerinde kadın ve 2 bin civarında erkek çocuk Yunan askerinin cinsel ihtiyacı için alıkonulmuştur. Kuvayı Milliye hareketi öncesindeki bir kaç yılda, Kırım'dan Balkanlara kadar 8 milyon insan katledilmiştir ki bu insanlar da Türk milletinin bir parçası idi.

      Kuvayı Milliye, yıllarca özverili çalışmalar ve teşkilatçılık prensipleri ile yetişmiş, profesyonel ordu mensuplarının ürünüdür, emek, dirsek çürütme ve saha tecrübesinin eseridir. Milletden böyle bir organizasyon çıkmaz. Kuvayı Milliyenin aldığı Hatay'a bakmanız bile yeterlidir. 1939 daki gibi bir seçim bugün yapılsa, tersine Hatay Suriye'ye katılır.

      Milletin milliyetçi edebiyatlarına lütfen kulak asmayın. İşe ve yeteneğe bakın.

      Sil
    2. Dediklerinize katılıyorum. Ancak şu anki Türk milleti de her ne kadar her ferdi farkında olmasa da Atatürk İnkilapları ile Cumhuriyet nimetlerine alışmış bir toplumdur. O dönemki Anadolu halkı ile bir tutmak doğru olmaz. Şu son 10 - 15 senelik yobazlık ise sadece aydınlanma çağından geçmemiş bir milletin geçmiş hastalıklarının tevahürüdür. Siz yine de umudunuzu kaybetmeyiniz.

      Sil
  62. 1- yabancılar trde reel faiz aradığında enflasyon farkına mı bakıyor? Yani trde 19 faiz 18 enflasyon varsa doların enflasyonu 1 olsa %17 değer kaybeder bende kar ederim gibi?
    2- reel faiz düşünce dolar bir anda niçin yükselmeye başladı? Dışarıdan yatırım gelmediği ve gelen çıktığı için mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TL tarafının enflasyonunu düşünmeyin.

      100€ getirdim, faize koydum, sene sonunda kaç € alırım?
      Sene içinde enflasyonun hangi rakam olduğu beni ilgilendirmez.
      Sene sonu € kur fiyatı beni ilgilendirir.

      Eğer, getirdiğim € karşılığında yüzde 9-10 € ödeme yapacak ise,
      kur da beni ilgilendirmez.

      Not: Sizin yazdığınız eskidendi, yani TL konvertible olduğu zamanlara aitti.
      Şimdi TL konvertible değil. Hal böyle olunca ne kur, ne enflasyon yabancı yatırımcının
      dikkat ettiği unsurlar. Sözleşmeleri direk € veya diğer döviz cinsleri üzerinden yapıyorlar.

      TL ve döviz kurları ilişkisi, sadece TC firma ve vatandaşlarının yurtdışı ticari ilişkileri için önemli.
      TC Vatandaşı olarak 50bin € ve üzeri parayı yurtdışına aktaramıyorum.

      Almanya'dan şirket kurar, Alman şirketimin sahibi olduğu bir Türk şirketi İstanbulda kurarsam, şirket sahibi Alman konuşlu olduğu için döviz çıkarma limitim artıyor.

      Sil
  63. Hocam yazıdan bağımsız olarak bir soru sormak istiyorum. Bir ülkede en çok kar eden sektörün bankacılık sektörü olması ne demek? Bu halkın borç yükünün arttığını gösterir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onun yanında faizin de düşük olduğunu gösterir. Faiz düştükçe bankaların kârı artar.

      Sil
  64. Merhabalar sayın hocam, yine sade bir dille durumun nereden kaynaklandığını mükemmel özetlemişsiniz , ancak yazınızdan da anlaşıldığı gibi TÜSİAD ve üyesi olan iş insanları durumun vehametini bugün dahi kavramış görünmüyorlar , halen ciner, şahenk gibi TÜSİAD üyelerinin TV kanalları durumu örtbas edip iktidardan nemalanmaya devam etmek için çabalıyorlar, halkın taleplerini görmezden gelen sermaye sınıfı durumunu daha ne kadar sürdürebileceğini sanıyor, birilerinin not ettiği gibi halkta not ediyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değişim Sürecinde Türkiye kitabımda da anlattığım gibi Türkiye'nin temel sorunlarından birisi burjuvazisinin olmamasıdır. Bizde burjuva diye nitelenen insanların çok büyük çoğunluğu büyük esnaftır. Esnaf daima devletten korkar ve devlete başkaldıramaz. Sonuçta da karşımıza sizin söz ettiğiniz görünüm çıkar.

      Sil
    2. CB'nın bir cümlesi ile o Tüsiad zenginleri, bir günde evinin mahallesindeki sokak köpeğinden daha acınası hale düşürülür.

      Hepsi yaşamak için devletle iş yapmak zorundadır, hepsi devlet bankalarından kredi almak zorundadır. Devlet demek CB demektir.

      Sil
  65. Hocam yetkinin tek bir kişide toplanması daha kısa sürede daha çabuk karar alınmasını kolaylaştırmaz mı siz bunun tam tersini savunuyorsunuz birçok kişiye karar verme sorumluluğu bu tarz durumlarda daha karmaşık bir duruma götürmez mi devleti en basitinden bu durumda bile gruplarda farklı görüşlerde çok insan var onu yapacaktım bunu yapacaktım derken zaten süre uzar ve karar alınamaz olur buradaki en önemli şey bence hızlı ve doğru kararlar alınarak olaya müdahale etmek sizin için demiyorum hepimiz konuşuyoruz fakat beş yüz kilometrekarelik bir alandan bahsediyoruz hangi sistem olursa olsun hızlı bir şekilde müdahale edebilmek o kadarda kolay olmasa gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizce kolaylaştırdı mı? Şu son üç yılda her alanda yapılan hataları, yanlışları toplasanız Cumhuriyet tarihinin hatalar ve yanlışları toplamından fazladır. Ne eğitim kaldı, ne ekonomi, ne ahlâk, ne hukuk. Hepsi tek kişinin, kimseye danışmadan aldığı kararlarla oldu. Oysa yetki dağılımı olsaydı mesela depreme anında müdahale edilebilirdi. Tek adam rejimi bırakın bir devleti bir şirkette bile iyi sonuç vermez. Bunun yüzlerce örneği var.

      Sil
  66. Hocam, resmen tek adam rejimine geçtikten sonra Türkiye sizce de aşırı hızlı bir düşüş sürecine girmedi mi?

    Bir düşüş bekliyorduk ama bu kadar hızlı ve bu kadar aşağıya bir düşüş beklemiyorduk.

    Doğu civarındaki bazı ülkelere gidiyorum. Bakınca, Türkiye insanı, Türkmenistan insanı ile benzer seviyede, belki ortalamada onlar azıcık iyiler.

    Türkiye'de birikmiş bir servet olunca, onlardan daha iyi gibi görünüyor, ancak akış olarak baktığımda ortalama insan oralarda daha iyi koşullarda, yüksek alım gücü ile yaşıyor.

    Araba alabilmek, gıda çeşitliliği tüketebilmek, cep telefonu, bilgisayar ve diğer elektronik eşyaları alabilmek konusunda bizden daha iyiler, rahat alabiliyorlar. Türkmenistan marketlerine girince aldığım ekmek kalitesi, domatesin, biberin kalitesi, peynir, zeytin çeşitliliği, meyve çeşitliliği daha fazla.

    Türkiyede dikkat ediyorum, paketli süt ürünlerinden, süt, peynir, yoğurt vb ürünlerin raf ömrü çok uzun. Oralarda daha kısa, az katkı maddesi koyuyorlar. Bonfile, kuzu pirzola, biftek gibi etleri rahat tüketiyorlar.

    Bana, biraz fazla hızla düştü Türkiye gibi geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız 17:44,

      Bu sistemi getirenler ülkenin çok hızlı bir şekilde düşmesini hedeflemiş olabilirler mi?...

      Sil
  67. sayın mahfi hocam, sürekli ikaz edilmesine rağmen cahillik, açgözlülük ve inatla ülkenin yönetilmesinin sonucudur bu afetler. deprem bu coğrafyanın yüzlerce yıldır bilinen gerçeği, ama afet haline gelmesi yönetenlerin suçudur. içimiz kan ağlıyor günlerdir. ergeç yapılacak seçimlerin sonucunda yönetimin el değitirmesi hala bir umut mu size göre? düzelebilir miyiz? kaleminize sağlık. hepimizin başı sağolsun.

    YanıtlaSil
  68. Selam Mahfi bey,

    Devletin içinden geldiğiniz için çok iyi bilirsiniz.

    Her kamu kurumunun araştırma birimleri, arşivleri, zor durumlarda harekat planları vardır. Açıkça söylemek gerekirse bunlar iyidirler de. Hazırlayanların altyapıları iyi olduğu için Avrupa seviyesinde bir döküman arşivi bulunur.

    Şimdilerde sosyal medyada ortaya çıkmaya başladılar. AFAD gibi kurumlar da nokta atışıyla, bölge hakkında detaylı rapor ve olası hasar analizlerini yazmışlar. Afet bölgesindeki yerel teşkilatlar çalışamayacağı için, çevre il ve bölgelerin görevleri de apaçık bellidir.

    Ordumuzun da vardır ki, 99 depreminde Yalova'ya gönderilmiştim, Yalova civarı asayiş konularının görüşüldüğü toplantılara katılmıştım, yani bizim de sonraki afetlere tecrübe ile yetişmemiz için altyapı da vardı.

    Bu afette de gördük ki, afet sonrasında kamu çok hızlı bir rapor oluşturmuş, ilgili siyasi kurumlar da toplanıp, hemen uluslar arası yardım çağrısı da yapılmış. Bu sürede de ciddi bir zaman kaybı yok.

    Yine, sosyal medyadan gördüğüm kadarı ile, çevre illerin -parti ayrımsız- belediyelerinden hızlı hazırlıklar yapılmış, hatta bazı belediyeler, sabaha depremzedelere yetişsin diye ekmek üretim kapasitesini bile artırıp, gıda vb acil ihtiyaç malzemelerini tırlara yükleyip iletmişler, kendi araçlarını bölgeye ulaştırmışlar.

    Siz tabi çok daha iyi bilirsiniz, her kamu kurumunda bir nevi arpalık denilen, siyasilere ayrılmış bir kadro vardır. Eski kamu müdürleri, uzun yıllara dayalı tecrübe ile, arpacı ve gerçek görev erbabı arasında işleri aksatmayacak bir dengeyi sağlarlardı. Mümkün mertebe, adam olma ihtimali olan arpacıları da kuruma kazandırma gayretleri olurdu.

    Kanaatimce, alttan-üstte tüm kademelerde siyasi kadrolar kilit yerlere dengeyi bozacak şekilde yerleşmiş. Yetersiz tecrübe ile kurumlara geldikleri içindir ki, ne kurum birikimini biliyorlar ne kuruma hakim olmayı, ne sahada neler yapılması gerektiğini. Hele bir de halkın içinden gelmişlerse, eğitim altyapıları da yok ise, proje, plan, harekat, liderlik, yönetim yetenekleri olmadan işleri heba etmişlerdir.

    Sanırım bunu yaşadı ülke. Böyle insanlar, yeteneksizliklerini politik çevre ile kapatma yarışına girerler. Merkezin emirleri politika da içerir, politikaya aykırı hareket edemezler.

    Yine siz çok iyi bilirsiniz. Sahada düşük seviyeli tecrübeli bürokrat var ise, işin gereğini yaparken, merkezden aksine bir emir gelirse, bildiği işi durdurmaz, merkeze uygun bir rapor iletir, ardından merkezi de hoş edecek ya bir cevap yazar, ya bir cilalı iş yapar merkezi idare eder.

    Bir albayımız bize, böyle durumda, telsizi kayadan atın, merkezi mücbir sebeple duyamazsınız derdi.

    Bir kere buraya hesabını bırakmıştım.
    Kamu görevlisinin sorunları düzeltebileceği yaş aralığı 25 ile 65 tir.
    Son 5 yıl, emeklilik hesabı ile geçer, etliye sütlüye pek karışmaz, kalır 25-60 yaş arası.
    İlk 5-6 yıl yetişmedir, pek karışamaz, kalır 30 - 60 yaş arası.
    Yani 1993 sonrası kamuya girenler.
    2007 yılı bu sürenin tam ortasıdır.
    2007 sonrası CB atamaları aşırı siyasi olduğu için kamu bürokrasisinin orta üst kademesinin yarıdan fazlası belli siyasi partiye meyillidir.
    2013te artan, 2017den beri ise tamamen alt kadroların yüzde 80i siyasileşmiştir.

    En iyimser ortalamalarla bile gitseniz, mevcut bürokrasinin yüzde 30 civarı işe yarar.

    Ordu nerede diyenler için: aynı hesap.

    6-7 yıldır askeri lise yok. Askeri lisesiz orduya girenler şimdilerde binbaşı oluyordur. Askeri liseyi bitirenlerin bi kısmı binbaşı, büyük kısmı yarbay, albay seviyesindedir. Bu adamlar askeri lise mezunu ne kadar binbaşı, yüzbaşı buldularsa anca o kadar müdahale etmiştir. Yarbay, Albay, Tuğgeneral iken atılanları hiç saymıyorum.

    1ZJFWfj^z%4U

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asker Lisesiz yuzbasi oldum askerlik bir meslektir hayatimin bir bolumunu bu meslekle geciriyorum geri kalanini ailemle yuvamla ruhani hayatimla

      Sil
  69. Sizce onumuzdeki surecte onumuzdeki surecte bir Af cikma ihtimali var mi ?

    YanıtlaSil
  70. Hocam. Kanıma dokunan bir durum var. Depremzedeler için yardım kampanyası düzenleyip bağış yapan şirketler vergiden düşeceklermiş. Bu hiç doğru değil diye düşünüyorum. Yardım karşılıksız olmaz mı ? Zaten şirketler vergi vermek zorunda. Bu konu hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  71. Hocam MB dünkü bağışını nasıl muhasebeleştirecek? Bütçe içi transfer diye başlık mı açılacak? Daha önce örneği var mı?

    YanıtlaSil
  72. Hocam bu kadar sade anlaşılır ve gerçekçi başka bir yazı okumadım mükemmel özetlemişsiniz kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  73. Mahfi Hocam iyi günler, bence iki sistemin (Başkanlık, Parlamenter) de aksayan, sıkıntılı yönleri var, parlamenter sistem de mükemmel değil, yeterli çoğunluğu şart koşması, yeterli çoğunluğa ulaşılamayınca koalisyon gerektirmesi tabi bu sürede değerli günler geçmesi de sıkıntılı, bence yapılması gereken iki sistemin de iyi, işleyen yanlarını harmanlamak,

    YanıtlaSil
  74. Organizasyon bozukluğunun sebepleri oldukça çeşitlidir. Bazı yaygın sebepler şunlardır:

    İletişim eksikliği, Yönetim sorunları, İşe alım ve yerleştirme hataları, Yetersiz kaynaklar, Teknolojik sorunlar, İş yükü ve Kişisel faktörler..

    Bu nedenlerin yanı sıra, organizasyon bozukluğunun diğer birçok sebebi de vardır. Bu nedenlerin tanınması, organizasyonlarda verimli bir şekilde çalışmayı sağlamak için önemlidir.

    YanıtlaSil
  75. Sistemin yanlış çalıştığını ve yanlış çalıştırıldığını fark ettiğimizde göre değiştirmeliyiz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!