Bir Dosta Veda Yazısı

Bu yazı, dürüst, tertemiz bir gazeteciye, sevgili bir dosta veda yazısıdır.

Türkiye’de gazetelerde ekonomi sayfalarının yer alması 24 Ocak 1980 kararları sonrasında oldu. Ondan önce ekonomi haberleri gazetelerin çeşitli sayfalarına dağılmış olarak tek tük yer alır, daha çok ücretler ve sendika haberlerini, grevleri lokavtları kapsar, faiz, kur (onlar da sabitti zaten) ve altın fiyatlarını gösteren birkaç satır ve sütunluk tablolara yer verilirdi. Hazine’de ekonomik göstergeler altı ayda bir kitapçık halinde yayınlanırdı. Üstelik o kitapçıktaki veriler de üç ay öncesinin verileri olurdu. Merkez Bankası, bastığı para miktarını (emisyon) bile haftada bir yayınlardı. Yayınlanan veriler uzak geçmişi gösterir, geleceğe ışık tutmaya yaramazdı.

24 Ocak kararları sonrasında işler ciddileşti ekonomi çok daha ön plana çıktı. Basın aslında devletten daha önce güncel verileri kullanmaya başladı. Ardından önce yarım sayfa derken tam sayfa olarak ekonomi sayfaları oluşturulmaya başlandı. İş orada da kalmadı gazeteler ekonomin bir, bazen iki sayfa ayırır oldular. İşte bu gelişimde yukarıda saydığım Ankara’da görev yapan ekonomi muhabiri/yazarların çok etkisi oldu. Ankara’da 1980’li yıllarda gazetelerin son derecede parlak ekonomi muhabir/yazarları vardı. İlk aklıma gelenler: Taylan Erten, Erdal Sağlam, Bilal Çetin, Enis Berberoğlu, Zülfikar Doğan, Semra Çetin, Oya Berberoğlu. Aralarında müthiş bir rekabet vardı. Mesela IMF’nin Türkiye’ye gelişi o zamanlar olay olurdu. Ankara’daki ekonomi muhabirleri haber çıkarıp gazeteye vermek için amansız bir rekabete girerlerdi. Hepsi ekonomi yönetimindeki bürokratlarla arkadaştı.  Arada bir buluşur, dertleşir “off the record” eleştirilerimizi paylaşırdık. Bu konuşulanlar yazılmazdı. Bu kurala hiç kimse ihanet etmedi.

1985 yılında Türkiye, IMF ile yürüttüğü programı bitirmiş ve IMF, Türkiye’ye artık IMF Ana sözleşmesinin 4. Maddesindeki yıllık konsültasyonlar için gelir olmuştu (bu durum 1994’deki krize kadar böyle devam etti.) Bir program olmamasına karşın IMF’nin gelişleri o zaman hep önemliydi. Bir kere veriler ve değerlendirmeler bu kadar açık değildi. Internet olmadığı için IMF raporlarına bugünkü gibi öyle kolay erişmek mümkün olmazdı. IMF, ülke ziyaretinin son gününde ilk bulgularını yazdığı ve “Concluding Remarks” denilen bir gözlem notunu DPT Müsteşarı, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı ve Merkez Bankası Başkanı ve birer yardımcılarının bulunduğu bir toplantıda paylaşır, IMF yetkilileri bu metnin verildiği toplantıda görüş ve önerilerini paylaşırlar ve biz de karşı görüşlerimizi anlatırdık. IMF heyeti ayrıca bu ziyaretleri sırasında Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı, Hazine Müsteşarı, Merkez Bankası Başkanı, TÜİK (o zamanlar DİE) Başkanı, Özelleştirme İdaresi Başkanı, Eximbank Başkanı, TÜSİAD Başkanı ve özel kesim kuruluşlarından bazılarını ziyaret eder görüşmeler yaparlar, ekonominin gidişini veriler kadar kişilerin görüşleriyle de anlamaya çalışırlardı.  

O zaman IMF Türkiye heyeti başkanı olan Manuel Guitian tanınmış bir iktisatçıydı. 1990 yılının Şubat sonuna doğru Guitian başkanlığında bir IMF heyeti hem konsültasyon hem de Türk Lirasının konvertibiliteye geçirilmesi için yaptığımız hazırlıkları gözden geçirmek amacıyla Türkiye’ye gelmiş, yukarıda değindiğim toplantıları ve görüşmeleri yaptıktan sonra 10 Mart’ta görevlerini tamamlamışlardı. Guitian beni aramış ve çalışmalarının sona erdiğini ve bunu bizimle paylaşmaya hazır olduklarını söylemişti. Ertesi gün saat 11’de toplanmak üzere sözleştik. Dönemin Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Namık Kemal Kılıç’a söyledim, ardından Ali Tiğrel’i, Rüşdü Saraçoğlu’nu aradım ve toplantı saatini söyledim.

11 Mart 1990’da saat 11’de Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın toplantı salonunda buluştuk. IMF heyeti Guitian’la birlikte 5 kişi idi. Bizim tarafta Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Namık Kemal Kılıç, Bendeniz (müsteşar yardımcısıydım), DPT Müsteşarı Ali Tiğrel ve İktsadi Planlama Başkanı Fak Öztrak, Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saraçoğlu ve Başkan Yardımcısı Ercan Kumcu vardı. Guitian hazırladıkları 4 sayfalık notu verdi. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu enflasyon, bütçe, cari denge gibi sıkıntıları sıraladıktan sonra konvertibiliteye geçiş için yapılan hazırlıkların doğru olduğunu vurguladı. Ekonomiyi güçlendirmek için alınması gereken önlemleri sıraladı. Biz de karşı açıklamalar yaptık, sorular sorduk, yanıtlar aldık ve toplantı 12,30 gibi sona erdi. Toplantı sonrasında ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner’in yanına gittim ve durumu anlatıp gözlem notunu kendisine verdim. IMF’nin Türk Lirasının konvertibilitesini kısa süre içinde açıklayacağını söyledim. Günün beklenen haberi oydu.

Gece saat 12’yi geçe ev telefonu çaldı. Uykuya dalmak üzereydim, fırladım yataktan telefonu açtım. Devlet Bakanı Güneş Taner sinirli bir sesle sordu: “Cumhuriyet Gazetesi’ni gördün mü?” Bir an düşündüm, sonra “Evet ne vardı Sayın Bakanım?” dedim. “Bilal Çetin’in IMF yazısını okudun mu?” diye sordu. Öyle bir yazı yoktu demeye hazırlanırken ertesi günün gazetesini kastettiğini anladım. Gazeteler basılır basılmaz Turgut Özal’a geliyordu. Bakan da muhtemelen oradaydı. Güneş Bey devam etti: “Ben Turgut Beyin yanındayım, gazeteleri okurken Bilal Çetin’in yazısını gördük. IMF’nin Türkiye’yi eleştirdiğini yazıyor, IMF 4 sayfalık not bırakmış, bu senin bana yolladığın not herhalde, bunu Bilal Çetin’e sen mi verdin?” Ben vermemiştim, gizli tutulması gereken bilgilerin gizli tutulacağını Maliye Müfettişliğimden beri bilirdim. “Hayır, ben vermedim, kimin verdiğini ya da Bilal’in bunu kimden aldığını bilmiyorum” dedim. Telefonu kapattık. Peş peşe Rüşdü Saraçoğlu’nu, Namık Kemal Kılıç’ı ve Ali Tiğrel’i de aramış Güneş Bey. Notu ya da bilgiyi kimin verdiği ortaya çıkmamış. Bilal Çetin de kimden aldığını açıklamamış.

Bu mesele bir süre olay oldu. Bilal Çetin hiçbir zaman kimden aldığını açıklamadı. Bu olaydan 20 gün sonra IMF, Türk Lirasının konvertibl para olduğunu dünyaya ilan etti. Ancak ondan sonra Bilal Çetin’in yazısının etkisi kayboldu ve bu yeni durum onun yerini aldı.

Ercan Kumcu ve ben Bilal Çetin’in iyi arkadaşıydık. Yıllar geçip olayın önemi kaybolduktan sonra sırf merakımızdan bir kez daha sorduk Bilal’e bu notu kimden aldığını. Ama yine söylemedi: “Gazetecinin meslek sırrı, kaynağını açıklamamaktır” dedi gülerek.

Ercan Kumcu ve ben kamu görevinden ayrıldığımızda Bilal Çetin bizi Yeni Yüzyıl Gazetesinde yazı yazmaya davet etti. Böylece biz de köşe yazarlığına Bilal Çetin sayesinde adım atmış olduk.

Hafta başında Bilal Çetin’i kaybettiğimiz haberi hepimizi yıktı. Bir süredir hastaydı ama hiçbirimiz böyle aniden ölüp gideceğini düşünmemiştik. Bilal Çetin gibi çalışkan, dürüst, ilkeli gazeteciler hala var ve umarım hep var olurlar. Hepimizin başı sağ olsun.

Yorumlar

  1. Mahfi Hocam, başınız sağ olsun! Bu yazınızdan bile payıma düşeni aldım. Sağ olun, var olun!

    YanıtlaSil
  2. Başınız sağ olsun Mahfi bey

    YanıtlaSil
  3. Allah rahmet eylesin. Bu bigi aktarımınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Allah rahmet etsin, Türk basını, okurları ve yakınlarının başı sağ olsun.

    YanıtlaSil
  5. Başınız sağolsun, mekanı cennet olsun.

    YanıtlaSil
  6. Vatan gazetesinde yazarken keyifle okurdum. Mekanı cennet olsun.
    Bu arada Oksijen gazetesi okuyor musunuz? Haftasonları eski günlerdeki gibi kağıttan gazete okumak büyük bir keyif :)

    YanıtlaSil
  7. Bilal Çetin iyi bir gazeteci ve iyi bir insandı. Allah rahmet eylesin nur içinde yatsın.

    YanıtlaSil
  8. Değerli insan, zarif dost Bilal Çetin beyefendim, devrin daim olsun…

    YanıtlaSil
  9. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah. Başınız sağ olsun hocam.

    YanıtlaSil
  10. karaciger kanserinden vefat etmis basiniz sagolsun

    YanıtlaSil
  11. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun yakınlarına sabir diliyorum

    YanıtlaSil
  12. Başınız sağ olsun Hocam. Sanırım herkesi bir anlığına geçmişe götürdünüz özlemle. Anılarda güzel hatırlanmak nasip olsun hepimize.

    YanıtlaSil
  13. Nurlar içinde, Huzur içinde, Işıklar içinde uyusun.

    YanıtlaSil
  14. Başı sağolsun.

    Faiz artınca enflasyonun düşeceği ne malum? Abd abde verilere güven var bizde sepette ne var onu bile bilmiyoruz? Beklentiler dolayısıyla hep 30larda devam edemez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Faizin oranına bağlı. An itibarıyla Türkiye'de enflasyon % 130 ise faizi % 130 yaparsanız ne enflasyon kalır ne de kurumlar. Marifet enflasyonu düşürecek ama kurumları da batırmayacak yavaş faiz artışları ve onu destekleyecek yapısal reformlarla enflasyonu düşürebilmekte. Bunu Türkiye 2001 krizi sonrasında yaptı. Yapısal reformları çok sınırlı tuttu ama o bile etkili oldu ve enflasyon hızla düştü.

      Sil
  15. Işıklarda uyusun.

    YanıtlaSil
  16. Mahfi hocam merhaba,
    Bende emekli bir bankacı olarak, çalıştığım yıllarda Bilal Çetin de takip ettiğim yazarlardandı. Namuslu, dürüsttü. Şimdiki yazarların çoğunun angaje, zülfüyare dokunmayan yazılarını okudukça size ve bir kaç yazara saygım on kat artıyor. İyi ki varsınız. Bilal Çetin ışıklar içinde uyusun. Ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum.
    Saygılarımla
    Cihaner Duman

    YanıtlaSil
  17. Allah Rahmet Eylesin Bilal Çetin 'in okuyuçusuydum o günleri çok iyi hatırlıyorum yazınızda bahsi geçenlerle toplantılarda karşilaşırdım güzel günlerdi ,hepimizin baş sağ olsun nur içine yatsın .

    YanıtlaSil
  18. tum sevenlerının bası sagolsun Allah ragmet eylesin tesekkurler hocam

    YanıtlaSil
  19. Sayin Bilal Cetinin olumu beni uzdu

    YanıtlaSil
  20. Hocam başınız sağolsun. Bu veda yazısı vesilesiyle de ülkemizin çok önemli bir dönemiyle ilgili aydınlanmış olduk. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  21. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun bașınız sağolsun .

    YanıtlaSil
  22. Sayın hocam o dönemin bürokratı gazetecisi yazarı çizeri memuru vs hepsinin bir ağırlığı vardı. Şimdikilerin bir çoğu yawşak maalesef...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi de çok kaliteli yazarlar, gazeteciler var. Ama o dönemde bu insanların sayısı ve oranı çok daha fazlaydı haklısınız.

      Sil
  23. Değerli üstadım, öncelikle başınız sağolsun. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Bize o günleri anımsattığınız için teşekkür ederiz. Gençlik ve meslek yaşantımızın kesiştiği o geçiş dönemini ne kadar güzel özetlemişsiniz.

    YanıtlaSil
  24. Basiniz sag olsun merhuma Tanri rahmet eylesin, yakinlarina sabir versin.

    YanıtlaSil
  25. Gazetecinin meslek sırrı, kaynağını açıklamamaktır. Gazeteciye sır verilmez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk cümlenizle ikicisi çelişiyor. Ne dersiniz?

      Sil
  26. Başınız sağolsun Mahfi hocam.

    YanıtlaSil
  27. Başınız sağ olsun.

    YanıtlaSil
  28. Muhterem üstat yazınız beni bir zamanların Türkiye'sine ve liyakat sahibi insanların layık oldukları mevkide bulunduğu bir döneme götürdü , değerli Dostunuzun hatırasının ilelebet yaşaması , meslek ahlakına önem veren insanların hatırlanması dileği ile.

    YanıtlaSil
  29. merhaba hocam ekonomi alanında takip edilmesi gereken kaynakları yada kişileri p
    aylasabilirmisiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben İktisat ve Toplum Dergisini, The Economist'i takip ediyorum.
      İktisatçılardan izlediğim çok kişi var. Sayarken birini unutursam ayıp olur.

      Sil
  30. Hocam kağıttan gazete okuyormusunuz?
    Haftalık Oksijen gazetesi okuyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kağıttan gazete epeydir okumuyorum. Oksijeni internet üzerinden izliyorum.

      Sil
  31. Hocam başınız sağolsun. Hocam uluslararası rezerv bölümünde yer alan bankalar muhabir mevcudu ve efektif kasası var. Bu nedir ve ne işe yarıyor? Toplam rezerve dahil ediliyor.

    YanıtlaSil
  32. 1995e giden yolda adımlardı bu eleştiriler, bir makas oluşturma çabasının izleri: döviz-borsa kapları ileride ters yönde dolmaya başlayacaktı. Mirası canlı kalsın Bilal Bey'in....

    YanıtlaSil
  33. Mahfi bey

    Salih Neftçi ve Selahattin Duman'ı tanır mıydınız?

    2000'lerin başında yayın hayatına başlayan "Vatan Gazetesi"nin çok kaliteli köşe yazarları vardı. (Bugün ise kağıt baskı kapandı, internet sitesi ise hükümetin propaganda makinesine dönüştü. Nereden nereye!)

    Salih Neftçi ile ekonomiyi takip etmeye başlamıştım. Olaylara çok geniş pencereden bakabiliyordu. 15 Eylül 2008'deki Lehman Brothers'ın çöküşüyle dünyaya yayılan küresel ekonomik krizin ilk analizlerini Salih Neftçi'den okumuştum. Yazılarını sayılara, grafiklere boğmadan, gayet net bir şekilde aktarabiliyordu. Ne yazık ki kendisini 2009'da kaybettik!

    Gazeteyi yavaş yavaş tanıdıkça; Asaf Savaş Akat, Bilal Çetin ve Ali Ağaoğlu'nun yazılarını da okumaya yöneldim.

    Ekonomi dışında, basın tarihimizin en esprili, en nükteli, en iğneleyici köşe yazarlarından biri olan Selahattin Duman'ın yazıları ise adeta bağımlılık yapmıştı. Espri ile siyasi hicvi çok iyi harmanlayabiliyordu yazılarında, Aziz Nesin kıvamında çok nitelikli bir yazardı. Ne yazık ki onu da trafik kazasıyla 2021'de kaybettik!

    Bilal Çetin'le birlikte ne kadar tecrübeli insanları kaybettiğimizi yine hatırladık... Güngör Uras dahil...

    (Sizin "Radikal Gazetesi"nde yazdığınızdan haberim yoktu Mahfi bey, üzgünüm.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Salih Neftçi ile tanışırdım. Selahattin Duman'ı okurdum, kendisiyle tanışmadım. Son derece zeki esprilerle süslüydü yazıları gerçekten de. Radikal'de neredeyse on yıl köşe yazısı yazdım.

      Sil
  34. Allah rahmet eylesin hocam. Başınız sağolsun.

    YanıtlaSil
  35. Hocam başınız sağ olsun. Türkiye'deki ekonomik gazeteciliğin tarihine ve önemli bir döneme ışık tutuyorsunuz. Sizce, gazetecilerin meslek etiği ve kaynak koruma konularında ne tür dengelemeler yapmaları gerekiyor? Bu dengeleme, kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğuyla nasıl uyum sağlayabilir?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi