Dünyanın Ekonomik Görünümü

Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ekonomiler Karşılaştırması

IMF’nin World Economic Outlook October 2025 (Dünyanın Ekonomik Görünümü Ekim 2025) raporundaki tahminlerden yararlanarak 2025 ve 2026 yıllarına ilişkin durumu ele alalım. Aşağıdaki iki tablo satın alma gücü paritesine (SAGP) göre 1999 yılı ve 2024 yılı verilerini karşılaştırmalı olarak ortaya koyuyor (IMF’nin World Economic Outlook, Ekim 2000 ve Ekim 2025 raporlarından yer alan veriler kullanılarak tarafımızdan hazırlanmıştır):


Bu iki tabloya karşılaştırmalı olarak baktığımızda aradan geçen 26 yılda şu gelişmeler olmuş: (1) Kapsanan ekonomi sayısı 184’den 197’ye yükselmiş. 1999’da gelişmiş ülke sayısı 28 iken 2024’de 42’ye yükselmiş, gelişmekte olan ülke sayısı 1999’da 156 iken 2024’de 155’e düşmüş. (2) 1999’da gelişmiş ülkelerin dünya GSYH’sindeki payı yüzde 57,4 iken 2024’de yüzde 39,6’ya gerilemiş buna karşılık gelişmekte olan ülkelerin dünya GSYH’sindeki payı 42,6’dan yüzde 60,4’e yükselmiş. ABD’nin dünya GSYH’sindeki payı yüzde 21,9’dan 14,8’e gerilerken Çin’in payı yüzde 11,2’den yüzde 19,3’e yükselmiş. Çin, son on yıldır satın alma gücü paritesiyle hesaplanan GSYH açısından dünyanın en büyük ülkesi olarak karşımıza çıkıyor (cari fiyatlarla hesaplandığında ABD hala birinci sırada.) Euro bölgesi de düşüşte görülüyor. (3) İhracattaki paylardaki değişim GSYH’ye göre daha düşük. Buna karşılık Çin, dünya ihracatındaki payını yüzde 3,1’den 11,8’e yükselterek büyük bir çıkış yakalamış görünüyor. (4) Çin’in dünya nüfusundaki payı azalırken Hindistan hızlı bir nüfus artışı yaşıyor. (5) Türkiye’nin dünya GSYH’sinde ve ihracatındaki payları artarken nüfustaki payı değişmeden kalmış bulunuyor. (6) Bu tablodaki verilere farazi bir gelir dağılımı çerçevesinde bakalım. Dünyanın toplam GSYH’sini 100 dolar olarak kabul edelim. Bu durumda 42 gelişmiş ülke bu gelirin 39,6 dolarını alacak ve ülke başına ortalama 0,94 dolar gelir deşecek, 155 gelişme yolundaki ülkenin alacağı toplam gelir payı 60,4 dolar olacak ve ülke başına 0,39 dolar gelir düşecek demektir. Buna göre gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere göre yaklaşık 2,5 kat daha fazla gelir elde ediyor olacaklardır. Kuşkusuz bunlar ortalama rakamlardır, ülke bazında ele alındığında çok daha değişik sonuçlar ortaya çıkacaktır.

2025 ve 2026 Yılı Tahminleri

Gelelim 2025 ve 2026 tahminlerine. IMF’ye göre 2025 yılı ve 2026 yılında ABD, Euro Bölgesi, Çin, Arjantin ve Türkiye’nin üç temel makroekonomik göstergesinin şöyle olması bekleniyor: 

Bu tablodan da bazı önemli ipuçları çıkıyor: (1) Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD 2025 ve 2026’da potansiyel büyümesinin (yüzde 2,5 kabul ediliyor) altında büyüyecek ama resesyona girmeyecek gibi görünüyor. Buna karşılık Euro bölgesi, eğer bu tahminler gerçekleşirse resesyonun eşiğinde bulunuyor. Gelişmelere göre iki tarafa da devrilebilecek bir ağaç gibi. Dünyanın en büyük ekonomilerinden olan Çin, alışılagelmiş büyüme oranlarının yarısına razı olacak durumda. Arjantin’in, ekonomide alınan kamu harcamalarını kısıcı, enflasyonu düşürmek için yapılan parasal ve mali önlemlere karşın iyi büyüme oranları yakalaması bekleniyor. Türkiye için tahminler her iki yılda da potansiyel büyüme oranının (yüzde 4,9 olarak tahmin ediliyor) altında kalacağını ortaya koyuyor. (2) İşsizlik oranlarının ABD açısından doğal işsizlik oranının (ABD için bu oran yüzde 4,5) altında kalmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Euro Bölgesi için işsizlik oranları nispeten yüksek düzeyde olacak. Çin açısından her iki yıl için yüzde 5,1 olarak tahmin edilen işsizlik oranları, nüfusu dikkate alınca normal görünüyor. Arjantin’in, kamu harcamalarını kısma yolunda aldığı sert önlemlere, bu yaklaşımın yol açtığı işten çıkarmalara karşın işsizlik oranını düşüreceği tahmin ediliyor. Bu gerçekleşirse önemli bir başarı olarak kabul edilmeli. Türkiye’nin, iki yılda da yüzde 8,3’lük yüksek sayılacak işsizlik oranı düzeyinde kalacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de geniş işsizlik oranının yüzde 30’a yakın olması aslında buraya alınan oranın gerçeği tam olarak yansıtmadığını gösteriyor. (3) Ekonomilerin çeşitli sıkıntılar içinde olması enflasyonun düşük kalmasına yol açıyor. ABD’nin yüzde 2’lik hedefe 2026’da ulaşacağı ve onun altına düşeceği tahmini söz konusu. Euro Bölgesinde enflasyon yüzde 2’nin altında, Çin neredeyse deflasyona girecek gibi görünüyor. Burada dikkati çeken iki ülke var: Arjantin, eğer tahminler gerçekleşirse enflasyonu 2026 sonunda yüzde 10’a düşürecek. 2024 Nisan ayında enflasyonun yüzde 292,2 olduğu dikkate alınırsa bu büyük bir başarı olacak. Buna karşılık aşağı yukarı aynı tarihlerde enflasyonla mücadeleye girişen Türkiye’de enflasyon 2026 sonunda hala yüzde 20’nin üzerinde kalacak gibi görünüyor.

Arjantin, Türkiye ve Enflasyon

Arjantin enflasyonla mücadelede bu kadar başarılı olurken Türkiye’nin başarıya ulaşamamasının nedeni nedir? Burada pek çok neden sayılabilir ama en önemli neden para ve maliye politikasının birlikte uygulanamamasıdır.

Arjantin, para politikasını daha ılımlı uyguladı: Faizi çok yüksek düzeylere çıkarmadı ama gerekmediğinde de düşürmedi (an itibarıyla Arjantin’de enflasyon yüzde 31, Merkez Bankası faiz oranı yüzde 29.) Buna karşılık son derecede sert bir maliye politikası uygulamaya girişti. Kamu harcamaları hızla düşürüldü, bakanlıkların sayısı azaltıldı, gereksiz kamu personeli işten çıkarıldı, işe yaramayan teşvik ödemeleri kaldırıldı, ciddi bir kamu tasarrufu sağlandı. Bütün bunlara karşın baştan artan işsizlik oranı hızla eski düzeyine geri geldi ve hatta daha aşağıya indi. Bunun da nedeni enflasyondaki düşüşün özel kesim kuruluşlarında geleceğe daha olumlu bakarak ona göre karar almaları neden oldu. Toplumun enflasyon beklentisi kırıldı ve enflasyon hızlı bir düşüş eğilimine girdi. Arjantin’in ekonomik atılımını IMF’nin hem parasal olarak hem de program katkısı olarak desteklediğini, ABD’nin de destek olduğunu göz ardı etmemek gerekir.

Türkiye, enflasyonla mücadelesinde ağırlığı para politikasına (faiz politikası, karşılıklar politikası, kredi kısıtlamaları) verdi. Maliye politikası yalnızca vergi artırımları yönüyle devreye sokuldu ve kamu harcamalarındaki israf üzerinde durulmadı. Daha doğrusu yüzeysel bazı önlemler alındı. Personel sayısı artırılmaya devam etti, kamu kesiminde gereksiz harcamalardan (son model arabalar, konutlar vb.) vazgeçilmedi. Bazı düzenlemeler sembolik olarak etki yapar. O etkiden yararlanabilmek için kural koyanların koydukları kurallara önce kendilerinin uyması gerekir. Türkiye bunları yapmadı. O nedenle de enflasyon beklentisini kıramadı. Enflasyon beklentisi kırılamazsa enflasyon düşmez.

Arjantin, enflasyonla mücadelede ağırlığı maliye politikasına, Türkiye ise para politikasına verdi. Mali disiplini iyi kötü sağlamış olan gelişmiş ülkelerde ağırlığı para politikasına vermek ve faiz politikasıyla enflasyona karşı koymak mümkündür. Buna karşılık mali disiplini sağlayamamış gelişme yolundaki ülkelerde para politikasına dayanarak enflasyon sorununu çözmek çok zordur. O nedenle Arjantin doğrusunu yapmıştır. Türkiye, 2001 krizi sonrasında mali disiplini sağlayarak ve bunu para politikasıyla destekleyerek enflasyon sorununu çözmüştü. Bu kez yalnızca para politikasına dayanarak hareket etti. Arjantin sorunun çözümüne hızla yaklaşırken Türkiye hala uzakta bulunuyor.

Yorumlar

  1. Donald Trump varken, kim takar IMF'yi!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1999 yılında Arjantin kişi bası geliri 7700 dolardı Türkiye ise 3900 dolardı. 2024 yılında ise Arjantin kişi başı geliri 13800 dolar Türkiye ise 15500 dolar. 1999 yılında Arjantin bizi ikiye katlarken şimdi geride kalmış.

      Sil
    2. Mahfi Hoca bunu kaç defa anlattı. Kişi başı milli gelir bir illüzyon.

      Sil
  2. hocam çok teşekküreler.. değerli yorumlarınız için.. konut fiyatları ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? malum altın fiyatları çok artıyor. bu artıştan konut sektörü nasıl etkilenir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altın bu aralar konut sektörünü gölgeledi. Ama bu hep böyle gitmez. Faizler yanlış set edildiği ve enflasyon devam ettiği sürece konut prim yapar.

      Sil
  3. Size köstek oluyormuşum gibi düşünmeyiniz lütfen:

    "Post-truth (gerçek ötesi)" çağda, bu yazdıklarınızın hiç kıymeti yok!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumayın gitsin, ben yazmaya devam edeceğim.

      Sil
    2. Hocam kusura bakmayiniz ama adsız 14:22 nin haklılık payı var. Bizlere sunulanlara değil de aynanin arkasını görmeye çalışırsak realiteyi yakalayabiliriz. Mesela turkiyede en kötü yönetim karpuz gibi ülkeyi siyasi sosyal olarak ayıran bu yönetim nasıl en uzun sure iktidar olan hükümet olabildi. Sizin baktığınız açıdan bakarsak bunu açıklayamayiz. Fakat 2001 sonrasi türkiyenin tamamen küresel sermayenin kontrolüne girmeye başladığını ve ülkenin elimizden çıktığını ve kontrolü kaybettiğimizi dürüstçe kabul edersek artik halkın iradesinin bir hükmünün kalmadığını inisiyatifin küresel güç merkezine geçtiğini kabul edersek gerçekleri daha iyi ve net şekilde kavrayabilecegimizi düşünüyorum. Zira paradigma değişimi hem güçlü hem de hızlı gerçekleşiyor. Imf dünya bankası bile tamamen siyasallaşmış durumdadır.

      Sil
    3. Gayet güzel açıklarız. Biat kültürünün olduğu bir ülkede o kültüre hitap edenler uzun süre iktidarda kalabilir.

      Sil
    4. Mahfi bey, sonuna kadar sizi destekliyoruz, söylediğiniz her şeyde haklılık payınız var, kolay gelsin.

      Sil
    5. Hocam değerli fikirleriniz için sonsuz teşekkürler

      Sil
  4. Yazınız için sağolunuz,global projeksiyonun çok bilgilendirici bir özeti olmuş. Bize gelince, kamuda tasarruf sağlanmadıkça, hukukun üstünlüğü uygulanmadıkça daha kötü zamanlara doğru gitmeye devam ederiz. Tüm çevreler 2026 yılının kötü geçeceği gerçeğinde birleşiyorlar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, maalesef haklılar.

      Sil
    2. Mahfi hocam imf nin enflasyon beklentisi tüik in kopyası. Imf nin ardındaki temel güç küresel sermaye dir. Bunu daha öncede defalarca söyledim yine söylüyorum; tüik yalanlarina hükümetin guzellemelerini küresel sermaye destek veriyor çünkü imf de bu yalanlara ortaktir. Benim nezdimde imf dunya bankası nin zerre güvenilirliği kalmamıştır. Ya koskoca tekstil devleri çöküyor fabrikalar konkordatolara koşuyor ama işsizlik artmiyor üstelik enflasyon düşüyor hem de ekonomi büyürken. Akli başında her iibf li bilir ki büyüme durmazsa enflasyon da durmaz. Kamu harcamaları azaltilmazsa enflasyon kontrol altina alınamaz zira bütçe dengesizliği daha da büyür bu da döner dolaşır yine enflasyonist etki oluşturur. Ayrica bu kadar konkordato iflas artışı varken işsizliğin sabitleşmesi de ayri bir fecaattır. Demek ki kapi arkalarinda geleceğe yönelik bu ülkeden küresel efendilere ciddi taahhütler verilmiş. Uluslar arasi finans kapital ile bu kadar göbekten bağ kuran bir hükümet gelmedi gelmez de. Onlar da bunu iyi bildikleri için vazgeçemiyorlar akp de saraydan. 23 yil nasıl iktifar olduklarını sadece şu manzaraya bakmak yeter de artar bile. Türkiyede yalan dünyada yalan sloganıyla selamlar hocam.

      Sil
    3. Çok net, ABD, IMF ve diğerleri bu tür iktidarları daima destekler, çünkü onlara iş yaptırabilir, dilediği yönde hareket etmesini sağlayabilir.

      Sil
  5. Bir matematik kuralını hatırlamakta fayda görüyorum. Sayılar büyüdükçe oranlar küçülür. Büyüklüğü 10 olan ülke buna 5 eklerse %50 büyümüş olur. 100 olan ülke buna 5 eklerse %5 büyümüş olur.

    YanıtlaSil
  6. "Bretton Woods sistemi" ömrünü tamamladı mı? / devam ediyor mu?

    Sizin gözleminiz nedir Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bretton Woods'un ömrünü tamamlaması neredeyse 60 yıllık geçmişi olan bir olgu. 1971 de ABD altın karşılığı dolar basmayı terk edince Bretton Woods bitti.

      Sil
    2. Sn. Eğilmez, emeğinize sağlık çok açıklayıcı tablolar eşliğinizde yaptığınız yorumlar için teşekkürler. Önce kısa bir not: 2024 tablosunda gelişmiş ekonomiler toplamı 42 görünürken açılımının toplamı 40 çıkıyor. BW konusundaki görüşünüze gelince, doğrudur kağıt üzerinde 71'de bitti görünüyor. Ancak siyasi-ekonomik sonuçlarıyla yakın zamana kadar ABD hegemonyası nezdinde devam etti. Zaten sorun da sizin tablolarınızın gösterdiği gibi fiilen de bitmesi gerekirken ayağını sürüyerek de olsa üstelik açık ve kaba zor eşliğinde kendisni dayatmasında. Bugün yaşanan bütün sorunların temelinde bu olgu var ve düğüm sadece sorunun kendisinden ötürü değil, kapitalizmin içsel sorunlarından ötürü -ki kanımca konuşulması gereken asıl sorun bu- de çözümsüz ve sürekli bir kaos ortamı yaratmaya aday.

      Sil
  7. Hocam, ikinci tablodaki ihracat paylarinda bir sorun var gibi. 2024 yilinda nominal dolar ile Comtrade verilerine göre gelismis ülkelerinin dünya ihracattaki payi %54, yükselen ve gelismekte olankilerin ki ise %47. Sizin tablo IMF’nin World Economic Outlook verileriyle yapilmis, ve ayni gruplar için %61 ve %39 rakamlarini içeriyor (gelismis ülkelerin payi epey fazla). Bu kolonu hangi birimle hesapladiniz ? Ticaret genelde SAGP ile birimlendirilmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hesap bana ait değil. IMF'nin World Economic Outlook October 2025 raporundan alınma.
      SAGP ile birimlendirilen yalnızca GSYH.

      Sil
    2. Hocam, WEO October 2025 i sorguladim, tablonuzdaki rakamlar dogru, kusura bakmayin. WEO mal ve hizmet ticaretini göz önüne almis, benim Comtrade istatistiklerinden verdigim paylar ise sadece mal ticaretini içeriyor. Bu vesileyle günümüzde hizmet ticaretinin gelismis ülkeler lehine ne denli fark yarattigi bir kez daha kafama dank etti ! Calismalariniz için çok tesekkürler, ilgiyle izliyorum.

      Sil
  8. Hocam , Çin'in önlenemez yükselişi açık . Türkiye'de kur , enflasyon , işsizlik verileri geniş tanımlı işsizlik gibi açıklansa yerimiz daha alt sırada olurdu . Ancak enseyi karartmak yok .

    YanıtlaSil
  9. Kamu harcamalarını kısmadan, maliye politikasını en tepeden başlatmadan enflasyonla mücadele edebilmek çok zor. Bugün milletvekilleri 230 bin lira maaş alıyor ki 300 milletvekili de aynı zamanda 150 bin lira emekli maaşı alıyorlar. Her 100 kişiden 86 kişinin yoksuluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede milletin vekilleri, halktan bu kadar kopuk olmamalıydı. Bugün Türkiye'de bir vekil en düşük maaş olan asgari ücretin yaklaşık 10 katını alırken, Hollanda'da 3.6 katını alıyor. Oysaki daha çok özverili davranması gereken Hollanda değil, biz olmalıydık. Balık baştan kokar misali, maliye politikası en tepeden başlamalı ki bu durum alta da sirayet edebilsin. Enflasyonun düşeceği inancı özel sektöre ve halka geçebilsin. Fakat maalesef halkın durumu vekillerin umurunda değil. Aksi olsaydı çok daha özverili davranırlardı. Kimse ''biz asgari ücretin 10 katı maaş alıyoruz ama bunlarla öğrencilere burs veriyoruz'' vs. demesin. O zaman maaşınızı da 1 milyona çıkartalım daha fazla burs verirsiniz? Bu mudur? Çözüm bu mu olmalıydı? Hollanda niye böyle yapmıyor. Dengeleri neden sarsmıyor? Siz, önce kendinizden başlayıp psikolojik eşiği kıracaksınız ki bu durum tüm alt kademelere de sirayet etsin ve enflasyon da kırılabilsin.

    YanıtlaSil
  10. Hocam elinize,emeğinize sağlık.Zihin açıcı bir karşılaştırma olmuş…
    Bu Çin’in durumunu anlamaya çalışıyorum.Bu kadar büyük bir nüfus,bütün dünyaya mal satıp her ay cari fazla veriyor.Rezervleri şişkin.Ama nerdeyse 0 enflasyona varmak üzere!
    İç talep mi zayıf,tasarruf oranları mı çok yüksek?
    Harcanabilir kişi başı gelir mi düşük? Bu nasıl olabiliyor Hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam eğer üretim yeterliyse demek ki tüketim az…Yoksa neden ülke deflasyona doğru gitsin?
      Çin özelinde arzulanan enflasyon 1,5 - 2 aralığı mıdır?

      Sil
  11. Merhaba Hocam,
    Analizlerinizi yapmadan önce verileri nerden alıyorsunuz?
    Bir de bilgisayarınız da hangi uygulamalar var?
    Bir ekonomist bunların hepsini nasıl takip etmeli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye için HMB, TCMB, TÜİK, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Dünya için IMF, www.tradingeconomics.com, ww.tradingviews, Dünya Bankası, OECD.
      Blgiayarımda microsoft office var (Word, Excell, Poverpoint) grafikleri ve formülleri excell'de kendim yapıyorum. benim sürekli güncellediğim veri tablolarım var.

      Sil
  12. Bilgisayarınız hangi model

    YanıtlaSil
  13. Hocam, ülkede açıklanan enflasyon rakamları inandirici degil,ancak maas artislari buna gore yapilmakta.Bu durum ise ucretli kesmin(isci,memur, emekli) gsmh aldigi payi dusurmekte.15 yil oncesine gore azalma ciddi boyutta.Bu durum kamu personelinin de aldigi payi dusurmekte dolaysiyla memur cikarmis gibi olmaktadir.Ne dersininiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. GSYH içindeki paylara bakarsanız ücretlilerin gelirden aldığı pay artıyor görünüyor.

      Sil
    2. Ayrıca en düşük memur maaşı yılbaşında neredeyse 60 bin lira olacak. Ortalama memur maaşları çok yüksek. Bu memurlar yaklaşık 4.2 milyon kişi özel sektörde de 2 milyona yakın kişi memur gibi maaş alıyordur. Bu yüksek maaşlı 6 milyon kişi aileleriyle 20 milyon kişi eder. Bu 20 milyon kişi sayesinde ev satışları araba satışları rekor üstüne rekor kırıyor. Bu 20 milyonluk kitle bir Alman bir İngiliz işçisi gibi müreffeh yaşıyor.

      Sil
    3. Çok doğru 60 bin lirayla araba da alınır, ev de alınır, çocuklar da okutulur. Daha ne istiyor bu çalışanlar!

      Sil
  14. Hocam, bu iktidar in para maliye politikası vs hepsi yalan dolan maalesef. İnsanlar cuma günleri acaba kime operasyon yapılacak dedikodusu ile yatırım yapılır mı ? Ki bu dedikodular çoğu gerçek maalesef.
    Şaka yaptı diye iki insan hâlâ hapiste, akp milletvekili yurtdışı yasağı varken yurtdışına kaçtı.
    Adalet isminin içinde olduğu iktidar adalet ile alakası olmayan bir ülke inşa etti. Bir gün bir Saniye artık cinnet geçirerek iktidar değişikliği olacak maalesef

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onun için hep "önce hukuk" diyoruz.

      Sil
    2. Kendi dusen cinnet gecirmez

      Sil
    3. Kendi düşenlere zerre acımıyorum maalesef...
      Kurunun yanında ki yaşlar olarak daha çok yaniyoruz maalesef...

      Sil
  15. sayın hocam, MB kasasında bulunan altınların borçla alınan altın olduğuna dair bir yazı okumuştum.doğrumu bu? teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir bölümü kendisine ait, bir bölümü bankalara ait. Tamamı kendi kasasında değil bir bölümü İngiltere Merkez Bankasında swap işlemlerinde kullanılıyor.

      Sil
  16. Hocam, Türkiye'de kamu çalışanlarının toplam çalışanlara oranı OECD ülkeleri arasında en düşük olanlardan biri. Neden düşük kamu çalışan sayısı olmasına rağmen, mali disiplinin sağlanmasında çalışan sayısı bir etken olarak dikkate alınıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü hiçbirinde enflasyon ve kamu israfı bizim kadar yüksek değil.

      Sil
  17. 1999–2024 döneminde gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki payı artarken, gelişmiş ülkelerin payı azaldı.
    Sizce bu eğilim yapısal bir dönüşümün sonucu mu, yoksa Çin etkisi ortadan kalktığında yeniden tersine dönebilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de. Yani hem gelişmekte olan ekonomilerin payı arttı hem de içlerinde en fazla Çin'in payı arttığı için onun da etkisi oldu. Çin etkisi nasıl kalkar bilmiyorum ama diyelim ki kalktı bu durumda bir miktar dönüş olabilir.

      Sil
  18. Nasıl oldu bilmiyorum ama herkes bize benzemeye başladı:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten öyle. Sanırım iyinin yayılması kötünün yayılması kadar hızlı ve etkili değil.

      Sil
  19. Değerli hocam, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele adına attığı somut adımların neredeyse tamamı, ülke nüfusunun yaklaşık %80’ini oluşturan alt gelir grubunun kemer sıkması üzerine kurulu. Kredi ve kredi kartı borçları tarihi zirvelere ulaşmış durumda; insanlar artık yalnızca borçlanarak günü kurtarabiliyor. Emekli ve asgari ücretlinin içinde bulunduğu durum ise ortada. Bu tablo, kaçınılmaz olarak siyasi bir yıpranmayı da beraberinde getirecektir.

    Ancak siyasiler de bu gerçeğin farkındayken, neden ısrarla maliye politikasında —özellikle de kamu harcamalarının kısıtlanması konusunda— geri duruyorlar, anlamak güç. Günün sonunda, bu politikanın bedelini siyasilerin kendilerinin ödeyeceği aşikâr. Ben bunun nedenini anlayamıyorum, sizin bir yorumunuz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonuçta kamu harcamalarının kısılması demek siyasilerin harcamalarını kısılması demektir. O nedenle o işe girmiyorlar.

      Sil
  20. Mahfi Hocam, çocuk ilkokula gidiyor. Merak edince ararız diye cep telefonu aldık. Geçen gün okulda yemek yerken telefonu masadan düşmüş masanın demir ayağına ekranı çarpmış, ekran tuzbuz olmus. 50bintllik telefon. Ankara'da balıkcıoglu işhanında telefoncunun birisine yaptırttım 1500tl 'ye. Koyduğu cam 200 tlye Çin'den ithal geliyormuş. Bir de kuyruk var sanki herkes telefonunun camını kırmış gibi telefonu bırak 2 gun sonra gel diyorlardı. Günde ortalama 5 cam degiştiriyorlarmış, 20 ekran koruyucu satıyorlarmiş, 5-10 tuş takımı satiyorlarmiş. Yani hepsi ithal. Çocuğun özel bilgileri , banka hesabı, resimleri var başında duralım öyle değiştir teklifimizi kabul eden telefoncuya degistirttik 1500 tl para aldı 15 dakikada saç kurutma makinesi gibi birseyler tuttu eski ekranı ayırdı yeni ekranı taktı 1500 tlyi nakit aldı fiş miş yok pos cihazı bozuk. Biz okula giderken jetonlu telefonla evi arardık. Pandemide çocuk hastalık kapmasın diye Annesi de araba aldı bazen o bazen ben götüruyorduk okula mecbur ikinci arabayı aldık. Eskiden bir depo dolarken şimdi iki depo benzin gidiyor. Sonra çocuğun annesi dedi ki çocuk devlet okuluna gitmesin özel okula verelim simdi de her sene en az 500-800 dolarlık ingilizce fransizca ders kitap alıyoruz. Tamamen ithal. Prentice Hall, Öngördüğü Press, Cambridge Press. Çocuk okulda arkadaşlarından gorüyor Playstation oyunları aldırtıyor hepsi dolarla hep ithal . Çoğu japonya'da yapılmış oyunlar. Ben o yaşlarda iken Ankara'da sıhiye'de Zenger Elektroniğe Babamla gider Commodore 64 oyunlarını kasede kayddetirir bir de kaset unitesine kafa ayarı yaptırırdık ama bu kadar pahalı değildi oyunlara da bu kadar döviz gitmiyordu. Türkiye 'de 90 yılların sonunda uzakdoğudan ithal edip kolaydan zengin olma akımıyla zengin olmaca başladı. İşte o zaman ülkede bir çok üretici battı. Ülkede kuru akü üreten yok hep ithal. Bacasız sanayi dediler hep turizmi ve de son zamanda özel hastanelerle özel okulları teşviklediler en çok vergi kaçıran ssk'yı en çok kazıklayanlar da bunlar.

    YanıtlaSil
  21. hocam 2026 yili usd eur tahmininiz nedir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle kuralsız, belirsiz bir dünyada bırakın 2026'yı 2025 sonu için bile tahminim yok.

      Sil
  22. Dün bir haber okumuştum, Kırgızistan'ın Türkiye'ye olan 58 milyon dolarlık borcu silinmiş. Ne alaka demiştim? Ondan önce okuduğum haber ise 1 Ocak 2026 itibarıyla Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borcunu ödemeyen vatandaşlar, devlet hastanelerinde sunulan sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak şeklindeydi. Bugün de 31 Mayıs 2023'te kurulan Recep Tayyip Erdoğan Vakfı'na vergi muafiyeti tanındı haberini okudum. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Halka gelince düşük maaş, kendilerine yüksek maaş verenler aynı zamanda istediklerine de ayrıcalık tanıyabiliyorlar. Bedeli ödeyen de her türlü halk oluyor. Bana bir tane ülke söyleyin ki Türkiye'den alacağı olsun ve Türkiye'ye olan borcunu da silsin. Kendi vatandaşlarını düşünmeyip bir de onlara bedel ödetenlerin, başka ülke vatandaşlarına ayıcalık tanımalarından bıktım. Ülke içinde de sürekli birileri kollanıyor. Vatandaşa vergiler artırılırken, ihaleleri verdikleri bir çok holding ise vergi muafiyetine tabi tutuluyor. Bu nasıl adalet?

    https://www.dogrulukpayi.com/dogruluk-kontrolu/cengiz-kolin-makyol-kalyon-ve-limak-holding-e-verilen-vergi-muafiyeti-iddialari-dogru-mu

    Adalet, olmazsa olmazdır. Adaletsizliğin kol gezdiği bir ülkede sorunlar aşılabilir ve düzlüğe çıkılabilir mi? Çıkılamaz. Biz yöneticilerden adaletli olmalarını, kimseye ayrıcalık tanımamalarını ve halkı düşünmelerini istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz?

    YanıtlaSil
  23. Hocam Alaattin Aktaş'ın ''Hazine on yıllık dönem için niye yüzde 32 faizle borçlanır?'' yazısını okumuş muydunuz? Yorumunuz nedir?

    https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/hazine-on-yillik-donem-icin-niye-yuzde-32-faizle-borclanir/849310

    YanıtlaSil
  24. Hocam TÜİK enflasyonuyla Enag arasında dağlar kadar fark varken istatistikler yanıltıcı olmuyor mu?

    YanıtlaSil
  25. Hocam, Yeni kitap yazmayı düşünüyor musunuz… Bütün kitaplarınızı okudum heyacanla yeni kitap yazmanızı bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni kitabımız çıktı:
      https://www.kitapyurdu.com/kitap/ekonomi-101-kavramlar-sorunlar-ve-cozumler/733931.html?srsltid=AfmBOoqh9vhwlkwY4Rnmv_Biylq7Xdm1DGD6jKFTFE51yTE01-_XoKZO

      Sil
    2. Çok sevindim hemen alıyorum lütfen başka kitaplarda yazın özellikle ekonomi alanında sizden okumak büyük bir ayrıcalık sizin benim kütüphanemde olmayan kitabınız yok

      Sil
  26. Hocam insan üzülüyor. Bizim dinimizde kamu malı yemek, rüşvet yemek, yetimin garip ve gurebanin hakkını yemek çok büyük günah. Hristiyan Arjantin bunu benimsedi! İnsanların haklarını korudu, yandaşa ihale vermedi, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korudu, milli gelirden herkesin eşit faydalanmasını sağlamak için şeffaflik getirdi. Çok büyük ahlaki reformlar ve yapısal reformlar yaptı. Devlet yetkilileri saraylar koleksiyonu yapma derdine düşmedi. Halkının her kesiminin kazanclardan hakkaniyetle almasını sağladı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendisini müslüman diğerlerini müşrik ilan ettiklerinde darül harp durumunda olduklarını kabul ediyorlar. O zaman dinimize göre bu dediklerinizin hepsi mübah oluyor.

      Sil
    2. Şaşırdım doğrusu...

      "Müşrik" gibi kelimeler kullanabiliyorsunuz.

      Siz "seküler & laik" bir hayat tarzı içinde yaşadığınız için, "İslamî terminoloji"ye vakıf değilsinizdir diye düşünmüştüm hep, yanılmışım Mahfi bey.

      Sil
    3. Arjantini patagonyayı bırakıp komşularımıza bakmalıyız.

      Sil
    4. Adaleti ayaklar altına alıp birilerine ayrıcalık tanımak ve kendinden olanı kayırmak genellikle cemaatlerde var (Feto cemaati ya da AKP cemaati gibi ki AKP'li olanlara Melih Gökçek örneği gibi soruşturma dahi açılmıyor) fakat adaleti ayaklar atına almak İslam'da (yani Kuran'da) yok. Çünkü Nisa 135 ayetinde en yakınlarımızın hatta anne ve babamızın aleyhine dahi olsa adaleti gözetmemiz emredilmektedir. Arkadaşa katılıyorum, gelişmiş ve gelişmekte olan Hristiyan ülkeleri, adaletin uygulanması açısından bizden kat be kat çok daha fazla Müslümanlığa yakışır davranıyorlar. Biz ise maalesef ahlaki çöküntü yaşıyoruz. Oysaki ateist de olsa iş ehline verilmeli, kendinden olsun ya da olmasın hiç kimseye ayrıcalık tanınmamalı, adalet sadece birileri için değil, herkes için olmalıdır. Aksi halde topluma zulmedilmiş olunur. Ahlak sadece iki bacak arasından ibaret değildir. Toplumda adalete olan güven asla sarsılmamalıdır. Eğer adalet ayaklar altına alınırsa, binanın taşıyıcı kolonlarını yıkmış, toplumun temeline de dinamit koymuş olursunuz. Şurası çok açık ki kendisini özellikle ''Müslüman'' olarak addedenler, adaletten asla ve kat'a şaşmamalıdır. Çünkü şaşarsa, insanlara zulmetmiş olur. Oysaki bir Müslüman Allah'tan korkar ve kimseye zulmetmez. Eğer zulmediyorsa, bu durumda Müslümanlığını da sorgulamalıdır.

      Sil
  27. Lütfen; "Serbest kur rejiminde 'devalüasyon' olmaz." cart-curtunu bırakınız. Türkiye'de bal gibi yapılır!

    2026 yılında "devalüasyon" yapılmasını bekliyor musunuz?

    Şirketler patlama noktasına geldi; seçimlerin ne zaman yapılacağı belirsizliği şirketlerin aciliyetinin önüne geçemez vaziyette artık!

    "Devalüasyon" yapıldığında; Dolar/TL kurunun "60 TL" ile "85 TL" arasında bir yere fırlayacağı söylentileri dolaşıyor.

    Cevabınız nedir Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'nin dalgalı kur rejiminde devalüasyon yapan tek ülke olduğunu ve bunu sıklıkla tekrarladığını, çünkü adı dalgalı kur olmakla birlikte aslında öyle olmadığını ilk yazan benim. O nedenle benim söylemimi bana tekrarlamayın, kendiniz yorum geliştirmeye çalışın.

      Sil
    2. Böyle afaki cart curtlara Mahfi beyin cevabı olmaz.

      Sil
    3. Merkez Bankası brüt döviz rezervi 190 milyar dolara dayandı. Devalüasyon olur diyenlere duyurulur.

      Sil
    4. Bir yanlış adıma bakar o rezervin çökmesi. Mart'ta olduğu gibi.

      Sil
  28. Hocam nakit akışında problem çıkarmı?

    YanıtlaSil
  29. hocam yil sonu usd tahmininiz 45 idi. niye degisti ki? dunyadaki kurallar ayni hala. insan dogasi da ayni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yılsonu dolar tahminim değişmedi. Gelecek yıla ilişkin tahmin vermedim sadece çünkü gelecek yıl sonuna kadar çok şey değişir. Öte yandan aslında dünya her gün değişir oldu.

      Sil
  30. https://www.linkedin.com/posts/oguzbenlioglu_bedendili-alikoaex-azizyaftldaftraftm-ugcPost-7385352607332020224-ttj4?utm_source=social_share_send&utm_medium=android_app&rcm=ACoAAAPloVkBi9951gelar4cHQk0u6lFUFVOhHs&utm_campaign=whatsapp

    YanıtlaSil
  31. Fenerbahcenin durumu neden böyle diyenlere gonderdim

    YanıtlaSil
  32. Mahfi bey,

    Sıradan bir vatandaş olarak ilk kez duydum, daha önce haberim yoktu.

    Son günlerde, altın fiyatlarının çok hızlı yükselişini sürdürmesi; insanları, altının daha pahalı kategorilerini (versiyonlarını) almaya mı yönlendiriyor?

    Bu konuda "iktisat bilimi"nin bir açıklaması var mı?

    Ben hep:

    • Gram altın

    • Çeyrek (küçük) altın

    • Cumhuriyet (Ata) altını

    • Tam altın

    kategorilerini bilirdim.

    Şimdi; "gremse altın" isimli bir kategori daha olduğunu öğrendim.

    Bu "gremse altın" daha önce vardı da, biz vatandaşların haberi mi yoktu?

    Bugünlerde "gremse altın" kategorisinin rağbet görmesini nasıl açıklayabilirsiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gremse en basit anlamı ile 2,5 tam altın demektir. eskiden düğünlerde veya özel günlerde takılan en değerli altındı. Zamanla altın pahalandıkça bu altın çeşidi takılmaz oldu. Bugünlerde rağbet görmesinin nedeni saklanmasının kolaylığındandır. Özellikle yastık altı yatırımı yapanlar tercih ediyor. 10 çeyrek ve 5 yarım 10 çeyrek demektir. 10 çeyrek veya 5 yarım altın almak yerine 1 gremse altın alınca saklaması da daha kolay oluyor. Gremse altına rağbet artması yastık altı yatırımlarının arttığının göstergesi olabilir.

      Sil
    2. Hocam, lütfen dargınlık göstermeyiniz ama; kuyumcular kadar (belki onlardan daha fazla) bilginiz var "altın türleri" alanında 😄

      Acaba, hazine müsteşarı olmanızın getirdiği bir tecrübe mi bu?

      Sil
    3. Estağfurullah, benimki sadece merak.

      Sil
    4. Mahfi hoca Sirkeci / Eminönü'ndeki tarihî kapalı çarşıda, meşhur "kuyumcular çarşısı"nda yürüyüşe çıksa; acaba oradaki kuyumcu dükkânlarının sahipleri Mahfi hocamızı tanır mı?

      Yani, sizin kim olduğunuzdan haberleri var mıdır?

      Sil
    5. Reşat ta rağbet görüyor.

      Sil
    6. Bilemem. Tanıyan olur tanımayan olur herhalde.

      Sil
    7. Altının her türlüsü hatta sahtesi bile rağbet görüyor.

      Sil
  33. Çin ve bircok ulkenin rezervlerinde artik dolardan ziyade altin tutmak istemesinin nedeni bu degil mi Mahfi bey. Dunyanin en buyuk ekonomisi olma yolundasin ve ticaretini dusman bir ulkenin para birimi ile yapiyorsun. Çin ve hindistanin yukselisi devam ettikce altina olan talep hiz kesmeyecek diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru ama sadece ondan değil insanlar da riskler nedeniyle altına yöneliyor. Riskler düşerse bu görünüm değişebilir. Ama bugünkü durum bize risklerin pek öyle kolay azalmayacağını gösteriyor.

      Sil
  34. Hocam, Ünlü ekonomistlerle ilgili keske bir kitap yazsanız yeterli kaynak çok az

    YanıtlaSil
  35. Türkiye 1997 yılından 2024 yılına kadar yaklaşık 250 milyon adet cep telefonu ithal etmiş olup yaklaşık olarak 70 milyar dolar para harcanmıştır. İkinci elde ise yeterli ve gerekli düzenlemeler olmadığı için cep telefonu israfına dönüşmüştür. 5g ile birlikte yine bir ithalat furyası başlayacaktır ve yine kısa vadede(1-2) sene) 40-50 milyon cep telefonu ithal edilecektir. İkinci elde ne idüğü belirsiz ikinci el cep telefoncularına kimlik fotokopisi verip cep telefonu satmaktansa BTK görevini yapsın ve ikinci el telefon satışında edevletten vatandaş imei numarasını girdiğinde ikinci el telefonunu satabileceğine ilişkin barkodlu bir belge oluştursun. Yoksa daha ikinci el cep telefoncuları Polis istiyor emniyet istiyor diye daha çok kişinin kimlik fotokopisini cep telefonu satma bahanesiyle çeker ve başka yerlerde (kefil, banka, uyelik başvurusu vs). BTK görevini yapmak şöyle dursun ,ülke ekonomisini düşünmeden sinyal almayan ikinci el imei numaralarını veritabanından düşecegini belirtiyor. Vatandaşların bir coğu BTK görevini yapmadığı için eski kullanmadıkları telefonlarına edevletten imei numara girerek barkodlu satış belge si olusturamadığı için ikinci el cep telefonları teknoloji çöplüğüne dönüşüyor.

    YanıtlaSil
  36. Türkiye için bütün rakamlar içerideki muhaliflerin "kötü yönetiliyoruz" iddialarını çürütüyor.
    Türkiye bu rakamlara pkk ile mücadelenin askeri harcamaları artırmak zorunda olduğu ve kaldığı bir ortamda erişti.Bir de askeri harcamaların,yatırım harcamalarına kaydırıldığı, kaydırılacağı zamanları düşünürsek 2026 ve sonrası yıllarda ekonomik görünümünün daha parlak olacağı çok açık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İkinci Varlık Vergisi Faciasına Doğru

II. Abdülhamid ve Osmanlı Maliyesinin İflası

Osmanlı'dan Devraldığımız Borçlar