Fed Tahvil Alımının Kısa Vadeli Avanstan Ne Farkı Var?
ABD’nin uyguladığı niceliksel gevşeme (QE) çerçevesindeki
tahvil alım programı gerçekte bir para politikası aracı mı yoksa maliye
politikası aracı mı? Bunu aydınlatmamız gerekiyor.
Fed, uygulamaya koyduğu QE çerçevesinde her ay belirli bir
miktarda Devlet Tahvili alımı yapıyor ve karşılığında piyasaya para vermiş
oluyor. Başlangıçta aylık olarak 85 milyar dolarlık alımın 45 milyar dolarlık bölümü tahvildi (kalanı ise mortgage kağıdıydı.) Fed, geçen yılın
son çeyreğinden itibaren bu alımları her yeni Açık Piyasa Operasyonları
Komitesi (FOMC) toplantısında 10 milyar dolar azaltmaya başladı. Beklentilere
göre Ekim ayındaki FOMC toplantısında alımlara son verilecek.
Bankalar ellerindeki Devlet tahvillerinden bir bölümünü Fed’e satarak karşılığında para alıyorlar. Yani biraz geniş bir perspektiften bakarsak sistem şöyle işliyor:
Bankalar, Hazine’den parasını ödeyerek satın aldıkları
tahvilleri, QE tahvil alım programı çerçevesinde Fed’e veriyor ve Fed’de
karşılığı parayı bankalara ödüyor.
Bizde bir zamanlar geçerli olan kısa vadeli avans; Hazine’nin
Merkez Bankası’ndan belirli bir miktara (bütçe ödeneklerinin yüzde 15’ine)
kadar doğrudan borçlanmasında uygulanan sistemin adıydı ve şöyle işliyordu:
Bu iki uygulama arasında bazı farklar var: (1) Kısa vadeli
avans uygulamasında Hazine, bütçe açığını kapatmak için TCMB’den doğrudan
borçlanıyordu, QE uygulamasında ise Hazine’nin bankalara sattığı tahvilleri Fed
satın alarak Hazine’ye dolaylı finansman sağlamış oluyor. (2) Kısa vadeli avans
kaldırılmadan önce süresiz bir borçlanma aracı haline gelmişti. Yani Hazine her
yıl artan bütçe ödenekleri nedeniyle aldığı borcu yılsonunda iade etmek yerine yeni
bütçede artan ödenekler ile eski bütçedeki ödenekler arasında doğan farkı
alıyor ve borcu artırıyordu. Fed’in tahvil alımı ise bu yılın Ekim ayında sona
erecek. Yani süreli bir uygulama. (3) Kısa vadeli avans, cari yılın bütçe
ödeneklerinin yüzde 15’i ile sınırlıydı. Fed’in tahvil alımları ise başlangıçta
aylık 85 milyar dolar olarak belirlendi ve geçen sonbaharda başlatılan 10’ar
milyar dolarlık azaltma programı ile Ekim ayında sıfırlanmış olacak.
Bu üç fark dışında iki uygulama özü itibariyle birbirine çok
benziyor. Fed uygulamasında arada bankalar varken, kısa vadeli avans
uygulamasında Hazine ile Merkez Bankası doğrudan muhatap oluyordu. Eğer Fed
uygulamasında bankalar aradan çıkarılsa ve Fed, Hazine’ye doğrudan kredi açsa
uygulamalar bire bir aynı olacak.
Küresel kriz, gerek para gerekse maliye politikası aracı
olarak geçmişte yapılmış uygulamaların adlarını ve görünümünü değiştirerek
yeniden uygulamaya sokmuş bulunuyor. Hatta bazen para politikası gibi görünen
uygulamalar aslında bütçeyi para basarak finanse etmeye yani bir çeşit para ve
maliye politikası karmasına dönüşmüş bulunuyor. Bunun bir örneği de Fed, İngiltere Merkez
Bankası ve Japonya Merkez Bankası tarafından uygulanan tahvil alım programı.
Küresel sistemde sermaye hareketlerinin tümüyle serbest
kalmasının yarattığı büyük paradigma değişimi henüz ekonomik sistemde ve
ekonomi politikasında gerekli teorik altyapı değişikliğiyle karşılanamadı. Onun
yerine eski paradigmaya ait eski ilaçlar birbirine karıştırılarak yeni bir
uygulama gibi hastalığın tedavisi amacıyla kullanılıyor. Şimdilik tedavide
sağlanan sınırlı bir başarı var. Buna karşılık bu yeni hastalığın tedavisinde birbirine karıştırılarak kullanılan eski ilaçların nasıl yan etkiler yaratacağı henüz tam olarak bilinmiyor.
Hocam çok teşekkürler yine mükemmel bir yazı kaleme almışsiniz. Şuana kadar yazdığınız tüm yazıları ince ayrıntısına kadar okudum diyebilirim. Acaba bu yazıları kitap olarak da yayınlamayi düşünüyor musunuz? Ya da yayınlandı da benım mi haberim yok:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilBu blogdaki yazılarımın bir bölümü (daha çok felsefe, ekonomi, siyaset felsefesi, tarih, edebiyat alanındaki denemeler) Remzi Kitabevi'nden Kendime Yazılar adı altında 2012 yılında kitap olarak yayınlandı.
ed'in hazine kağıdı almasının nedeni bütçe açıklarını finanse etmek değil gibi. amerikan hükümetinin bütçe açıklarını finanse etme sorunu yok. bu yılın ilk çeyreğinde 262 milyar dolar ilave hazine kağıdı ihraç edilmiş ve bu kağıtların %60'ını (156 milyar dolar) yabancılar almış. bütün olay hazine kağıdı faizlerini PSİKOLOJİK olarak yönetmek çünkü kredi faizleri başta olmak üzere piyasa faizleri hazine kağıdı faizlerini baz alıyor. zaten fed bilançosuna baktığınızda varlık alımları karşılığı verilen paranın %90'ının banka kasalarında durduğunu ve piyasaya girmediğini görüyorsunuz. bizde öyle değildi. merkezin verdiği para tamamen piyasaya girerdi. fed hiç hazine kağıdı almasaydı bütçe açıkları yine finanse edilirdi ancak hazine kağıdı faizleri 1 puan kadar artardı ve birçok ekonomist faizlerdeki 1 puanlık artışın büyümede en fazla 0,3 puan azalma yaratacağını söylüyor. şimdi bilançoyu bir yığın kağıtla şişirdiler. bu kağıtları alırken faizlerinde 1 puanlık düşüş sağlarsınız ama iş bu kağıtları satmaya gelince faizler 2-3 puan birden artabilir. çıkabiliyorlarsa çıksınlar bu işin içinden.
YanıtlaSilAcaba Fed tahvil alım programı başlatmasaydı bankalar neredeyse sıfır reel faize denk gelen faiz taşıyan tahvilleri alır mıydı? Ya da sizin dediğiniz gibi faizler o kadar az mı artardı? Bunu bilmiyoruz. Bir takım tahminler var ama bunlar nihayetinde tahmin. Fed, eldeki mevcut tahvilleri alarak Hazinenin yeni tahvil satmasını kolaylaştırmış ve böylece faizi düşen tahvili Hazine daha pahalıya satmayı başarmış ve bütçeyi rahatlıkla finanse etmiştir. Amaç farklı görünse de sonuç budur diye düşünüyorum.
Siltahvillere olan talebin kaynağı yurtiçi bankalardan çok yabancılar. bunlar kriz öncesi de kağıt alıyordu şimdi de alıyor çünkü küresel sistemin bu şekilde işlemesinden herkes memnun görünüyor. yurtiçi bankalar da çok büyük ihtimalle kağıt almaya devam ederdi sonuçta hazine kağıtları için bir karşılık ayırmıyorlar ve fed'de parayı park etmekten çok daha kazançlı. ancak faizler artar mıydı, tabii ki en azından psikolojik olarak artardı. hazine borcunun ortalama vadesi 7 yıl. 7 yıl vadeli kağıdın faizi şu an 2-2,5 arası. tahvil alımları olmasaydı muhtemelen 3-3,5 arası olacaktı.
Silmilyar dolarları hava da uçurmuşsunuz gene.
SilEvet Hocam,çok güzel açıklamışsınız ,teşekkürler. Bu sistemin yeni bir Balon yaratmaması imkansız gibi geliyor bana,acaba bu seferki Balon
YanıtlaSilEmlak yerine Borsalarda mı olacak.?
Sanki borsa daha balona yatkın gibi görünüyor bu kez.
SilMahfi hocam çok iyi bir yazi teşekkürler. Hocam fed programi bitirdikten sonra uygulamanın ters işlemini nasil yapacak.. Satin aldiği tahvilleri piyasaya mi satacak? Peki hazinede bu süreçte piyasaya tahvil satmaya devam etmeyecekmi? Bu tahvilleri piyasanın alması için ilerleyen süreçte faizin ciddi bicimde artacagi beklentisi olusmasimi gerekiyor. Veya ABD hazinesi satacagi tahvilin faizini kendisini arttıracak. Tskler.saygilar
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilFed, satın aldığı tahvillerin büyük bölümünü muhtemelen vade sonuna kadar elinde tutup Hazineden parasını tahsil edecektir. Bir bölümünü de kriz sonrasında APİ operasyonları çerçevesinde yeniden piyasaya satıp parasını alacaktır diye düşünüyorum.
demografi ve obamacare buna pek izin vermez gibi. 2023'te sosyal güvenlik açığının vergi gelirlerini tamamen götüreceği hesaplanıyor (şu an amerikan sosyal güvenlik açığı vergi gelirlerinin %45-50'si kadar) hazinenin fed'e itfa yapması zor görünüyor. fed'in kağıtları bankalara verip parasını geri alması daha yüksek ihtimal.
SilSayin hocam gunumuzdeki hukumetlerde enflasyon mu daha on plandadir issizlik mi.hukumet hangisini daha onemser.saygilar
YanıtlaSilDuruma, ekonomiye ve koşullara göre değişiyor. Ama geçmişten gelen bazı yerleşik düşünceler de etkili. Örneğin ABD'de işsizlik çok daha ön plandadır. Dikkat ederseniz Fed, faizi artırmak için işsizlik oranını referans olarak veriyor. Avrupa'da ise geleneksel olarak enflasyon ön plandadır. Türkiye ve benzeri yükselen ekonomilerde ise büyüme ön planda geliyor.
Silhocam birazcik farkli bir soru olabilir sorum su. Simdi hocam sizin de bildiginiz gibi borsada cok cesitli analiz teknikleri var agir matematik formulleri falan. Bu teknikleri kullanip para kazanmak mumkun mudur. Dunyann en iyi hisse senetcisi olarak gosterilen Warren buffetin bir yazisinda bunlar sacmalik ekonomi yani borsa insan temellidir formuller ise yaramaz sozu icin fikriniz nedir
YanıtlaSilPiyasaları değerlendirirken başvurulan iki farklı teknik var: (1) Makroekonomi bazlı değerlendirme. (2) Teknik analiz. İlkinde dünyadaki gelişmeler, piyasalardaki arz ve talep dengeleri, piyasası incelenen ekonomideki gidişat (bütçe, cari açık, enflasyon, büyüme,işsizlik, yatırımlar, tasarruflar, banka kredileri vb gibi göstergeler) incelenerek ekonominin ve dolayasıyla piyasaların gidişi hakkında değerlendirme ve tahminler yapılır. Örneğin diyelim fındık piyasasını incelerken dünyada o yıl fındık üretiminin nasıl olacağı, ülkede neler olacağı, fiyatların nasıl belirleneceği araştırılır ve bir fındık üretimi ve fiyatı tahmini yapılır. İkincisi ise bunlardan ayrı tümüyle geçmiş verilere ve güncel bilgilere göre yapılan teknik analizdir. Teknik analizde sık sık duyarsınız direnç noktaları destek noktaları gibi sözler vardır. Her iki yöntemin de birbirine üstünlükleri ve zayıflıkları vardır.
SilBana sorarsanız iki yöntem birbirini tamamlayıcı biçimde kullanılırsa çok daha etkili ve tutarlı tahminler yapmak mümkün olur.
hocam öncelikle iyi bayramlar. sayenizde çok şey öğrendim iktisattan. hocam merkez bankasının politika faiz oranını kullanırken repo işlemini sadece bankalara açıyor değil mi. gerçek kişiler bundan yararlanabilir mi? bir diğer sorum merkez bankası mevduat bankası gibi hareket edebilir mi aylık yıllık faiz verebilir mi. saygılar hocam
YanıtlaSilTCMB'nin borç alıp vermede muhatabı sadece bankalardır.
SilTCMB mevduat bankası gibi hareket edemez. Sadece bir zamanlar yurtdışındaki işçilere özel mevduat hesapları açmıştı o da kaldırıldı.
hocam aktif iktisat politikası ile pasif iktisat politikası arasındaki fark nedir?
YanıtlaSilBuralara sığmaz anlatılması.
Silhocam swot analizi teknik analize mi girer temel analize mi?
YanıtlaSilİkisinden de izler var ama ağırlığı temel analizde.
SilTüm anlattiklarinizdan ekonomiden sizin kadar anlamasam da hazine-bankalar-fed üçgeninden sunu anladim. Ucu iki boklu değneği üçlemeyi nasil basarmislar helal olsun. Artan şey sadece cep sayisi olmuş. İki cepten üçe cikmis. Hanehalki refahi artmadikca yemisim QE yi FED i. ABD ekonomisinden bi cacik olmaz. Savas ekonomisi sayesinde yeraltı kaynakları olan ülkeleri somurmese ve çin i kullanmasa bi mok yiyemez. Adamlar resmen savunma sanayisindeki harcamaları cikartmak için ülkelerin özellikle müslüman ülkelerin tepesine biniyorlar da savasla para kazanıyorlar. Bu dolar elbet tepetaklak olacak. O günler yakindir çok diil 15 sene sure veriyorum. Çok acildin dolar coook. Bu deliğe yama bulamayacaksin.
YanıtlaSilMerhaba hocam,
YanıtlaSilYazınızda işaret ettiğiniz, Türkiye'deki TCMB ile Hazine arasında Kısa Vadeli Avanslar Hesabı üzerinden kurulan ilişki 1986 sonrasında DİBS'lerin devreye girmesiyle değişmedi mi? Yani 86 öncesinde Haizne ile TCMB arasındaki avans hesabı ilişkisi aracısız idi. Ancak DİBS'lerin işlem görmeye başlaması sonrası Hazine İle TCMB arasındaki ilişkiye ek olarak bankacılık sisteminin aracılığıyla gerçekleşen ikinci bir kanal eklenmedi mi?
Evet eklendi ama Hazine 2002'ye kadar TCMB'den kısa vadeli avans kullanmayı sürdürdü.
Siliyi bayramlar hocam. Hocam fed olasi bir likidite tuzagindan cekindigi icin mi yoksa uzun donemde enflasyonla karsi karsiya kalmamak icin mi tahvil alimini kesmeyi planliyor.saygilar
YanıtlaSilAçıklamalar bakılırsa likidite tuzağından çok enflasyondan çekiniyor. Çünkü o kadar doların geri dönüşü olaysız olmayacak.
SilHocam: Eskiden ayari dusuk kurus basilirdi, simdi fiat para basiliyor. Dusuk musuk, kurusta hic degilse biraz altin vardi, simdinin parasi agac kabugu lifi ve murekkepten ibaret. Merkez bankasi yerine bir otomat olsa da enflasyon oranini sabitlemekten baska bir is yapmasa ne kaybederiz? Baskalari cok para basarsa da onlarin parasiyla altin ithal edebiliriz, ama buna yanasirlar mi bilmem.
YanıtlaSilBütün mesele siyasetin yaklaşımında. Yoksa bu dediğiniz görevi MB'nin yapması lazım.
SilHocam çok teşekkürler aydınlatıcı yazınız için. Şimdi kendi adıma şöyle bir çıkarımda bulundum ama doğruluğunu sizden test etmek istiyorum. Anladığım kadarıyla Fed in tahvil alımını durdurması kararı, daha çok elindeki tahvilleri hazineden tahsil edeceği korkusu sebebiyle ülke ekonomilerinde büyük negatif etkiye sahip oluyor değil mi ? Tahsil sürecinde gelişmekte olan ülke ekonomilerini krizler bekliyor diyebilir miyiz ? Saygılarımla
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilAynen dediğiniz gibi sonuçta bu enflasyonist bir baskı yaratacak.
Ben gelişmekte olan ekonomilerde krizler bekliyorum açıkçası.
Hocam 1929 krizi depresyon 1973 krizi stagflasyon dersek 2008 krizi de depresyon olabilir mi ya da degilse nedir.saygilar hocam
YanıtlaSil2008 krizine IMF The Great Recession adını veriyor. Yani Büyük Resesyon.
SilBankalar, Hazine’den parasını ödeyerek satın aldıkları tahvilleri, QE tahvil alım programı çerçevesinde Fed’e veriyor ve Fed’de karşılığı parayı bankalara ödüyor.
YanıtlaSilHocam burada bir ifade yanlışlığı kullanmış olabilir misiniz?
Bankalar hazineden para karşılığı aldığı tahvili neden tekrar FED'e versin ki? Burada bankanın amacı ve kârı ne oluyor? Bunun yanında bu kısmını biraz daha açabilir misiniz. Tahviller bacağından ve ayrıca Mortgage bacağındaki (Sanırım düzenlenen CDS'ler oluyor bunlar) amaç ve sonucunu.
Yorumunuz için şimdiden teşekkürler.
Çünkü bankaların paraya ihtiyacı var.
Silhocam hükümet piyasaları canlandırmak için genişletici bir maliye politikası uygulayıp bütçe açığı verdiğinde bu açığıda örneğin iç borçlanmayla kapattığında ve yerli tasarruf sahiplerinin harcanabilir gelirlerinden sağlanmış olduğundan enflasyonist bir baskı oluşturmaz diyebiliriz değil mi? çünkü bu şekilde bütçe açığının finanse edildiğinde ortaya üretim karşılığı olmayan fazla bir para değilde sadece tasarruflar yer değiştirdiğinden bir enflasyonist bir baskı olmayacağını düşünüyorum katılırmısınız ?
YanıtlaSil2)hocam bütçe açığını finanse etmenin 2.yolu dış borçlanmadır.hocam burada iç borçlanmanın aksine tasarruflar yer değiştirmeyip bilakis dışardan ülkeye fazla para girip bu giren parada Hazinece merkez bankasına yatırıp karşılığında tl alıp bunuda kamu harcamalarında kullanıldığında enflasyonist bir baskı oluşur mu? Bana oluşur gibi geliyor aydınlatırsanız sevinirim.
3) belki hazine eskisi kadar dışardan borçlanmıyor belki ama genel olarak sormak istiyorum. Hazine dışardan borçlandığında bu aldığı dövizi merkeze yatırıp karşılığında aldığı tl yi kamu harcamalarını finanse etmek için kullandığını biliyorum bunun haricinde dışardan borçlandığı parayı yurtdışında herhangi mal ve hizmet alımında kullanıyor mu?
4)biir yazınızda cari açığın sebebi olarak özel kesimin tasarruf yatırm dengesizliğinden kaynaklanmasının yanı sıra aynı zamanda T-G farkınında cari açığa sebeb olduğunu belirtmiştiniz. O yüzden kamu harcamalarının içinde yurtdışından alınan mal ve hizmet harcamalarının olduğunu düşünüyorum bu yüzden de cari açığın artmasına sebeb olduğunu düşünüyorum düşüncem de yanılma payım varmı ? Yada katılmadığınız yer varmı? Aydınlatırsanız sevinirim.
(1) Eğer devlet bu şekilde topladığı paraları aynen harcarsa sonuç değişmez. Ama bu paraları yatırım amaçlı kullanırsa sonuç değişir.
Sil(2) Doğrudur, bu durumda enflasyonist baskı oluşur.
(3) Hazine yurtdışından mal almıyor ama dış borç ödemesi için bu parayı kullanıyor.
(4) T - G de yurtdışından alınan mal miktarı çok kısıtlıdır (ithal makam otoları vb gibi) asıl büyük miktar dış borç anapara geri ödemeleri ve faizlerdir. Hazine bunları ödemek için dış borç. alıyor.
Hocam, iktisadi sistemi anlamaya çalışan bir iktisat öğrencisi olarak soruyorum: neden FED'in ilgili poltikasının bir maliye politikası olma ihtimali üzerinde duruyorsunuz? FED'in tahvil alım politikası neticesinde IS eğrisinin hareketi ne yöndedir? Bu noktayı detaylandırabilir misiniz?
YanıtlaSilAsıl etki LM üzerindedir.
SilHocam merkezi yonetm ic borc stoku yil.sonu itibariyla 400 milyar lira bu borc nelerden olusuyor hocam. Bu borc icin devletin organlarin devlete olan borcu diyebilirmiyiz.saygilar
YanıtlaSilMerkezi yönetim iç borç stoku bütçe açığının karşılanması için yapılan borçlanmalardan oluşuyor. Devletin organlarının her birinin ayrı tüzel kişiliği olmadığı için bu toplamda devletin borcudur, parçalarının hesabı yapılamaz.
SilHocam bu belediyelerin devlete olan borcu nerede yer almaktadir merkezi yonetimin alacaklari kisminda yazar mi hocam
YanıtlaSilHazine alacakları ve garantileri arasında yer alır. Borç ödenmeyip Hazinece üstlenilmedikçe Hazine borcu haline gelmez.
Silsayın hocam aradım ama tam net cevabı bulamadım çin kapitalizm ile mi yoksa sosyalizm ile mi yönetilmektedir.saygılar
YanıtlaSilÇin, bütün öteki ülkeler gibi karma sistemle yönetiliyor. Ama Çin'de kamu ağırlığı fazla. (ABD'de ise özel kesim ağırlığı fazla)
Silhocam 2013 yılı itibarıyla GSMH borç oranı 823/388 yüzde 47 oluyor değil mi kamu borç oranı. ab ülkelerinde bu oran en fazla yüzde 60 olmalı değil i hocam.
YanıtlaSilKamu kesimi brüt borç stoku / GSYH oranı yüzde 37 dolayında.
SilAB tanımlı borç yükümüz ise yüzde 35 dolayında. Bu oran Euro Para birimini kullanan AB üyesi ülkelerde Maastricht Kriterine göre yüzde 60'ı geçmemeli.
Hocam uzun zamandir yoksunuz.insallah iyisinizdir.
YanıtlaSilTatildeydim yeni döndüm. İyiyim, teşekkür ederim.
SilMahfi Hocam selamlar, şuan gelecekten geliyorum yıl 2022 :) aradan sekiz yıl geçmiş fed yine tahvil alımlarını azaltıyor ve faizleri arttırıyor, sistemi anlamak açısından tahvillerle ilgili yazmış olduğunuz bunun gibi yazılar önümüzü şuanda da aydınlatmaya yarıyor, teşekkürler böyle bilgilendirici yazılar yazdığınız için
YanıtlaSil