Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rüşdü Saraçoğlu'nun Ardından

Akşam geç vakitte Ercan Kumcu’nun mesajı geldi: “Rüşdü’yü kaybettik.” Beynimden vurulmuşa döndüm. Hemen Ercan’ı aradım, haber doğruydu, kalp rahatsızlığı sonucu hayatını kaybetmişti. Gece hiç uyuyamadım, birlikte yaşadığımız sıkıntıları, üzüntüleri, hayal kırıklıklarını, sevinçlerimizi geçirdim zihnimden. Rüşdü Saraçoğlu ve Ercan Kumcu ile birlikte kısa vadeli avans kullanımının gönüllü olarak sonlandırılması, para programının uygulamaya konulması, mali programın siyasetçilerce reddedilmesi, körfez krizinde çekilen sıkıntılar, Merkez Bankası genel kurulları, IMF ile toplantılar, bazen gece geç vakitlere kadar oturup dertleşmelerimiz bir film şeridi gibi akıp geçti zihnimden. Sanki babamızın malı gibi üzerine titrerdik Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın. Devletin borçları öylesine önemliydi ve öylesine üzerdi ki bizi kendi mali durumumuzu düşünmeye zamanımız bile olmazdı. Eski Başbakanlardan Şükrü Saraçoğlu’nun torunu olan Rüşdü Saraçoğlu, benden iki yaş büyüktü. Benden iki yıl önce Ank...

Faizi Değiştirmemek Doğru muydu?

Resim
Amerikalı iktisatçı John B. Taylor tarafından para politikası kuralı olarak geliştirilen formül, bir ülkenin merkez bankasının politika faizini hangi düzeyde belirlemesi gerektiğini ortaya koyar.  Taylor Kuralına göre merkez bankasının faiz oranı şu formüle göre belirlenmelidir: Faiz Oranı   = r ∗ + π + 0,5 ( π − π ∗ ) + 0,5 ( y − y ∗ ) Bu denklemdeki harflerin anlamları şöyledir: r ∗ : reel denge faizi (ABD için % 2, Türkiye için yüzde 3 olarak kabul edebiliriz)    π : mevcut enflasyon oranı π ∗ : hedef enflasyon oranı (merkez bankasının ulaşmak için hedef aldığı enflasyon oranıdır) y: reel GSYİH (GSYH’nin reel büyüme oranı) y ∗ : potansiyel GSYİH (GSYH’nin potansiyel büyüme oranı) Bu denklemde iki tane 0,5 katsayısı yer alıyor. Bunlar, merkez bankasının enflasyon ve çıktı (büyüme) sapmalarına ne ölçüde tepki vereceğini belirler. İlk 0,5 oranındaki katsayı enflasyona karşı verilecek tepkiyle ilgilidir. Buna göre gerçekleşen enflasyon, hedefle...

Ücretlerin Tunç Kanunu ve Türkiye Uygulaması

Tunç Kanunu, gerçek ücretlerin uzun dönemde, işçinin yaşamını sürdürmesi için gereken asgari ücrete doğru eğilim gösterdiğini öne süren bir ekonomik görüştür. 19’uncu Yüzyılda Ferdinand Lassalle tarafından ortaya atılmıştır. Lassalle bu görüşü ortaya atarken iki yaklaşımdan yararlanmıştır: David Ricardo’nun rant yasası ve Thomas Robert Malthus’un nüfus üzerine yorumları. Malthus’a göre ücretler geçimlik düzeyin üzerine çıktığında nüfus artar, geçimlik düzeye yaklaştığında nüfus azalır. Tunç Kanunu’na göre ücretler geçimlik ücret düzeyinin altına düşemez, çünkü insan o düzeyin altında yaşamını sürdüremez. Emek piyasasındaki rekabet, ücretlerin fazla yükselmesinin önünde engel oluşturur. Bu durumda gerçek ücretler sürekli düşüş ve geçimlik ücret düzeyine yaklaşma eğiliminde olur.   Tunç Kanunu’na karşı geliştirilen argümanlar içinde en güçlüsü Assar Lindbeck ve Dennis Snower tarafından ortaya atılan İçeridekiler Dışarıdakiler Teorisidir. Buna göre şirketler, işsizleri işe alıp on...

Rant Çeşitleri ve Türkiye

Rant; Fransızca, kira, faiz getirisi anlamına gelen rente sözcüğünden gelmektedir. Doğal kaynaklara sahip olanların bunları başkalarına kiralaması sonucu elde ettikleri gelirler için kullanılan bir terimdir. Toprak sahibinin toprağını kiralaması, arazisinde içme suyu kaynağı olanın bu kaynağı başkasına işletmesi için kiralaması ya da petrol rezervine sahip bir kişi ya da kurumun bu alanı kiralaması ve bu yolla emek harcamadan gelir elde etmesi rant için örnek olarak gösterilebilir. Ekonomik rant kavramını ilk gündeme getiren David Ricardo’dur. Ricardo, rantı, toprağın kullanımı için toprak sahibine ödenen bedel olarak tanımlamıştır. Ricardo’nun sözünü ettiği rant, mutlak rant ya da kıtlık rantı olarak bilinir. Kıtlık rantı;  bir üretim faktörünün talebe göre kıt olması durumunda ortaya çıkar. Üretim faktörlerinden birisi olan toprak (ya da daha geniş olarak doğal kaynaklar) miktar bakımından sınırlı, kıt bir kaynaktır. Çoğaltılması mümkün olmadığı gibi bir başka yere taşınması da...

Doğurganlık Oranı Düşerken

Toplam doğurganlık hızı, bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısı anlamına geliyor. Türkiye’de 2010 yılında 2,38 olan toplam doğurganlık hızı, 2014’den bu yana sürekli azalıyor ve 2016’dan bu yana da nüfusun yenilenme düzeyi olarak kabul edilen 2,10'un altında kalıyor (metinde yer alan bütün veriler TÜİK sitesindeki yayınlardan alınmıştır.) Toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu beş il Şanlıurfa (3,28), Şırnak (2,62), Mardin (2,32), Muş (2,23) ve Diyarbakır (2,20) en düşük olduğu beş il ise Bartın (1,12), Eskişehir (1,12), Zonguldak (1,15), Ankara (1,15), İzmir (1,17.) Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırdığımızda Türkiye 1,48’klik oranla AB’nin 1,38’lik ortalamasının üzerinde bir doğurganlık oranına sahip olmaya devam ediyor. Doğurganlık hızının düşmesinin iki önemli göstergeye etkisi var. Bunlardan ilki toplumdaki yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payı, ikincisi de hanehalkı büyüklüğü. Doğurganlık hızı azaldıkça...

Dış Ticaretin Durumu

Resim
Dış ticaret hesaplamalarında ihracat fob (taşıma aracına teslim edilene kadarki giderler dâhil) olarak, ithalat ise cif (maliyet + sigorta ve taşıma dâhil) olarak alınır. Türkiye dış ticaret açığı veren bir ülkedir. Aşağıdaki grafik Türkiye’nin dış ticaret dengesinin son yıllardaki gelişimini gösteriyor: Grafik bize sürekli dış ticaret açığı verdiğimizi, bu açığın 2016 – 2021 yılları arasındaki dönemde daraldığını fakat sonrasında tekrar arttığını gösteriyor. 2023 ve 2024 yıllarında büyümenin potansiyel oranın altında kalması sonucu, ithalatın düşmesiyle birlikte dış ticaret dengesinde de daralma görülmesine yol açmış bulunuyor. Buradan dış ticaret hadlerine geçebiliriz. Dış ticaret hadleri: İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine (birim değer endeksi, ihracat ya da ithalat  birim değerlerinde meydana gelen değişimin ölçüsüdür) oranlanmasıyla elde edilir. Dış ticaret haddinin 100'ün üzerinde bulunması; dış ticarete konu malların baz yılına göre pahalıya ...

Akide Şekeri

Akide sözcüğü; Arapça a-k-d kökünden gelen ve bağlanma, bağıtlanma, sözleşme anlamları taşıyan bir sözcük. Akide şekeri; şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen bir çeşidini oluşturuyor. Ağda, akidenin anlam ve telaffuz değişimine uğramış halidir.   Osmanlı – Türk mutfağının en eski şekerleme türlerinden olan akide şekeri, Padişah tahta çıktığında ulufe töreninde dağıtılır, askerlerin padişaha bağlılığını gösteren bir sözleşme yapıldığı anlamına gelirdi. Padişah tahta çıktığında Yeniçeri Ağası bir kap içinde Yeniçeri Ocağında yapılmış akide şekerlerini Padişaha bağlılık nişanesi olarak sunardı. Bu kaptaki akide şekerlerinin ağırlığı normalde 400 gram gelirdi. Bu şekerler yeniçerilerin Padişaha güvenini ve bağlılığını gösterirdi. Eğer kaptaki şeker miktarı 400 gramdan az gelirse, bu, yeniçerilerin Padişaha güvenmedikleri anlamına gelirdi. Padişah, bir tane akide şekerini alıp yerse ‘size güveniyorum’, şekeri yemeden önce bir tanesin...

Büyük Sessizlik Kuramı

21 yaşındayken Pisa Üniversitesinden fizik doktoru unvanı almış olan İtalyan asıllı Amerikalı fizikçi Enrico Fermi (1901 – 1954) atom çağının mimarı olarak anılır. 1938 yılında faşizmin baskıları yüzünden İtalya’yı terk ederek ABD’ye yerleşti. Aynı yıl uranyum ötesi elementlerin keşfi çalışmalarıyla Nobel Fizik ödülünü aldı. Dünyanın ilk nükleer reaktörünün yapımı projesi olan Manhattan Projesinde lider rollerden birini üstlendi. Buna ek olarak quantum teorisi de dâhil olmak üzere fizik biliminin birçok alanına katkıda bulundu. Fermi, evrende dünya dışında uygarlıkların varlığı olasılığının yüksek olduğuna ilişkin tahminlere karşılık bu tahminleri doğrulayacak kanıtların ya da herhangi bir iletişimin olmamasını bir çelişki olarak ortaya koydu. Bu çelişkiye Büyük Sessizlik Kuramı ya da Fermi Paradoksu adı veriliyor. Bizim çocukluğumuzda uzay hakkında bilgiler sınırlıydı. Henüz herhangi bir uzay teleskobu gönderilmemişti. O nedenle uzaydaki yıldızlara, gezegenlere hızlı uzay gemileri...

Van Allen Radyasyon Kuşakları ve Ekonomi

Van Allen radyasyon kuşakları, asıl olarak güneş rüzgârından (güneşten yayılan parçacıkların akımı) kaynaklanan ve bir gezegenin manyetosferi tarafından tutulan enerji yüklü parçacıkların oluşturduğu bir bölgedir. Adını, bu kuşakları ilk kez bir makalesinde tanımlayan fizikçi James Van Allen’den alır. Dünyanın, kuzey ve güney kutuplarının yarattığı manyetik etkiler altında oluşmuş iki Van Allen radyasyon kuşağı vardır. Bu iki kuşağın oluşturduğu manyetik alan güneş rüzgârını ve kozmik ışın olarak gelen parçacıkları saptırarak atmosferi yıkımdan korur. Bu kuşaklar olmasa dünyanın atmosferi kalmaz. Atmosfer kalmazsa dünyada yaşam sürdürülemez. Kuzey ve güney kutuplarının dengesini bozacak gelişmeler olmadığı sürece Van Allen radyasyon kuşaklarının sağladığı kalkandan yararlanacak olan atmosfer, dünyayı korumaya devam edecektir. Günümüz ekonomilerinde Van Allen radyasyon kuşakları gibi kalkan görevi yapan iki kuşak var: faiz - kur kuşağı ve düşük risk kuşağı. Bu iki kuşak ekonomiyi yıkıcı...

Çoklu Organ Yetmezliği

İnsan vücudundaki organların yetmezliği iki şekilde olabilir: Tekil organ yetmezliği veya çoklu organ yetmezliği. Tekil organ yetmezliği vücuttaki organlardan birisinin vücudun duyduğu ihtiyacı karşılayamaması halinde ortaya çıkan yetersizlik halini ifade eder. Örneğin böbrek yetmezliğine başka bir organın yetmezliği eşlik etmiyorsa bu bir tekil organ yetmezliği durumudur. Tekil organ yetmezliği bazen bir ameliyatla bazen bir üniteye bağlanmakla bazen de ilaç kullanımıyla çözümlenir. Çoklu organ yetmezliği, karaciğer, böbrekler, kalp, beyin, akciğerler ve ince bağırsak gibi organlardan iki veya daha fazlasının, işlevlerini, insanın ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde yerine getirememesi durumunda ortaya çıkan durumu tanımlamak için kullanılır. Çoklu organ yetmezliği, tekil organ yetmezliğinden farklı olarak genellikle çok daha yoğun müdahale ve ilaç kullanımını gerektirecek tedavilere ihtiyaç gösterir. Bazı ileri hallerde organ nakli de gerekebilir. Ekonomide de tekil sorun veya çoklu...

Rezerv Erimesine Karşı TCMB Önlemleri

Resim
İmamoğlu’nun diploması meselesinden başlayarak devam eden gözaltılar, tutuklamalar ve bunları izleyerek ortaya çıkan protestolar, boykotlar ülkede zaten yitirilmiş bulunan ekonomik ve sosyal istikrara siyasal istikrarın kayboluşunu da ekleyince belirsizlikler ve riskler hızla yükseldi. Risk artışının en objektif ölçüsü olan 5 yıllık CDS priminin, bu saydığımız olaylar öncesinde 251 iken bugün 338 düzeyinde olması bu risk artışının en temel kanıtı olarak karşımızda duruyor. Bu şekilde gelişen olaylar Türk Lirası mevduatta ve tahvillerdeki yüksek faize ve kurların sabitleşmesi eğilimine bakarak gelen yabancıların carry trade yoluyla getirdikleri dövizleri (sıcak para) alıp gitmesine yol açtı. Aynı şekilde döviz mevduatlarını bozup yüksek faizlerden yararlanmak için Türk Lirası mevduata ve tahvile yatırım yapan Türkler de paralarını Türk Lirasından dövize çevirmeye yöneldiler. Sonuçta TCMB’nin 2023 ortalarından beri bir yandan faizi yükselterek bir yandan da kurlara müdahale ederek sağlad...

Çalışan - Emekli Oranı

2024 yılsonu itibarıyla Türkiye’de 25.625.750 aktif sigortalı (çalışan), 16.677.617 pasif sigortalı (emekli vb.) mevcut. SGK bünyesinde yer alan sigortalılar üç kategoride toplanıyor: 4a, 4b ve 4c. Bu gruplarda yer alanlar da ikiye ayrılıyor: Aktif sigortalılar: Sigortalı olarak adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişileri kapsıyor. Pasif sigortalılar: Kendisine veya hak sahiplerine aylık ve/veya gelir bağlananları ifade ediyor. 4a grubunda yer alan sigortalılar eskiden Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı olan sigortalılar. Özel bir işyerinde sözleşmeli olarak çalışan kişilere sağlanan sosyal güvenceler bu başlıkta toplanıyor. Bir işverene bağlı olarak çalıştırılanlar 4a kapsamına giriyor. 2024 yılsonu itibarıyla aktif 4a grubu sigortalı çalışan sayısı 18.899 bin. Pasif sigortalı konumunda 4a grubu üyelerinin sayısı 11.243 bin.   4b grubunda yer alanlar eskiden BAĞ-KUR sigortası olarak adlandırılan sisteme bağlı olan sigortalılar. Bu sisteme kayıtlı v...

Borç Yiğidin Kamçısı mıdır?

Monarşinin ve madeni para sisteminin egemen olduğu dünyada sınırsız para basılmasını engelleyen şey madeni parada kullanılan altın ve gümüş rezervlerinin sınırlı olmasıydı. Hükümdarlar, finansal sıkıntı yaşandığında madeni paranın içeriğindeki altın ya da gümüş miktarının azaltılması talimatını verirlerdi. Kâğıt para sistemine geçildiğinde paralar bir süre altın karşılığı basıldı, sonra bu karşılıklar kalktı ve kâğıt paralar sadece kâğıt ve mürekkep maliyetine basılabilir oldu. Bu aşamada siyasetçinin sonsuz para basımı talimatını engelleyen şey bağımsız merkez bankalarıydı. Bu düzen 2008 yılında küresel kriz çıkana kadar iyi kötü devam etti. Küresel krizle birlikte gelişmiş ülkelerin banknot matbaaları fazla mesai yaparak bol miktarda para bastılar. Küresel sistemin toplam GSYH’si 2000 yılında 34,2 trilyon dolardı. Sıfır yılından (milat) 2000 yılına kadarki bütün gelişimiyle küresel sistem 34,2 trilyon dolarlık yıllık gelir yaratabilme kapasitesine ulaşmıştı. Aynı yıl küresel borç t...

2025 Yılsonu Tahminleri

Resim
IMF, Nisan ayında yapılan ara toplantısı için hazırladığı tahminleri yayınladı (World Economic Outlook Database, April 2025.) Önce dünya tahminlerine bir bakalım. Aşağıdaki tablo dünya tahminlerini gösteriyor: IMF’nin 2025 tahminleri, Ekim 2024 tahminlerine göre daha olumsuz bir durumu gösteriyor. Dünya genelinde yaşanan büyüme düşüşlerine ek olarak Trump yönetiminin getirdiği gümrük vergilerinin de etkisiyle dünya ticaret hacminde önemli bir gerileme olması bekleniyor. Bu gerileme, IMF’ye göre, dünya genelinde bir GSYH büyüme düşüşünü de birlikte getirecek gibi görünüyor. Eğer IMF’nin bu tahminleri tutarsa o zaman dış ticaret kısıtlamalarının dünya refahını (ekonomik büyümeyi) düşürücü etkisi verilerle de kanıtlanmış olacak. Tabloya göre ABD ciddi bir büyüme ivmesi kaybetmekle birlikte resesyona girmeyecek gibi duruyor. Buna karşılık Euro Bölgesi ciddi anlamda bir resesyon eşiğinde görünüyor. Bölgenin en büyük ekonomisi konumundaki Almanya’nın resesyonda olduğunu da (burada ayrıca g...

Bu Faizle Üretim Yapmak Mümkün Değil

TCMB faizi artırınca iş dünyasından faizlerin yüksekliğiyle ilgili şikâyetlerde ciddi artış oldu. İş dünyası temsilcileri “bu faizlerle, bu kadar yüksek finansman maliyetleriyle üretim yapmak mümkün değil” diyorlar. Şikâyetler, faiz oranlarıyla sınırlı değil. İhracatçılar ve turizmciler de bir yandan yüksek faizden bir yandan da uzunca bir süredir kurun sabitleşme eğilimi içinde olmasından rahatsızlar. Aynı kişiler, tıpkı tüketicilerin büyük çoğunluğu gibi, gerçek enflasyonun aslında TUIK’in açıkladığı enflasyon oranının en az yüzde elli üzerinde olduğundan şikâyet ediyorlar. Eğer bu şikâyetleri doğruysa yani enflasyon gerçekte yüzde 38,1 değil de yüzde 75 dolayındaysa o zaman yüzde 75’e kadar kredi faizi düşük oranlı faiz demektir. Eğer faiz oranı yüksekse o zaman enflasyon onların dediği gibi yüzde 75 değil, TUIK’in açıkladığı gibi yüzde 38,1 demektir. Bir başka ifadeyle bu şikâyetlerin ikisi aynı anda haklı olamaz. 2021 Eylülünde TCMB faizi düşürmeye başladığında bunun yanlış bi...

Faiz Koridoru

Resim
17 Nisan kararı sonrasında TCMB’nin bankalara uyguladığı faizler şöyle oldu: TCMB, 17 Nisan kararı öncesinde bankalara gecelik borç veriyordu, bu karar sonrası normal borç verme kanalı olan haftalık repo ihalesiyle borç vermeye geri döndü. Buna göre bankalara repo ihalesi açıyor ve yüzde 46 faizle verilecek borç miktarının nasıl paylaştırılacağını kararlaştırıyor. TCMB’nin bankalara kullandırdığı fonların ortalama faizi, haftalık repo ihalesinde, verilen tekliflere ve geç likidite penceresi imkânından yapılan kullanımlara göre, gecelik faizlerin belirlediği alt ve üst limitler arasında bir yerde oluşuyor. Bu sisteme faiz koridoru sistemi deniyor. Bunu bir şekil yardımıyla açıklayalım. Şekilde dikey eksende faiz oranı (i), yatay eksende likidite (L) yer alıyor. Siyah kırıklı çizgi geç likidite penceresi faizini (GLPF), düz çizgi gecelik borç verme faizini (GBVF) TCMB’nin gecelik borç verme faizini, gri düz çizgi gecelik borç alma faizini (GBAF), kırıklı gri çizgi haftalık repo ihalesi...

Merkez Bankası Aslında Ne Yaptı?

Gün sonlarında ödeme sistemlerinde ortaya çıkabilecek sorunların önlenmesi için bankalara geçici nitelikteki likidite ihtiyaçlarını karşılamaları için sağladığı geç likidite imkânını saymazsak TCMB’nin bankalarla borçlanma ve borç verme ilişkisine yön veren iki uygulaması var: Gecelik borç verme, borç alma ve haftalık repo ihalesi yoluyla borç verme. TCMB, 21 Mart 2025 tarihine kadar akşamları ellerinde kalan likidite fazlasını kendisine gecelik olarak borç veren bankalara yüzde 41 faiz veriyor, bankaların kendisinden gecelik vadeyle aldığı borca da yüzde 44 faiz uyguluyordu (bu oranlar yıllık oranlardır, gecelik fazi bulmak için bu oranı 365’e bölmek gerekiyor.) Bu ikisi arasında oluşan aralığa faiz koridoru deniyor. TCMB bir ay öncesine kadar gecelik borç verme uygulamasını kullanmıyor, yalnızca haftalık repo ihalesiyle borç vermede bu iki faiz oranının arasında hareket edilmesini (alt ve üst limitler olarak) sağlıyordu. TCMB’nin asıl borç verme imkânı olan haftalık repo ihalesi ...

Altına Hücum

Resim
Dünyada altının ons (1 Troy Ons = 31,1035 gram) fiyatı 2025 yılına başlarken 2.606 Dolardı. Bugün 3.237 Dolar. Demek ki üç buçuk ayda yüzde 24 değer kazanmış. Türkiye’de altının gram fiyatı 2.960 TL idi. Bugün 3.960 TL. Demek ki üç buçuk ayda Türkiye’de gram altın yüzde 34 değer kazanmış. Buna göre Türk altın yatırımcısı mesela Amerikalı altın yatırımcısına göre 10 puan daha yüksek getiri elde etmiş. Bunun nedeni USD/TL kurunun yılbaşından bu yana TL aleyhine yüzde 7,5 düşmesi (Türk Lirasının Dolara karşı değer kaybetmesi.) Amerikalı altın yatırımcısı altın değer kazandığında kazanırken Türk altın yatırımcısı altın değer kazandığında kazanmaya ek olarak Türk Lirası değer kaybettiğinde ek olarak kazanıyor. Altının değer kazandığı dönemler belirsizliklerin arttığı dönemler. Dünyada belirsizlikler ne kadar artmışsa altına dönüş o kadar artıyor ve sonuçta altına talep arttığı için de altın fiyatları yükseliyor. Aşağıdaki grafiklerden ilki 1990’dan 2025 ilk çeyrek sonuna kadar Dünya B...