Merkez Bankası, politika faizi
adı altında dünyaya farklı bir oran ilan etse de (yüzde 8,0) asıl politika
faizi halini almış olan geç likidite penceresi imkânı (GLP) faizini hafta
içinde yüzde 12,75’den 13,50’ye yükseltti. Kasım 2017’den bu yana Merkez Bankası’nın
politika faizi de, ortalama fonlama maliyeti de GLP faizidir. Dünyada, gün
sonunda hesaplarını kapatamamış bankalar için uygulanan GLP imkânı 2017 yılına
kadar bizde de aynı amaçla kullanılırdı. 2017 Ocak ayında kurlarda yaşanan
hızlı artışların enflasyona etkisine karşı önlem almak isteyen Merkez Bankası
bu imkânı olağan haller için fonlama aracı haline getirdi ve Kasım ayından
itibaren de yalnızca bu aracı kullanır oldu.
28 Nisan 2018 Cumartesi
23 Nisan 2018 Pazartesi
Merkez Bankasının Altınları Meselesi
Kamuoyunda bilen bilmeyen
herkesin üzerinde konuştuğu konular var. Bunlardan birisi de Merkez Bankası’nın
altınları. En çok konuşulan konu da bu altınların nerede olduğu meselesi En çok
sorulan soru ise bu altınların niçin Merkez Bankası kasalarında saklanmadığı
sorusu. 28 Aralık 2017 tarihli ve “Merkez Bankası’nın Altınları Nerede?”
başlıklı yazımda Merkez Bankası’nın 500 ton dolayındaki altın rezervinin
yaklaşık onda birinin Merkez Bankası kasalarında kalan kısmının İngiltere
Merkez Bankası ve Fed’de saklandığına değinmiştim. Yazımda ayrıca altınları bu
bankalarda saklamanın güvenlik önlemi dışında swap işlemlerinde de kullanılmak
için oralarda tutulduğunu da açıklamıştım. Merkez Bankası’nın 2017 yılı
Faaliyet Raporunda yer alan finansal tablolara baktığımızda 2017 yılı sonu
itibariyle durumda değişiklikler olduğu görülüyor. Bu konuyu ve ortaya çıkan
değişiklikleri ele alalım.
19 Nisan 2018 Perşembe
Merkez Bankası'na Esnek Faiz Politikası Önerisi
Merkez Bankası Para Politikası
Kurulu toplantısı yaklaşırken Banka’nın uyguladığı faiz oranı her zaman olduğu
gibi yine tartışma konusu oluyor. Bu kez yabancı fonlar ve yatırımcılar Merkez
Bankası’nın 25 ile 150 baz puan faiz artırması gerektiğini savunuyorken yerli
fon yöneticileri Merkez Bankası’nın faiz artırmasına gerek olmadığını ileri
sürüyorlar. Konuya objektif olarak bakarsak enflasyonun yüzde 10’un üzerinde
seyrettiği ve TL’nin sepet kura karşı, erken seçim kararının olumlu etkisine
rağmen, yılbaşına göre yüzde 8,5 kayıp yaşadığı bir ortamda Merkez Bankası’ndan
faiz artırımı kararı beklenmesi doğrudur. Yerli fon yöneticileri burada
yaşadıkları için ister istemez kendilerini sistemle özdeşleştiriyor ve Merkez
Bankası’nın yerine kendilerini koyarak düşünüyorlar. Öyle olunca da konu
objektif değerlendirmenin dışına çıkıyor ve Merkez Bankası’nın karşı karşıya
kaldığı baskılar vb devreye girince faiz artıramayacağı düşüncesi ağırlık
kazanıyor. Sonuçta kendilerini Merkez Bankası’nın yerine koyarak meseleye baktıkları
için de faiz artırmaması gerektiği sonucuna varıyorlar.
Merkez Bankası’nın bankaları fonlamakta kullandığı üç aracı var: (1) Gecelik borç verme imkânı (mevcut faiz oranı yüzde 9,25), (2) Haftalık repo ihalesiyle borç verme imkânı (mevcut faiz oranı yüzde 8) ve (3) Geç likidite penceresi fonlama imkânı (mevcut faiz oranı yüzde 12,75). Merkez Bankası uzunca bir süredir haftalık repo ihalesi açmıyor ve bankaları haftalık olarak fonlamıyor. Bu durumda da politika faizi olarak ilan ettiği yüzde 8 oranındaki haftalık borç verme faizi hiçbir anlam taşımıyor. Buna karşılık dünyadaki Merkez Bankası faizleri listesinde bu yüzde 8’lik oran bizim Merkez Bankası’nın politika faizi olarak yer almaya devam ediyor. 2017 öncesinde geç likidite penceresi fonlaması sadece zor durumda olan bankalara kullandırılan bir imkân iken 2017 yılında önce gecelik borç verme imkânıyla birlikte sürekli kullanılmaya başlandı, sonra gecelik borç verme uygulaması da askıya alındı ve geç likidite penceresi fonlaması tek başına kullanılmaya başlandı. Bugünkü görünümde Merkez Bankası’nın dünyaya açıkladığı politika faizi yüzde 8 olsa da gerçekte bankaları gecelik olarak fonlamakta uyguladığı faiz yüzde 12,75.
18 Nisan 2018 Çarşamba
Erken Seçime Giderken Türkiye Ekonomisinin Görünümü
23 Ocak 2018 tarihli Erken Seçime
Doğru başlıklı yazımı: “Bütün bu gelişmeler bize bir erken seçimin altyapısının
hazırlandığını gösteriyor. Bu durumda öteden beri konuşulan 15 Temmuz
dolayındaki bir tarihte erken seçim olması olasılığı, seçimin normal zamanında
olmasından çok daha yüksek görünüyor” diye bitirmiştim (https://www.mahfiegilmez.com/2018/01/erken-secime-dogru.html.)
O tarih itibariyle bu tahmine
dayanak oluşturan veriler olarak şunları sıralamışım: “(1) 2017 yılında
enflasyonla mücadele neredeyse tümüyle terk edildi ve genişletici maliye
politikası devreye sokuldu (kredi garanti fonu çerçevesinde kredilerin
artırılması, vergi indirimleri, sosyal güvenlik primi ertelemeleri.) (2) Bütçe
açığının iki katına yakın borçlanmaya gidildi ve elde edilen paranın bir
bölümüyle emanetlerde bekleyen ödemeler yapıldı. Böylece piyasa canlandırıldı.
Kalan para da muhtemelen 2018 yılının ilk aylarında aynı amaçla kullanılacak.
(3) Taşeron kuruluş kadrolarında yer alan yüzbinlerce insan devletin asli
kadrolarına alındı. (4) Muhtemelen baz etkisiyle yılın ilk yarısında
enflasyonda bir gerileme görülecek. (5) Oy oranları üzerinde en fazla etkisi
olan büyüme oranında 2017 yılında yüzde 7’nin üzerinde bir artış sağlanması
bekleniyor. (6) Afrin harekâtı, iktidara önemli bir duygusal destek sağlıyor.”
17 Nisan 2018 Salı
Küresel Ekonomi ve Türkiye Ekonomisi
Küresel Görünüm
IMF, her yıl Nisan ayında yaklaşık
200 ekonominin durumunu ele alan ve tahminlerini gösteren Dünya ekonomik
Görünümü Raporunu yayınlar. Ben de bu raporun ekinde yer alan istatistiklerden
giderek küresel bir değerlendirme yapacağım.
2018 yılında küresel GSYH’nin
cari fiyatlarla 87,5 trilyon USD’ye, satınalma gücü paritesiyle (SAGP) 135
trilyon USD’ye ulaşacağı tahmin ediliyor.
15 Nisan 2018 Pazar
Türkiye Ekonomisinin Dünyadaki Yeri
Türkiye Ekonomisin Dünya Ekonomisindeki Payı
Ülkelerin birçok gösterge
açısından dünyadaki yeri ölçülüyor ve açıklanıyor. Bu göstergelerin bir bölümü
GSYH, borçluluk, yatırımlar, dışticaret gibi maddi değerlere bir bölümü yargı
bağımsızlığı, eğitim kalitesi, basın özgürlüğü gibi kısmen madden ölçülebilen
kısmen de algılara dayalı anketlerle varılan sonuçlara dayanıyor. Burada
Türkiye’nin dünya ekonomisindeki payı, GSYH büyüklüğü, kişi başına gelir
açısından dünyadaki yerini ve 2000 yılından 2017 yılına bu değerlerdeki
değişimi ortaya koymaya çalışacağım. Bu 3 konuyla ilgili 3 ayrı tablo
hazırladım (Tablolardaki veriler için kaynaklar: IMF WEO Database, Knoema,
Haver Analytics ve Trading Economics.)
İlk tablo dünya GSYH’sinden en
yüksek payı alan 20 ülkenin satınalma gücü paritesine göre hesaplanmış GSYH’lerinin
2000 ve 2017 yılları itibariyle karşılaştırılmasını gösteriyor.
13 Nisan 2018 Cuma
TL’deki Değer Kaybının Ne Kadarı Dışarıdan Ne Kadarı İçeriden?
Sorunun
Ortaya Konulması
Ülke parasının yabancı paralara
karşı uğradığı değer kaybının ne kadarlık kısmı dış gelişmelerden ne kadarlık
kısmı iç gelişmelerden olur? Son zamanların çokca tartışılan konuları arasında
bu da yer alıyor. Bazılarına göre TL’nin değer kaybı tamamen dış gelişmelerin
sonucu olarak ortaya çıkıyor, bazılarına göre bu kayıplarda iç gelişmelerin
yani Türkiye’ye özgü gelişmelerin de etkisi var. Bir paranın yabancı paralara
karşı uğradığı değer kaybının ne kadarının dışarıdan ne kadarının içeriden
kaynaklandığını ölçebilmenin en kestirme yolu söz konusu parayı belirli bir
zaman diliminde, aynı kategoride yer alan ülke paralarında ortaya çıkan değer
kayıplarıyla karşılaştırmak. Karşılaştırmayı yaparken benzer ekonomileri seçmek
hata yapmamak için çok önemli.
Gelişme yolundaki ekonomiler
arasında üst lig olarak kabul edilen yükselen pazar ekonomileri kategorisinde
sınıflandırılan Türkiye, 2013 yılından beri kırılgan beşli diye anılan bir grup
içinde (Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan ve Türkiye) ele alınıyor.
Her ne kadar yakın zamanda kırılgan beşli (Arjantin Mısır, Pakistan, Katar ve
Türkiye olarak) yeniden tanımlanmış olsa da bu yeni kategorilendirme fazlaca
itibar görmemiş olduğu için eski grubu ele alarak bir değerlendirme yapmak daha
uygun olacak gibi görünüyor.
10 Nisan 2018 Salı
TL'deki Hızlı Değer Kaybının Nedeni
Türk Lirasının değer kaybının
siyasal istikrarsızlıktan, jeopolitik nedenlere, ekonomi politikasını oluşturan
alt politika çelişkilerinden dış dünyada oluşan gelişmelere kadar birçok nedeni
var. Zaman içinde bu nedenlerden bazısı öne çıkıyor bazısı geride kalıyor.
Bugünlerde yaşanan hızlı değer kaybının temel nedeni dış politika tutarsızlığı.
Türkiye, son dönemde Suriye’de
izlediği dış politika yaklaşımında önceki durumuyla ciddi çelişkiler içine
düşmüş bulunuyor ve o nedenle bocalayıp duruyor. Suriye meselesinde iki cephe
oluşmuş durumda. Bir tarafta ABD, İngiltere, Fransa, İsrail ve Suudi Arabistan
ve onlara destek veren Avrupa Birliği var. Diğer tarafta Rusya, İran ve Suriye
var. Çin, bu konuda taraf değil. Türkiye, Nato üyesi olmasına karşılık Rusya ve
İran ile bir arada görünüyor, üçlü toplantılar düzenliyor. Buna karşılık tıpkı
ABD gibi Esad’ın karşısında yer alıyor. Oysa Rusya ve İran Esad’ı destekliyor.
Rus Dışişleri Bakanı Türkiye’nin Afrin’i Esad güçlerine devretmesi gerektiğini
söylüyor. Türkiye, tam anlamıyla iki arada bir derede bulunuyor.
8 Nisan 2018 Pazar
Son 10 Yılın Döviz Gelir ve Gideri
Aşağıdaki tablo Türkiye’nin
küresel kriz sonrasındaki on yılda (2008 – 2017 dönemi) ödemeler dengesi
gelişmelerinin birikimli sonuçlarını gösteriyor.
2008
- 2017 Dönemi / Milyar USD
|
|||
GSYH
|
8.117,0
|
||
Cari
Denge
|
-437,4
|
||
İhracat
|
1.474,6
|
||
İthalat
|
-2.054,5
|
||
Mal Dengesi
|
-579,9
|
||
Hizmet Gelirleri
|
419,9
|
||
Hizmet Giderleri
|
-212,6
|
||
Hizmet Dengesi
|
207,3
|
||
Birincil Yatırım Kaynaklı Gelir
|
54,0
|
||
Birincil Yatırım Kaynaklı Gider
|
-136,2
|
||
Birincil Kaynaklı Gelir Gider Dengesi
|
-82,2
|
||
İkincil Yatırım Kaynaklı Gelir
|
17,4
|
17,4
|
|
Sermaye
Hesabı
|
-0,4
|
||
Cari
Denge + Sermaye Hesabı
|
-437,8
|
||
Finans
Hesabı
|
437,8
|
||
Doğrudan Yatırım Varlık
|
-33,7
|
||
Doğrudan Yatırım Yükümlülük
|
134,8
|
||
Doğrudan Yatırım Dengesi
|
101,1
|
||
Portföy Yatırımları Varlık
|
-7,7
|
||
Portföy Yatırımları Yükümlülük
|
141,2
|
||
Portföy Yatırımları Dengesi
|
133,5
|
||
Diğer Yatırımlar Varlık
|
-12,0
|
||
Diğer Yatırımlar Yükümlülük
|
207,1
|
||
Diğer Yatırımlar Dengesi
|
195,1
|
||
Net
Hata ve Noksan
|
36,0
|
||
Rezervler
|
-27,9
|
1 Nisan 2018 Pazar
Grafiklerle Türkiye Ekonomisi (2010 - 2017)
Türkiye ekonomisinin son 8 yılına ilişkin başlıca
makroekonomik göstergelerinden derlenmiş grafikleri aşağıda sunuyorum. Bu kez
ben yorum yapmayacağım. Herkes kendi yorumunu yapsın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)