Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dünya Gelir Sınıflandırması ve Türkiye

Resim
Dünya Bankası, ülkeleri kişi başına gelirlerine göre dört grupta sınıflandırıyor: Düşük gelirli ülkeler, alt-orta gelir grubundaki ülkeler, üst – orta gelir grubundaki ülkeler ve yüksek gelir grubundaki ülkeler. Her yıl yenilenen bu sınıflandırmayı yaparken ülkelerin kişi başına GNI düzeyine (Gayrısafi ulusal geliri) ve grupları sınıflandırırken de SDR deflatörünü kullanarak ayarladığı yıllık enflasyon oranına bakıyor.   Bu çerçevede 2019 yılı sınıflandırmasını 2018 yılıyla karşılaştırmalı olarak bir tabloda gösterelim (kaynak: https://blogs.worldbank.org/opendata/new-country-classifications-income-level-2019-2020 ) Gelir Grubu (USD) 2018 2019 Düşük Gelirli Ülkeler < 996 < 1.025 Alt orta Gelirli Ülkeler 996-3.895 1.026-3.995 Üst orta Gelirli Ülkeler 3.896-12.055 3.996-12.375 Yüksek Gelirli Ülkeler > 12.055 > 12.375 Bu yeni gruplandırmaya göre 2018’de 13.040 Dol

Merkez Bankası Faizi İndirdiği Halde Gösterge Faiz Niçin Düşmüyor?

Resim
Merkez Bankası, haziran ayı hariç tutulursa tam bir yıldan bu yana faiz indiriyor. 26 Temmuz 2019’da politika faizi yüzde 24’den 19,75’e düşürerek başladığı indirim eylemine her ay devam ederek Mayıs 2020’de yüzde 8,25’e kadar geldi. Haziran ayında faize dokunmadı. Dolayısıyla şu anda Merkez Bankasının politika faizi (haftalık repo faizi) yüzde 8,25. Buna ek olarak Merkez Bankası piyasa yapıcı bankalara 1 puan düşük faizle borç veriyor. Son zamanlarda kullanılmasa da bir de gecelik borç verme faizi var. Bunların, verilen borç miktarıyla ilişkilendirilmiş ağırlıklı ortalaması da (TCMB ortalama fonlama maliyeti) Merkez Bankasının uyguladığı ortalama faizi gösteriyor. Bu faizin temelini oluşturan politika faizi ve gecelik faizi düşürdükçe doğal olarak bu ortalama faiz de düşüyor. Bu ortalama faiz geçen hafta sonu itibarıyla yüzde 7,54 idi. Yani Merkez Bankası bankaları ortalama yüzde 7,54 faiz oranıyla fonluyor.  

İnşaatla Büyüme Çabası: İki Dönemin Hikayesi

Resim
Türkiye’nin inşaata dayalı büyüme modeline geçişi 1980’lerde Özal ile birlikte başladı. Özal, bu sektörü devlet teşvikiyle canlandırabilmek için Toplu Konut İdaresini kurdu. Türkiye, o güne kadar uyguladığı imalat sanayi önderliğinde büyüme modelinden inşaat kesimi önderliğinde büyüme modeline geçiş yaptı. Buna karşılık inşaat kesimine dayalı büyüme modeli asıl olarak AKP iktidarı sırasında süreklilik kazandı. O nedenle burada konu edeceğimiz iki dönem 2003 – 2011 dönemiyle 2012 – 2020 dönemi [i] . AKP iktidarı işbaşına geldiğinde dönem inşaat kesimi modeliyle büyüme modelini uygulamak için uygun bir dönemdi. Küresel sistem büyüyordu, gelişmekte olan ülkelere büyük ilgi vardı, Türkiye Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakeresine başlamıştı. Bu ortamda Türkiye’ye ihtiyaçtan fazla döviz giriyor ve bu sayede döviz kurları 2005 – 2011 arasında neredeyse sabit kalıyordu. Aynı sürede enflasyonda da gerileme olduğu için faizler de düşüyordu. Yüksek reel faiz kazanmaya alışmış olan tasarruf

Rezervleri Hesaplama Rehberi

Resim
Merkez Bankası’nın (TCMB) Altın ve Brüt Döviz Rezervleri Brüt döviz ve altın rezervlerinin miktarlarını görebilmek için TCMB sitesindeki (www.tcmb.gov.tr) ‘istatistikler bölümünden’ ‘parasal ve finansal istatistiklere’ oradan da ‘haftalık para ve banka istatistiklerine’ gitmemiz gerekiyor. Burada karşımıza çıkan menünün 1 numaralı tablosuna bakacağız. Buna göre eldeki son veriler (10 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla) altın rezervinin 40,4, brüt döviz rezervinin 49,6 milyar dolar ve toplam TCMB rezervlerinin 90 milyar dolar olduğunu gösteriyor.

Bütçe Açığı Üzerine Düşünceler

Resim
Geçen yılın ilk 6 ayında 78,6 milyar TL olan bütçe açığı bu yılın ilk 6 ayında 109,5 milyar TL oldu. Buna göre yılın ilk yarısında bütçe açığı geçen yıla göre yüzde 40’a yakın artmış bulunuyor. Eğer hiç faiz ödememiz olmasa ne olurdu diye baktığımızda orada da durum parlak görünmüyor. Geçen yılın ilk 6 ayındaki açıktan 10 milyar TL daha yüksek faiz dışı açık var. Tablo şöyle (kaynak; Hazine ve Maliye Bakanlığı 2020 Haziran Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu.) Milyar TL 2019/6 2020/6 Değişim (%) Giderler 481,5 564,8 17,3 Faiz Dışı Giderler 430,8 493,6 14,6 Faiz Giderleri 50,7 71,2 40,4 Gelirler 403,0 455,4 13,0 Vergi Gelirleri 307,7 335,9 9,2 Vergi Dışı Gelirler 95,3 119,5 25,4 Bütçe Dengesi -78,6 -109,4 39,2 Faiz Dışı Denge -27,8 -38,2 37,2 Vergi Gelirleri / FD

Kritovulos Tarihi'ni Okumanın Tam Zamanı

Asıl adıyla Mihail Kritopulos, bilinen adıyla Kritovulos 1410 yılında Gökçeada’da doğmuş, 1470 yılında Aynaroz’da (Yunanistan) ölmüş. Fatih Sultan Mehmet’in hükümdarlık süresinin 1453 – 1467 yılları arasını kapsayan tarih kitabını padişaha “Bahtiyar, mazhar ve muzaffer, üstün ve yenilmez, Tanrı’nın yardımıyla karanın ve denizin egemeni, şahların şahı, yüce imparator Mehmed’e kullarının kulu adalı Kritovulos’tan” diye yazdığı ithaf mektubuyla takdim etmiş.

Gerçek İşsizlik Oranı

Resim
TÜİK Nisan ayı işsizlik oranını yüzde 12,8 olarak açıkladı. Önceki ayın işsizlik oranı yüzde 13,2, bir önceki yılın Nisan ayı işsizlik oranı ise yüzde 13 idi. Yüzde 12,8’lik işsizlik oranı kamuoyunda her zamankinden daha da fazla tepki yarattı. Oysa bu oran, kabul edilen varsayımlara göre doğru. Asıl soru şu: Kabul edilen varsayımlar gerçek yaşamı yansıtıyor mu yoksa hayal ürünü mü? 15 ve daha yukarı yaştaki bir kişinin işsiz sayılabilmesi için: (1) Son 4 hafta içinde bir gün dahi ücretli ya da ücretsiz hiçbir işte çalışmamış olması, (2) Son 4 hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış olması, (3) 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olması gerekiyor. Bu tanıma uymayanlar mesela işsiz olduğu halde son 4 haftada iş başvurusu yapmamış olanlar veya birisinin yanında bir gün ücretle bir iş yapmış olanlar ya da bir gün karın tokluğuna çalışıp da ücret almamış olanlar işsiz sayılmıyor.

Ekonomideki İllüzyonlar

İllüzyon ya da yanılsama, gerçek bir nesnenin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesidir. Algılama sırasında oluşan yanılsamalar bazen kendiliğinden ortaya çıkar. Çölde, güneşin kumdaki yansımalarını su birikintisi sanmaya yol açan serap gibi algılamalar kendiliğinden oluşan yanılsamaya örnektir. Bazen de birisinin yarattığı illüzyonlar algılamamızı etkileyebilir. İç tarafı siyah kadifeyle kaplı bir kutunun içinde kaybedilen eşya tipik bir illüzyon gösterisidir. Kutunun içinde aynı renk kadifeyle kaplı cebi ya da bölmeyi renk aynılığından dolayı kimse fark etmez. Bu gibi yanılsamaya yol açan oyunları yapanlara illüzyonist deniyor. Özellikle parasının iç değer kaybının (enflasyon) ve dış değer kaybının yüksek olduğu ekonomilerde karşılaşılan birçok olay, ortaya çıkardığı farklı görünümler nedeniyle yanılsamalara yol açar. İnsanların gayrimenkulleri ikinci elden satışa çıkardıkları zaman karşılaştıkları yanılsamalar buna örnek oluşturur. Diyelim ki bir kişi 2010

Faizi İndirince Enflasyon Düştü mü?

Resim
Ekonomik bir konuyu anlamak için derin ekonomi bilgisine ihtiyaç yoktur. Tıpkı diğer bilim dallarında olduğu gibi ekonomi bilimi de neden sonuç ilişkileri üzerine kuruludur. Bir olayı ele alırken hangisi neden hangisi sonuç ayırt etmek doğru çözüme ulaşmak için şarttır. Bunu yapabilmek için ön yargılardan sıyrılmak, gerçeği öğrenmeye çalışmak, verileri titizlikle incelemek bir de analiz yapmayı bilmek yeterlidir. Bu gereklere uymadan bir olaya bakılırsa neden – sonuç ilişkileri yanlış kurulabilir ve tamamen farklı çıkarımlara ulaşılabilir.

Can Sıkıcı Bir Dış Borç Hesabı

Türkiye ekonomisinde son dönemlerde ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Örneğin TL’nin dış değer kaybı enflasyondan yüksek olduğunda satın alma gücüne göre hesaplanan GSYH’si hızla artıyor. Tersi olur da enflasyon dış değer kaybından yüksek olursa bu kez cari fiyatlarla GSYH’si artıyor. Her ikisi de gerçek durumu değil sanal durumu gösteriyor. Bir başka ilginçlik dış borç stoku azaldıkça dış borç yükü artıyor. Dış borç stoku kamu kesiminin, TCMB’nin ve özel kesimin mevcut dış borçlarının toplanmasıyla bulunan büyüklüğü ifade ediyor. Dış borç stoku dolarla ifade ediliyor. Bunu dolar cinsinden hesaplanan GSYH’ye böldüğümüzde dış borç yükü ortaya çıkıyor: Dış Borç Yükü = Toplam Dış Borç Stoku / GSYH

Reel Ekonomide 2020’ye İlişkin İlk Sonuçlar

Resim
Sanayi Üretiminin Durumu Ekonominin üretim tarafındaki durumu saptayabilmek için sektörlerin durumuyla ilgili verilere sahip olmak gerekiyor. Bu konuda eldeki tek güncel veri sanayi üretimi olduğu ve sanayi üretimi GSYH’deki payının yüksek olmamasına karşılık bütün sektörleri etkileyecek bir yapıda olduğu için sanayi üretimindeki değişimi almamız bize bir fikir verecektir. Grafik sanayi üretimi değişimi gösteriyor (Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/HbGetirHTML.do?id=33799 ) Grafiğe göre 2018 yılının ikinci yarısında başlayan ivme kaybı 2019’un son çeyreğine kadar sürmüş, sonrasında sanayi üretiminde geçen yılın aynı dönemine göre artmış ortaya çıkmıştır. Bu eğilim 2019 yılının mart ayında yeniden düşüşe dönmüş ve nisan ayında geçen yılın nisan ayına göre yüzde 31,4 oranında bir küçülmeyle dibe vurmuştur.