Kayıtlar

Nisan, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başlıksız

Resim

Merkez Bankasının Gerçek Faizini Birlikte Hesaplayalım

Resim
Merkez Bankası bankalara iki şekilde borç veriyor: (1) Haftalık repo ihalesi yaparak, (2) Gecelik fonlama yaparak. Haftalık repo ihalesinde Merkez Bankası, borç almak isteyen bankaların ellerindeki tahvilleri bir haftalığına alıyor ve karşılığında onlara ihalede elde ettikleri miktarı yüzde 7,5 faizle borç olarak veriyor. Bir haftalık vade sonunda bankalar Merkez Bankasından ödünç aldıkları parayı faiziyle birlikte iade edip tahvillerini geri alıyorlar.  

İktisatçılar Üçe Ayrılır

İktisatçılar üçe ayrılır: 1) Ekonomi okumuş olanlar, 2) Ekonomiyi bilimsel düzeyde değerlendirip, sindirmiş olanlar, 3) İktisatçıymış gibi yapanlar. Bu üç grup içinde en kalabalık olanlar üçüncü gruptakilerdir. İktisatçıymış gibi yapmanın pek bir zararı ya da bedeli yoktur. Örneğin mühendismiş ya da doktormuş gibi yapamazsınız. Gelip size bir binanın statik hesabının nasıl yapılması gerektiğini ya da safrakesesi iltihabının nasıl iyileşeceğini sorarlarsa altından kalkamayabilirsiniz. Ama iktisatçıymış gibi yaparsanız ve size örneğin “enflasyon nasıl düşer” diye sorarlarsa vereceğiniz cevap, birinci gruptakilerle inanılmaz benzerlikler gösterebilir. Aynı soruyu ikinci gruptakilere sorarsanız alacağınız cevap hem öteki iki gruptakilere pek benzemeyebilir hem de sizi hiç tatmin etmeyebilir. Çünkü ikinci gruptakilerin kafası karışıktır. Çünkü işin özü karışıktır. İktisatta her sorunun mutlak doğru yanıtı yoktur. İnsanın işin merkezinde olduğu sosyal bilimlerde kesinlik olmaz. O nedenle ik

Faiz Düşüşünün Ekonomik Analizi

Resim
Merkez Bankası gecelik borç verme faizini, piyasaların beklentisiyle aynı oranda olmak üzere, yüzde 10,50’den 10,00’a indirdi. Piyasaların beklentisi bu olmakla birlikte korkusu radikal bir faiz indirimi yapılabileceği ve bunun da döviz çıkışına neden olabileceği idi. Piyasaların beklentisi doğrultusunda gerçekleşen indirim sonrasında ortaya çıkan rahatlama ile USD/TL kuru 2,83’den 2,81’e gevşedi.    Merkez Bankası’nın bu kararı tartışılacak, lehte ve aleyhte yorumlar yapılacak kuşkusuz. Ben bu konuları bir kenara bırakarak faizlerdeki düşüşün arka planda nelere neden olacağını analiz etmeye çalışacağım.

Kapitalizm

Çıkışı Ekonomik sistem olarak değerlendirildiğinde kapitalizm, dört üretim faktöründen üçüne göre biçim alabilen bir ekonomik sistem. Dört üretim faktörü; emek, sermaye, doğal kaynaklar ve girişim gücü olarak sayılıyor (bunların üretimden aldıkları paylar da sırasıyla; ücret, faiz, rant ve kâr olarak belirleniyor.) Emeğin kapitalizmi olmuyor. Emek, ekonomik sistemin yönetim ve yönlendirilmesinde başrole geçiyorsa o zaman sistemin adı sosyalizm (ya da derecesine göre sosyal demokrasi, komünizm) oluyor. Buna karşılık eğer toprak sahiplerinin üretim araçlarının mülkiyetine sahip olduğu tarım ağırlıklı bir sistem söz konusuysa tarım kapitalizmi, ticaret burjuvazisinin üretim araçlarının mülkiyetine sahip olduğu ticaret ağırlıklı bir sistem söz konusuysa ticaret kapitalizmi söz konusu oluyor.

İşsizlik: Tanımlar ve Hesaplanma Şekli

Resim
Önce Ocak 2016 itibariyle Türkiye’nin istihdam ve işsizlik tablosunu çıkaralım.  Şimdi de 1980 yılından bu yana aylar itibariyle Türkiye’de işsizlik oranının nasıl seyrettiğini bir grafikle gösterelim.

Merkez Bankası Faizi Zaten İndiriyor

Resim
Döviz kurları ve enflasyon aşağıya doğru yönlenince “Merkez Bankası faiz indirmeli” şeklindeki talepler yüksek sesle gündeme taşınmaya başlandı. Faiz konusunda karar verme yetkisine sahip olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu kaç kişiden oluşur diye sorulsa benim yanıtım 79 milyon olurdu. Bilen, bilmeyen, anlayan, anlamayan herkes para politikası uzmanı olmuş görünüyor memlekette.  Eldeki verilere grafiklerle bir bakalım gerçekten faiz indirimine temel oluşturan bir ortam söz konusu mu?

Türkiye'nin Dış Borçları

Resim
Türkiye’nin dış borçları, üzerinde tam bir anlaşma olmayan bir konudur. Kimisi brüt miktarları, kimisi net miktarları, kimisi mutlak miktarları, kimisi de GSYH içindeki payları esas alarak yorum yapar. Burada hepsini ele alarak durumu açıklamaya çalışacağım. Metnin altında yer alan 1 numaralı tablo 1989 yılından bu yana yılsonları itibariyle Türkiye’nin brüt dış borç stokunu ve bunun GSYH’ya olan oranını gösteriyor. 1989 yılında Türkiye’nin GSYH’sı 144 milyar, kişi başına geliri 2,811 USD. Aynı yılın sonunda Türkiye’nin toplam brüt dış borç stoku 43,9 milyar USD ve toplam brüt dış borç yükü (kamu kesimi, özel kesim ve TCMB’nin kısa ve uzun vadeli dış borçlarının toplamının GSYH’ya oranı) yüzde 30,8 imiş. 1989 yılı itibariyle kişi başına düşen brüt dış borç miktarı 1.250 USD olarak hesaplanıyor.

Kıyı (Offshore) Bankacılığı

Kıyı bankası, mevduat sahibinin yerleşik olduğu ülke dışında bir yerde kurulu olan bankadır. Bu tür yerlerde kurulu bankaların diğer bankalara kıyasla yürüttüğü avantajlı işlemlere de kıyı bankacılığı deniyor. Bu tür bankaların kurulduğu yerler genellikle vergi yükünün çok düşük, bürokratik işlemlerin en düşük düzeyde olduğu ve denetimin ya olmadığı ya da oldukça zayıf kaldığı yerlerdir. Bu yerlerde yargısal denetim de düşük profillidir. Kıyı bankalarının çoğu, mevduat hesabı açmak, kredi vermek, yabancı para üzerine işlem yapmak, fon yönetimi vermek, kredi kartı ve banka kartı vermek, fon transferlerini yapmak gibi bankaların sağladığı bütün olanakları müşterilerine sağlarlar.

Niçin Analiz Yapamıyoruz?

Çoğu öğrenci türev almayı bilir, ama yine çoğu türevi niçin aldığını, bu işlemin ne işe yarayacağını bilmez. Eğitim sistemimiz genel olarak ezbere dayalı bir sistem olduğu için amaç açıklamaya yönelmez. Oysa bir insan yaptığı işin neye yaradığını, nasıl bir sonuç yaratacağını bilmezse o işten ne ona ne de başkasına hayır gelmez. Aldığı türevin ne işe yarayacağını anlamayan insan bunu bir analiz tekniği olarak öğrenmek yerine kendisine empoze edilmiş bir görev olarak yapar. Böyle bir durumda öğrenip sindirmek yerine ezberleyip geçer. Öyle olunca da bu araçları gerektiğinde analize katamaz. Yeterince aracı analize katamayan insan analitik düşünmeyi de başaramaz.

2016 Tahminlerimin Varsayımları Sapmaya Başladı

Bu yıla ilişkin tahminlerimi paylaştığım yazımda şunları yazmıştım: ‘2016 yılı tahminlerimi paylaşmadan önce yine varsayımlarımı ortaya koymak istiyorum (ki 2016 sonunda tutmayan tahminlerim için gerekçe olsun): (1) Soğuk savaş eğiliminde yumuşama oluşacak. (2) Petrol fiyatı ortalama olarak 50 USD/Varil düzeyinde oluşacak. (3) Avrupa ekonomisinde yavaş yavaş toparlanma ortaya çıkacak. (4) Rusya – Türkiye ilişkileri normale dönecek. (5) Türkiye, yapısal reform olmasa da bazı düzeltme adımları atacak. (6) Fed, 2016 yılında 3 veya 4 kez daha faiz artışına gidecek. (7) Çin ekonomisinde bugünkünden daha kötüye gidecek bir değişme olmayacak.