Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yüksek Enflasyonlu Büyüme Sürdürülebilir mi?

Resim
Türkiye ekonomisi 2022 yılı ikinci çeyreğinde (bir önceki yılın ikinci çeyreğine göre) yüzde 7,6 oranında büyüdü. TÜİK, ikinci çeyrek büyüme oranıyla birlikte son iki yıla ilişkin büyüme oranlarında da düzeltme yaptı. Buna göre 2020 yıllık büyüme oranı yüzde 1,8’den 1,9’a, 2021 yılı büyüme oranı da yüzde 11’den 11,4’e yükseldi. Ekonomik büyüme; bir ülkede ya da bölgede insan ihtiyaçlarını karşılayacak olan mal ve hizmetlerin üretimindeki artış olarak tanımlanıyor. Bunu ölçmenin en kestirme yolu GSYH’de bir dönemden diğerine reel bir artış olup olmadığına bakmaktır. Bu tanımdan hareket edersek 2022 yılının ikinci çeyreğinde ekonomideki mal ve hizmet üretimi miktarı reel olarak (fizik miktar olarak) yüzde 7,6 oranında artmış bulunuyor. Bu artışın hangi sektörlerden hangi oranlarda geldiğini aşağıdaki tablo gösteriyor (TÜİK verilerinden yararlanılarak tarafımdan hazırlanmıştır): Tabloya göre tarım kesimi ikinci çeyrekte yüzde 2,9 oranında küçülme yaşamış. Bunu, aslında tarımsal ürün f

Hayat Pahalılığı ve Enflasyondan Farkı

Resim
Günlük konuşmalarda birbirinin yerine kullanılan üç ifade var: Enflasyon, fiyat artışı ve hayat pahalılığı. Sanki aynı anlama geliyormuş gibi görünseler de aslında çok farklı kavramlar. Enflasyon; fiyatlar genel düzeyinin süreklilik gösterir biçimde artması demek. Bu tanımda iki önemli nokta var: (1) Seçilmiş mal ve hizmetlerin ağırlıklarına göre toplandığı bir sepetin toplam değeri yani fiyatlar genel düzeyi. (2) Fiyatlar genel düzeyinin yani bu sepetin toplam değerinin sürekli artış göstermesi. Her biri aile bütçelerindeki ağırlığa göre yerleştirilmiş 400 mal ve hizmetten oluşan bir sepetin başlangıç endeks değeri 100 iken bir sonraki ay 102, sonraki ay 103 olmuşsa biz bu artışları (hem genel artış hem de süreklilik gösteren artış olduğu için) enflasyon olarak nitelendiriyoruz. Fiyat artışı; bir malın ya da mal ve hizmet sepetinin bir defalık artış göstermesi demektir. Diyelim ki elma fiyatları 5 TL/Kg’den 6 TL/Kg’ye çıkmış, sonraki ayda da 7 TL/KG’ye çıkmış olsun.   Bu durumda s

Heyet-i Mümtaze

1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı mali konularda ıslahat yapmak, vergi adaletini sağlamak, rüşveti ortadan kaldırmak gibi hedefler güdüyordu. Bu hedeflere mevcut teşkilatla ulaşılamayacağı ve denetimde gerekli etkinliğin sağlanamayacağı görülünce Sultan II. Abdülhamid’in fermanıyla 25 Temmuz 1879 yılında Maliye Teftiş Kurulu (o zamanki adıyla Heyet-i Teftişiye-i Maliye) kurulması kararlaştırıldı. 26 Ağustos 1879 tarihli ‘Teftiş-i Muamelâtı Maliye Nizamnamesi’ ile ilk maliye müfettişlerinin atanması yapıldığından bu tarih kurulun kuruluş tarihi olarak kabul ediliyor. 2011 yılında kapatılmamış olsaydı bugün kurulun 143’üncü kuruluş yıldönümü kutlanıyor olacaktı. Devlet çocuğu yetiştirme düşüncesi ilk kez Spartalılarca uygulandı. Osmanlının devşirme yöntemi ve Enderun sistemi de bu yaklaşımdan esinlenmişti. Devşirme yöntemiyle ailelerinden küçük yaşta alınan çocuklar sarayın içindeki Enderun okulunda yetiştirilirler ve ileri yaşlarda devlet yönetiminin en üst makamlarına kadar y

Sefalet Endeksinde Son Durum

Resim
Sefalet endeksi (misery index), Arthur Okun tarafından ilk kez ortaya atıldığında işsizlik oranıyla enflasyon oranının toplanmasından oluşan bir göstergeydi. İşsizliğin yükselmesi geliri olmayanların sayısının arttığını, enflasyonun yükselmesi yaşamın pahalandığını gösterdiği için endeksin yükselmesi sefaletin arttığını, dolayısıyla ekonomide bozulma ortaya çıktığını gösteriyor. Zaman içinde endeks,  Robert Barro ve Steve Hanke tarafından yeniden formüle edildi. Yeniden formüle edilmiş haliyle endeksi şöyle bir denklemle ifade etmek mümkündür: Sefalet Endeksi = (Enflasyon Oranı + İşsizlik Oranı + Faiz Oranı) – Büyüme Oranı Burada yer alan faiz oranı olarak on yıllık devlet tahvili faizleri alınıyor. Eğer büyüme oranı pozitifse yani ekonomi büyümüşse bu oranın düşülmesi gerekiyor, çünkü ekonomik büyüme sefaleti azaltıyor. Tersine büyüme oranı negatifse yani ekonomi küçülmüşse o zaman bu oranın da toplama eklenmesi gerekiyor, çünkü eksi büyüme sefalet artışı getiriyor. Aşağıdaki ta

Faiz İndiriminin Sonuçları

Enflasyon yükselmeye devam ederken Merkez Bankası (TCMB) faizi yüzde 14’den 13’e indirdi. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Kararında (PPK) yer alan ifadeleri irdeleyelim (italik yazılı olanlar PPK Kararında geçen ifadelerdir):   “Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir.” Gerçekten de üçüncü çeyrekte büyümede düşüş sinyalleri var. Eğer böyle devam ederse dördüncü çeyrekte düşüş çok daha belirgin hale gelecek ve bu kadar yüksek enflasyonda bir de büyüme sıfıra yaklaşıp da stagflasyon ortaya çıkarsa işler iyice karışacak. Dolayısıyla TCMB’nin bu tespiti doğru. “Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika f

Kur Korumalı Mevduat Üzerine Tartışmalar

Kur korumalı mevduat; TL mevduat hesaplarına faize ek olarak kurda oluşacak değişimlerin farkını da eklemek suretiyle yüksek getiri vermeyi amaçlayan bir mevduat çeşididir. İki türlü uygulanıyor: (1) TL mevduatlardan kur korumalı mevduata geçenlere bankalar yüzde 17’ye kadar faiz ödüyorlar, kurdaki değişim TL aleyhine olmuşsa aradaki fark faize ek olarak Hazine tarafından bütçeden ödeniyor. Yılbaşından Temmuz sonuna kadar bu çerçevede bütçeden ödenen miktar 60,6 milyar TL olmuş. (2) Döviz tevdiat hesabını bozdurarak kur korumalı mevduat hesabı açanlara yine aynı sistem çerçevesinde ödeme yapılıyor yalnız burada farkı Hazine değil Merkez Bankası (TCMB) ödüyor. TCMB’nin yılbaşından Temmuz sonuna kadar bu hesaplara yaptığı ödeme konusunda yayınlanmış bir veri olmamakla birlikte konuya ilişkin tahmin yapanlar miktarın 80 milyar TL dolayında olduğunu söylüyor. Bir de ‘opsiyonlu kur kormalı mevduat hesabı’ var. Buna göre bankadaki döviz mevduatının yarısını bozdurup TL kur korumalı mevduat

Ütopyadan Distopyaya

Resim
Ütopya, içinde bulunduğumuz dönemde, gerçekleşmesi imkânsız ideal toplum tasarımını anlatmak için kullanılan bir sözcüktür. Yunanca, olmayan yer anlamındaki ou, mükemmel anlamındaki eu ve ülke anlamındaki topos sözcüklerinin bir araya getirilmesiyle türetilmiş bir sözcüktür. Rönesans dönemi İngiliz filozof, hukukçu ve devlet adamı Thomas More’un (1478 – 1535) Ütopya adını verdiği eserinden sonra yaygın biçimde bilinir ve kullanılır olmuştur. Bilinen en ünlü ütopyalar: Platon’un Devlet’i, Farabi’nin El Medinetül Fazıla’sı, Thomas More’un Ütopyası, Tommaso Campanella’nın Güneş Ülkesi, Francis Bacon’ın Atlantis’idir. Olumsuz ütopyalara distopya adı veriliyor. Distopik bir toplum olarak anlatılan toplumlarda otoriter – totaliter baskıcı bir sistem egemendir. Yunanca kötü, hastalıklı anlamına gelen dysidis ile olmayan yer anlamındaki ou sözcüğünün birleşmesiyle türetilmiş bir sözcüktür. Distopya sözcüğünü ilk kez İngiliz iktisatçı, filozof ve siyasetçi John Stuart Mill, kötü bir yer anlam

Gölge Ekonominin Büyüklüğü

Resim
Gölge ekonomi (kayıtdışı ekonomi, gri ekonomi, yer altı ekonomisi de deniyor), geçerli düzenlemelere uyulmaması yoluyla yasal ya da yasa dışı gelirlerin resmi kayıtların dışında tutulması eylemleri sonucunda oluşan büyüklüğe verilen isimdir. Bu aşamada iki farklı konuya dikkat etmek gerekiyor: Kayıt dışılık ve sistem dışılık. Elde edilen gelirin tamamı ya da bir kısmı kayda girmeden elde edilmişse kayıt dışılık söz konusu demektir. Bir işverenin çalıştırdığı işçiye asgari ücret tutarı kadar ödemeyi kayıtlı yapıp üstündeki tutarı elden vermesi halinde ödemenin bu bölümü alan açısından kayıt dışı gelir olarak alınmış olur. Bu durumda o kadar tutar aynı zamanda vergi ve sigorta primi dışında kalarak sistemde eksiklik yaratır. Buna karşılık bu parayı elde eden kişi onu harcadığında, yaptığı harcama karşı taraf için gelir yaratır. Yani kayıt dışı olsa da bu tutar sistem içinde kalır. Buna karşılık bir kazanç, kayıt içi olduğu halde sistem dışına çıkarılmışsa ekonomiye yararı olmaz. Bu

Türkiye: Ekonomi Laboratuvarı

Tıp, kimya, fizik gibi doğa bilimlerinin hepsinin hipotezleri, teorileri, araştırmaları laboratuvarda deneylerle test edilebilir. Zatürre teşhisi konulan bir hastanın derdinin gerçekten zatürre olup olmadığını anlamak için hastadan kan alınır, ciğerlerinin bilgisayarlı tomografisi çekilir, ciğerlerinden sıvı örneği alınır ve bunlar laboratuvarda incelenerek teşhis doğrulanır ya da yanlışlanır. Araçlar için yapılan egzoz muayenesinde aracın egzoz sistemi bir makineye bağlanır ve oradan çıkan zararlı gazların doğaya zarar verecek düzeyde olup olmadığı ölçülür. Sosyal bilimlerin laboratuvarı yoktur. Çünkü sosyal bilimler ve onun bir parçası olan ekonomi bilimi insan ve toplum davranışları üzerine kuruludur. Bu davranışlar, toplumdan topluma ve zamandan zamana farklı olduğu gibi aynı toplumda bile zaman içinde değişim gösterir. O nedenle de ekonomi bilimi, zaman geçtikçe, değişen davranış kalıpları ve toplumsal yapılanma paralelinde değişim gösterir. Alfred Marshall, ekonomik kanunları ş

Atasözlerinin Ekonomideki Yansımaları

Battı balık yan gider (Türk Atasözü) Türk futbol takımlarının borçları gelirleriyle ödenemeyecek düzeylere tırmanmış bulunuyor. Üstelik gelirleri TL ile harcamaları Euro ile. Yani bu işi başa baş noktaya getirmeleri mümkün değil. O nedenle yükü bankalara yıkmışlar, sanki hiç borçları yokmuş gibi hala hovardaca milyonlarca Euro harcayıp yeni oyuncular alıyor, izleyen yıl çoğunu tazminat ödeyerek yolluyor ve yerine yenilerini transfer ediyorlar. Çoğu tüketici de futbol kulüpleriyle aynı durumda. Bankalara borçları inanılmaz boyutlarda. Bir kredi kartının borcunu diğeriyle ödeyerek borcu daha büyük borçla kapatıyor ve sanki böyle bir borçları yokmuş gibi harcamaya devam ediyorlar. AVM’ler, restoranlar, kafeler tıklım tıklım dolu, trafikte arabadan geçilmiyor. Bu konuları hiç bilmeyen birisi bizim futbol takımlarını çok zengin, tüketicilerimizi de yüksek gelirli sanır. Hiçbir olayın tek bir nedeni yoktur ama çevremizde gördüğümüz ve nasıl olduğunu bir türlü anlayamadığımız harcama