Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ticaret Savaşları

Resim
Uluslararası ticaretin uluslararası refah artışını sağladığı görüşü liberal yaklaşımın temel kabullerinden birisidir. Adam Smith 1776’da yayınlanan Ulusların Zenginliği kitabında ulusal zenginliğin büyümeyle sağlandığını ve onun da uluslararası ticaretin gelişmesiyle yakalanabileceğini savunmuş ve merkantilist görüşlere şiddetle karşı çıkmıştı. Smith’in uluslararası ticaretin oluşmasına ilişkin görüşü mutlak üstünlük teorisine dayanıyordu. David Ricardo, uluslararası ticaretin oluşması için bu tür bir mutlak üstünlüğe gerek olmadığını, karşılaştırmalı üstünlüğün yeterli olduğunu açıklayarak teoriyi çok daha doğru bir çerçeveye oturtmuştur. Portekiz ve İngiltere’nin şarap ve tekstil ürünü ürettiğini ve Portekiz’in her iki ürünü de İngiltere’den daha ucuza ürettiğini varsayalım. Diyelim ki Portekiz’in toprakları ve iklimi üzüm ve dolayısıyla şarap üretmeye pamuk üretmekten çok daha elverişli olsun. Bu durumda Portekiz şarap üretimine yönelip tekstil ürünlerini İngiltere’den ithal ets

Dış Güçler Bizi Zor Duruma mı Düşürmeye Çalışıyor?

Dış güçlerin (ki onların üstü kapalı olarak Amerika ve Avrupa olduğu anlaşılıyor) bizi zor duruma düşürmeye çalıştığına ve o nedenle TL’nin değerini düşürmek için spekülatif atak düzenlediğine ilişkin yaygın kabul edilen kuramı bilimsel çerçevede ele alıp değerlendirelim. Öncelikle iki konuyu birbirinden ayıralım. İlki bir ekonomiyi zor duruma düşürerek bu durumdan yararlanmak için faaliyette bulunmak, ikincisi zor duruma düşmüş bir ekonominin bu durumundan yararlanarak spekülatif ataklarla para kazanmak. Öncelikle dış güçlerin Türkiye’yi zor duruma düşürüp düşürmeyeceğini ve bu yolla bir çıkar elde edip etmeyeceklerini inceleyelim.

Faiz Artırımı Niçin Çözüm Olmuyor?

Son zamanlarda yaygın bir akıl yürütme söz konusu: “Faizi artırdık ama kurlar düşmedi, demek ki faizi artırmak işe yaramıyormuş.” Akıl yürütme Sherlock Holmes’in bir konuda sonuca varmak için kullandığı oldukça yararlı ve basit bir yöntem. Yalnız biraz tehlikelidir. Çünkü neden – sonuç ilişkilerini etkileyecek unsurlar dikkate alınmazsa tamamen ters sonuçlara varılmasına yol açabilir. O nedenle bu yöntemi kullanırken çok dikkatli ve titiz olunması, hiçbir ayrıntının atlanmaması gerekir. 

İktisatçı Adaylarına Öneriler

Aslında bu yazının başlığı sosyal bilimlerle ilgilenenlere öneriler olmalıydı. Çünkü burada yapacağım öneriler iktisatçı adayları kadar, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, maliye, finans hatta edebiyat gibi dallarda yetişenler için de geçerli. Bu tür yazılar genellikle kitap ve makale önerileriyle dolu olur. Ben bu kez öyle yapmayacağım. Kitap önerilerimi zaten ara sıra yazıyorum. Bu kez yaşamdan öğrenilmesi gereken bilgilerin edinilmesi için öneriler yapacağım. Çünkü Antoine de Saint Exupery’nin [1] çok sevdiğim sözünde ifade ettiği gibi: “Yaşam, kitapların öğrettiğinden fazlasını öğretir bize.”

Tarhuncu Ahmet Paşa'nın Bütçesi

IV. Mehmed (Avcı Mehmed) 1648 yılında, henüz altı yaşındayken, Osmanlı tahtına çıktığında, Hazine’nin finansal açıkları sürekli artış halindeydi. 1652 yılında IV. Mehmed’in annesi Valide Turhan Sultan’ın takdiriyle sadrazamlığa Tarhuncu Ahmet Paşa getirildi. Paşa, işbaşına gelir gelmez, giderleri azaltmaya ve mali işleri yoluna koymaya girişti. Padişaha (asıl olarak Valide Turhan Sultan’a), gelirlerin yetersizliği ve yönetimin düzensizliğine ilişkin bir rapor sundu. Bu rapor üzerine IV. Mehmed, Tersanede bir divan topladı. Sadrazam Tarhuncu Ahmet Paşa, hazırladığı raporu divanda okudu. Bu rapor, önceki yılın gerçekleşmelerini ortaya koymanın yanı sıra, geleceğe ilişkin tahminleri de içeriyordu. Dolayısıyla bugünkü anlamda Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk bütçesi olarak kabul edilebilir [1] .

Geleceğin Dünyası: ITER Projesi

Fisyon ve füzyon nükleer enerjinin iki farklı biçimde ortaya çıkış biçimidir. Fisyon; bir nötronun, uranyum gibi ağır bir element atomunun çekirdeğine çarparak yutulması sonucunda bu atomun kararsız hale gelerek daha küçük iki veya daha fazla farklı çekirdeğe bölünmesi tepkimesidir. Füzyon; hafif radyoaktif atom çekirdeklerinin birleşerek daha ağır atom çekirdeklerini meydana getirmesi tepkimesidir. Füzyon tepkimesinde ortaya çıkan sıcaklık çok daha büyüktür. Güneşteki tepkimeler bu gruba girer. 

Dolar Dünya Parası Olarak Kalmaya Devam Edebilir mi?

Dolar nasıl dünya parası oldu başlıklı yazımda bunun başlıca üç nedeni olduğunu vurgulamıştım: (1) Doların en uzun süreyle altın karşılığı basılan para olması. (2) Petrol ve altın gibi çok önemli iki malın Dolarla fiyatlandırılıyor olması. (3) ABD’nin dünyanın en büyük ekonomisi olmasının da etkisiyle dünya ticaretinde ve dünya finans siteminde en yüksek paya sahip olması.   1971 yazından bu yana Doların, tıpkı diğer kâğıt paralar gibi hiçbir karşılığı bulunmuyor. Doların 1971’e kadar altın karşılığı basılmış olmasının yarattığı itibari etki de artık eskisi kadar güçlü değil. Bunun nedenlerinden birisi de küresel krizde ABD Merkez Bankası Fed’in dünyayı Dolara boğmuş olması. Bu şekilde piyasaya sürülen Dolarlar, ABD’de pek piyasaya çıkmadı, daha çok bankaların kasalarında kaldı ama dünyaya dağılan bölümü özellikle gelişmekte olan ekonomilerde ciddi enflasyonist etki yarattı. Doların bu şekilde kullanılması, ABD içinde olmasa bile dışında, Dolar konusundaki tartışmaları artırdı.

Dolar Nasıl Dünya Parası Oldu?

Kâğıt Paranın Tarih Sahnesine Çıkışı Kâğıt para ilk kez 7. yüzyılda Çin’de Tang Hanedanının hükümranlığı sırasında emanet senedi gibi ortaya çıktı. Madeni paralarını sürekli yanlarında taşıma riskinden kurtulmak isteyen tüccarlar, paralarını güvenilir kişilere emanet olarak bırakıyorlar ve karşılığında yazılı bir senet alıyorlardı. Zaman içinde bu senetler arkalarına devir kayıtları ve mühürleri konularak, yani bir anlamda ciro edilerek, başkalarına devredilir oldu. Böylece malı alan kişi bunun karşılığında satıcıya bu emanet senedini devrettiğinde emanetteki madeni para el değiştirmiş oluyordu.   Çin’de tüccarlar arasında kullanılmaya başlanan kâğıt paraların üstünlüklerini fark eden merkezi hükümet, kâğıt para basımını tekel olarak üstlenmeye yöneldi ve 1120 yılından itibaren kâğıt devlet parasını basmaya başladı. Çin’e, giden Venedikli tüccarlar devlet garantisi altında basılan ve kolaylık sağlayan kâğıt para düşüncesini batıya taşıdılar. Böylece Avrupa, kâğıt para ile tanı

Gerçek Ötesini Tercih

Davranışsal bilimlerin son yıllarda yaşamımıza kattığı bir yaklaşım var: Gerçek ötesi kavramı (post truth.) Bu deyim, ilk kez Amerikalı oyun yazarı Steve Tesich’in 1992 yılında The Nation Dergisinde yayınlanan bir yorum yazısında kullanıldı, sonradan biraz da anlam genişlemesine uğramış olarak, Ralph Keyes’in 2004 yılında yazdığı Türkçeye Hakikat Sonrası Çağ olarak çevrilen Post Truth Era kitabıyla yaygınlık kazandı. Gerçek ötesini tercih; kendi inancına veya düşüncesine ya da taraftarlığına uygun görüşleri alıp ötekileri dinlememe olarak tanımlanabilir.