Bilim, Felsefe ve
Metodoloji, Şadi Can Saruhan ve Ata Özdemirci (Beta Yayınları, 4. Baskı,
Kasım 2016)
Kitabı okumaya başladığımda
sonuna kadar hızla gitme isteği duydum. Her ne kadar araya giren birçok başka
mesele nedeniyle o hızla gidemesem de yine de böyle bir kitabı okumak için
hızlı sayılabilecek bir sürede okudum. Çok geniş ve tartışmalı konuları son
derecede iyi toparlayıp elden geldiğince herkesin anlayabileceği bir üslupla
anlatmış yazarlar. İnsanın, başlangıçtan bugüne geçirdiği evrimi, bilim ve
felsefe kalıbına oturtarak bu kadar anlaşılır biçimde anlatmak kolay bir iş
değil. Hele işin içine bir de metodoloji girince olay iyice çetrefilleşiyor.
Kitabın son üç bölümü verilerin analizi ve nitel analiz yöntemlerine ayrılmış.
Bu konularda bilgisini geliştirmek isteyenler için biçilmiş kaftan. Bilim ve
felsefeyle ilgilenenler kadar sosyal konularla ilgilenen herkes için bu kitabı
öneriyorum.
Ana Hatlarıyla Felsefe, Bertrand Russell (Say
Yayınları, 2016)
Bertrand Russell’ın Batı
Felsefesi Tarihini ve diğer bazı kitaplarını okumuş, bu kitabını ise daha önce
okumamıştım. Şimdi alıp okuduğumda ciddi bir eksikliği tamamlamış hissettim
kendimi. Russell, yirminci yüzyılın en önemli filozoflarından birisi. Bu
kitabında belleğe nesnel bakıştan, atomun yapısına, fizik bilgimizin doğasından
imgelere kadar birçok önemli konuyu ele alıp kendi bakış açısıyla irdeliyor.
Tanımlar veriyor, olayları örnekliyor, bazen bildiğimiz, bazen de bildiğimizi
sandığımız bir takım konuları yeniden anlamamızı ve sınıflandırmamızı
sağlayacak çerçeveler çiziyor. Kuşkusuz insan bunları okurken bildikleriyle
çelişkilere düşüyor, yeniden düşünüyor ve yeni bir bakış açısıyla bakıyor
konuya. Russell’ın tarzı da zaten bu tür yeni yaklaşımlarla farklı bakış
açıları kazandırmak. Ne var ki kitabı alıp şıp diye okumak o kadar kolay değil.
Biraz özenmek, zaman ayırmak, geçişlerde oturup biraz yutkunmak gerekiyor.
Mutlu Olma Sanatı, Bertrand Russell (Say Yayınları, 15.
Baskı, 2016)
Lise çağlarında Alain’in Varlık
yayınlarından çıkmış aynı adı taşıyan kitabını okuyup beğendikten sonra
Russell’ın bu kitabını da okumuştum. Şimdi aradan yıllar geçtikten sonra bir
kez daha okudum. Russell, başkalarından farklı olarak ve belki biraz da
varoluşçu felsefeye yaklaşarak, kişinin mutluluğa ulaşıp ulaşmamasının
başkalarının değil kendi elinde olduğunu savunuyor. Mesela bir yerde insanın
mutsuzluğunun en temel nedenlerinden birisinin ‘çekememezlik’ olduğunu ortaya
koyuyor ve bu dürtüyü demokrasinin arkasındaki itici güçlerden birisi olarak
tanımlıyor. Bir başka yerde çalışmanın mutluluk mu mutsuzluk mu getireceğinin
yanıtlanamayacağını öne sürerek başlıyor bunu tartışmaya. Son derecede ufuk
açıcı bir kitap, ikinci kez daha büyük keyifle okudum.
Babalar ve Oğulları Ivan Sergeyevic Turgenyev (Venedik
Yayınları, 2016)
Lisedeyken okuduğum bir romandı
Babalar ve Oğullar. Oldukça etkilenmiştim. Özellikle de Bazarov karakteri ve
onun nihilist yaklaşımından. Aradan neredeyse yarım yüzyıl geçtikten sonra bir
kitapçıda kitaplara bakarken yeni baskısını görünce dayanamayıp aldım elime. Daha
birkaç sayfasına bakar bakmaz yeniden okuma arzusu doğdu içimde. Bakalım yarım
yüzyıl geçtikten sonra da beğenecek miyim diye sordum kendime ve satın aldım.
Okumaya başlayınca elimden bırakamadım ve iki günde bitiriverdim. 18 yaşındaki
kadar etkilenmesem de yine beğendim. Her insanın düşüncesinin derinliklerinde yer
alan başkaldırı ve reddetme duygusunun dışavurumunu ve bunun başkaları üzerinde
yaratacağı olumlu ve olumsuz tepkileri Bazarov karakteri üzerinden giderek bir
dantel gibi işliyor Turgenyev.