Kayıtlar

Ekim, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Doğru Ekonomi Politikasının Aşamaları (Şematik Gösterim)

Resim
  Sonuç ve Değerlendirme  Doğru bir ekonomi politikası uygulaması için başlanması gereken nokta faiz değildir. Faiz sonuçtur. Çözüme sonuçtan başlanmaz. Çözüm için ilk nedene gitmek gerekir. Burada ilk neden risk artışıdır. Mesela on Büyükelçinin yaptığı ortak açıklama bir risk artışı yaratmıştır. İşin aslına bakarsak risk artışı o aşamada değil AİHM kararının uygulanmamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu sorunu faizi artırarak çözmek mümkün değildir, olsa olsa bir süre ertelenebilir. Bu sorunun çözümü hukukun üstünlüğünü kabul edip yargı kararlarını uygulamaktır. Türkiye’de en çok bulunan şey risktir ve bunlara her gün yenileri eklenmektedir. Risklerde ortaya çıkan her yükseliş önce döviz kurlarını sonra da CDS primini yukarı taşımakta ve Türkiye’nin dış kaynak sağlamasını zorlaştırmakta ve pahalandırmaktadır. Doğru bir ekonomi politikası uygulayabilmek için riskler listesi yaparak ve tek tek o riskleri çözmeye çalışarak işe başlanması gerekir. Ancak bu şekilde başlayıp zaman içinde faiz indi

On Büyükelçi Olayının Ekonomiye Yansıması

Resim
Diplomasi tarihimize ‘On Büyükelçi Olayı’ olarak geçmiş bulunan meselenin diplomasi ve siyaset yönü yeterince ele alındı, tartışıldı, yazıldı, çizildi. Kimileri gelinen aşamanın bir fiyasko olduğunu, kimileri de bir diplomatik başarı olduğunu vurguladı. Benim değinmek istediğim mesele bu diplomatik krizin ekonomide yarattığı etkiler. Çünkü bu konu uzun süredir dile getirdiğim ‘ekonomide toparlanma sağlamak için önce riskleri azaltmak gerekir, riskleri artırırsak ekonomi daha da bozulur’ şeklinde formüle edilebilecek olan tezimin doğruluğunun en açık örneklerinden birisini oluşturuyor. Önce olayların gelişimini kronolojik olarak ele alalım: 18 Ekim 2021 günü on ülkenin (Kanada, Fransa, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri) Ankara’daki Büyükelçileri ortak bir açıklama yaptılar. Büyükelçiler açıklamalarında özetle: ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala'nın der

Kitap Değerlendirmeleri

Beyhan Ataç, Maliye Politikası, Turhan Kitabevi, 2021 (Genişletilmiş 12. Baskı) Beyhan Hocanın bu kitabı zaman içinde geliştirilerek zenginleştirilmiş, maliye politikası alanında referans olarak kabul edilen kitaplardan birisi. Maliye politikasının bütün alanlarını kapsayan bu kitapta Türkiye’nin ekonomik ve mali sorunları da ele alınarak değerlendiriliyor ve çözüm önerileri sunuluyor. Üçüncü baskısını okuduğum bu kitabın bu yeni baskısında benim de Türkiye ekonomisinin görünümünü anlatan birkaç sayfalık bir yazım yer alıyor. Kitabı ekonomi ve maliye öğrencilerine ve ayrıca bu konuda bilgi sahibi olmak isteyen kamu yönetimi, finans, işletme, hukuk, siyaset bilimi dalları öğrencilerine öneriyorum. Binhan Elif Yılmaz ve Murat Batı, Türk Vergi Sistemi, DER Yayınları, 2021 Elif ve Murat hocalar yılların birikimiyle son derecede açık, özet ve basit bir vergi sistemi kitabı yazmışlar. Türkiye’de vergi sisteminin neleri kapsadığı konusunu tek tek bütün vergileri ele alarak incelemiş ve

Kişi Başına Gelir Karşılaştırmaları

Resim
Yapacağımız şey ülkelerde kişi başına gelirin dünya ortalamasından sapmasına bakmak. Bu bize orta gelir düzeyinden ne kadar farklı bir yerde olduğumuzu gösterecek. Dünya GSYH’sini IMF’nin veri stokundan alıyorum ( https://www.imf.org/en/Publications/WEO/weo-database/2021/October ) ve dünya nüfusunu da ( https://www.worldometers.info/world-population/world-population-by-year/ ) sitesinden alıyorum. Dünya GSYH’sini dünya nüfusuna bölerek dünyada kişi başına düşen ortalama geliri buluyorum (bütün grafiklerde kırmızıyla gösterilen çizgiler.) Ardından yine IMF’nin veri stokundan her bir ülkenin cari fiyatlarla kişi başına düşen gelirinin USD cinsinden değerini alıyorum ve dünya kişi başına ortalama geliriyle aynı grafiğe yerleştiriyorum. Sonuçta seçilmiş ülkeler için karşımıza aşağıdaki grafikler çıkıyor. Aynı yöntemle bu grafikleri bütün ülkeler için yapmak mümkün (bazı ülkelere ilişkin verileri ekteki tabloda bulabilirsiniz.) Grafiklerdeki mavi çizgi kırmızının ne kadar üstündeyse ülkenin

Devletler Batar mı?

Resim
Batmanın Anlamı Üzerine Başlıktaki sorunun farklı çeşitleri var: Ülkeler batar mı? Devletler batar mı? Toplumlar batar mı? Bu soruları yanıtlamaya girişmeden önce batmanın ne anlama geldiğini incelemek gerekir. Batmak, fizikte, bir sıvının üzerinde iken herhangi bir nedenle içine gömülmek ya da sert ve sivri uçlu bir şeyin yumuşak bir şeye girmesi, saplanması anlamında kullanılan bir sözcük. Ekonomi, finans, işletme ve hukuk alanında batmak daha çok iflas anlamında kullanılıyor. İflas; alacaklılara olan borçlarını geri ödeyemeyen kişi ya da kuruluşların borçlarının bir kısmının ya da tamamının kaldırılmasını talep etmesi sonucu bir yargı sürecidir. Konu devlet ve ülkeye gelince iki türlü batma söz konusu olabilir: (1) Girişilen savaşların kaybedilmesi ya da dünyadaki gelişmelere ayak uydurulamaması gibi çeşitli nedenlerle güç kaybına uğrayarak ülke topraklarını ve yönetimini yitirmek. Buna örnek olarak Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve SSCB’yi sayabiliriz. (2) Moratoryum

IMF’ye Göre 2022’de Dünya

Resim
IMF, yılda iki kez (Nisan ve Ekim aylarında), ülkelerden topladığı verilere ve bilgilere dayanarak Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu (World Economic Outlook Report) yayınlar. 2021 yılı Ekim ayı raporu yeni yayınlandı. Bu rapordaki verilere göre 2021 yılının nasıl sonuçlanacağı ve 2022 yılında neler olacağını IMF’nin tahminleri çerçevesinde ele alalım. Önce dünyanın genel ekonomik görünümüne bir bakalım: Buna göre toplam 196 ülkenin 40’ı gelişmiş ekonomi, 156’sı da gelişmekte olan ekonomi. 40 gelişmiş ülke dünya nüfusunun yüzde 14’üne sahip olduğu halde dünya gelirinin yüzde 42’den fazlasını alıyor ve dünya ihracatının yüzde 63’ünü yapıyor. Buna karşılık 156 gelişmekte olan ülke dünya nüfusunun yüzde 86’sına sahip olduğu halde dünya gelirinden yüzde 57,5 pay alıyor ve dünya ihracatının yüzde 37’sini yapıyor. Görüleceği gibi bu tabloda ciddi bir adaletsizlik var. Şimdi gelelim IMF’nin çeşitli ülkelerin başlıca ekonomik göstergeleriyle ilgili tahminlerine (%): IMF, dünyanın 2021’de yü

Üç Korner Bir Penaltı

Türk futbolcuları topu kornere ya da taca atamazlar. Kalelerine gelen akınları durdururken topu kornere atmamak için yapmadıkları cambazlık kalmaz. Ve sonunda kornere çıkmaması için tuttukları topu rakibe kaptırarak gol yenmesine neden olurlar. Oysa Avrupalı futbolcular başları sıkıştığı anda topu taca ya da kornere atmakta hiç tereddüt göstermezler. Yıllardır futbol maçlarını izlerim. Yabancıların kornere çıkarmamak için direndikleri toplar yüzünden gol yediklerini pek görmedim. Bizimkilerin bu yolla yediği gollerin ise haddi hesabı yoktur. Bunun nedeninin mahalle maçlarından kaynaklandığını sanıyorum. Mahalle maçlarının yapıldığı apartman aralarına sıkışmış küçük arsalarda köşeler kaleye yakın olduğu için korner atılamaz ve o nedenle 'üç korner bir penaltı' kuralı uygulanırdı. Yani bir takım üç kez topu kornere attıysa cezası penaltı olurdu. Dolayısıyla penaltı olmaması için topu kornere atmadan kurtarmak çok önemliydi. Bir de 'atan alır' kuralı vardı. Top kimden çıkm

TL Değer Kaybederken İhracat Artıyor mu?

Resim
“Zorluk yeni düşüncelerde değil, eskilerinden kurtulmakta yatar.” John Maynard Keynes   Ekonomi biliminin en bilinen hipotezlerinden birisi ‘bir ülke parasını devalüe ederse ihracatı artar, ithalatı düşer’ şeklinde formüle edilen tezdir. Önce bazı kavramlara açıklık getirelim. Temel olarak iki tür kur rejimi vardır: Sabit kur rejimi, Dalgalı kur rejimi. Sabit kur rejiminde; yerel para biriminin değeri, başka bir para biriminin veya para birimleri sepetinin değerine veya altın gibi başka bir değere göre ilan edilir. Bu eşitlik bir kez ilan edilince bir süre değişmez sabit kalır. Eğer değişmesi gerekiyorsa o zaman yerel para biriminin değeri düşürülür (devalüasyon) ya da yükseltilir (revalüasyon) ve yeni bir eşitlik ortaya çıkar. Devalüasyon; sabit kur sistemi uygulayan bir ekonominin parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin, bir başka deyişle dış satın alma gücünün, hükûmetçe alınan bir kararla düşürülmesidir. Bunun tersinin yapılması da revalüasyondur. Dalgalı kur rejim

Fahiş Fiyat, Fahiş Risk

Resim
Arapça kökenli fahiş sözcüğü; ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla, ölçüsüz gibi anlamlara geliyor. Buradan türetilen fahiş fiyat deyimi de; satışa sunulan mallar veya hizmetler için talep edilen ve ölçüyü aştığı düşünülen satın alma bedellerini tanımlamak için kullanılıyor.   Son günlerde özellikle tarımsal ürünlerin fiyatlarının hızlı bir artış içinde olması karşısında hükümet tarafından ‘fahiş fiyatları önlemek için çeşitli denetimler yapılacağı, önlemler alınacağı’ dile getirilmeye başlayınca bu sözcükler de gündemde yerini aldı.   Tekelciliğe izin vermeyecek düzenlemeleri yapmış olan düzgün bir piyasa sisteminde 'fahiş fiyat' diye bir olgu olmaz. Fahiş fiyat varsa ya piyasa sistemi düzgün işlemediği için tekel sistemi yaygın hal almıştır ya da üretimde bir sorun var demektir. Düzgün işleyen bir piyasa sisteminde mal ve hizmetlerin fiyatı, arz ve talebe göre belirlenir. Bu iki karşıt gücün dengelenmesini sağlayan iki unsur vardır: Miktar ve fiyat. Eğer bir malın satılmak için