Kayıtlar

Mayıs, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ne Krizi?

Resim
Kriz deseniz bazıları hemen dikleniyor: “Ne krizi?” Size hemen lokantaları, kafeleri, trafikten tıkanmış yolları gösteriyorlar ve “kriz olsa buralar dolu olur mu?” diye soruyorlar. Sonra iki adım ötede geçinememekten yakınıyorlar. Türk toplumu, her konuda olduğu gibi kriz konusunda da birkaç parçaya bölünmüş durumda. İçinde bulunduğumuz durumu bazıları kriz olarak nitelendiriyor. Gerçekten enflasyonda dünyanın en yüksek oranlarından birisine sahip olduğumuz ve gelir dağılımının da giderek bozulmakta olduğu gerçeğine bakarsak bu durumu kriz olarak tanımlamak mümkün. Bazıları ortada kriz falan olmadığını, enflasyonun yüksek olması dışında bir ekonomik sorun bulunmadığını ve bu durumun kriz olarak nitelendirilemeyeceğini iddia ediyor. Gerçekten restoranlara, kafelere, yollara baktığımızda her yerde para harcayan insanlarla karşılaşıyoruz ve o zaman kendimize şu soruyu soruyoruz: “Kriz varsa bu harcamaları bu kadar bol keseden yapanlar kimler?” Çünkü bunlar öyle üç beş kişi falan değil,

En Doğru Enflasyon Tahmini

Resim
Merkez Bankası’nın 2024 yılı II. Enflasyon Raporu’nda 2015 yılı Nisan ayından başlayarak her yılın Nisan aylarında 12 aylık temelde enflasyon oranının yüzde kaç olacağına ilişkin piyasa katılımcıları, firma temsilcileri ve tüketicilerin tahminlerini gösteren bir grafik yer alıyor (Sayfa 57, Kutu 3.1.) Bu grafiği rapordan aynen alıyorum (sol taraftaki grafik.) Sağ taraftaki grafik de TÜİK’in tüketici enflasyon oranına (TÜFE) ve İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksine göre oluşturulan ve 2020’den 2024’e kadar her yılın Nisan aylarında gerçekleşen 12 aylık enflasyon oranlarını gösteriyor. Gerçekleşen enflasyon oranlarına baktığımızda İTO endeksinin TÜFE’nin üzerinde seyrettiğini ve gerçeğe daha yakın olduğunu görüyoruz (buna karşılık bu iki endeksin kapsama alanlarının ve bölge kapsamlarının farklı olduğunu belirtelim.) İki grafiği karşılaştırdığımızda TÜİK tarafından açıklanan gerçekleşen enflasyon (TÜFE) oranlarına en yakın tahminleri tüketicilerin, en uza

Kitaplar ve Yorumlar 2024 2

James Joyce, Dublinliler (Çeviren: Celal Üster), T. İş Bankası Yayınları, 2023 Nicedir James Joyce’un bu öykülerini okumayı düşünüyordum. Nedendir bilmem ne zaman bu kitabı okumaya niyetlensem bir bahane bulup vazgeçiyordum. Sonradan nedenini buldum: Joyce’un Ulysess’i beni oldukça yormuştu. Bu kez bir gayret okudum kitabı. Bu öyküler Ulysess kadar zor okunan bir üsluba sahip değil. Ben çok beğendim. Özellikle de Ölüler öyküsünü. Necip Turguter, Belediye Şirketlerinde Sayıştay Denetimi, Adalet Yayınları, 2024 Necip Turguter, uzun yıllar Sayıştay denetçiliği, uzman denetçiliği yaptıktan sonra kamu görevinden ayrılıp bağımsız denetçi ve yeminli mali müşavir olarak yaşamına devam eden bir uzman. Sayıştay denetimi, hepimiz biliyoruz ki kamu kesiminin denetlenmesi ve konuların TBMM’ye getirilmesi açısından son derecede önemli. Turguter bu kitabında belediyelerin kurdukları ve sahip ya da ortak oldukları şirketlerin nasıl denetlendiğini, hangi konuların öne çıktığını arkasındaki mevzua

Yağmurdan Kaçarken

Resim
Ulusal para yerine yabancı bir rezerv parayı tutmak, onunla işlem yapmayı tercih etmek anlamına gelen dolarizasyon ya da bilimsel ifadesiyle para ikamesi Türkiye’nin eskiden beri baş belasıdır. Enflasyon yüksek olduğu için insanlar, tasarruflarını, satın alma gücünü sürekli kaybeden Türk Lirası yerine dolar, euro gibi rezerv paralar üzerinden saklamayı tercih ederler. Bu olgu sadece Türkiye’ye özgü değildir. Konvertibiliteye geçmiş yani döviz alış verişini serbest bırakmış ama enflasyonunu düşürmeyi başaramamış çoğu gelişmekte olan ülkede benzer bir durum geçerlidir. Dolarizasyonu önlemenin yolu ulusal parayı istikrarlı duruma getirmek yani enflasyonu önlemektir. İç değeri düşmeyen bir ulusal paranın dış değeri de düşmeyeceği için insanlar birikimlerini yabancı paraya çevirmeyi tercih etmez ve dolarizasyon dediğimiz olgu yaşanmaz. Türkiye’de dolarizasyonun seyri 2002’den bu yana şöyledir: 2001 krizinden çıkıldığında dolarizasyon oranı % 57 idi. Yani bankalardaki her 100 liralık mevdu

Dolardan TL'ye Geçişin Nedenleri ve Sonuçları Üzerine

Resim
Yerel seçimlerden sonra döviz kurlarında sabitleşme eğilimi oluşunca döviz bozdurma eğilimi hızlandı. Son haftalarda yabancı para mevduatındaki (soldaki grafik) ve Türk Lirası mevduatındaki (sağdaki grafik) eğilim şöyle (grafikler BDDK günlük bültenden alındı): Görüleceği gibi yabancı para mevduat gerilerken TL mevduat yükseliyor. İnsanlar ellerindeki, banka mevduat hesaplarındaki dövizlerini bozdurup TL mevduat hesabı açıyorlar. Bunun iki nedeni var: (1) Bankalar döviz mevduatına faiz vermiyor. (2)   USD/TL kuru son zamanlarda sabitleşme eğilimi gösteriyor ve yakın gelecekte kurun gerileyeceği tahmin ediliyor.   Bu durumu bir tablo eşliğinde anlatalım. Burada dolardan TL’ye çevrilen paranın üç ay süreyle (yıllık yüzde 50 üzerinden) üç ay süreyle yüzde 12,5 net faizle hesapta kalmasını örnek aldım. Bankada sıfır ya da sıfıra yakın faizle 100.000 dolar mevduatı bulunan bir kişi bu parasını bugünkü 32,20 USD/TL kurundan TL’ye çevirdiğinde 3.220.000 TL’si olur. Bunu bankaya üç aylık TL

Bileşen Hatası, Bölünme Hatası ve Devleti Şirket Gibi Yönetme Hatası

Bileşen (Terkip) Hatası Sosyal bilimlerde bileşen ya da terkip hatası, bir bütünü oluşturan bireyler (ya da birimler) için tek tek doğru ya da geçerli olan bir olgunun, o bireylerin (ya da birimlerin) oluşturduğu bütün için de benzer biçimde geçerliliğe sahip olacağını düşünmekle içine düşülen hatadır. Bu, yalnızca ekonomi bilimi için değil sosyal bilimler kategorisinde yer alan bütün dallar için geçerli bir hata biçimidir. O nedenle yalnız iktisatçıların değil, sosyologların, filozofların da uğraştığı bir durum olmuştur. Ekonomi biliminde terkip hatasının en tipik örneği tasarruf çelişkisidir. Bir kişi ya da birkaç kişi tasarrufunu artırırsa bu, onlar açısından pozitif bir gelişme olabilir ve toplum da bundan pek etkilenmez. Buna karşılık bir toplumu oluşturan bütün bireyler tasarruflarını artırırlarsa toplum bundan negatif etkilenir. Çünkü gelir iki şekilde kullanılır: Tüketim ve tasarruf. Gelirin değişmediği bir ortamda tasarrufun artması demek tüketimin azalması demektir. Tüket

Merkez Bankasının Durumu ve 2023 Zararı

Resim
Merkez Bankasının (TCMB) 2023 yılı durumunu ve zararını genel olarak değerlendirmeyi ve uygulanan yanlış politikalardan ders çıkarmayı amaçlayan bu yazıdaki bütün veriler, aksi belirtilmedikçe, TCMB finansal tabloları üzerine yazılmış bağımsız denetçi raporundan alınmıştır ( raporun linki için son not 1'e bakınız. )    Şimdi bu verilerden hareket ederek TCMB’nin 2023 yılı faaliyet sonuçlarını değerlendirelim. TCMB’nin Hissedarları ve Kâr Dağıtımından Alacakları Paylar Önce TCMB’nin kâr ettiğinde bu kârdan kimlerin pay alacağına yani Bankanın hissedarlık yapısına bir bakalım: Bu yapıya göre TCMB’nin yüzde 55’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na (Hazine), yüzde 19’u sermayesi Hazine’ye ait olan Ziraat Bankası’na ait bulunmaktadır. Kalan hisseler içinde başka bazı kamu kurumları ya da kamu kesimi ortaklı kuruluşlar yer almaktadır. Bir başka ifadeyle bir anonim şirket olan TCMB’nin hisselerinin büyük çoğunluğu kamu kesimine aittir. Hissedarlar arasında yer alan Mervak; Merkez Bankası Me