Kayıtlar

Ekonominin Genel Dengesi 2025

Resim
Bir ekonominin genel dengesini bize aslında Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verir. GSYH’yi harcamalar yönünden ayrıntılı olarak yazarsak şu şekilde bir denklem yazabiliriz: Y = C + I + G + (X – M) Bunu açık yazalım: GSYH = Özel Tüketim Harcamaları + Özel Yatırım Harcamaları + Kamu Kesiminin Tüketim ve Yatırım Harcamaları + (İhracat – İthalat) 2025 yılı tahmin edilen harcamaları bir tablo halinde sunalım: Bu tabloda yer alan değerleri yerlerine koyarsak şu sonuca varırız: GSYH = 37.732,1 + 16.363,1 + 8.186,9 + (16.384 – 17.126) = 61.540,1 milyar TL ya da GSYH = 898,3 + 389,5 + 194,9 + (390 – 407,7) = 1.465 milyar USD. Bu tablodan çıkan önemli bir sonuç tüketim harcamalarının GSYH’de en büyük ağırlığı tutuyor olmasıdır. Buna göre 2025 yılında GSYH’nin yüzde 61,3’ü özel tüketim harcamalarından, yüzde 26,6’sı özel kesim yatırım harcamalarından, yüzde 13,3’ü kamu kesimi tüketim ve yatırım harcamalarından, yüzde eksi 1,2’si de net ihracattan (ihracat eksi ithalat) oluşmaktadır

Asgari Ücret Ne Kadar Artırılmalı?

Yılsonu yaklaşırken 2025 yılında asgari ücretin ne kadar artırılması gereği tartışması da gündemin ön sırasına çıktı. Bu tartışma asgari ücretle sınırlı değil kuşkusuz, çünkü bütün ücretler aynı şekilde ayarlanmak zorunda. Asgari ücretin geçmiş enflasyon kadar artırılmasının dezenflasyon mücadelesine zarar vereceğini öne süren güçlü bir grup var. Bu grubun içinde IMF, Dünya Bankası, yabancı bankalar, yabancı fonlar, bir bölüm iş insanı ve hükümet yapılacak ücret artışlarının 2025 yılında beklenen enflasyondan fazla olmaması gerektiğini öne sürüyor. Ücretlerde geçmiş enflasyona göre artış yapılırsa eline fazla ücret geçenlerin bu farkı talebe dönüştüreceği ve bu talep artışının enflasyonu yeniden yükselteceği düşüncesi öne sürdükleri görüşün temelini oluşturuyor.    Bu görüşün karşısındaki grup ise emeği temsil edenler, bazı akademisyenler, bazı iktisatçılar ve emeği açlığa mahkûm ederlerse bunun önünde sonunda sermayeyi de vuracağının bilincinde olan az sayıda iş insanından oluşuyo

Dünyanın Ekonomik Görünümü ve Türkiye

Resim
IMF’nin yeni yayınlanmış olan World Economic Outlook raporundaki verileri kullanarak dünyanın ekonomik görümü ve gidişini, analize Türkiye’yi de katarak değerlendirmeye çalışacağım (aksi belirtilmedikçe bu yazıda kullanılan verilerin tamamı IMF, World Economic Outlook, October 2024 Raporundan alınmıştır.) Dünya Ekonomisinin Genel Görünümü ve Gidişi Öncelikle dünyanın ekonomik görünümünü genel ve özet olarak birisi 1999 yılına diğeri de 2023 yılına ait iki tabloda bir tabloda gösterelim: 1999 ve 2023 yıllarının dünya ekonomik görünümünü karşılaştırdığımızda dikkat çeken konuları sıralayalım: (1) Özellikle Sovyet blokunun dağılmasıyla birlikte IMF’ye yeni üyeler girmesiyle üye sayısı 184’den 196’ya yükselmiş bulunuyor. (2) Gelişmiş ekonomi sayısı 28’den 41’e yükselmiş bulunuyor. (3) Gelişmiş ekonomilerin dünyadaki ağırlığı azalırken gelişmekte olan ekonomilerin ağırlığı artıyor. Örneğin dünya toplam GSYH’si içinde gelişmiş ekonomilerin payı 1999’da yüzde 57,4 ve toplam ihracattaki pa

Anayasanın Değiştirilemez Maddeleri ve Nobel Ekonomi Ödülü

1901 yılından başlayarak Nobel ödülleri; fizik, kimya, tıp, edebiyat ve barış alanlarında insanlığa hizmet eden eser ve buluşların sahiplerine veriliyor. Ödüllerin kaynağını Alfred Nobel’in kendi adıyla kurduğu vakfa yaptığı bağış oluşturuyor. Ödüller, ayrı birer komite tarafından veriliyor: İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi fizik, kimya alanlarındaki ödülleri; Karolinska Enstitüsü fizyoloji veya tıp alanındaki ödülleri ve Norveç Nobel Komitesi edebiyat alanındaki ödülleri veriyor. Norveç Parlamentosunca İsveç Akademisinden seçilen beş kişilik bir kurul ise barış alanındaki ödülün sahibini belirliyor. Ödül almayı hak eden kişi veya kurum bir madalya, bir diploma ve yıllar içinde değişen miktarda para ödülünün sahibi oluyor (günümüzde 1 milyon doların biraz üzerinde.) Nobel Ekonomi Ödülü, orijinal Nobel ödülleri arasında yer almıyor. İsveç Merkez Bankası (Sveriges Riksbank) 1969 yılından itibaren, Nobel Vakfı’nın desteğiyle yürütülen bir ekonomi ödülünü finanse etmeye başladı ve bu öd

Kitaplar ve Yorumlar 2024 - 4

  Ahmet Ümit, Yırtıcı Kuşlar Zamanı, YKY Yayınları, 2024 Ahmet Ümit, yalnızca bir yazar, edebiyatçı değil aynı zamanda bu ülkenin yetiştirdiği önde gelen aydınlardan birisidir. Her yerde karşımıza çıkabilen suçları inceleyen komiserleri, dedektiflerinin yanı sıra ülkenin siyasetçisiyle, iş insanıyla, tarikat liderleriyle iç içe girmiş suçları araştıran Başkomser Nevzat’ıyla yaşamımızda önemli bir yer edindi. Bu çok önemli romanında günümüz Türkiye’sinde yaşanan ekonomik bozulmanın yarattığı çöküş ortamının getirdiği ahlaki çürümeyi ele alıyor. Ve çok çarpıcı bir ifadeyle özetliyor durumu “Alıştığımız ülke, alıştığımız İstanbul, alıştığımız hayat kayıp gidiyordu avuçlarımızın arasından.” Başkomser Nevzat’ın bu macerası bir polisiyenin ötesine geçerek hatta kara roman türünü de geride bırakarak bir eleştiri öyküsüne dönüşüyor. Okunması şart desem yeridir. C.W. Ceram, Tanrıların Vatanı Anadolu (Türkçesi: Esat Mermi Erendor), Remzi Kitapevi, Gözden Geçirilmiş 9. Basım, 2024 Ceram’ın

Enflasyon Düşerken Neler Oluyor?

Bu sorunun kestirme yanıtı şudur: Enflasyon yükselirken neler olduysa onların tersi oluyor. O halde enflasyon yükselirken neler olmuştu sorusunun yanıtıyla başlayalım. Enflasyon yükselirken faizi yükselteceğimize düşürmüştük. Bunun sonucu olarak insanlar tasarruf edip faiz geliriyle enflasyonu göğüsleyemeyeceklerini görünce dolar, altın ve mal almaya başlamışlardı. Mal alımı gayrimenkulden, otomobile, dayanıklı tüketim mallarından (buzdolabı, çamaşır makinesi vb.) dayanıksız tüketim mallarına (deterjan, şampuan, bulgur, nohut vb.) kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyordu. İnsanlar imkânları çerçevesinde tüketim taleplerini öne çekerek (öne çekilmiş talep) harcamalarını artırmışlar ve bu talep artışı da enflasyona yol açmıştı. İşte şimdi bunların tersi oluyor. Şimdi faiz gerçi hane halklarının olduğunu düşündüğü yüzde 90 oranındaki enflasyonu karşılayacak kadar yüksek değil ama döviz kuru pek oynamıyor. Öyle olunca Türk Lirası faizi döviz faizi haline geliyor ve insanlar tüketim

12 Ay Sonra Enflasyon Ne Olur?

Resim
Ekonomide gidişi belirleyen en önemli etkenlerden birisi beklentilerdir. Rasyonel beklentiler kuramı, beklentilerin ekonomideki ağırlıklı yerini “beklentiler, gerçekleşmelerin öncüsüdür” tespitiyle ortaya koyar. Genellikle beklentilere göre hareket edildiği için beklentiler büyük ölçüde gerçek olur. Karar alıcıların, özel kesim kuruluşlarının yöneticilerinin enflasyonda artış olacağını beklediklerini varsayalım. Bu durumda bu yöneticiler, mal ve hizmetleri ucuza satıp zarar etmemek ya da kardan fedakârlık etmemek için bu ürünlerin satış fiyatlarını henüz enflasyon artmaya başlamadan önce artırmaya başlayacaklardır. Bu da sonunda fiyatların artmasına yani enflasyonun yükselmesine yol açacaktır. Merkez bankaları, enflasyonla doğru bir şekilde mücadele edebilmek için bu beklentileri önceden görerek ona göre tavır almak durumundadırlar.   Bu gidişatı önceden görebilmek için için de süreklilik taşıyan anketler düzenlerler. TCMB, bu amaçla her ay bir takım anketler düzenliyor. Enflasyon

Çin Ekonomisi Sıkıntıda

Resim
Son çeyrek yüzyıla damgasını vuran ekonomi olan Çin, Pandemiyle birlikte sıkıntıya girdi. Ekonomik aktivitede ivme kaybı başladı. Bu gelişme Çin’in alışılmış yüksek büyüme hızının düşmesine yol açtı. Aşağıdaki grafik (%) bu durumu sergiliyor (kaynak: www.tradingeconomics.com bundan sonraki grafikler için kaynak belirtilmediği sürece bu kaynağa atıf yapılıyor demektir): Ekonomik performanstaki düşüş Çin’in alışılmış düşük işsizlik oranlarının da yavaş yavaş yükselmesine yol açtı. Bu durumu aşağıdaki grafikten izleyebiliriz (%): Devlet, ekonomik performanstaki düşüşü bir ölçüde olsun önleyebilmek için alt yapı yatırımlarına ve tüketim harcamalarına destek olacak faaliyetlerini artırdığı için kamu bütçesi açıkları artmaya başladı. Grafik bu durumu ortaya koyuyor (GSYH'nin yüzdesi olarak): Kamu bütçesinde giderek artan açıklar Çin’de kamu kesiminin borçlanmasının da artmasına yol açmış bulunuyor. Grafik bu artışı gösteriyor (GSYH'nin yüzdesi olarak):  Bütçe açıklarında ortaya çıka

Faiz İndiriminin Zamanlaması

ABD Merkez Bankası Fed’in faizi, çoğunluk beklentisi olan 25 baz puan yerine 50 baz puan düşürmesiyle birlikte dünyada faiz – enflasyon – büyüme – işsizlik oranı ilişkileri ön plana çıktı. Son Dönemde Yapılan Başlıca Faiz Değişiklikleri ve Nedenleri ABD’de yıllık enflasyon oranı Ağustos ayı itibarıyla yüzde 2,5 olarak açıklandı. Enflasyon oranı, Fed’in yıllık ideal hedef olarak tanımladığı yüzde 2’lik hedefe çok yaklaşmış durumda ve son üç ayda düşüş temposu içinde bulunuyor. Fed’in geleceğe ilişkin kararlarını daha çok etkileyen çekirdek enflasyon oranında son üç ayda hafif de olsa bir artış eğilimi görülüyor. Bu artış geleceğe ilişkin olarak enflasyon açısından rahatsız edici bir görünüm. ABD büyümesine ilişkin elimizdeki son veri ikinci çeyrek büyüme oranı olan yüzde 3,1. Son dört çeyrekte ekonomi yüzde 2,9 ile 3,1 arasında büyüme oranı yakalamış görünüyor. Bu açıdan bakarsak büyümede bir sorun görünmüyor, hatta tam tersine ekonomi, potansiyel büyümesinin (kabaca yüzde 2,5 – 2,8

Kişi Başına Gelirimiz 20 Bin Doları Geçecek

Resim
2025 – 2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programa (OVP) göre 2027 yılında Türkiye’nin cari fiyatlarla GSYH’si 1.774 milyar dolara, yıl ortası nüfusu 86.856 bine ve cari fiyatlarla kişi başına geliri de 20.420 dolara ulaşacak. Kişi başına gelirimizin 20 bin doların üzerine çıkması demek orta gelir tuzağından çıkmamız anlamına gelecek. Yeni yayınlanan OVP’ye göre böyle bir hayalimiz olduğu anlaşılıyor. Çevremize baktığımızda bu hayalimizi haklı kılacak bir yaşam sürenlerin sayısına göre böyle bir yaşamın yanından bile geçemeyecek olanların kat kat fazla sayıda olduğunu görebiliyoruz. TÜİK tarafından yapılan gelir dağılımı araştırmaları da nüfusun yüzde otuzunun iyi durumda olduğunu, yüzde yetmişinin ise bu durumdan oldukça uzak yaşadığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla ortalama geliri gösteren kişi başına gelir, aslında anlamlı bir ölçü değil. Biz de bu ölçümler doğru mu diye sorarak işin en başından yola çıkalım. Bir ülkede bir dönemde gerçekleştirilen fiziksel mal üretimiyle hizmet ür