Kayıtlar

Temmuz, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yanlış Ekonomi Politikasının Sonuçları

Ekonomi politikamızın yanlışları Atatürk dönemi dışında hiçbir zaman doğru yollarda olmayan ve çoğu kez siyasal amaçlara kurban giden ekonomi politikamız son yıllarda tümüyle yanlış yollara girdi. Bu yanlış yollara giriş tercihi hem para politikasında hem maliye politikasında hem de kur politikasında söz konusu oldu ve olmaya da devam ediyor. Bugüne kadar yapılan en ciddi ekonomi politikası yanlışı enflasyon yükselirken Merkez Bankası’nın politika faizini düşürmesiydi. Enflasyon yükselirken talebi kısarak enflasyonu denetim almak yerine faizi düşürerek talebi iyice artırma yoluna sapılınca enflasyon rayından çıktı. Sonradan baz etkisiyle bir süre enflasyonda düşüş görülse de bu etkinin bitişiyle birlikte yükseliş yeniden başladı. Çekirdek enflasyon bize enflasyonun yükseliş eğiliminde olduğunu açık biçimde gösteriyor. Şimdilerde bu hatadan dönüş için Merkez Bankası yavaş yavaş faizi artırmaya başladıysa da ne yazık ki bu tek başına sonuç verecek bir hamle olmaktan çok uzak. Serma

Güncel Sorular ve Yanıtlar

Paradan yine sıfır atsak paramız değer kazanmaz mı?   Paradan sıfır atmakla para değer kazanmaz yalnızca psikolojik etkisi olabilir. Psikolojik etki olması için de bu işlemin sağlam bir ekonomi programının bir parçası olması gerekir. 2005 yılında paradan sıfır atıldığında Türkiye ciddi bir IMF programı uyguluyordu. Bankacılık reformu yapılmış, zayıf bankalar TMSF’ye devredilmiş, bütün bankaların sermayeleri güçlendirilmiş, çeşitli kurallar getirilmişti. Kamu mali disiplininin güçlendirilmesi yolunda önemli adımlar atılmış, bütçe açıkları düşürülmüş, kamu kesimi borçlanması buna göre azalmıştı. Kamu harcamaları da disipline edilmiş, enflasyonda gerileme başlamıştı. Bunlara paralel olarak faizler de düşüyordu. Türkiye, Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlamanın eşiğindeydi ve ülkeye doğrudan yabancı sermaye girişinde artış başlamıştı. Özetle söylemek gerekirse tam olarak olmasa da gerekli alanların çoğunu kapsamasa da bir yapısal reform paketi yürütülüyordu. Bütün bu gir

Acı Reçete

Fiyatlar niçin enflasyondan daha hızlı artıyor? Yanıtlamamız gereken ilk soru budur. Çünkü bu soru gerçeği ama saçma bir durumu gösteriyor. Tüketici fiyatları enflasyonu (TÜFE) dediğimiz şey sonuçta en çok tüketilen mal ve hizmetlerin fiyatlarının, bu mal ve hizmetlerin aile bütçelerinde işgal ettiği ağırlığa göre hesaplanmış bir katsayıyla çarpılarak dâhil edildiği bir sepetin değerinin sürekli artması demektir. Bizde hangi mal veya hizmetin fiyatına bakarsanız bakın sepetin gösterdiği yüzde 38,21’lik yıllık artışı bulmak mümkün değil. Geçen yılın gıda fiyatlarına baktığımızda yüzde 100’ün üzerinde artışlarla karşılaşıyoruz. Konut fiyatları, kiralar, otomobil, benzin, ulaştırma, okul ücretleri, apartman veya site aidatları yüzde 38,21’in üç katına varan artışlar gösteriyor. Bunun için araştırma yapmamıza gerek bile yok, hepimiz bunu yaşayarak görüyoruz. ENAG grubu da yıllık enflasyonu yüzde 108,58 hesaplıyor. ENAG’ın tüketici enflasyonu hesabı TÜİK’in TÜFE hesabından 2 kat kadar daha

Türkiye’nin Açmazları

Siyasal iktidarlar çoğu kez ortaya çıkan ekonomik sorunları bir ekonomik istikrar programı ile çözmek yerine, tersine, sübvansiyon artırımları, enflasyonun üzerinde ücret artışları, kamu teşebbüslerinin fiyat artışlarının ertelenmesi gibi istikrarı daha da bozacak önlemleri niçin tercih ederler? Bu sorunun yanıtını kurucuları arasında James Buchanan ve Gordon Tullock’un bulunduğu Kamu Tercihi Okulu değişik bir şekilde vermektedir. Bu okulun temsilcilerine göre, iş dünyasına uygulanan kurallar, siyasal partiler ve siyasetçiler için de geçerlidir. Nasıl şirketler kârlarını artırmak için çaba harcarlarsa, siyasetçiler de en fazla çabayı oylarını artırmak için harcarlar. Toplum kesimleri siyasal partilere, siyasal iktidara ve siyasetçilere kendi yararlarını yükseltebilmek için baskı yapar. Eğer bir toplumda sübvansiyonların artırılması, enflasyonun üzerinde ücret artırımları vb. siyasal iktidara oylarını artırma imkânı verecekse, iktidarın o yönde davranması kendileri açısından en akılcı y

Voleyboldaki Başarının Ardındaki Sır

Türkiye, popülerlik açısından futbol, basketbol ve voleybol olarak sıralanan takım oyunlarında en büyük başarıyı toplumun en az ilgi gösterdiği kadın voleybolunda sergiliyor. Bu başarı; hem milli takım düzeyinde hem de kulüp takımları düzeyinde söz konusu. Dün sonuçlanan Voleybol Uluslar Ligi’nde (VNL) kadın voleybol takımımız şampiyon oldu. Bu şampiyonluktan sonra şampiyona öncesinde dünya sıralamasında dördüncü sırada olan takımımız birinci sıraya yükseldi. Bu başarı bir defaya özgü bir başarı değil, kadın oyuncularımız yıllardır bütün kategorilerde hep üst düzey başarılar elde etmişlerdi. 2021 yılında yapılan Tokyo olimpiyatlarını beşinci olarak bitirmişler, bir önceki Uluslar Ligini üçüncü bitirerek bronz madalya almışlardı. Defalarca katılma başarısı gösterdikleri Avrupa şampiyonasında 2003 ve 2019 yıllarında ikinci olarak gümüş madalya, World Grand Prix’de 2012 yılında üçüncü olarak bronz madalya kazanmışlardı. Kızlarımız, 20 Yaş Altı Genç Kızlar Voleybol Avrupa Şampiyonalarında

Benzin ve Doğalgaz Fiyat ve Vergi Artışlarının Ekonomik Analizi

Resim
Benzin ve motorinin litre fiyatına gelen zamdan hemen sonra her ikisinden de alınan ÖTV ve KDV artırıldı. Böylece yapılan fiyat artışları vergi artışlarıyla birleşince şimdiye dek yapılmış en yüksek fiyat artışı ortaya çıkmış oldu. Benzer vergi artışları doğalgaza da gelmiş durumda. Ekonomi biliminde, ihtiyaçların giderilmesinde başka mallar ile birlikte kullanılması gereken mallara tamamlayıcı mallar deniyor. Buna göre birlikte kullanılması gereken mallardan biri olmazsa ihtiyaç giderilmeden kalıyor. İki türlü tamamlayıcılıktan söz edilebilir: Zorunlu olmayan tamamlayıcılık, zorunlu tamamlayıcılık. Kahveyi ya da çayı şekerli içen birisi açısından bunların tamamlayıcısı şekerdir. Bununla birlikte şekerin olmaması halinde kahve ve çay yine de içilebilir. Örneğin şekere çok yüksek bir zam geldiğinde çayı şekerle içen kişi şekersiz içmeye yönelerek bu zammın etkisini bertaraf edebilir. Dolayısıyla buradaki tamamlayıcılık zorunlu olmayan bir tamamlayıcılıktır. Buna karşılık benzin ve mot

Makro Veriler, Mikro Keyifler

Bir ülke ekonomisini kuşbakışı görebilmenin en kestirme yolu makroekonomik verilere göz atmaktır. Bu verilerin en önemlileri büyüme oranı, işsizlik oranı, enflasyon oranı, bütçe açığı/fazlası, cari açık/fazla, ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki durumu, ülkenin risk primi (CDS primi ve reyting derecesi), borçluluk oranı, kredi/mevduat oranı gibi göstergelerdir. Bu verilerin durumu ülkenin ekonomik durumu hakkında bir fikir verir. Bu verilere beş altı yıllık bir geçmişle karşılaştırarak bakıldığında da ülke ekonomisinin hangi yönde gittiği hakkında belirli bir kanaate varılabilir. Bu anlattıklarımız yani makro verilerle ekonominin gidişini anlamak yaklaşımı dünyadaki ülkelerin pek çoğu için geçerlidir. Bazı ülkelerin ekonomik durumunu anlamak için makro verilere bakmak yeterli olmaz. Çünkü o verilerin doğruluğu tartışmalıdır. Arjantin ve Türkiye bu son gruba örnektir. Zaten o nedenledir ki dünyada üç tür ekonomi vardır: Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler, Arjantin ve Tü

Devekuşu Teorisi

Türkiye’de, uzun süredir, siyasal iktidarın asıl uğraşısı ekonomiyi krizden çıkarmak için çabalamaktan çok kriz yokmuş gibi göstermek haline dönüşmüş görünüyor. Ne var ki bu, herkesin bildiğini saklamaya çalışmaktan ibaret olan çaba sonuçta, bir tehlike hissettiğinde başını kuma gömen devekuşu gibi kendini kandırmaktan başka bir işe yaramıyor. [i] Geçtiğimiz haftalarda gerçeklerin inkâr edilebilecek hali kalmadığı anlaşılınca faiz neden – enflasyon sonuç teorisi bir yana bırakılarak Merkez Bankası faizi iki katına yakın yükseltildi. Ne var ki bu artış beklenen etkiyi yaratamadı. Bunun iki nedeni var: (1) Açıklanan enflasyonla gerçek enflasyon arasındaki ciddi fark faiz artışının anlamlı bir önlrm olarak algılanmasını engelliyor.   (2) Faiz artışına siyasal iktidarın en yüksek makamının desteği yok. Faiz artışı çaresizlikten kabullenilmiş görünüyor. ‘Kerhen artırılan faizin etkisi zayıf olur.’   Devekuşu teorisini terk ettiğimizi göstermenin ilk yolu enflasyon hesabını gerçekleri gö

Kara Para ve Diğerleri

Günlük konuşma dilinde birbiri yerine kullanılan bazı kavramlar var: Kara para, vergi dışı kazanç, kayıt dışı kazanç, yastık altı varlık. Bunlardan bazıları birbiriyle iç içe olsa da aslında hepsi oldukça farklı kavramlar. Bunları sırayla açıklayalım. Kara para: Yasa dışı yollarla elde edilen kazançlara kara para deniyor. Bunlar, genellikle kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, fuhuş, yasadışı silah satışı, yasadışı kumarhane işletilmesi gibi konusu suç oluşturan faaliyetlerden elde edilen gelirler ve servetlerdir. Yurda kaçak yollarla uyuşturucu sokup burada pazarlayan kişilerin buradan elde ettiği gelir kara paraya örnektir. Kara para, konusu suç oluşturduğu için vergi ya da başka açılardan bildirim konusu olmaz, dolayısıyla bu yolla elde edilen kazançlar vergi ve kayıt dışı kalır. Bununla birlikte eğer vergi idaresi veya vergi müfettişleri bu tür bir kazancı saptarlarsa vergilendirirler.  Vergi dışı kazanç: Vergi dışı kazanç, kara para şeklinde elde edilen kazançlarla konusu suç ol