Merkez Bankası ilk on günde
sessizce izlediği TL’nin yabancı paralar karşısındaki durumuna 10 Ocak’tan
başlayarak müdahale etmeye başladı. Bu müdahale önce TL likiditeyi
sıkılaştırmak, döviz zorunlu karşılıklarını düşürmek ve haftalık repo
ihalelerini iptal etmek şeklinde ortaya çıktı. Haftalık repo ihalesini iptal
etmek bir anlamda faiz artırımı sinyaliydi çünü bu ihaleler iptal edilince
bankalar ister istemez daha yüksek faizli gecelik borç verme faiziyle
borçlanmaya yöneldiler. Merkez Bankası bu önlemlerle TL’nin değer kaybını
önleyemeyince bu ke bankaları geç likidite penceresinden borçlanmaya
yönlendirerek faizi belli etmeden biraz daha artırmaya gitti. Bunlara ek olarak
döviz swapı yapılmasına öncülük edecek adımlar attı. Bütün bu hamleler TL’nin
değer kaybını önleyemeyince 24 Ocak günü yapılan toplantıda gecelik borç verme
faizini yüzde 8,50’den 9,25’e ve geç likidite penceresinden borçlanmanın
faizini de yüzde 10,00’dan 11,00’e yükseltme kararını aldı.
31 Ocak 2017 Salı
Faiz ve Kur İlişkisi
30 Ocak 2017 Pazartesi
Bankalar Tahsil Edemedikleri Alacaklarını Ne Yapar?
Bankaların Tahsil Edemediği
Alacaklar ve İzledikleri Yol
Bankalar, normal koşullarda,
açtıkları kredileri vadesi geldiğinde faiziyle birlikte tahsil ederler. Bu
durumda ortalama maliyetleri ile açtıkları kredilerden elde ettikleri faiz
gelirleri arasındaki fark bankaların brüt kazancını oluşturur. Buna karşılık
bankalar açtıkları kredilerin bir bölümünü çeşitli nedenlerle zamanında tahsil
edemezler.
Bankalar, açtıkları kredinin belirli
sürelerde ödenmemesi halinde bunları önce idari takibe, sonra yasal takibe
alarak izlemeye devam ederler ve bir yandan da bu kredinin teminatını nakde
çevirmeye yönelirler. Eğer teminatı nakde çevirerek alacağın tamamını tahsil
etmişlerse ortaya bir zarar çıkmaz. Buna karşılık teminatın nakde çevrilmesine
karşın alacaklarının tamamını karşılayamazlarsa o zaman ortaya bir zarar çıkar.
Banka bunu zarar olarak yazar. Diyelim ki 100.000 TL tutarında ve karşılığında aynı
değerde olduğu belirlenmiş olan bir teminat verilerek alınmış 1 yıl vadeli bir
kredi söz konusu olsun. 1 yıllık sürenin sonunda krediyi alan borcunu
ödememişse banka 90 günlük süre içinde bu alacağı idari takip yöntemiyle
izlemeye başlar ve borçluyla görüşerek alacağı tahsile çalışır. Eğer bu süre
içinde bu alacağın tahsili mümkün olmazsa banka bu kez yasal takibe başlayarak bir
yandan teminatı paraya çevirmeye çalışır bir yandan da borçluya gerekli
yaptırımları uygulamaya başlar.
29 Ocak 2017 Pazar
Türkiye'nin Kredi Notu Niçin Düştü?
Standard and Poor’s (S&P) Türkiye’nin
kredi notu görünümünü durağandan negatife, Fitch BBB – (negatif) olan notunu BB
+ (durağan)’a düşürdü. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu içinde
Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke notunu koruyan tek kuruluş Fitch idi.
Türkiye’ye, ilk kredi notlarını 1990
yılında S&P ve Moody’s yatırım yapılabilir ülke notu olarak vermişti. Körfez
Krizi ve savaşı nedeniyle Yankee Bond Piyasasına o dönemde tahvil ihraç edilemediği
için bu notların açıklanması 1992 yılında yapılan tahvil ihracını beklemek
zorunda kaldı. Ekte sunduğum tablo Türkiye’nin kredi notu serüvenini başlangıçtan
bu yana yılsonlarındaki durum itibariyle gösteriyor. Tabloya göre BBB (Moody’s Baa)
yani yatırım yapılabilir notuyla başladığı bu serüvende Türkiye, B’ye yani
yatırım yapılmaz, aşırı spekülatif derece kategorisine kadar inmiş, sonra BB’ye
oradan da tekrar BBB’ye yükselmiş ve ardından yeniden inişe geçmiş görünüyor. Türkiye,
bugün üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu nezdinde de BB yani yatırıma uygun
değil, spekülatif derece düzeyinde yer alıyor. Dikkat edilecek olursa Türkiye,
1994 yılında kaybettiği yatırım yapılabilir ülke statüsünü tam 19 yıl sonra 2013’de
kazanmış ve 2016’da tekrar kaybetmiş bulunuyor. Çeyrek yüzyıllık not deneyimi kredi
notunu yükseltmenin zor, kaybetmenin ise kolay olduğunu ortaya koyuyor.
26 Ocak 2017 Perşembe
Leviathan
Leviathan, Tevrat ve İncil’de geçen
ve kötülüğü temsil eden bir deniz canavarının adıdır. Sonrasında farklı öykü,
roman ve felsefe kitaplarında farklı kılığa ve farklı adlara girmiştir. Thomas
Hobbes’un 1651’de yayınlanmış ünlü kitabının adı da Leviathan’dır (Leviathan: Bir
Din ve Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Kudreti.) Hobbes, kitabında Leviathan’ı
mutlak güç ve yetkilere sahip egemen bir devleti ve dolayısıyla onu yöneten
egemeni (hükümdar) tanımlamak için kullanmıştır.
24 Ocak 2017 Salı
Merkez Bankası'nın Kararı
Merkez Bankası, gecelik borç
verme faizini yüzde 8,50’den 9,25’e, geç likidite penceresi faizini yüzde 10’dan
11’e artırdı. Bu duruma göre Merkez Bankası’nın bankaları fonlamakta kullandığı
imkânlar ve faizler şu şekilde oluştu.
MB Fonlama
İmkânı
|
Eski
Faiz (%)
|
Yeni
Faiz (%)
|
Gecelik İmkânlar
|
||
Gecelik Borçlanma
|
7,25
|
Değişmedi
|
Gecelik Borç Verme (Marjinal Fonlama)
|
8,50
|
9,25
|
Bir Hafta
Vadeli Repo İhalesi
|
8,00
|
Değişmedi
|
Geç Likidite
Penceresi
|
||
Borç Alma
|
0,00
|
Değişmedi
|
Borç Verme
|
10,00
|
11,00
|
21 Ocak 2017 Cumartesi
Merkez Bankası'nın Kritik Toplantısı
Kurdaki Hızlı Artış ve Merkez Bankası’nın Aldığı
Önlemler
2017 yılına başlarken USD/TL kuru
3,5235 idi. İzleyen günlerde USD/TL kuru hızlı bir yükseliş trendine girdi.
Bunun çeşitli dış ve iç nedenleri var. İlk 10 gün içinde Merkez Bankası bu
yükselişe karşı herhangi bir önlem almadı. 10 Ocak günü kur 3,94 düzeyine
ulaşınca Merkez Bankası döviz zorunlu karşılıklarında 0,50 puan indirim yaptığını
açıkladı. Bu yolla Merkez Bankası 13 Ocak’tan itibaren piyasaya 1,5 milyar
dolarlık döviz likiditesi bırakacağını ve piyasadaki döviz sıkışıklığını
gidermiş olacağını vurguladı. Aynı gün Merkez Bankası bankalararası para
piyasasından borçlanmaya 22 milyar TL’lik limit getirerek TL likiditesini sıkıştırma
kararını açıkladı. Bu kararın açıklanmasının ardından USD/TL kuru bir süre
geriledi ama ardından yeniden yükselmeye başladı.
Merkez Bankası 12 Ocak günü,
haftalık repo ihalesini iptal ettiğini açıkladı. Bu durumda Merkez Bankası,
bankalara sadece yüzde 8,50 faizle gecelik borç verecekti. Bu, Merkez
Bankası’nın bir yandan TL likiditesini sıkıştırması bir yandan da bankalara
daha pahalı borç vereceği anlamına geliyordu. Bu önlemler sonucunda üç şey
gerçekleşti: (1) Merkez Bankası’nın piyasaya verdiği TL likidite daraldı ve
bunun sonucunda döviz talebi denetim altına alındı. (2) Merkez Bankası’nın
bankaları fonlamada kullandığı faiz (MBAOFM) yükseldi. (3) USD/TL kurunun ilk
11 günde yaşadığı çıkış durdu ve düşüş başladı.
18 Ocak 2017 Çarşamba
Dünya Bir Garip Dünya Oldu
1968 yılında öğrencilerin
başlattığı üniversite işgalleri sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel: “Dünya
bir garip dünya oldu. Bu dünyanın yeni ufuklara doğru ne kadar gittiğini,
nereye varacağını, bunların nelere mal olacağını kestirmek güç” demişti. Bu söz
o gün için de doğruydu bugün için de doğru.
Kapitalizmin temel kabullerinden
birisi uluslararası serbest ticaretin uluslararası refahı artıracağı kabulüdür.
Bu kabulün dayanağı David Ricardo’nun geliştirdiği karşılaştırmalı üstünlükler teorisidir.
Teoriye göre iki ulusun birbiriyle ticaret yapması için her ikisinin de bir
malın üretiminde mutlak üstünlüğe sahip olmasına gerek yoktur. Karşılaştırmalı
üstünlüğe sahip olunması ticaretin ortak refah yaratması için yeterlidir.
16 Ocak 2017 Pazartesi
Merkez Bankası Faizleri ve Faiz Politikası: Güncellenmiş Not
TCMB’nin Faizleri
Bir hafta vadeli repo
işlemlerine uygulanan faiz (politika faizi): TCMB, 1 hafta vade ile
repo ihalesi açıyor, bankalar ellerindeki tahvil ve bonoları TCMB’ye verip
karşılığında para alıyorlar ve vade sonunda parayı iade edip kâğıtlarını geri
alıyorlar. TCMB bu araçla banka ve finans kurumlarının piyasada uyguladığı faiz
oranlarını, bankalardan alınan kredilerin miktarını, hisse senedi ve döviz gibi
varlıkların fiyatlarını etkileyebiliyor. Bu işlemde faiz oranı bugün itibariyle
yıllık % 8,00 olarak uygulanıyor. Merkez Bankası geçen hafta bu ihaleleri
iptal etti.
Gecelik
işlemlerde uygulanan faizler: TCMB’nin, gecelik olarak borç
almak ya da gecelik olarak borç vermek isteyen bankalara uyguladığı faize bu ad
veriliyor. TCMB, bu yolla ikincil piyasada oluşan kısa vadeli faiz oranlarını,
döviz kurlarını ve kredilerin büyüme hızını etkileyebiliyor. TCMB’nin gecelik
borç almada uyguladığı faiz oranı bugün için yıllık % 7,25, gecelik borç
vermede uyguladığı faiz oranı yıllık yüzde 8,50.
14 Ocak 2017 Cumartesi
Kur Niçin Yükseldi ve Nasıl düştü?
2017’nin Hemen Öncesindeki Gelişmeler, USD/TL Kuru ve
Faizler
2017 yılına girerken USD/TL kuru ve
Merkez Bankası’nın çeşitli faizlerinin görünümü şöyleydi (Kaynak: TCMB, www.tcmb.gov.tr):
Gösterge
|
31.12.2016
|
USD / TL
|
3,5235
|
TCMB Borç Verme Faizleri
|
|
Gecelik
Borç Verme Faizi (MBGBVF)
|
8,50
|
Haftalık
Repo İhale Faizi (PF)
|
8,00
|
Geç
Likidite Penceresi Borç Verme Faizi (MBGLPBVF)
|
10,00
|
TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (MBAOFM)
|
8,31
|
TCMB Borç Alma Faizleri
|
|
Gecelik
Borç Alma Faizi (MBGBAF)
|
7,25
|
Geç
Likidite Penceresi Borç Alma Faizi (MBGLPBAF)
|
0,00
|
Bu tabloda yer alan TCMB
Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (yüzde 8,31), Merkez Bankası’nın bankaları
fonlamada kullandığı gecelik borç verme faizi (yüzde 8,50) ve haftalık repo
ihalesi yöntemiyle borç verme faizinin yani politika faizinin (yüzde 8,00) borç
miktarlarıyla ağırlıklandırılmış ortalamasını ifade ediyor. Aslında Merkez
Bankası’nın piyasayı fonlamada kullandığı ortalama faiz budur.
12 Ocak 2017 Perşembe
Merkez Bankasının Yaptıkları ve Yapmadıkları
2016 Yılının Özeti
Türk Lirası 2016 yılında Dolara
karşı rekor değer kayıpları yaşadı. Bu ortam oluşurken Merkez Bankası ne yaptı?
2016 yılı süresince 7 kez gecelik borç verme faizini indirdi (yüzde 10,50’den
yüzde 8,25’e kadar.) Dolardaki hızlı yükseliş karşısında Kasım ayında bir kez
faiz artırdı (gecelik borç verme faizini yüzde 8,25’den 8,50’ye, haftalık repo
faizini yüzde 7,50’den 8,00’a çıkardı.)
Aşağıdaki grafik 2016 yılında
Merkez Bankası’nın izlediği faiz politikasını ve USD / TL kurunun gelişimini
ortaya koyuyor. Grafikte mavi çizgi Merkez Bankası’nın haftalık repo ihalesiyle
borç verme faizini (politika faizi), siyah çizgi Merkez Bankası’nın gecelik
borç verme faizini, kırmızı USD/TL kurunu gösteriyor.
11 Ocak 2017 Çarşamba
TL'deki Hızlı Değer Kaybının Nedeni
Para birimleri yabancı paralara
karşı iki nedenle değer kaybeder: Dış nedenler, iç nedenler. Dış nedenler
arasında ticaret ortaklarının durumunun bozulması, dış ticarette kullanılan
rezerv paraların değerinin yükselmesi, küresel konjonktürde krizler yaşanması,
çevrede savaş çıkması ve bu savaşın ilgili ülkeyi de tehdit etmesi, kuraklık,
doğal afetler ortaya çıkması gibi durumlar sayılabilir. Bir ülkenin parasının değeri
buna benzer dış nedenlerle düşüyorsa yapılabilecek şeyler sınırlıdır. Eğer bu
gibi nedenler geçici bazı sıkıntılardan kaynaklanıyorsa, yerli paranın
değerindeki oynaklığı giderebilmek için o geçici süre içinde döviz piyasasına
düzenleyici müdahaleler yapılabilir. İç nedenler arasında ekonominin kötü
yönetimi, siyasal sorunlar, sosyal sorunlar gibi nedenler sayılabilir. Bunlar
genellikle istikrarsızlığa neden olur ve yerli paraya duyulan güvenin
sarsılmasına yol açar. Bu gibi hallerde yerli para yabancı paralara karşı değer
kaybeder.
Türkiye açısından konuya bakarsak
TL’nin 2015 yılında Dolara karşı yüzde 25, 2016 yılında da yüzde 21 dolayında
değer kaybettiğini görüyoruz. Bu değer kayıplarında hem dış hem de iç etkenler
etkili oldu. Böyle bir ölçüm yapmadım ama kabaca bu etkilerin yarı yarıya
olduğunu sezgisel olarak söyleyebilirim.
9 Ocak 2017 Pazartesi
2017'yi Çok Konuşacağız
Aşağıda bir tablo sunuyorum. Bu
tabloda kırılgan beşli diye sınıflandırılan ekonomilerin Merkez Bankalarının
uyguladığı politika faizleri ve o ülkelerde geçerli enflasyon oranları (TÜFE)
yer alıyor.
Tabloda yer alan ülkeleri iki
grupta toplamak mümkün: (1) Enflasyonu yüksek olan ekonomiler (Brezilya,
Türkiye ve Güney Afrika). (2) Enflasyonu denetim altında kabul edilebilecek ekonomiler
(Hindistan ve Endonezya). Her iki gruptaki ekonomilerin merkez bankaları, bir
yandan enflasyonla mücadele ederken bir yandan da dış finansman ihtiyacını
karşılayabilmek için faizi yüksek tutuyor.
Kuşkusuz bu ekonomilerde
uygulanan faizler bunlar değil. Bunlar merkez bankalarının bankalara borç
verirken uyguladığı faizler. Bankaların mevduat toplarken veya kredi açarken
uyguladıkları faizler bunlardan daha yukarıda. Türkiye’de Merkez Bankası’nın
birden fazla faizi olduğu için bu tabloda gecelik borç verme faizi ile haftalık
repo faizinin ağırlıklı ortalamasını yansıtan ağırlıklı fonlama maliyeti,
politika faizi olarak alınmış bulunuyor.
5 Ocak 2017 Perşembe
Reel Kesimin Durumu
Sanayide Üretim Durumu
Tabloya göre 2010 ve 2011 yılında
sanayi üretiminde yaşanan hızlı büyüme sonraki yıllarda tekrarlanamamış. 2016
yılındaki ivme kaybı ise çok ciddi boyuta ulaşmış. Bu düşüş, ekonomik büyümeye
de benzer biçimde yansıyor.
2 Ocak 2017 Pazartesi
2016'dan 2017 İçin Çıkarılacak Dersler
TL Negatif Ayrıştı
2016 yılı Doların diğer paralara
karşı değer kazandığı bir yıl oldu. Yıla 98,5 değeriyle başlayan USD Endeksi
yaklaşık yüzde 3,96 oranında değer kazanarak yılı 102,4 düzeyinde tamamladı. ABD’nin
en fazla ticarette bulunduğu 26 ülkenin para birimlerine karşı oluşturulmuş
Ticaret Ağırlıklı Dolar Endeksine bakacak olursak 2015 sonunda 122,6 düzeyinde
olan bu endeksin 2016 sonunda 126,8 olduğunu görüyoruz. Bu endekse göre 2016
yılında Doların değer kazanımı da yüzde 3,5 olmuş görünüyor.
Gelişmekte olan ülke paralarının
bir bölümü 2016 yılında Dolara karşı değer kazanırken daha büyük bir bölümü
değer kaybetti. Türk Lirasının Dolara karşı durumunu, Türkiye’nin de aralarında
yer aldığı kırılgan beşli ülkelerinin para birimlerinin Dolara karşı durumlarıyla
karşılaştıralım (Kaynak: https://www.bloomberg.com/markets/currencies):
1 USD =
|
2015 Yıl Sonu
|
2016 Yıl Sonu
|
USD’ye Karşı Fark (%)
|
Brezilya Reali
|
3,9443
|
3,2552
|
17,5
|
G. Afrika Randı
|
15,2288
|
13,7401
|
9,8
|
Endonezya Rupiahı
|
13,632
|
13,473
|
1,2
|
Hindistan Rupisi
|
66,2100
|
67,9238
|
-2,6
|
Türk Lirası
|
2,9172
|
3,5235
|
-20,8
|
TL Hariç Ortalama
|
6,5
|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)