Kayıtlar

Ekim, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Artık Bütçelerimiz Altı Aylık

Resim
Toplumun birçok önemli konuya olan duyarlılığında ciddi bir düşüş var. Bunların başında bütçe geliyor. Devletin bir yıl içinde hangi gelirleri, nasıl toplayacağını ve nerelere harcayacağını gösteren bütçe, eskisi kadar ilgiyle izlenmiyor. Bu ilgisizlik geçmişte de vardı ama şimdiki boyutta değildi. Beyannameli vergi mükellefleri ödemesi gereken vergiyi ödemediği, stopajla vergisi kesilenler ise tam olarak neyi ödediğini bilmediği için harcanan paraların hesabını sorma düşüncesinden uzak kalıyorlar. Oysa gelişmiş ülkelerde toplanan verginin ve en az onun kadar bu verginin nerelere harcandığının hesabı sürekli sorulur. Bizde de eskiden iyi kötü bu hesaplar sorulur ve verilmeye çalışılırdı. Bu temel yaklaşımla ilgili ilk meydan okuma Özal’ın bütçe dışı fonlarıyla oldu. Osmanlı’yı batıran çoklu Hazine sisteminin bir benzeriydi o fonlar. Kimin neyi nereye harcadığı bilinmiyordu. Fonlar üzerinde Sayıştay denetimi yoktu, dolayısıyla TBMM’nin denetimi de mümkün olamıyordu. Denetim, yürütmeye b

Muhalefete Eleştiriler ve Öneriler

Bir ülkede enflasyon yüzde 90’ları zorluyorsa, risk primi 700’ün üzerindeyse, nüfusun yarıdan fazlası geçim derdindeyse, gelir dağılımı bozulmaya devam ediyorsa, demokrasi, hukukun üstünlüğü, eğitim kalitesi gibi sosyal ve siyasal göstergeler sürekli geriye gidiyorsa, o ülkede siyasal iktidarın oyunun hızla düşmesi, muhalefetin oyunun hızla artması gerekir. Ne var ki Türkiye’de böyle olmuyor. Siyasal iktidarın (AKP) belirli bir çekirdek seçmen kitlesi var. Bu kitle (yüzde 20 diyelim) gidiş ne yönde olursa olsun AKP’yi destekliyor. Ama bunun üstündeki seçmenler, muhalefetin çözüm getiremeyeceği görüşünde olduğu için aslında soruna neden olmuş olan AKP’yi destekliyor. Tuhaf bir durum var karşımızda: Ülkeyi yirmi yıldır AKP yönetiyor, ülkenin bugün geldiği aşamanın sorumlusu AKP, ama seçmenin yüzde kırkı ülkeyi AKP’nin düzlüğe çıkaracağına inanıyor. Böyle bir durumda muhalefetin şu soruyu yanıtlaması gerekiyor: “Biz ne yapıyoruz (ya da yapmıyoruz) da bu kadar yanlışına, hatasına, açığına

Küresel Ticaret Daralıyor

Resim
Küresel sistem her taraftan yükselen bir enflasyon baskısı altında bulunuyor. On üç yıldan beri enflasyona neden olmaksızın yönetilen parasal genişleme, sonunda uzun zamandır unutulmuş olan enflasyon olgusunun yeniden ortaya çıkmasına yol açtı. Bu gelişmeyle birlikte enflasyonu düşürmek için faiz artırımları da devreye girdi. Görülen o ki önümüzdeki dönem enflasyonu düşürebilmek için faizlerin artmaya devam edeceği, talebin ve yatırımların kısılacağı ve doğal olarak büyüme hızlarının düşeceği bir dönem olacak. Bütün bu sıkılaştırıcı politikaların dünyada talebi düşürürken arzın aynı düzeyde kalması mümkün olmayacağına göre üretimde de düşüş yaşanması kaçınılmaz olacak. Dünyada üretimin gerilemesi, büyümenin düşmesi kuşkusuz uluslararası ticaret hacminin de düşmesiyle sonuçlanacak. Kapitalizmin temel kabullerinden birisi olan ‘uluslararası ticaretin toplam refahı yükselteceği’ tezine göre bu düşüş uluslararası refahta bir gerilemeye yol açacak. IMF’nin Dünyanın Ekonomik Görünümü Rap

Birleşik Krallıkta Heterodoks Politika Denemesine Kamuoyu İzin Vermedi

Resim
2008 yılında başladığı kabul edilen küresel krizin önce Covid 19 salgınıyla sonra da Rusya – Ukrayna savaşıyla devam ettiği ve enflasyonu öne çıkardığı günümüz dünyasında ABD’nin başı çektiği birçok ülkenin merkez bankası faiz artırımlarıyla bu gidişi önlemeye çalışıyor. Ne hızlandırıyor. Ne var ki bu karar öyle kolay bir karar da değil. Toparlanmanın ve canlanmanın bir türlü tam olarak toparlanamadığı bir ortamda yapılan faiz artırımlarının büyümeyi tehlikeye atarak ekonomileri resesyona düşürmesi son derecede ciddi bir olasılık olarak ortada duruyor. Özellikle Rusya’nın, kendisine karşı uygulanan ambargolara yanıt niteliğinde Avrupa’ya doğal gazı kesmesiyle birlikte ortaya çıkan enerji açığı, Avrupa’yı büyüme sıkıntısı içine sokmuş bulunuyor. Faiz artırımlarının enerji açığının üstüne gelmesi enflasyonla mücadele için gerekli görünse bile Avrupa’nın resesyona gidişini hızlandıracağı kesin görünüyor. Öteden beri değindiğimiz gibi gelişmiş ekonomilerin hepsi enflasyon – büyüme düşüşü i

Dünya ve Türkiye Ekonomisinin 2023 Falı

Resim
IMF’nin Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu (World Economic Outlook, October 2022) yayınlandı. Yılda iki kez IMF yıllık toplantıları öncesi (Ekim ve Nisan aylarında) yayınlanan bu rapor, IMF’nin üyesi olan 196 ülkeyle ilgili ayrıntılı bilgi ve veri içerir, gelecek yıllara ilişkin tahminlere yer verir. Bu yazımızda bu rapordaki verilere dayanarak dünyanın gelecek yılda nasıl bir görünüm içinde olmasının beklendiğini ve Türkiye tahminlerini ele alacağız (yazıda kullanılan verilerin tamamı IMF, World Economic Outlook, October 2022 Raporundan ve IMF World Economic Outlook Database, October 2022’den alınmıştır. Bu verilere ilişkin yorum ve analizler tümüyle bana aittir.) İlk tablo dünya ekonomisine ilişkin özet toplu göstergeleri sergiliyor (https://mb-reserves.github.io/): Tablo, 2023’de dünyada ticaret hacmi artışının ciddi biçimde hız keseceğini, ortalama büyümenin daha da düşeceğini buna paralel olarak enflasyonun da gerileyeceğini anlatıyor. Yine aynı tabloya göre Brent petrolün varil

Kitaplar ve Yorumlar 2022 - 6

Biltekin Özdemir; Atatürk Dönemi Maliyesi ve Ekonomisi, Başkent Üniversitesi Yayınları, 2022 Maliye Müfettiş Muavini olarak başladığı kamu görevinde Maliye Bakanlığı Müsteşarlığına yükselmiş bulunan Dr. Biltekin Özdemir daha sonra siyasete girmiş ve milletvekilliği, TBMM Plan Bütçe Komisyonu Başkanlığı yapmıştır. Vefat etmeden önce tamamladığı bu kitabının yayınlandığını görmedi. Kitabı oğlu Ahmet ve kızı Zeynep Esra yayınladılar. Kitap, Atatürk döneminin mali ve ekonomik olaylarını, gelişmelerini, alınan vergileri, yapılan harcamaları ve uygulanan politikaları son derecede ayrıntılı ve net bir biçimde ortaya koyuyor. Araştırmacılar için bir başucu eseri. Cumhur Dülger, Refah Devleti ve Yoksulluk Kapsamında İktisat Tarihi, Kriter Yayınları, 2022 Ekonomi ve kamu maliyesi tarihiyle ilgili birçok kitap okudum, aralarında çok etkileyici olanlar vardı ama bu kitap kadar önemine karşın az bilinen konuları birbirine bağlayan, derli toplu anlatanına çok az rastladım. Kitabı okuyanların ç

Merkez Bankası Rezervlerinde Son Durum

Resim
Rezervin iki anlamı var: (1) İleride kullanılmak üzere artırılmış, biriktirilmiş, saklanmış şeyler. (2) Yatağında ya da havzasında bulunduğu hesaplanan maden, su, petrol gibi şeyler. Ekonomide bunların ilkini kullanıyoruz. Merkez bankası rezervleri dediğimiz zaman fiilen ya da hesaben merkez bankasında saklanan döviz ve altınları kastediyoruz. Bu dövizlerden dolar, euro gibi her ülke tarafından kolayca alış verişlerde kabul edilen paralara rezerv para deniyor ve merkez bankaları bunları bulundurmaya özen gösteriyor. Çünkü bu paraların ve altının varlığı, ileride çıkabilecek borç ödeme sorunlarını aşmak için, borç verenler veya yatırım yapanlar için bir çeşit garanti olarak görülüyor.   Merkez Bankalarındaki rezervler (ki bunlara resmi rezervler deniyor) hesaplanırken şu denklemler kullanılıyor: Brüt Rezervler = TCMB’nin kendi malı olan döviz ve altın rezervleri + Bankalara ait olup zorunlu karşılık olarak TCMB’de bulunan döviz ve altınlar + Bankaların TCMB’de bulunan mevduatları +

Güncel IMF Dosyası

Resim
IMF; 190 ülkenin üye olduğu, uluslararası parasal iş birliğini, ticaretin geliştirilmesini sağlamak suretiyle uluslararası parasal sistemin istikrarını oturtmayı temel görev edinmiş bir kuruluştur. Buradan hareketle ödemeler dengesi sorunlarıyla karşılaşan veya ekonomik gidişi yakın gelecekte ödemeler dengesi sorunlarıyla karşılaşması olası görünen üye ülkelere gerek maddi olarak gerekse politika desteği olarak destek olur. IMF’nin üç farklı kaynağı vardır: Kotalar, borçlanma, kredilerden elde edilen faiz geliri. Üye ülkeler IMF’ye bir çeşit üyelik aidatı ya da sermaye katılım payı kabul edilebilecek kota adı altında ödeme yaparlar. Kotalar her beş yılda bir yenilenir ve üye ülkeler ortaya çıkan farkı öderler. 30 Nisan 2022 itibarıyla kotalar toplamı 641 milyar dolardır. IMF, üye ülkelerden borçlanma da yapar. Yeni Borçlanma Düzenlemesi (NAB) adı altında 40 üye ülkeden (aralarında Türkiye yok) alınan borçların toplamı 521 milyar dolar tutarındadır. NAB dışında IMF, yine 40 üye ülkede

Özdeyişler 5

“İnşaata dayalı büyüme modeli uygulayan ekonomilerde faiz sebep gibi görünür.” “Bir sorunun çözümü için her şeyden önce ortada bir sorun olduğunu kabul etmek gerekir.” “Konuyu anlamamış olanlar genellikle anlaşılmaz cümlelerin arkasına saklanırlar.” “Geçmişte sıkça kullanılan 'yüksek faiz düşük kur' sloganının bugün izlenen yanlış ekonomi politikasının seçiminde etkili olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede yüksek olan tek şey risklerdir.” “Demokrasinin olmazsa olmaz (sine qua non) koşulu; hükümetin halktan topladığı vergileri nerelere harcadığının hesabını kuruş kuruş vermesidir. Bu hesabın verilmediği yerde demokrasi yok demektir.” “Her hipotez, altındaki varsayımlar ve çevrelendiği koşullarla ele alınıp değerlendirilmelidir. Aksi takdirde hipotez olmaktan çıkar, slogan haline dönüşür.” “Kur yükselmesin diye döviz rezervlerini kullanıp kura müdahale ederseniz rezervler düşer, rezervler düşünce riskler artar, riskler artınca kur yükselir ve tekrar aynı noktaya gelirsiniz.