Borç Tavanı ve Türkiye'ye Etkisi


Borç tavanı nedir?
ABD’de Hazine’nin yapabileceği borçlanmanın limiti için borç tavanı deyimi kullanılıyor. ABD Anayasası’nda yer alan hükme göre ABD Kongresi’nin yasayla belirlediği bir tavana ulaşılıncaya kadar ABD Hazinesi borçlanma yetkisine sahip bulunuyor. Söz konusu tavana ulaşıldıktan sonra bu tavanın artırılması için yeniden Kongre’den yasa geçirilerek izin alınması gerekiyor.

Tarihçe
Amerikan Anayasası’na göre borçlanmaya karar verme yetkisi yalnızca Kongre’ye aittir. 1776’dan 1917’ye kadar borçlanmaya yol açacak bütün harcamalar için tek tek Kongre’den yasa geçiriliyordu. I. Dünya Savaşı’nın gerektirdiği harcamaların karşılanabilmesi amacıyla daha esnek bir sistem arayışı sonucu 1917 yılında Kongre borçlanma için bir tavan belirledi ve bu tavana ulaşılıncaya kadar yapılacak borçlanmalar için Kongre’den tek tek yasa geçirilmesi zorunluluğunu kaldırdı. 1941 yılında çıkarılan Kamu Borçlanması Yasası ile borç tavanıyla ilgili düzenlemelerin nasıl yapılacağı belirlendi.

1940 yılından 2013 yılına kadar borç tavanı 94 kez artırıldı.

Bugünkü durum
IMF verilerine göre 2012 yılı için ABD’nin tahmin edilen GSYH’sı 15.653 milyar dolar. Bu miktarın 2013 yılında 16.197 milyar dolar olarak gerçekleşmesi bekleniyor. 2012 yılında yüzde 107 olan kamu borç yükünün 2013 yılında yüzde 112’ye ulaşacağı tahmin ediliyor.

Son olarak 2012 yılının Ocak ayında arttırılan ve halen geçerli olan borç tavanı 16.394 milyar dolar düzeyinde bulunuyor ve fiili kamu borçlanmasının Şubat ayı sonuna kadar bu tavana ulaşacağı tahmin ediliyor.

Borç tavanının yeniden arttırılabilmesi için çoğunluğun Cumhuriyetçilerde olduğu Kongre’ye gönderilecek yasanın kabul edilebilmesi için Demokratlarla Cumhuriyetçilerin uzlaşması gerekiyor. Cumhuriyetçiler, özellikle vergilerle ilgili düzenlemeler konusunda Başkan Obama ile ters düştükleri için bu konuda uzlaşmaya pek yanaşmayan bir tutum içinde bulunuyorlar. Bu tavırlarını 2011 yılının sonlarında başlayıp 2012 yılının ilk ayında çözümlenen borç tavanı artırılması konusunda da ortaya koymuşlar ve o dönemde bir borç tavanı krizi yaşanmasına yol açmışlardı. Benzer bir yaklaşımı mali uçurum konusunda göstermişler ve konu kriz aşamasına ulaşırken son anda uzlaşmaya yanaşarak çözüme ulaşılmasını sağlamışlardı. Bu kez de benzer bir yaklaşımı sürdürüyorlar.

Borç tavanı artmazsa ne olur?
Bu olasılığın hemen mali uçurum krizinin ardından ortaya çıkması ABD’de bir yönetim sıkıntısı olduğunu ön plana getirdiği için dolar değer kaybediyor.  

Borç tavanının artırılamaması halinde ABD Hazinesinin, yeni borçlanma yapamayacağı için harcamaları gerçekleştirememe sıkıntısıyla karşılaşması söz konusu olacak. Bu durumda borçların geri ödenmesi de sıkıntıya girecek. Borç tavanının artırılamaması halinde ABD, mali yükümlülüklerini yerine getiremez hale geleceği için temerrüde düşecek (default.)  

Borç tavanı krizinin uzamasından ABD'den sonra en fazla etkilenecek ülke Çin. Çünkü Çin, ABD tahvillerinin % 8'ini elinde bulunduruyor.

Kalıcı çözüm arayışları
ABD Anayasası’nın değiştirilmesi kolay olmadığı için borç tavanı sorununu çözmek için başka öneriler gündeme gelmektedir. Bunlardan üzerinde en çok durulanı üzerinde 1 trilyon dolar yazan bir platin madeni para bastırıp bunu Hazine kasasına koyarak karşılığında borçlanma yapabilme önerisidir. Madeni parayı Hazine’ye bağlı Darphane bastığı için bu işlemde Fed’in devreye girmesine gerek kalmamaktadır. Bu öneri yasanın arkasına dolanmak anlamına geleceği için benimsenmemiştir.

Borç tavanının bütçe yasasıyla belirlenmesi benimsenirse ortada sorun kalmayacaktır. Her yıl bütçe yasası Kongre’nin onayından geçtiğine göre borçlanma limitini de bütçe yasasıyla belirlemek en akılcı çözüm olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye'ye etkisi
Borç tavanı krizi ilk ağızda ABD ekonomisine olan güveni sarstığı için Dolar değer kaybediyor. Doların değer kaybı öteki rezerv para birimi olan Euronun değer kazanmasına yol açıyor. Draghi'nin açıklamaları sonrası zaten değer kazanmaya başlamış olan Euro iyice değerleniyor. Bu gelişme ABD'de cari açığın düşmesine yol açarken AB'de cari açığı artırıcı etki yaratıyor ve sanki AB'nin lehine gibi görünen durumun aslında AB'nin aleyhine olmasına yol açıyor.

Bu gelişmenin Türkiye'ye etkisi şimdilik olumlu görünüyor. Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ı AB ülkelerine yapılıyor. Yani ihraç ettiğimiz malların yüzde 40’ının karşılığını Euro olarak alıyoruz. Dolayısıyla Euro prim yaptıkça ihracatçı daha çok TL kazanmış oluyor. Öte yandan Türkiye’nin ithalatı ve borçları ağırlıklı olarak dolar cinsinden. Dolar değer kaybettikçe Türklerin ithalat maliyeti ve borç yükü TL cinsinden azalıyor. Dolayısıyla Euro değer kazanıp da dolar değer kaybettikçe Türkler kazançlı çıkıyor.

Buna karşılık ABD'nin borç tavanı krizini çözemeyip temerrüt haline düşmesi, yeni bir küresel krize yol açacağı için kısa vadedeki ülke kazançlarının kaybına yol açabilecek kadar önemli bir olay.   

Yorumlar

  1. Teşekürler Mahfi Bey.

    YanıtlaSil
  2. Günaydın hocam, 73 yılda 94 kez borç tavanı değişmiş. Ortalama her yıl 1 in üzerinde bu değişiklik yapıldığına göre bundada uzlaşılır gözüküyor. Merak ettiğim hiç uzlaşmanın olmadığı bir borç tavanı arttırma talebi olmuşmu acaba, siz biliyormusunuz? Bende internetten araştırayım bu nu.
    Selamlarınla, Cengiz Titiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baktım ama rastlayamadım.

      Sil
    2. 1995-96'da bütçe krizi nedeniyle "government shutdown" olmuştu. ama borçlanma tavanı nedeniyle 2011 hariç kriz olmadı galiba. çünkü ABD hükümeti savaş yılları hariç bu derece büyük bütçe açıkları verip bu derece anormal borçlanma yapmıyordu.

      Sil
    3. Teşekkürler, 2002-2005 arasındaki taleplerde güçlü dirençle karşılaşmış ancak gecikmelide olsa borç tavanları arttırılabilmiş. Cengiz

      Sil
  3. abd uzun vadede aynı bretton woods'ta yaptığı gibi belaltı bit vuruşla bu durumu lehine çevirecektir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir çünkü kısa vadede cari açığı düşürmeye yarıyor.

      Sil
    2. silah kimdeyse,onun dediği olur :)

      Sil
  4. Merhaba Mahfi Hocam,
    Yazı için ellerinize sağlık. Dünyayı ikinci dibi görme korkusu sarmışken borç tavanının arttırılması konusunda ben pek fazla bir sorunun çıkacağını sanmıyorum. Belki biraz zıtlaşmalar olabilir fakat ortalık çok bulanmadan da anlaşma sağlanır gibi görünüyor. Ek olarak platin para basımı eksiye göre bu kez daha yüksek sesle dile getiriliyor. Bence bunun mesajı 'anlaşmazsanız böyle çözeriz' olabilir.

    Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Platin para FED'e götürülür o da 1 trilyon dolar kredi açar" düşüncesinin elle tutulur bir tarafı yok. FED böyle bir durumda siyasi çekişmenin tarafı haline gelir. FED'in siyasi anlamda taraf pozisyonuna düşmek isteyeceğini hiç sanmıyorum. kaldı ki FED, ABD hazinesiyle direkt işlem yapmıyor, hazine kağıdı alacaksa ikincil piyasadan alıyor. yani önce borçlanma tavanı yükseltilip kağıt ihraç edilmek zorunda.

      Sil
    2. Mahfi Hocanında belirttiği gibi platin para da FED'lik bir durum yok işler hazine üzerinden dönüyor. En fazla sadece ödemeyi yapacağından siyasi bir çekişmeye düşeceğiniz düşünmüyorum. Siyasi çekişme sadece hükümet üzerinden olacaktır.

      Sil
    3. Hazine'nin altın, gümüş, diğer değerli metal (platin, paladyum) ve uluslar arası kuruluşlar nezdindeki parasal haklarını teslim edebileceği tek finansal kuruluş yasa gereği FED. o nedenle işlemler FED'in üzerinden geçmek zorunda.

      Sil
  5. Üstad, borçlanma limiti 31.12.2012'de doldu. aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz. http://www.treasurydirect.gov/NP/BPDLogin?application=np

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorum da Hazine bazı oprerasyonlarla borçlanmayı bir aşama ileri götürebiliyor sonrasını yapamıyor. Bunun sonu da Şubat sonu olarak hesaplanıyor.

      Sil
  6. euro/dolar paritesindeki yükselişin "teknik" tarafının "temel" tarafına kıyasla daha ağır bastığını düşünüyorum. bir de dolara sadece eur/usd olarak değil de dolar endeksi olarak bakmak lazım.

    YanıtlaSil
  7. Hocam Amerika'da kamu borç yükünün %112 lere ulaşması özel sektörü dışlama etkisi yapmıyor mu? Bundan dolayıda faizler Yükselmez mi ? Şu anda Amerika'da faizler ne durumdadır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. başlarına ne geldiyse aşırı borçlanmadan geldi, daha fazla borç hiç mantıklı olmaz. Amerika özellikle 1980'lerle birlikte rekabetçilik ve üretkenlikte her geçen yıl görece geriye gittiği için eski yaşam standartları borçlanmayla devam ettirilmek istendi. hanehalkı ve finans dışı firma borcunun GDP'ye oranı %160'ın üzerinde. yeterince borçlular zaten.

      Sil
    2. ABD'de faizler reel anlamda sıfır dolayında.

      Sil
  8. "Borç tavanının artırılamaması halinde ABD, mali yükümlülüklerini yerine getiremez hale geleceği için temerrüde düşecek (default.)" demişsiniz ama Amerika bundan evvel de birkaç kez bu tarz krizler yaşamış ve öncelik hep borç servisine verilmiş. sonuçta Amerikan hükümetinin tek gelir kaynağı borçlanma değil. federal hükümet her ay stopaj gelir vergileri ve ssoyal güvenlik primlerinden 160-170 milyar dolar gibi bir hasılat elde ediyor. aylık faiz giderleri ise 25 milyar dolar civarı. borç servisi haricindeki birtakım ödemeleri tatil edebilir ama borç servisini aksatma ihtimali bence çok düşük.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru da bunu nereye kadar götürebilir. Diyelim ki bir ay, iki ay öteki harcamaları erteleyip borç faizlerini ödediler. Sonraki aylarda ne olacak? Zaten bu işin olması değil olabilirliğinin düşünülmesi sistemi yaralıyor. Bizde "şuyuu vukuundan beterdir" diye bir söz vardır. O hesap.

      Sil
    2. ayda 25 milyar dolar faiz gideri, bir de %20 itfa-ihale neti olsa ayda 65 milyar dolar eder. hükümetin aylık bütçe geliri 220 milyar dolar imiş. hadi ekonomi teklemeye başladı 200 milyara insin. aslında epey uzunca bir müddet borç servisi işini götürebilir.

      Sil
  9. Hocam, Roosevelt 1936 seçimlerinden önce "kamu borcunun GSYH'ye oranı 1929'da %16'ydı, şimdi %40'a çıktı. borç çok arttı" şeklinde eleştirilmiş ve maliye politikaları o yıllarda bugüne nazaran daha çok işe yaradığı halde kamu harcamalarını azaltma sözü vermiş. devamında tasarruf tedbirleri alınmış ve ülke 1937-38'de ufak çaplı bir resesyona girmiş. Roosevelt bile (popülarite ve halk desteği anlamında Obama'dan fersah fersah ötededir) siyasi baskıya direnememişken Obama'nın direnmesi çok zor. ya vergi reformu yada harcama reformu, eli mahkum bir kere. Ki Amerika son 4 yılda 5.5 Trilyon dolar bütçe açığı vermesine rağmen tarım dışında istihdam edilen kişi sayısı 2008 sonuna kıyasla daha az. ama nüfus %4-5 artmış. şu an Amerikan halkının %68'inin harcama kesintilerini desteklemesinin nedeni maliye politikasının etkilerini hissetmemesi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. vergi reformu orta sınıfın vergilerini artırır. çünkü birçok istisna ve indirimden mahrum kalmaları anlamına gelir. Obama'nın vergi reformuna yanaşacağını sanmam. harcama tarafında ise Obama savunma harcamalarını öne çıkartacaktır ama orada da yapabileceği kesinti sınırlı, yılda taş çatlasın 50-75 milyar dolar. iş Medicare'de düğümleniyor gibi. aslında Obama sosyal güvenlik sisteminin şartlarını 1996'daki (Clinton dönemindeki) orijinal haline getirse ilave bir vergi reformu yada harcama kesintisine gerek kalmaz. ama bu ona en az 2-3 puanlık oy kaybı getirir, ki Amerikada 2-3 puan çok önemlidir, 2014'teki Kongre seçimlerini de kaybeder. işler çıkmaz sokağa çıkıyor.

      Sil
    2. ABD, imkanlarının ötesinde yaşayan ekonomiler arasında en önde gelen ekonomi. Sadece kamu borç yüküne bakınca bu tam anlaşılmıyor. Küresel sistem iyi gittiğinde pek bir sorun çıkmıyordu ama sistem tıkanınca sorunlar ve tartışmalar yüzeye çıkıyor.

      Sil
  10. hocam zoom out yapıp tepeden baktığımızda artık büyük ekonomilerin giderek artan iç borçlarını görmekteyiz ve de ilk akla gelen soru ise şu:
    "neden vergi reformu yapılmıyor?"
    sağlık-eğitim gibi temel konuları liberalleşme diyerek özel sektöre bıraktıkça da devlet küçülüyor..

    sanırım küresel sistemde dış borçtan ziyade artık, ülkelerin iç borçlarını çevirebilme becerisi de kazanması gerekecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amerikadaki vergi reformundan anlamamız gereken bizdeki gibi vergi tabanını genişletmek değil. onların vergi tabanı gibi bir problemleri yok, asıl sorun vergi indirim ve istisnalarının çok olması ve sistemin karmaşıklığı. ancak bu tarz bir vergi reformu Demokratlara 2014 kongre seçimlerini kaybettirir. sosyal güvenlik sisteminde reform yapmak aslında en makulu ama onun da siyasi neticesi Demokratlar açısından aynı olur.
      son 1-2 yılda ABD'de sağlık-eğitim hizmetlerinde devletin payı azalmak bir yana artıyor.

      Sil
    2. demek istediğim şuydu,
      "zenginden daha çok vergi alacağız" teması.

      oranın (abd nin) olayı vergi teşviklerinin kaldırılıp kaldırılmaması.
      bunun farkındayım zaten.

      Sil
    3. Obama aylarca "zenginden daha çok vergi alacağız" temasını işledi. sonuçta 450 bin dolar ve üzeri gelir edenlerin vergileri artırıldı ama bu vergi artışlarının hazine'ye katkısı yılda 50-60 milyar dolar, yani federal hükümet gelirlerinin sadece %2'si kadar bir meblağ. zenginden alınacak verginin problemi çözmeyeceği anlaşıldı.

      Sil
    4. En iyisi ben bu yorum yanıt yorum hiç girmeyeyim çünkü herşey yerli yerine oturmuş görünüyor.

      Sil
  11. hıncal uluç un 16 ocak 2013 tarihli (tebessüm)köşesinden bir kuple:

    Jay Leno'dan.. Amerika Temsilciler Meclisi mevcut vergileri arttıran ve yenilerini de getiren bir kanun çıkarmıştı. Jay diyor ki..
    "Bugünkü gazetelerde ilginç bir haber var. Amerika'da en çok porno izlenen kent Washington'muş.. Biz Kongre üyelerinin bir ellerinin halkın cebinde olduğunu biliyorduk, zaten.. Meğer öteki elleri de kendi ceplerindeymiş.."

    YanıtlaSil
  12. hocam kur savaşları da gündemde en son rusya mb başkan yardımcısı da dikkat çekti. 2013 epey eğlenceli geçeceğe benziyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Paper currencies don't float, they just sink at different rates"

      Sil
    2. 2013 sadece kur savaşlarına değil sanırım birçok itiş kakışa gebe.

      Sil
  13. hocam yüreğinize sağlık bizleri yine aydınlattınız. eve her gelişimde ilk işim bloğunuzu incelemek oluyor hobi gibi birşey oldu artık. birde uluslararası ekonomik göstergeleri konu alan bir kaynak öneriniz olursa çok sevinirim. saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Uluslararası ekonomik göstergeler için iki kaynak söyleyeyim: (1) imf.org sitesinde world economic outlook database e girin orada ülke seçin yıl seçin konu seçin hepsi geliyor. (2) http://www.tradingeconomics.com/ sitesinde son göstergeler ve bütün ekonomiler yer alıyor.

      Sil
    2. sayın hocam teşekkür ederim.

      Sil
  14. Türkiye'de bütçe açıkları biraz olsun arttığında eline kağıt kalem alarak "eyvah! mali disiplin elden mi gidecek?" diye endişelenen anlı şanlı ekonomistlerimizin sıra Amerikan ekonomisine gelince "harcamaların azalması, vergilerin artması iyi olmaz" diye ahkam kesmelerini izlemek çok eğlenceli oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de mevduatın üçte biri dolarla ama ABD de TL mevduat yok.

      Sil
    2. bu kadar borç ya finansal baskılamayla yada enflasyonla erir. veya ikisinin bir kombinasyonu. finansal baskılama için döviz ve sermaye kontrolleri lazım. bu da günümüz dünyasında pek mümkün değil, belki küresel bir savaş çıkarsa olabilir (o da düşük ihtimal) geriye enflasyon kalıyor. aslında Amerikada şöyle 3-5 yıl sağlam enflasyon olsa hem borçlar erir, büyüme yeniden başlar hem şu kan emici banker tayfasından kurtulup sistemi reforme ederler, adam akıllı bir parasal sistem kurmuş olurlar.

      Sil
    3. Savaş çıkması düşük ihtimal ama savaş çıkarmak zor bir iş değil.
      Şu an abd istese avrupayı birbirine katar sonra yeniden barıştırır.
      Bu güce sahip değil mi?
      Eğer buna karar verirse bundan geri durmaz. Ama sıra avrupaya gelene kadar
      akşam olur. dünyada karışacak daha fazla devlet var. 50 yıldır emek verdiği
      avrupayı neden karıştırsın.

      Sil
  15. sayın hocam 2015te büyük kriz gelicek deniyor bu cari açıktan dolayımıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2015'te ne olacağını bilmek falcıların işi gibi görünüyor.

      Sil
    2. erkende olabilir diyorsunuz sanırım..türkiyede kriz olursa bu develüasyon olacak 2001yılındaki develüasyona benzermi hocam..

      Sil
    3. Koşullar 2001'den farklı. Herşeyden önce 100 milyar dolar döviz rezervi var.

      Sil
    4. 2001 krizinden hemen önce 28 milyar dolar döviz rezervi, 28.3 milyar dolar kısa vadeli dış borç stoku varmış. şimdi 101 milyar dolar döviz rezervi ve 102 milyar dolar kısa vadeli dış borç stoku var. durumumuzda pek bir iyileşme olmamış gibi.

      Sil
  16. Hocam merhaba,
    Yazinizda belirttiginiz uzere usd deger kaybederse tr ye yansimasi konusunda biraz daha ayrinti verebilirmisiniz. Saygilarimla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'nin ithal ettiği mallara yaptığı ödemeler ve daha da önemlisi alınan borçlar ağırlıklı olarak dolar cinsinden. Bu durumda dolar değer kaybettiği zaman ithalata yapılan ödemeler ile borçlara yapılan ödemelerin TL karşılığı azalmış oluyor.
      100 dolar borcu olan bir firma düşünün. Bu borcu bir ay önce ödeseydi 1,8 TL'lik kurdan 180 TL bulması gerekecekti. Oysa bugün öderse 1,77'lik kurdan 177 TL bulması gerekiyor.

      Sil
  17. hocam abd de reel sermayeli işletmelerin aktiflerindeki finansal varlık oranı,kümülatif aktiflarin %31 ine eşit durumda.bu durum sizce abd ekonomisinin üretimden kopma yolunda ilerlediğini gösterir mi?.yoksa konjonktürel bir durum mudur?...

    YanıtlaSil
  18. Hocam çok yararlısınız teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi