Türkiye'de Kişi Başına Gelir ve Gelir Dağılımı

1923’den bu yana kişi başına gelir
Osmanlı ekonomisi benzeri bütün ekonomiler gibi üç sacayağı üzerine kuruluydu: (1) Tarım, (2) Sanayi (daha çok zanaat) ve (3) Hizmetler kesimi (ticaret, mali hizmetler vb.) Bu üçlü sacayağının yarattığı milli gelir konusunda elimizde bazı tahminler var. Bu tahminlerden birisi de Angus Maddison’a ait[1] Maddison’un tahminine göre Osmanlı’nın GSYH’sı 1870’de 9,7 milyar dolar, 1913’de 16,2 milyar dolar dolayındadır. Yine Maddison’un tahminlerine göre Osmanlı İmparatorluğu’nda nüfus 1870’de 11,8 milyon, 1913’de 15 milyon dolayındadır (http://www.ggdc.net/maddison/Maddison.htm.) Bu iki veriye dayanarak dönemler için Osmanlı’da kişi başına geliri 1870’de 825 dolar, 1913’de 1.213 dolar olarak hesaplayabiliriz.  

Yine Maddison’un hesaplamasına göre Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yılı olan 1923 sonunda GSYH 9,7 milyar dolar, nüfus 13,9 milyon ve kişi başına gelir 712 dolara gerilemiş bulunuyor. Toprak kayıplarının ve buna bağlı nüfus kayıplarının olduğu bir dönemden sonra bu düşüş olağandır.       

Aşağıdaki grafik 1923’den bugüne kadar kişi başına düşen gelirde yaşanan değişimleri göstermektedir.


Kişi başına düşen gelire ilişkin grafikteki bazı noktalara dikkat çekelim:
(1)   1939’dan yaşanan düşüş ikinci dünya savaşına gidişin etkilerini gösteriyor. Bu etkilerin giderilerek yeniden çıkışa geçilmesi ancak savaş sonrasında mümkün olabilmiştir.
(2)   1960 – 1980 arasında düzenli bir artış eğilimi söz görülüyor. Bunun planlı ekonomik modelin katkısıyla olduğunu söylemek mümkün.
(3)   1980’deki çöküş ekonominin “70 cente muhtaç kaldığı” dönemdir.
(4)   Çöküş sonrasında 1980’li yıllar, ekonomide liberalleşme yılları, kişi başına gelirin yeniden artmaya başladığı bir döneme işaret ediyor.
(5)   Grafiğe bakınca 1990’lı yılların inişlerle ve çıkışlarla geçmiş olduğu ve sonunda 2001 krizinin altyapısını hazırlamış olduğu fark edilebiliyor.    
(6)   Grafikte 2001 krizinin hemen öncesinde de aslında düşüşler yaşandığı görülebiliyor.
(7)   2011 krizi sonrasında kişi başına gelirde ciddi artışlar ortaya çıkmış görünüyor.
(8)   Türkiye’de küresel krizin yarattığı olumsuz etki 2010 yılında net bir biçimde görülebiliyor.
Türkiye için hesaplanan kişi başına gelirin yıllık ortalama olarak bu yıl için 10.500 - 11.000 dolar arasında olması bekleniyor.

Türkiye’de gelir dağılımı
Kişi başına gelir hesabı ülkenin GSYH’sının ülke nüfusuna bölünmesiyle bulunan sanal bir gösterge, basit bir ortalamadır. Yıllık geliri bu ortalamanın çok üstünde ya da çok altında olan birçok kişi vardır. O nedenle kişi başına gelir bize sadece bir ortalama verir ondan öteye bir anlam taşımaz. Gelirin nasıl dağıldığını anlayabilmek için başka bir ölçüye ihtiyaç duyarız.

Gelirin bireyler ya da fonksiyonlar arasında nasıl dağıldığını incelemekte kullanılan ölçüler içinde en yaygın kullanılanı ve dolayısıyla en çok bilineni Gini katsayısıdır (Gini katsayısının nasıl hesaplandığıyla ilgili ayrıntıları merak edenler bu blogda yayınlanmış bulunan "Türkiye’de Gelir Dağılımı" başlıklı yazıma bakabilirler: http://www.mahfiegilmez.com/2012/03/turkiyede-gelir-daglm.html.)

Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değişen bir katsayıdır. Bire yaklaştıkça gelir dağılımı bozuluyor, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı düzeliyor demektir. Türkiye’de son ölçüm 2011 yılında yapılmış ve bu ölçüme göre Türkiye’de Gini katsayısı 0,404 olarak belirlenmiştir (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=10902.) Bundan önceki ölçümlerde Gini katsayısı inişli çıkışlı bir eğilim sergilese de genellikle 0,40 dolayında dolaşmaktadır.

            
Eğer Türkiye’de gelir dağılımı mutlak eşitlik biçiminde olsaydı gelir dağılımı eşitliğini ölçmeye yarayan Lorenz Eğrisi (şekilde köşegen çizgisinin altındaki kırıklı çizgi) köşegen çizgisine yapışmış olacak ve Gini Katsayısı 0 çıkacaktı (Böyle bir durum ideal durumu temsil eder ve dünyada hiçbir ekonomi bu konumda değildir.) Lorenz Eğrisi sağ alt köşeye ne kadar yaklaşıyorsa Gini Katsayısı o kadar büyüyor ve gelir dağılımı eşitsizliği o kadar artıyor demektir.

UNDP’in İnsani Gelişmişlik Raporunda yer alan gelişmiş ülkeler kategorisinde ortalama Gini katsayısı 0,35’dir. Bu oran eski sosyalist ekonomilerde ve kuzey ülkelerinde (İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya) 0,30’un altında bulunuyor.

Yapısal reformların gerekliliği
Türkiye’nin bir yandan kişi başına geliri artıracak uğraşılar içine girmenin yanı sıra bir yandan da gelir dağılımını düzeltecek önlemlerle uğraşması gerekiyor. Bizde vergi sistemi bu düzeltmeyi yapacak bir yapıda değil. Gelir dağılımını düzeltmeye yarayan vergi yapısı dolaysız vergilere (gelir, kurumlar vergileri gibi) ağırlık vermek durumundadır. Oysa bizde dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 35 dolayındadır. Toplanan verginin yüzde 65’i gelire göre ayrım yapmayan, herkese aynı oranda uygulanan dolaylı vergilerden (KDV, ÖTV gibi) oluşuyor.

Ne zaman yapısal reformlardan söz etsem hemen bundan neyin kastedildiği sorusu geliyor. Yapısal reform, bir yapının daha iyi ve topluma ve ekonomiye daha yararlı bir şekle dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. Yapısal değişimin vergi sistemindeki örneğini dolaylı ve dolaysız vergilerin toplam vergi gelirlerindeki paylarına dayanarak verebilirim. Bizde, gelir dağılımı adaletsizliğini düzeltmenin bir yolu da dolaylı vergilerin ağırlığını bir miktar dolaysız vergilere kaydırmakla sağlanabilir. Bu, mesela, önemli bir yapısal değişimdir.




[1] Maddison hesaplamayı Geary – Khamis yöntemine dayalı uluslar arası doları esas alarak yapmaktadır. Hesaplamayı cari doları esas alarak yaparsak söz konusu yıllarda kişi başına gelir çok daha düşük çıkar. 

Yorumlar

  1. hocam merhaba. 1.sinif.iktisat ogrencisiyim yanlisim.olursa kusura.bakmayin.

    dolayli vergileri azaltip dolayli vergileri artirmak yapisal reform evet. peki ornegin otomotive devletin el atip araba yapmasida yapisal reform mudur ?

    yada sanayide yurt disindan gelen mallara kota uygulayip devletin sanayicilere piyasadan mal aldirmaya zorlamasi da yapisal reform mudur ?

    benim dusuncem.su. bunlari.yaparak gsmh cok artmaz ama ulke kalkinir vatandasimiz kazanir diye dusunuyorum. sizce dogru mudur ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu saydıklarınız yapısal reform değil. Yurtdışı ithalata bu tür kotalar uyguladığınızda yerli üretim artıyor ama bu kez kötü malı pahalıa satanları korumuş oluyorsunuz bu da nüfusun asıl çoğunluğunu oluşturan tüketicinin alehine oluyor. Türkiye bu sizin dediğiniz modeli uzun yıllar uyguladı ve sonuçta dışarıyla rekabette geri kalan, ürettiği malı dışarıa ihraç edemeyen bir sanayi oluştu. Buradan dönüş ise 1980 lerde başladı.
      Asıl olan dışarıyla rekabet edebileceğimiz dallarda üretimi teşvik ederek ithal mal yerine yerli malını kullanabilmekten geçiyor. Yapısal dönüşüm budur.

      Sil
    2. bu konuda Mahfi Hoca'nın bir yazısı vardı diye hatırlıyorum. Kısmi ithal ikame politikasını başarıyla uygulamış olan Güney Kore örneğinden bahsedildiği bir yazı olması gerek. Arşive bakarsan faydalı olur muhakkak. başarılar. f.i.

      Sil
  2. Hocam, iyi günler. vergi mevzuatının sadeleştirilmesi çalışmaları mevcut biliyorsunuz. Bu çalışmalar sonrası bahsettiğiniz şekilde yapısal reform anlamında hükümetten çalışma beklenebilir mi ya da programlarında yok mu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Henüz ayrıntılarını göremedim ama basında çıkanlardan görebildiğim kadarıyla gelir vergisinde atılan adımlar tam olarak bu amaca hizmet etmiyor gibi görünüyor.

      Sil
  3. Hocam güzel yazı için teşekkürler. Gayet açıklayıcı olmuş. Lakin ilk grafiğin enflasyondan arındırılmış halini de koymanızı beklerdim açıkçası. İyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Geary Khamis yöntemiyle alının uluslararası dolar hesabı aslında enflasyondan arındırmayı da içeriyor.

      Sil
  4. Hocam gelir dağılımını duzenlemek için vergiler ne kadar etkili olabilir çunkü kazanamayan kesimden vergi alamazsınız. Yuksek gelir grubundan alınsa bile dönüşünün ne şekilde olacağı bilinemez bunun yerine transferler, işsizligin düşurulmesi daha onemli değil midir?

    YanıtlaSil
  5. Hocam gelir dağılımını duzenlemek için vergiler ne kadar etkili olabilir çunkü kazanamayan kesimden vergi alamazsınız. Yuksek gelir grubundan alınsa bile dönüşünün ne şekilde olacağı bilinemez bunun yerine transferler, işsizligin düşurulmesi daha onemli değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru ama transfer yapabilmeniz için önce vergi toplamanız gerekmez mi?

      Sil
  6. Hocam , ekonomik krizler döneminde enflasyonun çok yüksek olması nominal GSYH yı artırdığı için kişi başı düşen gelirde olması gerekenden daha az düşüş görülüyor diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer kriz enflasyona neden olmuşsa evet ama her kriz enflasyon yaratmıyor. Mesela bu kriz tam tersine enflasyonu düşürdü.

      Sil
    2. Peki hocam bir ülkenin refah seviyesindeki gelişimi kişi başı GSYH yerine satın alma paritesi ile göstermek daha doğru olmaz mı?Peki doğruysa neden hep GSYH ölçüt olarak kullanılıyor?Enflasyon sorunu yaşayan bir ülke olmamız siyasileri GSYH'yı(nominal olanı tabi ki) ölçüt olarak kullanıp halkı moralize etmeye mi itiyor?

      Sil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. Hocam siyasi olarak aynı görüşte değiliz ancak yazılarınızı devamlı takip ediyorum bankacıyım ve finans yüksek lisans yapıyorum yazılarınız sayesinde de devamlı öğreniyorum, merakım: sizin bu görüşleriniz, bulgularınız, ortaya koyduğunuz yöntemler ekonominin nasıl iyi olacağına yönelik fikirleriniz acaba ekonomi, hazine, maliye gibi kurumların başındaki kişiler,müsteşarlar yada uzmanları tarafından bilinmiyor mu? yada daha iyi bir yöntemleri mi var? bunları sormamın sebebi; sizde eskiden devlet görevi yaptınız bildiğim kadarıyla, acaba işin o tarafında olunca bu doğrular değişiyor mu? Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş bir soru.
      Hangi düzeyde olursa olsun bürokratın siyasetçi üzerindeki etkisi sınırlıdır. Müsteşar olduktan sonra kafamdakileri yapamayacağımı anladığımda br süre sonra istifa ettim. O dönemlere ilşikin görüşlerimi Light Günlük kitabımda yazdım.
      Önemli olan düşüncelerimizin aynı olması değil. Bu iyi bir şey de değil zaten. Herkes aynı düşünce ve görüşte olsa konuşacak tartışacak hiçbir şey kalmaz ve hiçbir ilerleme sağlanamzdı. Önemli olan karşılıklı olarak düşüncelerimizi birbirimize saygı çerçevesinde anlatmaktır. İlerleme böyle sağlanabilir.

      Sil
  9. Hocam Merhaba !

    Yeni Gelir Vergisi Kanunu tasarısı sizce yapısal bir reform olarak tanımlanabilir mi ? Gelir Dağılımı üzerine etkisi ne olur ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tasarıyı bulup inceleyemedim ne yazık ki. Sadece basında yazılanlara göre değerlendirebiliyorum. İyi düzenlemeler var ama yapısal reform sayılacak yeterlikte görünmedi baa.

      Sil
  10. Bakalım 2012 ve 2013 hesaplamaları bize ne gösterecek. Anladığım kadarıyla TUİK her Eylül ayında bu hesaplamasını yayınlıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de merakla bekliyorum. Krizin etkisiyle bir miktar düzelme bekliyorum. Mesela 0.38 gibi bir Gini çıkabilir.

      Sil
  11. Merhaba hocam, yazılarınızı severek takip ediyorum ve çok yerinde tespitler yaptığınıza inanıyorum. Türkiye'de Kişi Başına Gelir ve Gelirin Dağılımı adaletinin sağlanmasında diğer bir ifade ile Gini katsayısını 0,4'ün altına çekilmesinde mirastan alınacak vergilerin rolü ne olur? Size göre Türkiye'de buna yönelik bir yapısal reform söz konusu olabilir mi? Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Mirastan vergi alınıyor biliyorsunuz (veraset ve intikal vergisi.) Bunun oranının artırılması düşünülebilir fakat bu tür servet ve servet transferi vergilerine önemli itirazlar geliyor. Çünkü zaten kişi gelir elde ettiği zaman vergilendiriliyor bir kez de servetinden vegi alınmasını bir koundan iki post çıkarmaya benzetenler oluyor.

      Sil
  12. çok güzel bir yazı daha Mahfi hocam. türkiyede yapısal reformlar şart.
    çünkü yapılan bir araştırmaya göre isveç ve norveç gibi ülkelerde vergi öncesi gini katsayısı 0,45 lerdeyken , vergi sonrası 0,30 lara kadar düşüyor.

    peki hocam şöyle bir durum daha var. yapısal reformlar yapıldığında bunun etkisini hissetmemiz kısa vadede doğal olarak mümkün değil. yapılan bir reform var mı , bu adaletsizliği azaltacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Evet kuzey ülkeleri bu işi ağırlıklı olarak vergiyle düzeltiyor. Şu aralar gelir vergisi kanununda bir düzenleme yapılıyor ama bunun ne kadar yeterli olacağını söyleyebilek içn tasarıyı görmek gerek. Henüz tasarıyı görmüş değilim.

      Sil
  13. merhaba yazılarınız harika
    bir arkadaşım şöyle dedi:
    - Ekonomi iyi gitmiyor diyorlar, ama burdur bucakta heryere fabrikalar kuruldu.
    Bişey diyemedim. Siz ne derdiniz hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Ekonomideviyi giden şeyler de var gitmeyen şeyler de. Bir sorun arkadaşınza Burdur Bucak'taki fabrikaları krediyle mi kurmuşlar eğer öyleyse dış krei de var mıymış? Eğer öyleyse bu kur artışı onları etkileyecekmiymiş? Alacağınız yanıtlara göre kararı siz verin.

      Sil
  14. Hocam uygulanan düzen başka bir amaç taşıyabilir mi ? %65 Dolaylı vergılerden alınıyor geri kalan dolaysız vergi. Durum adaletsiz bir durum tamam. Zenginleşen kesimde zenginleştikçe tüketimide azalıyor bu vergıler fakir kesıme yuklenıyor . Ama Dıger taraftan amaç hem zengınlerın tasarufunu artırmasını ıstenmesı hemde devlet vergı gelırlerınden dusmek ıstememesı gibi bir durum olabılır mı ? Cok ınce bır yaklasım bılıyorum ama devletın bunun uzurınde boyle durmasnın bı nedenı olmalı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir tabii. Ama o zaman gelir dağılımında köklü bir iyileşme olması zordur.

      Sil
    2. hocam eger bılıyorsanız Turkıye vergı oncesı gını katsayısını yazarsanız bu durumun devlet tarafından ne kdar uygulanmak istendıgını anlamış olucamgım ? Yukarıdakı yazıdan gorupte bununda eklemek ıstedım Kuzey ulkelerınde daha %45 den vergı sonrası %30 lara dusmus . Pekı turkıyede vergı oncesı durum nasıl ? Daha duzgun cıkma olasılıgı var mı bılmıyorum ama ? Cıkarsa dedım mantık sanırım dogru olucak...

      Sil
    3. TÜİK hesapları arasında vergi öncesi ve sonraı ayrımı yer almıyor.

      Sil
    4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    5. Peki çok teşekkürler hocam Değer verip cevap yazdığınız için Sımdı daha cok bı suphe ıcıne gırdım :) Acıklanmaması da garıp bı olay .

      Sil
  15. evet şimdi söyliyecek sözüm var... teşekkür ederim. saygılar...

    YanıtlaSil
  16. hocam elinize sağlık bilginize sağlık. bi tavsiye rica edeceğim yazıdan bağımsız. bana dünya para sistemini altın dolar sistemini güzel bir mantıkla anlayabileceğim kitap veya makale önerebilir misiniz .kolay gelsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ted Walther'in Dünya Ekonomisi diye bir kitabı var. Onu beğenmiştim. Ama size önerim yenilenmiş baskısı varsa alın çünkü son beş yılda pek çok şey değişti.

      Sil
  17. Hocam tuik gini katsayısı çalışmasını veriyor peki bu 0.404 katsayısına her türlü güvenebiliriz diyebilir miyiz, tuik gerekli verileri nasıl topluyor benim içimde hep bu tarz verilere karşı bigüvensizlik var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ben güveniyorum.

      Sil
    2. Peki kaynak olarak onerebileceginiz siteler var mi ? Ilginiz icin tesekkur ederim.

      Sil
    3. Peki kaynak olarak onerebileceginiz siteler var mi ? Ilginiz icin tesekkur ederim.

      Sil
  18. hocam bence türkiyediki gini katsayısının değeri 0.404 ten daha yüksek. türkiye gelir dağılımında adaleti sağlamaya yönelik politika izleyecek herhangi bir iktidar veya siyasi parti yok çoğunluk halk da dahil önce ben diyor sorsalar bide müslümanız çoğumuz bana bir futbolcunun veya bir oyuncunun gidip bir senede milyonlar kazanması çok koyuyor açıkçası ben biliyorum ki senelerce uğraşsam onların yaşadığı yelerde yaşayamayacağim bindiği arabalara binemeyecğim onlar gibi tatil yapamayacağım. bunları yapmak istediğimden değil ama arada bu kadar uçurum olması beni gerçekten çok sinirlendiriyor

    YanıtlaSil
  19. Kişibaşına düşen dolar bazındaki milli gelir grafiği çok yararlı.
    Yalnız, bu süreçte doların değerindeki değişim (enflasyon) da hesaba katılıp normalize edildikten sonra analiz edilmesi sanırım daha doğru olur. Yoksa 1974 teki petrol krizi ve yüksek faizli ortam ile tuvalet kağıdından bile dolar basan FED in olduğu bugünü kıyaslamış oluruz.

    Yıllardır gözlendiği üzere, siyasiler Ekonomide Yapısal Reform yapıcağız dediğinde
    temel olarak 3 şeyi yapılıyor:
    1. Develasyon yapılıp işçilik maliyetleri ve iç borç stoğu eritiliyor
    2. Çalışma hayatında esneklik denip, çalışan haklarında kıdem tazminatı, işten çıkarılma şartları gibi konularda çalışan aleyhine düzenlememler yapılıyor. (Emeklilik ve SGK hizmetleri dahil)
    3.Devlet in sahip olduğu tesis, arazi ve gelirler (Karayolu, Milli Piyango, Tekel) satılıyor (alacaklar kırdırılıyor)
    Buyüzden artık başka ifadeler bulup yapılacakları gölgelemek lazım, hiç inandırıcı olmuyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Angus Maddison'un hesabı 1990 yılını baz alan Geary Khamis yöntemiyle hesaplanmış yani bir anlamda satınalma gücünü ve heryerde eşitlenmiş doları ifade ediyor. Dolayısıyla kıyaslama sabit değere dayanıyor.
      Bu saydıklarınıza yapısal reform diyenler yapısal reformun ne olduğunu bilmiyorlar. Çünkü yapısal reform bunlara gerek kalmaması için yapılması gereken şeyler.

      Sil
  20. hocam asaf hoca bi yazısında hükümetin 10 yılda cari dolar kuru üzerinden 3 misli artış iddiasının tamamen yanlış olduğundan; dani rodrick, ege cansen gibi ekonomistlerin ise sabit tl üzeinden yüzde 43 artmıştır hesabının kısmen doğruya yakın olduğundan ama tam olarak olanı olduğundan biraz daha kötü gösterdiğinden ve balassa samuelson etkisinden bahsetmiş. ben de cari dolar üstünden hesabın tamamen yanıltıcı olduğuna hem fikirimki zaten söyleyenlerin bile kendilerine aslında inanmadığını düşünüyorum hocam da şayet sizde bu fikirdeyseniz sabit tl ile yapılan hesabı eksik kılan etkenler nelerdir. balassa samuelsın etkisi tam olarak nedir hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben, daha bu tartışma ortaya çıkmadan çok önce bu konuda bu blogda "Gerçekte Ne Kadar Büyüdük?" başlıklı bir yazı yazarak düşüncemi açıklamıştım. O yazıya bir bakın derim.
      Balassa Samuelson etkisini şöyle özetleyebiliriz: Ücretlerin işgücünün marjinal verimliliğine eşitlendiği ve işgücünün ülke içinde tam akışkan olduğu bir sanayileşmiş ekonomide ticarete konu kesimlerdeki verimlilik artışlarının ücretler aracılığıyla ticarete konu olmayan mal fiyatlarını yükseltmesi nedeniyle azgelişmiş ülkeyle arasında ortaya çıkan fiyatlar genel düzeyi farkı.
      Bu etkiye karşın ne kadar büyüdüğümüzü anlamak için reel hesap doğrudur.

      Sil
  21. Merhaba Üstad,
    Bu konuda benim aklıma yatmayan birşeyler var. Biliyorum ki siz dolaylı vergilerle, gelir dağılımının ilişkisini zaman zaman vurguluyorsunuz. Söz konusu dolaysız vergilerin , gelir dağılımındaki sınıflara eşit dağıldığını mı varsayıyoruz ? Elimizde örneğin şöyle bir araştırma var mı ? 1000 $ a kadar geliri olanların dolaylı vegilerdeki oranı ne gibi... KDV oranları tüketim gruplarına göre farklı, ithalata uygulanan vergilerde keza öyle. Bu farklı ürün gruplarını da farklı gelir gruplarına sahip kişiler tüketiyor. Bu konuda eğer yoksa gelir gruplarının sınıflandırılıp dolaylı vergiler içindeki payları ile ilgili bir araştırma olması ve bu yorumun buna bağlı olarak verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer böyle bir bilgi var ise bizlerle de paylaşırsanız sevinirim.
    Saygılar
    Mustafa Köprü

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bildiğim kadarıyla böyle bir araştırma yok.
      Buradaki hareket noktamız nispi hesaplamadır. Ayda 100.000 TL kazanan bir kişinin 20.000 TL harcama yapması ve bunun karşılığında 3.600 TL KDV ödemesi (% 18) ile ayda 3000 TL kazanan kişinin aylık 2700 TL harcama yapması ve bunun karşılığında 486 TL KDV ödemesi (%18) halinde ikinci kişi daha ağır vergilendirilmiş olur. İlk kişinin dolaylı vergi yükü 3600 / 100.000 = % 3,6, ikinci kişinin vergi yükü 486 / 3000 = % 16,2 olur. Bunun nedeni KDV gibi dolaylı vergilerin harcama arttıkça artan oranlı olmamasıdır. Oysa gelir vergisi gelir arttıkça artan oranlıdır. Yani çok kazanandan çok, az kazanandan az alarak gelir dağılımının düzelmesine yardımcı olur.

      Sil
    2. 100.000 TL için işyeri sahibi önce kurumlar vergisi sonra gelir vergisi ile yaklaşık %48 vergi öder. Yani 192.000 TL kazanmalı ki 100.000 TL harcasın. Çalışan ise 3000 TL için yaklaşık %20-25 vergi verir. Kişilerin harcamalarındaki vergileri karşılaştırıyorsak dolaylı+dolaysız vergilere bütün olarak bakmak daha faydalı olur düşüncesindeyim.

      Gelir dağılımı konusunda vergileri düzenlemek, "gerek şart ama yeter şart değildir" düşüncesindeyim. Fırsat eşitliği gibi konuları da unutmamak gerek...
      Saygılar
      Mustafa Köprü

      Sil
    3. '100.000 TL için işyeri sahibi önce kurumlar vergisi sonra gelir vergisi ile yaklaşık %48 vergi öder'

      Bu yüzde 48 vergi ödeyen arkadaşlara soruyorum ;)
      Sen her kazancında bu verginin hepsini ödüyor musun ya da ödemek yerine en basit yönü ile fatura bulup buluşturup (düşük fiyata satın alma da yapabilirsin biliyorsun ;)) kendine ev araba hatta çocuk maması alarak cebine mi atıyorsun

      Bu ülkede fırsat eşitliği yaratır sonra bunu somut delillerle önümüze dökersin fırsat eşitliğinden bahsedebilirsin.


      Sil
    4. Düşüncelerini anlatmayı becerebildiğin zaman, fırsat eşitliğini kimlerin yaratması gerektiğini de öğrenmiş olacaksın.

      Sil
  22. Yazınız için çom teşekkürler

    Benim düşüncem Türkiye'de vergi toplamak gerçekten büyük sıkıntı ki bu alanda ihracatçıya vergide teşvik olsun ve bu gibi teşvikler sayesinde vergi gelirlerinde artış oldu ama ben hala 3 5 yıl daha vergide yapısal reform yapılacagına inanamıyorum o yüzden ginide fazla bir değişme beklemiyorum. Bu arada 1980 lere neden 70 sente muhtac oldugumuz durum deniyor ve neden yabancı para cinsinden söyleniyor. Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 70 cent'e muhtaç olmak deyimi ekonominin 1970'lerin sonunda döviz yokluğu nedeniyle ithalat yapamaz duruma gelmesinden kaynaklanan bir deyimdir. 1974 Kıbrıs harekatı sonrası batı dünyası Türkiye'ye ambargo uygulayınca ihracatından dış borçlanmasına herşey durdu ve bu birikim 70'lerin sonunda ülkeyi döviz bulamaz konuma getirdi.

      Sil
  23. usdatim, Vergi gelirlerini arttırmaya (dolaylı) yönelik bir projem var. Bu projenin uygulanması halinde devletimizin vergi gelirleri %50 fazla artacaktır. Ancak bunun için devlet bürokrasisinden muhatap bulup paylaşma imkanım olmadı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki böyle bir sorun var. Oysa bu tür teklifleri dinleyecek en azından internet üzerinden yazılı olarak alıp inceleyecek bir birim oluşturulmalı. Yeni bir gelir vergisi tasarısı TBMM de görüşülüyor. Oysa bu tasarı TBMM'ye gitmeden önce 1 ay internet üzerinden tartışmaya açılsaydı birçok yenilik ve düzeltme yapılabilirdi. En azından yeni fikirtler edinilirdi.

      Sil
  24. hocam kazanilmis ama bey edilmemis vergi kacagini engelleyemeden yapilan vergi reformlari ne kadar etkili olabilir ki

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmaz tabii. Onu düzeltmenin yolunu yıllardır söylüyorum: Vergi denetimi bağımsız bir otorite eliyle yapılmalı. Siyasetten soyutlanmalı.

      Sil
  25. Muhterem hocam, ülkemizin 2023 yılında 25.000 kişi başı ve 2 trilyon dolar toplam GSMH hedefi var. 10 yıl sonrasında olacak bu muhteşem hedef için yaklaşık her yıl en az % 6 büyümek ve GSMH da düzeltme işlemi yapmak, ayrıca dolar kurunun da ortalamada 2.000 ni aşmaması gerekecek. Bu hedef şu anda ulaşılabilir gözüküyor mu? 2020 olimpiyatları ekonomide bir canlılık oluşturur mu? Bu zaman kadar olimpiyat düzenleyen ülkeler genelde zarar ettiler, biz ne yaparız? Saygılarımla, Semih Keskinci

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu hedefi ulaşılabilir görmüyorum. Çünkü bu hedefe ulaşmak için Türkiye'nin zaman geçirmeden yapması gereken birçok yapısal reform var. Ve henüz bunlardan hiçbirisi için tam bir girişimde bulunulmuş değil.
      2020 Olimpiyatları mutlaka bir canlılık yaratır. İnşaat sektörü, istihdam, inşaatın öncülüğünde diğer sektörler canlanır. Ama o kadar masraf yapılıyor ki parayı kurtarmıyor çoğu kez. Eskiden öyle değildi bu kadar masraf yapılmaz bütçe denk kapanır tanıtım da kar kalırdı. Şimdi düzenleyen ülke zarar ediyor. Yine de tanıtım vb açısından olumlu olur.

      Sil
  26. Üstad hayırlı günler...
    Her ülke için vergi adaleti çok önemlidir ve birçok ülke bunu vergi adaletinin sağlanmasını anayasalarında sosyal devlet ilkesinin gereği olarak, kamunun görevi olarak tanımlamıştır. Bizim anayasamız vergi ödevini düzenleyen başlıklı 73. maddesi vergide adaleti sağlamak devletin sosyal görevi olarak belirtilmiştir. Anayasayla güvence altına alınan bu durumun ne yazık ki fiiliyatta var olduğunu göremiyoruz. Bunun en büyük göstergesi dolaylı vergiler ile dolaysız vergiler oranının, dolaylı vergiler lehine dönmesidir. Vergi sistemimizde gelir ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergilerin KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilere oranı düşük kalmaktadır...KDV,ÖTV gibi dolaylı vergilerin vergi sistemimiz içerisinde oranının yüksek oluşu ve bu vergilerin gelire göre değilde herkesten aynı oranda alınması, kişisel geliri gözetmeksizin tahsil edilmesi vergi adaletinin ülkemizde sağlanmasını engellemektedir. Markete giden Sabancı ailesi ile hizmetli emekçisi Ayşe Teyze kilosu 20 TL olan beyaz peynire %8 KDV ödeyip 1.60 krş eşit oranda vergi ödemek durumda kalıyor, servet bakımından arada dağlarda olsa Sabancı ailesi ile Ayşe Teyze aynı oranda vergi ödüyor. Bu durum vergi adaletsizliğini gözler önüne seren en temel örnektir. Anayasa güvence altına alınan ve sosyal devletin görevi olan vergi adaletinin vergi kanunlarıyla sağlanması gerekmelidir. Son dönemde vergi kanunları baştan yazılmakta ve ciddi revize edilmektedir, bu yeni yapılanma sonucunda vergi adaletinin sağlayacak düzenlemelerin göz önüne alınması ülkemizin kalkınması, büyümesi, refah seviyesinin gelişmesi ve en önemlisi ekonomik toplumsal barışın sağlanması açısından çok önemlidir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru ama bunu yıllardır söylesek de kimse hayata geçiremiyor. Çünkü dolaylı vergileri toplamak çok kolay ama buna karşılık dolaysız vergileri toplamak zor ve üstelik de oy kaybettirici.

      Sil
    2. Üstad araç vergileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Malüm sıfır aracın ÖTV'li fiyatı üzerinden birde KDV hesaplanıyor, totalde KDV+ÖTV %137 gibi bir rakama denk geliyor 100 bin TL'lik bir araç üzerinden bakarsak yurt dışından gelen 100 bin TL'lik bir araç vergilerle 237 bin TL oluyor...ikincisi MTV spesifik bir matraha sahip burada da bir adaletsizlik var gibi; aracın değerine bakılmıyor ve motor gücü ve modeline göre vergilendiriliyor...bir Audi ve Mercedes'le bir başka düşük marka otomobil yaşı ve motor gücü aynı ise uygulanan MTV matrahı eşit duruma gelebiliyor!!! Bu konuda nasıl bir düzenleme getirilebilir veya size göre bu durum vergi sistemine uygun mu?

      Sil
    3. Evet bu durum bizde arabayı çok pahalı hale getiriyor. Bütün bu koruma vergilerine karşın içeride bir yerli araba da üretemedik. Bence bu devirde bu vergiler çok yüksek. Arabanın fiyatından fazla vergi alınır mı? Bunun açıklaması olamaz. Ne var ki bu parayı verip de araba alan ve itiraz etmeyen bir toplum varsa sorun görünmüyor.

      Sil
    4. yorumlarınız için teşekkürler üstad...

      Sil
  27. Hocam gsyh hesaplamaları ile alakalı bir yorumda bulunsam yanılmış olurmuyum ; 3 farklı şekilde de hesaplansa da teorik olarak aynı çıkan gsyh pratikte hesaplarken üretim yöntemi ile hewaplandıktan sonra harcama yaklaşımı ile hesaplanması daha sonra hesaplara katılıyor değil mi hocam yani ekonomide örneğin 1000 adet ekmek üretildiğinde üretim yöntemi ile direk hesaba 1000 ekmek ile ekmeğin piyasa fiyatı çarpılıp hesaba katılırken harcama yaklaşımı ile birden üretilen bu ekmek lerin hepsine birden talep olmayacağından zamanla harcanan miktar kadar hesaba katılıyor desek yanılırmıyız yani önce üretim yaklaşımı ile hewaplandıktan sonra harcama yaklaşımı ile hesaplanması hesaplara geç mi yansıyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Stoklara gidenler de belirli varsayımlarla hesaba harcama gibi girdiği için gecikme olmuyor.

      Sil
  28. Hocam keynezin 45 derecellik doğrusunda herhangi bir şekilde toplam harcama bileşenlerinden tüketim , yatırım , devlet harcamaları ve net ihracatta meydana gelen artışlar doğruyu yukarı kaydırarak üretimin artmasını sağlıyor hocam grafikler el gösterdiğimiz bu olayda anlamadığım husus harcamada meydana gelen artış hemen geliri artırıveriyor .
    Halbuki gerçek hayatta harcamalarda meydana gelen artış ta üretime hemen cevap verilmeyip istekler stoktan karşılanıp stoklarda isteklere cevap vermiyorsa üretime geçilmez mi ? Ama grafikler gösterimimizde harcamalarda ki artış hemen üretimi artırıyor gibi gözüküyor hocam bunu nasıl düşünmeliyim ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üretilmeyen şeyin tüketilemeyeceğini düşünürseniz bu sorun çözülür.

      Sil
  29. Mahfi Hocam
    Öğretici yazılarınızı okudukça ellerinizden öpmek istiyorum. Hele de 'Ekonomi bizim işimiz siz kafanızı çok yormayın' demeye getiren bir hükümet var iken sizin ve siz gibi hocalarımızın yazdıkları bizler için karanlıkta bir ışık niteliğinde. Teşekkür Ediyorum.

    Bir de sorum olacak hocam
    Dolaysız vergilerin payını arttırmak için yapılacak reformlar özel sektörü , özelliklede büyümeye odaklanmış işletmelere sekte vurmaz mı?

    Bu reformlar illa ki ince eleyip sık dokuyarak bi hesap neticesinde yapılacaktır fakat ben kendi dünyamdan örnek vermek istiyorum;
    Ben inşaat sektöründe çalışan birisiyim. Gördüğüm kadarı ile ülkemizde en çok ağlayan müteahhit en çok kazanan müteahhit değerlendirilmesi yapılır ve de doğrudur. Çevreme baktığımda şirket sahibi olan insanlar en çok ağlayanlar. Sade vatandaşımız ise yıllardır yolunmaya alışık olduğundan çok umursamıyor.

    Oy kaygısının arındırılmış tam bağımsız bir Türkiye Ekonomisi görebilirsek ne mutlu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah.
      Burada bütün mesele vergi oranlarını artırmadan vergi kapsamını genişletmek, nuaflık ve istisnaları azaltmak ve asıl olarak kayıp ve kaçağı yakalamaktır. Vergi dışı çalışanlar vergisini ödeyerek çalışanlara göre büyük bir rekabet üstünlüğü sağlıyor. Bunu önlemek lazım. Onun için de vergi denetimini bağımsız bir kuruma yaptırmak lazım. Özetle Vergi Denetleme Kurulu tıpkı BDDK gibi siyasetten bağımsız bir kurum olmalıdır.

      Sil
  30. Hocam gini katsayısını ölçerken nüfusun %20 sinin gelirden aldığı paylara göre bir dağılım oluşturularak bir hesaplama yapılıyor benim sorum ; gelir dağılımındaki adaletsizliği düşürebilmek için zenginden daha fazla vergi alınıp dolaysız vergilere ağırlık vermemiz gerektiğini söylüyorsunuz örneğin ; en. Zengin olan nüfusun %20 si gsyh dan % 40 gelir alıyorsa gelir vergisi nin payı artırıldığında nüfusun %20 si gelirden %40 dan daha aşağı alabileceğini söyleyebiliyoruz acaba bu nüfusun % 20 sine karşılık gelen gelir , vergi düşürüldükten sonra elde edilen gelir dir değil mi hocam ? Kısacası gelirden alınan pay dediğimizde vergiler düşürülüpte en son kalan paradan dağılım yapılıyor değil mi hocam ? Tam emin olamadım da hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelirden en yüksek pay alan % 20'den daha fazla vergi, almak anlamına gelen dolaysız vergilerin artırılması sonucu bu grubun kullanılabilir geliri azalır. Eğer bu tutarı örneğin vergi indirimi yoluyla en alt % 20'lik gruba aktarırsanız bu grubun kullanılabilir geliri artar. Bu da gelir dağılımında düzelmeye yol açar.

      Sil
  31. hocam kur artınca enflasyon baskısı nasıl oluşur? merkez döviz satınca özele türk lirasını çekmez mi. para arzı azalınca enflasyon nasıl artabilir ki

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kur artınca ithal ettiğimiz (başta petrol ve doğal gaz olmak üzere) ürünlerin TL cinsinden fiyatı artar ve buradan enflasyonist baskı gelir.
      TCMB, döviz satarak TL'yi değerlendirmeye çalışıyor ki enflasyonist baskı azalsın.

      Sil
  32. konumuzla alakası yok ama hocam sormadan edemeyeceğim.
    edgar allan poe nun en sevdiğiniz öyküsü hangisi. Merakımı hoş görün...
    (Ray Bradbury' nin "NAKIŞ" diye bir öyküsü var hocam!!)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Poe'nun en sevdiğim öyküleri William Wilson ve Usher Evinin Çöküşü'dür.

      Sil
  33. İyi günler hocam,
    Aşağıdakiler Türkiye'nin yapısal sorunları olabilir mi ödevimin ana konusunu oluşturuyorlar
    1-Bahsettiğinize benzer tarım girdilerinin(mazot, gübre, makine ve tohum) üzerinde çok fazla ÖTV ve KDV olması nedeniyle çiftçinin dünya ile rekabet edememesi,
    2-Toprakların miras yoluyla bölünmesi nedeniyle ölçek ekonomisi uygulanamaması ve tarımdaki makine fazlalığından doğan israf(tasarruf azalması)
    3- Ülkede fiyatların özellikle arsa ve arazi fiyatlarının çok şişirilmesi nedeniyle sanayi ve tarım yatırımlarında arsaya ödenen tutarın en önemli kalem olması
    4-Ülkede arsa ve arazi fiyatlarının çok şişkin olması nedeniyle üreticinin(tarım ve sanayi) birim alandaki kazancı ile işletmesini büyütmesinin çok uzun zaman alması. Örneği 1 dönüm arazinin 10.000 TL ve 1 dönüm arazinin batı egede yıllık tarım getirisinin 300 TL olması halinde 1 dönüm arazinin 33 yıllık getirisinin ancak 1 dönüm daha tarım arazisi almaya neden olması ve bu nedenle müteşebbisin ve çiftçinin büyüyememesi,
    5-Özelleştirmelerin Osmanlı Devleti'nde uygulanmış iltizam usulüne dönmesi ve bu nedenle doğal tekellere sahip olan bir avuç büyük sermayenin her daim büyük kalması,
    6-Köprü, yol vb doğal tekellerde özelleştirme yerine bahsi geçen varlıklar için gelir senetleri(ilgili varlığın yıllık gelirini dağıtımını amaçlayan kar payına benzer)gibi sistemler geliştirilemediğinden özelleştirmenin tabana yayılamaması
    7-Mevduat faizlerinin çok düşük hatta reel faizin sıfırın altında olması, Borsa istanbula kote olan şirketlerin genel olarak kar dağıtmaması nedeniyle borsa yatırımının sürekli kumarhanecinin kazandığı bir kumara dönmesi,altının düşüş eğiliminde olması nedeniyle orta sınıfın gayrimenkulden başka yatırım aracı kalmaması ve bunun da tasarrufları bitirmesi
    8-Hükümetin keynesyen politikalarla ekonomiyi büyütmeye çalışması kanal, 3. köprü, havalimanı, kentsel dönüşüm vb

    YanıtlaSil
  34. mahfi hocam çok selamlar! geçenlerde iktisat hocamızla 2008 krizinden konuştuk ona göre bu kriz türkiyeyi etkilememişti ancak ekonomi 2009 da %4.7 daralmadı mı? ekonominin daralması iyi midir? Sanırım bizim doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilen gerçekçi iktisatçılara ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz haklısınız. Krizin o tarihte en çok etkilediği ekonomilerden birisi Türkiye idi. Türkiye 2008 son çeyreği ile 2009 3. çeyreği arasında 4 çeyrek üst üste küçülerek resesyonda en uzun süre kalan ekonomi oldu.

      Sil
  35. Mahfi hocam merhaba alanım psikoloji üzerine olsa da iktisatla hobi olarak ilgileniyorum. Merak ettiğim şu ki: "Kişi başına GSYİH(SAGP)'a göre)/Gini katsayısı" bu formüle göre refah seviyesi hakkında fikir edinilebilir mi? Örneğin Türkiye'nin kişi başına GSYİH(SAGP) 10bin dolar, gini katsayısı 0,4 bu formüle göre 25000. tüm ülkelerde bu oranlama yapılsa refah seviyeleri hakkında fikir vermez mi? Kişi başına GSYİH yüksek olup da ginisi yani eşitsizliği yüksek ülkeleri bu şekilde daha iyi tanımlamış olmaz mıyız?

    YanıtlaSil
  36. Mahfi Hocam, siz dolaylı vergilerin adaletsiz olduğunu söylemişsiniz ama kdv oranlarına baktığımız zaman temel ihtiyaçlarda devlet %1 alıyor, yine yoğurt , süt ve benzeri ürünlerde %8 e çıkıyor ama diğer vergilerde %18 oluyor. Aslında temel ihtiyaçlara baktığınız zaman devlet fakirin yanında gözüküyor doğru değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Temel ihtiyaç dediklerimizi zenginler de kullanıyorsa ya da süt ve yoğurdu çocuklarına onlar daha çok yedirip içiriyorsa da adaletli olur mu? Vergide adalet gelirden alınan vergilerle sağlanır.

      Sil
  37. 1950 Lİ YILLARA KADAR ALTIN ÜZERİNDEN HESAPLAMA YAPILIRSA DAHA DOGRU SONUÇLAR ÇIKACAKTIR. 1950 Lİ YILLARDAN SONRA DOLAR HESAPLAMASI DOGRU OLACAKTIR. 1900 LÜ YILLARDAKİ TÜRKİYENİN GEREK EKONOMİDEKİ AĞIRLIGI GEREK SİYASETTEKİ AĞIRLIGI MAALESEF ŞU ANDAKİ TÜRKİYE NİN AGIRLIGINDAN FAZLADIR.

    YanıtlaSil
  38. Hocam merhabalar, Öncelikle ilgi ve alakanız için çok teşekkür ederiz. Çok değerli çalışmalarınızı heyecanla takip ediyorum. Bir ödev için bu yazınızı okuyunca, eski sosyalist devletlerle ilgili Gini endeksine baktım. Dünya Bankası verilerinde Çin 0.40 civarlarında ve Vietnam için de benzer sonuçlar çıkıyor. Bulgaristan'ın geçmişine baktığımda norveç gibi ciddi bir fark bulamadım. Bu konuyla ilgili aydınlatırsanız çok memnun olurum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi