6 Ekonomi 6 Durum

Bir ekonominin iç tasarruflarıyla yatırımları arasındaki fark cari dengeyi veriyor. Bu durumu en iyi özetleyen ünlü denge denklemimizi bir daha yazalım:
(S – I) + (T – G) = (X – M)
Denklemin ilk parantezi özel kesim dengesini, ikinci parantezi kamu kesimi dengesini, bu iki parantezim toplamı ekonomin iç dengesini, son parantez de ekonominin dış dengesini gösterir. Bir başka açıdan bakarsak denklemin sol tarafı bize iç tasarrufları, sağ tarafı da dış tasarrufları gösterir. Eğer iç tasarruflar, yatırımlardan düşükse o zaman sağ taraftaki dış denge de eksi olur. Bunun anlamı iç tasarruf eksikliğinin dış tasarruflarla kapatılıyor olması demektir.
Aşağıda kırılgan beşli olarak adlandırılan beş ülke ile referans olarak alınmak üzere gösterilen Çin’in 1990 – 2013 yılları arasında yatırımlarının (YAT), tasarruflarının (TAS) ve cari dengelerinin (CD) GSYH içindeki paylarının gelişimi yer alıyor.


İlk bakışta dikkati çeken şey Türkiye ile Güney Afrika’nın iç tasarruflarının oldukça üzerinde bir yatırım faaliyeti içinde olduğudur. Her iki ekonomi de 2000’lere kadar daha dengeli bir cari açık pozisyonu içindeyken 2000’lerden sonra tasarruflarının ötesinde yatırımlara girişerek cari açıklarını büyütmüşlerdir. Brezilya benzer bir durumu 1990’larda yaşamış, sonradan gidişatı dengelemiş, son yıllarda yeniden tasarruflarının ötesinde yatırımlara girişerek cari dengeyi yine bozmaya başlamıştır. Hindistan, küresel krize kadar son derecede dengeli bir tasarruf – yatırım dengesi tutturmuşken krizle birlikte tasarruflardaki gerilemenin neden olduğu bir cari açık artışı yaşamaya başlamıştır. Bu grup içinde durumu en dengeli götüren ekonomi Endonezya’dır.

Referans olarak aldığımız Çin’e gelince, tasarruflarının GSYH’ya oranı yüzde 50’nin üzerinde olan Çin gerçekten bir tasarruf cenneti görünümündedir. Yatırımları, iç tasarruflarının altındadır. Buna karşın Çin’e büyük bir sermaye akımı vardır. Bu akım doğrudan yabancı sermaye yatırımı biçimindedir.

Büyüme, yatırımla olur. Bir ekonomide yeni üretim kapasitelerine yönelik yatırımlar büyümenin temelidir. Yatırım yapabilmek için belirli bir birikim sahibi olmak yani tasarruf yapabilmek ya da bu tür bir birikime sahip olanların tasarruflarını ödünç almak gerekir. Eğer ülkenin iç tasarrufları bu yatırım talebini karşılayabilecek düzeyde değilse o zaman başka ülkelerin tasarruflarını kullanmak gerekir.

Yükselen piyasa ekonomileri, daha hızlı yükselerek gelişmiş ekonomilere yetişmeye çalışıyorlar. O nedenle de eğer iç tasarrufları bu yetişmeyi sağlayacak hızlı büyümeye olanak tanımıyorsa dış tasarrufları kullanmak istiyorlar. Türkiye, Güney Afrika, Hindistan ve Brezilya bu nedenle cari açık veriyor.

Bir ekonomide iç tasarruflar yatırımlara yetmiyorsa karşımızda üç seçenek var demektir: (1) Tasarrufları artırmak, (2) Yatırımları düşürmek, (3) Dışarıdan tasarruf ithal etmek (yani yabancı sermaye çekmek, borçlanmak, vb.) Türkiye, yatırımların düştüğü kriz halleri dışında üçüncü yolu seçmiş durumdadır.  

Yorumlar

  1. Yani biz dışarıdan doğrudan yatırım ile değil genellikle dış borç ile büyüyoruz. Aldığımız bu borçlar ilede tüketim malı ithal ediyoruz.
    Bir gün bu borçlar geri ödenecek. Acaba bunun sonu nasıl olur:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aldığımız borçla tüketim malı ithalimiz fazla değil ama aldığımız malları burada bir araya getirip sanayi malları yanında tüketim malı da yapıyoruz.
      Borçların geri ödenmesi diye bir şey yok. Bunları yenileyip devam etmek söz konusu. Bütün mesele geliri borçtan daha hızlı artırabilmek. Bizdeki sorun o. Artık biz cari açıktan bağımsız büyüyemez olduğumuz için geliri artırmakta zorlanıyoruz.

      Sil
  2. Yazınız çok güzel olmuş ,elinize sağlık hocam. Türkiyenin izlemiş olduğu 3.yöntem olarak daha çok borçlanmaya mı gidiliyor? Eğer gidiliyorsa bu gelen para yatırımlara mı dönüştürülüyor ,yoksa tasarruflarımızı mı artırıyo?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Aslında Türkiye 3. yöntemi isteyerek izlemiyor ama 1. yöntemi gerçekleştiremiyor, 2. yönteme de başvurmak istemiyor ve sonuçta ister istemez 3. yöntemi izler konuma geliyor. Bunun sonucunda daha çok dış borçlanmaya gidiliyor. Çünkü doğrudan yabancı sermaye girişi sınırlı kalıyor. Bu şekilde gelen paranın önemli bölümü eski borçların ödenmesinde kullanılıyor kalanı da yatırım amaçlı kullanılıyor.

      Sil
  3. Hocam kaleminize sağlık aydınlatıcı bir yazı daha.
    Zor olanı seçsek ve tasarrufları arttırmayı hedeflediğimizi düşünsek nasıl bir yol izleyebiliriz Türkiye'nin mevcut durumunda?

    Bir de sitenizle alakalı naçizane bir önerim olacak. '' Bunlarda ilginizi çekebilir''kısmında yazının üstüne tıklamadan imleci getirdiğimizde yazının hangi tarihte yazıldığını görebildiğimiz bir güncelleme yapılabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Kısa dönemde çözüm faizdedir. Yani faizler gerekli düzeye çıkmazsa tasarruf artmaz. Uzun dönemde ise enflasyonu düşürmektedir. Bunlara ek olarak BES sistemi, tüketimi azaltacak önlemler düşünülebilir.
      Sitedeki bu araçları google otomatik sağlıyor. Yine de bir bakacağım.

      Sil
    2. Peki faizlerin artmasından dolayı yatırımlar azalacağından işsizlik meydana gelmez mi?Bu daha büyük bir sorun oluşturmaz mı?

      Sil
  4. Hocam, bu güzel yazınız için teşekkür ediyorum.

    Çin, yatırımlarını yaptıktan sonra kalan tasarrufu ne yapıyor? Ayrıca, tasarruf fazlasının yanında doğrudan yabancı sermaye akımı da geldiğinden bahsetmişsiniz. Bu durumda, Çin için likidite tuzağında olduğundan bahsedebilir miyiz?

    Teşekkür ederim. Volkan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Çin rezervlerini artırmakla meşgul. 3,7 trilyon dolarlık altın ve döviz rezervi var.

      Sil
  5. Doğkan Aygün12 Aralık 2013 10:11

    Hocam şimdi merkez bankasının para politikası araçlarından faiz politikası 1) politika faizi 2) faiz koridoru (gecelik borç alma ve verme faizi ) 3) geç likitide penceresi diyoruz . merkez bankası 1 haftalık repo ihalesi açmıyor geçenlerde 1 aylık repo açmayacağını da söyledi . Acaba 1 haftalık ve 1 aylık reponunn haricinde m.b bankalara (2 aylık 3aylık gibi) repo ihalesi açabiliyor mu ? Yoksa repo ihaleleri 1 haftalık ve 1 aylıktan mı ibaret ?
    2) hocam şu an gecelik borç alma ve verme faizi kaçta bulunuyor ?
    3) merkez bankası bankalara 1 haftalık ve 1 aylık repo ihalesi açmıyorsa bankaları şu an sadece gecelik olarak mı fonlamakta ?
    4) merkez bankası başkanının 7.75 dediği politika faizi gecelik borç verme faizinin üst limitini mi teşkil etmekte orasını anlayamadım açıklarsanız sevinirim .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) 1 aylık 1 haftalık ve gecelik borç verme söz konusu.
      (2) Gecelik borç verme faizi yüzde 7,75 (piyasa yapıcılar için % 6,5.)
      (3) Şu anda ağırlık gecelik fonlamada, zaman zaman haftalık ihale de var.
      (4) % 7,75 gecelik fonlama faizinde piyasa yapıcısı olmayan bankalara uygulanan faiz oranı. Sıkılaştırma uyguladığı günlerde piyasa yapıcılarına da bu orandan borç veriyor. Böylece ortalama faizi yükseltiyor.

      Sil
  6. Hocam kalan paranin yatirimlarda kullanilmasi ulkemiz acisindan direkt degil endirek mi katkisi oldugunu dusunuyorum.Cunku uretim azaliyor ve tuketim artiyorsa bu uzun vadede daralmayi getirir die dusunuyorum.Ekonomi yapimizda cok ciddi catlaklar oldugunu dusunuyorum.Gercekci yaklasirsak siz ekonomimiz gidisati yonunde ne dusunuyorsunuz?yazilariniz ve bilgileriniz icin ayrica cok tesekkurler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye ekonomisinin temel bazı sorunları var: Cari açık olmadan büyüyememek gibi, enflasyonu bir türlü yüzde 5 veya altına düşürememek gibi, bütçe açığının düşürülmesinin geçici gelirlere dayanması gibi. Bu tür yapısal sorunları çatlak olarak tanımlarsak bu çatlakların ileride sıkıntılar yaratabileceğini söyleyebiliriz.

      Sil
  7. merhaba hocam,
    dünyada birçok ülke cari açık veriyor, bu açıklar dış kaynak ile fonlanıyor, yukarda ilettiğiniz gib çoğu borç çevirmede kullanılıyor,
    peki bu kadar çok kaynak tasarrufla mı oluşmuş hocam , yoksa kredi ve türev ürünler piyasasında kaldıraç v.s. gibi yöntemlerlemi yaratıldı?
    çok tşkler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herşeyin başlangıcı birikim yani tasarruf. O olmadan kaldıraç kullanmak da mümkün değil. Ama bugün gelinen aşamada bu dediklerinizin hepsi geçerli.

      Sil
  8. Selamlar;
    Sitenizi başka bir konuyu ararken buldum.
    Çok güzel analizler.
    Siz Edebiyattaki "SEHL-İ MÜMTENİ" gibi ekonomiyi anlaşılır dilde basit gibi ama aslında derin anlatıyorsunuz.

    Her yazıya da cevap vermeniz takdire şayan.

    Bu yazı için kendim (S – I) + (T – G) = (X – M) formülündeki kısaltmaları merak ettim ve bulduklarımı paylaşmak istedim.
    Belki bilmeyenler vardır:

    (S – I) + (T – G) = (X – M)
    (Savings-Investments) + (Tax receipts-Goverment expenditure) = (eXport-iMport)

    hata yoktur inşallah.

    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler nazik sözleriniz için.
      Kısaltmalarla ilgili yazdıklarınız tümüyle doğru.

      Sil
  9. Hocam bir ülkenin sabit kur politikası uygularken parasını devalüe etmesinin sebebi; merkez bankasının taahhüt etmiş olduğu sabit kuru tutturabilmek adına rezervlerinden piyasaya döviz sürmek zorumda kalması Buda merkez bankasının rezervleriniin erimesine neden olacaktır .acaba merkez bankasının develüasyon yapmasının sebebi eriyen rezervlerini tekrar yerine koymayı planlamasından mı kaynaklanmaktadır ?
    2) yada hocam şunu diyebilirmiyiz kriz zamanında ülkenin döviz stokları eridiğinden ve merkez bankasının rezervleri eridiğinden ülkeye döviz girmesini sağlamak adına kuru yükseltip rekabet gücünü koruyarak ve daha az ithalat yapıp hem dövizden tasarruf yapacak hemde ülkeye döviz girişini sağlayacak asıl amacın bu olduğunu söyleyebilirmiyiz .
    3)örneğin 2001 krizimde Türkiye parasını neden devalüe etmek zorunda kaldı? Acaba yukarıda söylediğim sebepten dolayı mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Sabit kur rejiminde devalüasyon yapıldığında bu, politikacıya çıkarılan bir fatura olur. O nedenle de politikacılar MB'ye devalüasyon yaptırmazlar (genellikle.)
      (2) Dalgalı kur sisteminde böyle bir sorun yoktur piyasa ayarlamayı her gün her saniye kendisi yapar.
      (3) 2001 krizi öncesinde Türkiye bant içinde dalgalanma uyguluyordu. Bu da bir çeşit esnetilmiş sabit kur sistemi idi. Sonuçta kur bandın dışına çıkamayınca kriz çıktı ve devalüasyon zorunluluğu doğdu.

      Sil
  10. Hocam bu konuda bir sorum var;

    Amerika Birleşik Devletlerinde de çok yüksek negatif cari açık bulunuyor, bu durum onlarda bir risk oluşturuyor mu? yani gelir sağlayabildiğimiz sürece dıştan borçlanarak büyümek sorun olmasa gerek. zira aldığınız borca katma değer katarak yüksek gelirler elde edebiliyor ve ihracat yapabiliyorsak bir sıkıntı olmaz diye düşünüyorum, buna göre devletler üretim ve gelir artışını toplanan vergilerden gözleyebiliyor mu?

    teşekkürler

    YanıtlaSil
  11. Mahfi bey bilgilendirmeniz için çok teşekkürler, bu konuda bir sorum var;

    Amerika Birleşik Devletlerinde de çok yüksek negatif cari açık bulunuyor, bu durum onlarda bir risk oluşturuyor mu? yani gelir sağlayabildiğimiz sürece dıştan borçlanarak büyümek sorun olmasa gerek. zira aldığınız borca katma değer katarak yüksek gelirler elde edebiliyor ve ihracat yapabiliyorsak bir sıkıntı olmaz diye düşünüyorum, buna göre devletler üretim ve gelir artışını toplanan vergilerden gözleyebiliyor mu?

    teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      ABD dünya parası doları kendi bastığı için riski dışarı ihraç edebiliyor.

      Sil
  12. AhmetTopaloglu12 Aralık 2013 21:25

    Hocam bilginize sağlık. Bende sizden bi ricada bulunacaktım. Bir ekonomide genel dengeyi gösteren IS=LM dengesini ülkemiz açısından ayrı bir konuda değerlendirir misiniz? Yapılan yorumlara ilginizden dolayı ayriyetten teşekür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      IS LM dengesi oldukça teknik bir konu. Bu blogda benim amacım ekonomiyi az çok bilen kişilere ortak bir alan yaratmaya çalışmak. Bazen bu sınırı aşıp ben de teknik detaylara giriyorum anma bunu sınırlı tutmaya çalışıyorum. Yine de IS LM dengesini herkesin izleyebileceği bir düzeyde ele alıp Türkiye açısından yorumlamayı deneyeceğim. Aklıma yatarsa yayınlarım.

      Sil
  13. Sn.Mahfi Bey, iç tasarrufların bir türlü istenilen düzeye gelmemesinde gelir dağılımının bozuk olmasının ve orta gelir seviyesindeki insanların sayısının sürekli azalma göstermesinin de etkisi yok mudur? Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsanız tasarrufu orta ve yüksek gelir grubu yaptığı için gelir dağılımında düzelme olmasının bu anlamda fazla bir katkısı olmaz, hatta tam tersine tasarruf oranını düşürebilir de. Burada asıl olan gelir dağılımının düzelmesinden çok ortalama gelir düzeyinin artmasıdır. Yanlış anlama olmasın. Ben gelir dağılımının düzelmesinden yanayım. Ama bazen ekonomi bilimi ideal olana değil o konuya olan katkısına bakar.

      Sil
  14. hocam (X-M) cari açığa eşit midir. cari açık yüzde 6 ise x-m değerinin sıfıra eşit olması durumunda milli gelir yüzde 6 artmış mı olucak demektir.hoşçakalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu denklem açısından (X - M) cari açığa eşit kabul ediliyor. Aslında (X - M) dışticaret açığıdır. Yani sadece mal ihracatı ile mal ithalatının farkıdır.
      Cari açık % 6 ise (X - M) sıfıra eşit olmaz yüzde 6 olur. Ama (X - M) sıfıra eşitse o zman cari açık yok demektir ve o zaman iç ekonomik denge ya da bir başka bakış açısıyla (S - I) + (T - G) de sıfıra eşit demektir. Bunun anlamı ülke iç tasarruflarıyla yatırımlarını yapıyor ve dışarıdan borçlanma gereği duymuyor demektir.

      Sil
  15. hocam merkez bankasının döviz rezervinin 135 milyar dolar olması ne anlama gelmektedir.saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankasının bugün itibariyle 135 milyar dolar değil 114 milyar dolar döviz rezervi var. Buna ek olarak 21 milyar dolar da altın rezervi var. İkisinin toplamı 135 milyar dolar ediyor.
      Bu rezerv, ekonominin sıkıntıya girmesi, döviz girişinin azalması vb gibi hallerde kullanılmak üzere biriktirilen para. Tıpkı bir ailenin ileride doğabilecek sorunlar, sıkıntılar için para biriktirip bankada mevduat hesabı açması gibi bir şey.

      Sil
  16. Yellen'dan önceki 4 Fed başkanına baktığımızda (Miller, Volcker, Greenspan, Bernanke) hepsinin göreve başladıkları tarihlerde çok büyük problemlerle karşı karşıya olduklarını görüyoruz. Biraz esprili bir şekilde aşağıda özetlemeye çalıştım:
    Miller 1978'te göreve geldiği zaman ciddi bir enflasyon problemi vardı ve dolar, Mark ve Yen'e karşı aşırı değerli durumdaydı. Miller göreve başladıktan sonra 8 ay içinde dolar Mark'a karşı %35, Yen'e karşı %40 değer kaybetmişti ve enflasyon daha da azmıştı. ABD, yabancı para cinsinden borçlanmak ve IMF'den yardım istemek durumunda kalmıştı.
    Miller piyasaların sınavından çaktı ve 1979'da Volcker başkan oldu. enflasyon çift hanelerdeydi ve altın fiyatlarındaki artış Volcker'i test ediyordu. Volcker bu meydan okumaya faizleri %20'lere kadar çıkararak karşılık verdi ama bir bedeli vardı. ABD ekonomisi 1982 sonlarına kadar sürecek bir resesyona girmişti.
    Volcker'in "yüksek reel faiz" politikasından rahatsız olan siyaset ve iş çevreleri başkan Reagan'a baskı yaptılar ve 1987'de "Maestro" lakaplı Greenspan koltuğun yeni sahibi oldu. Ancak Greenspan de piyasa testlerinden muaf değildi. DOW endeksinin bir günde %20 değer kaybettiği ve ciddi ekonomik çalkantılara neden olan "Kara Pazartesi" Greenspan'in göreve başlamasından sadece 2 ay sonra yaşanmıştı.
    18 yılı aşkın bir süre başkanlık yaptığı için "Alan başgan" denilen Greenspan 2006 yılında Bernanke'nin kucağına bir nevi saatli bomba bırakmıştı. 2006 başlarında krizin baş sorumlusu emlak sektöründeki fiyatlar stratosfere yaklaşmıştı. enflasyonda da hareketlilik vardı. Bernanke 2006 ilkbaharında faizleri sadece yarım puan artırmıştı ama inanılmaz bir ekonomik türbülans oluşmuştu. Emlak sektörüne dayalı sıkıntılar devam etmiş ve 2008-09'da tarihin en büyük banka kurtarma operasyonları yapılmıştı. Piyasalar Bernanke'yi yaman bir sınavdan geçirmişti.
    Şimdi 2014'te Janet başkan görevi devralacak. Bence tarih tekerrür edecek ve piyasalar Yellen'ı da es geçmeyecek. Tarihin ilk kadın başkanı Yellen kucağında Amerikan halkının pek sıcak bakmadığı Obamacare kaynaklı bütçe-borç tavanı bombalarını bulabilir ve yavaşlayan bir ekonomiyle boğuşmak zorunda kalabilir. bir de son derece overbought durumdaki borsa endeksleri var. gelecek yıl "Fed tapering'e başlarsa nasıl etkileniriz?" yerine "ABD'deki ekonomik durgunluk bizi nasıl etkiler?" konusunu tartışacağımızı düşünüyorum. Hocam sizce Fed'in tapering yapması mı bizi daha çok etkiler yoksa ABD'nin resesyona girmesi mi, ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok hoş bir özet. Hafızamızı tazelediniz teşekkürler.
      Ben ABD'nin resesyona girmeyeceğini düşünenlerdenim. Bu, ufak çaplı krizler olmayacağı anlamına gelmemeli. ABD'yi ve dünyayı sarsacak bir krizin en azından ABD'den kaynaklanmayacağı kanısındayım.
      Gerek QE Tapering gerekse ABD resesyonu bizim gibi dış kaynak bağımlısı ülkeleri etkiler. Hangisinin daha çok etkileyeceği ise olayın nasıl ele alınacağına bağlı.

      Sil
    2. Hocam tabii ki hiç kimse 2008-09 tarzı bir resesyon beklemiyor. ama 2001'deki gibi bir resesyon olma olasılığı çok mu az? biraz detaylandırmak gerekirse; Amerikan ekonomisi 2001 yılında daralmamıştı, hatta %0,9 büyümüştü. ancak şirket karları 2000 yılındaki borsa balonunun ardından %30 düştüğü, fabrika stokları azaldığı ve işsizlik ise 1-2 puan arttığı için NBER resesyon duyurusu yapmıştı. kastettiğim ekonomik durgunluk böyle bir durgunluk. bugünlerde 2000 yılındakine benzer bir şekilde oldukça şişmiş bir borsa ve orta vadeli bir iş çevriminin zirvelerinde gezinen bir ABD ekonomisi var. Hocam ben Mustafa Denizli'nin tabiriyle %51 resesyon olur diyorum :)

      Sil
  17. Üstad açıklamalarınız yorumlarınız çok güzel ilgi ile takip ediyorum.merak ettiğim bütün soruları sahi siz şahsen mi cevaplıyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Evet şahsen cevaplıyorum. Mesela bu soruyu sabah saat 06'da yanıtlıyorum. Bu saatte benim yerime kim yanıtlar ki bu soruyu?

      Sil
  18. Selamlar hocam. Konuyla ilgisi sınırlı ama, madem Merkez Bankasının rezervleri bu kadar fazla niye bu rezervler kullanılmıyor hocam? orada atılmı duruyor bu rezervler? niye devlet borçlanıpta faiz ödüyor da bu paraları kullanmıyor? teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankalarının rezervleri kötü günler için biriktirilmiş paralardır. Tıpkı kötü günleri düşünerek bir ailenin eline geçen paralardan bir bölümünü bir bankaya koyması gibidir. Gün gelir döviz bulamazsanız o rezervler imdada yetişir.

      Sil
    2. Peki değerli hocam bukadar rezerv varken, kur bukadar yüksekken neden Merkez Bankası daha fazla döviz piyasaya sürmüyor? Bunun için tam zamanı değilmi?

      Sil
    3. önemli olan merkez bankasının brüt rezervleri değil net rezervleridir. çünkü yapısal-yüksek cari açık veren bir ülkenin merkez bankasının dövizde açık pozisyonu teknik olarak olabilir ama fiilen olamaz. şu an 38 milyar dolar net rezervimiz var. çok yüksek bir meblağ değil. toplam dış borcun %10'u kadar. ayrıca bir merkez bankası başkanı hükümetten "doğalgaza, elektriğe, içkiye, sigaraya seçime kadar zam yok" diye taahhüt alımışsa o merkez bankası çok fazla döviz satmaz.

      Sil
    4. Hiç bir MB, rezervi ne kadar olursa olsun, kendi basmadığı parayı tam olarak denetleyemez. Onun için asıl olan aşırı dalgalanmayı denetlemektir yoksa kuru düşürmeye çalışmak değil.

      Sil
  19. hocam diyelim ki yabancı biri türk tahvili aldı dolar verdi. şimdi bu ödemeler dengesinde kendisini nasıl gösterir. sermaye işlemleri artmış mı olur yani.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ödemeler dengesinde temel olarak 4 bölüm var: Cari denge, sermaye hesabı ve finans hesapları, net hata ve noksan, rezerv hareketleri.
      Cari denge mal ve hizmet alış verişinin dengesini gösterir. Sermaye ve Finans hesapları, net hata ve noksan ve rezerv hareketleri ise cari dengenin hangi yolla finanse edildiğini gösterir.
      Sizin örneğinizdeki yabancının tahvil alması işlemi Finans Hesapları içine girer.
      Diyelim ki cari denge açık veriyor. Bu yabancı da 100 USD lik tahvil almış olsun. Bu 100 US'lik tahvil alışı bizim cari açığın 100 USDlik kısmının bu yolla finanse edildiğini gösterir.

      Sil
  20. Hocam vatandaşın Döviz ile tasarruf yapması bu dengeyi nasıl etkiler.

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TL verilip döviz talep edileceği için TL nin değeri düşer döviz pahalılanır, kur yukarı gider, cari açık biraz düşer, enflasyon ise yükselir.
      Vatandaş dediğiniz yurtiçinde yerleşik kişi olduğu için döviz satın alması ödemeler dengesini etkilemez.

      Sil
  21. Merhaba Hocam,

    Ben konudan farklı bir şey soracağım... Son zamanlarda okuyup veya izleyip de etkilendiğiniz kitap veya film öneriniz var mıdır ?

    Bir ara Sherlock Holmes kitabı önermiştiniz ve hemen aynı gün siparişini vermiştim.

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halil İnalcık'ın Osmanlı ve Modern Türkiye kitabını okudum. Çok beğendim. Şu sırada Erkan Ildız'ın Eski Çağda Bankacılık ve Bankerlik kitabını okuyorum. Çok etkileyici bir çalışma. Kitaba şu linkten ulaşıp ücretsiz olarak online okuyabilirsiniz:
      http://www.tbb.org.tr/Content/Upload/Dokuman/2115/297-_Eski_Cag_web-bankacilik_kitap_e-book.pdf

      Sil
  22. Efendim çok teşekkürler yazı için..
    Şuan mülakat aşamasındayım, sizce bugünlerde en güncel ve görüş edinmem gereken konular nelerdir? Hangi yazlarınızı özümsememizi tavsiye edersiniz. Mülakatım 16 Aralık Pazartesi olduğu için vereceğiniz bilgiler benim için önemli.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'nin Dışticareti, Kırılgan Beşli, Bitcoin yazıları çok güncel konularla ilgili. Bunlara önecelik verin derim.

      Sil
  23. Peki değerli hocam bukadar rezerv varken, kur bukadar yüksekken neden Merkez Bankası daha fazla döviz piyasaya sürmüyor? Bunun için tam zamanı değilmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıdaki bir yanıtta dediğim gibi başkasının bastığı paraya müdahaleniz sınırlı olur. Ayrıca şu andaki kurlar çok kötü değil. Euro Dolara göre daha değerli olduğu sürece kurlar hangi düzeye çıkarsa çıksın bu bizim lehimize. Çünkü döviz gelirimizin çoğu Euro cinsinden ama girdilere ödediğimiz dövizlerle dış borçlarımızın çoğu USD cinsinden.

      Sil
  24. Hocam, 'Kolay Ekonomi' kitabınızın yeni baskısı ne zaman çıkacak acaba?

    YanıtlaSil
  25. Çok teşekkür ederim hocam.

    YanıtlaSil
  26. Değerli hocam,
    Elinize sağlık. Gerçekten karışıklık yaratan bir çok konuyu çok güzel ve açık bir şekilde ele alıyorsunuz. Ben de özellikle yorumlara verdiğiniz cevaplar konusunda ayrıca teşekkür etmek istedim. Sabahın altısında bile yanıt yazıyor olmanız işinize ne kadar saygı duyduğunuzun bir göstergesi. Ben KPSS'ye ve kurumlara hazırlanan öğrencilerime sizin yazılarınız muhakkak okumalarını tavsiye ediyorum. Ben de yazılarınızdan bir konuyu nasıl daha kolay anlatabileceğimi görmüş oluyorum. emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Bu benim işim değil hobim aslında hobim. Öğrendiklerimi, bildiklerimi paylaşmayı seviyorum.
      Öte yandan okuyucuya saygı duyduğum için (okuyan çok kişi yok Türkiye'de biliyorsunuz) cevaplamaya da özen gösteriyorum.

      Sil
  27. Bizi de bu sekilde bilgilendirmis oluyorsunuz. Tekrar cok tesekkurler...

    YanıtlaSil
  28. Değerli hocam;
    Bu makro ekonomik dengeler; PC de simüle edilemezmi? yani; örneğin güneş sistemi, gezegenler ve dünyanın hareketlerinin simülasyonlarını her tarafda bulmak mümkün; grafiklerle ekonomik kanunları simüle etmek mümkün deyilmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sosyal bilimlerin fizik bilimlerden en önemli farkı ilkinin içinde insan olmasıdır. İşin içine insan girdi mi duygular girer, subjektiflikler girer, beklentiler girer vb. O zaman da bunların simüle edilmesi kolay olmaz. Güneş sistemi Çinli için de bizim için de aynıdır. Ama gelecek beklentisi Çinli için farklı bizim için farklıdır. Bırakın bu ayrımı İki Çinli'den ya da iki Türk'ten her biri için farklıdır.

      Sil
  29. hocam durgunluk, cari işlemler açığı, cari işlemler fazlası, kızgın konjonktür bunlara dünya ekonomisinde ABD, Rusya, Almanya, Çin, Latin Amerika ülkeleri ve Fransayı örnek versek hangisi başta yazdığım 4 maddeye uyar ekonomik bakımdan aydınlatırsanız sevinirim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi