Piyasa Tutarsızlıkları Nereden Kaynaklanıyor?

Piyasada İlişkilerin Normal Durumu
Risk düşerse yerel para değer kazanır (kurlar düşer) ve enflasyon düşer. Bu sözü bir finansal piyasa yasası gibi almasak da genel eğilim olarak alabiliriz herhalde. Ne var ki her eğilimin istisnası olduğu gibi bunun da istisnaları var.

Faizler artarsa enflasyon düşer. Genel olarak enflasyonun yükseldiği yerlerde ekonomi otoriteleri enflasyonla mücadele için faizleri artırırlar. Doğal olarak bu ilişki faizlerle talep enflasyonu arasında vardır. Artan talebi kesip tasarrufa yöneltebilmenin yolu faizi artırmaktan geçer. Eğer enflasyon maliyet enflasyonuysa ve mesela kur kaynaklıysa o zaman faizleri yükseltmek bir dereceye kadar etkili olabilir.

Faiz ile borsa ters yönde hareket eder. Normal koşullarda tahvil ve mevduat faizleri borsanın rakibidir. Dolayısıyla faizler yükselirse borsa düşer. Ne var ki bunun da istisnaları var. Eğer borsadaki hisse senetlerinin değerleri, yabancı para cinsinden geçmiş değerlere göre düşük kalmışsa o zaman bu ters görünen durum ortaya çıkabilir. Kurların yükselmesi hisse senetlerinin yabancı para cinsinden daha da ucuzlamasına ve talebin artmasına yol açabilir. Bir de bu tür analizleri kısa vadeli gözlemlerle karıştırmamak gerekir.

CDS Primi Düşüyor Ama Kurlar Düşmüyor
Aşağıdaki grafik; sepet kur (½  USD / TL + ½  Euro /TL) (lacivert) ile Türkiye’nin risk primini gösteren CDS primi (kırmızı) arasında 2016 yılı başından bu yana ortaya çıkan aylık ilişkiyi gösteriyor.

 Grafikten izlenebileceği gibi Türkiye’nin risk primi özellikle 2017 başından bu yana düzenli olarak düşüyor. Kırmızı renkli kırıklı eğilim çizgisi bunu net olarak gösteriyor. Buna karşılık sepet kur düşmüyor. Mavi renkli kırıklı eğilim çizgisi bunu açıkça gösteriyor. 2017 yılında CDS primindeki düşüş son derecede çarpıcı olmasına karşılık sepet kur buna olumlu yanıt vermemiş görünüyor. Söylenebilecek en olumlu şey sabitleşme eğilimine girmiş görünmesi. Burada açık bir tutarsızlık var. Bunun bir tek açıklaması olabilir: Fed’in faiz artırması ve bilanço küçültmesi zamana yayıldıkça gelişme yolundaki ekonomilere likidite akışı sürüyor, Türkiye de bundan nemalanıyor ve bunun sonucu olarak CDS primi düşüyor. Bununla birlikte ekonomide yaşanan tutarsızlıklar bu likiditenin ucuzlamasına engel oluyor.

Ekonomide tutarsızlıklar uzun süre devam edemeyeceğine göre önümüzdeki dönemde ya sepet kur düşecek ya da CDS primi yükselecek.

Faizler Yükseliyor Ama Enflasyon (Beklendiği Kadar) Düşmüyor
Aşağıdaki grafik; gösterge faiz (mavi) ile TÜFE cinsinden enflasyon (siyah) arasında 2016 yılı başından bu yana ortaya çıkan günlük ilişkiyi gösteriyor. 

2016 yılı boyunca enflasyonda düşüş yaşandı. Bunda kurların yılın son ayına gelinceye kadar fazla oynaklık göstermeden belirli bir düzeyde kalması etkili oldu. Bu görünümden cesaretlenen Merkez Bankası faizleri düşürdü. Yılın sonuna doğru Dolar kurunun yukarıya hareketlenmesine ek olarak Türkiye’de ortaya çıkan referandum gerginliğiyle kurlar yükselmeye ve enflasyonu da yukarıya çekmeye başladı (kurlarla ilgili gelişme önceki grafikten izlenebilir.) Bu gelişmeler sonucunda enflasyon yükselişe geçti. Merkez Bankası, düşürdüğü faizi bu kez artırmaya başladı. Geç likidite penceresinin yüksek faiz oranını politika faizi gibi kullanan Merkez Bankası, bu uygulama sonucunda bir süre sonra enflasyonda düşüş sağlamayı başardı. Bu düşüşte baz etkisi de önemli rol oynuyor.

Faiz yükseldiği halde enflasyon düşmedi iddiası için söylenebilecek iki şey var: (1) Faizin artırılmasının etkisi hemen ortaya çıkmıyor. Bunun piyasayı etkilemesi zaman alıyor (müdahale ile sonuç arasında ortaya çıkan gecikme etkisi.) (2) Faizin yeterince artırılıp artırılmadığına bakmak gerekiyor. Gösterge faiz bugün yüzde 11,5 dolayında bulunuyor. Manşet enflasyon ise 5 aydır yüzde 11 dolayında seyretti. Dolayısıyla enflasyonun çift haneye geldiği dönemde Merkez Bankası’nın faizi biraz daha yukarı çekmesi gerekiyordu. Bunu bugün söylemek kuşkusuz dün söylemekten daha kolay görünüyor.

Kierkeegard’ın dediği gibi “yaşam geriye doğru bakarak anlaşılabilir, ancak ileriye doğru bakarak yaşanmalıdır.”    

Faiz Yüksek Olduğu Halde Borsa Yükseliyor
Aşağıdaki grafik; gösterge faiz (mavi) ile BIST 100 endeksi (yeşil) arasında 2016 yılı başından bu yana ortaya çıkan günlük ilişkiyi gösteriyor. 


Grafik, özellikle de kırıklı eğilim çizgileri, ilk bakışta bize gösterge faizde artış söz konusu iken BIST 100 endeksinde daha hızlı bir atış olduğunu gösteriyor. Yani bu durumda iki rakip yatırım aracı adeta rakip değil birbirini destekliyor gibi bir durum ortaya çıkıyor. Grafiğe biraz daha dikkatli bakarsak BIST 100 endeksindeki artışın asıl olarak 2017 yılında ortaya çıktığını görebiliriz. Ki o dönemde yine grafiğin bize gösterdiği gerçek, faiz artışının durmuş olduğudur. Yani gösterge faizin belirli bir noktadan öteye artmadığı bir dönemde BIST 100 endeksi artmaya başlamıştır. Yine grafiğe dikkatle bakılırsa faizin düştüğü dönemlerde BIST 100 endeksinde yükseliş ortaya çıktığı görülebiliyor. Dolayısıyla ikili arasında bir tutarsızlık görünmüyor.

“Faiz de borsa da yükseliyor, burada bir tutarsızlık yok mu?” diye soranlar genellikle bu tür uzun dönemli bir analiz yapmak yerine kısa dönemli gözlemlerin etkisinde kalıyor.  

Tutarsızlıkların Psikolojik Nedeni
“Bilinen durum en iyi durumdur.” Bu doğru bir tanımlama değil. Bazen iyi olabilir, bazen kötü olabilir. Eğer bilinen durum en iyi durum olsaydı kimse onu değiştirmeye uğraşmaz, herkes olduğu yerde dururdu. Bu tanımlama yalnızca piyasalar için zaman zaman doğru sayılabilecek bir tanımlamadır. Piyasa, belirli varsayımlara dayanarak yaptığı yatırımları etkileyecek değişiklikleri sevmez. O nedenle seçim ortamını, kararsızlıkları, zaman geçişlerini sevmez. Beğenmediği bir yönetim bile başta olsa mevcut durumun devamını ister, çünkü yatırımını, tavrını bildiği mevcut duruma göre almıştır. Pek çok piyasa uzmanı, iktidar partisini siyasal ve sosyal açıdan hiç desteklemediği halde iktidarın devam etmesini destekler, çünkü değişimin kendisine kazanç mı kayıp mı getireceğini bilemez. Bu yaklaşım, özellikle yalnızca kısa dönemde para kazanmaya odaklanmış yabancı yatırımcının piyasa üzerindeki etkisini çok artırır. Yabancı yatırımcının algısı değiştiği anda piyasa alt üst olmaya yönelebilir.

Yorumlar

  1. Hocam Artık suriyeli taklidi yapıp avrupaya kaçma planları yapar hale geldik. bu ülkenin yetişmiş insanlarının suçu nedir, belkide demokrasi yerine elimize silah alıp kaderimize kendimiz karar vermeliyiz. çoğunluk saçma düşüncülerindde niye hapisanede yaşayalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 100%katılıyorum. Saygılar en içten.

      Sil
    2. Bu yorum ekonomi ile çok ilgili gerçekten.Ayrıca en kolay yol kaçmaktır.

      Sil
    3. Akpnin seçimle gideceğini dusunen ya çok saf ya da çok yalancı. Her ikiside olmayacagina gore hem yalanci hem saf...Akplilerin bile son iki yıldır böyle bir iddiası söylemi demeci beyanı beyanatı yok.bizi millet seçimle görevden alır seçim demokrasi vs Önceden yine soyluyorlardi.

      Sil
    4. Zaten referandumda herşey belli oldu adeta bir trajikomedi oldu. Kisaca seçime yapilisina itimat kalmadı.adsiz2152

      Sil
    5. Dolar satan, zaten çoğu kişi kaçıyor. Çoğu da eğitimli eğitimini bilgisini gorgusunu ilerletebilecek düzeyde kişiler gideceği yaşayacağı ülkeye faydası dokunacak insanlar kalmıyor...ülkemiz büyük bir kayıptır bu nitelikli insanların gidişi. Giden de daha kolay kolay gelmez. Niye gidiyor iktidar bu insanları sevmiyor çünkü bu insanlar sorgulayan kibar trafiğe çevre ve saygılı insanlar... İktidarın sevdiği Araplar lumpenler kabadayılar dinciler cübbeli sarıklı tipler kendisine sadece iy vermeyen kendisi için olabilecek öldürebilecek tipler...bu kesimler komple çoğalıyor bunu ben değil demografi bilimi söylüyor turkiyedeki genç nüfus sayı olarak azalmayacak 18-30 yaş sayı olarak önümüzdeki yirmi yılda aynı seviyede kalacak geçtiğimiz yirmi yıldaki gibi ama tek fark eskiden daha eğitimli insanların çocukları az olduğu için kıymetli insanlar az evlad sahibi olduğu için diğerleri daha fazla evlad yaptığı için genç nüfus içinde egitimsizbailelerden gelen sayısı oran olarak artacak..bunu demografi uzmanları söylüyor... Buda toplumda mevcut eğitim sisteminde ilevdaha da kötü tye verilecek bir sureci başlatacak... Akp gider kalır umrumda değil.... Türkiye kısa ve orta vadede zor toplumsal sosyal ekonomik sorunlara gebedir.. kafadan en 20 sene kaybetmiştir bana göre...yanılır mıyım sanmıyorum arkadaş akademik ortamımda on sene önce ne dediysem çıktı...ekonomiye gelince mali genişleme faiz sıcak para denkleminde devam eder..bunlarda lokal teknik yapısal olmayan eserlerdir.. Verimlilikle yenilikle alakası olmayan ekonomide sıçrama yaratmayacak günlük kısa vadeli tretmanlardir. Gelişmiş ülkelerin yaptığı şeyi biz bu halimize yapıyoruz. Gelişmiş ülkeler faiz indirir arzyonlu mali genişlemeler yapar parasal genleşme eder işi uzun vadede bile kurtarır ya biz???

      Sil
  2. Değerli hocam, güzel ve aydınlatıcı yazı için teşekkürler. Yanlız yazınızın sonunda belirsizlik yatırımcı için sevilmezi işaret etmişsiniz. Hocam şu son 2 yıllık dönemde yöneten değişmesine hareketler iyice belirsiz hal almadımı? Biz yeni devlet kuruyoruz gibi garip açıklamalar bile yapmaya başlandı ise yatırımcı nasıl bir tutum alır? Eylül ve Aralık ayınımı bekliyor yatırımcı? Malum fed kararları. Saygılar hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok kısa dönemde profesyonel yatırımcı (ki buradan sıcak para yatırımcılarını kastediyorum) oynaklıktan çok para kazanıyor. Buna karşılık gerçek yatırımcı (yani doğrudan sermaye yatırımı yapanlar) bu tür ortamları sevmediği için gelmiyor. Sonuçta biz Çin gibi Hindistan gibi yabancı sermaye yatırımı çekecek yerde sıcak parayla baş başa kalıyoruz.

      Sil
  3. Merkez bankasının mevcut enflasyon oranlarına aldanıp faiz indirmemesi lazım. Ekimden itibaren indirimler gerçekleşebilir. Merkez bankasının en flasyonda %8leri girmeden indireceğiniz faizler bir tekrar kur artışı enflasyon olarak donebilir

    YanıtlaSil
  4. Hocam maliyet enflasyonu mu talep enflasyonu mu daha tehlikelidir. Maliyet enflasyonunun önlenmesi daha zordur demişsiniz burdan hareketle maliyet enfl. daha olumsuz mudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim bildiğim talep enf. Önlemek daha zordur.hatta daha tehlikelidir. Hiper enflarin hemen hepsi talep kökenden kaynaklanır.

      Sil
    2. Maliyet enflasyonu tehlikelidir. Mesela kur artışı ciddi bir maliyet enflasyonu yaratır ve başka maliyetleri etkiler. Mesela faizlerin yükselmesine yol açar. Bu durumda üretilen malın maliyeti ve fiyatı artar. Bütün piyasada fiyatlar artınca bu kez çalışanlar ücret artışı ister. Bunun sonucunda gelir çekişmesi denilen sürece girilebilir.

      Sil
  5. Hocam bizim ilk çeyrek büyüme verimizle ilgili iki sorum var.
    1-)Hocam benim bildiğim büyüme rakamlarla fiyatlardan bağımsız olarak reel büyüme ile ölçülüyor. Eee o zaman talep kaynaklı büyümenin bu duruma göre reel büyümeyi etkilememesi, sadece yatırımların etkilemesi gerekir. Ama gerçekte durum böyle değil. Bunu izah eder misiniz?
    2-)Keynes'e göre zaten her talep kendi arzını yaratacağı için 2. çeyrek ve ilerleyen dönemlerde bu talep fazlasının yatırım artışına yol açacağını söyleyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Edemiyorum çünkü yeni seri GSYH ile ilgili benim de kafamı kurcalayan birçok sorun var.

      Sil
  6. Mesele tasarruf açığımızı nasıl kapatabileceğimiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TÜİK çözebilir bu sorunu sanıyorum.

      Sil
    2. Ekonomik istikrar sorununu YSK çözdü günaydın gibi

      Sil
  7. Bazen tesadüfler komik olabiliyor. Bir önceki yazıda İİ rumuzlu yorumcuyu saf dışı bırakmak istememiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ?

      Beni mi kastettiniz, beni kastettiyseniz ne kastettiniz anlayamadım?

      İ.İ.

      Sil
  8. Değerli hocam algılanan risk düştüğü halde dövizin ucuzlamaması yabancı yatırımcının "forward thinking" yaparak döviz kuru riskini minimize etmeye çalışması olabilir mi acaba. Şöyle ki yabancı yatırımcı ülkeye girerken kar realizasyonu yaptığında tabi olacağı kuru bilmediği için ve FED'in yarattığı belirsizliği hesaba kattığında daha yüksek kurdan döviz bozdurması daha rasyonel gibi geliyor. Ülkeye nette hala sermaye girişi var cds primleri azalan trend gösteriyor ama kur artan trendde ( faizler de keza öyle) bu durumda ileriye dönük düşünen yabancı yatırımcının daha değersiz tl ile kendi parasına dönme ihtimalini hesaba katarak kurun oluşmasına sebep olduğu söylenebilir mi? Son olarak piyasa çelişkisi olarak adlandırdığımız anomaliler( ya da dediğiniz gibi kısa vadede öyle gözüken ama aslında teoriyle tutarlı olan durumlar) geriye dönüp anlamdırmaya çalıştığımızda sizce bilimsel gelişmeye katkıda mı bulunur yoksa teori ye ad hoc varsayımlar mı katar sadece? Zamanınız emeğiniz için çok teşekkür ederim hocam .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsanız elimizdeki birçok teori, hipotez, açıklama vb hep bir önceki dünya ile ilgili temellere dayanıyor. Sermayenin serbest hareket edebildiği bir dünyayı tam olarak kavrayan bir teori henüz yok. O nedenle sadece algı hataları değil durumu açıklayan yaklaşımların da hataları var.

      Sil
    2. Sermayenin sınırsız hareket edebilmesine karşıyım. Antiemperyalist çizgi önemli bana göre.

      Sil
    3. Sömürü karşıtlığı nasıl sadece sana göre olur? İliğini kurutacaklar sen de sesini çıkarmayacaksın öyle mi? Barış getirmeyen her yenilik sorgulanmalı. Bu sadece FED kararı da değil. Sosyal hayatta, eğitimde, sağlıkta..vs. Beynini uyuştururlar da gıkın çıkamaz sonra.

      Sil
  9. Hocam İnception filmini izlediyseniz belirsizlik içinde belirsizlik yaşadığımızı fark edersiniz.

    YanıtlaSil
  10. doğru enflasyon düşüyor ama üfe yükseliyor anlamı gayet açık maliyet enflasyonu artıyo ama üretici maliyeti yansıtmıyor demekki talep yok insanlar gırtlağına kadar bankalara borçlu kimse harcama yapmak istemiyor demekki hocam faiz artışı kurun düşmesi maliyet enflasyonunu zerre aşağı çekmemiş üretici zararına mal satmış

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında üretici de zararına mal satmamış, devlet KDV almayarak üreticiye gizli subvansiyon vermiş.

      Sil
  11. Hocam bu iktidarla ilgili uzun zamandır yapmaya çalıştığım bir tespit var fakat tam ifade edemediğim kaygısını taşıyorum. Tarihsel materyalizm açısından tarih diyalektik bir süreçtir. Tez antitez sentez. Bu hükümet işte bu süreci hiç bir politikasında sürdüremiyor. Onların tercihi tez sentez ve antitez oluyor. Bu da takiye mi dersiniz ikiyüzlülük mü dersiniz bunun yaşanmasını sağlıyor ve bu anlatmaya çalıştığım durumu en iyi kavrayanlar ise piyasada ki traderler her şartta para kazanmaktan başka ilkeleri olmayan bu kişiler hükümetin kurmazlıklarını dolandırıcılar gibi kullanıp ülkeyi sömürüyorlar. Böylece sizin yazınızın konusu olan durumlar ortaya çıkıyor. Eskisinin içindeyken yeni devlet kurma hayali sonumuzu çok kötü yapacak kanaatimce.

    YanıtlaSil
  12. hocam, ekonomiye sadece ekonomi gözüyle bakarsak evet piyasa paradoksu yaşandığı aşikar. ancak ben ekonomiye sadece ekonomi değil biraz da stratejik,siyasal olarak da bakmanın gerekli olduğunu düşünüyorum zira küreselleşme dediğimiz olgu ekonominin sadece ekonomi veya siyasetin sadece siyaset olmamasını sağlamıştır kanaatimce. dolayısıyla cds pirimi düşerken kurların nominalin dışında hareket etmesinin nedeni önemli ölçüde siyasaldır. çünkü kurlar genel baskı kurma araçlarından birisidir. mesela 2001 de çıkartılan finansal krizin esasen siyasal gerçeklere dayandığı aşikardır. küresel güç merkezleri parayı ellerinde tutanlardır ve sürekli kontrol hep kontrol ilkeleri gereğince kriz gerçeğini hissetmemizi isterler ki inisiyatif alamayalım. bu arada sadece iktisadi gözle baktığımda şu an kurların daha da yukarıda olmaları gerekirdi. çünkü sürekli üçüz açık veren çok kırılgan bir ekonomik yapımız var ve üretimde maalesef zayıfız.

    YanıtlaSil
  13. Merhaba Hocam. Aklima takilan, yazinin icerigiyle biraz alakasiz bir soru sormak istiyorum. Teknolojik gelismeden kaynakli issizliklerde merkez bankasi bu issizligi gidermek uzere bir rol ustlenebilir mi? Yani cyclical issizlikte oldugu gibi para politikasi kullanabilir mi? Sonucta issizligin sebebi siki para politikasi olmadigina gore cozumu de gevsek para politikasi olamaz. Bahsettigim durumda issizligin tek sebebi teknolojik gelismeden kaynakli. Boylesi bir durumda sadece 'fiscal policy' mi uygulanir? Tesekkur ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankaları sadece paranın değerini korumakla görevlendiriliyor. Bu da çok normal çünkü parayı onlar basıp onlar piyasaya sürüyor. Yani para, bir anlamda MB'nin malı. Ona verilecek görevin kendi malının değerine sahip çıkması olmalı. Bu durumda sizin konu ettiğiniz meseleler için maliye politikası daha anlamlı.

      Sil
  14. Hocam son dönemde yaşananan gösterge faizin artışı ile beraber borsa endeksinin artması enflasyona bağlı olabilir mi? Yani enflasyon artışı ile beraber her reel getirilerin düşmesi ve/veya sabit kalması bu çelişkiyi açıklayabilir mi? Yanıtınız için şimdiden teşekkür ederim hocam.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son 2 ayda enflasyonda düşüş olduğu halde borsa yükseliyor.

      Sil
    2. Hocam bu verilere göre enflasyon artıyor. Siz enflasyonda düşüş var derken benim kaçırdığım bir şey mi var? Teşekkürler. http://tuik.gov.tr/HbGetirHTML.do?id=24787

      Sil
  15. Hocam bir ülkede devletin en tepesindeki kişi çıkıp "ABD'nin gelecek ay denize indireceği Gerald Ford nükleer uçak gemisi ile benim marketten aldığım 15 TL'lik deniz yatağı aynı değerdedir, hatta benim yatağın renkleri daha albenili, daha güzel" derse o ülke piyasalarında nasıl birtakım tutarsızlıklar meydana gelirse Çanakkale savaşı ile 15 Temmuz'un kıyaslandığı ülkemizde de birtakım tutarsızlıklar olabiliyor, hoş görmek lâzım.

    YanıtlaSil
  16. Sayın Eğilmez bu yazınız gerçekleri göstermesine rağmen, bazı gerçeklerin olması gerekenden neden ters olduğunu açıklayamıyor. Yanı hangi gerçeğin doğru, hangi gerçeğin eğri olduğu anlaşılamıyor. Yatırımcılar ortamın değişmemesini isterler anlayışı bana çok ters geliyor. Yani yatırımcılar tek adam yönetiminin, reyiz yönetiminin devam etmesini mi istiyorlar? Böyle bir yönetim, bir gecede bankalardaki döviz hesaplarına el koyarsa ne olacak? Sanki gerçek gördüğümüz şeylerin serap olduğunu anlayamıyoruz gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yatırımcı para kazanmaya bakar. Tabii bu genel bir durum. Aralarından çok farklı düşünenler de çıkabilir. Yatırımcının, özellikle de yabancı yatırımcının, birinci derecedeki meselesi para kazanmaktır. Yeni bir yönetim bilinmeyen bir şey demektir. O nedenle, işler tamamen batışa gitmediği sürece, bilineni, bütün eksiklerine karşın tercih eder.

      Sil
  17. Sayın Hocam
    Doğrusal Faiz,doğrusal BIST vb. ne anlama gelmektedir?Gösterge ile Doğrusal arasındaki fark nedir.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilen açıklarsa öğrenmiş oluruz.

      Sil
    2. Hocam Cem bey grafiklerdeki trend çizgilerini sormuş.Cem bey ekonomik değişkenler günden günden hatta değerleme sıklığına göre saniyelik değişir. Uzun vadelerde bir değişkenin( indikatörün) yönünün yukarı mı aşağı mı olduğunu anlamak için trend çizgisine yani doğrusal çizgiye bakarız ( nasıl çizildiğiyle ilgiliyseniz en küçük kareler yöntemini araştırın) eğer eğimi pozitifse artan trend , negatifse azalan trend deriz. Grafikteki doğrusal bist in amacı bize borsanın genel eğilimini göstermesidir

      Sil
  18. Mali enflasyonun dusurmek cari acigi dusurmekten gelir bu nasil olacak biz en cok cep telefonuna ve otomobile para arcayarak mi

    YanıtlaSil
  19. Hocam merhaba. Hocam dünya da ve Türkiye de yaşanan krizlerin öncesini ve sonrasını anlatan güzel bir kaynak önerebilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ken Rogoff'un bir kitabı var: BU Defa Farklı diye o kitap dünyada mali krizleri anlatıyor.

      Sil
    2. Kriz literatürünü ve Türkiye'nin yaşadığı krizleri anlatan Fatih Özatay' ın da bir kitabı vardı.

      Sil
    3. tamam Hocam çok teşekkür ederim

      Sil
    4. küresel krizleri anlatan bi kitap var mı bildiğin kardeşim.

      Sil
    5. Manias panics and crashes diye bir kitap var

      Sil
  20. türkiye reel anlamda son 15 yılda asla 3 kat filan büyümedi. büyüyen, aşırı sıcak para girişlerine dayalı varlık değerleridir. yani sanal olarak büyüdük. şöyle ki; her yıl bir önceki yıldan daha fazla üretmedik, sadece üretilmiş olan mal-hizmetlerin fiyatları arttı ve böylece cari fiyatlarla büyümüş göründük. unutmadan şunu da hatırlatayım; GSMH hesaplamasında o yılda yapılan dış borç alımları da gelir olarak hesaplanıyor. esasen gerçek GSMH miz yapılan hesap dalaverelerini ve borç alımlarını hesaba katmazsak 400-480 milyar dolar aralığında salınır. ama bu balon ki başta son 7 yıldır hayli sermaye yığılımları yoluyla şişirilmiş olan inşaat balonu başta olmak üzere patlayacaktır.işte o zaman milli gelirimiz gerçek değeri olan 500 milyar dolara doğru sert şekilde gerileyecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu ilk defa duyuyorum. "GSMH hesaplamasında o yılda yapılan dış borç alımları da gelir olarak hesaplanıyor." Bu doğrumu?

      Sil
    2. TÜİK 2010 yılında milli gelir hesaplama yöntemlerini değiştirdi diye bir şey hatırlıyorum. Nasıl bir değişiklik oldu onu bilmiyorum o yüzden bu yorumu yapan detaylandırırsa yorumunu müteşekkir kalırım.

      Sil
    3. Dış borç alımlarının gelir yazıldığı gibi bir uygulama yok.

      Aldığımız borçlar sayesinde büyüdük dese, tamam.

      Duyduğunu yanlış anlamış, yanlış aksettirmiş arkadaşımız.

      Sil
    4. GSYH hesapları üretim ve harcama yönünden hesaplanır. Alınan dış borçla üretim yapılmışsa o üretim değeri GSYH hesaplarına katılır. Ya da alınan dış borçla mesela yatırım harcaması yapılmışsa o harcama harcamalar yönünden GSYH hesabına girer.

      Sil
    5. üretim, gelir ve harcama yöntemiyle hesaplanmıyor mu?

      Sil
    6. sayın timur çimen aldığımız borçlarla büyümüş gibi görünmekle beraber reel anlamda söylenildiği kadar büyüme yaşamadık. çünkü eğer bir ekonomide alınan borçlar döviz yaratıcı olmaktan çok daha fazla döviz bağımlılığı yaratıcı alanlara koşuluyorsa ve bu yüzden de sürekli dış finansman gereksinimi artıyorsa o ekonomide üretim niteliksel-niceliksel artış yaşamıyordur sadece spekülatif balonlara dayalı yapay değerlenmeler yaşıyordur ve cari fiyatları yükseldiğinden GSMH miz artmış görünüyordur. hocamız sağ olsun beni düzeltmiş yani alınan borçlar elbette ki doğrudan gelir sayılamaz ancak bu borçlar dediğim gibi spekülatif ağırlıklı sermaye olduğundan genellikle borsayı şişirir ve varlık fiyatlarında anormal yükselişler yapar ve bir nevi giderek boğa piyasası oluştururlar. bu sadece bizde değil hızla finansallaşan kapital birçok ekonomide benzer etkileri oluşturmaktadır. kısacası biz asla reel anlamda 3 kat büyümedik. en fazla 2 kat büyüme yaşamış olabiliriz. zaten son 14 yıllık ortalama büyüme hızımıza bakınız bir de yıllık ortalama borçlanma hızına bakınız. prodüktivitemizin ne derece düşük olduğu belli oluyor zira ort.büyüme hızı/ort.borçlanma artış hızı vb gibi rasyolarda zayıf ortalamalara sahibiz. bu kadar borçlanmayla trilyon dolarlık üretim hacmimiz yok demek ki sermayenin mobilizasyonunda ciddi sıkıntılarımız var ve elbette verimlilik konusunda!.

      Sil
  21. Kriz ve para sistemini anlamanız açısından ilk önce Dr. Erol Bulut ve Baki Demirelin yazdığı, Uluslararası Para Sisteminin Evrimi Kitabını Tavsiye Ederim krizlerin tarihçesi anlaşılır şekilde özet geçilmiş.

    YanıtlaSil
  22. türkiye sıcak para cenneti olmuş.iş saglayan yatırımlar olmuyor.gelen finansal piyasalara geliyor.karına bakıyor.daha önce sayın hocam yazdı, sıcak para nedir, zararlarları, faydaları nedir.ozamanda yazmıştım ,şimdide yazıyorum.sıcak para girenken tatlıdır sıcaktır,çıkarken acıtır ve soguktur.sıcak para afyon etkisi yapar ,etkisi geçtimi,can yakar,acıtır.iyi günler

    YanıtlaSil
  23. Sevgili hocam, gericilere olan kızgınlığımla bazı yorumlarda bulundum. Sizin bu ülkeyi ve bizleri nasıl düşündüğünüzü bilerek özür diliyorum. Ülkeyi saran sorumsuz gericiliğe karşı bir tepki olarak bazı kontra yorumlarda bulunsam da görüşlerinize katıldığımı belirtmek isterim. Saygılarımla..

    YanıtlaSil
  24. "7 aylık Hazine Nakit Açığı 33,5 milyar TL. 2016 İlk 7 ayda açık 9,9 milyar TL idi. Cari açıkla büyüme bitince bütçe açığı göreve çağrıldı."
    Demissiniz sn hocam...
    Yani maaşlı biriyim borçların büyüyor da büyüyor ! Bende harç borç la bunu oteliyor muyum demek istediniz:(...
    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğim şu eskiden bütçeye açık verdirip büyürdük. 2001 krizi sonrasında bütçe açığını kapatıp bu kez cari açıkla büyür olduk. Şimdi onun da sonuna gelince bu kez yeniden bütçeye açık verdirerek büyümeye geri döndük.

      Sil
  25. Ben ekonomiden pek anlamam. Tüik deyince sitesine bakayım dedim sanayi üretim endeksi mayıs itibariyle -1.5 gözüküyor. Bu ne anlama geliyor hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ay önceye göre sanayi üretimiş % 1,5 düşmüş demek.

      Sil
  26. Hocam son satirimizda piyasanın belirsiz zligine ve siyasal bilinmezligi sevmediğini ve böyle bir ortamda algının bir anda değişebileceğini söylüyorsunuz,ve 2019 ülkemiz için en büyük bilinmez olduğu icin bı panik başlayabilir mı yada siz böyle mi dusunuyorsunuz

    YanıtlaSil
  27. Türkiye'nin Mali Tutsaklığı-Parvus Efendi
    Derleyici:Muammer Sencer
    Bu kitaba bakılmalı!

    YanıtlaSil
  28. http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/yilmaz-ozdil/mehter-1964006/

    Yılmaz Özdil'in bu yazısının sonunda yer alan Kuvayi Milliye ruhu ve bilinen safsatalara cevap için Atilla İlhan'ın Yıldız, Hilal ve Kalpak: Gazi'nin "Ulusal" Solculuğu kitabı çerçevesinde olan bu yayına bakınız. Gazeteciliğe de değiniyor, Milli şef dönemine de... Kendi anlatımıyla...https://www.youtube.com/watch?v=yYKTjeHuMbw Birilerine ağır gelebilir.

    YanıtlaSil
  29. ÖSYM'nin yaptığı tek güzel şey var, o da şeker vermek. Sorular güzel hazırlanmıyor. Klasik usule dönsünler de biraz da güzelleme yapalım ama ne hacet(!) Kim nereye yerleşecek o zaman değil mi?İlim ve fen adımı yok ki onu yeltenebilsinler. Paralarla banka kurar ancak ilim(!) yuvası merkez.

    http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/milyonlarca-genc-icin-kritik-hafta-2498075/

    YanıtlaSil
  30. Hocam, üniversitede gerek ingilizce eğitimden gerekse konuları yeni görmemizden dolayı talep ve arzın cebirsel anlatıyla geometrik anlatımı arasındaki tezatlığı anlayamamıştım. Q(d) = f(P) olan gösterim geometrik anlatımda P dikey eksende, Q yatay eksende oluyor. Bunu anlatan makaleniz veya makale var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam soruyu güzel soramadım galiba. y = f(X) fonksiyonunda x yatay eksende, y dikey eksende olurken, Qd = f(P) fonksiyonunda P dikey eksende, Q yatay eksende oluyor. Bunu sordum.

      Sil
  31. Sayın Eğilmez,
    Robotlar, yapay zekă,öğrenebilen makineler yaygınlaşmaya başladılar. Artık sadece basit işlerde değil, daha gelişmiş işlerdede insanlara gerek kalmayacak deniyor. Yani eğitimli olmakta kurtarmayacak gibi. Insanlar kendilerini sistemde gereksiz kılacakkar gibi gözüküyor. Tüm bu gelişmelerin tam içindeyiz. Hemen her gün her alandan duyduğumuz yeni teknolojik gelişmelerle
    ( yapay DNA, yapay Rahim, insandan iyi tercüme Algoritmaları, insan Embrosunun manipulasyonu..) nereye gidiyoruz sorusuna dürekli kendime cevap arıyorum. Bu gelişmeler ışığında yakın gelecekte(20 yıl) yada uzun vadede(50-100 yıl) ekonomi, iş, para nasıl değişir. Insanlar çalışmayacaksa devlettten her ay karşılıksız para mı alacaklar? Kapitalizim yada diğer sistemlerin esas amacı insanları daha efektif kullanıp toplumu ve insanları zengin ve müreffeh yapmaksa, robotların tüm işleri en iyi yaptığı bir dünyada herhangi bir ekonomik sisteme gerek kalacak mı?
    Lütfen değerli görüşlerinizi çok merak ediyorum ve bu konuları irdeleyen bildiğiniz kitapları önerirseniz çok sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda benim yazım yok. Ama Michio Kaku'nun var.

      Sil
    2. Cevap için teşekkürler. Ben işin ekonomik boyutunu merak ediyorum. Hangi Ekonomistler bu gibi konularla ilgileniyorlar.Sizin fikriniz nedir? Teşsekürler.

      Sil
  32. Sayın Eğilmez,bu ülkede,kasaba' bakkallığından' Türkiye'nin en büyük holding kuruluşu olunabiliyorken, uçak sanayinin temellerini atan girişimcinin iflasa sürüklenmesinin sebep veya sebepleri ekonomistler tarafından ortaya çıkartılmadıkça piyasadaki tutarsızlıklar açıklanamaz ve sona ermez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. anlatayım: fizzzzzy diye bir Türk internet sitesi var; dünyaca ünlü youtube'un radyo versiyonu; servlerları sitesi falan Türkiye'de. Kaçak müzik yüklendiği için muayıp dava açmakla tehdit ediyor; site sahipleri muayıpla anlaşma yolunu tercih ediyor telif parası ödenecek anlaşma sağlanacak; muayıp önce evet diyor, sonra vazgeçtim diyip siteyi haftalarca dünyada kapattırıyor; sonra turukcello diye bir gsm firması gelip siteyi öldü parasına alıyor ve lisanslı müzik sitesi yaptım diyor!?...; işte yakın tarihde yaşanmış bir örnek; Türkiyeden neden youtube falan çıkmaz çok güzel bir örneği. Halbuki göndersene serverları dışarı Türkiyede de açmasana siteyi, kapatılırsada anca buraya güçleri yeter akıllı ol olm akıllı... yasal not: bu hikayedeki isim-yer benzerlikleri tamamen tesadüfidir gerçeklerle yakından uzaktan alakası yoktur, tamamen kurgudur hikayedir hatta masaldır.

      Sil
    2. ABD'de girişimci olanların çoğu da bu tür işlerden yükseliyorlar. Sorun orada değil. Sorun bilim dışı koşullanmışlıklardan kurtulabilmekte.

      Sil
  33. hocam yazılarınızı bir iktisat bölümü mezunu olarak zevkle okuyorum,paylaştığnız bilgiler için öncelikle teşekkür ederim. size konu dışında bir sorum olacak, iktisat mezunu olarak iktisat politikası mı yoksa ekonomik büyüme ve kalkınma konusunda mı yüksek lisans yapmak daha faydalı olur? eski bir yorumunuzda büyüme-kalkınma eski popülerliğinde değil demiştiniz ama üzerinden 3 yıl kadar zaman geçmiş hala aynı mı düşünüyorsunuz politika daha genel ve güncel mı olur ? bu konuda fikir verirseniz çok sevinirim,teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonrasında ne yapmak istediğinize bağlı. Eğer akademisyenlik, araştırmacılık, ekonomi konularında danışmanlık vb gibi bir meslek geleceği varsa düşüncenizde o zaman bu konuların hepsi çok uygun. İktisat politikası bu dönemde biraz daha çekici. Çünkü bütün merkez bankaları para politikasını sonuna kadar çeşitlendirip uyguluyorlar. Ama krizin sonuna yaklaştıkça büyüme konusu yeniden çekici hale gelmeye başlıyor.

      Sil
  34. Hocam Merhaba;

    Kamu harcamalarının etkinliği açısından 4734 sayılı kamu ihale kanununun değerlendirilmesi başlıklı çalışmam için kaynak bulma hususunda yardımcı olabilir misiniz? Bu bapta önerebileceğiniz makale, kitap ve tez çalışmaları var mıdır? Şimdiden teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda pek uğraşmışlığım olmadığı için önerim de yok ne yazık ki.

      Sil
  35. Hocam ABD'de işsizlik düşmesine rağmen enflasyonun fazla artmaması yeni alınan işçilerin elde ettiği gelirle daha çok tasarruf yaptığını mı gösteriyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır Phillips Eğrisinin her zaman geçerli olmadığını. Yakında bu konuda bir yazı yazacağım.

      Sil
    2. Süper olur. Bekliyoruz merakla bu konudaki yazınızı

      Sil
  36. Hocam son zamanlarda yapılan köprülerin işletim süresi dolup devlete teslim edildikten sonra bu köprülerden geçiş ücreti alınacak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Boğaziçi ve FSM köprüleri yapılırkende geçiş ücreti yapım maliyetini çıkarıncaya kadar denmişti. Maliyetleri çıkalı çeyrek asır geçti. Devlet vergiyi, har(a)cı bulabildiğinden, tutabildiğinden alır. Altın yumurtlayan tavuk, neden kessin ki?

      Sil
    2. kesin alırlar, bu sefer argümanları da kuvvetli olur: "yıllardır geçiş garantisinden kaynaklı edilen zararı çıkarmamız lazım."

      Sil
  37. http://www.kitapyurdu.com/kitap/turkiye-neden-feda-edildi/318618.html

    Okunmalı!

    YanıtlaSil
  38. http://www.haberiyakala.com/2017-08-08-cumhurbaskani-erdogandan-bankara-faiz-cagrisi-h506754.haber

    Sayın Cumhurbaşkanı televizyonlarda faizi indir kaldır diyeceğimize gelin faizsiz teoriyi kurmak için adımlar atalım. Her okusun kampanyası yapacaktık yarım kaldı. Şunu da hatırlatayım 2001 krizinden sonra IMF'nin reformuyla ve sürekli olan faizli teori ortamında iktidara geldiniz. Şimdi de cumhurbaşkanısınız. Ben girişimci olamıyorum yalaka olanlar da alıyor yürüyor. Bu nasıl akıl, nasıl müslümanlık? Kitabı okumuyor mu bu insanlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani başkasının parasını bir bedel ödemeden kullanalım mı diyorsunuz?

      Sil
    2. devlet yönetenler ya da yönettiğini iddia edenler ki bence maalesef devletimizi artık neredeyse tamamen derin nato yani gladyo yönetiyor; Müslümanlık ya da bir baka din anlayışıyla hareket edemez ve etmemelidir. devlet dünyevidir ve dünyevi kaidelere paralel olarak yönetilmelidir. ayrıca faiz lobisi denilen uluslar arası sermaye çevreleridir ve bugünkü iktidar ki iktidar kavramını asla kabul etmiyorum devleti yönetenler ancak hükümet olabilir eğer bir iktidarlaşma yaşanıyorsa bu mutlak olarak hükümetin üzerinde bir başka ve daha büyük bir gücün varlığına delalettir ve o güç aslı güçtür ve hükümete iktidar gibi icraatlar yaptırır. uluslar arası sermaye küreselci akp yi önce hükümet yaptı sonra da kendi adına hareket etme serbestiyeti verdi. faiz lobisiymiş filan sadece belirli kesimleri kendi safında tutma ve din sömürüsü amaçlı bilinçli manipülatif söylemlerdir. nasılsa toplumumuzda Osmanlının çok kötü bir mirası olan biat kültürü çok güçlü ve bu en kullanılabilir argümandır. sorgulayan beyinler olarak biliyoruz ki cumhutriyet tarihinde sıcak paraya en yüksek reel faiz oranlarını bu akp dönemlerinde verildi ve halen de veriliyor. 80 yıllık cumhuriyet tarihinde toplam dış borç 128 milyar dolar iken akp döneminde sadece sıcak paracılara verilen faiz miktarı 200 milyar doların bile üzerindedir. dış borç stoku neredeyse 5 kat iç borç ise 2 kat artmıştır.en büyük faiz lobisi akp nin kendisidir.

      Sil
    3. Su an baskasinin parasini kullandiginizda odediginiz bedel nedir peki?

      Sil
    4. başkalarının paralarını kullandığınızda ödeyeceğiniz bedel değil bedeller olur. bu bedeller her kur yükselişinde borcunuz artar yani yeni borçlanma yapmasanız da kur yükselişi durduğunuz yerde bile borç üretir. bir başka bedel enflasyon artmaya başlar. çünkü ithalata bağımlılığınız o derece artar ki artık her yaptığınız ithalat giderek pahalılaşır ve bu da maliyet kaynaklı enflasyonist baskılar yaratarak ortalama mal-hizmet fiyatlarını yükseltir ve ayrıcada ulusal paranın amortisman payı hızla yükselir ve bu durumda faizler artma eğilimine girer ve siz de utanmadan faiz lobisinden dem vurmaya başlarsınız üstelik tarihin faiz lobisine en çok hizmet eden iktisat - para politikalarını uygulayan siz olmanıza rağmen böylesine çok ironik ve kara mizah durumuna da düşersiniz.bir başka bedel ise sürekli cari işlemler açığı yani ödemeler dengesizliği hastalığına tutulursunuz ki bu da sürekli en kırılgan finansman yapısallığına sahip ülkeler liginde üst sıralarda olmanıza neden olur. yine bir başka bedel siyasal olarak asla tam bağımsız ve kendi inisiyatifi olan bir ülke olamazsınız. olmak isterseniz 2001 krizi ve sonrasında rahmetli karaoğlanın yaşadıklarını yaşar ve büyük bir kumpaslar dalgasına maruz kalırsınız. bir başka bedel yerli üreticin rekabet gücünü giderek yitirir ve yabancı sermaye karşısında ayakta kalabilmek için çok düşük kar marjlarıyla çalışır ve yeterli sermaye birikimi olmaz bu yüzden de yüksek istihdam sağlayıcı yatırımlar yapamaz ve işsizlik bir türlü istenilen seviyeye indirilemez hatta zamanla artışa geçer. o kadar çok bedel var ki aslında bazı dönemler bedel ödedik ama hiç akıllanmadık. akıllanan dar kesimlere de söz hakkı vermeyip dinlemedik ve arkasında durup desteklemedik kimisi 2001 krizi kimisi 28 şubatlarla yok edildi.onun için çok ağır bedel ödememiz lazım ki belki akıllanırız. belki!!!!...

      Sil
    5. Sayın adsız 10:31 Akp döneminde sıcak paraya en fazla faizin verildiğini iddia etmişsiniz.küçük açık ekonomilerde piyasa faizini sadece ülke belirlemez .ülkeye giren sermaye bu sermayenin portföy yatırımına mı yoksa doğrudan yatırıma mı geldiği çok kritiktir . Akp yönetime geldiği ilk yıllarda imf- Kemal Derviş'in tasarladığı istikrar politikasıyla ( mb bağımsızlığı, kamu maliyesinin iyileştirilmesi, enflasyonun düşürülmesi) ülkeye yabancı sermayenin girmesini sağladı. Kriz sonrası bir ülkeye düşük faizle borç verecek kurum bulmak imkansıza yakındır. Sizin de değindiğiniz gibi reel faizlerin yüksek olmasının sebebi uygulanmakta olan istikrar politikalarıdır. Politikaların başarılı sonuç vermesiyle birlikte reel faizin azalan bir trend izlediğini görebilirsiniz tabii bunda 2008 sonrası dünyayı likiditeye boğan gelişmiş ülke mb lerinin de payı vardır kuşkusuz . Sizin yorumunuzdan akp nin neoliberal politikalarından hoşnut olmadığınızı sezdim . Şu an için ekonomi yönetimine getirdiğiniz eleştirileri anlamakla beraber tarihinin en derin krizini geçirmiş bir ülkenin zor zamanında sisteme başkaldıramayacağını düşünürseniz tespitleriniz daha isabetli olur

      Sil
    6. sayın adsız 14:57 dervişin sağladığını düşündüğünüz istikrar sadece monetarist yaklaşımlara dayalı reel ekonomiyi dikkate bile almamış sadece finansal piyasaların çalışabilmesini amaçlamıştır. bunun sonucunda da enflasyon düşük kur-yüksek faiz tercihiyle yani ucuz ithalatı patlatarak düşürülmüştür asla üretim yani ekonomimizin arz kapasiteleri yükseltilerek doğal biçimde düşürülmemiştir. ayrıca evet ben neo liberal politikalara karşıyım aynı zamanda devlet gibi çok büyük bir organizasyonunda din yani kıyamete kadar değişmeyecek kurallar bütününe göre yönetilmeye çalışılması gibi çarpık anlayışa da karşıyım. akp döneminde dolara euroya yani sıcak para dediğimiz spekülatörlere cumhuriyet tarihinde görülmemiş düzeyde reel faiz verildi.bu iddia değildir gerçeğin ta kendisidir. zaten cari açıkta rekor üzerine rekorların bu hükümet dönemlerinde verildiğini biliyoruz. bilmeyenler ekonomiyi takip etmeyenlerdir. faiz lobisinden dem vuracaksın sonra da gidip imf den %2 faizle borçlanabilirken gidip kredi-derecelendirme kuruluşlarından %7-8 faizle bol sıcak para bulup imf ye borcu kapatıp bak imf ye borcumuz kalmadı deyip millette ülkenin borcu yok algısı yaratacaksın. sonra 2002-2008 arasında global likidite hızla artmıştı para gidecek yerler arıyordu ve biz daha düşük faizlerle de borçlanabilirdik. küresel efendilerin bazı sözde iktisat profesörleri harward yale london economi school Princeton gibi okullarda neo liberal iktisadı öven deregülatif teoremleri ballayıp ballayıp insanların beyinlerine çok uzun yıllardır yerleştirdiler. maalesef dünya optimal iktisadı hala bulamamıştır.bu da acı bir gerçektir. akp sadece borçlanma ekonomisi yarattı. sadece akp değil aslında rahmetli özal büyük hatayı yaptı. önce sanayileşme sonra liberalleşme ilkesini tersine çevirdi. önce liberalleşme sonra sanayileşme dedi ve bizi gelişmiş sanayilerin açık pazarı haline getirdi. akp de ise bunu çok fazla derinleştirdi. yabancı sermayeyi çekti diyorsunuz ama gelen sermaye en stratejik kurumlarımızı çok ucuza kapattı. üstelik cumhuriyet devriminin meyveleri olan fabrikalar limanlar petkim Telekom bankalar hatta araziler bile satıldı. beton ekonomisiyle bizi iyice dışa bağımlı yaptı akp. sanayimiz tarımımız hayvancılığımız sürekli geriliyor verimlilik sürekli düşüşte. varsa yoksa borsa- tahvil-bono vob swap piyasaları..ve sonunda balonlaşan inşaat sektörü başka da elimizde bir şey yok. particilik değil biraz da Türkiyecilik lazım arkadaşım değil mi ya!. son olarak 2001 krizini bile mumla arayacağız önümüzdeki yıllarda bunu da bir kenara nor-t ediniz. çünkü ekonomimizde herkes fazlasıyla borçludur. özellikle özel sektör ve hane halkları ekonomisi!. Sadece kamu ekonomisinde biraz daha iyiydik fakat giderek eskiilerde olduğu gibi bütçe açığını büyütmeye dayalı ekonomiye doğru yol almaya başladık. yani üçüz açığımız giderek artacak ve kırılganlık iyice büyüyecek.

      Sil
    7. Sayın adsız 20:27 yorumlarınıza katılıyorum sadece muhtaç olduğumuz bir zamanda( kriz dönemi 2001 sonrası ) bize borç verecek kurumun uygulamamızı istediği politikaları ( yorumunuzdan iktisatla ilgili olduğunuzu anlıyorum) yani debt covenant lara uyduğu için akp yönetimini eleştirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Düşük kur yüksek faiz politikası her zaman işlemez( bkn 90 lar) ucuz ithalatın enflasyonu düşürmede etkili olduğunu söylemişsiniz ama merkez bankamız 2001 krizinden sonra kura dayalı istikrar politikası uygulamaya son vermiş ve enflasyon hedeflemesine gitmiştir. IMF ; ülkelerin cari açıklarının sürdürülemez büyüklüğe ulaştığında yaşadıkları krizlerde başvuracakları bir kurum olarak tasarlanmıştır . Ülkelerin global finansal piyasalara erişimi olmadığı zamanlarda kapısını çaldığı kurumdur. Krizdeki ülkenin global piyasaya tekrar entegre olması için bazı şartları vardır verdiği borç karşılığında ve bu şartlar iktisadın mevcut paradigmasına uygun olarak belirlenir. özelleştirme konusunda bilgim olmadığı için yorum yapamam ama tek söyleyebileceğim krizleri fırsata çevirenlerin milliyeti dini olmaz. Faiz-reel faiz konusuna gelirsek akp iktidarında gösterge tahvil in faizi rekor düşük seviyeye gelmişti (Mayıs 2013) ama dediğim gibi bunda gelişmiş merkez bankalarının gevşek para politikalarının etkisi yadsınamaz. Borçluluk konusunda haklısınız şirketler hanehalkları aşırı borçlu ve bu büyük bir tehlike arz ediyor ama açık ekonomi serbest piyasanın nimetleri olduğu kadar zararları da var mesele bu riskleri iyi yönetmekte . Şu anki mevcut küresel sistemde krizlerin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum ve ülkelerin kendilerini bu krizlere immün hale getirmesi ancak uzmanlaşmayı azaltacak politikalarla olabilir yani dünya ekonomisine entegrasyonu azaltarak. İnşaat sektörünün ülkeyi bir açmaza sürüklediği konusunda da haklısınız ama gelir değer yaratmak için bu yolu bulmuş gibi duruyoruz . Yabancı sermayeye karşı değilsiniz sanırım ama kendi şartlarımızı belirleyecek pazarlık gücüne sahip olmadığımızı unutuyorsunuz bence.

      Sil
    8. Ekonominin siyasi propaganda aracı olarak kullanıldığı tek ülke biz değiliz bakınız ABD seçimleri Trump nasıl kazandı sanıyorsunuz işlerini yabancılara ( göçmenlere , yurtdışına taşınan üretim merkezlerinin çalışanlarına) kaptıran alt-orta sınıf Amerika'lıların ve demokratların yüksek vergilerinden şikayet eden zenginlerin Trump ı Başkan yaptığı bence çok açık . Kapitalist ekonomilerde yaratıcı yıkımın çok hızlı bir şekilde iktisadi yapıyı transforme etme gücü nedeniyle bazı işler gereksiz hale gelir üretim yer değiştirebilir. Bu sebeple bazıları durumundan memnun olurken bazıları uzun yıllar süren işsizliğe mahkum olacak . Trump ın seçim kampanyasını yürütürken bunlardan nemalandığı çok yazıldı çizildi . Siyasi kaygılarla hareket etmeleri çok rasyonel politikacıların bunlara prim vermemek halkın elinde

      Sil
  39. Hocam, CB ikide bir bankaların kârlarından şikayet ediyor, faizlerin yüksekliğini eleştiriyor v.s. Bunun sebebi anlaşılabilir, mevduat faizleri düşse millet parasını bankada tutmayıp başka yerlere, özellikle de gayrimenkule yönlendirecek. Kredi faizleri düşse sıkıntılı durumdaki müteahitler nefes alacak ama faizleri yükselten MB. Sonuçta piyasadaki faizleri MB'nın uyguladığı faiz oranları belirliyor. Bu durumda bankalara yüklenmek bir başka tutarsızlık değil mi? Bankalara "kâr etmeden piyasayı fonlayın" mı denmek isteniyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun sebebi anlaşılabilir diyorsunuz da nası anlaşılabilir olduğunu söylemiyorsunuz. Ben tam olarak ne denmek istendiğini anlamıyorum.

      Sil
    2. Hocam söyledim işte, mevduat faizleri düşünce millet parasını çekip yeniden gayrimenkule hücum edecek, kredi faizleri düşünce müteahhitler ucuz ucuz kredi bulabilecekler. Daha ne diyim? :) Göz nurumuz, velinimetimiz, varlığımızın tek nedeni inşaat sektörümüz tekrar eski parlak dönemini yaşamaya başlayacak. Benim çok sınırlı iktisat bilgimle görebildiğim tek sorun mevduat oranları düşünce MB faizleri de yüksekken bankalar nasıl düşük faizle kredi verecekler, bunu anlayamadığım için size danışmak istedim ama siz de anlayamamışsınız galiba :))

      Sil
    3. Bankalarin kar etmesini gercekten anlamak mumkun degil. Halbu ki MB'nin onlari daha yuksek faizle fonlamasindan sonra iflasin esigine gelmeleri lazimdi. Bankalar faizlerin yuksek olmasini istemezler. Faizler dussun ki karlari artsin isterler. Hatta hic faiz olmasin karlari sonsuz olsun isterler ama kapitalist sistem iste, faizsiz olmuyor ne yaparsiniz.

      Bankalarin yuksek faiz istedigi ekonomiyi bilmeyenlerin yorumu. Ya da dini takintilari felan var onlarin yorumu. Bu blogu okusalar bankalarin kar etmek icin yuksek faizden nefret ettigini gorurlerdi.

      Sil
    4. Adsız 11:29 nasıl olmalı sistem? Ne şiş yansın, ne kebap mı diyoruz? Yoksa yükü bir tarafa yükleyip paraları da başkaları mı götürüyor? Bizim parlamenter sistem içinde hukuk dahil çok şeyde reform yapmamız lâzım. Kitabı açıp okuyorlar mı acaba?

      Sil
    5. Bankaların karlarının sadece alıp sattığı para arasındaki faiz aralığından olduğunu sanan arkadaşlarımız için ilginç bir yazışma olmuş. Bankalar faiz vaadederken talep ve enflasyona göre bir değer biçerler. Enflasyon ise geçmiş yılı gösterir oysa faiz geleceğe doğru verilen bir vaaddir ve bu nedenle risk içerir. Geçen sene enflasyon %10 ise en az %11-12 faiz ile bu yıl para toplamalısınız. Oysa enflasyon yükselir %13 olursa boşuna iş yapmış olursunuz. O nedenle bankalar hem düşük hem yüksek enflasyon/faiz oranlarını gözeterek pozisyon alır ya da hedge yaparlar. Kar etmelerinin nedeni her ihtimali düşünerek iş yapmaları yan akıllı olmaları. Yoksa %2-3 faiz aralığından kar ediyor değiller o kadar.

      Sil
    6. Faiz spreadi ve kur spread inden kar etmiyorlarsa nasıl kar ediyorlar? Evet bankaların yaptığı işin bir bilgi işleme yönü var ve gelecekte oluşacak enflasyon kur gibi faktörleri tahmin etmeye çalışıp piyasadan çok ayrışmayacak bir fiyat belirlemeye çalışıyorlar ama bankaların yaptığı işin özü faiz ve kur farkından para kazanmaya çalışmaktır . ( tabii bunu yaparken ülkenin para arzı , faizleri gibi pek çok değişkeni etkileme gücüne sahiptirler faaliyet gösterdikleri piyasanın oligopol olması hasebiyle ama zaten BDDK tarafından regüle edilirler

      Sil
  40. Hocam finans öğrenmeyi çok gerekli buluyorsunuz, bunu nasıl bir yolla yapalım ne tavsiye edersiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk olarak Frederic Mishkin'in Finansal Piyasalar ve Finansal Kurumlar adlı kitabını okuyun derim.

      Sil
  41. Merak ediyorum guney kore ve japonya ya yavanci yatirim geliyor mu ,yoksa bu alanda onlar mi dis dunyada yabanci yatirimci ve bu dis yatirimlati onarin icsel ekonomilerine ne faydasi var

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ikisine de yabancı sermaye geliyor ama onların şirketleri de dünyada yabancı sermaye yatırımı yapıyor. Dış yatırımlar onlara bir yandan ihracat arışı bir yandan da kar transferi sağlıyor.

      Sil
  42. Hocam "ithalat kapasitesi" die literatürde bir terim var midir. Cevaplandırırsanız çok sevinirim. İyi çalışmalar

    YanıtlaSil
  43. hocam, öncelikle saygılarımı sunuyorum. önümüzdeki yıllarda ki çok uzak değil kanaatimce 2 yılı geçmeyebilir yeni ve daha derin bir finansal kriz kapımızı çaldığında bu sefer krizin en kırılgan beşliden başlaması kaçınılmaz gibi geliyor bana. türkiye,brezilya g.afrika gibi piyasalarda başlayıp derinleşen ve sonra da diğer gelişmekte olan piyasaları etkisi altına alabilecek bir mali kasırgayı görebileceğimiz kanaatindeyim. 1997 yılında g.d.asya merkezli başlayıp rusyaya kadar sıçrayan dominoyu bu sefer daha sert-derin biçimde yukarıda saydığım üçlü piyasada görebiliriz. zaten 1997 yılındaki finansal kırılmalarda da yine başrolde inşaata aşırı sermaye mobilizasyonuna bağlı balonlaşmaların başrolde olduğunu biliyoruz. yani dar ve katma değeri düşük alana çok fazla sermaye bağlamanın sonucunu bir nevi giderek V tabanlı bir iktisat tabanı oluşturulmasının etkisi çok fazlaydı. benzerini mesela ülkemiz ekonomisinde de görüyoruz özellikle son 7 yıldır. yine hocam, 97 yılında bahsi geçen ekonomilerde de bugün bizdeki gibi borsa-para ve sermaye piyasalarında ciddi şişkinlikler oluşmuştu. o ekonomilere de devasa bir sıcak para akımları meydana gelmişti ve ulusal paraları uzun süre dolara karşı fazla değer kazandırılmıştı. tam bir borçlanma ekonomisi yaratılmıştı ve sonunda patlamıştı. onlar genel olarak aynı politikayı uygulamayarak ders aldıklarını gösterdiler. biz ise ders almış gibi görünmüyoruz. n dersiniz hocam?. saygılar..

    YanıtlaSil
  44. Hocam mb nın politikalarının etkinliği için piyasayı yönlendirme kabiliyetinin olması gerekir . Enflasyon hedeflemesi yapmayı düşünen bir ülkede dolarizasyonun , mali baskınlığın olmaması ve mb nın credible olması şarttır . Bizim mb mız da 2006 dan beri açık enf hedeflemesi yapıyor . Hedefi tutturamadığı için çokça eleştirildi ama sizce bu şartlar sağlanmışmıydı ve en önemlisi mb mızın bugünden sonra enf oranını hedefe çekme taahhütüne piyasa inancını sağlaması için kısa vadede resesyona sebep olmadan yapabileceği bir şey var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şartlar sağlanmış mıydı sorusuna olumlu yanıt vermek mümkün değil. Ama bir MB hedef koymuşsa ve bu hedefi ısrarla yıllarca aynı düzeyde koymuş ve hiç tutturamamışsa o zaman başarısızlığın en azından ortağı sayılır.

      Sil
  45. 2011-2015 arası Washington D.C. büyükelçiliğinde ticaret ataşesi olarak çalışan ekonomist Onur Bülbül'ün şu yazısını okudunuz mu Mahfi bey?

    "Madem ekonomi iyi gitmiyor, neden borsa rekor kırıyor?"

    http://www.diken.com.tr/madem-ekonomi-iyi-gitmiyor-neden-borsa-rekor-kiriyor/

    YanıtlaSil
  46. hocam selamlar... hocam yanılmıyorsam maliyet enflasyonu katılık talep enflasyonuysa nispeten esneklik arz eder. mesela talep kökenli enflasyonist baskılar parasal sıkılaşmalarla hafifletilebilir ancak maliyet kökenli enflasyonu benzer politikalarla tolore etmek çok zordur.

    YanıtlaSil
  47. Hocam 19 yıl önce iktisattan mezun biri olarak yazılarınızı, öğrenci olduğum dönemdeki favori hocalarımın derslerini dinlerken duyduğum keyifle okuyorum. Belki daha da fazla, zira sizle final stresi yok:)). En çok da yazılarınızın arasına serpiştirdiğiniz özlü sözler benim için birer vazgeçilmez. Ellerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  48. Hocam, borsanin sepet kur karsisinda dustugu deger son birkac yildir yasanan siyasi belirsizlikler ve riskler nedeniyle tabiri caiz ise manasizca bir panik seviyesi idi, piyasa gelen bilancolar isiginda once bu duzeltmeyi yapip sonra faiz borsa korelasyonuna donecek diyemez miyiz? Bu manada bakarsak bist limitine dayanmis gorunuyor sanki faizler bu seviyesinde kaldigi surece.

    YanıtlaSil
  49. Hocam merhaba,

    Borsanın bu kadar yükselmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Genel gidişatın tersi yönde bir görünüm yok mu? Kur yükseliyor, faiz yükseliyor; tersi beklenirken bunlarla birlikte borsa da yükseliyor. Sermaye çıkışlarının borsayı olumsuz etkilemesi gerek miyor mu? Son 1 yılı bu bakımdan ilginç buluyorum.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi