Büyümeye Dönüşün Maliyeti

TÜİK’in açıkladığı Kasım ayı verileri daha önce Ekim ayı verileri üzerine yaptığımız ekonomideki dipten dönüş işaretleri yorumumuzu güçlendiriyor. Aşağıdaki üç grafikten sol üstteki arz (üretim) tarafını temsil etmek üzere kullandığımız sanayi üretimindeki yıllık değişim oranlarını, sağ üstteki talep (tüketim) tarafını temsil etmek üzere kullandığımız perakende satış hacmi yıllık değişim oranlarını ve en alttaki de konut satış sayılarını gösteriyor (Grafikler için kaynak: TÜİK, Haber Bültenleri.)


Grafiklerden görüleceği gibi 2019 yılının Eylül, Ekim ve Kasım aylarında değişim oranları 2018 yılındaki aynı aylara göre pozitif değişime dönüşmüş yani arz da talep de artmış bulunuyor. Üç aydır devem eden bir artış eğilimini artık işaret olarak nitelendirmek doğru olmaz, dönüş başlamış diye yorumlamak gerekir. Bu dönüşü, konut satışlarındaki artışlardan ve buraya grafiğini almadığımız otomotiv sektöründeki toparlanmadan da görmek mümkün.

Ekonomide her dönüş bir maliyet yaratır. Büyümeden küçülmeye dönüş, cari açığın ve enflasyonun düşmesi gibi yararlar sağlarken, işsizliğin yükselmesi, GSYH’nin gerilemesi, borç yükünün artması gibi bozulmalara yol açmıştı. Şimdi tekrar büyümeye dönüş cari açığın ve bütçe açığının yükselmesi gibi bozulmalara yol açarken işsizliğin düşmesi, GSYH’nin artması, borç yükünün azalması gibi düzelmeler getirecek. Büyümeye dönüşün kritik etkisi enflasyon üzerinde görülecek. Enflasyonun ne kadar denetlenebileceği meselesi büyük ölçüde kurlara (TL’nin dış değerindeki değişime) bağlı olacak.

Önce cari denge ve bütçe dengesine bir göz atalım (Kaynak: Cari denge için: TCMB, Ödemeler Dengesi İstatistikleri, bütçe dengesi için: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Aylık Bütçe Gerçekleşmeleri, GSYH için: YEP.)

Yıl/Ay
Cari Denge (Milyon USD)
Bütçe Dengesi (Milyon TL)
2018
-26.632
-72.573
Ocak 2019
-546
5.091
Şubat
-692
-16.775
Mart
-506
-24.477
Nisan
-963
-18.317
Mayıs
334
-12.052
Haziran
-508
-12.053
Temmuz
1.166
9.901
Ağustos
2.571
576
Eylül
2.353
-17.712
Ekim
1.558
-14.896
Kasım
-518
7.776
30.755
Toplam
4.249
-123.693
GSYH (Tahmin)
749.000
4.269.000
Cari Denge / GSYH T. (%)
0,6
-2,9

Tablodan görüleceği gibi 2019 yılının ilk 11 ayında 4,2 milyar Dolar cari fazla ortaya çıktı. Üretiminde ithal girdilerin yerinin yüksek olması nedeniyle Türkiye ekonomisi azalan üretim ve dolayısıyla azalan ithalat sonucu cari dengesinde fazla verdi. Aralık ayında cari denge açık verse bile yılın düşük oranlı bir cari fazla ile tamamlanması bekleniyor. Buradaki kritik nokta sistemin Kasım ayından itibaren cari açık vermeye başlamasıdır. 2019 yılının ikinci yarısında başlayan ekonomik toparlanma başlangıçta yeni yatırımlar yerine kapasite kullanımındaki artışlarla sağlandı (ilk üç çeyrekte yatırımlar eksiydi ana kapasite kullanımı yavaş yavaş artıyordu.) Yılın sonuna doğru kapasite kullanımının yanına yavaş yavaş yeni yatırımlar eklenmeye başladı. Bu da üretimi ve dolayısıyla ithalatı biraz daha artırmaya başladı. Sonuç olarak da cari fazla açığa döndü. Büyümeye dönüşün bir maliyeti cari açığın da büyümesi olarak karşımıza çıkacak.

Bütçe dengesi, yılbaşında planlanan açığın iki katını aşmış bulunuyor. Merkez Bankasından 46 milyar TL yedek akçe kullanılmasına karşın açık 123,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Başlangıçtaki açık tahmini toplam yıl için 80,6 milyar TL idi. Merkez Bankasından alınan yedek akçe olmasaydı açık yaklaşık 170 milyar TL olacaktı (başlangıç tahmininin 2,1 katı.) Bu bize büyümeye dönüş için bütçeden yapılan vergi indirimleri, harcama artışları gibi işlemlerin yarattığı maliyeti gösteriyor.    

Merkez Bankasının uzun süredir denetim altında tuttuğu para arzında da artışlar var (Kaynak TCMB, Haftalık Para ve Banka İstatistikleri, Milyar TL.)

2016
2017
Artış (%)
2.018,0
Artış (%)
2019
Artış (%)
Dolaşımdaki Para
111,8
119,1
6,5
123,4
3,6
145,0
17,5
M1
382,3
449,6
17,6
512,5
14,0
712,8
39,1
M2
1.406,7
1.624,6
15,5
1.941,0
19,5
2.457,5
26,6
M3
1.450,7
1.675,8
15,5
1.988,0
18,6
2.575,2
29,5

Tabloya göre dolaşımdaki para (nakit banknot ve madeni para) miktarında 2019 yılında ciddi bir artış olmuş görünüyor. Benzer artışlar geniş para arzı tanımları olan M1, M2 ve M3’de de söz konusu. Demek ki 2019 yılında para arzı artmış. Artış oranları enflasyonun üzerinde. Bu artışlar da büyümeyi destekleyici gelişmeler. Ne var ki enflasyon üzerinde olumsuz etkiler yaratacak.

Özetle söylemek gerekirse 2018 yılının son çeyreğinde küçülmeye başlayan, 2019 yılının ilk iki çeyreğinde küçülmeye devam eden, üçüncü çeyrekte yüzde 0,9 gibi düşük bir büyüme sergileyen ekonomi son çeyrekte geçen yılın eksi büyümesinin yaratacağı baz etkisinden de destek alarak yüzde 5 dolayında bir büyüme yakalayacak gibi görünüyor. Baz etkisi 2020 yılının ilk iki çeyreğinde geçen yılın ilk iki çeyreğindeki küçülme nedeniyle devam edecek gibi görünmektedir. Hatta çok düşük büyümenin görüldüğü üçüncü çeyrekte de büyüme devam edebilir. Türkiye’nin CDS primindeki düşüşün devam etmesi, gelişmiş ekonomilerin 2020’de parasal genişleme ve düşük faiz politikasını sürdürmesi, yüksek getiri sunan Türkiye’ye yabancı kaynak girişlerinin yüksek olmasına yol açacak, bu da büyümeyi destekleyecek gibi görünüyor.

Büyümeye dönüşün maliyeti; cari açığın artmaya başlaması, bütçe açığının (geçmiş yıllara göre) hızla artması, parasal genişlemenin de etkisiyle enflasyonun bir süre sonra yeniden artışa geçecek olması olacak. Buna karşılık bu dönüşün; işsizliğin düşüşü, GSYH ve kişi başına gelir artışı, dış borç yükünün düşmesi gibi yararları görülecek. 

Türkiye ekonomisi, bir kez daha parasal ve mali araçları kullanarak büyümeye dönüşü sağlama yolunu seçti. Bu tercih kısa dönemde doğru olabilir. Uzun dönemde sürdürülebilir kılınması için parasal araçların yanında sanayi ve tarım üretimine yönelerek yola devam etmek gerekiyor.

Yorumlar

  1. Cari açık ve bütçe açığı yaratmadan büyüyemediğimizi anlatan bir yazı olmuş. Borçlanmaya ve el parasına muhtacız yani. Sınırsız borçlanabileceğimiz bir finansman da bulduk. Merkez Bankası'na bastıralım parayı gitsin. Bütçeyi Merkez Bankası'na finanse ettirmeye iyice alıştık. Bu hamlelerin acısı 6 ay - 1 yıl içerisinde çıkacak ama biz günü birlik düşünüyoruz sadece. Allah sonumuzu hayretsin.

    YanıtlaSil
  2. Umut verici bir yazı olmuş gibi bize göre emeğinize sağlık daha aşağısı şimdilik yok diyorsunuz yani takip ettiğine göre şirketlerden de 2020 için olumlu haberler geliyordu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hekimler bilirler, terminal iyilik denen bir durum vardır. Yoğun bakımda ölmek üzere olan bir hasta anidenden kendine gelir, çevresindekileri tanır, etrafına gülümseyen gözlerle bakar, hasta yakınları sorumlu doktora "bakın, bakın bugün hastamız ne kadar iyi değil mi doktor, gözümüz aydın" diye sevinçle seslenirlerken doktor bir yandan hasta yakınlarının sevincini paylaşır, bir yandan da çaktırmadan ölüm evraklarını hazırlamaya başlar.

      Evet, çok umut verici bir yazı olmuş :)

      Sil
    2. Mahdut o nasıl bir yazı olmuş öyle,içim karardı ya
      İktisatçılar da bilir ki,ekonomide ölüm diye bir şey olmaz
      Her zaman umut vardır!

      Sil
    3. Emrah Fidan,

      Biz de ekonomik olarak ölmüyoruz zaten, o kadar iyi durumdayız ki Almanya bizi tekrar kıskanmaya başladı. Adamlar 13,5 milyar € bütçe fazlası vermişler, o parayı ne yapsak da kullansak diye kara kara düşünüyorlar. Hatta Merkel telefon edip "ya, siz 20 milyar € açık vermişsiniz umurunuzda bile değil, üzerine bir de kimine göre 75, kimine göre 90, kimine göre 150 milyar milyar dolara mâl olacak süs kanalı yapmaya uğraşıyorsunuz, nedir bunun sırrı" diye sormuş diyorlar.

      Bu kafayla gidersek bakarsın iktisatçılara "bir ekonomi nasıl ölür" diye yeni bir kavram kazandırabiliriz. Ne de olsa Anadolu toprakları bereketlidir, her şeyin kaynağı burasıdır, bize yakışır. Atatürk'ü de, mevcut yönetimi de üretmeyi başaran bu topraklar bir devletin ekonomik olarak ölümünü mü beceremeyecek yani?

      Sil
    4. Dovizde yakalandın galiba Yol yakınken borsaya gir doktor bey.

      Sil
    5. Mahdut Mesuliyetli. "Like" atamıyorum. "Like" attım say.

      Sil
    6. Misafir yorumcu,

      Piyasaya ne zaman girip ne zaman çıkacağını bilirsen bir yerlerde yakalanmadan pozisyonunu değiştirirsin, olur biter. Önemli olan trend dönüşlerini önceden tahmin etmektir. Sen hangi hissede yakalandın? Söyle de bizim arkadaşlar bir kolaylık yaparlar belki ama kusura bakma, seni kurtaracağım diye bu yaştan sonra kumara başlayamam :)

      Sil
  3. Merhaba Hocam. Ekonomi bütçe açığı ile büyümeye devam ederse kamu borçlarından kaynaklı kriz olur mu?

    YanıtlaSil
  4. Hocam kaleminize sağlık yine çok güzel bir yazı olmuş.

    2019 Ağustos döneminde 222 milyar TL olan ihtiyaç kredileri faiz oranlarının düşmesinin etkisiyle ciddi bir şekilde artarak 2019 Aralık döneminde 261 milyar TL'ye ulaştı. Aynı şekilde konut kredileri de 2019 Ağustos döneminde 181 milyar TL iken 2019 Aralık döneminde 199 milyar TL'ye ulaştı. Bireysel kredilerde yaşanan artış ile bireylerin tüketim harcamaları da arttı ve bu artış perakende satış endeksine yansıdı.

    Hocam bu noktada sizden bir yorumun almak isterim. Tüketime dayalı bu büyüme modeli mevcut ekonomik durum dikkate alındığında ne kadar sürdürülebilir bir büyüme modelidir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Eğer diğer dengeler yerinde olsa tüketime dayalı büyüme önce talebi sonra arzı yani üretimi artırabilir. Ama dengeler yerinde değilse ortalığı düzeltemez.

      Sil
  5. Hocam elinize sağlık, makroekonomiye giriş dersinin Türkiye analizi mahiyetinde bir yazı olmuş.
    Yalnız, her durumda büyümeden küçülmeye dönüşte borç yükünün artması ve büyümeye dönüşte de azalması istisnalara tabi midir merak ediyorum. Misal büyümeye dönüşte cari açığın ve bütçe açığının yükselmesi GSYH'nin artış oranından daha fazla gerçekleşmişse borç yükünü de artırmaz mı ?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. hocam konuyla ilgili değil ama, halka açık olmayan bir şirketin piyasa değeri nasıl hesaplanır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. INA. İndirgenmiş nakit akımı analizi ile

      Sil
    2. Dün 2 tl yi aşamayacağı sözüne inanıp dolar la borçlananlar gibi.

      Sil
  7. Dolar tutan yanar.

    YanıtlaSil
  8. 2019 net şekilde ekonomi küçülmüştür. işlerine gelince hemen enflasyondaki gibi baz etkisini ön plana çıkarıp büyüdük diyecekler. dolar bazında ki asıl önemli olan da bence budur ekonomi küçülmüştür.

    YanıtlaSil
  9. perakende satislardaki artis nominal rakamlarla mi? eger oyleyse sanki gercek enflasyondan daha dusuk.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada önemli olan satışların artışa geçmiş olması. Çünkü trendin tamamı nominal bazlı.

      Sil
  10. tipik tüketim ekonomisi olmaya devam. kıssadan hisse anlatmışsınız hocam teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tuketim uretimdir.biz 2000 yılında yılda 25 milyar dolar satarken güney kore 194 ihraç ediyordu.biz bizim 1977 yılındaki ihracat /gdp oranımız yüzde 4 iken orta gelirli ülkeleri ortalaması yüzde 16ydı.biz 180 ederken onlar 540 milyar dolar ihrac ediyor.1988 yılında bizim en çok ihraç ettiğimiz ürünler deri kiyafet tütün fındık iken adamlarınki elektronik ayakkabı devreler ve video kaydetme araçları .tüketim üretimdir.tüketmediğin malı üretsen ne olur .bomboş kapital harcama

      Sil
  11. Bu yil butce aciginin gecen seneki kadar olmayacagi cari acigin yukselecegini dusunuyorum.
    Cari aciktaki yukselise eger enflasyondaki dusus eslik etmezse dovizdeki sabitlikte boyle devam ederse bir de bunun ustune faiz indirimleri gelirse yeniden bir kur atagi gormemiz cok olasi.
    Nereden baksaniz bakin neredeyse 1.5 yildir doviz fiyatlari ayni.

    Bu yonetim 6.30un altina dolari 2018 ekim ayindan itibaren cekmeyecekti. Iste o zaman hem cari denge simdikinden cok daha iyi seviyede olurdu hem de faiz artislari ve yuksek faiz yuksek kur(6.30) esligi hasebiyle talep yonden enflasyon bu kadar yukselmesine izin vermezdi. Dahasi baz etkisinden doviz fiyatlari baglaminda daha cok faydalanarak enflasyonda belki de 2019u cok daha dusuk rakamlarla kapatirdik.
    Ayrica doviz karsiligi tl mekanizmasi ile dusunucek olursak sayet TL para arzi artisi da bu kadar goze batmazdi. Hatta bu yonetime 6.30 bandindaki dolar kuru 10-15 milyar TLlik piyasadaki sikisikligi asma maksadinda alan ve haklilik yaratirdi butceyi de simdikinden daha az acik veren durum belirirdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayır eğer özel sektör ağırlıklı değil kamu merkezli büyümeye çalışıyorsanız bütçe açığınız da artar cari işlemler açığı da artar. yani son 15 yıldakinden farklı bir büyüme moduna geçmiş görünüyor türkiye. çünkü özel sektör aşırı borçlu durumda yani fazla finansal kaldıraçlı çalışıyor durumda kamu ise nispeten daha az borç stokuyla çalıştığı için kamu borçlanacak ve harcayacak sonucunda talep yaratıp büyüme oluşturacak. türkiye ekonomisi giderek bütçe açığını büyütecek bu tasarruf açığını artıracak tasarruf açığı da dönüp cari açığı besleyecektir. yani üçüz açık büyütülerek büyüme dönemine giriyoruz. yani daha da kırılganlaşmaya gidiyoruz. her ne olursa olsun türkiye birkaç yıl durgunluğa razı olmalıydı. tasarruf artırılmalıydı. birkaç yıl cari fazla verilmeliydi. kurlar gittiği yerde bırakılmalıydı. suni biçimde bastırılmamalıydı. faizler keza emirle işsizlik fonundan kaynak aktarılması merkez avansı ihtiyat akçeleriyle geçici kaynak artırılıp suni biçimde indirilmemeliydi. yanlış üzerine yanlış yapılıyor. göreceksiniz hem bütçe açığı hem de cari işlemler açığı verilecek 2020 yılında. tasarruf açığımız da artacak. tek sağlam gibi görünen çıpa bütçe dengesiydi. onu da bozuyoruz.

      Sil
    2. Benimkisi temenni olsun. Yeni yilin ilk gunlerindeyiz.BUtce acigi elbette yukselebilir bu bir neredeyse fenomen olgu durumda. Ancak gorunur ufukta bir secim yok 2019 gibi dahasi Tukiyede cari acigin yukseldigi donemde Butce acigi ya sabit kaliyor ya azaliyor tecrubesine istinaden ve 2019 gibi tahvil borclanma piyasa faizleri yuksek degil bu uc nedenden dolayi yazdim butce acigi 2019daki olmayacagini.
      Eger hem butce acigi hem cari acik artarsa o zaman durumlar cok kotuye gider. Ama ekonominin kendi diyalektigi var. Boylesi durumda kurda yeni bir atak soz konusu olabilir.Kisaca Turkiye kendi ekonomisini yonetemeyen yon veremeyen piyasa ve ekonominin kendi diyalektiginde isleyen bir mekanizma edilgen ulke konumunda

      Dediginiz durum "birkac yil durgunluga razi olmaliydi" argumani 2011 sonunda cokca dillendirilen bir dusunceydi. O zamanlar simdiki gibi en azindan degildi Turkiye ekonomisine yer ve yon verilebilir bir yonetisim vardi.
      Keza 2012ye zayif buyume surecinde girildi ve hem enflasyon hem cari acik hem de buyume dustu. Ancak sans o ki issizlik Orani AKP doneminin en dusuk donemini gordu dahasi piyasada faizler ise dusen enflasyon hasebiyle ve dis parasal konjoktur nedeniyle dususe devam etti. Dahasi dusuk buyumeye ragmen kisibasina gelirde artis soz konusuydu.
      Turkiye 2012 yilinda bu durumu degerlendirmek yerine en az 3 yil dusuk buyume ve yapisal reformlar ortodoks ekonomi politiklari yapmak yerine merkez bankasi eliyle buyume yoluna devam eyledi. 2012 bu acidan onemli bir yildir. AB ile iliskiler devam edip suriye batakhanesine devam edilmeseydi suanda cok farkli bir konumda olabilirdi Turkiye... Dahasi 2011de secimden cikmis gelecekte de secimlerin olmayacagi bilinen 2012 bize cok firsat verdi ama biz heba ettik.
      Demem o ki bugunku sartlarda ne bu yonetimin ne de halkin dusuk buyumeye tahammulu var. Belki ekonomi icin bu gerekli ama halk ve yonetim icin bu bu saatten sonra zor ve tahammul edilmeyecek bir durum.
      Oysa; 2012de boyle durum yoktu.

      Sil
    3. SAYIN ADSIZ15:03, SİZİN ANLAMADIĞINIZ NOKTA ŞUDUR: konu artık ekonomi olmaktan çıktı. konu artık tamamen siyasaldır. iktisat tekniği der ki eğer sizin cari açık bütçe açığı tasarruf açığı yani üçüz açık gibi devasa bir kırılganlığınız varsa yüksek faiz vermek zorundasınız. eğer tüm bunlara rağmen faiz düşürüyorsanız kur zıplamaları normaldir iktisadi bir reflekstir der. ancak böyle olmayacağını biliyorum. çünkü iktisat değil siyaset içi içerisindedir. siyasal tavizler devrededir. ayrıca faizlerin düşmüş olması bütçe açığını düşürmeyecektir çünkü yine anlamadığınız özel sektör fazla borçlu ve borçlanma konusunda eli kamu kadar rahat değildir. eğer özel sektör borçlanmaya yeri olsaydı 15 yıl öncesi gibi düşürülen faizler elbette kamu bütçesi açığını düşürücü etkisi olurdu elbette ancak bu etki kamu merkezli talep oluşturup büyümeye çalışırsan ki ayrıca kamuda aşırı özelleştirmeler sebebiyle ekonomideki ağırlığı fazla azaltıldı; dolayısıyla kamu kaynaklı büyümek eskisi kadar kolay değildir. yani kısacası fazla teknik kısımlara girersem burayı komple işgal etmem gerekecek o yüzden kısa ve net diyorum ki bundan sonra bütçe açığı cari açığı o da dönüp tasarruf açığını besler ve üçüz açığımızı giderek büyüterek bir büyüme yaşarız ama tabi siyasi şartlara bağlı olarak ya orta vadeye kadar sürdürülebilir ya da kısa vadeli sürdürülebilir ki global bir ekonomik kriz riski de bulunduğunu bizi fena etkileyebileceğini ve 2008 döneminden çok daha kırılgan olduğumuzu da hatırlatmak isterim.

      Sil
    4. 16:01
      Ben sizin demek isteginizi anlayiyorum merak etmeyin. Salt bir temenni cabasi icindeyim. Maalesef onumuzdeki surec "para basimina parasal genislemeye dayali" bir ekonomi sureci olacaktir. Buradan buyume cikar mi bilmiyorum. Bildigim burdan enflasyon cikacagi yonunde.Cunku bu yonetimin elinde barut marut kalmadi. Cari acik ile Butce acigi ikiz acigi bir ulkeyi krizden krize surukler. Tum bunlar bizi krizler yumagina surukleyecektir.

      Ben sizin; "birkac yil durgunluga razi olmaliydi" argumaniniza istinaden bir kac cumle yazdim. Bu arguman bu saatten sonra cok zor. Bunun hem siyasal hem toplumsal konjokturu soz konusu. bugunku sartlarda ne bu yonetimin ne de halkin dusuk buyumeye tahammulu var. Belki ekonomi icin bu gerekli ama halk ve yonetim icin bu bu saatten sonra zor ve tahammul edilmeyecek bir durum.
      Dolayisiyla "parasal genisleme para basimina dayali" bir model onumuzde durmaktadir.
      Bahsettiginiz: "birkac yil durgunluga razi olmaliydi" argumani 2012-2014 arasinda ozellikle 2012de toplumsal ve siyasal duzlemde gerceklesebilirdi. Ekonomik sartlarimizda buna uygundu. Ben bunu demek istedim. Ama artik cok gec. Bu saatten sonra para basarak bu yonetim ekonomiyi yonlendirecek bunda neredeyse kusku yok

      Sil
  12. Hocam, bu kez muhtemelen son perde, tüketim ekenomisinde her seferinde sıklığı ve büyuklüğü artan çöküş darbeleri bu kez daha kısa sürede ve önlenemez büyüklükte olacak.
    Ortada dünya kadar gizli batak şirket ve batık krediler varken piyasaya zorla tassaruf sahibinin parasına hükümet zoruyla eksi reel faiz verip bu paralarla tüketim ekonomisine devam edilmeye çalışılıyor.

    YanıtlaSil
  13. Düşen reel ücretler azalan üretim maliyetleri artan rekabet gücü...

    YanıtlaSil
  14. Hocam bu saatten sonra sıcak para gelse nolur? gelmese nolur? sonunda Türkiye ekonomisi bu parayla kalkınmaz,sonuçta adamın istediği kar alır gider,sabit yatırım gelse o farklı tabii üretim yapıp ülkeye,insanına dişe dokunur faydası olur..sabit yatırımlardan bahsetmemişsiniz yani şöyle + ya geçmedi diye biliyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sabit yatırım gelir mi, gelen Türkiye pazarı için geliyor. O da düşük teknolojilerde. Artık daha fazla un, çimento, demir-çelik (inşaat demiri), mobilya, ayakkabı gibi fabrikalar yapılmaz zaten yarısı fazlalık. Batacak, kelepir olanlardan üç kuruşa kapatılır. Sonra da sağlam olanların canına okunur.

      Sil
  15. Türk halkının ekonomik kurumlara göstergelere olan güveni öyle bir sarsıldı ki bu anlattklarınız gerçekler halk tabanında yeterince karşılık bulamayacaktır.
    Özellikle alev alev yanan market,pazar reyonlarına yaklaşamayan halk,kuş kadar asgari ücret zammını aklına getirip "Hadi ordan!" der herhalde bu yazıyı okursa.

    YanıtlaSil
  16. türkiye giderek 90 lı yıllardaki ekonomik ve siyasal istikrarsızlığa doğru gitmeye başlıyor. 90 lı yıllarda da kamu merkezli büyüme ve yüksek bütçe açığına dayalı büyüme ve bütçe açığına dayalı kriz yaşama moduna giriyor. tabi cari işlemler açığı sosunu da ekleyerek. üstelik 90 lı yıllarda kamunun ekonomide ağırlığı yüksek olduğundan dolayı kamu odaklı büyüme başarılıyordu. fakat artık kamunun ekonomideki payı hayli düşürüldüğü için reel olarak kamu merkezli büyüme ivmesinin güçlü olması çok zordur. hocamızın yukarıdaki yazısından da anlaşılacağı gibi giderek özel sektör yatırımlarını ve harcamalarını azaltacağı ancak başta dış borç olmak üzere borç stokunu eritmeye çalışacağı döneme yelken açıyoruz. özel sektör yerine kamu borçlanacak ve harcayacak talep oluşturup büyümeye çalışacak.bu da şu anlama geliyor merkez bankası avanslarına işsizlik fonu kaynaklarına bes kaynaklarına daha fazla başvurulup gerekirse daha fazla vergi artırımları yapılacak ve harcamalar finanse edilecek. bu da beraberinde yeni ekonomik krizlerin alt yapısını oluşturacak ve ayrıca siyasal düzleme de yansıyarak 90 lı yıllardakine benzer gelişmeleri tetikleyecek gibi görünüyor. yani 2020 li yıllar türkiye adına ekonomi merkezli olarak bir türbülans dönemi olarak tarihe geçebilir. zaten sadece bizde de eğil galiba global bazda da benzer bazı gelişmeler görebiliriz.

    YanıtlaSil
  17. BU ARADA BAZI EKONOMİSTLER MERKEZ FAİZ İNDİRİRSE KURLAR YUKARI ZIPLAYABİLİR DEMİŞTİ. BEN DE YAKIN ÇEVREME ARKADAŞLAR EKONOMİSTLERİN BAZILARI OLAYA FAZLA MEKANİK VE TEKNİK YAKLAŞIYORLAR DEDİM. FAİZ İNDİRİLECEK DOLAR BAŞTA OLMAK ÜZERE KURLAR YERİNDE SAYACAK DEDİM. DEDİĞİM GİBİ DE OLDU. ÇÜNKÜ OLAY EKONOMİK DEĞİL TAMAMEN SİYASALDIR. KÜRESEL SERMAYENİN İSTEDİKLERİNİ YAPARSAN KUR ŞOKLARINI ERTELERSİN YAPMAZSAN 2001 1994 GİBİ DİREKT KUR ŞOKLARIYLA MAT OLURSUN. BU KADAR BASİT VE NET DURUM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomistler olaylara finansçılar gibi günlük aylık bakmazlar, uzun vadeli bakarlar. O nedenle onların dedikleri şeyler genellikle en erken bir yıl sonrası içindir.

      Sil
    2. Hocam, bu son faiz indiriminden sonra herkes "vira bismillah" dedi, av sezonuna hazırlanıyor. İktidar ve yanlıları halâ "bakın döviz yükselmiyor, reisimiz haklı çıktı" diye propaganda yapıyorlar da benim 6,05 hedeflediğim, 5,98'den dönüp düzeltme yapan son 5,78-5,98 hareketinde merkez bankasının kamu bankaları aracılığı ile 4 milyar dolar daha sattığı, toplamda 30 milyar doların akıbetinin meçhul olduğu söyleniyor. Bu akıl dışı politikalara devam edilirse o kadar beklemeniz gerekmeyecek yani...

      Sil
    3. Sana göre akıldışı politika başkasına göre kontrollü ekonomi politikası.

      Sil
    4. Ortada bir kontrol var da ne hikmetse bedelini sadece T.C. vatandaşlarının bir bölümü ödüyor. Artık nasıl bir ekonomi politikasıysa. Neyse, yakında ucu herkese dokununca bu mesajı tekrar yazmanı bekleriz...

      Sil
  18. dünyada ilk defa bir ülke yani türkiye, aynı anda hem elektrik tüketimini 2019 yılında ortalama olarak yaklaşık %2 düşürmüş hem de imalat sanayisinde ve hizmet sektöründe üretim hacmini artırdı. en çok elektrik tüketimi sanayidedir ve sanayide elektrik tüketimi azalırken üretimi artmış. acaba biz karanlık fabrikalarda üretim yapıyoruz da üretimi robotlaştırdık da haberimiz mi yok?. bir de a dan z ye ortalama %20 -25 lik zamlar geldi vergiler artırılıyor ama bunlara rağmen enflasyon düşüyor. bu konuda da mucize yarattı hükümet. her şeyin fiyatı yükseliyor ama enflasyon iniyor. yepyeni bir iktisat modeli ortaya çıkardı hükümetimiz. tüm dünya bu modeli örnek almalıdır.

    YanıtlaSil
  19. 3.köprü 3. havalimanı Osmangazi köprüsü şehir hastaneleri gibi projelerin hukuksal karşılığı Londra mahkemelerindedir. neden?. çünkü güç merkezi burasıdır da ondan. faizler indiriliyor ama Londra izni olduğu içindir.

    YanıtlaSil
  20. Hocam reel faiz eksideyse parayı bankada tutmanın anlamı nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alışkanlık. Son zamanlarda fonlara ve altına kayış var.

      Sil
  21. Istikrar sursun ekonomi buyusun. Bu sene secim yok allah izin verirse Ak Parti secime girmez ekonominin buyume meyveleri olgunlassin sonra olur

    YanıtlaSil
  22. Kerem İNANIR16 Ocak 2020 22:37

    Hocam, teşekkürler ellerinize sağlık :)
    Bahsettiğiniz, sanayi ve tarım üretimine yönelme hamlesini ne zaman görürüz inşallah 🙄

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Konutta ikinci veya üçüncü batıştan sonra olur diye tahmin ediyorum.

      Sil
  23. Hocam dünyanın en büyük kayıtsız ekonomilerinden birine sahip olduğumuz doğrumu?
    Devletlerin Merkez bankası rezervi dışında ekonomiye müdahale edebilecekleri yastık altında gizli döviz ve emtiaları olabilirmi?
    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizde kayıt dışı ekonomi oldukça büyük. Son zamanlarda kamu esimi de kayıt dışına çıkmaya başladı.
      Normal olarak merkez bankalarının böyle hesapları olmaz çünkü uluslararası sistemin gözü üzerlerindedir. Ama kamu bankaları için bu tür iddialar var.

      Sil
    2. Bizimkisi yastıkaltı ekonomisi.

      Sil
  24. Hocam ekonomi küçüldü büyüdü bunlar sorunların teşhişi değil sadece bilanço üzerinde olan rakamsal değerler artık.

    Ülkenin ciddi sorunları var halkın daha doğrusu. Mesela kaçak işçi kaçak göçmen sorunu daha da büyüdü artık otellerde bile rahat çalışıyorlar.

    Türkiye göç kabul eden ülke konumunda demografik yapı değişti iş bulma rekabeti artık kayboldu özellikle vasıfsız personel için çok zor çünkü hepsinin yerini Afgan suriyeli ıraklı Özbek Türkmen kırgız gibi farklı ülke vatandaşları aldı ücretler düştü alım gücü yok oldu.

    Ülkeye çalışmaya gelen yabancılar turistik ikamet aldığı için turist görünüyor istatistikler gerçek dışı. Kiralar masraflar vergiler arttı. Bunlar çözüm beklerken büyümeyi tercih etmek sadece kağıt üzerinde büyüdüm demek.

    Ekonomide sorunlar düzelmiyor gerçek olmayan işsizlik rakamları gibi yada enflasyon verileri gibi inandırıcı değil. Bunu herkes biliyor siyasi istikrar kayboluyor artık elinde olmayan halk yusrt dışına kaçmaya çalışıyor doğudan batıya göç başladı resmen. Bunu da güzel birşey gibi anlatmak yada büyüyoruz demek sadece zenginler kendini kurtarıyor demek. Halk düşük alım gücü ile yine yıllarca düşük ücretle sömürülecek demek.

    Milli gelir artıyor deniliyor ama o zenginlerin kar payları aldıkları büyüdükleri rakamlar büyüyor onların kazandığı paraların toplamı tüm halka bölünüyor kağıt üzerinde ama paralar onların. Bize sadece göstermelik yıllık gelirin 10 bin dolar deniliyor.

    Eğer öyle olsa bizi evde 5 kişi yaşıyoruz kişi başı 10 bin dolardan 50 bin dolar yapar ve 50 bin dolarda yıllık 300.000 TL yapar bizim eve giren para yıllık 50 bin TL ama bu nasıl hikaye roman olsa drama çıkar

    YanıtlaSil
  25. 2019 yılında bütçe açığı rekor bir açık verdi. bu verilen açığın sebebi büyüme yapmak için mali bütçenin içinden geçtiler. 2019 yılında rekor kıran bütçe açığının, 2020 yılında yeni zam/yeni vergi olarak, yüksek enflasyon ve yüksek faiz olarak ödeyeceğiz. yüksek enflasyon olacağı için para değer kaybına uğrayacak ve böylelikle döviz yükselecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğrenci, şimdi size sorsam, bu bütçe ne kadar açık verebilir diye ? Bir cevabınız yoktur.

      Damat pratikte bütçenin ne kadar açılabileceğini ölçmeye çalışıyor. Ardından bütçe açılınca neler oluyormuş, acaba kitaplarda yazanlar doğru muymuş diye kontrol edecek.

      Sil
    2. Bütçe açığı varsa enflasyonist bir baskı oluşur. Bütçe açığı 3 yol ile kapatılır.

      1-) Para basma: Böyle yaparsanız enflasyon yükselir ve doğal olarak faizler yükselir.
      2-) Vergi/Zam ekleme: Böyle yaparsanız enflasyon yükselir ve doğal olarak faizler yükselir.
      3-) Borçlanma: Borçlaırsanız faizler yükselir ve maliyet enflasyonu yükselmeye başlar.

      Yukarıdaki 3 durumda yüksek enflasyon ve faizin yüksek olmasına sebep veriyor. 2020 yılında yeni zamlara hazırlık olun. Burası çok önemli.

      Sil
  26. Mahfi bey sıradan bir vatandaş olarak anlamaya çalışıyorum:

    Ekonomi büyürken aynı anda işsizliğin de arttığı durumlar var mı?

    İktisat biliminde bunun bir adı var mı? Tarihte örnekleri var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi hocadan rol çalmayım zaten çalamam da işsizlik olgusunu sadece büyümeyle açıklayamayız ki. Egitim sisteminden başlayarak bir nitelik çalışması yapmak gerekir. Istenilen nitelik ile sahip olunan nitelik arasındaki çatışmalar oldukça fazla. Bence sorun burada yatıyor. Büyüme konjonkturel değişebilir ama işsizlik yapısaldır ozellikle Türkiye'de. Yani büyüme ve işşizlik aynı yönde olacak diye bir kural yok

      Sil
    2. dur adsız kardeş,
      damat yeni bir şey deniyor.

      Sil
    3. 10:14
      Var. Daha cok demografik nedenlerden oturudur. Eger bir ulkede nufus artisi cok fazla olursa o ulkede buyumeyede harcamalara da uretime de etki eder ve buyume saglanir. Ancak nufus artisi ekonominin uretim turketim dinamiklerinden fazla olursa istihdam sorunu ortaya cikar. Turkiyenin nufusu resmi rakamlalar 82 milyon. Ama gercekte 91 milyon bu nufus artisi da malum. Dahasi bu artis buyumeyi etkilemistir harcama vs ancak issizligi de yukseltmistir.

      Sil
  27. Hocam buyumenin kaynağı ertelenmiş yurtiçi talep olacağı söyleniyor. Ertelenmiş iç talep enflasyonist bir etki yaratır mı? Ertelenmiş tüketim ve yatırımları eksik istihdamdan tam istihdama doğru bir yöneliş olarak düşünürsek fiyatlar sabit kalarak sadece hasıla artmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertelenmiş talep değil büyümenin kaynağı, eskiden ertelenmiş diye andığımız o talep birikimi öldü, yok oldu.

      Bu büyümeyi sağlayan, düşen faizler ile beraber hanelerin tüketimlerini artırması.
      Bu yeni bir taleptir, temelinde kredi genişlemesi vardır.
      Talep, halkın alım gücüne dayanmamaktadır.

      Ertelenmiş talep için, halkın alım gücünün olması, sonra halkın bazı olayları bahane gösterip (örneğin siyasi veya doğal olaylar), tüketmemesi, parasını biriktirmesi, sonra güven duyduğunda birikmiş parasını kullanmasıdır.

      Türk hanehalklarının varlıklı kesimi dövizleri bozdurmadılar, aksine artırıyorlar. Altın alıp yastık altına atıyorlar.

      Kredi talebi enflasyon yaratır mı?
      Talep artışı ile sunulan hizmet ve mal fiyatları artar, enflasyonu artırır. Bu enflasyonun gidişatı için, parayı alan firmaların yatırım yapması lazım ki talebi sürdürsünler. Eğer firmalar o parayı yatırım yerine borçlarını ödemeye harcar ise, para piyasada tur atmak yerine tekrar bankacılık sistemine döner ise, enflasyon etkisi kısa sürer. Yeniden üretim için yeniden kredi oluşturmak gerekir.

      Sil
    2. Kardeş bir aç da yep i oku ya. Bilip bilmeden konuşuyorsun. Orada yazan tam da benim ifade ettiğim

      Sil
    3. Ertelenmiş iç talep enflasyonist baskı yaratabilir. Eğer Türkiye üretiminin önemli bir bölümü için ithal girdi kullanmasa bu dediğiniz olabilirdi.

      Sil
  28. Hocam 90 larda körfez savaşıyla türkiye ekonomisinin reel sektörü özellikle dış ticaret kanalından oldukça olumsuz etkilenmişti. 90 ların basinda ihracata yönelik sanayileşmeden tuketime dayalı büyüme modeli ile paradigma değişikliğine girilmesi 94 krizini de tetikledi. Bugün de benzer durum var amerika bizzat savaşa girmiyor ancak ortadoğuda vekalet savaşlari var yani amerika dolaylı olarak savaşıyor aslında. Türkiye'deki olumlu tabloyu sadece gelismis ulkelerin gpp veya gmp lerine baglayabilir miyiz? Bilimsel veriler salt inkarı rezil eder kuşkusuz. Bu süreçte fed in 2008 kuresel finans krizinden itibaren ilk defa faiz indirimine gitmesi avrupa merkez bankasinin negatif faizle krediler vermesi bize küresel bir resesyon tehlikesi yaşanma ihtimalini düşündürüyor ki kuresel büyüme oranlarına baktigimizda özellikle euro bölgesinin bu endişede haksız değil. Türkiye'nin bu noktada dışarıdan borclanarak kaynak sağlaması oldukça iyi bir fırsattı ama hakkinida teslim edelim bu noktada ovp ve ovmp ye de baktigimizda türkiye bu noktada ihtiyatlı davrandı. Kişileri tasarrufa yönlendirici adımlar attı. Amaç yatirimlari dış kaynakla değil tasarruflarla finanse etmek. Benim sorum şu; keynesin de ifade ettigi gibi tasarruf yapanlarla tuketim yapanlar farklı kişilerdir bu yüzden tasarruflarin yatirimlara dönüşeceği garantisi yoktur. O yuzden tasarruf artışı tüketimi ürretimi dolayisiyla milli geliri azaltır diye tanımladığı tasarruf paradoksunun gercekleşme ihtimali nedir? Bu noktada devlet nasıl bir öncü rol üstlenmelidir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oldukça yüksek bir olasılık. Çünkü sadece tasarrufların artması yetmez. Aynı zamanda yatırım yapacak olanların da risklerin düştüğünü ve yapacakları yatırımlardan kazançlı çıkacaklarının düşünmesi gerekir. Bunun da yolu beklentileri olumlu hale çevirecek adımların atılmasından geçer.

      Sil
  29. 2011 yılında ben türkiye, arjantin yolunda ilerliyor dediğimde etrafımdakiler garipseyerek bakıyordu. Şimdi tam arjantin olmaya ramak kaldı. Bu düzlüğün ardında!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomide toparlanma var sevgili adsız. Agustos ayı 2018 de en kötü senaryoyu yaşadık. Kur saldırıları 2018 yıllık enflasyonun son 15 yilin en yuksek seviyesine getirdi. Yüzde 20.3 ki ay olarak temmuz 2018 de 25.3 tü. Şimdi baz etkisiyle ve cds priminin gerilemesiyle yüzde 12 nin altını gördü.

      Sil
    2. turkiye zaten 2011 den once arjantindi 2001 den once de cok benzerdi.peronist ekonomi ile chp devletci ekonomi birbirine cok benzer bunu hep ben soylerdım.devletciliği tamamen bırakmamız gerekiyor.oncelik kamu bankaları

      Sil
  30. Türkiye, Arjantin, Brezilya, Ukrayna, Türki Cumhuriyetleri, Arap ülkeleri, İran, Pakistan, Afganistan ve Afrika ülkeleri....

    Bu ülkeler arada kalmış ülkeler, Türkiye bir ara kabuğunu kırar gibi oldu, tekrar geriye düştü.

    Sadece Batı dünyasından değil, Çin, Japonya, Arap, Hindistan gibi ülkelerinde uzmanları bu tarz ülkeler ile Batı ülkelerinin aynı kulvarda olmadığını belirtiyorlar.

    Bu ülkeler, demokrasi ile yönetilen ülkeler arasında kulvar farkı var. Türkiye özelinde, bir kaç yıl içinde çok hızlı bir geri dönüş yaşadı.

    Sadece Türkiye değil, diğer fakir ülkelerde de kamu fabrikaları zaman ile kapandı, halkın temel ihtiyaç duyduğu, beton :), gıda üretimi, ulaşım, vs temel ihtiyaç üretim yapılarını kaybetmeye başladılar. Türkiye de aynı gidişatta.

    Genel gidişatı Türk halkını değiştirebilme imkanı bulunmuyor. Halkı ile yönetimi arasındaki tüm bağlar koptu. Az gelişmiş ülkelerdeki gibi mezhep, bizden ondan anlayışı ile seçimler yapılıyor. Liyakat bitti, liyakatli insanın kim olduğunu öğrenme imkanı da bitti.

    Bugün, iç bölünme yaşayan Libya bile bir yıl ekonomik olarak durgunlaşır, bir yıl büyür. Ama Libya, Libya'dır. Kaderi bellidir. Libya'dan bir Paris çıkmaz. Türkiye'de aynı şekilde ne yaparsa yapsın Türkiye'den de bir Hamburg çıkmaz.

    Geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cumhuriyetin ilk 15 - 20 yılında Türkiye'den Avrupalı bir ülke çıkacak gibiydi. Şimdi böyle bir hayalimiz bile yok.

      Sil
  31. Şu özelliğiniz dikkatimi çekti:

    Siz insanları kandırmaya çalışmıyorsunuz Mahfi bey.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekleri söyleyen insanlar, kurumlar, devletler, hükümetler itibar görürler. Bir kere yalan söylerseniz hep yalan söylemek zorunda kalırsınız. Yaşamda en iyi şey doğruları söylemektir.

      Sil
  32. Toplaşın yanıma canlar;

    Hükümet, MB aracılığı ile sizin olmayan döviz talebinizi yine sizin olmayan döviz hesaplarınız üzerinden satıyormuş gibi yaparak karşılıyor. Bunu yaparken, bankacılık sistemini olmayan döviz talebini, olmayan döviz ile döviz cinsinden borçlandırarak yapıyor.

    İşin burası devir daim, sonsuza kadar kendini sürdürür.

    Merkezin kasasında ne kadar gerçek döviz var kimse bilmiyor.
    O bilinmeyen gerçek döviz kadar gerçek döviz, ihracat-ithalat miktarı kadar yurtdışına çıkar, yerine de borç ile gerçek döviz alınıp kapatılırsa, bu döngü yine devam eder. Ancak ülkenin dış borcu artar.

    Türkiye deki firmalar, zenginler paralarını yurt dışına çıkarırsa, Türkiye de yaşayan insanlar paralarını döviz olarak sistemden çeker ise, sistem zorlanır. Bunun sonucunda ilk başvuru yapacağı yer dış borç almaktır.

    Dış borç gerçek döviz çıkışını karşıladığı ölçüde, bu sistem çalışır. Karşılamadığı gün, o saat hatta saniye, ülke default olur. Çünkü alınan borcu da faizi ile ödeyecek, veya o borç ve faiz kadar daha borçlanmak zorunda kalacaktır. Default olduğu anda, o kur zemberek gibi zıplar gider.

    Türkiye, şu anki hali ile dışardan en az 100 ile 150 milyar dolar daha borç alabilecek kapasitede.

    Hükümetin, 100 ile 120 milyar dolar arasında daha gidebilecek alanı var. İhracat ile de kabaca 30 milyar dolar destek olunur ise, hükümet 150 milyar dolara kadar dayanır. O seviye sonrası Venezuella mı gibi olur, Arjantin gibi mi olur Yunanistan daki gibi mi olur, yok literatüre Türkiye olarak mı gireriz bilemem.

    150 milyar dolarlık hacim de en az 2.5 ile 3 sene hükümeti götürür.

    Demektir ki, 2 sene içinde bir erken seçim var. Bu süreye kadar, borç ile yine düğün yapacağız, küpünü dolduran bu iki sene içinde doldursun.

    Sonrasında, eğer dış koşullar değişir, sorun olmaz ise, ülke o 150 milyarı kullanmadan kurtulur ise, bir 10 yıl daha ekonomiye bir şey olmaz.

    Dolar tutan bu iki sene yanar. Eğer sorun olmazsa, kül olur gider.

    YanıtlaSil
  33. Hükümetin Qatar ekseninde politika ısrarı bu bahsettiğiniz paradan 30 milyar doları çoktan kullanilmış olabileceğini düşündürüyor. Eğer öyleyse ABD kaynaklı bir Qatar operasyonu süreci çok hızlandıracaktır.

    YanıtlaSil
  34. Hocam CDS primi tam olarak nedir? Nasıl hesaplanmaktadır? Yorumda bahsedilecek kadar kısa değilse bu konuyla ilgili bir yazı paylaşırsanız mutlu olurum. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.mahfiegilmez.com/2016/07/turkiyenin-kredi-notu-ve-cds-primi.html

      Sil
  35. Göstergeler iyiye gidiyor diyosunuz, toparlanma var diyosunuz grafikler vs. Sonra da durum böyle ama önümüzdeki süreç çok vahim diyorsunuz. Nalına da vuruyorsunuz mıhına da vuruyorsunuz. Borsa 120 binlerde, dolar sabitlendi kafasına göre zıplayamıyor. Ben anlamıyorum 2018 de battık bitti hersey denildi sonra batışı 2019 a erteledi uzman ekonomistler... şimdi 2020 ye girdik halen daha söylemler aynı önümüz karanlık, yok gidişat felakete sürüklüyor, yok bu durum sürdürülemez.dolar pompaladılar milletin elindeki doların maliyeti 8 lere geldi.borsa 60 binlere düşecekvve uzun süre kalacak dediler 120 lere çıkt, bankalar batıcak dediler hepsi o kadar kredi desteklerine vs ragmen kar açıkladılar..insanlar korktu ne araba ne ev aldı. Hepsine dünya zam geldi.Bi kriz vurdu geçti gitti işte bundan sonrası için felaket senaryoları üretmeye gerek yok.Bundan sonraki olumsuz senaryoların hepsi masal.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Krizden ne anladığınız önemli tabii. Bir ülkenin GSYH'si 3 yılda 900 milyar dolardan 750 milyar dolara düşmüşse buna ne denecek? İyi durumdayız mı denecek? Sizin kafanız ya karışık ya da gerçekleri duymaktan hoşlanmıyorsunuz.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi