Cari Açık Düşerken Olanlar
Birçoğumuz için ödemeler dengesi
yalnızca cari açıktan ibaret. Daha az sayıda kişi cari açığın nasıl finanse
edildiğini de merak ediyor. Ondan daha az sayıda kişi net hata ve noksan
kalemine bakıyor, daha az sayıda kişi de ödemeler dengesinde rezerv hareketlerine
bakarak döviz rezervlerimizde artış olup olmadığını kontrol ediyor.
Cari dengeyi oluşturan en önemli alt
denge dışticaret dengesi yani toplam mal ihracatıyla toplam mal ithalatı
arasındaki fark. Bu fark azalma eğiliminde. 12 ay önce yıllık bazda 131,4
milyar dolar ihracatımız Mayıs 2012’de 151 milyar dolara çıkarken, 12 ay önce
213 milyar dolar olan ithalatımız da 232 milyar dolara yükselmiş. Demek ki son
bir yılda ihracatımız yüzde 15’e yakın artarken ithalatımızdaki artış yüzde 10’un
altında kalmış. Bunun sonucu olarak da 12 ay önce yıllık bazda yaklaşık 82
milyar dolar açık veren dışticaret dengesi Mayıs 2012’de 80,8 milyar dolar açık
vermiş. Açığın miktarında az da olsa bir düşüş var.
Cari açığı oluşturan ikinci önemli
denge hizmetler dengesi. Bunun içinde taşımacılık, turizm, inşaat hizmetleri,
sigorta hizmetleri, finansal hizmetler, diğer hizmetler ve resmi hizmetler yer
alıyor. Hizmetler dengesi 12 ay önce yıllık bazda yaklaşık 17 milyar dolar
fazla verirken Mayıs 2012’de 19,2 milyar dolar fazla vermiş.
Cari açığı oluşturan üçüncü denge
gelir dengesi. Bunun içinde de ücret ödemeleri ve yatırım gelirlerinin gelir ve
giderleri var. Yatırım gelir giderleri; doğrudan sermaye yatırımları, portföy
yatırımları ve diğer yatırımlardan elde edilen gelirlerle giderler arasındaki farkı kapsıyor. Bu denge 12 ay önce 8,2 milyar
dolar açık verirken Mayıs 2012’de açık 7 milyar dolara düşmüş.
Cari dengede bir de cari
transferler var. Bu kalemde de en çok bildiğimiz alt kalem işçi gelirleri. Cari
transferler 12 ay önce 1,6 milyar dolar iken Mayıs 2012 itibariyle 1,7 milyar
dolara yükselmiş.
Şimdi bunları toplayıp 2012 Mayıs
ayı itibariyle cari dengeyi bulalım.
Cari denge = Dışticaret dengesi +
hizmetler dengesi + gelir dengesi + cari transferler
Cari denge = (151 – 231,8) + 19,2
– 7 + 1,7 = - 66,9 milyar dolar.
Mayıs 2012 itibariyle 12 aylık
cari açığımız 66,9 milyar dolar olarak açıklandı. 12 ay önce cari açığımız 71,6
milyar dolardı. Demek ki son bir yıl içinde cari açığımızda 4,6 milyar dolarlık
azalma olmuş.
Mayıs 2012 itibariyle yıllık
bazda oluşan 66,9 milyar dolarlık cari açığın 60,3 milyar dolarını doğrudan sermaye
yatırımları, portföy yatırımları, borçlanma, rezerv hareketleri gibi çeşitli
finansman kalemleriyle, 6,6 milyar dolarlık kısmını da kaynağını bilmediğimiz için
net hata ve noksan kalemine yazdığımız finansman kalemleriyle finanse etmişiz.
Cari açığımız düşüyor. Bunun
birkaç nedeni var. Her şeyden önce ekonomide geçen yıla göre bir yavaşlama var.
İç talep canlı olsa da geçen yılki canlılık yok. Buna ek olarak petrol
fiyatlarında hızlı bir düşüş var. Bizim enerji faturamızı düşüren bu gelişme
aynı zamanda ithalatımızı ve dolayısıyla cari açığımızı da düşürüyor. Öte
yandan ihracatımızda artış söz konusu. Avrupa ülkelerine alternatif olarak
geliştirilen pazarlar Türkiye’nin ihracatının artmasıyla sonuçlandı. Cari
açığın düşmesinde önemli bir etken de TL’nin özellikle dolara karşı yaşadığı
değer kaybı. İthalatın ve borçlanmanın önemli bölümü dolar üzerinden yapıldığı
için bu değer kaybı ithalatı pahalandırıyor ve caydırıyor. Dolayısıyla ithalat
gerilerken cari açığın da düşmesini sağlıyor.
11.07.2012 itibariyle kurlar
şöyle:
1 USD = 1,82 TL
1 Euro = 2,22 TL
1 USD = 1,22 Euro
Sepet kur = (1 USD + 1 Euro) / 2
= 2,02
TCMB, sepet kurun 2 ile 2,10
arasında dalgalanmasından rahatsız görünmüyor. Buralardan sonra müdahale söz
konusu olabilir. Ne var ki dolar ve euronun bu düzeyi ihracatçı için olumlu
değil. Çünkü ihracatımızın yüzde 40’a yakını Euro bölgesine, buna karşılık ithalatımızın
ve dış borçlanmamızın ağırlığı dolar üzerinden. Bu durumda doların TL’ye karşı
değer kazanması bizim ithalatımızı ve finansmanımızı pahalandırırken, euronun
değer kaybetmesi ihracattan elde ettiğimiz gelirin TL karşılığını düşürüyor. Eğer bu eğilim sürerse
ihracatımız aynı hızla devam edemez.
Düşük cari açıklı bir görünüm Türkiye için sevindirici olsa da tek başına yeterli değildir. Türkiye’nin 2023’de hedeflediği yerde olabilmesi için bir yandan cari açığı düşürürken bir yandan bütçe açığını düşük tutabilmesi gerekmektedir. Bunları yaparken de yüzde 5’in üzerinde bir ortalamayla büyümesi gerekiyor. Cari açığı düşürüp bütçe açığını artıracak ve ancak o yolla büyümeyi yüzde 5’in üzerinde tutacak bir sistem Türkiye için çözüm değil.
hocam abd deki gibi sosyal güvenlik harcamaları ilerde bizim de başımıza dert olabilir mi?
YanıtlaSilThatcher'den önce İngiltere bu nedenle batmıştı biliyorsunuz.
SilYılın ilk yarısında İran'a yapılan altın ihracatına ne diyorsunuz?
YanıtlaSilBu ihracatın cari açığa geçici bir rahatlama sağladığı ve büyüme oranını da bir miktar yükselttiği söyleniyor. Ayrıca dediğiniz gibi petrol fiyatlarındaki düşme cari açığa olumlu yansıdı ama bunun böyle süreceğinin garantisi yok. Ekonomideki soğu(t)maya rağmen cari açık o kadar da olumlu etkilenmiyor gibi.
Bu konu çok karışık ve MB tarafından açıklanmaya muhtaç. Bir manipülasyon mu değil mi açıklanması gerekiyor.
Silhocam sözün özü cari açık düşüyor ama keyif yok diyorsunuz. doğru anladık herhalde.
YanıtlaSilEvet cari açığın düşmesine sevinmek için başka bazı şeyler de yapmak gerek.
SilÜstat yine leziz bir yazı olarak ders notlarımıza ekledik, elinize sağlık.
YanıtlaSilDüne kadar enflasyonun kontrolsüz düşüşüne seviniyorduk, MB'nin hedeflemesine bakmaksızın. Cari açık gidişatında da kontrol edemeyeceğimiz dış etkenler (başta petrol) ağırlığını koruyor sanırım.
Soğutma planımız işe yarıyorsa sorunla başedebiliriz belki; ancak işe yaramamışsa ve yarın aynı çevre etkenler cari açığı körüklerse elimizde çok sayıda batan firma (=kredi) kalması riski var.
Evet riskler var ama önlemler de alınıyor. Yazının yeni şekli kur analizini de içeriyor.
SilYazınızın sonunda verilen mesajın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Piyasaları derinleştiren ve yabancı kurumsal yatırım hacmini ciddi seviyede artıran bir ivmelenme Türkiye'nin bütçe açığı için aranan çözüm olabilir mi?
YanıtlaSilOlabilir. Bir başka çözüm de petrol ve emtia fiyatlarındaki düşüş eğilimi sonucunda enflasyonda yaşanabilecek düşüş olabilir.
SilMerhaba Hocam
YanıtlaSilYazılarınızı çok beğeniyor, sayenizde bazı konularda çok şey öğrendiğimi düşünüyorum bunun için öcelikle teşekkür ederim. Ekonomi bilgim fazla olmadığı için bazı yerlerde fazla muhakeme yapamıyorum dolayısıyla yapılan açıklamaları tam olarak anlayamıyorum. Zaman zaman yetkilerin yaptığı açıklamaları anlayıp ülkemizdeki ekonimik gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.Bunlardan biride Maliye bakanımız Mehmet Şimşek'in benzindeki vergi ile ilgili yaptığı şu açıklama :
“Ben düşürülmesinin doğru olmadığı kanısındayım. Bu yüksek vergiye rağmen 60 milyar dolarlık ithalat var. Bu da cari açık üzerinde etkili oluyor. Türkiye geçtiğimiz yıl petrol ve doğal gaza para vermeseydi 13 milyar dolar cari fazla verecekti, ama 48 milyar dolar açık verdi."
Benzindeki verginin düşürülmesi neden doğru bulunmaz ? Vergi düşünce tüketim daha fazla olacağı için cari açık artacak deniyor. Ama devlet zaten sattığı benzinin parasını vatandaştan alıyor. Vatandaştan aldığı paralar ile dışarıya borcunu ödüyor. Buna rağmen neden vergiler düşünce cari açık artsın ?
Konu hakkında bilgi verirseniz sevinirim.
Teşekkürler.
SilBenzindeki vergi düşerse tüketimin artacağı doğrudur. Benzin ithal edilen petrolden yapılıyor. Yani dövizle alınan bir meta. Ama vergisi vatandaştan TL ile alınıyor. Petrol ithalatımız dövizle olduğu için cari açığımızı artırıyor, benzindeki vergi TL ile olduğu için bütçeye gidiyor. Eğer TL de dolar ya da euro gibi rezerv para olsaydı yani biz ithal ettiğimiz petrolün parasını TL ile ödeyebilsek sorun olmazdı.
Benzinden alınan vergi düşerse bir yandan benzin ucuzlayacağı için kullanımı artar ve bu ithalatı dolayısıyla cari açığı artırır. Bir yandan da daha düşük vergi tahsilatı yapılınca bütçe açığı artar.